
Bu kadın.. kiraz çiçeği kokan kadın.. Sesine gülüşüne nefesine kurban olduğum kadın.. Kollarımda minicik kalan ufak kadın.. Seni sevdiğimi nasıl anlatacaktım ki? Nasıl bu kadar aşık olduğumu dile getirecektim? Şuan kollarımdasın ve ben dünyanın en mutlu erkeğiyim.. Kokusuna öldüğüm kadın..
" İstersen içinden bir tanesini okuyabilirsin" dedi dizlerimde hareketlenerek. Annemi eve bıraktım üzerimi değiştirdim ve sevgilimin yanına geldim. Çocuklarda zaten kızları götürmüştü ve biz başbaşaydık.
" Utanmayasın sonra?" diyince gülümsedi İnci gibi beyaz dişlerini bana sergiledi.. Ah o biçimli hafif etli dudaklarıda yok mu!
" Sesli oku demedim zaten sevgilim, içinden oku ama oku." diye diretti.
Kutunun içinden katlı bir kağıt aldım.. Çivi yazıyla yarışır bizi yazısı vardı ama yine okunaklıydı.
"DENİZ GÜNEY"diyince bana doğru baktı. " Cidden sen çok zekisin " deyince alnına öpücük kondurdum.. Gülünce gözlerinin çizgilerini görünce bir kerede oradan öptüm. Güzel kadın.
" Tamam içimden okuyorum bundan sonra " omuz silkerek gülümsedi.
Nasıl başlayacağım ne yazacağım bilmiyorum.. Bugün kokunu duymalı kaç gün oldu ? Tam tamına 103 gün ben söyleyeyim. Tarih atmadım sensiz onların bir anlamı yok çünkü.
Deniz diğer notlardan okumaktan sıkılmışsındır belki ama seni çok özledim.. Bunu yazıyorum çünkü yeniden birleşeceğimize eminim.
Seni çok seviyorum.. Her şeyinle sinirli bakışın, tatlı gülüşün .. Ah saymaktan üşendiğim diğer her şeyinle.. Bazen diyorum Efser bırak siz olmazsınız. siz ayrı dünyaların insanısınız. Sonra diyorum tek bir dünya var.(güldün dimi iğrenç bir espiriydi! :D ) Neyse ciddi oluyorum..
Bugün çok duygusal olmayacağım çünkü doktor sürekli beni sorduğunu söyledi. Bu yüzden çok mutluyum. Küçücük bir şeyden dolayı mutluyum. Sen bana küçük mutlulukların ne demek olduğunu anlattın. Sen beni tamamen değiştirdin. Bu değişmeden memnunum.. Ben sana karışmaktan memnunum.
Ben sana bağımlıyım Deniz, senden gelirse gelsin. Yeter ki senden gelsin.
kırsan, döksen de bırakamıyorum.. Canımı o kadar yakmana rağmen hala sana aşığım..
Öhö bir saniye yine duygusala kaçtım müslüm gürses falan dinlemiyorum ama bilmiyorum. Neyse iyiyim.
Unutma sana aşık bu yeşil göz.
Notun sonuna gelince bir damla gözyaşı damladı kağıda.. Hemen kendimi toparladım geri kalanları evde okurdum nasıl olsa.
Gece bağdaş pozisyonuna geçmiş fotoğraf çekiyordu. Beni de almayı unutmuyordu.
Deli kız, benim delim. Belinden tutup kendime çektim, sırtı benim göğsüme çarpınca canı acıdı.
" aşkım hani haber verseydin " dedi gülerek. Boynundaki küçük iki benle göz göze geldim yine. Dudaklarım onun boynunu özlemişti. Bende bu özlemin uzamasın diye dudaklarımı boynuna dokundurdum. Ürperse de sesini çıkarmadı.
Küçük küçük buseler kondururken düşündüm. Ben onu kazanmak için nasıl bir dua aldım ?
"Gecem" dedim.. Sesim can çekişiyor gibi çıkması normaldi. Kollarımda o vardı çünkü.
" E-efendim" deyince biraz çekilip sırıttım. " Sana aşığım biliyorsun değil mi?"
" hıhı" eğer biraz daha yaklaşırsam kalp krizi geçirecekti. Tamam benimde kalbim hızlı atıyordu onu görünce ona yaklaşınca ama onun ki duyulmuyor çok şükür.
Bunu bilse utançta yüzüme bakmayacağı için bu sır onun kalbi ve benim aramda.
Onun bedenide daha da sarıldım.. Aylarca beni beklemiş, benim için çalışmış, karşılık beklemeden yapmış hepsini de.
Güzel kadın kalbin senden daha güzel! Kokusunu çekmek için burnum saçlarına daldırdım , gözlerimi kapattım.. Niye bu kadar güzeldi? Neden bu kadar mükemmeldi? Elim karnına indi..
" Burada" diye fısıldadım. " Burada sonradan gelenler olacak.." deyince kahkaha attı. " Benden sonra hayatındaki en önemli şeyleri."
"Şey değil onlar bebek! Hatta bizim yavrucaklarımız."
"Bizim yavrucaklarımız diyen ağzını yiyim be!" bundan sonraki repliği biliyorum. Adımı çemkiricek 1,2,3
" Deniz yaa" evet! Dudaklarımı ısırdım.
" Efenim sultanım" dedim başını bana çevirdi. "Senii çoook seviyorrummm" diyince dudaklarım dudaklarını kapattı. Ne yapayım çok tatlı ! Ondan ayrıldığımda kendine gelmesini bekledim.. Gözleri çimen yeşiline dönmüştü.
" Umarım ben cevabı vermişimdir."
" hıhı aldım cevabı " dedi önüne döndü. İyiyice mayışmıştı birazdan uyuya kalmazsa bende Geceyi tanımıyorum!
Bana biraz daha sokuldu.
"Deniz.. " sesi gittikçe kısılmıştı. Onu yatağa koyup yanına uzandım , üzerimize de pikeyi örttüm..
uzun süredir hayal ettiğim bir sahneydi. Burnum onun boynunda elim onun belini sarmıştı..
" Seni ahiretimde de istiyorum Gece'm. Bana bu dünyada cenneti yaşatan kadın seni ahiretimde de yaşamak istiyorum." dedim boynuna öpücük kondurdum. Biraz huysuzlansa da uykusundan kaldığı yerden devam etti. Kokusunu derin derin çekip ciğerlerimin yangın yerine çevirmesine izin verdim.
Geçen 8 ayda onsuz geçen günlerimde kendimden nefret ettim.. Ellerimi kaç defa yaraladım hele de onun boynunu sıkan elimi.. Her anımda yanımda olan kadını kendimden uzaklaştırdım her gün kendimi cezanlandırdım..
Yetmedi.. Onun acıyan canı kadar yanmadı benim canım.. Ben fiziksel çıkardım acıyı o ise ruhsal olarak.. Hoş benim ruhum onsuzken benimle değildi. O yokken mantığım ve acıyan bir kalbim vardı.. Geri kalan her şeyim onunla istanbul'u terk etmişti.
Makbuş onu aradığında sesini duyuyordum işte dünyalar benim oluyordu hele de gülümsediğinde.. O gülümsediğinde o cehenemde cenneti yaşıyordum.
Başımı hafif salladım. Şimdi bunları düşünmenin zamanı değildi.
Kokusunu bir kere içime çektim sonra alnına küçücük bir öpücük bırakıp yavaşca kalktım.. Üzerinin tamamen örtüğünden emin olduktan sonra kutuyu da alıp yavaşca evi terk ettim.
Hala uyuşturucu ve sigara istiyordum hala onları isteyince elim ayağım titriyordu ama göz ardı etmeyi başarmıştım. Beyaz lanete bir daha bulaşamazdım.
Efser Gece'den
Gözlerimi araladığımda tanıdık bir kokuyla burun buruna geldim.. Ah tabi ya Deniz buradaydı. Gülümseyerek esnedim. " Seninle uyandığım günlere az kaldı " dedim yüzüğe öpücük attım. Yanımdaki telefonu elime alınca ondan mesaj gelip gelmediğine baktım.
Laz'ım ;
Bu kadar masum uyursan bir daha ömür boyu senin yanından ayrılmam , güzelim! Günün aydın olsun, dudakların benden dolayı şerbet..
Kafiyeli oldu sanki? :D
Sen adamı şair edersin kadın!
kesinlikle sonunda kahkaha attım! Bu deli adam benimdi! Deniz Güney sadece bana aitti.
Alıcı ; Laz'ım
Bu kadar güzel şiirler yazmamalısın, kalp dayanmaz.
Başımı salladım kendimi yataktan dışarı zoraki atıyordum bir mesaj sesi geldi.
" Şiir sensin bu kadar güzel olma "
Ekranı öpüp yerimden kalktım , elimi yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra güzel bir kahvaltı yaptım.
Bugün Esra'nın yanına gidip Hira'yı sevecektim. Özlemiştim bıcırığı. Eşofman giyip üzerine hırka aldım, saçlarım toplansa da kendi imparatorluğu kurmak istedikleri için sürekli dağılıyordu. O yüzden onları serbest bıraktım.
Kapıyı tıklayınca fazla beklemedim karşımda darmadağın bir Esra vardı. Uykusuzluktan gözleri kan çanağına dönmüştü.
" Evde kaçıncı dünya savaşı oldu ?" Elindeki Hira'yı da bir yandan sallamaya çalışıyordu.
" Hira Savaşı, beyaz bayrak sallasakta cık " dedi bana yol açtı. Terlikleri çıkarıp içeri girdim.
Hayır şuan tabi ki menopaza giren teyzeler gibi beyaz çorap giyip siyah terlikle dışarı çıkmadım (!)
" Teyzesinin güzelini ver kucağıma bakayım" dedim yavaşca kucağıma aldım. Nur koltukta oturup ıslak mendille üzerini siliyordu.
" Sen ne ara kalktın da buraya geldin?"
" Senin bir taraflarında pireler uçuşurken, zaten sinirliyim bulaşma..." bu sırada keltoşumun başına minik öpücük kondurdum.
Esra'ya kaş göz işareti yaptım ' ne oldu' gibisinden oda bana Hira'yı işaret edip kustuğunu anlatınca kıkırdamaya başladım.
Nur üzerine kaçıncı kusuşuydu acaba? Ben sayamadım.
" Kusmuk kokacağım senin yüzünden , minik şeytan! "diye sinirle söylendi Nur.
" Daha melek teyzesi o " diye, kızını savunmaya geçti. " Şeytanda melekti" dedi tereddüt etmeden.
" wowow vurdu gol oldu" diye tepkiyi sesli verince gözler bana döndü. " Hay dilimi" deyip dişlerimi gösterek sırıtıım. Nur birden gülmeye başladı o gülünce Esra güldü. Ben ve Hira onlara garip garip baktık.
" Teyzem bunlar delirmiş, çaktırma" dedim kulağına doğru.
Ben Hira'yı uyutmaya çalışırken Esra duşunu aldı ve Nur yemek hazırladı. Nur.. Bizim buzdolabı olan.. Çocuklarla ilgilenmesi , evlilik hakkında konuşması falan bana çok garip geldi.. Can'da garip..
Hira'yı yatağına koyup masayı hazırlamaya yardım ettim. Esra duşunu alınca rahatlamış olacak ki uyuya kalmıştı. Onun 1 saat yakın uyumasını kararlaştırınca sadece masada tabak falan vardı. Yemekleri o uyanmasına yakın ısıtacaktık.
" Nur " dedim fısıltıyla.
" Efendim " dedim gülümseyerek bana baktı.
" Sende ki hal neyin nesi? " dedim tırnağımı dişleyerek.
" Ne varmış bende? "
" Ne ara bebek sever oldun? " huysuzlandı.
" Ne alakası var? "
" Sürekli yemek yapmadan ön plandasın, odan ise düzenli ve erkenden kalkıp buraya gelmişsin"
Elleriyle oynamaya başladı. Evet! Nur bir boklar karıştırmış!
" Sonra konuşalım mı? Şuan hazır değilim. Neyse doktora gitmem gerekiyor. " dedi ayağa kalktı.
" Ne doktoru."
" Randevum vardı. " dedi yanağıma öpücük kondurdu.
Arkasında mal gibi bakakaldım.
Yakında kokusu çıkardı nasıl olsa.
*
Tam kapıdan çıkacakken telefonum çalmaya başladı. Arayan tabi ki benim her şeyim.
" Efendim bitanem " diye açtım telefonu.
" Bitanem diyen ağzını öpeyim? "
" Yaa pislik misin " dedim gülerek.
" Senin kadar temiz olmadığım kesin.. " burda şapşal şapşal sırıtıyorum.
" hayırdır neden aradın bakim " diyerek konuyu değiştirme çalıştım.
" Özleyemez miyim? Sen zahmet edip mesaj atmadığın için artık arıyım dedim " diye ima da bulundu.
" Ay ay, tripçi sevgilim "
" Ben trip falan atmıyorum ki "
" Hıııı Hıı " dedim gülerek.
" Seni özledim geleyim mi? "
" Bize mi? "
" Aslında dışarıda buluşalım " olumlu cevap verdikten sonra telefonun kapattım eve gidip üzerimi değiştirip dışarı çıkacaktım.
Altıma kot pantolon üzerime asker yeşili bir gömlek üzerine de ceketimi aldım.
Eyeliner ve kırmızı ruj sürünce tamamdı!
**
Arif Ustanın mekanına el ele yürüdük. Hava biraz serin olsa da onun elleri ellerimdeyken üşümüyordum. Bide rujum için biraz laf çarpıttı. Onu duymazlıktan gelip şuanın keyfini çıkardım.
" Çok sessizsin " dedi bize birşeyler söylerken. Arif abinin başı kalabalık olduğu için yanımıza gelemedi, başıyla selam vermek zorunda kaldı.
Köfte ekmeği yerken Deniz bana dikkatli bakıyordu. " bakma bana öyle sende yesene. "
" Sanırım sana bakarken doydum " yüzüme dikkatli bakmaya devam etti sonra şunu ekledi.
" Niye bu kadar güzelsin " elimle yüzünü çeviriyordum ki avucumun içini öptü.
" Sen bitanesin yaa" dedim gülerek.
" Sende öylesin. " elimi çekip ayranımdan yudum alırken ...
.
" Seni Artvine götüreceğim, dedemle tanıştıracağım " deyince ağzımda ki ayran Denizin yüzüne püskürttüm..
Bütün herkes bize baktı.. Denizin suratı ayran olmuştu.. Deniz.. Suratt .. ayran..
FSM'e yakın beni atabilir misiniz? Öldürün beni ! Rezillikte master yapmış bulunmaktayım!
" Özür dilerim, Özür dilerim! " dedim peçeteyle suratını silecektim. Elim ayağım dolandı. Deniz elimi tuttu. " Sakin güzelim, Sakin önemli değil. "
" Ben birden -"
" Bitanem tamam , bişey yok canım sakin " yüzümü avuçladı. Beni yerime oturttu.
" Dedem derken , öz dedemin kardeşi en sonra 5 yıl önce gitmiştim. Konuşuyoruz telefonda hayırsız değilim o kadar da.. " dedi bıyık altından gülümsedi.
" Ben ben.. Nasıl tanışırım? " sol elimi tuttu, yüzüklere dokundu. " Nişanlım olarak. " dedi göz kırptı.
" Of bilmiyorum ya "
" Nasıl bilmiyorsun? Yarına uçak biletimiz alındı, eve gidiyorsun 3 günlük bir valiz hazırlıyorsun. " elini elimden çekip yemeğine odaklandı.
Bense yutkunmakla yetindim. Bütün gece mız mızlansam da olumlu sonuç almadım. Gitmek zorundaydım hem de yarın 10 uçağıyla.. Erken kalkıp havaalanına gidecektik.. Sonra ver elini artvin... Onun ailesi ve ben.
Ben ve tavan bütün gece konuşup durduk tabi ki bir sonuça varmadım..
Uykusuzluk dışında. Kafamı karıştıran bir sürü neden vardı mesela ailem. O beni ailesine katarken onun ailemle en son ki görüşmesi pek iyi değildi.
Babam ve annem.. Hiç bir zaman bana tam olarak güvenmemişlerdi, her yaptığımın altında bir şey arayıp beni kuzenlerimle karşılaştırmışlardı. Örnek Yeliz gibi.
Onunda ne olduğu zaten ortaya çıkmıştı ama kırılan yine ben olmuştum. Korkuyorum kalbimdeki parçaların sivri kısmının Deniz'e batmasından.. Beni sımsıkı sararken ya onu yaralarsam ? Korktuğum tek şey onsuz bir hayata merhaba demek. Ben içimdeki fırtınayı dışarıya yansıtmamayı küçücük bir kız ken öğrendim.. Kamran'ı çocuklara karşı savunurken babamda yediğim tokatla anlamıştım. Gözlerimi kapatığımda yanaklarım ıslanmıştı.
" Allahım sen Deniz'i bana hayırlı eyle" dediğimde sabah ezanın sesi kulaklarıma ulaştı. Tebessüm edip yatakta oturur pozisyona geçtim. " Allahım " dedim gözlerimi kapattım. Bir huzura kavuştum bir anda.
Bu saatten sonra uyumam saçma olurdu. Yataktan kalkıp kendimi banyoya attım, sıcak bir duş beni kendime getirmişti. Olumsuz düşünmeme izin vermeyeceğim!
Geçmiş ve ailem artık umurumda değildi.
Benim tek ailem Deniz Güney'di, gerisi hikayeydi.
Saçlarımı kurutup yüzüme bir çekin düzen vermem gerekti. Gözlerim şişmiş ve altı morarmıştı. Hafif makyaj yapıp saçımı serbest bıraktım. Gömlek pantolon kombini yaptım. (yine)
Aşağıda beni bekliyordu. Beni görünce şaşırdı. "Günaydın güzellik de" beni baştan aşağı süzdü.
" Erken değil mi?" valizini yere koydu bana yaklaştı. Kaşlarımı çattım. "Erkense sen neden buradasın?"
" Uyanmanı bekliyordum. Daha geç uyanırsın diye "
" Saat 7'e 20 var ne kadar beklemeyi düşünüyordun?"
" 1 saate yakın , uykunu al diye. Beni uyku tutmadı. Heyecandan uyuyamadım.." dedi belimden tutup kendine çekti. Alnıma öpücük kondurdu.
" Pardon manyak mısın?"kaşlarını kaldırıp indirdi.
" Hayır, aşığım" gülümsedim oda fırsatı bulmuşken yanağıma öpücük kondurdu.
" Napalım şimdi?"
" Kahvaltı içimden bir ses uyumadığını ve ağladığını söylüyor.." dedi burnumu tutup sıktı. Ya grip olsam? Allah aşkına Deniz!
" Bence içinde ki ses değil gözlerim söylüyor"
"Öylede olabilir.." dedi kulağıma yaklaştı. Edepsiz kalbim yine çoştu! " Sana bütün kötülüklerini unutturacağım hatunum bana güven.." derin bir nefes alıp kendimi ondan çektim. Yürümeye başladım.
" Aşkım bir şey dicem kızma " duraksadım.
" Kafeler ve metro bu tarafta "dedi elini çenesine koyup gülümsemek için kendini zor tuttuğu belliydi.
" Ben yürüyüş yapıyordum dönecektim zaten " dedim omuz silktim. " Hıhı" dedi başını salladı.
" O burnuna gidiyorsun sonra her şey o küçük fındık bulaşıyor yaa...Isırırm kız burnunu "
" Ya Allah aşkına aşkımıza burnumu karıştırma " dedim gülerek. " nasıl bir fantazin var zaten burnumla anlamadım ki "dediğimde dudağımı ısırdım.Yüksek sesle söylemiştim.. " Bence şuan duymak istemezsin onları!" dedi gülerek koluna vurup valizimi yere koyup " Çok konuşuyorsun bence bunu taşı" diye emir verdim." Hay hay efendim."dedi göz kırptı. Kahvaltı yapıp havaalanına geçiş yaptık.. Uçakta azda olsa uyumuştum. Gözlerimi Batum havaalanında açmıştım. Oradan aktırma yaparak artvine geçiş yapacaktık.
Benim etekler tutuşmaya başlamıştı.. Artvin yazısını gördükçe kalbim boğazımdan çıkacaktı ama Deniz o çok sakindi.. Eli elimdeydi.. Sürekli bana bakıp gülümsüyordu ve bu çok sinir bozucu bir şeydi. Merkeze geldikten sonra bizi eve götürecek olan taksiye bindik..
" Düşüp bayılacaksun da, az sakin " deyince garip bir şekilde ona baktım. Şivesine yandığım.
" Sen delisin "
" Evet yani biliyorsun sana.. " dedi göz kırptı. Elimi dudaklarına götürüp öpücük kondurdu. Artvinin temiz havasını içime çekmek için camı açacaktım ki Deniz engel oldu. " Burası artvin bitanem havası çarpar hava serin şuan " dedi etrafa seyre daldı. Artvin yeşil cennetti. Her yer yeşil ve ağaç doluydu.
Taksi durduğunda istem dışı nefesimi tuttum..
**
Tel örgülerle sarılmış bahçeye bakınca gülümsedim.. Artvin cidden yeşil cennetti .. Bize bakan Nuri dede ve Hatice teyzeye el salladım.. Bunu yapmak zorunda hissettim çünkü bana dikkatli bir şekilde bakıyorlardı.. Deniz çantaları alıp önden yürümeye başladı. Zombiler halimi görse biz bile bu kadar yavaş yürümüyoruz derlerdi.. Tamam saçmalama moduna geçiş yapmıştım. Tam zamanıydı ya!
"Selamun aleyküm kizum, nasulsun? " diye sordu Nuri dede. Gülümsedim eline uzanıp öptüm. " Gelinin güzelini ve özelini seçmişsun aferüm " çekingen bir tavırla saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Hatice teyzenin elini öpecektim ki beni kendine çekti. Bir anne şefkati ile bana sımsıkı sarıldı.. İçim burkulsa da gülümsemekle yetindim..
" Geçun geçun içeri geçun " dedi Hatice teyze. Utana sıkıla içeri geçtiğimde yer sofrası hazırda bizi bekliyordu. Ağzım sulanmadı değil, taze domates, biber, salatalık kokusu beni kendinden geçirdi.. Hele bembeyaz peynir ' beni ye ' diye çığlık atıyorlardı. Ben onları seyre dalmışken Deniz çoktan yer sofrasına kuruldu. Gözlerimi çıkararak on ana baktım ama o köy ekmeğini pekmeze batırmakla meşguldü. " Öhö "
" Efendim canım " dedi pişkin pişkin. Elindeki ekmeği ağzına sıkıştırdı. "Ellerimi yıkamam gerek lavaboyu gösterir misin canım? " dedim imalı bir şekilde.
Zor bela kalktı oturduğu yerden " Gel götüreyim " dedi sırıtarak. Tahta kapılar evin güzelliğini tamamlıyordu ahşap gibi cilalı değildi. Düz bir en tahtaydı. Musluğu açtığımda buz gibi su ile karşılaştım. " Çok soğukmuş "
" Dağdan geliyor normal soğuk olması, sen hele yazın gel o zamanda böyle soğuk "
buz gibi suyla ilk elimi sonra yüzümü yıkıyordum ki Denizin son lafıyla duraksadım.
" Balayına burada yapabiliriz dimi? Yaza kadar evleniriz dimi? O zaman gör sen buraları" dedi gülümseyerek. Bana havluyu uzattı sonra kendisi elini yüzünü yıkadı. Ciddi ciddi onunla yuva kuruyorduk ben buna inanmıyorum.
İçeri geçerken burnuma harika bir koku geldi.
" Of nenem kuymak mı yaptun? Oyy oyy sen bitanesun " uzaylıymış gibi ona baktım şivel, Deniz Güney..
" De get, Sanki hergün burda biz yapmıyoz " dedi gülerek... Sofraya kuymak dediği ve menemen gelmişti.. Ah midem isyan bayraklarını guruldayarak bana duyuruyorlardı. Allahtan onlardan uzaktaydım.
" Yeni gelün gibi durma gel da " dedi Deniz büyük bir ciddiyetle.. Bana onu dedi.. " Kizumla dalga geçme eşşek sıpası " dedi Hatice teyzem..
Yürü be teyze kim tutar seni!
" Alışsun diye dedüm nenem valla başka bir şey yok " derken yanına bağdaş kurarak oturdum.
" Göstericem ben sana merak etme " dedim dişlerimin arasından.
" Dört gözle bekliyor olacağım.. " dedi kulağıma fısıldayarak.. Sanırım kızarmadan morarmaya geçiş yaptım.
" Sonra didişürsunuz, yiyin bakem yoldan geldunuz "
" Yeduğunuz kadar yiyin valla göremezsinuz böyle bir daha da " dedi gülmeye başladı Nuri amca
" Alacağun olsun herif "
" Hatçem ölürüm sa da , kizma " diyince Denize baktım.. Oda onları seyrediyordu.. Nasılda aşıklardı birbirlerine.. Bizi o günlere gelebilir miydik?
Bizim didişmemiz bitti onlar başladı bu sefer.. Sanki iki küçük çocuk vardı karşımızda birbirlerini deli ediyorlardı. Kahvaltı neredeyse 1 saat sürmüş ve ben hayvan gibi yemiştim.
" Çok şiştim diyerek kendimi geri attım. Deniz elimi göbeğimin üzerine koydu.. " Böyle çok mu tatlı oldun ? " elini ittim. " Pis misiniz? "
" Ah hayır, Sadece aşığım. " diyince Hatice teyze ve Nuri dede gülmeye başladı.. Utanarak başımı önüme eğdim.
Deniz birden kalkıp tepsiye bir hamlede kaldırdı. " Oğlum yavaş da bir yerinu inciteceksun "
" Bişey olmaz nenem ne demek istiyorsun sen güçsüz mü gördün beni? " diye bir hamile kadın tribine girdi.
Deniz trip atmıyorum diyordu ama benden beterdi.
Sofra bezini toplarken, " Kizum sen birak ben yaparum "
" Yok olur mu öyle şey, Ben misafir değilim ki " diyince gülümsedi yanağımı avuçladı.
" Kalbunun güzelliği yüzüne yansumuş " dediğinde gülümseyerek başını eğdim.
Bulaşıkları Hatice teyze kızsa da yıkadım. Sonra onunla balkona çıkıp çay keyfi yaptık. Normalde tek katlı görünen ev, arka kısmıyla alakası yoktu. Yamaç yaptıkları için eğilimli duruyordu. Karşımda muazzam Artvin güzelliği vardı..
O kadar temiz ki havası ciğerlerim derin soluk almam ciğerlerimi acıtmaya başlamıştı.
Ve çay.. Burda ki her şey mi farklı olurdu?
" Ee sizün aileniz nerelü nerdeler "
" Benim ailem yok , tek ailem Deniz. " dedim haklıydım da.
" Uyy kusura bakma da bilmiyordum "
" Önemli değil " dedim gülümsedim.
" Bence sen yat kizum onlar bir yere gitmişler"
" Çok iyi olur valla Allah razı olsun "
" Hepimizden Allah razı olsun " bana yatağıma yaparken bende giyeceğim kıyafetleri elimde tutuyordum.
" Ya kusura bakma olur mi kizum? Ev küçük biraz burda yatarsunuz siz olur değil mi? " başımı salladım. Oda kapıdan çıktı.. Bizi birlikte yatırmazlar diye düşünüyordum.
Ama benim işime gelirdi.. Özlemiştim onu..
*
"hatunum uyan daa" sesiyle tek gözümü açtım. Cama baktığımda gece çoktan bütün karanlığını bize sergiliyordu..
"Saat kaç oldu "
" Akşam okunalı yarım saat oldu " diyince gözlerimi tekrar kapattım. " Uyanmazsan yaramazlık yapacağım " dedi sinsice sırıttığını görmesem de duydum. Gülümseyerk gözlerimi açtım. " Kalktım kalktım yaa " diye isyan ettim.
" Akşam yemeğine bekleniyorsunuz " diyince gözlerimi açtım. " Neden kaldırmadın? Ayıp oldu Hatice Teyze ya " dedim saçlarımı karıştırarak. " Valla Hatice sultanın kesin emriydi, Çok sevmiş seni valla kadınlara anlattı da anlattı gelinim böyle gelinim şöyle " diyerek sırıttı omzuna vurdum. Kalkıp üzerimi düzeltip bileğimdeki tokayla saçımı gelişi güzel bir topuz yaptım.
Elimi yüzümü buz gibi su ile yıkayınca uykudan eser kalmamıştı. İçeri geçtiğimde herkes yer sofrasında otmuş beni bekliyordu. " Çok çok özür dilerim sanırım havadan.. Çok derin uyumuşum "
" AA kizum sende uyu diye yaptum da sa döşeği " dedi güler yüzle. Ela yeşil gözleri hala çok güzeldi ve eşine bakınca içi parlıyordu. Nuri dedenin de ondan farkı yoktu.. Nuri dede, Hatice teyzeden 10 yaş büyüktü yani Deniz öyle demişti. Nuri dede Hatice teyze aldığında 17 yaşında genç bir kızmış.. Ama çocukları olmamış. Onlar ise çocuk yerine aşklarını büyütmüşler.
" Ayıp oldu ama "
" Deniz bişi de karina da, kizdirmasın beni "
" Daha karım değil ki, korkutmayalım " diyince ikiside Denize bakmışlardı.
" Sen ne dedün? " diye sordu ciddi bir sesle. Mısır çorbasına benzeyen çorbadan bir kaşık almıştım ama şuan o boğazımdan aşağı inmiyordu.
" Biz nişanlıyız dedem unuttun mu? "
" Onu demiyorum imam nikahı?" dedi kaşlarını kaldırarak. İçtiği çorba az sakallarına dökülmüştü. Ak sakallari onu fazlasıyla ifşa ediyordu.
Deniz başını olumsuz bir şekilde salladı.
" Uşağım sen beni katil mi edeceksün? Ne demek nikah yok? "
" Yapacaktık da sizinle tanıştırmak istedim "
" Yemeğinizu yiyun sonra imam gelecek nikahınız kıyılacak. Nikahsız bırak aynı odayı evde barindurmam! Anladın da? " Deniz başını eğdi sonra bana çevirdi. Napalım gibi bir bakış attı. Gülümseyip olumlu bir şekilde başımı salladım.
Resmi olmasada Allah katında onun eşi olacaktım.. Yaptıklarımız zina yerine sevap olacaktı.. Onlara belli etmesem de içim içime sığmıyordu.
İç yanaklarımı dişlemekten nerdeyse kanayacaktı. Öyle yapmasam gülüp terbiyesizlik yapacaktım. Allahım bana ne oldu böyle? Öleceğim mutluluktan!
" Kizum yesene? Misur çorbasını beğenmedin mi? Kara lahana dolmasi var, pilav var seversin diye etli pattes yaptım " diyince gülümseyip eline dokundum. " Niye bu kadar zahmet ettiniz? Allah bin kere razı olsun, Beni buyur ettiniz. 40 yıldır tanıyormuşsunuz gibi davrandınız. "
" Öyle deme kizum sen bizim evladımızsın " dedi Hatice Teyze.
" Benim yüzümden analık duygusunu tatmadı Hatçem ama kalbu güzel benim karimun " diyince şaşırmıştım.
" Bey " dedi Hatice teyze.
" Yabancı değil onlar da bizüm evlatlarımız. Ben kisurmuşum ama Hatçem bana laf gelmesun diye üzerine âldı sanki o kisurmuş gibi.. Rahmetli bubam çok kaynadı ona ama o. O hep sabreddu.. Rabbim ikinizu böyle birininize bağlı etsun " diye gülümseyek eşine baktı. Ah böyle aşklar kaldı mı? Bu kadar saf... Bu kadar temiz?
" Sırası midu şimdi bunun bey? "
" Ölene kadar saklayamayam ya az senden örnek alsunlar da! " gülerken ağzını kapattı hemen Hatice teyze. Şuanki halleri o kadar tatlıydı ki!
Şimdi ki nesil temiz sevmek nedir ne demektir bilmeyecek.. Birbirine dokunmayı aşk sanan bir millet olduk.. Şunu şuan onların bakışlarından anladım.. Ve kendimden utandım.
Ben bile bu kadar güzel sevemezdim.. Bu kadar saf.. Bu kadar temiz..
Yemekler fıkralar ve bol kahkalarla devam etti.. Deniz ara sıra gülerken durup beni izliyordu. Başta çaktırmamaya çalışsam da o kadar dikkatli bakması kalbimi çıldırttı.
Sofrayı bu sefer Deniz ile beraber kaldırdık ben bulaşıkları toplayıp ocağa bulaşık yıkamak için şu koydum. Buna sırada imam gelmişti. Kalbim yerinden çıkacak gibi hissediyorum.
Bardak tepsisini hazırlarken Deniz mutfağa geldi.
" Çay hazır mı hatun? "
" Ben burdan kalpten gidiyorum sen bana çayı mı soruyorsun? " diyerek kolunu cimcikledim. " Ama acıdı bu " dedi dudağını büktü. Ah o dudaklar.
Sakinim.
" Ben sana seni ahiretimde de istiyorum derken ciddiydim. Burada bu nikahın kıyılacağını tahmin ediyordum. Nikah olmasa dam da yatardım en fazla " dedi omuz silkti. " Dam? "
" Büyük baş hayvanların yanı "
" Hee kankalarının yanında , yabancılık çekmezdin canım " diyince gözlerini kıstı burnumu tutup sıktı. " Bu burun çok uzamış atom karınca, dikkat et koparmasınlar " dedi kendini çekti. Ocaktan çaydanlıkları alıp gitti.
Bende ısınan suyu alıp işimin başına döndüm. Ben bulaşıkları yıkamaya başladım ki Denizin dudaklarını boynumda hissettim " Napıyosun " dedim fısıltıyla ama sert bir şekilde.
" Çay bardaklarını almaya geldim " dedi tepsiye alıp çıktı. İşimi bitirdikten sonra ellerimi kurulayacak bir şey bulamayınca üzerime siliyordum ki içeri Hatice teyze girdi. Suç üstü yakaladım bildiğin.
" Sonunda buldum " dedi elindeki kırmızı eşarp tarzı bişeydi. "Ne ki o? "
" Gelinliğimin üzerine takılmıştı, birazdan nikahınız kıyılınca bunu takabilirsin, temizdir." utanmasam şuan ağlayacaktım. Hızlı adımlarla yanına gidip ona sımsıkı sarıldım. " Teşekkür ederim teyzem çok teşekkür ederim " ayrılırken yanaklarına öpücük kondurdum. Sonra onu başıma takıp telefonla fotoğraf çekildim..
O ise bana bakıp gülümsedi. Sonuçta kadıncağız ilk defa deli görüyordu.
Deniz beni içeri çağırınca elim ayağım titredi ve boynumdan terlemeye başladım.. Ya burası cidden sıcaktı yada benim vücudum farklı tepkiler vermeye başladı.
İmam amca ilk olarak vaaz verdi sonra nikaha başladık.. Onun aldım demesi bilmiyorum ... Farklıydı. Birde onu 3 kere sorunca Deniz dayanamayıp " Aldım işte da" diyince herkes gülmeye başladı..
Denizden mehir olarak 10 burma bilezik istedim. Neden o kadar istedim çünkü Hatice teyzenin gazına gelmiştim.
Denizin bunun karşında mimiği bile oynamamıştı.
Sonra dualar okundu büyüklerin eli öpüldü..
Ve biz artık evliydik.. Allah katında karı kocaydık.. Bilmiyorum ama içimdeki bir sıcaklık vardı bu sıcaklık.. Diğerleri gibi değildi, çok çok farklıydı..
İmam yatsıya yetişmek için kalkarken başımda kini çıkarmadan Deniz ile fotoğraf çekildik..
Hatice teyze ineklere su vermek için dam dedikleri yere indi. Nuri dede abdest tazemele gidince Deniz, " Biraz yürüyüş yapalım mı? " olumlu başımı salladım gidiyordum ki kolumdan tutup kendine çekti. Dudaklarını alnına dokundurup.. " Çok şükür helalimsin " diyince ağzım kulaklarıa varıcak şekilde güldüm.. Başımdaki eşarpı alıp katladım. Odaya gidip valizimi içine koydum. Hatice abla temelli olarak bana vermişti, benimde kızım olursa ona vermemi istemişti.
Üzerime hırka alıp çıktım. İyiki son anda akıllılık edip bir hırka sıkıştırmıştım.
Deniz beni görünce elini uzattı. Elinin içinde elim kayboldu.
Ah onun ellerini çok güzeldi. Huzur veriyordu aynı bakışları gibi..
Parmaklarını parmaklarıma kitledi elimin üstünü öptü. " kalbimin sultanı evimin hatunu "
" Hala inanamıyorum , biz şuan evliyiz "
" Benim karım olmak istemiyor muydun? " dedi masumca.
" Hayır sadece çok hani oldu.. biliyosun "
" Senin izmire gitmen de benim için " dedi sesi durgunlaştı. " Bak aklında soru işareti var mı bilmiyorum ama şuana kadar ağzıma sigara bile sürmedim. Ben değiştim ben aşkımız için değiştim. Ben senin için değiştim. Karanlığı bırakıp yeşiline ulaşmak için. Ben o yeşillere karışıp kaybolmak için " bu adam neden bu kadar güzel seviyor be? Ya çok seviyorum!
" Deniz " dediğimde yüksek bir yere kendini bıraktı sonra beni kendine çekti. Küçük bir çığlık atmış olabilirim.
" Kız bağırma valla yanlış anlayacaklar nikahta kıyıldı. "
" Şey oldu valla birden şey oldu. " Kollarıyla beni sarmaladı.
" Bazıları yürek yemişti bir zamanlar nikahı basınca falan " dedi göz kırptı. Evet gelsin sıcaklık!
" Ya aşkım bak tövbe de ayıp "
" Dua et bunlar var yoksa " dudağını ısırdı. Bende yutkunmak zorunda kaldım. " İçeri mi geçsek acaba? "
" Üşüdün mü, tırstın mı? "
" Peh senden mi tırscam "
" Aşkım hala " burnumu yine havaya kaldırcaktım ki bir andan kendimi yerde buldum. Deniz ellerimden tutmuş yukarıdan bakıyordu.
Demekki neymiş büyük konuşmayacaksın! Hem senin neyine be kızım!
" Deniz ıııı görecekler ııı Deniz " dahada yakınlaştı. " Benimle helede bu konuda inatlaşma atom karınca, zararlı sen çıkarsın sonra " dedi burnunu yanağıma dokundurdu. Kendini geri çekti birden ayağa kalktı bana elini uzattı. Titreyen elim onun elini bulduğunda aniden kaldırdı.
" Yarın uzun bir gün olacak Artvini göstermek istiyorum ertesi gün akşama doğru gitmemiz gerek "
" Niye bu kadar erken "
" Bakıyorum da alıştın "
" Daha bir şey görmedim ki "
" Yarın her şeyi sığdırcam sabah ezanı ile kalkarız "
" Eşim bilir " diyince duraksadı. Başımı tutup kendine çekti yanaklarımı uzun uzun öptü. " Seni Çok seviyorum "
" bende seni seviyorum."
**
Ben üzerimi değiştirmeden Deniz odaya girmemişti. O odaya girdiğinde bende çoktan yatağın içinde yerimi almıştım. Deniz de dışarıda giyinip gelmişti o içeri girince odunumsu kokusu burnuma doldu.
" Hatunummm" diye uzatınca kelimeyi midemin üzerine sıcak çikolata döküldü.
"Efendim" dedim derin bir iç çekerek.
" Hemen uyuyalım mı? " diyince biraz hayal kırıklığına uğramış gibiyim. Ben konuşuruz diye düşünürken..
" Olur canım benim " dedin o yatağa girince göğsüne uzandım. " İyi geceler hatunum "
" İyi geceler kocacım " dediğimde güldüğünü hissettim..
Kokusu zaten beni mayıştırmıştı uykuya dalmak benim için zor olmayacaktı..
Sabah namazında kalkıp kahvaltımızı ettik, güneş yüzünü yeni gösterirken biz hazırlanıp yola çıkmıştık.
Dün gece bizim bir şey yaptığımızı sandılar ki sıcak su var duş alıp çıkabilirsiniz demişlerdi. Ben kızarmıştım Deniz'de duşa ihtiyacımız yok Allah şükür diyerek güldürmüştü.
Beni sormayın nasıl olduğumu zaten tahmin etmeniz gerekiyor.
Deniz nerden bulduysa araba kiralamıştı. Zaten anlamadım uzun zamandır burada yoktu ama herkes onu tanıyordu.
Deniz arkadaşına selam vermek için arabayı durdurdu. Tam çaprazımızda ki kızlar Denizi yiyecek gibi baktıkları için olaya müdahale etmek istedim.
Buldular fidan gibi çocuğu bakın! Ama ben baktırmam!
Arabadan nasıl çıktığımı Denizin elini nasıl tuttuğumu bilmiyorum. Kan beynime sıçramıştı!
Deniz ters bir şey olduğunu anladı ki kolunu omzuma attı. Adamla ne dediklerini anlamıyordum ya çok hızlı konuşuyordu yada başka bir dilden konuşuyorlardı.
Arkadaşıyla vedalaştıktan sonra benim kapımı açtı tam oturacakken yanağıma öpücük kondurdu.
Sonra hızlıca şöför kısmına geçti. Kızların yanında geçerken camdan başımı çıkartıp " Ağzınızdan akan suları silin! " diye bağırınca kızlar utandı, Deniz ise kahkaha boğuldu.
Yapmasam içimde kalacaktı.
" sen beni mi kıskandın? "
" Bunda ilginç birşey göremiyorum " dedim düşünür gibi yapıp.
" Hahaha senin ağzının yerim. " yesene be diye geçirdim. Ya tövbe estağfurullah noldu bana dünden beri.
" Senin Atatepeye götürüyorum en büyük Atatürk heykeli olan yere! " dedi gülümsedi.

Deniz gururlan gururlan anlatıyordu en büyük heykel Artvinde var diye. Sanırım boyu 22 metre ve 6 ton civarıydı cidden muazzam bir görüntüye ev sahipliği yapıyordu. Bol bol fotoğraf çekildikten sonra heykelin altında ki restorantta bir güzel karnımızı doyurduk. Nerdeyse 2 saate yakın yoldaydık buda beni acıktırmıştı.
Yemeğimi yedikten sonraki durak dağ evlerine gittik..
Ordan Artvin daha güzeldi sanki.
Ben nasıl daha önce böyle bir yere gelmemişim diye kendime kızmaya başlamıştım.
Kafkasör yaylasına geldiğimizde iğne atılacak yer yoktu sanki tek bugün varmış gibi pikniğe gelinmişti. Deniz hazırlıksız olur mu? Tabiki de hayır!
Bagajdan piknik sepetini çıkarıp koluna taktı. " Hadi hatun burada mini piknik yapalım harika bir göle götüreceğim seni ama biraz yol uzun! " dedi bana elini uzattı saat 4 geliyordu.
Yolculuk ve Artvin temiz havası beni cidden çok yormuştu. Deniz gölü sona sakladıysa kesinlikle en güzel yer orasıydı.
Hatice teyzemin hazırladıklarını yerken düğün tarihi için öneriler sunuyordu ona kalsa Şubat sonu istiyordu ama ben en az Mayıs gibi düşünüyordum.
Mayıs güzel mevsimdi düğünüm o zaman olsun istiyordum.
Toparlanırken Deniz benimle uğraşıyordu. Belime sarılıyordu boynuma öpücük kondurup duruyordu. Bana sürekli güzel bir şeyler söylüyordu..
Onunla bir gün ne kadar daha harika olabilirdi ki?
Yolculuk boyunca bana Karadeniz şarkıları söyledi önce Resul dindar Nayino hoş onunda nakaratını biliyordu. Ah sesini yediğim!
Bu adamı ne kadar daha fazla sevebilirim? İnanın aklım almıyor! Onun sevmemin sınırı yokmuş gibi hissediyorum.
Araba durduğunda " Gözlerini kapatır mısın? " kaşlarımı çattığımda " Lütfen orası özel bir yer. " diyince itiraz etmeden gözlerimi kapattım.
Deniz kapıyı açıp elimi tuttu. Biraz yürüdükten sonra takıldım, takılınca arkama geçip belimden tutmaya başladı.
" Sen delisin "
" Bu repliği çok duyuyorum başka birşey yok mu? "
" Sana aşığım " diyince kulağıma yaklaştı. " Biliyorum " diye fısıldadı. Sıcak nefesi kulağımı yakıp kavurdu.
Durunca gözlerini beni bıraktı. " Açıyorum bak "
" Bir dakika en son ailemle gelmiştim buraya 17 mi 19 mu neydim. Şuan hatırlamıyorum belkide 21 dır. Yaşladım sanırım " diyince kıkırdadım. " Evet ihtiyar konuya geri dönelim " dedim gözlerim kapalı. Kahkaha attı ve belime sarıldı. Arkadan belime sarılınca ellerim onun ellerini örttü. " Artık açabilirsin "

Gözlerimi açtığımda nutkum tutulmuştu. Karşımda yeşil rengin bir sürü tonu vardı. " Deniz burası... "
" Yeşilin var oluş sebebi değil mi? " dedi burnunu boynuma gömdü. " Ama burada ki hiç bir ton senin göz rengin kadar güzel değil. Senin gözlerinde ki yeşil.. Sanırım sadece sana özel.. O yeşil siyaha anlam katan bir yeşil. Sende ki öyle bir yeşil ki bütün karanlığa ışık tutup yeni başlangıçlar sağlayan bir yeşil. Sevgilim.. Ben hayatımda bu kadar anlamlı yeşil görmedim.. Eğer Artvin senin gözlerini görseydi içinde barındırdığı yeşilliklerden utanırdı. "
" Deniz " diye susturdum ona doğru döndüm.. Çikolata rengi gözleri gitmiş gece kadar koyulaşmıştı. " Seni sevmek.. Öyle bir şey yok ki benzeyeteyim? kelime dağarcığımda seni ne kadar sevdiğimi anlatacak bir kelam yok. "
" Benim kelimeye ihtiyacım yok " dedi yutkundu adem elması hareket ederken elim boynuna gitti. " Gözlerin her şeyi anlatı-" sözünü kesip dudaklarım dudaklarını buldu. Deniz ellerimi belime sımsıkı bir şekilde doladı. Dudaklarını dudaklarıma dans ederken elim boynun daha da sıkı kavrıyordu. Bu en uzun öpüşmemiz olmuştu çünkü nefes almak için kendini çeken ben olmuştum. Derin nefes almak zorunda kalmıştım kısık nefes almak ciğerimi tatmin etmediği için alabildiğim kadar oksijeni ciğerlerime yolluyordum. Bu yaptığım ile rezillik masterımı tamamlamış oldum!
" Bu fazla ateşliydi " diyip ıslık çalınca koluna vurdum. O ise gülmekle yetindi. " Odun! " dedim gülerek. " Bir kere daha mı yapsak " diyince ona dil çıkardım. Yakınıma gelip sımsıkı sarıldı. " Bunlar iyi günlerin hanımefendi. " dedi bu da bana yetti. Ayvayı yediğimin kibar versiyonuydu çünkü..
**
Vedalardan nefret ediyorum.. Hele de Hatice teyzeyi dolu gözlerle görünce ayrı bir nefret doldu içimde. " Allah sizden razı olsun da, geldiğinüz bu iki ihtiyarı sevindirdünüz 3 günde olsa evimüze ses getirdunuz" dedi yanaklarını silerken. Dayanamadım Hatice teyzeye sımsıkı sarıldım. " Beklerim sizi düğünüme "
Nuri dedenin elini öpecektim ki kendime çekti sarıldı. "Gelmeyi çok isterdüm ama yaşlılık ve Artvinden askerlik dışında hiç çıkmadım da. Kusuruma bakmaysun emi güzel kizum? " gülümseyrek başımı salladım. " Bunlar senün " dedi iki tane bilezik çıkardı.
" Ben ben bunları kabul edemem. "
"Ne deyo bu Hatçe? Sen bizim kizumuz değil misun? Evladına bilezik takamayacak mıyım? " elimi tuttu iki bileziği de geçirdi. " Çok güzel oldu da " yanaklarıma istila eden damlaları silip Nuri dedeye sımsıkı sarıldım.
Deniz de vedalaştık dan sonra arabaya bindik.. Onları burda bırakmak çok koymuştu. Kalbimin üzerinde bir ağırlık vardı.. O sırada Hatice teyze yazmasıyla gözünü silerken görünce kendimi daha da kötü hissettim.
1 - 3 saatlik yolumuz vardı sonrası İstanbul.. Artvinden gitme düşüncesi nedense beni dehşete düşürmüştü.
" Senün suratin niye asuk da? " diye şiveli konuştu benimki. Cevap vermeyince ;
" Agzun içini yiyim hemi" diyince kahkaha attım. " Aşkım sakin "
" Sevecesun kalpten hemide en içerisunden cunki Gece bunları hakedeyi"
" Bakıyorum da Karadeniz damarların kabarmış "
" Cidden özlemişim öyle konişmayi "
" Oldu o zaman görüşürüz "
" Ben senin hesabını evimizde alacağım " diyince gülerek dışarıya baktım. Yediğim hurmaların tırmala zamanı gelmişti. Ne demek yürek yemek Efser?
**

| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 13.01k Okunma |
1.15k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |