50. Bölüm

FİNAL

uykuluHatun
uykuluhatun

Pera - Sevdiğim Kadın Efsere uyarlarsak Adam olarak hayal edin. Son söz için döneceğim! Uykulu uykulu öpücükler. 😘

Karabulutlar kalbimin üzerine kamp kurduğundan beri ruh halim hiç iyi değildi. Ben ben değildim, bu ben ben olmaktan çıkmıştı. Nefes alışım bile farklıydı hoş aldığım nefesde anlamsızdı zaten. Saçlarımı karıştırdıktan sonra artık kalkıp aşağı inmem gerektiğinin farkına vardım. Bu oda artık beni boğmaya çalışıyordu. Dört duvar her gece üzerime üzerime geliyordu. Bense bacaklarımı karnıma çekip boş boş duvara bakıyorum. Ara sıra tavanla sohbet ediyordum.

 

Gerizekalı Deniz! Senden nefret ediyorum senden nefret ediyorum.

Seni sevmiyorum!

Sinirlerim yine beynime sıçramıştı. Niye çıkmıyordu ki aklımdan? Niye kendisi gibi düşüncelerimi de yanında götürmüyordu?

Neden tam gitmiyordu benden? Neden yarısı bir parçası bendeydi?

Kalbim sıkışıyordu nefesim daralıyordu. Ya başına bi iş geldiyse?

Ya yeniden uyuşturucuya başladıysa?

İkisi de düğün gününü boş boş duvara baktığın gerçeğini değiştirmiyor yine de. İç sesim mantığıyla duygu duvarıma kafa atıp ipleri eline almıştı, mantığım..

Niye umurumdaydı ki? O gitmişti. Deniz Güney artık gitmişti. Karısını, kadınını, yeşil gözünü bırakıp gitmişti. Başımı salladım, bu avukat neyin nesiydi peki?

Sinirle aşağı inerken ayağım burkuldu. Merdivenleri doğru düşerken yuvarlanamaya başladım... Kasıklarımdaki başımdaki acı çığlık atmaya başlamıştı.. Allahım bu acı katlanılmazdı!

 

Bir insan başıma daha ne gelebilir derse beni hatırlasın.. Ben somut bir örneğim!

Yüz üstü yere kapaklandığımda ağzıma gelen kanın metalik tanı midemi bulandırmıştı. Sonra çığlık tufanı koptu.. Kızlar ne ara gelmişti.. Sesler kulağıma sadece gürültü olarak geliyordu.

Vücudumda ki acı saf acıydı.. Kalbimin acısıyla eş değerdi. " Efser! " diye bağırdı bu ses Kamran'dan başkasına ait olmazdı.

" İyi olacaksın söz veriyorum. " beni kendine çevirip yüzüme baktı... Gözlerim buğulu görüyordu. Parmakları yüzümde dolaşırken öksürürük birlikte boynuma sıcak birşey aktı. " Ne duruyorsunuz lan! Ambulansı arayın! " diye bağırdı Can.. Onun sesi nerde olsa tanırım.. Abi gibi sevdiğim koca adam... Kemiklerimizi tek tek kırılıyor gibi hissediyordum..

" i-kiz " kelimeler ağzımdan zır çıkıyordu. " Tamam güzelim, tamam sana birşey olmasına izin vermem. Sen bir daha incinemezsin. Sana bir daha zarar verilmesine izin vermem. "

" Eğer ba-na bişey olursa.. Ona söyle onu çok seviyorum ama.. Hakkımı helal etmiyorum.. " gözlerim kapandı... " O soysuzu gördüğüm cehenneme yollayacağım! " sesini duysam da cevap vermedim.. Karanlık beni çağırıyordu.. Vücudumdaki acı yavaş yavaş çekiliyordu..

Ölüm müydü bu? Bu kadar ani miydi? Kimi kandırıyordum? Onu affetmeye çoktan hazırdım. Üzüldüğüm tek şey.. Onu görmeden gitmekti.. Onu görmeden nefesimi vermekti. Hani beni ahirette de sevecekti? Daha dünyada tam anlamıyla sevmezken.. Nasıl kördüm bu kadar? Niye görmedim onun gerçek yüzünü? Ulan ben üniversite için aileme rest çekerken onun için okulumu bırakmıştım... Hem de 1 yılım kala...

Nasıl bu kadar ahmak olmuştum? Niye gözüm şimdi açılmaya başlamıştı? Morfin yaramıyordu artık acılarıma.. Morfin için geç kalmıştı acı bütün kalbimi kaplamıştı.

Kulağıma ulaşan son sesler " sedye, yanınızdayız!" laflarıydı.. Ama bir şeyi unutuyorlardı.. Karanlık daha cazip geliyordu.. Karanlık gelince aydınlık bile saklanacak bir yer arardı. Neden aydınlığı seçeyim o zaman?

Bilincimi daha da kaybetmeden aklımdan yine o vardı... Deniz.. seni.. seviyorum...

**

" Sultanımm. " dediğinde boynuna öpücük kondurdu. Gözlerimi öpücüğüyle kapatırken gülüşüm ile onu ödüllendirdim.. " Kocacım. "

" Hatunummmmm. " dedi elleri şişik karnıma indi.. " Babasının sesini duydu ya oynamaya başladı. " başımı salladım.
" Kızım babasına aşık.." kulağıma dudaklarını daha da yaklaştırdı. " Aynı annesi gibi. " diye ekleyince midemden kasıklarıma inen sıcaklık ilk gün ki yerini koruyordu. Ona doğru döndüm, ellerimi boynundan birleşince dudaklarına gözlerim daldı.. " Hayır annecik doğuma az kaldı, bana öyle bakma. " dahada derin bir şekilde baktım.. " Dudaktan öpüyorsun sonra olan bana oluyor hatun, uslu dur. Karnında mi bebekten utan tüüüü. " dedi gülerek. Yanağına tokat attım. " Pis herif. " tam ondan ayrılacakken kendine çekti. Sımsıkı sarıldı.. " Neden uzun zamandır sarılmıyormuş gibi hissettim? " burnumu boyun girintisine koydum.. Burda yaşamak için herşeyimi verirdim. Onun boyun girintisi benim yaşam alanımdı.. Son nefesimi vermek istiyorum.. Neden uzun zamandır ona sarılmamış gibiydim? Niye şuan bukadar tuhaf hissediyorum?

" Çünkü benim karım hamile olduktan sonra... Baya hormonları tavan yaptı. " diyince ondan uzaklaştım koluma vurdum. " Her zaman öküz olacaksın. " dedim koltuğa yöneldim . Yavaşça otururken elim karnımın üzerine koydum. Deniz Güney farklıydı.. Uyuz etmesi bile...

" Sen bu babana çekme sakın tamam mı kızım? Aman huyumuz falan benziyim demesin, külahları değiş tokuş ederiz vallahi! "

" Yıkama kızımın beynini. " dedi yanıma oturdu.. Duydu ya babasını sesini yine oynamaya başladı. Ah Güneyin kızları neden bu kadar ona bağımlılar ki? Ana karnında başladı onun ki..

 

" Bence kızımızı futbola yazdırmamız gerekiyor! " dedi gülerek. Karnımda çıkardığı savaşı canımı yakıyordu.. Elimi tekrar karnıma koydum.. " Tamam güzelim, az kaldı orda çıkacaksın fakat çıkmadan annenin canını neden bu kadar yakıyorsun? " diyince Deniz telaşlandı .

" Annenin canını yakman demen benim canımı yakman demen artık uyku vakti. Eeeeee eeee eee büyüsün eeee çabuk ordan çıksın Eeeeee eee" diyince başımı salladım. " bence de eee bir sus da. Ayy kadın gibi çenen var Makbuş haklı! " gözlerini kısarak bana baktı.

" Alındım. " dedi önüne döndü. Hiçbir tepki vermedi. " Aaa cidden alındı ya! " karnıma koydum elimi. " Hamile ben miyim sen misin anlamadım! " diyince dil çıkardı.

" Allahım sen bana sabır ihsan eyle. İki çocukla ilgilenmek zor! "

" Banane ya, banane" diyerek omuz silkip dudaklarını büktü. " Sen trip at ben uyumaya gidiyorum. " geri adım atmak yoktu. Yavaş yavaş yatak odasına gidince içimi bir korku kapladı.. Arkasını dönük birini görünce küçük dilimi yutacaktım korku bedenimi ele geçirmişti elim ayağım titriyordu, gözlerim yatağın üzeri kaydı.. Yatağın üzerinde küçük bir kan göleti oluşmuştu. " Deniz! " diye çığlık atarken bana döndü. Bu Deniz'di! Kan banyosu yapmış gibi gözüküyordu.

" Aman Allah'ım! " geri geri giderken sırt üstü düştüm. Karnımından bişey kasıklarıma inerken sancıyla yüzümü buruşturdum. " Deniz! " elinde kanlı bir bıçak vardı. " Deniz noldu sana? " Korkuyordum hiç korkmadığım kadar hem de!

" Öleceksin!" sesi de değişmişti. Tanıdım Deniz ile alakası yoktu. Geri kendimi çekmeye çalışıyordum ki ayağıma basarak hem acımın şiddetini arttırdı hem de hareket etmemi engellemişti. " Ölüm çanları senin için çalıyor Gece! " dedi bıçağı karnıma indirdi.

Çığlıkla birlikte sarsılırken gözlerimi açtım.. Yanaklarım ıslaklığı rahatsız ettiği için yanağımı silecekken kendimi hastane odasında olduğumu fark ettim.. Çığlığıma herkes camlı yere toplanmıştı.. Bütün kadro buradaydı. Biri hariç.. Hastanedeydim buraya geldiğimi düşünürken etrafı incelemeye koyuluyordum ki doktor ve hemşire koşarak içeri girdi.

" Efser hanım iyi misiniz? " başımı olumlu bir şekilde salladım. Karnımda ki acı.. Fazla şiddetliydi. Işıkla gözlerime bakıp yüzümü inceledi. " Verilmiş sadakanız varmış. " dedi gülerek.. Ölmemiştim yaşıyordum. Ama karnımda ki acı ölsem daha iyi dememi sağlıyordu.

" Ne zamandır buradayım? "

" 3 gündür yoğum bakımdaydınız. Sonra normal odaya alındınız, 2 gündür de buradasınız. " ne kadar fazla uyumuştum ama hala her yerim ağrıyordu. Sanki hiç dinlenmemiş gibi..

Rüyamı düşündüm pardon kabusumu.. Bu kadar korktuğumu hiç hatırlamıyorum.. Katil başkası olsaydı korkmazdım fakat o Deniz'di. Hayallerimin katili.. Beni öldürmeyen yaralı bırakan katilim..

İnsan öldürmek ile katil olunmazdı sadece, hayallerin katili en acımasızıydı.. Normal katil seni öldürür huzura kavuştururdu ya hayallerin katili? İşte o süründürürdü.. Öldürmezdi ölemezdin ölmek isterdin ama sadece sürünürdün.

" Efser Hanım düşük riski en çok aylardasınız dikkatli olun bir daha ki sefer bebeğinizi yada bebekleriniz bu kadar şanslı olmaz. "

Birden duraksayıp doktora baktım.. Gözlerim fal taşı gibi açılırken dediklerini idrak etmeye çalıştım.

 

Harika bir şakaydı! Kocam terketti, annem öldü ben merdivenlerden düştüm! Bide hamileyim hemde ikiz!

Yok artık! Cidden pes!

" İyi misiniz doktor bey? " Deniz gideli 1 ay olmuştu ve gitmeden nerdeyse yakınlaşmadık.. Ablamdan gizli gizli kaçtığım günü saymazsak.. O günü anımsayınca buruk bir şekilde gülümsedim.

" Evet 7 haftalık 2 kese gözüktü ama bunlar diğer haftalarda netleşebilir.. " kendimi geri atıp tavana baktım. Başımdaki bandajı çıkardım. " Napıyorsunuz Efser Hanım! " diyince ona baktım yavaş bir şekilde kalktım kolumda ki serumu parmağındaki şeyi çıkardım. " Gidiyorum siz delirmişsiniz. " dedim başımı salladım.

" Hayır sağlıklı olmaz yeni uyandınız! "

" Eğer beni zorla hastanede tutarsanız sizi şikayet edeceğim! " dedim ittim. Dolaba doğru ilerledim. " İzininizle giyineceğim. " diyince sinirle çıktı doktor.

Üstümü giyinip kapıdan dışarı çıktığımda büyük kalabalık beni bekliyordu.

" Çıkış işlemlerini yaptık Doktor Bey küçük bir ağrıda hastaneye uğramamız gerektiğini söyledi. " dedi Kamran sıktığı çenesiyle. " Ben gidiyorum. " dedi yanımdan çekip gitti.

Arabada kimse konuşmadı, bende kimseyle göz göze gelmedim. Bu bebek yada bebeklerle ne yapacağım!

Hemde onu hayatımda çıkardığım halde koca bir parçası bende olduğu gerçeği ile başa çıkacaktım?

Eve girdiğimde Nur bir yandan bir şeyler soruyordu Esra bana bişey yedirmeye çalışıyordu. Pınar ise uzaktan beni izliyordu. Esra'nın elini ittim.

" Neye bakıyorsun öyle? Hiç mı acınası bir insan görmedim? " diye bağırınca Pınar ağlamaya başladı. Tunç onu arkasına alırken sert bakışlarını üzerimde gezindiriyordu. " Niye buradasınız? " diye bağırdım sonra Can'a döndüm onu ittirdim. " hepiniz defolun! Aynı Deniz gibi çıkın gidin! " derin nefes alırken göğüs kafesimin hızlı inip kalkmaya başladı. Gelen ağlama hissini bastırdım. " Ne duruyorsunuz defolun! " dedim kapıya doğru giderken. Tabi bu pek uzun sürmedi yerde toplanan halıya takılıp yüz üstü düşeyazdım.. son anda duvara tutundum.

" Efser! " diye yanıma koştu Esra. Yüzüme dokununca hızlıca eli ve onu ittim. " Gidin! Beni acılarımla yalnız bırakın. " Nur'da yavaş yavaş yanıma geldi.. Ayva gibi çıkan göbeği... Gözüme sokmaya çalışıyordu! Onun kocası yanındaydı!

" Defolun demekten ne anlıyorsunuz? Yalnız bırakın lanet olsun! " dedim ağlamaya başladım. Hepsi kapıdan yavaş yavaş çıkıp gidiyordu.. Ağlayarak sırt üstü yattım. " Allahım çok kötüyüm. " hıçkırıklarımla vücudum sarslıyordu. " Çıkış göster Allahım! " elimle yüzümü kapadım.. Bir süre ağlamaya devam ettim.. Nefretimi göz yaşı olarak döktüm.. İçimde ki zehir ağlayarak dışarı aktardım.. Ölecek gibi hissediyorum.. Yada çoktan ölmüş..

Ağlayarak uykuya dalmanın kötü tarafı gözyaşınızı silen biri olmamasıydı. Ağlama yanında ben varım diyen birim bile yoktu.. Ne ailemden sevgi görmüştüm nede sevdiğimden...

Yani bundan sonra... Unut dibine kadar...

Babasının kırdığı kalbi elin herifi paramparça etse kaç yazar ki?

Cenin pozisyonun alıp kendime sarıldım.. Bana benden başka kimse yardım edemezdi. Beni benden başka kimsede yok edemezdi..

Düşüncelerime kucak açarken ağladıktan sonra gelen tatlı uyku göz kapaklarımı dokunuşlarıyla mayıştırmıştı.

Havalan bedenimi sallanan kollarımdan anlamıştım.. Bu kokuyu tanıyordum ama hareket etmeye mecalim yoktu.

Yumuşak yatağa yatınca uykum çığlık atarak kendisine çağırıyordu.. Uykumun sesini Kamran'ı sesi basıp geçmişti.

" Küçüklükten beri idol olarak seni görmüştüm, hatırlıyorsun değil mı? Sen benim çocukluğumun kahramanıydın. Efser Gece Şen diyince benim için akan sular duruyordu.. Sonra çekip gittin beni bıraktın başta çok kızmıştım ama yaptıklarından sonra.. Hak vermiştim sana, sen her şeyin en iyisini hak ediyorsun. Babam erkek çocuk istiyordu fakat oda yarımdı beni tam yapan sen oldun Gecem. " dedi hıçkırını yuttu. Sen üzüldün ben kahroldum, ben üzüldüm sen dünyayı yaktın. Farklıyız işte. Sen dünyayı yakarsın be ise çakmağı.. Seni üzen her şeyi hayatından çıkarmak isterdim. Biri çıkıp gitti.. Ya karnındakiler? Onları istesen de çıkaramazsın.. Onları aldırmaya da kıyamazsın biliyorum.. Sen merhametli yüreği güzel bir kadınsın.. Sadece biraz yolunu kaybettin.. Demiştim sana sen aşk kurbanısın diye. . . Sen uyuşturucu bağımlısı birine aşık olup hayatından vazgeçtin bense benimle evlen diyen kıza hayır diyip onu başka erkeğin kollarına ittim. . . Sen güçlüsün Efser Gece.. Bunun üstesinden gelirsin.. Geliriz.. Bir babamız yok arkamızda duran fakat ben varım be ikiz. Düşersen düşeriz, kalkarsan kalkarız. Yarın yeni bir gün. Her karabulutlar sağanak yağmurdan sonra kaybolur. " dedi yanağıma öpücük kondurdu.. Göz yaşı tam kendini çekerken yanağıma düştü.. " Seni bu dünyadaki her şeyden çok seviyorum kiraz kokulum. "

**

Uyandığımda yanımdaki tepside portakal suyu mısır gevreği vardı. Kamran yine yapmıştı yapacağını.. Elim istem dışı karnıma inmişti.. Göbeğimi sevmiştim biraz..

" Bu yüzden mı canımı yakıyordunuz değil mi? " başımı salladım ne yapıyordum? İyice salaklaştım. Kahvaltımı yapıp yataktan çıktım, saçımın bitiminde çizik vardı ayağım zaten iyileşmişti.

Tek hasta yer kalbim kalmıştı. Oda iyileşecekti. Azıcık zamana ihtiyaca vardı.

Azıcık.

Kamran yine evde değildi haliyle gelende olmamıştı. Evde durmak yerime Makbuş'un yanına gittim. Güzelce abdestimi alıp elime Yasin şerifi alıp mezarlığın yolunu tuttum. Yasinimi okuyup duamı ettim. .. Yasin şerifi yüksek bir yere koyduktan sonra çömeldim.

" Makbuş'um ben geldim.. Üzgünüm yalnız bıraktım seni.. Ama bu sakar kızın yine kırdı bi taraflarını... Biliyor musun seninle konuştuğum hafta hamileymişim.. Annenanne olmuşsun haberin yoktu.. Benim de anne olduğumdan haberim yoktu.. Çocuklarımın ne babası var ne anneannesi bir dayısı var birde annesi.. Onlara bakabilir miyim Makbuş? Benden anne olur mu? Anne oldu diyelim baba olur mu? Onları nasıl büyüteceğim? Nasıl köşeye sıkıştım anlatamam... Kendimi denizden kaçıp üç damla suda yaşamaya çalışan balık gibi hissediyorum. Ne ölebiliyorum nede yaşayabiliyorum.. Araftayım ve can çekişiyorum... Ama güçlü olacağım.. Bir kadın ne kadar güçlü olursa o kadar güçlü olacağım Makbuş.. Kimsenin yüzünü kara çıkamayacağım.. " gözyaşımı silip burnumu çektim. " Hayır arkandan ağlamıyorum hamilelik biliyorsun, hormonlarla oynuyor. " başımı sallayıp yerimden kalkınca hafif başım döndü.. " Tamam ya yavaş hareket edeceğim hemen belli etmeyin kendinizi. " karnımda ki evlatlarıma trip attım helal bana!

Yasin Şerifi elime alıp yavaş yavaş evin yolunu tuttum.. Eve yakın markete gidip cebimde kalan son 50 ile abur cubur aldım.. " Merak etmeyin canınız ne çektiyse aldım.. " hamile olmaya alışmıştım birden. En azından yalnız değildim 3 canlıydım. Ben onlarla güçlüydüm!

Kapının önüne gelince Esra, Nur ve Pınar beni bekliyordu. Esra elimde kileri görünce elindeki tencereyi Pınara verip bana yaklaştı. " Kızım iki değil 3 canlısın az dikkat. " dedi elindeki poşetleri aldı. Cebimden anahtarı çıkarıp kapıyı yavaşça açtım. İçeri geleceklerdi ben yalnız kalmak istiyordum.. İçeri geçince herkes bir koltuk kaptı. Esra'da ellerindekileri mutfağa götürdü. Bende tekli koltuğa geçip yavaş bir şekilde oturdum.

" Ee sizi hangi rüzgar attı buraya dün kovmuştum sanırım? " dedim soğuk bir şekilde. " Bunu Nur yapsaydı biraz çekinirdim de yapan sensin. " dedi Pınar.

Ona bakıp iç çektim. Cidden akıllı bir arkadaşım olmazdı.

" Yemin ediyorum 38 benden oldum 4 ayda ağlayacağım! " diye çemkirdi. " Noldu kuzum bana göbekli diyordun." diye savunmaya geçti Esra. " Kapılara sığmam bu gidişle. "

" ya kızım ben 38 bedenim zaten ve ikizlere hamileyim büyük ihtimalle artı kısayım bu neyin isyanı. " diye çemkirdim. Nur'dan sadece " oww " sesi çıktı.

" Pınar sen burdaysan dükkan ne halde? "

" Can ve Tunç orda. " dedi omuz silkti.

" Size çok güzel yemekler yapacağım hamileler canınız ne çekiyor? "

" Abur cubur. " demekle yetindim.

" Tavuk sote yanına bol sirkeli marul salatası. " diyince yutkundum. Ağzım sulanmıştı.. Kimse bebekler hakkında soru sormadı.. Ne yapacağım hakkında kimse bir şey dedi sanki her şey normalmiş gibi davrandılar..

**

Uyandığımda tavanla bakışmaya birazda sohbet etmiştim.. Kızların dediğine göre Makbulenin yeri benimdi ve de bu ev.. Bugün avukat gelip her şeyi açıklığa kavuşturacaktı.

Gelmesine 3 4 saat vardı.. Bugün günlerden neydi acaba? Hava serindi yağmur yağacak gibiydi. Biraz yağmurda ıslanmak iyi gelebilirdi.. En azından içimdeki nefret biraz azabilirdi..

Deniz'e olan nefretimi.. Beni nasıl bıraktı? Nedeni neydi cidden çok merak ediyorum!
Başka biri mı vardı? Başka bir kadına mı dokunuyordu yoksa? Başka kadına seni seviyorum mu diyordu?

Allahım kafayı yiyorum! Çıldırma noktasına gelmiştim!

Düşüncelerime devamlı çığıran telefon bölmüştü.. Benim telefonumun sesiydi..

(Burdan sonrası Pera - Unut dibine kadar ile okuyunuz. )

Sinirle yataktan kalkıp telefonun sesine doğru yürümeye başladım.. Ne uyuz bir melodiydi.. Telefonum Makbuş'un odasında kalmıştı.. Elim havada kaldı kapıyı açıp açmamak için kendime savaş verdim. Çaprazında ise bizim odamız..

Derin nefes alıp kapıyı açtım, telefona uzanırken gözüm fotoğraflarımıza kaymıştı.. Biz bizden güzeldik.. Elimde hala çalmaya devam eden ederken fotoğraflara yaklaştım.. " Bu herif sizin babanız.. " dedim bir elimde telefon diğer elim göbeğimin üzerindeydi.. " Güçlü olmayı ondan
öğrenmiş olmanız lazım. " bir iç çekip devam ettim. " Babanız harika bir herifti fakat neden gitti bilmiyorum. " artık dayanamayıp elimde ki telefona baktım bugün 1 haziranmış. Takvim hatırlatıcı bu kadar çalmıştı.. Onun doğum günü yine yanımda değildi.. Dudaklarım titremeye başladı burnumu çektim.. Hayır ağlamak yoktu..

Yabancı bir numaradan bana fotoğraf gelmişti. Diğer mesajları aramaları yok sayıp ona bakmıştım.. Görünce iç çekmeye başladım göğsüm inip kalkıyordu..

 

Fotoğraftakiler Deniz ve bir kadındı. Kendimi duvara yakınlaştırdım.. " Beni bir kadın için mı terketti Deniz?" fotoğrafdan sonraki yazıyı okuyunca ağlamamı durduramadım..

Sen onun için orda ağlayıp can çekişirken o benimle burada gönül eğlendiriyor küçük.. Ağlama ve onu unut. O beni seviyor. Bana aşık. Sen onun sadece eğlencesiydin.. Onu eğlendirdin sıra aşkı yaşaması gerekiyor.. İyi yaşa ve onu unut!

 

Kayarak ağlamaya başladım.. Şakaydı bu sefer şakaydı gerçek olamazdı. Olmamalıydı! Deniz yapmamıştı, yapmazdı!

Ellerimi saçlarıma gitti.. Gerçek değildi kabustu.. Uyanmam gerekiyordu.

 


Hayır hayır hayır! Yutkundum ağzımı açıp bişey diyecekken hıçkırmaya başladım.. Elim ayağım dudaklarım titriyordu..

Yere düşen telefonu elime aldım. On kere aynı mesajı okumuştum..

Sinirle duvara fırlattım aniden ayağa kalkınca başımın dönmesi geçene kadar bekledim.. Camın yanındaki büyük kartonu yakına getirdim.

Duvarda ki fotoğrafları ağlayarak söktüm.. Bizim gülerek çektiğimiz fotoğrafları ağlayarak topluyordum.. Vazgeçti benden vazgeçti o. Deniz Güney benden vazgeçti..

Burnumu çekip yere attığım telefonu aldım. Elimin tersiyle burnumu silerken gözyaşlarım tükenmeyeçekmiş gibi akmaya devam ediyordu. Kartonu odadan çıkarınca çaprazdaki odaya gözüm daldı.. Kapının üzerindeki anahtarı alıp kapıyı açtım.. Kasıklarıma saplanan acı duvara tutunma gereksimi sağladı.. " Şimdi olmaz, üzgünüm. " dedim derin nefes aldım. Dolaba yöneldim.. Sürekli beynim şunu tekrar ediyor.

Vazgeçti benden.
Başkasını seviyor.
Başkasına dokunuyor..

Her nefesimde ağlıyordum... Bunun bir açıklaması olamazdı.. İkisi öpüşüyor hissetmek içinde gözleri kapatmışlardı..

" Geçecek Gece, neler geçmedi? " diye söylendim kendime.

Deniz'in kıyafetleri toplarken burnumdan nefes almamaya özen gösteriyordum..

" Babanın vurduğu yerler geçti, acısı geçti. Evden kovuldun, fahişe olarak suçladın ama geçti dimi ? Buda geçecek.. Neler geçmez.. Bunlar mı geçmeyecek? " dolaptan aldığım kucak dolusu kıyafeti karton kutuya koydum.. Sonra çekmece de iç çamaşırı çorabı herşeyi alıp kartona sıkıştırdım. Kartonu çekmiştirmeye başladım. Merdivenlerden indirmek kolay olmuştu.. Aşağıda çerçevede olan fotoğrafları da içini attım.. Sonra kartonu çekiştirmeye başladım. Hala gözyaşlarım akıyordu ve sinirim hat safhadaydı!

Kapıyı açınca bizimkilerle karşılaştım.. Can ve Tunç da gelmişti.. " Sakın karışmayın bana sakın! " sesim bağırmakta kısılmıştı.. Boğazım artık yanıyordu.. Tıpkı ciğerim gibi..

Yanaklarımı sildikten sonra bunun çekip kartonu arka bahçeye getirdim. Bahçe küreğini elime aldım ağır olması şuanda umrumda değildi.. Bana çukur lazımdı.. Anılarım için rahat etmem için!

Eşyaların sığacağı kadar büyüklükte oluşunca çukur koşar adım eve gittim. Mutfaktan bulduğum çakmak ve kolonya ile arka bahçeye geri döndüm... Kasıklarım artık yeter! Diye isyan etsene görmezden geldim.. Kalbimdeki acı ortadan kalkmalıydı.
Karton kutudaki kıyafetleri çukura atarken yanıma gelmeye çalıştılar , " Sakın sakın! Yaklaşmayın bunu yapmam gerekiyor. "

" Neden güzelim az sakin ol pişman olacaksın. " başımı olumsuz bir şekilde salladım.. Kolonya kıyafetlere sıkmıştım. " Deniz bir kadın için terk etmiş beni.. Çok geç Can.. Bazı yaraları çabuk iyileşmesi için tuz basman gerekir.. yara çabuk iyileşir ama acısı çok fazla olur. Ben fazla acıya razıyım.. Yeter ki iyileşeyim.. " dedim yanan kibriti kıyafetlerin üzerine attım. Birden alevlenen kıyafetleri izlerken dizlerimin üzerine oturdum.. Kartondan fotoğrafları alevin üzerine attım. Fotoğraflar yanarken içimden birşeyler kopup yok oluyorlardı..

Her şey yanarken en son parçalanmış telefon elimde kalmıştı.. Gözümü kapatıp son göz yaşımı akıtıp onuda alevin içine attım.. Artık bitmişti.. Anılarımız yanmıştı.. Kalbimdeki anılar ise yavaşça yok olurdu.. Kamran beni tutup kendine çekti.. Alnıma öpücük kondurdu.. " Her şey güzel olacak ikizim, sana söz veriyorum.. " o bana sarılırken dahada ağladım.. Ama rahattım.. Azda olsa rahatlamıştım.. Nefesim kısık kısık değildi en azından...

Deniz'i unutacaktım...

Deniz Güney'i unutacaktım..

Zor olacaktı ama unutacaktım.. Zaman her şeyin ilacıydı. Kamran beni içeri götürürken son kez geriye baktım.. Herkes sönmeye başlayan ateşe bakıp ağlamıştı..

Artık ağlamak yoktu. Gözyaşı yoktu.. Artık AŞK yoktu.. Aşk zaten hiçti.. Şimdi lügatdan silindi..

Bütün herkesle birklikte oturup yemek yedik sohbet ettik. Sanki daha önce Deniz hiç olmamış gibi. Hatta güldüm bile. Tunç zorda olsa bir espri yapmıştı.. Ona gülmüştüm... Avukat gelene kadar Hira ile oynadım.. Çok güzel gülüyordu bir kaç tel saçım elinde kalsada kokusu ve gülüşü herşeye bedeldi..
Avukat gelince Makbule Yaşar'ın bütün mirasını bana bıraktığını öğrendim. Bizim dükkanda 300 metre kadar uzak biryerde dükkan almıştı. Oda benimdi.. Vasiyet olarak dükkanların başına geçip iyi bir iş yapmamdı..

Depresyon olayı rafa kalkmıştı.. Bankadaki 50 bin bile bana aitti.(2015 yılına göre çok iyi bir para idi.) Her şey güzel olacaktı biliyordum. Ben istersem her şey mükemmel olurdu.. Ben kendim kaldırırdım. Ben istersem her şey mümkündü. Biri için hayatım mahvolmayacaktı. Gitti mi ? O kaybetmişti. Bu kadar.

Ertesi gün ilk değişiklik olarak kendimden başlamıştım. Ben artık hem iş kadını hem de anneydim.

 

Saçlarımın uçalarına renk verip kısalttırdım. O bana dahil hiçbir şey hak etmiyordu. Yeni dükkan mutfağı büyüktü o yüzden orası pasta & kafe tarzı olacaktı. Pastalarımız her gün taze olacaktı..

Ben istersem olacaktı. Ben başaracaktım sadece kendimi sevmem yeterliydi..

- Şuanlık SON -

Bağımlıyı 2015 yılında yazmaya başladım ve 10 yıl oldu tam bu zamanlar.. Benim göz bebeğim umarım bir gün daha iyi versiyonunu kitap olarak görebilirim..

 

2. Kitap profilimden ulaşabilirsinizz.. Öpüyorum sizi uykulu uykulu...

 

Bölüm : 26.02.2025 00:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...