35. Bölüm

35. Bölüm

uykuluHatun
uykuluhatun

" Hayırrrrrr!" diyerek kollarımı etrafa çırpmaya başladı. Yanaklarım ıslaklığı gözlerimi aralamama neden olmuştu..

" Ulan hayvan kıza birşey mi yaptın? " diye geldi herkül kılıklı.. Etrafa mal mal baktım. Yutkundum...

Rüyamıydı? Allahım! Çok şükür çok şükür.

" İyi misin? " dedi açılmamış su şişesini bana uzattı . Elinden şişeyi kapıp tek nefeste hepsini içtim.

İçimdeki yangın kalbimi kavuşmuştu!

" Bu it sana birşey mi yaptı? " olumsuz bir şekilde başımı salladım. Kel adam ise depodan dışarı çıkmıştı.

" Deniz'e zarar vermeyeceksiniz değil mi? " Dediğinde gülümsedi " Bunu nasıl sevgi? " dediğinde akan göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim.

" Ona zarar verme herkül kılıklı nolur. "

" Sadece para alacaklar. " dedi elini dudağına götürüp sus işareti yapıp göz kırptı.

" Şey bide lavaboyu kullanabilir miyim? " başını olumlu bir şekilde salladı. Rüyaydı ya bu da yeterdi. Görmemeyim ama iyi olduğunu bileyim. Herkül kılıklı abi bana bir sürü tuvalet kağıdı verdikten sonra içeri girdim.. Kırık aynaya baktığımda kendime acıdım.. Şişmiş gözler ve kızarık gözler.. O rüya nasıl bir rüyaydı? Allahım kafayı yiyeceğim sandım patlama sesini duyunca.. Rabbim ona gelecek olan bana gelsin.. Onun acı çektiğini yada öldüğünü görmeme izin verme.. Beni bu acıyı tattırma kurban olduğum.. Tuvaletin kapısını peçeteyle açarak çıktığımda yerde 2 tane battaniye ve bir tepside hazır yiyecekler vardı.. Etrafta kimse olmadığını görünce kapıya doğru yürümeye başladım, arkamdan ses gelmeyince hızımı arttırdım. Tabi koşmama çekilen saçımla geri düşmem engel oldu..

" Ahh! saçım. " diye bağırdım. Kel kafalı adam saçımı dahada geri çekti.

" Ben Mirhan kadar aptal değilim ufaklık, bana masumluğun sökmez. " dedi , ensemden tutup bir hamlede havaya kaldırdı.

" İnan bana Güney gelince parayı verse bile onu öldüreceğim. " dedi iğrenç bir şekilde gülümsedi. Rüyam daki an aklıma gelince burnum sızladı.

Bacak arasına tekmeyi yapıştırdım o yere çömelirken başını dizime geçirdim. Saçıda yok ki geri çekeyim!

Kel kafa!

" Ne dedin lan! Ne bir daha tekrarla? " geri düşerken tekmelemeye başladım . Vücudumdaki adrenalin patlaması yaşıyordu! Beş dakika sonra kendine gelince beni gebertmesi şuan umrumda değildi.. O rüya beni nasıl bir manyağa çevirmişti!

" Bırak ufaklık bırak. " diye karnım dan tutup havaya kaldırdı. Ayaklarımla tekme atmaya çalışırken beni çuvalmışım gibi alıp içeri götürürdü.

" Ne olduğunu söyler misin? Ulan bu güç senin nerenden geliyor. " diye bağırdı uzun olduğu için başımı biraz fazla yukarı kaldırdım..

" Denizi öldüreceğini söyledi! " diye bağırdım.

" Sen nasıl bir manyaksın? "

" Rüyamdan onu vuran o kel kafaydı herkül! Ben ben ne hale geldim , bi bide onu öldüreceğim diyince içimdeki canavar harekete geçti ben ben anlamadım.. "

Bileğimde tutup beni sürüklemeye başladı. Tekrar bileğimi sıkıca kelepçeledi.

" Bırak beni gideyim ona zarar verecek o kel kafa! "

" Şuan Güney'i düşünme , kel kafanın kazabından kork! "

" Bir kere onunla başa çıktım, bir defa daha çıkabilirim! " bok çıkarım. Ne diyorum ben! Adam çiğ çiğ yiyecek beni. Neler oluyor bana! Allahım kafayı yiyeceğim..

" Cesursun ama aptalsın! Karnını doyur sonra uyu, unutmadan sağlığın için gerçekten uslu dur. " dedi depodan çıktı.

Karnımı doyurduktan sonra üstüme battaniyeyi koydum sırtımı duvara dayayıp düşünmeye başladım.. Beni merak ediyor muydu? Beni düşünüyor muydu? Ne halin varsa gör demişti bana sevdiği kadına.. Sinirle mi söylemişti? Yoksa kalbinden gerçekten o mu geçmişti? Kafamdaki binlerce soru işareti vardı bu sorular cevaplamadan rahat bir nefes alamayacaktım. Ne düşünüyorsam, burdan çıkacağım bile garanti değil. Ben neyin hayallerini kuruyordum. Deniz Güney.. Onu kelimelere sığdırmak mümkün mü? Dengesiz herifim benim.
Geçen 5 ayı düşündüm.. Nefesime karışıp kalbime sahip olan herifi düşündüm.. Kavgasıyla, ağlamasıyla, gülüşlerle geçmişti.. Kalbimi kırsada tamir etmeyi biliyordu.. Düşüncelerime kapının tekmelesiyle ayrıldım. " Bırak Mirhan o küçük fahişeyi öldüreceğim ! " diyince dudağımı ısırdım.

Belkide döverek öldürecekti işkenceli ölüme gerek yok valla sıksın kafama... Miss yani. Ne diyorum lan ben kendi ölüm planımı yaptım ya, tövbe yarabbi!

" O kızın saçının teline zarar gelsin Tufan bak bakalım bir yerlerinin sağlam kalıyor mu?! " diye bağırdı herkül kılıklı abicim..

Helal sana, ne güzel engel oluyor. Aslan herkül kılıklı! Burdan çıkarsam eğer kesinlikle psikoloğa gitmem gerekiyor. Ciddi bir tedavi görmem gerek.

İyice manyağa bağladım. Fazlasıyla dengesiz birine dönüştüm.

**

Özlemek bir yandan korku bir yandan en önemlisi de açlık! Herkül kılıklı bana yiyecek birşeyler getiriyor kel kafalı herif ise şu hariç herşeyi alıyordu. Onların birşeyine ihtiyacım olmadığı için sesimi çıkarmıyordum , tabiki de ondan korkmuyorum(!) Sonuç olarak açlıktan geberdiğim için halim yoktu, eskisi kadar çirkeflik de yapmıyordum. Yalnız kaldığım da ağlamaktan başka birşey gelmiyordu elimden. Ben nasıl güvenmiştim Selim 'e? Ya nasıl bir malsam artık. Herif bana tokat attı yetmedi iki kere denize düştüm üstüne üstünlük Deniz'i o ele vermişti. Ama akıllı ben (!) Ondan yardım istedim. Kusura bakmıyım ama haketmişim yani.

Pet şişedeki suyu yavaş yavaş içtim böyle mi ölecektim? Üstüm başım pis açlıktan kıvranırken mi?

Başımı geri yaslanıp Rabbime sığındım.. Allahım Deniz'e zarar gelmesin ona gelen bana gelsin nolur.. Ağlamaya bile halim yoktu gittikçe güçsüz hissediyordum. Onu çok özlemiştim yine öyle bir kabus göreceğim diye saatte bir uykudan kalkıyordum.. Öyle bir acıyı bir daha kaldırmaz bu kalp.

" Merhaba fıstık " diye içeri girdi kel kafa.

" Midemde sadece su var lütfen onuda kusamam. " diyerek göz devirdim.

" senden bıktım şu işi halledelim de defol."

" Olur mu öyle canım bakımınızdan çok memnun kaldım bir daha gelirim. " diye dalga geçtim. Allahım gerçekten gerizekalı bu adam.

" Bu halde bile laf sokuyor pes, dua et Mirhan seni koruyor. Yoksa bu halde altımda çığlık attırırdım sana !" dediğinde yanımdaki kırık sandalyenin parçasını bırakıp kafasına fırlattım. Benim basketçi olmam gerekiyormuş be!

" Ulan sürtük yeter " dediğinden ayağa kalktığında mideme tekme yapıştırdı. " Allah belanı verir inşallah hayvan! " diye bağırırken bacaklarıma vurmaya başladı.

" Lanet " diye bağırdım. Duraksadı saçlarımdan tutup geri çekti. " Bana bulaşma bu sefer seni alır götürürüm seni becerip tanınmayacak hale sokup öldürürdüm. " dediğinde yüzüne tükürdüm.

" Deniz Güney belanı siker senin. " dediğinde psikopatlar gibi sırıttım.

" Tufan! " diye kükredi tanıdık bir ses. Sesin olduğu yöne bakınca Veli piçi olduğunu gördüm.

" Ne şanslı kızsın lan bir ağız tadıyla dönemedim. " diye sinirle soluyup sahibin yanına gitti köpek! Şerefsizler ordusu olsaydı bunlarda orda olurdu hemde en önde!

" Çok cesur davranıyorsun ama çok aptalsın. " diyince gözlerimi devirdim. Ah heryerim sızlıyor!

Midem den gelen öz suyunu hemen yanıma bıraktım. Hoş halim olsa lanet kelepçeler izin vermeyecekti.

" Birşey yemiyor musun? "

" ... " verecek cevabım yoktu. Konuşmak işte istemiyordum. Başıma gelenler için ağlamak istiyordum. İçimdeki ağlama hissi bir türlü yok olmadı.

" İyi haber Güney sonunda öğrenmiş seni kaçırdığımı , yakında burda olur. "

" Para için mi bu kadar zahmete girdin? Seni şikayet edeceğim. " diyince kahkaha attı.

" Et tabiki güzelim bir tek ben yanmam bu ateşte ama haberin olsun. "

" Geber inşallah. "

" inşallah cümelemize. " dedi kapıya yöneldi.

Bu sırada kapı gürültüyle açıldı. Ağrıyan gözlerimi kısarak baktığımda gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

" Mavi kafa? " diye fısıldadım.

" Siktir! " diye bağırdı şerefsiz. " Hırçın Mavi! " ney mavi ney?

" Merhaba Veli beni özledin mi? " belinde çıkardığı silahı adama doğrulttu.

Başımı zor tutuyordum nerdeyse geri yaslandım. O sırada mavi kafa adamın dibinde bitmişti, herifin omzunu sıktığı an adam yere yığıldı.

Yok artık!

" Ah Gece! Başını belaya sokmasan olmaz değil mi? " dedi cebinden şırıngayı çıkarttı.

" O ne? " dedim korkuyla.

" iyi geceler " dedi ve şırıngayı batırdı. Boynumdaki acı nefesimi kesmeye yetmişti.

 

 

Nefesimi kesen acı şiddetlenmeye başlamıştı. Beni kurtarıyor muydu yoksa öldürmeye mi çalışıyordu anlamadım.

" Tufan , Hayır! " diye bağırdı herkül. Ben etrafa boş boş bakınırken gözlerim karardı. Kendimi geriye doğru bıraktım.

Canım yanmış olsada hareket etmeyi bırak konuşmamıştım. Konuşma yetkimi kaybetmiş gibi hissediyorum. Silah patladığında acı bir çığlık duydum.. Sesleri duyabiliyor ama tepki vermiyordum. Sonra bir kere daha silah patladı. Bundan sonra gelen sesler uğultuydu.

Havaya kaldırdığımı ve ellerimin sallandığını hissettim.

Ama tepki veremedim, ses çıkarmadım.

**

Gözlerimi açtığımda sonunda güneşin sıcaklığı yüzüme vurduğunu hissettim.
Etrafa bakınırken , hastane odasından olduğumu anladım.. Elime değen sıcak ellerin sahibine baktığımda tebessüm ettim.. Deniz'im burdaydı elleri ellerimde uyuya kalmıştı. Ellerimi ellerinin içine kaydırdım.. O sıcaklık farklıydı. Onun ellerini tutmak huzur bulmaktı.. Kocaman ellerini tutup öpmek istedim, Onu karşıma çıkaran Rabbime binlerce kez şükürler olsun. Tek eli elimde diğer eli yüzünün altındaydı.. Islak kirpikleri dikkatimi çekti. Ağlamıştı..

Kalın kaşları, çekik gözleri , hafif tombik burnu ve dolgun çekici dudakları. Ne güzel bir herif, helede uyurken.. Ağzını ısırdığım. Şu serumu çıkarsak çok rahat hareket edecektim gerçekten. Başını hafif hareket ettirip kaşlarını hafif çattı. birbirine geçmiş kirpiklerini kıskandım.. Niye bu kadar güzel duruyordu ki? Sadece ben görsem bu herifi amenna ama istanbulda dişi sayısı çok! Bok yesinler Deniz Güney benim.

Dur bir dakika bu bir rüyaysa? Hala ordaysamm..

" Bismillah.." diye mırıldandım, sağlam elimle serumlu elimi sıktım. Acı hissettim gözlerimi açtığımda burdaydım!

Kurtulmuştum işte! Mavi kafa sayesinde hemde!

Kirpikleri birbirine girmişken zor açıp etrafa boş boş bakındı. Sonra gözleri gözlerimi buldu.. " Sultanım.. " diye mırıldandı.. Sultanım lafına ölürüm. Cevap vermek yerine gözlerine bakmakla yetindim.. Benim için zaman o an durdu, bir çift göz insanın kalbini bu kadar hızlandırabilir mi? Nefesini kesip ayaklarında yerden kesebilir mi? Kesiyor işte, Deniz'in gözleri dengemi altüst ediyor.

" Sonunda güneş benim için doğdu, senin gözlerin benim güneşim be kadın. " dediğinde doğrulmaya çalıştım. Vücudumda ki acılar buna izin vermedi bıçak darbesi yiyormuşcasına canım yanıyordu.

" Yavaş, güzelim. " diye mırıldandı. Bu serumu bana kim taktı yahu sevdiceğime sarılamıyorum.

Sorumlu olan elimi alıp yüzüne dokundurdu. " Bu sıcaklık için nefesimi veririm, Bu huzurlu parmaklar için ömrümden veririm. " dedi, bileğime dudaklarını değdirdi. " Herşeyim " dediğinden zorla tebessüm ettim.. Konuşmak anlamsız geliyordu. Kollarımı iki yana açmaya çalıştım. O ne demek istediğimi anladı diğer taraftan dolanıp yanına yaklaştı.

Kendimi yavaş yavaş geri alırken oda uzun bacakları yüzünden yatağa sığmaya çalışıyordu. O yatağa uzanırken bende Yan dönüp göğsünde yaslandım..

" o adamlar " diye başladı ama aklıma acı çığlıklar geldi.

" Herkül kılıklı abi ona ne oldu? "

" Mirhan'a mı? Vurulmuş. "

" O o iyi mi? " az da olsa yardımı dokunmuştu herifin bana.

" Evet ama yoğun bakımda, sanırım Tufan size ateş etmek istemiş oda sizi korumak amaçlı öne atmış. Yani ben olayı anlamadım. "

" Ben anladım o adam çokk iyi birisi. " dediğimde hafif kıkırdadı.

" O yüzden Veli piçinin yanında "

" Sahi ona ne oldu? Her insan hata yapar." Neyim ben pollyana mı? Hayır enayi.

" Hırçın Mavi'ye kaldı, o ne yaparsa. Aslında seni o yüzden kaçırmış ve para için. Hırçın'a haber salıp peşini bıraktırmak için "

" O kadın kim ki? "

" İnan bana öğrenmemen senin açından daha iyi pembe burun. " alnıma öpücük kondurdu. " Bu arada odunlukta seviye atladın. " dedi tripli bir sesle.

" Niye ki ?" ah tatlı rüyalar kalp atışı!

" O kadar şey dedim ama sen Mirhan'ı sordun."

" Sen bana trip mi atıyorsun?"

" Yok canım! Daha neler.. " dediğinde kalbi dahada hızlandı.

" Deniz Güney bana trip atıyor vay be.. "

" Seni severken öldürürüm kadın. " dedi yanağımı hafif dişledi.

" Böyle ölüme can kurban. " diyip kıkırdadım. Yanağımı ısırmayı bırakıp gülümsedi ve yanağıma bir buse kondurdu.

" Ya oğlum kıyamıyorum ki sana nasıl bir şeysin sen? "

" He oğlum bende sana.. " diyerek onu taklit ettim gülerek.

" Biz bu hastaneden çıkacağız o zaman kaçışın yok bayan.. "

" Tamam bay.. " dediğimde yüzünü ekşitti.

" Seni Tunç'la görüşmeni yasaklıyorum. " dedi. Sadece dil çıkardım. Bence komikti.

Bu düşünceme göz devirip diğer elimi karnına koydum göz kapaklarım ağırlaşmıştı. Sevdiceğimin kokusu huzur, sesi ninni gibi gelirken uyumamak imkansızdı.

Bir kere daha gözlerinin içine bakıp derin bir iç çektim sonra eski pozisyonumu alırken gözlerimi kapattım..

**

" Sadece bir gün hastanede yattım Deniz kucağına almaya hiç gerek yoktu. " diyerek güldüm.

" Hayır efendim. " diyerek beni hastaneden çıkardı.

" Denizzzz " diye ciyakladım.

" Ah hatun ciyaklaman bile seksi.. " deyince gözlerimi dışarı çıkarırarak ona baktım yüzüne hafif tokatlar attım.

" Piiis ayıpçııı seni. "

" Utanması bile çekici yahu! " dedi bütün ciddiyetle. Bu sırada yavaşça yere indirmişti beni.

" Delisin! " dedim gülerek. " Hem de sana " dedi dudaklarını ısırdı. Göz devirerek ona baktığımda motora doğru yürümeye başladı.

Bir saniye ne motoru?

" Buna binmeyeceğiz değil mi? "

" Seninle vakit geçirmek istiyorum.. " dedikten sonra ağzımdan hangi kelam çıkabilir ki?

" Ama korkuyorum.. "

" Bana sarıl.. " elindeki kaskı alıp başıma geçirdim.

Bacağımdaki ve karnımda ki morluklar cidden canımı yakıyordu.

Ama şimdilik görmezden gelebilirim.

" Nereye gideceğiz? " dedim o kaskını takmadan.

" Bizi rahatsız etmeyecekleri bir yere. " beline sımsıkı sarıldım. Motoru çalıştımadan cebinde ki telefonu alıp iki üç tane fotoğraf çektim.

Ne yapabilirim? Biz çok güzeliz.

" Çirkin şey.." diye bağırdı kaskın ardından. " Teveccühün canım hepimiz öyleyiz " dediğimde kahkaha eşliğinde motoru çalıştırdı.

Onsuz yaşamayı düşünmek aptallıktan ibaretti. Ona sımsıkı sarıldım ve gözlerimi kapattım. Motor durduğunda gözlerimi anca açmıştım ..

" Sanırım biraz daha sıkmış olsaydın nefes alamayacaktım, hatun bu güç nerenden geliyor? Yani ufacık tefeciksin de merak ettim. " dedi büyük bir ciddiyetle.

" Sen çok çok ııııhhh" dedim motordan indim.

" Ah " derken yere kapaklandım. O şerefsizin vurduğu yer yüzünden dengemi kaybettim. Bu kadar acıyı nasıl görmezden gelebilirdim ki!

" Hatun sakin ol, sanada şaka yapılmıyor. "

" Yapma bana şaka. " yere oturup bağdaş kurdum. Ellerimi göğsümün üzerinde birleştirip etrafa bakındım. Tepe gibi bir yere gelmiştik ve burdan İstanbul boğazının muazzam görüntüsü gözüküyordu.

" Allahım tripte atarmış. " dediğinde burnumu biraz daha kaldırıp onun olmadığı tarafa baktım.

Başını eğip benim koca kafasını gözlerimin odağına getirince gülmemek için dudaklarımı dişledim.

" En tehlikeli şeyi yapıyorsun , yapma.. " dedi dudaklarını ıslattı.

" Git başımdan uyuz! "

" Giderim bak. " diyince eliyle gitmeyi gösterdi.

" Hayır dur şurada. " dedim omuz silkerek.

" Dengesiz hatunum benim. " diyince dil çıkardım.

Motorun kapalı olan yerinden bir kaç şey çıkarıp yanıma geldi.

" Mini bir piknik yaparız diye düşündüm. " dedi hafif dudak büzerek. Poşetin içindeki vişne suyu ve atıştırmalık şeyleri çıkarırken onu seyrettim.

Plastik bardaklara vişne suyunu koydu sonra diğer şeylerin ağzını açıp poşetin üzerine koydu. " Azcık kaysan bende naçizane popomu seninkinin yanına koysam hatun? " diyince kahkaha atmaya başladım.

" Naçizane popo önemli gel canım. " Omzumdan tutup kendine çekti, saçlarımı kokladı ve öptü.

" Kiraz kokulu yeşil gözlü pembe burunlum. Seni karşıma çıkaran yaradana binlerce çok şükür, yaşama sebebimsin sen benim ! "

İçimdeki sıcaklığın tarifi yoktu. O benimdi işte kim ne derse desin, benim.

" Ben ben seni çok seviyorum. " gözlerinin içine bakarken. Gözlerindeki parıltı gözlerimi kamaştırdı.

"Bende seni çok seviyorum. Bana söz ver, bir daha boyundan büyük işler yapmayacaksın? Sen oradayken Ne halde olduğumu görmek bile istemezsin. "

" Sen bana masumsun ben kirliyim dedin, Ben sadece bunun doğru olmadığını gösteriyordum. Bak benim hayatım hiç o kadar iyi olmadı. Ne zaman tam mutlu oldum, karabulutlar anında tepemde oluyordu. Tesadüf diye birşey yok hayatta. Orada karşılaşmamız tevafuk. Birbirimize denk gelmemiz gerekiyordu ve geldik. Hayatımda başıma gelen en güzel şey sensin. "

" Benim de başıma gelen en güzel tek şeysin.. "

Bir süre sadece birbirimize baktık bu an o kadar kıymetliydi ki. Sanki bir daha bu anı yaşamayacakmışız gibi hissediyorum. Bunun düşüncesi bile korkunç.

" Sana zarar veren oldu mu? " dedi durup dururken.

" Nasıl yani? "

" Canını yaktılar mı o-" ağzından küfür çıkmadan parmaklarımla dudaklarını kapattım.

" Bir şeyim yok, Mirhan engel oldu ama ben o kelin canını yakmış olabilirim. " diyince bıyık altından gülümsedi.

" Orası doğru zaten bu bo"

" Bak hala dalga geçiyor boyumla Ne var aramızda 30 santim varsa var,Allahım ya! "

" sinirlenince bile- " yine sözünü kestim.

" Denizzz "

" Bu ciyaklamayı bir ömür duyabilirim. " dedi eli yüzümü avuçladı. Dudakları dudaklarımı buldu. Dudakları dudaklarıma değdiği an bütün sinirim kuş olup uçmuştu sanki.. Geri çekildi, " sana doyamıyorum. " dedi sonra bir daha dudaklarıma yapıştı.

Üzerimde ki etkisini bilmemesi çok kötü. Darmaduman bırakıyordu kendimi boşluktan düşüyormuş hissine kapılıyorum. Dudaklarımdan ayrıldı, alnımı öptü, burnumun üzerini öptü, yanlarımda burnunu gezdirdi en son burnumun yanında durdu. " Ben her sabah senin muhteşem kokunla uyanmak istiyorum, beni uyandırmaya çalışırken deli olmanı istiyorum. Kahvaltı hazırlarken arkadan beline sarılıp seni havaya kaldırmak istiyorum." diyince hafif kıkırdadım.

" Bende istiyorum. " diyebildim. Ah kokusu beni benden almıştı! Sarhoş ediyor sonra buz gibi suyu suratıma atıyor etksii veriyordu.

" Biraz zamanımız var o zaman hele bir geçsin , o zaman kaçışın yok. " dediğinden gülümsedim. Bacaklarını hafif açtı beni tutup kendine doğru çekti. Sırtım göğsüne yaslarken onun çenesi başımdaydı.

Biz bu şekilde İstanbul'u seyrediyorduk.

Hava kararmaya yakın konuşmaya başladık. " Hayatım artık gidelim mi? " diye sordum. Burda ki yiyeceklerde bitmişti açıkmış ve susamıştım.

" Evet ama burdan başka bir yere daha gideceğiz. " Umarım yemeğe gideriz diye konuşan obur iç sesime ters ters baktım.

" Tamam." diyerek ayağa kalktım ne. Ayağa kalkarken Deniz çoktan ayağa kalkmış motordan birşeyler alıyordu.

" Merak ediyorum birazdan Can ve Tunç çıkacak mı ordan? " Deniz bana bakıp başını sallayarak güldü.

Elindeki iki tane poşetle yanıma geldi.

" Dilek feneri! Allahım dilek feneri mi uçuracağız! " dedim elimle alkış yaparken. Peki sevinince çocuklardan beter olduğum doğru. Birisi koyu yeşil diğeri ise siyahtı.

" Yeşili sen, siyahı ben.. " dedi göz kırptı. Cebinden çakmağı çıkarırken bende poşetini yırtıyordum.

" Hazır mısın? " dediğinde başımı olumlu bir şekilde salladım. " Dilek tut maksat fenerin hakkını verelim.." diye öneride sundu Deniz.

Gözlerimi kapattım, Allah'ım Deniz helalim ve sonum olsun! Gözlerimi açıp gülümseyerek dilek fenerini salıverdik.

O havaya doğru havalanırken bu anı ölümsüzleştirdim.

Sıra Deniz'e gelince feneri uzun süre tuttu gözlerini kapattı gülümsedi ve birlikte saldık.

" Ne diledin? " dedim gülümseyerek. Sormasam meraktan geberirdim.

" Karım olmanı, " diyince kalbimden mideme inen sütlü çikolatadan bahsetmeye gerek yok değil mi?

Ellerini sımsıkı tuttum, parmak uçlarıma kalkıp dudaklarına küçük buse kondurdum.

" Seni Çok Seviyorum. " dedim aynı pozisyonuma dönerken.

" Bende hemde çok fazla.. " dedi burnumda öptü. " Hadi sultanım atla arkaya gidelim.. "

"Peki sevgilim.. " çokta itaatkarımdır (!)

Kaskları başımıza takıp motora bindik. Onun beline sımsıkı sarıldım. Gözlerime açmaya korktuğum için nerde olduğumuzu bilmiyordum ama rüzgarı çok iyi hissediyorum. Motor durunca zoraki bir şekilde gözlerimi açtım. Kim inanırdı benim kaçırıldığımı? Şuan sevinçten ölecektim korkudan değil. Hoş o zaman kendim için değil , Deniz için endişelenmiştim. Kahrolası uyuşturucu yüzünden pek iyi değildi ve ya kuvvetli. Kaskı çıkardığımda Makbuş'un kafesinin önünde olduğumuzu anlayınca hafif kaşlarımı çattım . Burda ne işimiz vardı Makbuş o iyi miydi?

" Makbuş'a birşey mi oldu? " dedim korkuyla.

" Hayır güzelim." dediğinde benim telefonumun melodisi çalmaya başladı.

" Ah nasıl unuttum, ablan ve ikizin seni arayıp durdu birşey dememek için telefonu açmadım. " dedi ceketinin iç cebinden çıkarırken.

Ukala ikizim arıyor..

"Canımın içii?" diye açınca telefonu Deniz'in ters bakışlarına maruz kaldım.

" Nerdesin lan kaç gündür ! " diye bağırdı.

" Bende seni çok özledim.. " Deniz çenesini kaşıyıp elini kemerine koyup mahalle teyzeleri gibi duruyordu.

" Efser birşey sordum değil mi? "

" Telefonum Deniz 'de kalmış.. " diyince dilimi ısırdım.

" Ulan Deniz'de nasıl kalıyor 3 gün! "

Yemin ederim gerizekalık ödülü olsa Nobel alırım!

" Ya bak şimdi, " uydur uydur yalan uydur.

" Evet dinliyorum. "

" Şimdi Deniz'in telefonunu düşürdüm Ya dedim ki beni pek arayan yok ben kullan benimkini ben seni merak etmiyim."

" eee"

" Oda dedi olmaz dedi bende dedim olur. " bu sırada Deniz gülerek elini sallıyordu.

" Dedim beni seviyorsan al, o da dedi tamam ozaman dedi. "

" Dediklerinden bir tek dediyi anladım. İyi misin bari korkuttun beni "

" İyiyim ikizim iyi "

" İyi bağrıdıığım için kusura bakma , dediklerini yedim say. Kokusu çıkar zaten yakında "

" Afiyet bal şeker olsun canım benim. "

" Hadi görüşürüz o zaman, aradığımda açık olacak bu tel. "

" Emredersin paşam bende öpüyorum görüşürüz. " dedim telefonu kapattım. Kapatınca derin nefes aldım ama Deniz'in ters bakışlarını anlamadım.

" Uzaktan biri görse sevgilisiyle konuşuyor sanar " dedi ters bir şekilde.

" Ne alakası var "

" Çok var, öpüyorum canımın içi bla bla.. " dedi ağzını büzerek taklidimi etti.

" Sen beni kardeşimden mi kıskandın yuh. " dedim gülerek. İnanmıyorum! Kardeşimden bile kıskanıyorsa beni çok seviyor.

" Ne alakası var ya ne kıskanması? " dedi gözlerini kaçırdı.

" Kıskandın basbayaa beni kıskanman çok hoşuma gidiyor ama " dediğim de bıyık altından gülümsedi. Ses etmedim, elinin içine ellerimi kafesledi.

" Bir dakika, "

" yine ne oldu ya " dedi yanaklarını havayla şişirdi.

" Kim dediğini hatırlamadım ama birisi dedi ki Deniz Güney zaten belasını bulmuş bize gerek yok, dedi. Sence ben bela mıyım? " dudaklarımı büzdüm. Alt dudağını ısırıp emdi. " Bencede doğru söylüyorlar, Ben Deniz Güney bir kadının beni maskara etmesine izin veriyorum. " diyince gülümsedim.

" Ay Denizzz.. "

" Artık içeri girebilir miyiz lütfen. " dedi dişlerinin arasından.

" Aman iyi be, sanki hiç gitmediğim yer. "

" Kızma hatun kızma. " dediğinde omuz silktim. Ondan önce kapıya yanaştım. " Bu saatte kitlidir değil mi? Açar mısın "

" İtsene kapıyı "

" Odunnnn! " dedim gözlerimi kısarak. Sonra hızlı bir şekilde içeri daldım.

Birden ışık yandı konfetiler patlatıldı. Ben fazlasıyla şaşırmıştım. Etrafa bakınca bütün arkadaşlarımın burada olduğunu ve etrafta İyi ki doğdun Efser Gece yazısını gördüm. Elimle ağzımı kapattım.
Gözlerim doldu.

Sonra koro şeklinde doğum günü şarkısını söylediler. En sonunda Tunç " geç te olsa iyi ki doğdun! " diyince kahkaha atmaya başladık.

Arkadan belime sarılınca otomatik olarak sıçradım. " İyi ki doğdun sultanım.. " diyince sarıldım. Alkışlar havada uçuşurken mikrofondan Mustafa Ceceli'nin sesi geldi!

" Aman Allah'ım! Mustafa Ceceli! " elimi ağzımı kapattım. Utanmasam şuan kabile dansı edebilirdim!

" Merhaba Efser Hanım, İyi ki doğdunuz! Bu şarkı özel olarak şize istendi. Daha albümün çıkmadı ama size özel olsun. Parçanın adı Sultanım diyince gözlerim doldu.

" Sultanım benimle dans edebilir misiniz? " bu sırada Mustafa Ceceli harika sesiyle şarkı söylemeye başladı.

" elbette sormanız hata! "

Sonra yavaş yavaş yerimizde sallanmaya başladık.

" Deniz bu bu harika bir hediye! Senden sonra ki en büyük hediye! " dedim başımı göğsüne yasladım.

" Senin yerin tam orası kalbimin üzeri bu yüzden kısa olmana bayılıyorum! " yine boy konusu yarabbim!..

Nakaratı bir kaç defa duyunca mırıldanmaya başladık.

" Canımdan başka servetim yokken
Canımdan geçmeye geldim
Kabul et nolur ey Sultanım
Aşkınla yanmaya geldim "

Nakaratı söylerken göz göze bakmıştık. O birazcık (!) eğilip burnumuzu birbirine dayamıştık.

Bir süre böyle dans ettik, şarkı bitince bir alkış tufanı koptu. Deniz'le dans etmeyi bırakıp etrafa bakındım. Ağzım kulaklarımdaydı ne olsun!

" Böyle mutlu olacağını bilseydim daha önceden getirirdim be! "

" Sen deli değilsin! Sen zırdelisin! "

" Biliyorum bende seviyorum. " dedi göz kırptı.

Oba öpücük atıp çıktığı kadar günden beri hayran olduğum adama doğru koştum.

" Ben ben sarılabilir miyim? " diyince gülümsedi, Allahım gamzelere bak!

Cebimden telefonumu çıkarıp bir sürü fotoğraf çektim.

" Yenge merak etme ben video kaydediyorum. " diye bağırdı Can. Allahtan daha ne isterim ki? Mutluydum işte hemde herkeste çok fazla mutluydum! Sonra gelen herkesle selamlaşmaya başladım. İlk olarak okuldakilerin yanına gittim tam bizim tayfa sarılacaktım ki. Belimden tutulup geri çekildim.

" Erkeklere sarılmıyor canım. " dedi dişlerin ardından. Beni kıskanması çok hoşuma gidiyor ama!

" Deniz yaaa ayıp !"

" Tamam bende gideyim Simgeye sarılayım! " ne dedi o simgeye sarılırım mı? "

" Kızı haşladığım yetmedi yollayım mı! "

" Ne yaptın? Ne? " dedi gülerek.

" Sonra konuşalım mı? "

" Peki güzelim. " dedi itaatkar bir şekilde sonra yanından ayrıldı, erkeklerinin ellerini sıktım. Kızlara ise sımsıkı sarıldım düşünmüşler gelmişlerdi.

En son Nur, Esra ve Saliha'ya sarıldım. Hepsi benim nerde olduğumu sorunca ikizimle buluştuğumuzu söyledim. Pınar hanım zahmet edip sevgilisinden ayrılıp yanıma geldi.

" İyi ki doğdun Gecoşş "

" sağol canım benim! " dedim sımsıkı sarıldım. Sonra Makbuş'a doğru yöneldim.

" Pasta zamanı! " diye bağırdı Nur. " Makbuş'um. " diye sarıldım. En sona onu saklamıştım.

" İyi ki doğdun meleğim, iyi ki girdin hayatıma.. "

" iyi ki varsın kalbi güzel kadın. "

Ondan ayrıldıktan sonra pasta olan masaya doğru ilerledim. Tek mum yakışmıştı.

" Üzgünüm ama ben mum üflemek istemiyorum.. " diyince aaa nidaları havada uçuştu.

" Tamam Sultanım, sıkıntı yok. " dedi eliyle mumu söndürdü.

" Aşkım elin yandı. "

" Benim kalbim yanmış hatun, elim yanmış çok mu ? " gelde sevme bu adamı. Isıra ısıra bitirme! Havaya zıplayarak ona sımsıkı sarıldım.

" Sen varya benim her şeyimsin be! "

" Sende benim.. " sonra kulağıma eğildi. " aşkımızı sonra gizli gizli yaşarız milletin önünde ayıp vallahi! " dedi gülerek.

" Peki peki, pastayı birlikte keselim ama "

" Sen isteyeceksin ve ben yapmayacağım! "

Pastayı bıçağını birlikte kestik sonra birbirimize çatalla tuttuk. Doğum günü değilde düğünmüş gibiydi.

 

Makbuş iki katlı pastayı eşit bir şekilde paylaştırırken bizde Mustafa Ceceli'nin yanına gittik. Deniz 'in eski bir dostuymuş onu kırmayıp gelmiş.

Mustafa Ceceli'yle sohbet etmekte varmış ya!

Sanırım şuan ölsem, gıkım çıkmadı. Çok mutluydum, hemde haddinden fazla!

Öleceksem eğer en mutlu olduğum anda gözlerimi kapatmak istiyorum.

**

Pasta faslı geçtikten sonra hediye kısmına geldi, çoğuna bugün haber verdiğin için getirmemişler ki bu önemli değildi beni yalnız bırakmamışlardı.

En önemlisi buydu.

Esra atkı ve şapka takımı , Nur topuklu ayakkabı, Tunç ve Pınar ismim yazan bir kolye, Makbuş aile yadigarı bir yüzük hediye etmişti. Ne kadar itiraz etsemde kabul etmedi .

Can hediyesini sonra verecekti. Deniz'in hediyesi zaten belliydi. Ama beni şaşırtan Mustafa Ceceli'nin elindeki koca paketiydi.

" Ne gerek vardı, gelmeniz en büyük hediye! "

" Küçük bir hediye "

" Maşallah çok küçük boyum kadar, çok çok teşekkür ederim mahçup oldum! " dedim ve sarıldım .

Hediyeyi açarken ellerim titriyordu.

Kocaman kutudan büyük bir 4'lü çerçeve çıktı. Siyah ve yeşil renkte olan!

" Bu bu muhteşem! "

" Sizn kadar değil! " diyince gülümsedim. " Umarım düğününde de ben çalarım. " diyince ağzım şaşkınlıkla açıldı.

" İnşallah Mustafacım bu arada şoförün geldi.. " dedi Deniz.

Ah hayaller az kaldı bekleyin!

Mustafa Ceceli ve diğer okul tayfası yolcu ettikten sonra kalanlar toparlamaya başladı. Ben onlara yardım edecekken Makbuş araya girdi. " Kuşum sen doğru eve dinlenmeye biz hallederiz burayı. "

" Ama Makbuş. "

" Gece eve " diyince herkese el sallayarak kafeden çıktım. Aslında cidden yorgundum. Bedenim dinlen artık diye sinyaller yolluyordu. Ama Deniz 'den ayrılmak çok zordu. El ele yürüdük bütün yol, konuşmak yerinde sessizce yürüdük. Kapının önüne gelene susarak konuştuk.. sadece ellerimi sımsıkı tuttu.

Kapının önüne gelince duraksadım. Yüzüme dikkatlice baktı elini yüzüme koydu. " Güzel gözlüm sana birşey demeliyim. "

" Tabi ki sevdiğim.. "

" Ben ben tedavi olmaya karar verdim.. " dedi Derin nefes verdi.

 

 

Bölüm : 22.11.2024 02:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...