27. Bölüm

Aşkın mı? Canın mı?

Userimkuserim2006
userimkuserim2006

Gözlerimden uzaklaştırılan bez parçası ile hızlıca etrafa göz atmaya başladım. Lidya'yı askeriyeye teslim etmişlerdi. Uzaktan izlemiş güvende olduğunu emin olduktan sonra ise verdiğim sözü tutmuştum. Gözüme siyah bir bez bağlamışlardı. Uzun süre yolculuk yapmıştık.

"Evet güzelim beğendin mi burayı? Bak sana özel açık bir alan seçtim." İple bağlamış olduğu elimden beni çekmeye başladı. Tökezlememi umursamadan hızını artırmaya devam etti. Sinirle elimi geri çekmem ile durmuştu. Arkasını hızla dönüp beni kendine çekti. Kafam göğüsüne çarpmıştı.

"Orospu çocuğu çek elini ayaklarım var!" Yüzünü yüzüme eğdi. Yine aynı sırıtış kaplamıştı suratını. İpi daha fazla çekti. Derimi yavaşça soydu. Dik dik bakmaya ve ellerimi çekmeye inatla devam etmiştim. Birden beni kucağına almasıyla şokla ağzım açıldı.

"Madem rahat durmayacaksın bende daha fazla rahatsız ederim." Vücudumu sıkıca sarmalayıp hareket etmemi engellemişti. Sinirim ve şaşkınlığım iki katına çıkmıştı. Acıyan ellerime rağmen ipi daha fazla çekiştirmeye başladım.

"Bırak be beni canına mı susadın sen?" Daha fazla kollarını sıkılaştırdı. Canım acımaya başlamıştı. Dudaklarını kulağımın arkasında hissetmem ile kafamı uzaklaştırmaya çalıştım.

"Bırakmazsam ne olacak? Mete beni öldürür mü yoksa?" Kulağımın altına değdirdiği dudağı ile sinirle küfür ettim. Hala yürümeye devam ediyordu. Mete burada mıydı?

"Sence ben seni ona bırakır mıyım? Seni kendi ellerim ile yok ederim! Anlıyor musun?" Keyifle bir kahkaha atmıştı. Adımları hızlandı. Yüzüme bakmadan karşıya doğru emin adımlar atmaya başlamıştı. Konuştuğumdan beri etrafı iyice incelemiştim. Hiç bir halta yaramıyordu. Bir sürü benzer kısımlar ve kavşaklar vardı. Belkide aynı yerleri tekrar tekrar yürüyor kafamı karıştırmaya çalışıyordu.

"İşte geldik!" Coşku ile konuştuktan sonra beni sertçe yere attı. Düşmenin acısıyla ağzımdan bir inleme dökülmüştü. Aniden refleks olarak kapattığım gözlerimi hızlıca açtım. Karşımda direkt olarak Mete'yi görmeyi beklemediğim için ağzım açıldı. Yüzünün halini görünce içimde bir sızı boğazıma doğru yükselmişti. Ayağa kalkıp ona doğru koşmaya başladım. Arkadan beni yakalayan el sertçe tekrar yere düşmeme sebep olmuştu. Bacağıma ve elime batan sivri taşlar ile tekrar inledim.

"Temas yok küçük hanım." Mete'nin yaralarla kaplı yüzünde dolaştı gözlerim. O da bana bakıyordu. Birden ayağımda hissettiğim soğuklukla bakışlarım bacaklarıma döndü. Bileklerime takılan demir prangalara baktım. Uçları ağaçlardan birine bağlıydı. Dehşetle arkadaki adama baktım.

"Şimdilik benim esirimsin. Uzun bir sürede böyle devam edecek gibi" yumruklarımı sıktım. Yere dayayıp yavaşça ayaklandım. Tekrar Mete'ye yöneldim. Tam karşısında durduğumda zincir ilerlememi engelledi. Mete niye bu kadar durgundu? Çıldırmak üzereydim.

"Mete sevgilim iyi misin? Mete!" Cevap alamıyordum. Gerginlikle tırnaklarımı avuç içime batırdım. Niye cevap vermiyordu? Sadece bakıyordu. Bakışları değişmiş gibiydi. Ne oluyordu?

"Seni duyacak kafada değil Efsuncuğum belli bir süre bekleyeceğiz. Hem o sırada birbirimizi daha yakından tanırız ne dersin?" Dolan gözlerimi saklamak ona göstermemek istiyordum ama kafamı onun karşısında eğmek ise asla yapmayacağım bir şeydi. Dimdik tuttuğum başımla yüzüne baktım.

"Siktir git!" Gülüp kafa salladı. Elini uzatıp çenemi kavradı. Üçüncü defa beni yere itti. Düştüm ama tekrar kalkmak için yine harekete geçtim.

"Hiç şaşırmadım biliyor musun? Yalan yok ama bu gergin ve sinirli hallerin ile feci hoşuma gittin." Dizlerimin üstüne oturması ile çabalarım boşa gitmişti. Eli kolumu yakaladı. Gözü dirseğimde gezindi. Kanamaya başlamış ellerime doğru süzülmeye başlamıştı.

"Mete'ye ait olana dokunmak bana daha farklı bir zevk verecek buna eminim." Dehşetle yüzüne baktım. O kadarını yapar mıydı? Aniden vücuduma nüfuz eden korku ile yutkundum. Bir yol olması lazımdı. Mete bu kadar kolay kapana kısılamazdı değil mi?

💞

Gözlerimi zar zor açıp etrafı süzdüm. Konumumuz değişmişti. Filmlerde gördüğüm gibi bir depodaydım. Böyle şeyler gerçekten oluyor muydu? Kollarımda ve bacaklarımda soğuk ve ağır bir yük hissediyordum. Kafamı çevirmeye çalıştığımda aynı ağırlığın boynumdada olduğunu fark ettim. Gözlerim ile bacaklarıma ve kollarıma baktım. Demir bir çubuğa zincirlenmiştim. Boynumada bir köpeğe tasma takarcasına demir bir boyunluk takılmıştı.

"Siktir git amına koyacağım senin!" Bakışlarım netleşmeye başladı. Gördüğüm görüntü boğazıma takılmış demirden daha çok battı ve acıttı. Mete'yi dizlerinin üzerine çöktürmüşlerdi elleri zincire vurulmuştu. Hareket edemeyecek bir hale gelmişti. Yinede inatla baş kaldırıyor ve küfürler savuruyordu.

"Mete iyi misin?" Bağırarak konuşmam ile boğazım kuruluktan acıdı. Mete'nin bakışları bana döndü. Tamamıyla beni süzdü ve biraz daha küfür etti. Tenim üşüyordu. İç çamaşırlarımla kaldığımı yeni yeni idrak ediyordum. Mete'ye bakmaya devam ettiğim sırada önüme geçip onu kapatan Mert'e döndüm. Gözlerimde ne görmüştü bilmiyordum ama bu onun kahkaha atmasına yetmişti. Eliyle çenemi okşamaya başladı. Bir süre sonra sertçe kafamı itmişti. Boynumdaki demirin sebep olduğu acıyla dilimi ısırdım.

"Erdem seninle tekrardan yüz yüze gelmek ne büyük bir şans biliyor musun? Helede böyle bir şekilde!" Sesi tüm depoda yankılanıyor kulaklarımı kapatma isteğimi arttırıyordu. Mete'ye doğru yürüdü. Hafifçe yüzüne eğildi. Bir şeyi ölçer gibi bakıyordu. Nefesini onun yüzüne üfledi.

"Söyle bakalım bana biricik kardeşim aşkın mı? Canın mı?" Birden nefes alışlarım bile kesildi. Soru başlı başına saçmalıktı. Peki ya kardeşim demek ne demekti? Onu sinir etmek için miydi? Doğru olma ihtimali içimdeki bazı şeyleri paramparça etmeye başladı. Kardeşinin sevgilisine dokunmayı düşünen bir adam mıydı? O kadar iğrenç bir mide ve kişiliğe sahip biri neler yapardı? Vücudum daha çok üşüdü.

"Ecdadını sikeceğim bekle sen!" Bu Mete'den duyduğum son cümleydi. Mert kafasına silahla vurup tekrar bilincini kaybetmesine sebep olmuştu. Tedirginlik tüm hücrelerime nüfuz etti. Korktuğum bir şey vardı evet ama kendim için değildi. Kafamda dönüp dolanan tek düşünce bu adamın Mete'ye neler yapacaklarıydı. Öldürür müydü?

Adım sesleri işittim bu Mert değildi. Biri yan taraftan buraya doğru geliyordu. Sesler yükseldi. Tenime bir el değdi. İğne ucu derimin altına girdi. Hissettiğim yanma hissi ile zar zor yutkundum. Bir süre sonra sesler yankı haline dönüştü. Bütün vücudum beni yüzüstü bıraktı ve ben korktuğum karanlığa ve yalnızlığa tekrar mahkum oldum.

🫀

Yazar'dan

Gergin bekleyiş sürüyordu. Lidya abisinin ve daha yeni tanıştığı yengesinin haberini bekliyordu. İçi içini yiyor ama elinden bir şey gelmiyordu. Askeriyeye girdiği an önce Mete abisinin ekibi sarmıştı etrafını. Aile gibi bildiği time her şeyi anlatmıştı. Yardım istemiş hıçkırıklarla ağlamıştı. Tim yola çıkmıştı çıkmasına ama yol nereyeydi? Bir iz var mıydı? Abisinin ve yengesinin canı çok yanmış mıydı? Damla onu yeni yeni tanımasına rağmen arkasına almış ve herkesin korktuğu Mert abisinin karşısında dimdik durmuştu.

"Allah'ım sen onlara yardım et." Bir hıçkırık kaçtı dudaklarından. Biliyordu çok acıtırdı. Mert abisi onlara en çok kıyan insan olmuştu. Korkuyordu. Onu korumak için kendini öne atan kadının zarar görmesinden, Mete abisinin yine acı çekip yara almasından deli gibi korkuyordu. Ellerini sıkıca ağzına kapattı. Hiç bir şey yapamamıştı.

Ellerini daha çok bastırdı. Hıçkırıklarını serbest bıraktı. Sırtındaki ve karnındaki yaralar acıyordu. Mert abisinin onlara yapabileceği şeyleri hatırlatır gibi yanıyorlardı.

Kapı çaldı. Toparlamak için kısa bir süre tanıdı kendine. Derin bir nefes verdi ve kalkıp kapıyı açtı. Karşısında gördüğü kadın askere baktı. Onuda tanıyordu, buradaki çoğu kişiyi tanıdığı gibi.

"Bir şeyler bulmuşlar." Lidya elini göğsüne bastırdı. Merakla kadının tekrar konuşmasını bekliyordu.

"Kamera kayıtlarına bakılmış. Bulacaklar Mete komutanı güven bizimkilere." Kız bir elini güven vermek istercesine Lidya'nın koluna sardı. O an kalbinde bir hafiflik olmasını rahatlamayı bekledi ama olmadı. Aksine tam göğüsünün orta yerine daha büyük bir ağırlık bindi. Bir acı filizlendi ve sanki bu acı bir kötülüğün habercisi gibiydi.

🩸

Vücuduma çarpan soğuk su ile gözlerim hızla açıldı. Çıplak tenime değen su titremem için yeterliydi. Mert elindeki kovayı yere bırakarak yaklaştı. Yüzümü yapışan saçlarımı arkaya doğru itti. Aynı yerdeydim. Vücudumun ağrısı artmış demirlerin olduğu yerler daha çok acımaya başlamıştı.

Saçlarıma bastırılan dudaklar ile hareketlenmeyi denedim. Mert beni önemsemeden bu seferde dudaklarını alnıma değdirdi. Saatlerdir tutmaya çalıştığım yaşı dayanmayıp bu sefer serbest bırakmıştım. Yanağımdan art arda iki damla düştü. Bunu gördü ve dudaklarını tam o noktalara bastırdı. Midem bulanıyordu.

"Şimdilik seni rahat bırakacağım. Yakın zamanda zaten bol bol vakit geçireceğiz." Arkasını döndü. Hızlı adımlarla karşıma zincirlediği Mete'ye gitti. Cebinden çıkardığı anahtarla kilitleri açtı. Mete'nin bilinci yerindeydi. Ne olduğunu anlamak için dikkatle bakmaya devam ettim. Gözümdeki yaşlar görüşümü bulanıklaştırıyordu.

"Evet abiciğim cevap vermek için hazırsın anlaşılan." Mete onun uzattığı eli tuttu. Onun yardımı ile ayağa kalkıp kafasını salladı. Abisinin elini daha sıkı kavrayarak bana döndü. Önceden yaptığı gibi baştan aşağıya süzdü. Bu sefer gözünde başka bir duygu daha vardı. Vazgeçmiş gibi bakıyordu bana.1

"Canımı seçtim abi benim canım aşkımın önünde. Gideceğim!" Sanki bana duyurmak için bağırmış gibiydi. Gözlerim daha çok doldu. Tüm uzuvlarım sanki donmuştu. İçimdeki her şey parçalanıp tenimi yaktı. Her zaman olduğu gibi hayal kırıklığım boğazımı battı. Nefesimi kesti. Bugün canımın canımı yakmasını şahit olmuştum. Bugün Mete benden vazgeçmiş ve bana bir kere bakmadan bu depodan çıkmıştı. Ardında bıraktığı enkazdan bir haber kalkıp gitmişti. Asıl zincirler şimdi vurulmuştu. Biri beni tekrar karanlığın ortasında bırakmıştı. Ümit beni tam şu anda bu deponun ortasında terk etmişti.4

 

 

 

 

 

 

Ay kaos bayılırım bayilirimm. En sevdiğim kısımlar geldi.🥳🥳9

🦊

Bölüm : 20.12.2024 20:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...