
Canfeza - paha
Murat Göğebakan - Vurgunum
iletişim ; instagram @uykuluhatunhikayeleri
Kimsesiz.. Sadece ailesi tanıdığı biri olmayan birine mi denilir?
Bir insan yârinde uzak olunca kimsesiz olmaz mı? Kimsesiz, amaçsız, umutsuz Ve mutsuz olur. Etrafa saldırması gözlerinin uyuşturucu için yanıp tutuşmasını görmek..Onun için her zaman ikinci sıra da olduğunuzu bilmek bir insanı ne kadar kırar yıpratır? Kırıldım, yıprandım ama vazgeçmedim. Ona olan aşkım hafife alınacak birşey değil ki. Nisan yağmuruna yakalayınca eve gitmek yerine sahile gitmeye karar verdim. Karşılaştığımız yer.. Ona çartpığım an aklıma gelince ağlamaktan gülmeye geçiş yaptım. " Dikkatli ol ufaklık" diye fısıldadım. Gözümden yaş akarken alt dudağımı dişledim.
İçimden bir ses 'Kötü günler yola çıkmış geliyor.. ' diyordu.. Kesinlikle haklıydı.
**
3 Gün Sonra
" Güzelim. Aç şu kapıyı artık! " diye bağırdı. " Yalnız kalmak istiyorum Nur, defol! "
Yorganı tekrar üzerime çektim. İçimden yaşamak gelmiyordu, gelmiş bana kapıyı aç diyor! " Gelmezsen Can'a kapıyı kırdırtırım "
" Çokta umrumda ! Rahat bırak ya r a h a t! "
Yalnızlığımı yaşayamıyorum bile.
" Sen görürsün! " dedi kapıya sertçe bir tekme vurdu. Aman ya aman!
Çalan telefonuma bakıp göz devirdim, ekranda bizim fotoğrafımız vardı.. Yine gözlerim doldu.. Vazgeçilmiyor.. Vazgeçilmiyor!
Bütüm lügatım Deniz olmuş! Başka harflere isimlere yer yok. Kamranı meşgule atıp ekrandaki fotoğrafa dolu dolu baktım.Neden mutlu olmak bu kadar zordu ? Ne yani onunla bir kaşık mutluluğum neden kepçeyle hüzüne dönüyordu ki? Evet, bile bile sevdim onu.O uyuşturucuya bağımlı olurken bende ona bağımlı olmuştum. bu his başka bir his, bu anlatılmaz. Bu his ancak yaşanır. Yaşayanlar anlar beni , yaşayanlar konuşur benim dilimden.. Sevmek kolay peki delice aşık olmak ? Bunun kolay olduğunu bana söylemeyin lütfen.
Aşık olmak hiçbir zaman kolay olmadı ki şimdi olsun.
Aşk 3 harf tek kelime olabilir ama içinde barındırdığı duygular binlerce. Aynı anda hüzün ve mutluluğu yaşayabilirsin yada sinirle sevinci. Ama hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olmazsın.
Onun yaşadığını bilmek bile beni hayatta tutmaya yetiyor. İyileşmeye çabalaması bile bana güç veriyor.
Deniz Güney benim, o benim herşeyim. Onu gördüğüm zama birbirne yapışan kelebekleri özledim. Beni öpünce midemdeki kelebeklerin horon tepmesini özledim. Kısılan gözlerini, ukala bakışlarını ve harika gülüşünü özledim. 3 gün 3 yıl gibi gelmişti! Ben tedavi boyunca ne yapacağım ?
" Ben onsuz ne yapacağım Allahım" diye fısıldayarak ağladım.
Ağladım , ağladım .. Canım çıkacak kadar ağladım. Ruhum bedenime dar geldikçe ağladım.
Aşk cidden boktan birşey bunun aksini iddaa edeni vururum.
Kapının sertçe yumruklanmasından gelenin Nur yerine Can olduğunu anladım " Güzelim, kapıyı aç."
" Can rahat bırak"
" Açmazsan kapınla fantazi yaparım. " diyince suratımı buruşturdum.
"İğrenç yaratık" diyince kıkırdadı ama kapı tekrar vuruldu. Yorganı teperek üzerimden attım saçımı kaşıyarak kapıyı açtım. " Ne anasını satayim ne ?"
" Deniz nasıl ikna ettin ?"
" Ondan haber aldınız mı ?"
" Evet ama göremedik, doktor izin vermedi. "
" ücreti nasıl halletin ?" diye ekledi, yalan söyle Efser. Deniz senin sevgilin, senin sorumluluğun, dedim kendi kendime.
" Bankada ki birişmiş vardı, toptan verince indirim oldu. "
" Özel bir klinik orası"
" Olabilir, gerisi bende rahat edin." arkalarından Saliha kısık gözlerle bana baktı.
" Gazetede ki iş ilanları ne peki ? " kabul iş aradım ama bana göre iş yok koca İstanbul'da! olsada ebesinin şeyinde!
" Okulu dondurdum, ablama para lazım. O tekrardan hamile. "
" Bize söz vermiştin.." diye araya girdi Nur. He ebeniz he! Biri beni bunlardan kurtarabilir mi! Hemen lütfen!
" Okuldan önce ailem gelir" hayır tabikide Deniz! O benim ailem!
" Gerizekalı bir kızsın!" dedi Nur yüzüme tükürürcesine. Dişlerimi sıkmaya başladım kapıyı sertçe kapattım.
üzerimi hızlı bir şekilde değiştirdim, komidin üzerindeki toka mı alıp saçıp topladım. Beni anlayacak 1 kişi yoktu 1kişi!
Üzerime ceketimi ve spor ayakkabılarımı elime alıp ışık hızıyla evden çıktım.
Ayakkabıları giyerken kapıya Can çıkarken hızlıca merdivenlerden aşağı indim. Hayır kimseye ihtiyacım yoktu, hemde hiçkimseye! Sokak başın kadar son nefesimle koştum.
Anlamıyorlardı, anlayamayacaklardı. Onların solu yanmıyordu çünkü! Onların nefesi kesilmiyordu! Onlar benim içimdeki yürek yangınından habersizdi. Benim sevdiğim adam kendini öldürmek istedi! Hayatına son vermek nefesine son vermek istedi.
Bu nasıl kabul edilir ? Onun canı yanarken nasıl huzurlu bir nefes alabilirim. Neden bunu kimse düşünmüyor ?
Yaptığımın aptallık olduğunu düşünebilirsiniz. Ne demişler aşkın gelişi aklın gidişidir.
Her yaptığımın arkasındayım doğruda olsa yanlışda olsa.. Elimin içiyle yüzümü gözyaşlarımın istilasından kurtardım. İnsafsıızlar yanaklarımı bir an boş bırakmıyorlardı! Kendimi yine aynı yerde bulunca acıyla gülümsedim, aklım bilmesede ayaklarım geleceği yeri biliyordu.
Banka oturup sessizce ağlamaya başladım. Canım çok yanıyordu nedeni neydi peki? Bu kadar yanması doğalmıydı ?
İyileşecekti benim sevgilim, o güçlüydü hemde herkesten fazla!
" Böyle yapman sana zarar verir Gece.." dedi Tunç ciddi bir sesle. Ona baktığımda mavi gözleri kızarıktı.
" Tunç " diyebildim. Onu bu kadar ciddi görmemiştim. " O ilk defa biri için bu kadar çabaladı..." durdu ellerinin içine baktı. " O kaç defa komalık oldu biliyor musun ? Kaç defa ölümden döndüğüne şahit oldum.. Onu en iyi ben tanırım.. "elleri titriyordu. Titreyen ellerini kalbine koydu, dolan gözleri boncuk boncuk meyve veriyordu. " Kardeşinin nefes almasından vazgeçmesi bilmek ne kadar zor biliyor musun ? Ben ben dayanamıyordum Gece. Onun hergün ölüme gitmesi ne bileyim. Hay anasını satayım dökemiyorum kelimelere!" elinin tersiyle yanaklarını sildi. " O vazgeçmişti, hayatından bizden ve kendinden.. Ama seni gördüğü an kitlendi ve senin ona bilerek çarpana izin verdi. O an anlamadım sadece eğlenmek için sandım ama.. Ama o durdu kenarda seni seyretti ve başına birşey geldi diye çok korktu. Tanımadığı bir kız için buz gibi suya atladı sonrasını düşümeden. Deniz senle çarpıştıktan sonra yaşamayada başladı Gece." dediğinde hıçkırıklarım dudaklarımdan kaçtı. Bir anda Tunç'a sarıldım, içi ne kadar da dolmuştu böyle. Eli sırtımda gezdi, " Teşekkür ederim kardeşim herşey için o.. O iyileşecek mi? " dedi ağlamaklı bir sesle. " O hepimizden güçlü " diyerek geri çekildim. Elim yüzüne gitti ve gözyaşlarını sildim. " Burda salya sümük ağlayacak biri varsa oda benim beyfendi ! Rollerimizi bilelim, senin beni teselli etmen gerekiyor." diyince zorla gülümsedi. " Sen değişik bir kızsın " kesinlikle bende öyle düşünüyorum Tunçcum.
O banktan kalkınca teknik olarak bende kalktım, yürümek biraz iyi gelebilirdi.
" Eve git, birde senin hastalığınla uğraşmayalım. Biliyosun güçlü olman gerek. "
" Biliyorum ama ordaki kafa şişiren insanlarla uğraşamıcam. "
" Makbuş'a git bugün Cuma dükkan kapalı."
" İyi fikir neyse beni boşver, Pınar ile aran nasıl?"
"Çatlak ne beklersin." eliyle omzuma dokundu. " Hadi git artık, Deniz'in odasında uyursun"
" Onu çok özledim " dedim omuz silkerek.
" Çok mu?" dedi muzipçe.
" Evet "
"Çoraplarını getireyim mi? İnan bana özlemekten korkarsın." dedi gülerek. Tutamadım kendimi gülmeye başladım.
" Tunç yaa "
"Abilere çemkirilmez sus " başımı gülerek salladım. " He onu görmeye gidince az makyaj yap şu tip bak. Arı sokmuş sanki gözlerini. "
" Çok sağol cidden, harika moral veriyorsun" diyince kıkırdadı. "Sen iyi bir arkadaşsın. "
" kesinlikle bir kere çok yakışıklıyım." dedi eli sakallarına gitti. " Git başımdan " dedim Makbuş'un kapısına doğru ilerlerken.
" Görüşürüz bayan balon! "
" taş yokmu ya burada " diyip etrafa bakındım. " Yere değil bana bak. " dedi göz kırptı gözlerimi kırpıp tam ona koşacakken el sallayıp koşmaya başladı. Ah deli çocuk! Kesinlikle içinde büyümeyen bir çocuk var.
En azından moralimi düzelmişti. Ah bu Tunç! Cidden süpriz yumurta gibi!
Zili basıp çıkan saçlarımı düzelttim. Bir süre bekledikten sonra yorgun gözlerle Makbuş'u gördüm.
" Ne oldu makbuş!" dedim telaşlı bir sesle.
" Bişey yok güzelim" dedi zorla gülümsedi. O kadar zor güldü ki gamzesi bile gözükmedi.
" Bunu yiyeceğimi sanmıyorsun değil mi?! Kesinlikle sanma!"diyince içeri doğru yürümeye başladı. Kapıyı kapatıp ayakkabıları çıkardım.. En son geldiğimde olanları hatırlayınca bir kötü oldum. Onunla uyumak kahvaltı etmek .. Onu son anda yakalamak..
Düşüncelerden uzaklaşmak için başımı sallayıp içeri doğru hızlıca yürüdüm. pijamalarıyla koltuğa uzanmış boş boş haber kanallarını izliyordu.
" Kusurama bakma halsiz hissediyorum kendimi, etraf biraz dağınık. "
" Hiçte bile mis gibi. Birşeyler hazırlamamı ister misin ?"
" Efser , güzelim cidden iyyim."
" Ben değilim ama " benimde içim yanıyor yanımızda o yok. Onsuz eksiğiz.
" Senin içinde benim için çok zor, atlatacağız. " dedi gözlerini kaçırdı. " Onu altın vuruş yapmadan kurtardığın için sana... sana binlerce kez teşekkür ederim. " dedi gözleri doldu. Bugün sanırım herkesle gram gram ağlayacağım. Sonunda kimse tutamayacak beni yahu! Yanına gidip sımsıkı sarıldım.
" Deniz iyi olacak. " dedim. Neden herkes olumsuz düşünüyordu ki?
O güçlü bir herifti!
" Biz de iyi olacağız inşallah.." dedi gülümsedi. " Hadi odasına git, ben giremem oraya. " dedi derin bi,r nefes aldı." Birşeye ihtiyacın olursa-"
" Elim ayağım tutuyor canım çok şükür " diyince gülümseyerek kalktım. Yavaş adımlarla merdivenleri çıkmaya başladım.
O oda onsuz çok boştu. Oda onsuz anlamsızdı. Nefesimi tuttum bu odaya gelirken aldığım odunsu koku şuan yoktu kalbim hızlanmak yerine acıyla atmaya başladı.
Kalbim herşeyi benden önce anlıyordu.
kapıyı açtığımda içerdeki kokusu tatlı bir şekilde suratıma çarptı. Gözlerimi kapatıp kokusunun akciğerlerimin darmaduman etmesine izin verdim. Bu odunsu ferah koku bütün parfümlerle yarışırdı. Bu Deniz'imin eşsiz kokusuydu..
ah sevgilim burnumda tütüyordu. Yatağına uzandığımda komidinin üzerinde devrilmiş olan çerçevi kaldırınca şaşkınlıkla kaşlarım havaya kalktı. Doğum günümde kahkaha attığımız bir andı tam arakamızda Mustafa Ceceli şarkı söylüyordu. Benim romantik ağacım!
Ne kadar zordu , beklemek! Çerçeveyi düzgün bir şekilde koyup yastığına sarılarak uzandım. Bu oda oydu , onun gibi kokuyordu. Burnumu yastığa gömüp ağlamaya başladım. Allahım onu o illetten kurtar!
Ağlamaktan ağırlaşan gözlerim daha fazla güçlü duramadı ve ağır ağır kapandı.
***
" Uykucu sevgilimmmm " diye kulağıma fısıldadı kalbimin sahibi. " 5 dakika " diyerek yastığı başıma geçirdim. " Son 1 saattir alarm gibi erteliyorsun beni sultanım, ayıp oluyor artık.." dedi sahte bir kızgınlıkla. Yataktan doğrulup kollarımı onun boynuna dolayıp yanaklarına öpücük kondurdum. Sakallları dudaklarıı acıtsada umursamadım. " Sakalların fazla uzamış herif. "
" Evett beni traş eder misin ? " hala yakındık, hemde çok fazla hafif dudaklarımı ıslattım. Bu sırada gözleri dudaklarıma koyup dişlerini gösterek sırıttı. " Güzelim , tehlikeli hareketler yapıyorsun. Sana bir önerim derin sulara dalma. " diyince içimdeki şeytan dürtmesini dinleyip hafif alt dudağımı ısırd m. " Gece güzelim, boğulursan kurtarmam. " diyince dudaklarımı yavaşca yaladım.
Birden dudakalarıma yapıştı , öpüşü cidden sertti. Ah , kesinlikle dudaklarımı ısırıyordu! Geri çekildi, " Dua et hastasın, yoksa ben sana nasıl işkence yaparım biliyorsun! " dedi benden ayrıldı. Yanaklarımı havayla şişirip somurtarak nefesimi dışarı verdim.
Tam zamanında zaten olur bu hastalık!
" Sakallarım yüzüne batmasını istemiyorsan kalkarmısın." diyince dil çıkarıp yataktan kalktım. Banyoya gittiğimde omzuna bir havlu asmış ve üzerindeki tişörtü çıkarmıştı. Son zamnalarda yaptığı spor ona elektrik su olarak geri dönmüştü.
" Sultanım nacizane seksi vucudumu kesmeyi bırakıp beni tıraş eder misin ?" diyince kıkırdadım. Evlensekte bu herifin bu sözlerinden her zaman utanacaktım!
" Kalas!"
" Bende seni seviyorum. " diyerek öpücük attı. Yanına gelince beni tek hamlede kaldırıp tezgaha oturttu. Elime köpük şişesini verdi. " Yüzümü deneme tahtası yapma sultanım.."
" Ne güzel olur, hiçbir hemcinsim sana bakamaz!"
" hatun, yok artık abartma!"
" Şaka canım tabide ama bakmasınlar."
"Kıskanç hatunum"
" Bana diyene bak! Geçen Adam bana göz kırptı diye kim daldı acaba! " düşünüyormuş gibi yapıp sırıttı. " Kimse benim helalime yan gözle bile bakamaz." dedi göz kırptı. Ah böyle haşin olunca ayrı bir tatlı bu herif! " Aman tamam herif , tamam " elimdeki şişeyi salalyıp elime köpüğü sıktım. Yumuşacık olan köpüğü sevdiceğimin yanakalarına sürdüm.
" Ay böyle çok mu tatlı oldun ? " diyince gülümsedi, beni kendine yaklaştırıp yankalarını yanaklarıma sürdü. " Bence şuan daha iyi oldu!"
Tabi ben çığlık atmadan durur muyum ? Tabiki de hayır!
" Denizzz yaaaa! "
" Ciyaklamana kurban !" diyince kıkırdadım. Bu herifi çok seviyorum ya !
**
Yastığa sımsıkı sarılınca gözlerim birden aralandı.. Rü-rüyaymıydı ?
Bu kadar gerçek bir rüya olabilir mi? Bu rüyaların gerçek olduğunu görebilecek miydim? Bu kadar mutlu olacak mıydım ki? Rüyada olsa onunla evli olmak harika birşeydi !
Gecenin karanlığına dalıp tekrar gözlerimi kapattım , hayır ağlamak yoktu. Güçlü olacaktım.
Neden bir rüya bu kadar güzel olmak zorunda!
Ağlama Efser ağlama!
Yastığa tekrardan sarıldım, " Seni seviyorum Deniz, Seni çok seviyorum " diye fısıldadım. Sanki beni duyacakmış gibi hissettim.
Beni düşünecek durumu olmadığını adım kadar emindim, Şuan tek derdi beyaz lanet.
Ertesi gün başka bir rüya görmediğim için somurtarak uyandım, etrafa bakındığımda yokluğu bir kere daha tokat gibi suratıma çaktı. Esneyerek uyandığımda komodinin yanında ki notu farkettim.
Kızım,
İkimizde yıprandık, Ben evde kafayı yemenden işe gideceğim. Kahvaltı et. Seni seviyorum güzelim.
Unutmadan Günaydın!
" Makbuş " diye fısıldadım. Bu kadın gerçekten çok iyi bir anne.
Etrafı toplayıp üzerimi düzelttim. Aynanın karşısına geçip hızla uzayan kısa saçlarımı düzelttim.
Canım bişey istemiyordu en iyisi çekip gitmekti.
Öğle ezanına kadar iş aramakla geçti zamanım. Kahvaltı olarak simit alıp yedim yoksa düşüp bayılacaktım.
Bir süre daha etrafa bakındım part timelık işler ise bırak kliğinin parasını karşılamyı benim ev masrafını bile zor çıkarıyordu.
Günün sonunda yorgun bir şekilde eve gidince yemek saatine denk gelmem gerçekten çok iyi oldu.
kızlarla konuşmayı geçtim yüzlerine bakmadan yemeğimi yemiştim.
" Efser " dedi Saliha mahçup bir şekilde. " Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor. Denemeyiniz. " dedim tabağımı alıp masadan kalktım. Bir bardak su içip odama doğru ilerledim.
Sabret, sabır et!
Sonra ki iki günüm diğerinden farksız geçmedi. Ne kızlarla konuşuyrdum nede işe gidiyorum. Okul hayatı zaten benim için rafa kalkmıştı.
Şuan ki derdim onun iyileşmesiydi.
**
Bugün büyük gün! Sevdiceğimi göreceğim tedavisi hakkında bilgi alacağım.
Aynada karşısına geçip şarkı söylerek kendime baktım. Siyah dar paça, kırmızı kareli gömlek ön düğmeleri açık ve uzun kolye ile mükemmel!
" Acaba beni görünce beğenir mi? " bayram şekeri bekleyen çocuklar kadar sevinçliyim! Kim der ulan bu kız bir haftadır depresyonda!
Denizim benim ilacım. Ben onla şifa buluyorum. Ağzını yediğim, koksuna öldüğüm!
Aynanın karşınsında bir kaç dans figürü sergiledikten sonra çantamı ve ceketimi elime aldım.
İçerideki televizyon kurtlarına gülümseyerek " Akşam görüşürüz bebekler! Hepinizi çok seviyorum! " diyince ikiside güldü. " Ne düştü acaba kafasına " diye söylendi Saliha. " Kızım alkol mü aldın ne yaptın " diye araya girdi Nur, sadece güldüm. Bugün çok mutluyum çok! Herifim göreceğim! Allahım inşallah rahatı iyidir benimde içim rahat eder.
Doktordan zor bela 10 dakikalık bir görüşme ayarladım. Adama o kadar yalvardım ki sırf beni susturmak için izin verdi. Ama bir şartla Denizi çözmeyecektim. Bildiğin herifime deli gömleği giydirmişlerdi.
" Acil birşey olursa kapının yanındaki kırmızı düğmeye basın hanımefendi. " dedi güleryüzlü hemşire.
O düğmeye ihtiyacım olmayacaktı . Denizim bana zarar vermeye çalışmaz! Üzerimi düzeltip gülerek cevap içeri girdim. Ama karşımdaki manzara tam anlamıyla hüsrandı.
Deniz sandalyeye oturmuş, deli gömleği yüzünden kolları arkadaydı. Sallanıp duruyordu.
Bu hali.. Fazla acınasıydı. Benim Denizim miydi bu? Savunmasız ,yorgun herif. Benim sevgilime neler yapmışlar böyle?
" Deniz " canım yanıyormuş gibi çıkmıştı sesim. Sesimi duyunca duraksadı birden gözleri gözlerimi buldu. " Gecem! " dedi. Sesi yüreğime işledi!
Hızlıca gidip sarıldım " Geldim bak, yanındayım " diyereek saçlarına dokunup öptüm. " Geldin, biliyorum beni bırakmazsın. " dedi huzurlu bir sesle.
" Beni çöz, Sana sarılmak istiyorum " diyince doktorun sözü aklıma geldi.
Şuan doktoru kim tınlar?
Tabiki de ben değil! Arkadan bağlanan düğümü çözmek çok zordu. Hangi aklı dengesi olmayan insan bu düğümü atmış olabilir?
Düğümü çözer çözmez üzerinden yere attı, kollarını bana doladı. Kokusu bacaklarımın bağını çözmeye yetti,bu heyecan ilk gün ki gibiydi.
" Kokun burnumda tüttü. " dedi burnunu saçlarıma gömdü.
bir süre öyle sarılı kaldıktan sonra benden ayrıldı , damarları fazlasıyla belirginleşmişti.
" Gece uyuşturucu bul bana, nolur " dedi elimi sıkıca kavradı. " Deniz "
" Bana uyuşturucu bul, hap yada ne haltsa olur. Nolur ya Gece" gözleri katran siyahı gibiydi. Elimi yavaşça çektim " Tedavi için buradasın Deniz yapamam. Senin yavaş yavaş ölmeni izleyemem. " gözleri yuvadan çıkacak kadar büyüttü. " Fikrini soran olmadı! Bul diyorum lan bul! " önümüzde ki masayı ittirdi. Üzerime yürümeye başladı. Ondan ilk defa korkuyordum çünkü kendinde değildi.
" Deniz "
" Ne lan? Beni bu lanet yere tıktın! Rahat mı için? Burda ne haldeyim biliyor musun? " Bu benim sevdiğim adam olmazdı. Elleri boynuma sardı, gözlerim korkuyla açılırken o duvarla kendi arasına sıkıştırdı. " senden nefret bile etmiyorum! Senden tiksiniyorum! Beni buraya tıktığın için, hayatıma girdiğin için! Uzak dur benden! Sevme beni! Lanet olsun! Senin yüzünden herşey senin! " yaşadığım şokla ağlayamıyorum bile! Etrafta düğmeyi ararken boğazımı dahada sıkmaya başladı. " Defol çık git hayatımdan! " dedi beni yere fırlattı.
İşaret parmağı bana uzattı vücudu gibi zangır zangır titriyordu. " Benden uzak dur, yaşadığım şehirde yaşama! Aynı havayı solumak istemiyorum seninle . Anladın mı! " üzerime eğilirken hemşirler Deniz'i zorla tutmaya çalışıyordu. " Beni buraya tıktığın için senden nefret edeceğim! Hergünüm senden nefret ederek geçecek! " dedikten sonra onu zorla odada çıkartmışlardı. Gözlerim şaşkınlıkla açıkken ağladığımı farketmedim.
Boş boş bakınırken " hanımefendi iyimisiniz? Boynunuz .... " dediklerini duymuyordum.
Deniz.. Deniz benden nefret mi ediyordu? Nefesim bana fazlaydı! Ölmek istiyorum.
Benimle aynı havayı solumak istemiyordu. Hemşire beni ayağa kaldırırken dediklerini anca duyabildim. " ağır bir kriz geçiriyor dedikleri gerçek anlam taşımaz. Tedavi boyunca bütün hastalar böyledir. Üzülmeyin lütfen " dediğinde olumlu bir şekilde başımı salladım.
Dediklerini hazmedemedim. Hazmetmek imkansızdı!
" Gece Hanım, tedaviyi üstlenecek misiniz? " diye sordu doktor hanım. Herşey neden hızlıydı? Bu doktor ne ara yanıma gelmişti?
"Evet.. Bütün masraflar benim. "
" Uzun bir tedavi süreci olacak "
" Her ay paranız yatacak. " dedim gülümseyip kendimi bayanlar tuvaletine attım. Aynada kendimi bakınca yıkık dökük bir gençlik gördüm. Geçmişi hızlı bir şekilde yok olan, geleceği karanlık bir kız vardı karşımda.
Boynumda gördüğüm kızarık parmak izleri görünce çantamı karıştırdım titreyen elimle boynumu kapatmaya çalıştım.
Ağlamak için evi bekliyorum. Burda ağlarsam kimse susturamazdı beni.
Klinikten çıktıktan kısa bir süre sonra taksi çevirip bindim, evi kısaca tarif edip arkaya yaslandım.
Hayır , bu olanlar sadece kabus. Ben birazdan uyanıp Denizin yanına gideceğim.
Etrafı seyrederken yanağım ıslandı, ağlayamam. Şimdi olmaz.
Taksiden iner inmez koşa koşa merdivenleri çıktım, hıçkıra hıçkıra merdivenleri koştum. Şansım yaver gitmişti, evde kimse yoktu. Üzerimi çıkarıp banyoya girdim. Şu saçlarımı ıslatırken dudaklarımdan kaçan hıçkırıkları koyverdim.
Dedikleri aklıma geldikçe sessizce ağladım. Gözyaşım sanki hiç tükenmeyecekmiş gibi akıyordu!
Beni istemiyordu! Benden nefret ediyordu! Aynı şehirde olmak istemiyordu pekala! Öyle olsun!
Bende terkederim bu şehri!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 13.01k Okunma |
1.15k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |