24. Bölüm

23. Bölüm

uykuluHatun
uykuluhatun

Geçmişte ki acıların sizi güzel bir geleceğe hazırlayacağını bilseydiniz çektiğiniz acılara şükredersiniz..

Asaf'a bakarken zihnimden geçen sözler bunlardı. Bir haftalık tatilimizin sonuna gelmiştik, daha önce bir istanbul dışından pek bir yerlere gitmediğim için sevgili eşim Asaf Azer ege turu yapmaya karar vermişti..

Her yer de güzel anılar biriktirmiştik.. Asaf romantikliğin bazen doruklarına çıksa da genellikle hödüktü.. Can çıkar huy çıkmaz diye bir söz vardı bilirsiniz.

" Dünya güzelim. " dediğinde sırıttım. " Hayatıma iyi ki girdin şehirli. " dedi burnunu boynuma koydu. " Kokunun nefesim olacağı aklımın ucuna gelmezdi. "

" Bende portakal kokusuna sahip olan siyah incilerin bana aşık olacağını. "

" Aşktan farklı bu. Aşktan öte. Yaşamdan, güneşten ve Aydan öte.. "

" Romantizim doruklarındasın. " dedim kıkırdayarak.

" Ah sanırım seni özledim. " dedi kulağıma fısıldayarak. " Ayıp yahu. Eve gidiyoruz. " dedim gözlerim devirerek. " Şuna bak sanki sen istemiyorsun. " dedi benden uzaklaştı. " Öff Asaf Azer! " diyince kafasını başka yöne çevirdi. " Birazdan ineriz. "

" Hı hı "

" Uyuz! " dedikten sonra araba durmuştu. Babam at ile gelmişti. Uslu, şimşek ve ay güzeli burdaydı.

" Bunun ne işi vardı burada?" dedim soğukça.

" Bende bilmiyorum." dedi omuz silkti. Taksicinin parasını verdikten sonra ikimizde kavurucu sıcağın altında bulduk kendimizi.

Güneş Sonay suratıma dikkatlice baktı..

Sevgisiz bir babanın olması babanın ölmüş olmasından farkı yoktu. Sadece özlemiyordun. Babanla zaman geçirmiyorsan onsuz olunca o zamanlar için kendine lanetler okurdun. Her baba severdi değil mi kızını? Neden ilgilenenmezler peki? Neden okşamazlar kızların saçlarını? Neden "kızım seni çok seviyorum, " demeye çekiniyorlar.. Bu örneği çok görmüştüm lise döneminde. Sevgisiz babalar. Sevgi görmeyen kızlar. Sevgiyi başka çocuklarda arayıp hayal kırıklığına uğrayan kızlar..

Eskiden şanslı olduğumu düşünürdüm ama bu çok kısa sürmüştü.

" Hoş geldiniz." gözlerimi devirerek valizimi tuttum. " Biz Sonay çiftliğinde mi gideceğiz?"

" Hayır bizim çiftliğimizin yolu güzel o çiftlik yolu kadar engebeli değil."

" Annende çok güzel yemekler yaptı." dedi dediklerimi duymazdan gelerek.

" Annem her zaman güzel yemek yapar. " dedi Azer. " Hadi gidelim o zaman çok acıktım.

Usluyu severken Asaf yanıma geldi. Elini açıp "Hadi bin bakalım. "

" elini mi basayım? "

" Bitanem kuş kadarsın. " dedi göz kırptı. Allah cezanı vermesin kalp bu kadar hızlı atma gideceğim öte ki tarafa!

" Oğluş özledin mi beni? " diyince at sesi çıkarınca " bunu evet olarak kabul ediyorum. " dedim. Arkadaki manzaraya bakınca gülümsedim .

Miran çiftliğine geldiğimide şaşkınlığımı gizleyemedim, burayı daha önce fark etmemiştim. Büyük bir arsa içinde orta büyüklükte bir ev vardı. Annemler Refet hepsi kapıda bizi bekliyorlardı. Hızlıca attan inip anneme sarıldım sonra Hicran anneye sarıldım, " Valla siz mutlusunuz ya şuan ölsem gam yemem. "

" Öyle deme. " bu sırada diğer attılar içeri soluk soluğa kalarak geliyorlardı. " Yaşlandınız Güneş bey. "

" Ne beyi oğlum beyliğim mi kaldı? Baba de bakim? " deyince ters bir şekilde onlara baktım. "Neyse sizi getirdiğime göre ben gideyim."

" Yemeğe kalsaydınız Güneş Bey" dedi Hicran anne, umarım kalmaz. " Yok benimde işlerim var afiyet olsun size." dedi ve hızlıca yanımızdan ayrıldı.. Evden çok güzel yemek kokuları geliyordu. Gezdiğimiz yerleri anlatırken tıka basa doymuştuk.

" İzninizle eşimi çiftliğini tanıtacağım. " diyerek sandalyemi çekti. " Afiyet olsun. " dedim gülerek kalktım. Asaf'ın eli elime kayarken gülerek ona baktım. " Burası bizim mi yani?"

" Evet senin benim annelerimizin. "

" Bu harika bir hediye. "

" Biliyorum karıcım. " deyince başımı koluna yasladım. " Bak burdaa ne var. " dedi. Yaşlı bir ağaca salıncak kurmuştu ve karşıda Sonay çiftliği..
" Asaf bu çok güzel. " salıncağın kenarının yapay çiçekler sarmalamıştı. " Hadi salla beni. " dedi koşarak salıncağa oturdu. Şaşkın bir ifade ile ona bakakaldım. " Öküz her zaman öküzdür. " deyince kahkaha attı. Sırtına iki üç defa vurduktan sonra sallamaya başladım. " Altı ay önce böyle olacağını hayal etmezdim. "

" Benimde karşıma senin gibi şehirli çıkacağını hoş evlenmeyi pek düşünmüyordum. "

" Hayat ummadığımız şeyleri karşımıza çıkardı. "

" Hem de ummadığımız bir anda. " diye beni tamamladı. O duraklayınca ellerimi boynuna doladım. " Seni çok seviyorum kocacım. " dedim boynuna öpücük kondururken. Birden ayaklandı beni kucağına aldı. " Bende seni çok özledim karıcım. "

" Hayat böyle olmasaydı belki biz olamazdık. " dedi birden.

" Hayat seni karşıma çıkaracağını bilsem yine bu hayatı seçerdim. " deyince etli dudakları gülümsedi. Aşktı bu herif. Bir yudum suydu. Bir nefes ölmeye yakın kelebekti.

Siyah incileri gözlerimi her buluştuğunda karnımda tepinen hayvanların sebebiydi.. Onun portakal kokusu benim oksijen depomdu.. Mihrimah Sancak olarak ilk geldim zaman sırılsıklam olmuştum.. Ona sırılsıklam aşık olacağım aklıma gelmezdi.

Vardır derler her şerde bir hayır.. Benim şerim babasızlıktı hayırım ise kucağında huzur bulduğum kocamdı.

Beni bizimkilere görünmeden odamıza götürmüştü. Annem benim zevkime göre döşemişti. Beni yere bırakınca kapıyı kapatıp kitledi. Arkadan belime dolanıp burnunu boynuma koydu.. " Sana fazlasıyla aşığım Mihrimah. Güneşin Aya olan aşkından fazla. " gülümseyerek yatağa uzandık..

Onun yüzünü avuçlarken ezberlediğim her zerresine tekrardan baktım.

Elleri saçlarıma okşarken gözleri gözlerimden bir an olsun ayrılmadı.

" Bana ne yaptın bilmiyorum ama çok iyi oldu bu. " deyince kıkırdadım. " Sana sadece aşık oldum. " dedim gözlerimi kapatarak gözlerimi kapattım.. Dokunuşlarında aşk doluydu.. Baştan aşağı aşktı..

**

Saçlarımı kurulayıp yatakta bir eli sarkan Asaf'a baktım. Çocuk gibiydi , o kadar tatlı bir o kadarda masum. Yanına gelince çömeldim. " Nasılda yakışıklı benim kocam ya. " dedim burnuna öpücük kondurdum. Biraz huysuzlansa da uykusuna devam etti.

Aşağı indiğimde kahvaltı sofrası yeni kuruluyordu. Annem çoktan giyinmişti ama bu giyiniş için dışarı çıkmak içindi. Yanağını sulu sulu bir öpücük bırakıp " Sabahınız hayır olsun Aysima Sultan! "

" Bakıyordum pek neşeliyiz. " dedi göz kırptı. Ne demek istediğini anlayınca utanmıştım. " Of anne. "

" Anneye of denmez. " diyerek uyardı. " Sen nereye bakim? " dedim salatalıktan bir tane ağzına attım. " Sonay çiftliğine. " deyince suratım asıldı. " Neden? "

" Babanla konuşacağız."

" Orada olması şart mı ?"

" Mihrimah!"

" Ne yapmamı bekliyorsun ?" dedim sinirle. " Babana gitmek için beni çiğnediğini beni bıraktığını unutuyorsun değil mi küçük hanım?"

" Evet öyle bir hata yaptım babam kişisini o zaman tanımıyordum. Şimdi gerçek yüzünü gördüm, çok güzel gösterdi merak etme!"

Oradan hızlıca uzaklaşıp Asaf'ın bana yaptığı salıncağa doğru ilerledim.. Oturdum sallanmaya başladım Sonay çiftliğe dolu dolu gözlerle baktım..

Benim çocukluğum benim ergenliğimi benim ailemi benim babamı çalmıştı burası..

Şuan ki aklım olsa asla benden haberi olmasını istemezdim evet yine gelir gerçek yüzünü görür kocama aşık olur ve onunla çekip giderdim ama bana babalık yapmayan bir adamdan sevgi dilenemezdim.

" Neler düşündüğünü tahmin ediyorum." sesiyle donuklaştım, babamın sesiydi. " Benden ne kadar nefret ettiğini düşünüyorsun."

" Evet zihin okuyorsunuz galiba."

" Pek gerek yok belli oluyor suratından." gözlerimi devirdim.. " Eskiden senden umudum vardı, nasıl umutla geldim buraya bilemezsin.. annemi kırdım paramparça ettim.." gözlerim onu buldu. " senin için hem de.." uzaklara baktı.. derin nefes verdi. " Ben annesinin eteğinden çıkamayan bir adamım.. Seni anneni ve mutlu olmaya hak etmiyorum." olumlu bir şekilde başımı salladım. gökyüzüne baktım.. Bir anda hareketledi ve beni sallamaya başladı.. Garipsedim, bu duyguyu yaşamak için her şey yapardım zamanında.. Zihnimde ki kız çocuğu ağlayrak çömeldi.. Dolan gözlerim masmavi gökyüzü ile buluştu.. onu affetmeye hazır değil küçük.. zihnim bunu kendine hatırlatmaya çalışıyordu.. " Annemden uzak dur.. zamanında yaptığın gibi. " dediğimde duraksadı.

" eğer babamsan annemden uzak durur o iğrenç dünyana almazsın. Biz sensizde güçlüyüz." dediğimde tamamen duraksadı.. Onu yüzüne baktığımda kıpkırmızı gözlerle karşılaştım. " Mihrimah kızım yapma.."

" annemi hak etmiyorsun, etmiyorsunuz. lütfen git." dediğimden tek kelime etmeden uzaklaştı..zihnimde ki sevgiye aç kız çocuğu ağlayarak sakalandığı yere gitti.. Ne kadar süre orada öyle durdum bilmiyorum.. Yanağıma gelen öpücükle gülümsedim.. " Şehirli sen evlenince daha da mı güzelleştin?" gülerek baktığımda dudaklarımı dudaklarını kapattı.. " bunlarda bal olmuş."

" Delii" dediğimde sırıttı.. yanıma yerleşmeye çalıştı.. " Nasıl hissediyorsun baban bu sefer ne kadar ciddi olduğunu anladı büyük ihtimalle."

" Gördün mü?"

" Evet, Aysima abla- anne ağlarak geldi." dediğinde kalkacakken kolumdan tuttu.

" Şuan yalnız kalsa daha iyi."

" İyi en azından sözünün eri." dediğimde saçımı öptü.. başımı ona yasladığımda biraz olsun rahatlamıştım.. Bize yaşattıkları kolay değildi.. Onunda kolay bir şekilde affedilmemesi gerekiyordu..

 

" Sana hayalimi anlatayım.." dediğimde gülümseyerek gözlerinin içine baktım.

" En büyük çiftlik olmak gibi bir hayalim var."

" Vaayy nasıl olacak ihtiyaç çok , fazlasıyla eleman lazım kalacak yer..."

" Babanın düğün hediyesi ne olduğunu sormadın."

" Duymak istemedim.."

" Yanımızdaki 30 dönüm tarla bizim."

" Ne ?"

" evet onlar çiftlikleri büyütmek istediler fakat son olaydan sonra baban senin hakkın olduğunu düşündü. Gençliğini burada harcadığı için bunun en iyi mirasçısı sen olduğunu düşündü.

" Zenginim yani" dedim gülerek..

" Evet ama ben babana bir şart koydurdum.."

" Neymiş o?"

" Veteriner hekim olduğunda evler arsalar konusunda tam hak iddia edebilirsin."

" Asaf!"sinirle derin nefes verdim.

" O mesleği yapmak istediğini biliyorum ve bizim çiftliğe hekim gerekiyor ve senden başka kimseye güvenemem."

" İstemiyorum."

" Yani daireler arsalar gereksiz akrabalarına kalsın sen bilirsin." dediğinde sinirle soludum.

" Sana gıcık oluyorum."

" Seni seviyorum.."

" istemiyorum onun bir şeyini gerek yok."

" Sen bilirsin kocan olarak sana zevkle bakarım ama okuyup kendi ayaklarında durman herkesin hayali.. En çokta annenin..Bu sene başlarsan çalışmaya seneye çok iyi puan yapacağına eminim.." üniversiteye gitmek istediğimi söylemiştim.. lisede yaşadığım zorbalığı yaşamadan okul hayatı ancak orada geçirebilirdim.. Bunu unutmamış yememiş içmemiş bana kullanmıştı..

" Bilmiyorum Asaf.. Bilmiyorum.."

 

**

 

" Annem nasılsın?" dediğimde yatağında uzanmış boş şekilde duvarları izliyordu.. " Gel minik farem." dediğinde kollarını açtı.

" Ne konuştunuz da bu kadar ağladın?"

" Baban çiftliği bırakıyormuş diğer çiftliğe gidiyorlarmış.. "

" Neden ?"

" Bazı şeylerin değişmesi için dedi. Bende sormadım konuşmadım bile, kendisi gitmek istediğini söyle.. Hiçbir zaman yanımda olmamıştı pek bir şey değişmedi.." dediğinde yüzüm ıslandı ona baktığımda yanakları ıslaktı..

" Belki böyle olması daha iyidir.."

" Belki de.. Bizim aşkımız yarım kalmaya mahkum." dediğinde saçımı öptü.. " iyi ki varsın.. sen olmasan bu hayat çekilmezdi.."

" Ben üniversite okumaya karar verdim." dediğinde annem hareketlendi. yüzümü yüzüne döndürdü.

" Sen ciddi misin ? dediğinde gözlerinin içi gülüyordu.

" Evet annem veteriner hekim olacağım." dediğinde bana sımsıkı sarıldı.. " Ölsem gam yemem artık. Gözüm arkada kalmaz."

"Öyle deme anne.."

" seni çok seviyorum minik farem." dedi saçlarımı okşadı. özür dilerim anne benim yüzümden yine babamdan uzak kalıyorsun beni affet..

 

Diğer bölüm final olacaktır.. <3

Bölüm : 24.06.2025 18:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...