
Aklım zihnim fazlasıyla bulanıktı. Rüyaydı değil mi yada kâbus o birazdan yok olacak ve ben ağlayarak uyanacağım.
Ela gözler soru sorar gibi yüzüme bakıyordu. Ama ben tepki verme özürlüsü olduğum için sadece yüzüne bakakaldım.

Kendimi cimcikleyince Deniz'in tıpkı kopyası olan adam malmısın veled der gibi baktı. Hayır Deniz değildi, onun gözleri kahvenin en güzel tonuydu! Böyle sarımsı bişey değildi.
" Ne var kızım " dedim küstahça evet kesinlikle bu Deniz değildi.
" Şey ben ben birine benzettim özür dilerim. " dedim geri geri giderken hastanenin camına çarpınca tıpkı Deniz gibi yarım gülüş sergiledi.
Göğsüm hızlı inip kalkarken doğumhanenin önüne geldim ama burda kimse yoktu.
Doğumhane giren hemşireyi durdurup ablamın çıkıp çıkmadığını sordum bana odaya alındıklarını söyledi.
Odaya doğru ilerlerken kalbim dahada hızlandı, ablam elindeki bebeğe bakıp gülüyordu. Dokuz ay boyunca cinsiyetini göstermeyen veled ablamın kucağındaydı.
" Bir oğlumuz daha oldu Gecem " dedi ablam ıslak kirpiklerle. Bebeği bana doğru uzatınca ilk olarak korktum.. Bu bebek fazla mı küçüktü?
" Ben, ben tutamam çok küçük baksana. "
Ablam güldü, " İlahi Efser doğalı yarımsaat oldu ne bekliyordun? " dedi tekrar kucağıma uzattı. Korka korka kucağıma aldım. Bebeklerin kendine has kokusu burnuma dolunca tebessüm ettim. " Dokuz ay boyunca cinsiyetini göstermeyen ufaklık sen miydin? Çok çirkinsin " diyince herkes gülmeye başladı. " Demek iddaayı teyze kazansın istedin değil mi? O zaman adın Meriç Cafer olsun " diyince eniştem dolu gözlerle bana baktı. O sadece Meriç koymak istediğimizi sanıyordu.. Ölen babasının ismini ablam, Meriçi ben düşünmüştüm. " Baba şimdi adını kulağına ezanla birlikte okuyacak bitanem " dedim burnumu dahada yaklaşıp kokusunu çektim sonra yavaşça eniştemin kucağına uzattım.. Eniştemin mutluluğu gözlerinden okunurken kucağına aldı ben gibi kokunu içime çekti.
Ablama yaklaştım, " Çok korktum sana bişey olacak diye " alnına öpücük kondurdum. " Beni fena deli ettin! Gülerken doğuma giren ilk kadın oldum Gecem sayende. " yukarı bakıyormuş gibi yapıp dudaklarımı büzdüm.
" Benim oğlumdan daha çirkinsin Gece " dedi omuz silkerek. Gözlerimi kısıp uzaklaştım. " Vurun vurun yüzüme vurun zaten. " dedim kollarımı birleştirdim.
İkiside sadece bana gülümsedi. Onları yalnız bırakmak en iyisiydi ve şu gördüm ela gözlü Deniz olayını çözmem gerekiyordu! Eniştem telefonunu isteyip dışarı çıktım.
Denizin doktorunun numarasını o kadar çok aradım ki kadını çok numarası ezberimde!
" Sevinç Hanım "
" Ah Efser Hanım " diyerek açmıştı telefonu çok ilginç değil mi? Kadının sesimin tonunu ezberlemişti.
" Sevinç Hanım nasılsınız? "
" Ben iyiyim Deniz beyde iyi " dedi imayla.
" O şuan İstanbul'da değil mi? "
" Evet hatta şuan pencereden onu seyrediyorum, bir ağacın altına bağdaş kurarak oturmuş gökyüzüne bakıyor. " o kadının onu o kadar incelemesi içimdeki kıskançlık hormonlarını çoşturdu.
" teşekkür ederim Sevinç Hanım iyi günler "
" İyi günler Efser Hanım " dedi telefonu kapattı. Bahçeye çıkarken gözlerim o ela gözlü Deniz çakmasını aradı.
" Sen kimsin " diyerek etrafa bakmaya devam ettim. Sonunda pahalı siyah bir arabaya bindiğini gördüm. Koşmaya başladımda onlar çoktan gaza basmışlardı. Aklım plakada ki GNY takıldı..
Sende kimsin be adam!
*
Bir süre etrafta dolaştım sonra sıkılıp ablamın yanına çıkmaya karar verdim. Kapıyı yavaşça tıklayıp içeri girince kendimi çok kötü hissettim. Bebek cam gibi beşiği konulmuş eniştem ablamın elini tutarak uyuya kalmış ablamda sırt üstü uyumuştu..
Onlar minik bir aileydi.. Bense kimsesiz biriydim.
Sessiz sedasız tekrar dışarı çıktım. Bekleme koltuklarına oturup düşünmeye başladım. İkinci hayaller geçmeden gözlerim uykuya teslim olmuştu.
*
" Sultanım nerelerdesin yahu geç kalacağız " sesiyle odaya daldım.
" Geliyorum patlama!" diye çemkirdim.
" Bomba gibiyim farkındayım " dedi salona geçerken.. " Tunç ile görüşmeni yasaklıyorum! " dedim gülerek. " Bebeğime böyle kötü esprileri içinde yaşatamam vallahi " diye ekledim.
" Bence senin o bebeğe hamile kalman büyük cesaret hatun iki manyak amcayı hesaba katmadın mı? Can onu alıp kızlara hava atmak için gezdirecekmiş, Tunç ise. Ah onu söylemeyeyim psikolojiniz bozulmasın. " dedi alayla.
" Ya daha 2 aylık hamileyim ve siz şimdiden bunu mu düşünüyorsunuz? " elimi hafif çıkan göbeğime koydum. " Bebeğim bence sen yavaş büyü o iki amcan biraz daha yaşlansın, yoksa işin var! " dedim gülerek.
" Doldurma benim fındığımı "
" Fındık mı diyorsun? "
" Fındık fıstık derim sanane, çocuğumla aramamı giriyorsun? " bunu fazla ciddi söylemişti.
" Ya sen artık beni sevmiyor musun " diyerek yüksek sesle ağlamaya başladım. " Ben ben kilo alıyorum diye sen ben artık sevmiyorsun! " burnumu çektim. Deniz korkarak yanıma geldi.
Başımı yüzünün hizasına getirdi. " Hatun sen manyak mısın? " dedi. Ağlamayı durdurup yüzüne baktım. " Vallahi odun! Billahi odun! Bende seni seviyorum diyeceksin sandım ama nerde! Öküz! " diyince beni yavaşca koltuğa oturttu. " Öküz müyüm odun muyum? Karar versene hatun " dedi düz bir sesle.
" Artık dalga da geçiyorsun, yarında boşar manken gibi karı alırsın! " dedim saçlarımı geri atarak. Elleriyle yüzünü kapattı.
" Daha demin bebekten kıskandın sonra kilo aldım dedim sonra manken gibi karıya geçiş yaptın. Efser valla yetişemiyorum! Bi dur da. Ruh halin ne çok değişiyor ya! "
" Yani alırsın, iyi Deniz iyi. Ben de bebeğimle yaşarım! Kimin ki ben "
" Allahım düşmanımın başına hamile tribi verme nolur! Bu ne ya! " dedi kendini geri attı.
" Sen şimdiden bıktın benden ama " diyerek ağlamaya başladım.
" Güzel gözlüm. Pembe burnuna kurban olduğum ağlama da ! "
" Bana bağırma ya! " diyerek ona ben bağırdım!
" Ben biliyorum senin susacağın yolu " dedi. Ensemden tutup kendine çekip dudaklarıma yapıştı.
Evet kesinlikle haklıydı.
*
" Baldız uyan " sesiyle gözlerimi açmaya çalıştım.. Bu da mı rüya? tabi ki rüya..
" Enişte noldu ablam iyi mi? "
" Eve neden gitmedin? "
" Ben bilmiyorum ya sizi rahatsız etmek istemedim burada oturdum, uyuya mı kalmışım. " ah boynum nasılda acıyordu. Ensemi ovmaya başladım. " Heryerin tutulmuştur şimdi bende gittin sandım koltukta uyudum, bilseydim gitmediğini ah Efser ya "
" İyiyim enişte boşver sen beni ne zaman çıkıyoruz? "
" Sen işyerine haber verdin mi? "
"Ah kahretsin ben onu tamamen unuttum. " alnıma vurdum.
" Telefonda Okan'ın numarası var değil mi? "
Benim ki de soru tabi ki de vardır sonuçta amca çocukları.
" Uyku sersemliğine veriyorum. " dedi gülerek. Gülümsedim telefondan hemen Okan'ı bulup tuşladım.
" Ya emmi oğlu senin baldız gelmedi telefonda kapalı bir şey mi oldu? " dedi açar açamaz.
" Okan Bey benim Efser "
" Ah şey özür dilerim Efser Hanım "
" Özür dilerim telefonum dün düştü ablam doğum yaptığı için haberde veremedim. "
" Hayırlısı olsun Allah analı babalı büyütsün, gelmeyin bugün isterseniz? "
" İzin günü dündü ama şimdi gelsem? "
" Arkadan gelen seslere göre hala hastanedesiniz, hayır bugünde ben izin veriyorum gelmenize gerek yok ben idare ederim Efser Hanım. " aslında fazlasıyla yorgundum.
" Size minnettarım iyi günler Okan Bey. "
" İyi günler Efser Hanım, dikkatli olun " dedi ve telefonu kapattım.
Okan Gündüz 30 yaşında bekar bir eczacı kumral mavi gözlü yakışıklı biri ve sanrım benimle ilgileniyor. Deniz'e olan duygularımı bile bile.
Neyse konumuz Okan bey değil.
Eniştem çıkış işlemleri hallederken bebeği ben tutmuştum sonra eniştem ablamı taksiye bindirmişti.
Doğum çok garip bir olaydı değil mi? Dokuz boyunca karnında bir canlı büyüyor sonra doğum senin canın oluyor..
Bebeğimi kucağıma alacağım günü iple çekiyorum... Ah hayali bile mükemmel!
" Ne düşünüyorsun bacım? " diye olaya atladı ablacım. Hayal kuramam rüya göremem bıktım bunlardan ya!
" Hiçç"
" Ben biliyorum o hiçi ama neyse! " dedi bebeğine bakıp iç çekti.
" Aman abla, sende" diyerek omuz silktim.
Ev maceramız biraz fırtınalı geçmişti. Miray ve Miraç Meriç Cafer'i fazlasıyla kıskanmıştı. Bize trip atarak kendilerini odalarına kapatmışlardı. Dinleneceğimi söylemiştim değil mi? Yanılmışım! Gelen misafirlere hizmet etmekten kıymetlimi bir kere yere koymamıştım.
Kamran Bey ise işi gücü bebekle uğraşmaktı. Tabi dayılarını bu halde görseler bir daha Kamran suratına bakmazlardı bizim ikizler.
Bebek bakamam ben ev hanımı olamam diyen biri nasıl yaşıyor anlamış değilim. Ablam sağolsun 1 saat içinde çocuğun altını almayı üstünü değiştirmeyi öğretti.
Çay içerken yine hayale daldım..
"Deniz bebek bezi öyle mi değiştirilir Allah aşkına! "
" Hatun gel yap o zaman! " dedi sinirle. Herifte haklı şimdi iki kere üzerine çiş yapmıştı oğluşum. Aslan parçası aynı annesi gibi mınzır!
" Yok canım yapımda emeğin geçtiyse bakmaktada geçecek, hiççç umurumda değil vallahi "
" Yaparken böyle olacağını bilseydim keşke ama o an bunu düşünmüyorsun " dedi muzipçe sırıtırken.
" Sen varya çok pislik bir herif oldun ya! "
" Fındık eşedi tabi pis olurum! "
" Deniz! Onu kastetmemiştim." diyince göz kırptı.
" Bence biz diğerinin yapım aşamasına geçelim " diyince güldüm.
" Pis herif! "
Bu düşüncelere sırıtırken birinin beni dürtüklemesiyle yine kendi dünyama gelmiştim. Ya azıcık mutlu oluyorum onu neden elimden alıyorsun yahu? Valla birine patlayacağım sonunda!
" Ne var Kamran " dedim sertçe.
" Ne oldu pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun? "
" Bir şey düşünüyordum. " kaşlarını havaya kaldırıp bana tuhaf bir bakış attı.
" Ne düşündün. " omuz silktim. " Seni ilgilendirmez "
" Vay havalara bak. "
" Artık evlen de halada olayım. " dedim şakayla. Yanıma yavaşça oturup koltuk değneklerini yanına koydu.
" Sanmıyorum bu gidişle hala olacak gibi değilsin."
" Olur ben güveniyorum Gülsüm'e" dedim dudağımı ısırdım. Ah Efser! Salak Efser!
" Gülsüm? "
" Yani şey ya "
" Biliyorsun dimi? Bu kızın da ağzında bakla ıslanmıyor ki. " dedi, sahte bir kızgınlıkla.
" Ama siz tam olarak birbirinize göresiniz. "
" Hayır tam tersi. Onunla biz olamayız "
" Aşka sanş ver. "
" Efser sonunda üzüleceğimi biliyorum, neden vereyim ki? "
" Buna değmez mi? " dedim tek kaşımı kaldırarak. " Benden örnek al, Deniz her seferinde kırdı paramparça etti. Ama aşk öyle bir şey ki. Ne gurur tanıyor nede mesafe. Ona sinirliyim hatta bazen nefret duyuyorum ama bir fotoğrafını görmek bütün vücudumu sakinleştiriyor. Bir insandan hem nefret edip hem de nasıl aşk duyabilirsin? Aynı anda özlemek özlerken canının yanması , canın yanarken ağlamak? Bunların tek suçlusu aşk! Boşuna 3 harften oluşmuyor. " deyince gülümsedi. " Zamanın var, aşka zaman ayır. " diye ekledim.
" İkiz damardan girme sende. " dedi cama uzandı sonra cebinden sigara paketi çıkardı. Tek bir dal sigarayı dudaklarına götürdü, paketi kapatmadan son dalı ben alınca ters bakış atsana umursamadım.
Sigarayı yakarken bakışları hala üzerimdeydi içime bir nefes çektim. " Söz veriyorum Deniz ile barıştığım gün bu mereti bırakacağım. " dedim gri dumanı salarken.
" Eminim öyle olur. " dedi bir nefes alırken.
" Deniz üzerine yemin ederim." deyince başını salladı.
" Göreceğiz. " dedi gülümsedi ve bana tatlı gamzelerini sergiledi.
" Anladık gamzelisin be gülme.. "
" Senin de gamzen yok anladık " dedi kahkaha atmaya başladı.
" Çok komiksin.. " diyerek dil çıkardım! Gerzek!
3 Ay Sonra..
Koskoca 8 ay olmuştu.. Ondan uzak olalı koskoca koca 8 ay..
Bugün aldığım telefonla uzun süre sonra kalbimin ritmi değişmişti..
Deniz iyileşmişti. Deniz iyileşmişti! Bugün benim bayramım be! Kamran tek koltuk değneği ile yanıma geliyordu. Ona gidip sımsıkı sarıldım. " Deniz iyileşmiş! İki gün içinde taburcu oluyormuş! " dedim çığlıkla beraber. Kamran'da içten gülümsemişti. " Çok sevindim ama ikiz sağır olacağım sakin! "
" Ya çok mutluyum, Nasıl sakin olabilirim ki? " dedim kendi etrafımda zıplarken.
Allahım kesinlikle mahalleye şeker dağıtmam gerekiyor! Ablam Meriç ile içeri girerken bana tuhaf bir bakış attı. Kendimi frenleyip koltuğa oturdum.
Ablam " Bu deliye ne oldu? "
" Sence ne olmuş olabilir? " diye soruyla cevap verdi Kamran bense gülmemek için kendimle savaş veriyordum.
" Deniz bunu mu sormuş yoksa? " Kamran başını olumsuz bir şekilde salladı. "iyileşmiş mi? " diyince kendimi tutamadım gülerek " Evet! " diye bağırdım tabi bu sırada geriye doğruda düştüm!
" Ya çok mutluyum be abla! " dedim yattığı yerden ona doğru baktım.
" Bence de mutlusun ve bu bariz bir şekilde ortada "
" İki gün nasıl geçecek? Kimseye haber vermeden gideceğim herkes şok geçirsin!" vallahi bu kadar mutluluk kalbe zarar!
Mutlu olmaktan sıkıldım , sırıtmaktan çenem acıdı. Bünye yalnız ve mutsuz olmaya alıştı tabi!
" Kız sırıtmaktan çatlayacaksın.. Gerçekten gidiyor musun? " sonunu buruk bir sesle söylemişti.
" Evet.. Kamran'da benimle geliyor hem. " deyince Kamran gözlerini çıkarak bana baktı."
" Kim demiş? " dedi omuz silkti. " Burada web tasarım kursuna gidiyorum gelemem hiç bir yere. "
" Ne demek gelemem deli etme beni. " gözlerimi dışarı çıkararak. " Bak bana öyle gelmiyorum gideceksen sen git"
" Çocuk döve döve götürürüm se-"
" Efser! Kurs bitince gelirim elimde belge olması gerek nasıl kendime bakarım ben ?" aslında haklıydı.. Sadece uzun süredir beraber olduğumuz için onu burada bırakmak istemedim.. Bilmiyorum bu kaçıklara nasıl veda edecektim?
" Efser burda kal olmaz mı? "
" Abla yeterince yük oldum size, lütfen tam iki gün sonra gideceğim hem de uçakla. "
Uçakla gitmemin tek nedeni bir an önce varmak ve Deniz'i görmekti.
Kalbim akarsu gibi çoşarken iki güne çıkabilir miyim bilmiyorum! İnsanın içi içine hiç mi sığmaz!
2 Gün Sonra
Evdeki herkes 2 gündür fazlasıyla sessizdi. Küçük iki yaramaz velette buna dahil. Gideceğimi duydukları an bana küsmüşlerdi. Elimden bir şey gelmiyor ne yapabilirim? Ben bu anı 8 Ay boyunca hayal etmiştim..
Denizim.. İsminin geçmesi yetiyor mutlu olmama onu cidden fazla seviyordum! Gözden uzak gönülden de uzak olmuyordu yok öyle birşey! Ona kavuşmanın hayali daha fazla bağlanmama neden oluyordu.
Hayaller, rüyalar ve kabuslar... Her zaman her anımda yanımdaydı.. Her yağmur yağdığında ıslanmadan eve gelmiyordum.. Yağmur onu anımsatıyordu anılarımız canlandırıp beni geçmişe dahada bağlıyordu.. Bu aşk değildi bu cidden bağımlılıktı. Meriç ile biraz oynadıktan sonra ablama dolu gözlerle baktım. " Meriç'ime iyi bak bir daha ki sefere büyümüş olarak göreceğim " dedim dolu gözlerle gülerek.
" Gel buraya çirkin! " dedi kollarını açıp sarmaladı. " Ablacım "
" Gecem kendine çok iyi bak olur mu? "
" Emrin olur " diyerek kendimi geri çektim. " Geç kalacağım ama "
"Ve sırada ben varım" diye araya girdi Kamran. Ablam'dan ayrılıp ona sarıldım. " Gülsüm'le nişan yapında bahanem olsun. " dedim gülerek. " O zaman beklersenn" dedi benden ayrılırken. " Biliyorum kusura bakma ilk ben evleneceğim ." dedim gülerek. Erken olduğu için ikizler daha uyuyordu onları sessizce öpüp kendimi ve valizimi dışarı attım.. Bir valiz vakası daha...
Taksici amca valizimi zar zor kaldırmıştı inşallah bana sövmemiştir yada polise valiz ile ceset taşıyor diye ihbar etmez umarım..
Son kez cama bakıp el salladım... Vedalar zordu ne zaman kolay olmuştu ki?
İçimde tuhaf bir his vardı sanki Deniz'i görmeye değil de sadece gidiyordum..
Havalimanına ulaştığımda uçağımın kalkmasına yarım saat vardı bende oturmaya karar verdim.. Oturup düşünmek Deniz ile ne konuşacağını prova etmem lazımdı.. Evet cidden incelenecek bir vakayım.
Eğdiğim başımı kaldırınca şaşkınlıkla ağzım açıldı.
Sarımsı gözlere sahip olan Deniz çakması Okan herif karşımdaki koltukta oturuyordu.
Nasıl baktıysam dikkatini çekmiştim oda gözlerini ayırmadan bana baktı.. Utanıp başımı başka tarafa çevirdim.
Ne yapıyordum ki ben? Adam sırf Deniz'e benziyor diye ona bu şekilde bakmazdım! Bu ihanet olurdu!
Gözlerim Deniz'den başkasına yasaktı.
Başımı çeviriken yanımda ki adamın " Sen kimsin? " sesiyle korktum ve " Tövbe bismillah! " dedim elimi kalbimin üzerine koydum. Adam tamda dibimde bitmişti!
" Sana bir soru sordum velet sende kimsin! "
" Ben ben " korkudan dilimi mi yuttum konuşmayı mı anlamadım!
" Seni hastanede gördüm! Bana neden o şekilde bakıyorsun?! Anlat! "
" Yemin ediyorum sizi birine çok çok benzetiyorum! " yutkundum. Güldü " Kime bir ünlüye mi? "
Başımı olumsuz bir şekilde salladım. " Kime o zaman? " sinirlendiği apaçık belliydi.
" Sevgilime yani.. " yarım bir şekilde gülümsedi.
" Kim senin bu sevgilin? Yoksa yakınımda olmak için bir bahane mi?" Kusabilir miyim, bir saniye.
" Deniz, Deniz Güney. " dedim kendimi ondan uzaklaştırırken. Yüzündeki şaşkınlık nedendi? Niye afallamıştı?
" Deniz Güney senin sevgilin mi? "
" Sen onu nerden tanıyorsun? " dedim sorusunu yok sayarak.
" Ben.. Onun abisi Devran Güney'im çünkü.. " dediğinde elim ağzıma gitti.. Ailesini sırf bu adam yüzünden kaybetmişti..
**
Denizin canını yakan geçmiş şuan benim karşımdaydı.. Onun ne kadar acı çektiğini düşündüm ve bu herif yüzünden bağımlı olmuştu! " U-uzak dur benden! " diyerek yerimden kalktım..
" Demek anlatmış sana sanırım eğlencesi değilsin! " dediği an duraksadım. Topuklarımın üzerinde arkaya döndüm. " Sen herkesle kendini bir mi tutuyorsun? İnan bana sadece sima olarak benziyorsun Deniz'le başka bir şey yok! "
" Kızma güzellik " dedi utanmaz !
" Deniz senden nefret etmekte haklı! Lanet Herifin birisin! "
" Ne biliyorsun böyle konuşuyorsun? "
" Deniz nerde Devran? Deniz nerde ne yapıyor biliyor musun? Sen cidden abisi misin? " dedim saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken.
" Bilmiyorum ben benden kaçıyor.. Sadece bankaya parasını yatırırım her ay o kadar " dediğinde duraksadım.. Deniz hiçte zengin birine benzemiyordu.
" Deniz Güney son 8 aydır uyuşturucu tedavisi görüyor. " kaşlarını kaldırdı. " Yavaş yavaş öldürüyordu kendisini bilmezsin sen. Parasını yatırmaya devam et! " dedim ona söz hakkı vermeden yanından ayrıldım..
Benden başka kimse ihtiyacın yok Deniz. Beni sevmesen de yanında olacağım, Sana söz veriyorum..
*
İstanbul'un gürültüsünü özlemişim desem bana deli dermiydiniz? Sanırım benim ait olduğum şehir onun bulundu şehirdi.. O buraya aşık biriydi bende ona..
Deniz az kaldı değil mi? Buluşacağız.. Ben çekik gözlerine derin derin bakacağım senin pembe girdabın benim alnıma dokunacak.. İçimdeki kelebeklerin halay çekmesi yada fazla heyecandan gebermesi inan ki umrumda değil!
Onunla aynı şehirde olmak bile gülümseye değer..
Gezdiğimiz yerlerin önümden geçerken duygulandım.. Onunla olan anılarım her an tazeydi.
Özlemim sonunda dinecekti ve ben kokusunu ciğerlerime dolduracaktım..
Eve gittiğimde sadece Salih'a vardı. Can Nur'u alıp Deniz'i karşılamaya gitmişler.. Hatta Saliha Nur gitmek istemediği için küçük bir tartışma olduğunu söyledi.
Benim çılgın Nur'um. Buzdolabım bana ne kadar değer verdiğini söylemese de hareketleri ile anlatan Nur'um..
" Sen baya kilo vermişsin Efser " dedi yanağımı çekti. " Yanaklara bak hal kalmamış! Nerde benim tombiş yanaklım" diye hayıfladı.
" Alırım Saliş sen bana burada iyi bakarsın! " dedim sımsıkı sarıldım. Ayrılırken telefonu çaldı büyük bir ihtimal arayan Alper'di.
" Tamam canım benden çıkıyorum."
"..."
" Evet Efser Hanım geldi sonunda "
" ... "
" Ahahah derim hayatım selamı var Efser ."
" Aleyküm selam sende söyle.." dedim en sevimli halimle.. Sonrada telefonu kapattılar. " Diyor ki Efseri de al yemek yiyelim bi ara "
" Olur neden olmasın " dedim gülümseyerek.
" Peki Deniz o onunla nasıl olacak? "
" İnan ki bilmiyorum. Koskoca sekiz ay oldu belki de unutmuştur.. " sonuna doğru boğazım düğümlendi.. Unutması.. Gerçekten unutabilir miydi? Bu kadar anıyı sadece bir sinirli haliyle silip atabilir miydi?
Ben onu kalbime ayırmıştım.. Onu aklıma ayırmıştım.. Onu dudaklarıma ayırmıştım.
En önemlisi de, onu varlığıma ayırmıştım.
Onsuz nasıl devam edebilirdim ki? Koskoca 8 Ay 245 gündür onun nefesinden yoksundum.. Onu çok çok özlemiştim. Bana isterse ufaklık isterse penguen ister pembe burun.. Ne derse desin kızmayacağım ama sadece eskisi gibi olmak istiyorum..
Konu Deniz Güney olunca pek gurur kalmıyordu bende.. Zaten aşkta gurur olmaz demişlerdi.. Gurur varsa aşk yoktur.. Ben bunu bilir bunu derim..
" Ben en iyisi gideyim birazdan Deniz taburcu olacak. " dedim sahte bir gülümseme ile.. Çantamı koluma takıp yavaşça yürüdüm. Merdivenlerden inerken çantamdaki gözlüğü alıp kapşonumun şapkasını başıma geçirdim..
Daha odama bile girmemiştim sadece valizi koyup kendimi dışarı attım.
Telefonumu elime alıp baktığımda çıkmasına 45 dakika olduğunu gördüm telefonun sessize alıp cebime sıkıştırdım.
Evet Efser Gece! Şimdi yârini görme zamanı.
Kliniğin önünde bekleyenleri görünce hafif sırıttım. Tunç kirli sakal bırakmıştı bu ondan beklenmeyecek bir şeydi. Nur yine seksiliğini konuşturup dar giyinmişti sanrım belindeki şey Can'ın hırkasıydı.. Kıkırdadım onları nasılda özlemiştim!
Tunç'un esprilerini, Can'ın ukala tavrını, Nur'un soğukluğunu, Pınarın sevecen tavrını ve Makbuş'un anne kokusunu..
Gözlüğümü düzeltip kapşonu iyice başıma çektim..
Denizin yüzü gözlerime takılınca kalbimin sesini ananons ediyorlar sandım.. Bu kalp bu kadar hızlı atarsa kalp krizinden giderim vallahi!
" Sakin ol kalp! Biliyorum 8 Ay oldu da bi dur da! Kokusunu duymadan diğer tarafa gitme istersen! " kalbime de kızdığıma göre onu bakmaya devam edebilirim..
Onu ilk defa bu şekilde gördüm. Siyahları sanki bırakmış gibiydi. Beyaz bir tişört üzerine mavi kareli bir gömlek, açık renk kot ve beyaz spor ayakkabıları..
Üstünü incelemeyi bırakınca onu daha da dikkatli inceledim.. Kilo almıştı ve sanırım kas yapmıştı. Kirli sakallarını sinek kaydı yapmış fakat sakalları yeşermeye başlamışlardı..
Bu kadar uzaktan onu bu kadar inceledim ya bana helal olsun!
İlk olarak Can'a sarıldı sonra Tunç'a.. Nur ise sadece elini uzattı. Nur istemeyerek elini uzattı. Gülerek bir şeyler sordu, Can bir şey dedi ama biraz yüzü asıldı. Sonra yürümeye başladılar.
Tabi bende onları takip etmeye başladım..
Deniz kullandığı lakaplar bana cidden uyuyordu. Mesela şuan aklıma gelen atom karınca gibi.
Sırıttım, uzun süredir bu kadar içten güldüğümü bilmiyorum..
Ah yürüyüşünü kurban olduğum adam! Aramamızda sadece mesafeler var ve ben sana ulaşamıyorum!
Ona aldığım saat miydi bileğinde ki? Saate baktı arkada cebinden telefonu aldı. Bu sırada boynumu kaldırdım sanki görebileceğim!
Bakıp sonra geri cebine koydu sonrada ellerini cebine sıkıştırdı. Yürüyüşünü sevdiğim!
Bizim çarpıştığımı sahilin kenarına gelince duraksadı, bende sanki etrafa bakıyomuş gibi yaptım. Uzun uzun baktı sonra ellerini saçlarına geçirdi.. Ona bu kadar yakın olup dokunamamak beni nerdeyse çıldırtmıştı.
Başını sallayıp yüzünü astı sonra diğerlerine yetişti acaba ne düşünmüştü?
" Ay vallahi çatlayacağım şimdi meraktan! Ya kalpten gideceğim bugün yada şu meraktan ulan herif! Ben bunun hıncını çıkarmaz mıyım senden! " hem söyleniyor hem de onlara yetişmeye çalışıyordum.
Sahile yakın bir kafeye geçip oturdular, ya insan gider evine oturur bende kapıyı çalardım o açardı kapıyı! Ah hayallere bak bide hayata!
Kafeye girmeden nefesimi düzene sokmaya çalıştım Ah tabiki zordu! Hem Deniz bu kadar yakınımdaydı hem de yorulmuştum..
Burnumu havaya dikip moda girdim şuan Efser değildim. Onu uzaktan doyasıya izleyecektim.
İçeri girdiğimde sıcak hava yüzüme vurunca gözlüğümü düzelttim. Deniz bana baktı sonra başını önüne eğdi.
Acaba ben olduğumu anladı mı? Tamam saçlarımı sapsarı boyatmış olabilirim ama niye baktı? Tanımadığı bir kıza mı baktı yoksa?
Deniz eğer ben olduğumu anlamadıysa o kadına mı bakmıştı? Allahım herifi kendimde kıskandığıma inanmıyorum!
Tam karşısına geçip oturunca bile bakmadı sadece sohbeti dinliyordu. Menüye bakma bahanesiyle Deniz'i izliyordum.
Ama bir kerecik olsa bile dönüp bakmadı.. Aslında gururlandım benimdi işte başkasına bakmıyordu! Ah gülüşüne yandığım herif!
Tunç bir espiri yaptı ve masadaki Nur hariç herkes gülmüştü.. Ama birisinin gülüşü kalbimi mühürledi.. Ah adam bu gülüşün kaç sigara yaktırır?
İçimdeki yangına sebep olan bu gülüşü görmek için 8 ay nasıl beklemişim aklım almıyor! Elimi yanağıma koyup onu seyretmeye devam ettim. Sanırım şuanı sonsuza kadar yaşayabilirdim..
Sanırım bu olay Deniz'in dikkatini çekmiş olacaktı ki bana kaşını kaldırarak baktı. Nasıl kendimi toparladım bilemedim.
Garsonu çağırıp şekerli Türk kahvesi istedim, onlarda garsonu söyleyip siparişlerini verdiler. Şaşırdığım tek nokta Deniz Güney'in de şekerli Türk kahvesi söylemesiydi. Bana sevmediğini söylemişti.
" Konu açmaya çalıştıkça konuyu kapattınız, Allah aşkına artık Efser'e gidelim! " diyince kalbim daha da hızlandı..
" Ona gidebileceğini sanmıyorum. " dedi Nur tüm sakinliği ile.
" Nedenmiş o? " dedi Deniz ellerini masanın üzerinde birleştirdi.
" Senin masraflarını kim karşıladı " deyince Deniz Tunç ve Can'a baktı.
" Lafı geveleme Nur, direk söyle. "
" O gitti. " dedi elini göğsünün üzerinde birleştirip. Denz'in kaşları çatıldı " Nereye? Neden? " tamam Nur'a neden gittiğimi anlatmış olabilirim ama burada onu söylemezdi değil mi?
" Onu hayatından kovduğun için olabilir mi? " dedi ve ayağa kalktı ellerini masaya vurdu.
" Değmeyen biri için bizi bırakıp çalışmaya gitti! "
" Nur sus! " diye bağırdı Can.
" Hayır Can, benim arkadaşım bunun yüzünden gitti! Telefonda konuşurken nasıl ağladığını nasıl içinin yandığını bilmiyorsun, bunu bir tek ben biliyorum! O kız orda ağladı ve elimden gelen hiçbir şey olmadı!" dedi ve masayı terk etti. Can sinirle arkasından giderken Deniz konuştu. " Tunç git şu Can'ın peşinden kızın kalbini kırmasın! " zavallım şaşkın bir şekilde başını sallayıp masadan kalktı. Sonra Deniz cebinden para çıkarıp menün arasına koydu. Sonrada kendini dışarı attı.
Tabi ben durur muyum? Tabiki hayır!
Telefonla konuşuyor havası vermek için telefonu kulağıma koyacaktım ki birinin aradığını farkettim.
Özlediğimmm arıyor..
Yazısını görünce az kalsın telefonu elimden düşürecektim. Ona bakınca nerdeyse kahkaha atacaktım. Kolunu bildiğin havaya kaldırarak üç parmakla tutuyordu.
" Ah be Gecem! Niye açmazsın şu telefonu! " diye bağırdı.. Sonra bizim çarpıştığımız yere geldi tabi arkasından gölge gibi takip ediyorum..
Benim sürekli oturduğum banka oturdu.. Uzun uzun denize baktı gülümsedi. Sonra yüzünü avuçların içine aldı..
Sonrası benim için cehennemi görmekle eş değerdi..
Hıçkırık sesleri gelince gözlüğümü çıkardım. Deniz ağlıyordu..
Yanaklarım gözyaşların istilasına uğramıştı yine!
Yutkunamadım.. Nefesim ciğerlerime kesik atmaya başlamış ve canımı yakıyordu...
..
Bankın boş kalan kısmına oturunca Deniz kendini toplamaya çalıştı.. Pek beceremedi ama..
" Size oturabileceğinizi söylemedim. " dedi sert bir şekilde. Yanaklarımı kollarıma sildim ıslak yanaklarımı görmesini istemiyorum.
" Sizde kalbime girerken izin almadınız , ben birşey diyor muyum? " deyince duraksadı bana baktı..
İşte o an.. Uzun uzun baktığımız bir andı.. Belki dakikalarca..
Gözlerinde kayboldum ağladığı zamana çikolata kahvesi gözlerinin rengi birazcık daha açılmıştı.. Benim sevdiğim tek renk Deniz Güneyin gözlerinde.
Diğer renklere gözlerim kör. Diğer seslere sağırım..
" Gecem " dedi.. Bana sanki seni seviyorum demiş gibi geldi.. Kalbimin üzerinde filizlenen çiçek şuan ağaç oldu!
Diğer sesler anlamsız geldi, denizin hırçınlığı martıların çığlıkları.. Hafif esen rüzgar.. Şuan anlamsızdı.. Çünkü karşımda Deniz vardı.. Onunla güçlüyüm o varsa bütün dünyaya karşı gelebilirdim..
Ah beynim şuan işlev dışıydı!
Cümleleri toplayıp aylardır dilimden düşürmediğim ismi telaffuz etmeye uğraşıyordum.
" Deniz " Ah bana yabancı narin ses! İsmimi söyleyince gözlerini kapattı, yaşların akmasına izin verdi. Elim uzandı, dokunamadı.. Sonra kalbim sinirli bir şekilde beynime emir etti. Beynim işlev dışı olduğu için otomatik olarak elim onun yanağına yaklaştı.. Sıcaklığını dokunmadan hissettim.. Bende gözlerimi kapattım.
Gözyaşları tenime değince hafif ürksem de belli etmedim.. Gülümsediğini hissettim. .
"Beni bu kadar sevmen canımı yakıyor. Ben ben her zaman seni seni paramparça ederken sen her seferinde kırıklarını toplayıp bana geliyorsun.. Aklım almıyor senin gibi biri hayatıma girmesi için nasıl bir sevap işlemişim? " deyince gözlerimi açtım..
" Bize sanş ver Gecem! Bak iyileştim senin için! Sol yanım sadece sana ait! İlkim önceliğim sensin! Beni sensizlikle cezalandırma, Bana bunu yapma Allah aşkına.. " deyince gülümsedim ama cevap vermedim..
Parmaklarını gözyaşıma değdirdi sonra parmağını alıp dudağına götürdü..
Sadece şunu düşündüm o an.. Gizlediğim mutsuzluklarım üzerine bir güneş gibi doğduğu vakit anlamıştım. Alnıma yazılanın Deniz Güney olduğunu..
"
Sus güzelim ,gözlerin bağırırken sen sus " diye mırıldandı. " Koskaca 245 gün 5580 saattir senden mahrumum ben. Daha fazlasına bu kalp dayanmaz. " Hayır gülmeyeceğim. Bu kadarınıda hesaplamış olamaz değil mi?!
" Bu sevmekten de öte."dedi usulca.
" Seni sadece sevmiyorum, ufaklık " dudakları dudaklarıma yanaşırken yutkundu. " Sana ölüyorum.. " dedi gözlerini gözlerimden çekmeden. Sonra yine kendine yakışanı yapıp burnumdan öptü. Gülümsedim bu herif cidden aşık olmaya doyamıyorum!
" Deniz " yeter yoksa kalpten gideceğim! Uzun süredir bu kadar mutlu olmadım ben! Bünye alışık değil!
Ah be adam! Öpüşünü sevdiğim!
" Söyle kurban olduğum "
" Senden nefret ediyorum " dedim aklıma gelen ilk şey buydu. " Biliyorum, et tabi. Ama nefretinden çok da aşıksın "
" Ukala! " dedim kıkırdayarak azda olsa ondan uzaklaşmıştım.
" Bu ukala ömrüne talip! " diyince gülümsedim.
" Böyle sevimlilik yaparak affettiremezsin " dedim kendinden emin bir şekilde.
"Af istemiyorum ayrıca, bir tebessümün yetmez mi sanıyorsun?" dedi masumca. Yanakları kızarmıştı utandığı her halinden belliydi.
" Utanınca pek de tatlı oluyorsun sen "
"Ama bu sadece sende oluyor kadınım, bir tek sende terliyor ellerim, kalbim çıkacak sanıyorum." içimdeki neyse artık bastı gaza uçuyor !
Sonra neymiş efendim, Efser Deniz'e kızamıyorum! Ulan bu herife nasıl kıyılır?
Ben kıysam kalbim kıymaz!
" Zaman gerekiyor, bize ve kendimize.. " dedim o güzelim cümleden sonra..
" Biliyorum Rabbim ne kadar ömür biçmişse o kadar zamanımız var fıstığım.. Sen gülümse, sen gülümse ki kalbim görevini layığıyla yapsın. "
Ah herif içerde patlayan volkanı bir bilsen bu kadar sakin kalır mısın? Bu kadar güzel bakmaya devam eder misin?
" Her şeyi fazlası zarar diyorlar senin fazla sevmenin nesi zarar? " benden beklenmeyen bir hareketti bu.
" Sesine öldüğüm tek kadınsın vesselam. "
" Sekiz ay baya yontmuş seni? " dedim göz kırparak.
" Ben yontuldum lakin sen kabuk bağlamışsın. " dedi öpücük atarak. Ah kalbimdeki cız eden her neyse! Yeter ya öldür ya güldür!
" Sığır! "
" İnek " diye bağırdı anında.
" Sen sen - " lafımı tamamlamadan sözümü kesti. Elini saçlarına geçirdi.
" Çok yakışıklıyım! " dedi kaşlarını kaldırıp indirerek. Daha fazla tutamadım ve kahkahayı patlattım.
" Çok güzel gülüyorsun " dedi beni izlerken.. Birden duraksadım. Yüzüne baktım bir şey demeden.. Yine uzunca birbirimize baktık..
Her güzel anın bozulacağı gibi bu anda bozulmuştu. Denizin olur olmadık yerde çalan telefonu bütün romantikliği uçurmuştu.
Gözlerini benden ayırmadan telefonu açtı.
Sorma yüzünü şaşkınlık kapladı.
" Ciddi misin! "
" .."
" Hemen geliyoruz. " dedi telefonu kapattı. Elini uzattı sadece bende elini tuttum.
" Nereye be adam! "
" Esra doğuruyormuş, seni görmek istiyormuş. Geldiği duymuş görmeden doğurmam diyormuş " dediğinde sinirlerim bozuldu.
" Ne duruyorsun koşsana! " dedim gülerek..
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 13.01k Okunma |
1.15k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |