48. Bölüm

48. Bölüm

uykuluHatun
uykuluhatun

Huzur soyut bir kelimeydi değil mi? Somut olarak elimizde birşey kalmıyordu. Unutun bunları huzur Deniz'di. Onun sesi, bakışı, gülüşü ve teni. Bunlar nasıl soyut olabilirdi ki? huzur soyut bir hismiş! Peh! Onda bulduğum huzuru ne demeli? Sen hiç Deniz Güney gülüşünü gördün mü?

Gel bana aşık ol der gibi güler.

Hayatta hep güzel şeyler olmuş gibi güler.

Hiç canı yanmamış gibi güler.

Sadece gülümse diye güler.

Güler işte be. Öyle güler ki darmadağın eder insanı...

 

Ona bakıp gülümsedim ellerini bir an ellerimden uzaklaştırmadı. Terlesede geri çekmedi. Yüzünü incelerken istemsizce tebessüm ettim. Elini tuttuğum herif benim eşimdi. İmam nikahlı kocamdı..

Allahım nasıl harika bir kelime.. Koca, eş, hayat arkadaşı..

Bir kere daha şükrettim. Rabbim onu karşıma çıkardı diye. Bir kere daha şükrettim onu bana bağışladı diye. Bir kere daha şükrettim şuan yanımda diye. Onsuz zamanları hesapladım o günlerde nasıl kafayı sıyırdığımı anımsadım. O varmış gibi yanımda uyumalar, o yanımdaymış gibi konuşmalar.. Çektiğim onca acı, döktüğüm onca yaş.. Bana mutluluk olarak geri dönmüştü. Deniz uyuşturucu bırakmış sadece tek aşkı tek bağımlı olduğu şey ben olmuştum.. Çok şey atlattık onunla beraber.. Dayak yedim, kaçırıldım, uyuşturucu satmaya çalıştım, seksi giyinip bara gittim..

Koskoca 2 yılı arkada bırakmıştım. İyisiyle kötüsüyle kavgasıyla aşkıyla..

" Hayırdır penguen neye gülüyorsun? " donuk bir şekilde ona baktım. Öküzlüğünüde eklemeyi unutmayalım!

" Penguen nedir, anlatsana biraz? " dedim tek kaşımı kaldırarak.

" Penguenler çok yalnız "

" Onlar fok balıkları " dedim başımı salladım.

" Çok tatlılar " gülerek gözlerinin içine baktım. " Sırf eşleri için sahili gezip eşleri için en güzel çakıltaşlarını toplarlarmış, Bu yüzden onlara olan sempatiğim. "

" Ya sen ne eşşek bir herifsin " dedim sırıtarak beni duygularımı çok güzel saptırıyordu..

" İyi bir şey mi dedin kötü mü anlamadım. " dedi sorar gibi.

" Çok seviyorum. " dedim gözlerimi kapatıp öpücük attım.

" Yapma şunu " dedi başını başka tarafa çevirdi. " Noldu be " dedim sokaktaki teyzeler gibi... " Cidden zorluyorsun millet var demicem yapışcam o kiraz çiçeklerine " gözlerimi büyüterek olna baktım. Cidden utanmıştım.

" Deniiiizzz yaaa " diye uzattım harfleri. Benim cilvelerim..

" Efendim ömrüme talip olduğum insan, efendim yuvam.. " beynim akacak şimdi. Bak gidiyor benim devreler. Bu herif nikahı basınca daha bir sevilesi oldu yahu!

" Yapma şunu da"

" Peki peki " dedi düşünüp gibi yaptı " bugün Makbuşun evine herkesi çağıralım açıklayayım " ekledi.

" Olur yani ben bilemem eşim bilir "

" ağzunun içini yiyim hemi? " diyince kıkırdadım.. Bu adam aşık olunacak adam, Bu adam nefesini teslim edebileceğin adam..


Artvin'den istanbula giderken içimde ki burukluğu anlatamam. Sanki yıllardır yaşadığım yer orasıymış ve beni zorla istanbula götürüyorlarmış gibi bir his kapladı içimi.

Farklı bir durumdu bu. Vatanından sürgün edilmiş gibi bir his vardı.

***

Direk Makbuşlara geçince biraz mızmızlanmıştım, kendimi biraz garip hissediyordum. Bizim tayfadan habersiz nikah yapmıştım. O yüzden vicdan azabı çekiyorum.

" Hatun bana su getirsene " dedi Deniz, keyfe bak şimdiden koca moduna geçti!

Dolaptan soğuk suyu ve bardağı alıp içeri geçerken bileziklerim şişeye değince gülümsedim. Bileziklerin olduğu kolumu salladım, Allahım bu sese bayılıyorum!

Suyu ona doldurup verirken " Yavrum gel buraya " dedi beni bacağına oturttu. Sakin Efser sakin.

Elimden bardağı aldı tek dikişle içti. " Makbuş gitmiş, bir iki hafta gelmeyecekmiş "

" Aradı mı seni? Nereye gitmiş? "

" Not bırakmış. bilmiyorum kafası nereye estiyse. " diyince masadaki notu almak için eğiliyordum ki beni kendine çekti kucağına düştüm. Çığlıklarımı unutmamak lazım.

" Napıyosun "

" Karımı öpmek istiyorum hanımefendi? "

" Olmaz " dedim tekrar kalkacaktım ki kaşla göz arasında kendimi koltukta yatarken buldum.. Deniz üzerime abanırken hormonlarım halay mendili ellerine alıp sallamaya başladı. Denizin ilk hedefi boynum olunca gözlerimi kapattım . Sonra ki durak onun tabiriyle kiraz çiçekleri olmuştu. Sonra zil!

Gelenlere şükretsem mi, sövsem mi bilemedim.
" Zamanıza sokim " dedi üzerimden çekildi. Sıcak burası çok sıcak. Açın açın pencere açık klima açın be! Zil bir kere çalınca hemen ayaklandım. Kapıyı açınca bir grupta kalabalıkla karşılaştım.

Nur, Can, Pınar, Tunç ve Kara ailesi.

" Hoşgeldinizz" dedim gülerek gözlerim tabi ki Hiradaydı. Bu kız büyüdükçe çok mu tatlı oluyordu?

" İçeri almayacak mısın? " diye sordu Can.

" Dışarısı benim espirlerimden soğuk " diye atıldı Tunç.

" Tabi ki buyrun " dedim yolu onlara açtım. Destan 7 8 paket pizza Tunç'un elinde kolalar vardı. midemde parti olacak!

" Enişte seni çok seviyorum. " dedim Destana. Dişlerini göstererek gülümsedi. Eniştelerin birtanesi zaten Destan Kara!

" Parti yapalım dedik " diye atıldı Pınar.

" Evet bu olayı kutlamalıyız " dedi Nur. Onlara sorar gibi bakarken Denizin parmaklarını belimde hissettim. Ah o sıcaklık başıma bela!

Denize baktığımda kaş göz işareti yapıyordu.

" Ne biliyorsunuz? " dedim kollarımı göğsümde birleştirdim " hepsini anlatın "

" Evlendiniz " dedi Esra.

" Bizde evlendik " diye ekledi Pınar. Gözlerim yerinden çıkacakmış gibi oldu. " Ne-e? Siz evlendiniz mi? " 4 kişi de parmaklarını gözüme sokar gibi göstermişti. Hani bizim buz dağı Nur şuan çocuklar gibi mutluydu.

" Bensiz mi? "

" Sende evlendin " diye savunmaya geçti Nur.

" lan ben imam nikahı kıydım! Dellendirmeyin! 1 saniye benim evlendiğim? " Denize doğru döndüm. Gözlerimi kısıp ona baktım sonra göbek kısmını mımcıklayacaktım ki elime sadece kas geldi! ne ara yaptı bu herif bu kadar kası ?

" Hepimiz aynı günde evlendik " diye açıklamada bulundu Tunç.

" Hepimize küstüm ben " diyerek oradan ayrıldım. Denizin odasına doğru koşmaya başladım. Tabi orda bir şok daha. Bütün özel eşyalarım burda!

" Yok artık" diyince Deniz arkadan belime sarıldı. " herkes evlenince evler bölüşüldü senin eşyaların da bize taşındı. " Ama.. "

" Biraz planlanmış bir şeydi. "

" Niye nikahlarında olamadım? "

" Çünkü 3lü düğün yapacağız ondan dolayı ve düğünü sen belirleyeceksin" kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. " Şaka " diyince bana yaklaştı. Ben geri adım atıp kaçtım.

" Uzak dur "

" neden ya " dedi yanıma hızla gelmeye çalışırken yatağa çıktım. Oda yanıma gelirken kaçmaya yeltendim fakat kolumu öyle bir şekilde tutup çekti direk üstüne düştüm.. " Nereye atom karınca? " dedi dudaklarını ıslattı. " Aşağı misafir var, kocacım. "

" Biz yeni evliyiz geç gitsek anlarlar " yüzüne yavaş yavaş tokat attım. " Sapık " dedim kollarından onu gıdıklayınca beni bırakmak zorunda kaldı.

Yandın kızım Efser yandın.

Ondan kaçarken düşünmüyor değildim bu yüksek ateşle nasıl başa çıkacaktım. Eninde sonunda yakalanacaktım ama şuanın keyfini çıkarmam gerekiyordu. Aşağı indiğimde herkes babasının evi gibi bir yere kurulmuştu. Bende sehpalara yakın olan yere kıvrıldım.. Açtım ve pizzalar açlığımı daha da dayanılmaz hale getiriyordu. " Fotoğraf çekildiniz mi bari? "

" Albüm yapacağızz ne diyorsun "dedi Nur nispet yapar gibi.

" Olum 3 gün yoktum lan 3 gün "dedim pizzadan bir dilim aldım. Ah iştahla onu yemeye başladım.

" Siz gittiniz ertesi gün evlendik işte" dedi Can.

" Ya aceleniz neydi acaba ?"

" Valla Efsercim katılıyorum sana, sabah kalktım saç baş dağınık Nur geldi ' Evleniyorum kalk hazırlan ' ben şok oldum tabi. Kız suratıma su atınca kendime geldim. Gözlerimi açtım kapadım bunlar evlendi." öyle tatlı anlattı kahkaha atmamak elde değildi. " Bu kadın bebeli lan yazık size yazık" vallahi çok koymuştu.. Bensiz ya bensiz nasıl evlenebilirler?

" Yavrum yakında senin de nikahın var " dedi Nur.

Ben he rşeyin planlı ve güzel olmasını istiyorum. Bunlar gibi acele olmayacak. İlk olarak Ablam ve ikizim olacak ve ben gelinlik bakacağım, nikah akşamı da düğün yaparız diye düşünmüştüm. O ne öyle yangından mal kaçırır gibi. Daha Deniz Güneyi süründürmek var. Delirtmek çıldırtmak var.

" Yakın bir tarihte değil emin olabilirsin " dedim göz kırptım. " Niyeymiş o? " diye araya girdi Deniz. Bu sırada Nur yüzünü ekşiterek ayağa kalktı. Belli etmemeye çalışsa da onu tanıyordum. Güçsüz görünmek ona göre değil.

" Çünkü ben düğün ve nikahın aynı gün olmasına isterim. "

" Bana uyar " dedi Pınar. " Gelinlik için zaman gerekiyordu. " diye ekledi Tunça sarıldı.

" O göbekle nasıl elbise giyecek " dyince dolu ağzımdaki lokmayı zor yutmuştum. Pizzayı fazla çiğnemediğim için nerdeyse boğazımda kalacaktı. Can her zaman ki öküzlüğünü konuşturmuştu.

" Oldu mu şimdi bu ? " 1 dilim pizzayı da çok gördüler bana ya.

" Haksız mıyım? " dedi bilmiş bilmiş.

" Ya sen ikinci paketi yiyorsun Can bir şey dedim mi? "

" Sen benim lokmalarımı mı sayıyorsun ? Pes "

" Yok canım senin lokmalar için sonsuz sayıyı çözmek gerekiyor. " dedim pizzadan bir ısırık daha aldım. Tunç kahkaha attı " Vurdu gol oldu be abi " diyince Can'ın gazabına uğradı.

Gülerek önüme eğilince Esra Hira'yı babasına kucağına verirken gördüm. İçimi farklı bir duygu kapladı. Destan yavaşça kızı kucağına aldı.. Ona o kadar güzel bakıp gülümsedi ki.. Onlara imrendim.. Bu tablo.. Hiç bir ressam çizemezdi.

Destan burnunu Hira'nın boynuna koydu kokladı ve kokusunu içine çekti..

Kızların ilk aşkı babası olmasının nedeniydi buydu.. Karşılıksız sevgi.. Tabi ben gibi istisnalar hariç.. Ben ailemin konusuna gelmeyeceğim.

Hepsi işe yaramaz bir avuç kan bağı.

Şuan ki zamana geri gelince Nur'a bakma gereksimi hissettim. Neyin vardı ve nasıl bu kadar hızlı değişime uğramıştı. Yavaşça kalkıp lavaboya doğru gittim. Kapıyı tıklattım ama ses gelmedi. "Nur iyi misin?" bir öğürme sesi işittim. Dayanamadım kapıyı açtığımda Nur klozete dayandığını gördüm.

" Umarım klozetiniz temizdir nerdeyse onunla aşk yaşadım.." dedi ve tekrar öğürdü. Saçlarını tutup sırtını sıvazladım. "Nur neyin var? " başını salladı ayağa kalktı. Sorumu duymazdan geldi. İlk olarak sabunla kollarını kadar yıkadı kolundan akan damlalar açık krem pantolun da leke gibi durdu. Saçlarını çözdü ev topuzu yaptı. En son yüzünü yıkadı ve ağzına su verip ağzını çalkaldı. Aynada kendine bakıp durdu sonra aynadan bana baktı. Gözlerini benden kaçırıp havluyla kollarını kurulayıp " Sifona basar mısın ? " başımı salladım.

Merdivenlerden inerken kolundan tutup sertçe çektim. " Benimle geliyorsun" Denizle kalacağım odaya çekiştirmeye başladım. Kapıyı sertçe kapatıp kollarımı göğsümde birleştirdim.

" Dökül." diyerek emirde bulundum.

" Bir şey yok Efser." dedi gözlerini kaçırdı. Bal gibi bir şey vardı. "Seni senden daha iyi tanıyorum farkındasın değil mi ?"

Efser..bana Efser dedi. İlk defa.

" Bana söyleyebilirsin." dedim ellerini tutup gözlerine baktım..

" Hamileyim." ağzım açık bir şekilde bakakaldım.

"S-iz birlikte mi oldunuz? "

" Evet, lanet olsun bir anlık hisler !"

" Ştt sakin artık evlisiniz."

" Orası öylede bebek 2 aylık "

" Yuh" dediğimde başını eğdi. " Yani pardon "

" Randevum var dediğim gün .. Aldıracaktım fakat kalp atışları.. Kıyamadım Gece bilmiyorum. Onun bir suçu yok ki ? Ben " dedi yanaklarını sildi. " Bütün suç benim babasıyla benim..Bizim yüzümüzden ölmesi.. Dayanamadım bir anda işte sonra evlenme olayı zaten vardı.. Sen İzmirdeyken Can banada teklif etmişti.. Bunların hepsi o sekiz ay içinde belirlenmişti.. Ama bebek olayı.. Biliyorsun benden anne olmaz. Yüzüğü atmıştım 1 hafta önce falan bebek aldırma olacaktı.. Ama şuan evliyim .." dedi güldü yanaklarını sildi. Onu kendime çektim. " Bunları neden bana anlatmadın? Niye bu kadar acıyı içinde yaşadın?"

Geri çekildi. " Hep güçlü olan sen olma diye, Deniz hayatına girdiğinden beri yaşadıkların.. Kolay değildi.. Çok vazgeçirmek istedim seni Deniz'den.. Çünkü sana zarar veriyordu.. Gittikçe tükeniyordun, mutluyum diye avuturken hem de.."

" Geldi , geçti.." dedim acıyla gülümsedim..

" Çok acı var Gece derinliklerde.. çok acı.."

" Acılarla mutlu olmayı uzun zaman önce öğrendim , unuttun mu ?" yanağını avuçladım. "Teyzee oluyorum lan! Daha birine doymamışken " derken içeri Esra girdi. " Aman eksik kal " diye söylendi.

" Bu kız buz kütlesi olmaktan vazgeçmeyecek canım! " diye sitem etti.

" Siz 2 şişko o göbekler eriyecek!" dedi saçını salladı kapıdan çıkacakken içeri Pınar girdi. Nur gitmeden " Al işte aptal sarışınınızda geldi. " Pınar karşılık olarak dil çıkardı. işte şuan tam eski Nur Yıldırdı.

Pardon Nur Koyun olmuştu.

" Helal olsun şu Pınar'a, hiç alınmıyor. " dedi Esra koluma girdi. " Ne alıncam yaa ben Tunç Döveç ile başa çıkıyorum, Nur kimmiş?" dedi güldü. " Ay Tunç deme tatar kaldı adım yaa, kız duruyor duruyor bana espiri yapıyor bende Hiranın oyuncağını yada bir şeyi atıyordum tatar kaldı adım."

" Tunç Döveç klasiği ne beklersin" dedim omuz silktim. " Bide çıkarken bana şey dedi Esra, Karam yeme karalara bağlama.. Yıkıldım.." diyince kahkaha attım.. " Allahım bu çocuk.." gözlerimi devirdim.

"Ya kızım 3 günde o göbeği nasıl yaptın " dedi Pınar göbeğime dokunurken. Eline hızlıca vurdum. "Benim vücudum kilo almaya meyili, göbeğimle arama girme deşerim!"

" Al buda tatar oldu " diyince gülmeye başladık. " Aşağı inelim yaa , merak etmişlerdir"

" Ay evet Hira'yıda Destan'a kitlemiştim. Kızımı özledim"

Merdivenlerden inerken Deniz'in Hira ile oynayışını gördüm.. Hira'nın elleri Denizin dudaklarına çarpıyordu..

Merdivende bu manzarayı görünce duraksadım.. Deniz Güney'e babak olmak çok yakışırdı.. Aklım Rüyalarıma gitti gerçek gibi olan rüyalar..

İstem dışı hayal kurmaya başladım..

** 

"Babasının kızı ne olacak ! " diye sinirle soludum. Tam tamına yarım saattir kızımı giydirmeye çalışıyordum.. " Ay delircem kızım dur da şurada!" dedim onu oturttum. Ağlamaya başlayınca "Yaa gözünü sevdiğim niye ağlıyorsun bir dur giydiriyim sonra git işte" hala ağlıyordu.

" 9 aylık çocuk dediğinden ne anlayacak hatun , anlatsana biraz" dediğinde dil çıkardım. Ukala öküz!

" Al bak o zaman, babası kılıklı ya ! Çocuğu taşıyan benim , doğuranda benim ama kızım babacı! Nerde adalet?"

" Babası çok yakışıklı kızı napsın. " diyip göz kırptı. " Ay delircem vallahi delircem al kızına bak!" diyince kızım olacak veled sessizce dinleyip bana bön bön bakıyordu.. Bu bakışı gel beni ye der gibi. Güldü oynamaya başladı babasının çenesini ısırmaya başladı..

Benim sinirim bu görüntüden sonra uçup gitmişti. Tabi kızım gaz çıkarana kadar.. " Annen hamileyken ona inanmıyordum bebek pırt yaptı diyordu, annenin hakkını yemişim kızım bu koku senden geliyormuş!" ağzım şaşkınlıkla açıldı..Yerin dibine ayrı olarak girmiştim..

" Deniiizz!" diye çemkirince bebeği beşiğe bırakıp koşmaya başladı yerdeki oyuncakları elime aldım koşmaya başladım , koltuk yüzünden daire çizerken elimdeki oyuncakları kafasına atıyordum.

" Sen varya öküz yada odun değilsin! Onlara az gelirsin sen level atlamışsın ! Pis hayvan ! " durdu bende bedenine çarptım. Belimi sıkıca kavradı..

**

" Efser huuu" başımı sallayınca gerçek dünyaya hoş buldum.. " uçmuş bu kız "

" Dikkat et de sana iniş yap mıyım Esracım" dedim yapmacık olarak gülümsedim. Ne yapayım hep böyle can alıcı yerde içine ediyorlardı.. " Bizde kalkalım malum yoldan geldiler yorgundurlar.. " diye imayla konuştu Destan. " Bencedee yorgun yeni evliler "diyince yastığı alıp Can'a fırlattım. " Nur edepsiz kocanı almazsan kovacağım!"

" Hele hele hareketlere bak "

" Can abicim uza kızdırma hatunumu" dedi belime sarıldı .. Sarılma Deniz , sarılma.. Sıcak oluyor burası..

" Gidiyorum yaa " dedi Nur'un beline sarıldı ve çıktı. Nur'da bir gram kilo yoktu.. Ben hamile olcam .. kapılardan geçemem , bu boğaz yüzünden..

Hepsi çıktıktan sonra Deniz kapıyı kapatıp yaslandı..

" Neredeymiş benim yürek yiyen atom karıncam ? " diyince yutkundum.. Deniz çok farklı bakıyordu. Bu biraz ürkütücüydü.. içimdeki yangına su dökeceğine benzin döküyordu bakışları.. Boğazım kurumuş, yutkunmakta zorlanmıştım.. İçimden bir ses aklın varsa kaç demişti. Bu sefer akıllı bir kız olup iç sesimi dinledim ve koşmaya başladım.

" Nereye kaçabileceksin ? " dedi merdivelerden çıkacakken tuttu. " Deniz bıraak" dedim gülmeyle birlikte.. " Olmaz yediğin yüreklerin tadına bakacağım"

Ay bu herif iyice sapık oldu. Gülmemek için dudaklarımı ısırdım. Tam koşmaya yelteniyordum ki havaya kalktım. Deniz belimden tutmuş çanta gibi odaya götürüyordu..Sanırım kaçışım yoktu.. Hoş kaçmak isteyende yoktu..


**

Kulaklarımda oluşan sıcaklığa anlam veremedim.. Mart yapmış yapacağını ve yağmur yağmaya başlamıştı.. Pencere tıklayan yağmurun görünce gülümsedim.. İçimde ki yakıp kavuran hissi bu yağmur bile çözmeyecek gibiydi..

" Gözlerime bak " diye emirde bulundu.. " Zorlamam seni " dedi etli dudaklarını ıslattı. Nedense bende dudaklarımı ıslatma gereksimi doğdu.. " Deniz " dedim, kelimeler dudaklarıma dökülmüyordu ama iç sesim.. Fazla edepsizdi. " Sadece uyuyabiliriz fakat artık helalimsin ve senden uzak kalmak can çekişmek gibi.. " dedi ellerini saçlarına daldırdı.. Ellerini boynumda gezinirken gözlerimi kapattım.. Yutkununca gülümsedi.. Bana eziyet etmeyi seviyordu. Yaklaştı boynuma küçük masum bir öpücük kondurdu.. " Uyuyalım sevgilim, haklısın o beyaz gelinliği giymeden senden böyle bir şey istediğim için özür dilerim. " diyerek kulağıma fısıldadı..

" Nikahımız kıyılırken taktığım tülbent gelinlikle eş değerdi.. " diyip gülümsedim. Ona yaklaştım elimi yüzüne götürdüm. " Ben sana güvendiğim kadar güvenmedim. Sana güveniyorum Güney. " dedim parmak uçlarını kalkıp dudaklarına yapıştım.. Ama bu seferki diğerleri gibi değildi.. Şuan kendi hakimiyetini kurmuş ve kutlamaları parmaklarını bana dokundurarak yapıyordu..

Patlayan volkanlar şuan ki halimi görse biz bile ' bu kadar yanmadık be ' der.

Ellerim onun boynuna dolanınca start vermişim gibi hızlandı.. Beni kucağına alıp yatağına doğru yavaş bir şekilde götürdü. Bu sırada dudaklarını dudaklarımdan ayırmamıştı.. Japon yapıştırıcı bile bu kadar yapıştıramazdı. Geri çekildi, kokusu bile değişmişti.. Odunsu kokusu yerine başka bir koku yer almıştı.. Üzerinde ki gömleği yavaşça çıkardı. İçindeki atletden kasları buradayım diyordu.. Kasların dili olsa ' dokun bana ' derdi.. Ben sanırım kafayı yemiştim, doğru dürüst düşünemiyordum.. İçimden bir ses sanki normalde çok iyi düşünüyormuşsun dediğinde düşünceme ters bakış attım.

Denizin kaslı vücudu şaşırtmıştı. Eski sıska halinden eser kalmamıştı.. Ve böyle daha çekiciydi..

" İsteğin an dur diyebilirsin." dediğinden cesaret meyvesi yemiş gibi dudaklarına saldırdım.. Oda niyetimi anlamış olacak ki yapması gerekeni yapmaya başladı..

Her dokunuşunda aşk vardı..

Her dokunuşunda tutku vardı..

Her dokunuşu bana özeldi..

Kollarımdan gezen parmakları bir arayış içindeydi.. Ne aradıklarını bilmiyorum fakat beni deli etmeye yetmişti..

" Seni çok seviyorum. " diye fısıldadı.. Başımı geri atıp gülümsedim, " Sana aşığım " dedim dudaklarını dudaklarımla kapattım..

Gecenin sessizliğini cama vuran yağmur taneleri bozuyordu. Sessizce çığlık atıyorlardı.. Güneş dünya yörüngesinden çıkıp benim çevremde dönmeye başlamıştı sanki.. Yok böyle bir sıcaklık yok böyle yangın yok böyle ateş...

Deniz duraksadı ve kendini yanıma bıraktı.." İyi misin? " dedi yanaklarımı silerken. Göz yaşının aktığından haberim bile yoktu. Beni kucakladı.. Korunmaya ihtiyacı olan bir bebek gibi beni kucakladı. Tenlermiz birbirine değdikçe kül olan yangın tekrardan alev alıp bizi yakıyordu..

Dilim damağım kurumuştu hala baş gösteren sızıyı yoksaymaya çalışmıştım. " Bugün yaptığım şeyleri yarın utandırmak için kullanırsan , seni deşerim. "

" Sen Tatar Esra'yla baya takılıyorsun bakıyordum da."

" Sus, duydun beni."

" Bu kadar ateşli olduğunu sana koz olarak kullanmayacağım. " dediğinde boyun kısmını ısırdım.

" Bu zarar vermez hatunum zevk verir. " başımı gömecek yer aradım!

" uyumalısın. " dedi sakince.
" uyumalıyız. " dedim aynı şekilde.. Yüzümün sıcaklığı kendine dönerken onun kokusunu içime çektim..

Yaşattığı duygular hisler... Başka bir boyuttaydı.. Daha önce var olduğunu bildiğim ama hissetmediğim duygular, arsız bir nehir olup taştı.. Yüreğimden, kalbimden, bedenimden... Deniz... Bana aşık olduğunu her dokunuşuyla hissettirmişti.. Her öpüşüylede taçlandırmıştı.

Daha fazla fesat iç sesimle konuşmadan uykuya dalmam gerekiyordu. Fazla çaba sarf etmeyecektim zaten Deniz Güney'in kokusu beni çoktan mayıştırmıştı..

*

Gözlerimi araladığımda dün gece benim yörüngeme giren güneş, eski yerini almış ve bana gülümsüyordu.. Başımı Deniz'in olduğu tarafa çevirdim.. Bana bakıyordu göz göze gelince gülümsedi.. Dün geceden beri uyumamış mıydı?

" Günaydın sultanımm. " dedi yanağıma öpücük kondurdu. Üzerimde ki çarşafı daha da üzerime çektim. " Vücudunun haritasını ezberledim ve sen hala kendini saklıyor musun? " dün gece olanlar aklıma gelince yüzüm ısınmaya başladı. Elmacık kemiklerime kızgın demir sürülmüş gibi yanıyordu.

" Deniz yaa." dedim cilveli bir şekilde dudakları dudaklarıma dokundu.

" Efendim kadınım." ah kasıklarımda oluşuna sızı gün yüzüne çıkmıştı. Elimle suratımı kapattım. Ellerimi tuttu geri çekti hiç güç sarf etmenden yapmıştı ama ben... Ya bu erkekler neden bu kadar güçlü olmak zorunda ki!

" Günaydın uyuzcuk! "

" Öğleni geçti. " dedi omzuma öpücük bıraktı. " Duşunu alınca aşağı inersin. " yutkundum.. Başımı olumlu bir şekilde salladım.

Mutluluk.. İçimdeki mutluluk kapsülü hiç gitmeyecekmiş gibiydi. Oturur pozisyona geçince etrafa baktım.. Kıyafetlerimizi yerlerde sürünüyordu.. Her şeyim gün yüzündeydi.. Elimi suratıma kapattım kendimi geri atıp ayaklarımı yatağa vurarak gülerek minik çığlık attım..

Onundum, ona aittim.. Onun kadınıydım.. Yatakta yuvarlandıktan sonra kahvaltı etmem gerektiğini düşündüm. Kalkacakken oluşan sızı yüzümü buruşturmama neden oldu. Ama bunun yüzünden harika günümü mahvedemezdim. Çarşafa sarılarak ayağa kalktım başım istemsizce yatağa dönünce oluşan lekeyi gördüm.. İlkim ve sonum olacak adamın yanında uyanmıştım.. Gülümsedim ama gülümsediğim kadar da utanmıştım!

Lekeli olan çarşafı kaldırıp top haline getirdim bunu gördükçe utancım artacaktı biliyorum.

Odasında olduğu banyoya şükür ettim ve hızlıca kendimi oraya attım.. Ilık bir duş almak iyi olacaktı. Benden önce banyoyu Deniz kullandığı zeminin ıslak olduğundan belliydi.. Denizin kokusu ciğerlerime dolmuştu, burası onun kokusuna ev sahipliği yapıyordu.. İki çarşafı da kirli sepetine sıkıştırdım. Deniz görmeden makinaya atardım elbette.

Küveti su ile doldurdum, Sonra şampuan ve onun duş jeli ile köpürttüm. Ilıktan biraz daha sıcaktı.. Böyle olması sızlayan bölge için iyi gelmişti.. Küvetin içine yerleşince olanları düşündüm.. Mutluluktan ölmek üzereydim..

Şuan ölsem gözüm açık gitmezdi herhalde.. Çünkü geri de çok güzel anılar bırakmıştım..

Bu düşüncemi Deniz duysa beni kendisi öldürürdü o ayrı.

Bir süre daha oyalandıktan sonra duşumu ve abdestimi alıp küvetten çıktım.. Kendimi garip hissediyordum. Garip ama güzeldi.

Denizin kurulandığı havluyu bedenime sardım, vücuduma değen bilezikleri görünce Nuri dedemi ve Hatice teyzeyi anımsadım.

Bilezikleri ses çıkarmasın diye direseğime kadar çektim sonra saçlarımı onun tarağı ile taradım. Odaya geçince yerde duran valizimi açtım. Hiç mi utanmadınız bunlar benim özelim. Valizi açarken bir yandan da havluyu tutuyordum. Denizin işi belli olmazdı pat diye içeri girebilirdi. Çünkü romantik öküz o.

Büyük bir gayretle çamaşırlarımı aradım bulmak ne mümkün bu çantayı Esra hazırlamış olsaydı eğer bu kadar karışık olmazdı.. Fermuarı açmamla kapatmam bir oldu... Bu geceliklerde ne böyle?

" Nur! " diye sinirle söylendi. İşime yarayan şeyleri alıp giydim ve geceliklere o şekilde baktım. " Aman Allahım.. Nur bunlara para mı verdin bide? Aklını yemiş! " diyince onları olduğu yere sıkıştırdım..

Kemik atlet ve diz üstünde biten penye şortumu alıp giydim. Saçlarımı dağıtıp derin nefes aldım.

" Aşağıda kalp krizi geçirmezsem iyi." diye söylendim. Kapıyı açınca midem açlık zillerine basıyordu.

" Benim herif çok hamarat be! " diyerek güldüm.

Merdivenlerden koşarak aşağı indim. Deniz tezgaha dönmüştü bir şeyler doğruyordu. Masa ise bir şaheser eseriydi. " Sonunda aşağı indin güzelim tekrar uyudun sandım. " dedim kestiklerini tabağa koydu. " Ha ablan ve Kamran aradı, telefon neden bendeymiş falan diye atara bağladı. Bende biz evlendik dedim." masadan aldığım salarak boğazımda kalıyordu. " Ablan kızdı sanırım bugün yola çıkacaklarmış."

" Neee! "

" Bağırma hatun. " dedi başını salladı tabağa koyduklarını bu sefer eline aldı döndü bana bakınca yutkundu.. Ama benim içimde eriyen çikolata tanecikleri kulaklarımdan akacaktı.

" owww " dedi dudağını ısırdı. Gülememek elde değildi.

" Pis misin? "

" Sanırım şuan pisleşebilirim " tabağa masaya koydu belimden tutup kendine çekti. " Ablamlar gelecek. "

" Biliyorum bizde kalabilirler, Hem meşhur kardeşlerini ve yeğenlerini görürüm. " boynuma öpücük kondurdu. " Evi bugün tamamen değiştircez merak etme, herşey senin eşyan olacak. "

" Nasıl? "

" Kahvaltı yap giyin ve gidelim, sonra akşam yemeğine çıkalım eve gelince herşey hazır olur. "

" Ablamlar? "

" Uçakla gelmeyecekler, otobüs ile daha iyi olur dedi. "

" Niye bu kadar rahatsın? "

" çünkü aşık olduğum kadın yanımda. "

" Makbuşun evi burası benim eşyalarımı olması saçmalık. "

" Makbul tamamen gitmiş." ondan ayrıldım . " Nasıl yani? "

" Kendine bir ev kiralamış. "

" Ama neden? "

" Bizim burada yaşamız için. "

" mantıklı gelmiyor."

" Makbuşun odasında eşya yok, orayıda çocuklar için kullanırız ." Denize dikkatli baktığımda boynu morarmıştı.. Hoş benimde çoğu yerimde morluk vardı ama onun boynunda iz bırakmak güzeldi. Gerçek şu ki Makbuş'un yaptığı tuhaftı.

" Peki nerde, Ne zaman onu göreceğiz? "

" Biraz zaman geçtikten sonra " dedi masayı çekti. " şimdi kahvaltı vakti hatunum. "

Ona itaat edip dediğini yaptım. Kahvaltı enfes gözüküyordu.. Çayımı doldurup kendi yerine geçti. " Hadi sevgilim yede gidelim "

Kahvaltı boyunca düğün tarihinden konuştuk benim gibi kararsız bir insan için 1 Ay çok erkendi. Düğün yeri ve fotoğraf herşey ona aitti. Ben sadece gelinlik bakacaktım.

Kahvaltıyı bitirince kesin bir emir üzerine üstümdekileri değiştirdim. Her zaman ki gibi pantolon ve bluz giydim.. Spor ayakkabılarımı da elime aldım aşağı indim, tuhaf olan şey Deniz çoktan giyinmişti.

" Çok şükür."

" Sen ne zaman giyindin? "

" Çarşafları makinaya sıkıştırırken. " yine bir sıcaklık geldi, suç üstünde yakalanmış çocuklar gibiydim şuan.

" Eve-t gidelim dimi? " diyerek konuyu değiştirdi. Ellerim ellerini kaydı, onun parmağına yüzük fazla yakışıyordu. Hele de benim ismimi taşıyan bir yüzük.

Alışveriş merkezleri girince kendimi dahada telaşlı hissettim. Önümde br sürü seçenek vardı.. Ve seçmek çok zordu.

İlk olarak yatak odası takımı seçtim benim hoşuma gitmişti, Deniz'de onaylayınca onu almıştık.

 

Oturma odasının mavinin bir tonu olarak seçmeye karar verdik.

 

Diğer beyaz eşyaları gri renk ile değiştirdik. Misafir odalarında zaten bazalar olduğu için onlara dokunmadım. Yeni battaniye, yorgan, kılıf, çarşaf, yastık, halı..

Daha sayamadığım bir sürü şey vardı. Sağolsun Denizim liste yapmıştı pek uğraşmamıştık. Mutfağa geçince yemek takımı, kahvaltı , çatal bıçak takımı, bardak takımı... Bornoz takımı ve yatak örtüsü son anda aklıma gelmişti..

Şuan alacakları çoktan almıştık.. Neredeyse 8 saat alışveriş yapmıştık..

Güzeldi onunla her şey çok güzeldi. " Buradan kıyafet alalım, seni yemeğe götüreceğim.."

" eşyalar nolcak? "

" Onları olmuş bil."

Mesela sadece beğenmeye baktık fiyata değil Deniz öyle istemişti çünkü. " Gelinlik bakmaya kızlarla giderim artık."

" Bende gelmek istiyorum " dedi Deniz birden.

" Olmaz, Ona izin vermem. Hadi geç oluyor. " oflaya puflaya mağaza girdik. " Şimdiden söylüyorum ne giyersem giyim karışmak yok "

" Ama -" diyerek sözünü kestim. Onu tanıyordum ve bu yüzden ona seçim hakkı tanımadım.

" Aması maması yok beyefendi! " diyince umutsuzca başını eğdi.

Siyah beyaz dantelli bir elbise buldum burda en kapalı elbiselerden bir kaçıydı. ilk denediğim elbise oydu içime sinmişti, diğerlerini denemeden kabinden çıktım. Kıyafete göre ayakkabıda bulunca benim işim tamdı. Denizi üzerimdeki parasını ödemeye giderken bende makyajımı yaptım..

Güzel olmuştum sanki?

 

Gece için uygundum sanırım. Deniz beni görünce ağzı şaşkınlık açıldı. " Niye bu kadar güzelsin? " kelimeleri dudaklarından döküldü. Islık çaldı yanağıma öpücük kondurdu.

" Kocama çekmiş olabilirim?" dedim sorarcasına. Bu lafı ömrün yettiği yere kadar söyleyecektim.

" Kocan ölsün sana emi " diyince yanağını sıktım. " Çok tatlısın! Hadi gidelim? " ben onun önüne geçince " Hatun kalçalarına çok yapışmış sanki? "

" Of Deniz, hani karışmak yoktu? "

" Ama aşkım -" bakışımla sözünü kestim. Sonra ellerim ellerinin içine kaydı.

Bu onu susturmaya yetmişti. Mağazadan çıkınca arabanın kapısını bana açmıştı.. Bu davranışları çok nazikti.. Deniz evlenince değişmişti ama dün gece ona ait olunca daha farklıydı. Onun böyle değişen ruh haline yetişemiyordum.

Radyoda çalan şarkıya eşlik ederken bende onu videoya alıyordum. Onun bu haline gülmekten dudaklarım bir araya gelmedi. Araba durunca lüks bir restoranda gelmiştik. Tek başıma buraya gelirsem garsonluk yapmaya gelebilirdim sadece o derece lüksdü. " Deniz burası -"

" Aile dostunun yeridir, harika yemekleri var. " diyince dudaklarımı büzdüm.

" Güzel yermiş. "

" Güzeller önden. " diyince gülümseyerek başımı önüme eğdim.

İçeri girince güzel bir şekilde ağırladılar. Sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.. Onun yanında zaman kavramını yok ediyordu.. " Rüya gibisin. " dedi masanın üzerinden ellerimi tuttu. " Rüya gibi yapan sensin Güney. " diyince ellerimi kaldırıp öpücük kondurdu. " Ben çok şanslı biriyim biliyorsun değil mi? Onca günahım rağmen Rabbim işlemiş olduğum küçük bir sevap karşılığı seni karşıma çıkarmış. " diyince gülümsedim.

" Seni çook seviyorum, sevgilim, eşim, hayat arkadaşım. " banada sadece uzun uzun baktı. Gözlerinin kahvesi çok güzel gözüküyordu. İstem dışı gözlerim onun dudaklarına kaydı.. Sanırım yine ona ait olmak istiyordum. Bu düşünceme mantığım bile şaşırdı. Fakat hormonlarım düşüncelerimi pek önemsiyor sayılmazdı.

" Kalkalım mı? "

" Tabiki. " dedi kalktı yanağıma öpücük kondurdu. Neden aklım fikrim dün geceye kayıyordu ? Başımı salladım bunları düşünmek istemiyordum. Şuanlık .

Arabayı sürerken çok dikkatliydi ve bu hali çok çekiciydi.

Deniz artık neden bu kadar çekici geliyordu? Allahım bu duyguları niye birden yaşamaya başladım ki!

Makbuş'un evi artık benim evim olmuştu.. Sadece bana ait. Çok garip bir duyguydu. Denizi işe yolcu edecektim, eve geleceği zaman yakın onun için yemek yapacaktım. Rüyalarımdan bile güzeldi çok şükür.

Kapıyı açınca kendisi benden önce içeri girdi bende ayakkabılarımı çıkarıp ayakkabılığa koydum.

Deniz ışığı açınca ellerim şaşkınlıkla dudaklarıma gitti.

Birincisi benim seçtiğim eşyalar gelmiş be yerleştirilmiş  ikincisi salonun küçük bir kısmı balonlarla süslenmişti

Birincisi benim seçtiğim eşyalar gelmiş be yerleştirilmiş ikincisi salonun küçük bir kısmı balonlarla süslenmişti. Balonların hemen yanındaki yerde büyük bir demet çiçek vardı. Yavaş adımlarla oraya ulaştım çiçeğin üzerindeki notu aldım.

Romantik sevgilim benim ya! Gözlerim dolmuştu bu sefer mutluluktan!

Notu açıp derin nefes alıp okumaya başladım.

Sevgili karıcığım, hayatım, yol arkadaşım.
Gülümsemeni görmek için sana sürpriz yaptım, ağlayıp sümüklerini görmek için değil. Çekinme gel, üstümde ne varsa artık sümük mendilin olarak kullanabilirisin.

Not ; Kocan seni çok seviyor.

Dip not; Kocan sarılmanı bekliyor. Kocan demek ne güzelmiş ya.

Not bitince yanaklarımı sildim o ise belimden sarılıp başını boynuma gömdü.. " Dün gece sabaha kadar kokladım kokunu fakat doymadım.. Sana doyamam ki zaten.. " ona doğru dönüp sımsıkı sarıldım. " Ağlayacağımı biliyordun. "

" Ama ağlarken güleceğini de biliyordum, beni o cehennemden kurtarıp kendini cennetine alacağını da biliyordum. " diyince sabahtan beri gözlerimi diktiğim dudaklara yapıştım. Deniz davranışımdan cesaret alarak tek hamleyle kucağına aldı beni. Dudaklarımız öpmesi gereken konuyu tartışırken çoktan odamıza gelmiştik.. Yeni eşyalarım.. Bunlar nasıl olabilmişti? Kendimi ondan ayırmaya çalışırken kendimi yatağın üzerinde buldum. Deniz üzerime ağırlığını verirken kıyafetlerimi çıkarmakla uğraşıyordu. Ne olduğunu anlamadan Deniz'le yer değişmiştik. Bu anın büyüsünü Deniz'in telefonu bozmuştu. Nedense utanıp üzerinden kenara kaydım. " Başlayacağım telefona! " diye sinirle bağırdı. Deniz fazlasıyla sinirli gözüküyordu.

" Ya Tunç cidden ağır yavşaksın ne var? " karşı tarafı dinledi.

" Tamam getir getir. " dedi telefonu kapattı.

" Ablanlar gelmiş sevgilim bence aşağı inelim " dedi yanağımı uzun bir şekilde öptü. Açılan fermuarımı kapatırken kendimi kötü hissettim.

Zamanlama mükemmel!

 


 

 

Bölüm : 25.02.2025 01:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...