
Sabahtan beri hiç gülmediğim kadar gülmüştüm, tufan sinirden kıpkırmızı olmuş bir şekilde mire doğru yürüdü
" kız ne sırıtıyorsun doğuma yeni giren at gibi! Kız bunlar elimde kalacak! Al şunları git vallahi yolarım ben bu kerkenez kılıklı kertenkeleleri!"
Diye bağırdı. Mir gülmekten ağzını açamıyordu ama Alara itiraz etti
" ya tuti Allah aşkına daha ne yapayım dibine girdim Tamer'in! "
Dedi. Tufan yanıma gelip durdu ve sakince Alara'ya döndü
" kız Arizona kertenkelesi kıçı sıkışmış kedi gibi cırlama bana! Duygu yok duygu! Kız senin kalbin yok mu, dümdüz bakıyor adamın suratına! "
Dedi, o kadar ince bir sesi vardı ki benim sesim Tufan'ınkinin yanında erkek sesi gibi kalıyordu... Alara mirin yanına gidip suratını ekşitti
" ya hocam vallahi elimden geleni yapıyorum! Ama bir türlü beğenmiyor bu pinpirikler kraliçesi! "
Dedi. Tufan hızla kızın üzerine atlarken mir araya girdi, tufan üzerini düzeltti
" kız memeli gillerden yarasa seni gebertirim de şükret erkeğim girdi araya!"
Dediğinde tutamadım ve bastım kahkahayı! Herkes bana dik dik baktı ve önce tufan ardından mirde eşlik edince nefessiz kalana kadar güldük.
Çok gülmüştüm bugün hem de hiç gülmediğim kadar... Provalara hala devam ediyordu herkes, arada Tufanın cırlamalarını ve Alara'nın söylenmelerini duyuyorduk. Tufan bir yandan söylenirken bana doğru geldi
" kız bu meymenetsizler bir boku beceremeyecek! Sen yardım etsene kız bize!"
Dediğinde herkesin gözleri üzerime çevrildi
" kız bak 2 güne oyunumuz var! Ama bu duygusuz biblolar bir haltı beceremiyor! Ayol ne olursun azıcık bak şu repliklere de belki becerirsin bir şeyler! "
Dedi. Ağzımı açabilsem reddederim ama dilim susmakta ısrarcıydı! Mir yanımıza gelerek
" korkma kaçak! Sadece bir oyun, hem ışıklar kapalıyken seyircileri göremezsin, ayrıca bu bir komedi şov! İnsanların kahkahaları sana çok iyi gelecek! "
Dedi. Cevap veremiyordum ki! Hemen kendimi toparlayıp boğazımı temizledim
" ama ben anlamam ki böyle şeylerden! Hiç deneyimim yok! "
Dedim. Tufan kahkaha atıp
" ayol bu alıkların deneyimi varda ne oldu! Sabahtan beri bönek bönek bakıyorlar suratıma! "
Dediği şeye gülsem de toparladım çok komikti bu tufan... İnsanları konuşma şekliyle bile güldürürdü. Elime senaryoyu alıp baktım biraz, leyla ile mecnunu komediye çevirmişlerdi... Aslında çok eğlenceliydi bir kaç denemeden sonra tufan yanıma gelip sıkıca sarıldı
" ayol starım! Kız yerim seni portakallı reçelim! Oldu bu iş"
Dediğinde heyecandan dilim damağım kurumuştu. Mir yanıma gelip
" harikaydın kaçak! Sanki yıllardır sahnedeymişsin gibi oldu, leyla rolü senindir!"
Alara'nın hoşuna gitmese de sessizce başıyla tebrik etti beni. Tufan ve diğerleri yanımızdan ayrılırken mire yaklaştım
" benim gitmen lazım mir!"
Dedim. Mir kaşlarını çatarken
" nereye Dilvan? "?
Dedi. Bende bilmiyordum ama onu tehlikeye atamazdım, Aram beni bulsa bile tek olduğumda bulmalıydı. Yoksa zarar verirdi buradaki herkese
" söz verdin bana İstanbul'a geldikten sonra bırakacaktın! "
Dedim. Eliyle tufanların olduğu tarafı gösterdi
" söz verdin onlara, 2 gün sonra ki oyun için yardım edecektin üstelik leyla olacaksın Dilvan!"
Dediğinde suratım düştü. Bu güzel insanları kıramam ki üstelik mir bana yardım etti... Başımı onaylar gibi salladım.
" peki ama oyun gününe kadar sonra giderim! "
Dediğimde hafifçe gülümsedi, tufan ve diğerleriyle vedalaşıp mirin arabasına bindik
" biraz gezelim mi? Gideceğin üniversiteye de bakarız ne dersin!?"
Dediğinde minnetle baktım gözlerine. Karşılıksız, Sadece beni mutlu etmek için uğraşıyordu işte... Son 2 gün sonra gidecektim nasıl olsa.
" zahmet olmasın sana"
Dedim, emniyet kemerini takarken
" saçmalama Dilvan boşum zaten çocuklar hallediyor tiyatroyu, biraz gezmekten zarar gelmez!"
Dedi. Başımla onayladım onu ve yola koyulduk... İstanbul kocaman bir şehirdi ve gerçekten inanılmaz kalabalıktı. Arabayı park edip indik üniversitenin önünde ve girdik üniversiteye...
Her şey o kadar mükemmeldi ki rüya gibiydi, mir elimi tutup beni hukuk fakültesi binalarına yönlendirdi
"beğendin mi kaçak? Okulun burası işte!"
Dedi. Buraya bayıldım ben. Sonunda hayallerime kavuşuyordum.
" burası çok güzel mir! Çok teşekkür ederim sana!"
Diyerek sıkıca sarıldım ona, bana yardım ediyordu üstelik hiç bir şey beklemeden... Bütün gün hiç yorulmadan gezdik ve en sonunda eve geldik. Saat 21.30du, Mir'in elime tutuşturduğu senaryoyu dikkatle okudum ve ezberledim, ezberim kuvvetliydi.
" yemek yiyelim kaçak, sonra uyuyup dinlen!"
Dedi bende başımla onayladım ve birlikte sessizce yemeğimizi yedik, masayı toparlamasına yardım ettikten sonra
" iyi geceler mir ve bugün için çok teşekkür ederim sana!"
Dedim mir hafifçe gülümseyip
" benim için de harikaydı kaçak, iyi geceler! "
Dedi. Mir'in odasına girip üzerimi değiştirdim yatağa attım kendimi ve derince uyumaya başladım.
Yazardan...
Evet, kafesteki kuş buradaydı, onu bulmuştu genç adam... Bu mir denilen herifi gebertecekti ama daha zamanı vardı, sessizce pusuda bekliyordu genç adam. Kadınının canını çok yakacaktı genç adam, onunla evlenmek için yalvaracaktı kadını...
Bu evde o adamla geçirdiği her saniyenin bedelini en ağır şekilde ödeyecekti. O adamın yatağında uyuyordu şimdi tıpkı cennetten düşen bir meleğe benziyordu, o kadar eşsizdi ki aşıktı genç adam ona... Ama bedel ödeyecekti genç kadın. Hem de bu bedeli sevdiklerinin canıyla ödeyecekti...
Genç kadın her şeyden habersiz uyuyordu, o kadar masumdu ki bilmiyordu etrafına verdiği zararı, tek derdi kafesten kaçmaktı. Ama genç adam onu asla bırakmayacaktı...
Mir'se koruyacaktı bu genç kadını, tek derdi yardım etmekti ona, acısını hafifletmekti... Ve bunun için elinden geleni yapıyordu, fırsatını buldukça eğlendiriyordu genç kadını, o mutlu olmayı hak ediyordu hem de en çok o hake diyordu... Canının yanması umurunda değildi Mir'in, genç kadını o kafesten kurtaracaktı ve okumasını sağlayacaktı... Onu yem etmeyecekti törelere...
DİLVAN'dan...
Sabah gözlerimi araladığımda saat 08.23dü. Yavaşça doğrulup etrafıma baktım uykulu uykulu. Mir'in sesiyle kendime geldim
" kaçak uyan artık daha kayıt için okula gideceğiz!"
Dediğinde sıçradım yataktan ve koşa koşa kapıyı açtım
" kayıt mı? Ciddi misin mir! Okula mı? Kayıt mı?"
Dedim heyecanla. Mir kahkaha atıp
" sakinleş kaçak! Evet kayıt yapacağız okuluna... Haydi şu kıyafetleri giy de kahvaltıya in! "
Dedi ve elindeki poşeti uzattı. Utanıyorum ve alamıyorum, zaten yeterince şey yaptı benim için
" kaçak haydi ama akşama kadar bekleyemem seni!"
Dedi ve poşeti elime tutuşturdu... Minnetle gözlerine baktım ve gülümseyip aşağıya indi, odaya yeniden girip poşettekilere baktım... Siyah bir pantolon ve çokta dar sayılmayan beyaz bir gömlek. Tam bedenime göreydi, beğendim Mir'in zevkini. Hızla saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım ve evet hazırım...
O kadar heyecanlıyım ki kahvaltı bile yapmak istemiyorum hemen okula gitmek istiyorum... Çantamı da alıp çıktım odadan, mir kahvaltı masasındayken beni fark etti ve elindeki çantalı ağzına götürürken birden durdu, filmlerdeki gibi uzun bir bakışma oldu ve aniden toparladık ikimizde kendimizi.
" haydi ama! Bir an önce kahvaltını yap da çıkalım..."
Dedi ve biliyorum kahvaltımı yapmadan evden çıkamayacağımı, hızla oturup bir şeyler yedim ağzıma tıktığım peynir ve omletle konuşmaya başladım
" mor haydo kolk yedom ben!"
Dedim. Mir bana tuhaf bir bakış atıp, gülümsedi
" tamam tamam kaçak! Haydi gidelim!"
Dedi ve ikimizde kapıya doğru yöneldik. Kapıyı açar açmaz önümüzdeki büyük çelenkle ve üzerindeki notla göz yaşlarımı tutamadım
" benim olanı benden koparmaya çalışmak mı!? Ufaklık bunu annenle konuşmak istersin diye düşünüyorum! "
Sessiz ağlayışlarım gürültülü hıçkırıklara dönüştü ve Mir'in kollarını belimde hissettim, sımsıkı sarıldı bana saçlarımı okşadı
" her şey düzelecek kaçak,
ağlama! "
****
Merhaba kafes okurlarım ❤️
Bu Aram'ın aşkı bizi bitirdi öyle değil mi!? Peki ya sizce seven zarar verir mi?
Ya Mir?? Sizce hangisi🤭
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 7.83k Okunma |
450 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |