6. Bölüm

Yeni bölüm❤️

Melike Karabulut
unixerel

 

 

 

5.Gerçek Ailem

Yaklaşık 1 ay sonra yei bölümle karşınızdayım. Sınav senem olduğu için bölüm atmakta zorlandım. Aslında kitaba ara vermeye karar vermiştim ama canım sıkıldı ben de yeni bölümü atayım dedim. Kitapta Çağrı'ya arada Barış demişim. Adını Barış olarak değiştiriyorum. Umarım bölümü seversiniz. Seviliyorsunuz💋💋💋

Keyifli okumalar.

Adal'dan

Bugün hafta sonuydu. Kalktğımda Barış hoca odada değilldi. İşi vardır diyerek pek önemsemedim. Hep burada olacak değil ya. Biraz sonra kapı tıklatıldı gir dediğimde elinde yemekle bir kız geldi.

"Adal hanım yemeğinizi yedikten sona Barış Bey'in yanına gideceksiniz. Üstünüzü değiştirmenizde size yardımcı olacağım."

"Tamam sağ ol." Neden gitmem gerektiğini sormadım. Barış hoca çağırdıysa bir nedeni vardır diye düşündüm. Yemeğimi yiyip üstümde ki pijamaları eşofman takımıyla değiştirdim. Aşırı sportif değillerdi.

Asansöre binip iki kat yukarı çıktık. Hala tam iyileşmediğim için merdiven çıkmakta zorlanıyordum. Bi koridorun en sonundaki odaya geldik. Ben içeri girdiğimde yanımda ki kız içeri girmeyip asansöre doğru ilerledi. Odaya girdiğimde oda baya kalabalıktı. Oda da tanıdığım annem, babam, Barış hoca ve onun abisi vardı. Onların dışında benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm bir kız, bana çok benzeyen bir kadın ve onun elini tutan bir adam vardı. Sadece Barış hocanın yanı boştu ben de gidip hocanın yanına oturum.

Çok geçmeden odaya birr doktor girdi.

"Evet DNA testi sonuçları şimdi elime ulaştı." Şaşırmıştım. Neden DNA testi aptırmışlardı ve neden ben de buradaydım.

"DNA testi mi?" Düşüncelerimi dışarıya da yansıtmıştım. Barış hoca hemen beni cevapladı.

"Adal, Şule ile senin doğdunuz gün karıştırılmış olabileceğinizi düşündük bu yüzen DNA testi yaptırdık. Karşında oturanlarda benim anne ve babam."

"Anladım hocam." İçimde bin bir türlü duygu vardı. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Eğer annem ve babam gerçek ailem değilse 17 yıl boyunca boşuna bu kadar acıyı çekmiş olacaktım ve eğer Barış hocanın kardeşiysem belki bundan sonra mutlu bir hayatımm olabilirdi. Barış hocanın ailesinin beni nasıl karşılaacağını bilmiyordum. Bu yüzden braz tedirgindim. Ben düşüncelere dalmışken doktor tekrardan konuşmaya başladı.

"Evet test sonuçlarına göre Ahmet Kumru ile Şule Tözün %99 uyumlu ve Adal Kumru ile Cenk Tözün %99 uyumlu." Bu cümle beni çok derinden etkilememişti. Ben sadece boşuna acı çektiğim için üzülüyordum. Yeni ailemi bana iyi bakmasını ummuştum.

Adının Şule olduğunu öğrendiğim kız doktorun dediklerinden sonra ağlamaya başlayıp gerçek babasına doğru koşup sarılmıştı. Sahte babam da on sıkıca sarılmıştı. Gördüğüm bu manzara kalbimin sıkışmasına neden oldu. Bana bi kez bile sarılmayan adam sadece dakikalar önce kızı olduğunu öğrendiği kıza sıkıca sarılıp onun kokusunu içine çekiyordu. Sahte annemde ikisine birden sarılmıştı.

Gerçek annem ve babam ayağa kalkıp bana doğru geldi.

"Kızım biz çok özür dileriz." Dedi babam.

"Neden?"

"Bunu daha önce fark etmeliydik. Hatta bu hiç yaşanmamalıydı."

"Sizin suçunuz değild özür dilmeyin."

"Adal eve mi geçmek istersin yoksa hastanede biraz daha kalacak mısın?" Diye sordu Barış hoca. Biraz düşündüm onların evine gitmem uygun olur muydu? Fakt gidecek başka yerim yoktu ve hastaneden bıkmıştım. Ayrıca onlar benim ailem olduğu için orası benim de evim değil mi? Anne ve babamın bunu nasıl karşılayacağını bilmiyordum.

"Kızım biz senin eve gelmeni çok isteriz. Hem uzun süredir hastanedesin." Annem böyle dediğine göre eve gitmem de bir sorun olmazdı.

"Tamam eve geleceğim. Ama önce eşyalarımı toplamalıyım."

"Tamam buradaki eşyalarını topla, istersen önceki evine de gideriz. Orada ki eşyalarını da alırız."

"Anne siz eve geçin ben Adal'ı getiririm." Dedi Barış hoca.

"Tamam oğlum biz eve geçelim."

"Görüşürüz güzeller güzeli kardeşim." Barış hocanın abisi bana böyle deyince şaşırdım. Çok çabuk kabullenmişlerdi durumu. Onlar bana kızım, kardeşim diyordu. Benim onlara karşı samimi seslenmem biraz zaman alacaktı ama fazla sürmez diye düşünüyorum. Ben şaşkın şaşkın bakarken herkes yavaştan odadan çıkıyordu. Sahte ailem gerçek kızlarına sarılarak çıkmıştı odadan. Ben de Barış hocayla birlikte çıkıp kendi odama gitmiştim. Odamdaki eşyaları topladığımda hastaneden de çıkı eski evime gittik. Fazla eşyam yoktu tüm eşyalarım iki valize sığmıştı. Eski evimden de çıkıp yeni evime doğru yol aldık. Yeni evim çok uzakta değildi 20 ila 30dk civarında yol gittikten sonra eve gelmiştik.

Arabadan indiğimde ağızım açık kalmıştı. Evin kocaman bir bahçesi vardı ve bahçenin içinde havuz vardı. Ayrıca oturmak için de bir kaç minder vardı. Bahçeyi geçtim EV 4 KATLIYDI. Bir de alt kat çıkıyormuş felen.

"Nasıl? Beğendin mi evi?"

"Beğenmek ne kelime hocam bayıldım."

"Seni böyle görmek ne güzel. Bu arada ev 4 değil 5 katlı."

"Ne?"

"Alt katıda var. Alt katta spor odasıyla müzik odası var."

"Hocam gizli oda falan da çıkmaz eğil mi?"

"Çıkmaz çıkmaz. Merak etme. Neyse gel içeri girelim. Sonra istediğin kadar bakarsın."

"Tamam, girelim içeri." Barış hocayla birlikte kapıya geldiğimizde Barış hoca kapıyı çaldı. Kapıyı Barış hoca'nın annesi açtı. Bizi görünce çok mutlu olmuş gibiydi.

"Buyurun geçin içeri çocuklar. Montunu şuraya asabilirsin kızım." Kapının yanında askılık vardı. Montumu astıktan sonra bir asansörün yanına geldik. Barış hoca, annem ve ben asansöre bindik.

"Kızım sana odanı göstereyim ben.Barış sen de git bi elini yüzünü yıka."

"Tamam anne." Annem ve ben asansörden indiğimizde Barış hoca inmedi.

"Benim odam üst katta. Sonra yanına gelirim." Düşündüklerimi anlamış olmalı ki bana açıklama yapmıştı.

"Tamam hocam." Hocam demem sanki onu biraz kırmıştı. Büyük ihtimalle yakında abi demeye başlardım. Çünkü uzun süredir benimleydi. Hastanede olduğum zamanlarda bana hep bakmıştı.

Asansörden inince biraz ilerleyip sağdaki kapıdan içeri girdik. Burası bende kusma isteği uyandırmıştı. Çünkü her yer pembeydi. Pembeyi severim ama burası sevilecek gibi değil. Burayı Şule denen kız düzenlemiş olmalıydı. Yatak, dolap, tavan, duvarlar ve diğer her şey pembe. Allahım sana geliyorum. Biraz daha bu manzaraya bakarsam bayılacağım.

"Üzgünüm, odayı düzenlemeye vaktim olmadı. Ben de bugün öğrendim. Ama istediğin zaman gider yeni mobilyaları alırız. Odanı istediğin gibi düzenleyebilirsin. Bu arada sağdaki kapı lavaboya açılıyor. Soldaki de kıyafet odasına açılıyor. Bir isteğin olursa ben salondayım."

"Tamam." Annem odadan çıktı. Valizlerimi bir kenara bıraktım ve bir kaç parç eşya alıp lavaboya girdim. Burası da pembeydi. Bu ne pembe sevgisidir? Hemen üstümdekileri çıkardım ve küvete girdim. Hızlıca banyo yaptım ve üstümü giyindim.

Biraz acıkmıştım. Asansöre bindim ve aşağıya indim. Mutfağı asansöre giderken görmüştüm. Hemen kendime bir sandiviç hazırladım. Yanına da biraz meyve suyu aldım. Mutfaktaki masada yemeğimi yerken içeriye benden küçük sarışın bir çocuk girdi. Kardeşim sanırım? Buraya doğru geldi. Kendisine bir bardak aldı ve masadaki sürahiden su doldurdu.

Biraz soğuk bakıyordu. Sanırım beni pek sevmemişti. Ama sorun değil diye düşündüm. Çünkü ikimizde daha birbirimizi tanımıyorduk. O çıkarken içeri Barış hoca girdi.

"Karşılaşmışsınız. O Mert en küçüğümüz. Onuncu sınıf. Onu da bizim okula aldırmayı düşünüyoruz."

"Pek beni sevmişe benzemiyor."

"Şule pek iyi bir kız değildi. Hepimize kötüük yaptı. Sana karşı biraz önyargılı ama merak etme zamanla alışır."

"Anladım. Ben biraz yorgunum uyuyacağım."

"Peki. Seni akşam yemeği zamanı uyandırırım."

"Gerek yok. Ben zaten acıkırsam kalkarım."

"Tamam. İyi uykular. Bu arada benim odam 3.katta asansörün hemen sağındaki oda. Bir şey olursa gelebilirsin."

"Tamam. Bir şey olursa gelirim." Mutfaktan çıkıp asansöre bindim. Odama girerken Mert'in karşı odadan çıktığını gördüm. Karşı odam Mert'in odasıymış demek ki. Valizimden pijamalarımı çıkardım. Üstümü giyinip yatağa yattım. Kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

(Gece yarısı saat 1'de)

Çok kötü bir kabus gördüğüm için sıçrayarak uyandım. Biraz korkuştum. Tek başıma durmak istemiyordum. Bir cesaretle Barış abimin yanına gitme kararı aldım. Artık abi demek istiyordum.

Asansöre bindim ve bir kat yukarı çıktım. Abim hemen sağdaki oda demişti. Kapıyı tıklattım. Abim gir diyince girdim.

"Ne oldu Adal? İyi misin?" Benim için endişelenmesi hoşuma gitmişti.

"İyiyim. Sadece kabus gördüm. Tek başıma kalmak istemedim."

"Birlikte yatmak ister misin?" Biraz çekinerek sormuştu.

"Olur."

"Sen geç yatağa ben de hemen geliyorum."

"Tamam." Odasını incelediğimde odasının sade olduğunu fark ettim. Siyah, beyaz ve gri ağırlıklıydı. Ben yatağa yattıktan kısa bir süre sonra abim de yanıma geldi. Gözlerim kapanmadan önce son hatırladığım abimin başıma bir öpücük kondurup iyi uykular prensesim demesiydi.

Sabah

Uyandığımda karşımda bir adet Barış abim vardı. Bana bakıyordu. Ne yani uyandığından beri beni mi izliyordu?

"Günaydın prensesim."

"Günaydın abi." Ağızımdan kaçmıştı. Ama birlikte uyuduğumuza göre bir sorun olmamalıydı. Hem o da bana prensesim dedi az önce. Abime baktığımda dona kaldığını gördüm. Fazla mı geldi acaba?

Abim yatakta oturur bir pozisyona geldi. Ben de doğruldum. Abim bakışlarını duvardan bana doğru çevirdi. Bir anda bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. Sarıldığında kalktığım yere geri yatmıştım. Çok güçlüydü.

"Bir daha desene."

"Ne? Abi mi?"

"Evet."

"Abi."

"Efendim."

"Üstümden kalkarsan lavaboya gideceğim."

"Ne? A pardon."

"Ben odama gidiyorum. Yemekte görüşürüz."

"Çağırırım seni."

"Tamam." Odadan çıktım ve asansöre binip kendi odama geldim. Lavaboda elimi yüzümü yıkadıktan sonra üstüme açık kahverengi bir sweet, altıma da bol siyah bir pantolon giydim. Saçlarımı kıskaç tokamla toplayıp telefonumu elime aldım. Ecrin ve Berk'ten bir sürü arama ve mesaj vardı. Ortak grubumuzdan ikisini de görüntülü aradım.

"Kızım sen neredesin? Arıyoruz ulaşamıyoruz. Ayrıca orası neresi? O duvarlar ne öyle be? Kızım nasıl duruyorsun orada? Mobilyalarda aynı pembeden değildir umarım."

"Ecrin bir dur. Cevaplayacağım hepsini."

"Adal iyisin değil mi?"

"İyiyim Berk. Beklerseniz anlatıcam olanları."

"İyi, anlat. Dinliyoruz."

Anlatır...

"Ne yani şimdi Barış hoca senin abin mi?"

"Evet, abim."

"Kızım sen ne yaşamışsın öyle ya. Neyse diğer ailenden kurtulman iyi olmuş."

"Ben de senin adına sevindim Adal."

"Sağ olun çocuklar." Biz konuşurken kapım tıklatıldı.

"Gir!"

"Benim abicim. Yemek hazır sana söylemeye geldim."

"Hemen geliyorum abi. Bir dakika." Telefon daha kapatmamıştım.

"Yarın görüşürüz çocuklar."

"Görüşürüz."

"Görüşürüz." Telefonumu cebime koyup abimin yanına gittim.

"Geldim abi."

"Gel aşağı inelim benim prensesim."

"İnelim abicim."

Evet bölüm sonuna geldik. Normalde daha uzun yazardım ama uykum geldi. Şimdilik burada kesiyorum. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum. Seviliyorsunuz💋💋💋 (1418 kelime)

Bölüm : 07.12.2024 22:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...