Onu takip eden bakışlarımla nereye gittiğine baktım. Yanında dört kişi daha vardı biri kız üçü erkekti. Büyük ihtimalle onlar Kerem gibi değildi. Anlamadığım Kerem onlarla nasıl bir bağ kurmuştu ki? Numarasını dahi almıştı. Şaşırıyordum. Çocukta gerçekten şeytan tüyü vardı.
"İyi günler hanımefendi" yarım ağız sırıtarak bana bakan adama baktım. Alkol kokusu bu mesafeden bile buram buram geliyordu.
"İyi günler beyefendi ne tercih edersiniz?" Kural bir her daim tatlı dil kullan.
"Seni tercih ediyorum. Birlrde şarap olsun beraber içeriz güzellik" Gergince nefesimi verip sakin kalmaya çalıştım. Artık bunlarada alışmıştım. Kural iki müşteriyi hiç bir zaman sinirlendirme.
"Efendim isterseniz size şarabınızı vereyim şu köşe boş orda içersiniz" kural üç genelde olaylara çözüm odaklı yaklaş
"Yavrum seni istiyorum işte anlasana gel" kolunu bana değdirmesi ile ateşe dokunmuş gibi uzaklaştım. Kural dört bunlar işe yaramıyorsa kuralları sik at.2
"Ben iki Martini üç tanede Julep istiyorum." konuşan Komutana kaydı bakışlarım. Bana uzanmaya çalışan adamı kalçası ile sert bir şekilde itmişti. Adam çuval gibi yere düşmüştü.
"Pardon kardeşim sandalye sandım seni" tezgaza yaklaşmak için adamın bacağına basmış ve acı bir şekilde inlemesine sebep olmuştu. 1
"Kusura bakma bacağını sandalye ayağı sandım" Birden gülmeye başladım. Bilerek yapıyordu. Rahatsız olduğumu fark etmişti. Yerdeki adamı umursamadan arkamı dönüp bana söylediği kokteylleri hazırlamaya başladım.
🫥
"Of bu yarım saat bir geçmedi hala!" Boynumu çıtlatarak derin bir nefes verdim. Bugün diğer günlere göre daha boğucu geliyordu burası. Zaman adete üstüme oynuyor gibiydi. Meteler hala burdan çıkmamış aynı siparişi iki kere daha tekrarlamışlardı. Masalarını izlediğimde ise alkollerin hiç bir şekilde azaldığını görmüyordum. Fazlasıyla şüpheli
"Allah'ım çok şükür bitti mutluluktan şarap şişelerini yiyeceğim şimdi!" Gözlerimi şaşkınlıkla açarak arkamda heyecanla bağırarak çıkan çocuğa baktım. Gerçekten temizlik malzemelerini koklaya koklaya beynini düşürmüş olabilirdi. Bu tepki pek normal değildi.
"Ya ne güzel hadi koş dışarı" Onun gibi heyecanlı kurduğum cümleyle ellerini çırpmış, üstüne deterjan gelmesin diye giydiği önlüğü fırlatarak köşeye bırakmıştı. koşarak çıkmasıyla kafamı yukarı doğru kaldırdım.
"Allah'ım sen ya millete akıl fikir ya da bana sabır ver" Ben de hızlıca önlüğümü ve eldivenlerimi çıkararak arkaya geçtim. Siyah çantamı alıp hızlıca çıkışa yöneldim.
👀
"Damla!" Adımı duymamla yürümeyi bırakmıştım. Evime gitmek yerine bir sahile gelmiş ve dolaşmaya karar vermiştim. Fark etmediğim şey ise ben bunları yaparken beni izleyen ve beni takip ederek arkamdan gelmiş olan Komutandı. Bu anı bekliyormuş gibi hemen konuşmaya başladım.
"Hayırdır aşık mısın? Peşime düşmüşsün." sırıtan yüzüyle boynumu çıtlattım. Gevşek gibi gülüyordu bide
"Ne malum sana geldiğim" garsona sormuş ve tahmin ettiğim cevapları almıştım tabi ki. Boşları topladığı sırada masakileri getirip döküyordu. Sorduğumda ise hesabı ödeceyeklerini fakat içmeyi tercih etmediklerinden bahsettiklerini söylemişti.
"Alkol içmeyi tercih etmeyen biri neden bara gelir komutan?" Sorduğum soruyla gülüşü silinmişti. Bu kadar salak olunmazdı. Benim sorup öğreneceğimi düşünmeyen aklı askerleri çatışmalarda tehlikeye atardım işten atılmalıydı. En aciliden hem de kesinlikle.
"Ortamı merak ettim geldim gördüm ve çıktım" geriyordu, gerçekten geriyordu.
"Öyle olsun bu sefer daha fazla irdelemeyeceğim." arkamı dönüp daha fazla konuşmadan evin yolunu tutmuştum. Normalde olsa çenemi kullanıp istediğim cevabı alırdım fakat yorgundum. Komutanla bu sefer uğraşmayacak ve eve gidecektim. Arkamdan bir şeyler söylemiş bana seslenmişti. Duymazdan gelmeyi tercih edip adımlarımı hızlandırmıştım.
🫀
6.40
Mete Komutan: Dün geceyi ölüm tehditiyle kapatıp sabaha böyle başlamak mı? O da güzelmiş
6.42
Damla: Satırla askeriyeye gelmemi bekliyosun herhalde????
Mete Komutan: Neyse demedim bir şey işim var
💗
Önlüğümü bağlarken etrafı gözden geçirdim. Her zamanki gibiydi. Canım fazlasıyla sıkkındı. Meteyle o günden bu yana sürekli olarak mesajlasıyorduk fakat fazlasıyla dengesiz davranıyor kafamı karıştırıyordu. Her konuşmamız ya kavga ya da görüldü atmamız sonucu bitiyordu.
Kereme gittiğim zaman denk geliyorduk bazen bana uzun uzun bakıyor bazen ise görmezden geliyordu. Dün gece de zaten ondan dolayı kavga etmiştik. O beni hiç bir şekilde ciddi almıyor ve durduk yere tersliyordu. Eğer o karşıma çıkıp durmasa zaten Sena olayından sonra onunla konuşmayı kesecektim. Kendisi inatla benimle iletişime geçmeye çalışmıştı. Gerçekten sakat bir komutandı.
"Efsun arka masaya 9 tane margarita yapar mısın şu önlüğü bulursam gelip alacağım." Kafamla onaylayıp hazırlamaya başladım. Meteye yazarken aklımda hiç bir düşünce yoktu. Olayın aslında daha çok makarasındaydım. Beni engelledikten sonra engeli bir uygulama ile kaldırmıştım ve sadece gıcıklğına yazmıştım. Tekrar engelleseydi yazmayı bırakıp varlığını dahi unutacaktım. fakat öyle olmamıştı.
Başımın ağrısı ile elim başıma gitti. Kaç gündür doğru düzgün uyuyamıyordum. Kabuslarım tekrardan beni rahatsız etmeye başlamıştı. Aklıma düşen düşünce ile gerildim. Mete beni araştırmıştı çalıştığım yeri ögrendiyse geçmişimi bilmeside olanaklı bir şeydi. Peki neden bana hiç bir soru sormamış ya da konusunu açmamıştı anlayamıyordum.
O bir komutandı devlete çalışıyor vatanın için kendini tehlikeye atıyor çabalıyordu. Böyle bir şeyi sorgulaması gerekirdi, en azından. çünkü yaptığım şey görünür kısımda vahşice duruyordu.
"Haksız yere hiç bir şey yapmadım." kendi kendime mırıldandım. Öyleydi ben hiç bir şeyi boş ya da durduk yere yapmazdım. Kafamı geriye yatırdım ve düşündüm. Sicilime işleyen ve bana engel olan şey birine silahlı saldırıda bulunmamdı. İki minik kurşun sıkmıştım sadece ona bu onu öldürmemişti ama keşke ölseydi. Ölmeyi hak etmişti biliyordum.5
Yavaş yavaş geçmişe dalıyoruzzz🥹
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
56.32k Okunma |
2.86k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |