
İnsanın ruhu çıkarmıydı bedeninden ölmeden? Nefes alamayacağını hisseder miydi? İçi yangın yeriyken her şeye rağmen gülümser miydi? Silah sesleri kesilince kafamı kaldırdım herkes kendini yere atmışken tufan bir yandan bağırıyordu
" ay kız imdat!! Popom acıyor!! Eli kırılasıca! Vurdu beni!! İmdat ölüyorum!"
Tufan vurulmuştu, Rüzgar ona yardım etmeye çalışıyordu, Tamer ve Alara da birbirlerine sarılmış bekliyorlardı... Hızla Aramın ve Mirin olduğu yöne koştum. Mir'e attığı yumrukla Aram'ın önüne geçtim. Dolan gözlerimi umursamadan bağırmaya başladım
" bırak onu Aram ağa!"
Dedim. Aram silahını çıkarıp Mir'in anlına dayadı, sinsi ve ruh hastası gülüşünü takındı suratına
" benim olan bende kalır! Ona değen elleri kökünden keserim!"
Dediğinde silahın namlusunu tutup kendi kafama dayadım
" senin derdin onlarla değil! Benimle... Onlara zarar verme!"
Dedim. Beni duymuyor gibiydi sanki transa girmişti, tetiği çektiğinde çığlıklar bir birine karıştı, havaya sıkmıştı niyeti gözümüzü korkutmaktı, Mir beni arkasına alıp
" gücün Dilvan'a yetiyor değil mi Mardin'in ağası!? Sen insan değilsin ulan! Bu kızı ne sana ne de o iğrenç törelerinize yedirmem! "
Dedi, mir kesinlikle delirmişti. Ona kafa tutmak hele de anlına silah dayalıyken... Aram kahkaha attı
" sen kimsin lan!? O benim kadınım! Senin ona değdiğin her salisenin hesabını tek tek alacam senden! Gebereceksin! "
Dedi. Hayatım bir film gibi geçti gözümün önünden ve gerçekten geçti... Ona bir şey olması demek benim bitişim demekti. Yaşayan ölü olurdum buna dayanamazdım. Hemen Aramın önüne çöktüm normalde kendim için asla yapmazdım bunu ama oda biliyordu ki en çaresiz yanım ailem ve sevdiğim insanlardı, oda bunu kullanıyordu...
" bırak onları lütfen!"
Dedim, mir tam kolumu tutacakken Aram yine havaya sıktı... O iğrenç parmaklarıyla çenemden tutup başımı kaldırdı
" kaçarken de düşündün mü karıcım! Bu adamla aynı evde uyurken düşündün mü peki? Sana dokunurken aklına geldim mi Dilvan! Ha pardon kaçaktı değil mi?"
Dalga geçiyordu bizimle... Her ne kadar ayağa kalkıp baş kaldırmak istesem de şuan bunu yapamazdım. Eğer baş kaldırırsam Adım kadar eminim ki zarar verirdi buradaki herkese... Sessiz ağlayışlarım hıçkırıklara dönerken, mırıltı gibi çıkan sesimle
" lütfen yapma! Hepsi benim suçum ben istedim mirden beni kaçırmasını! O bir şey yapmadı yemin ederim!"
Dedim. Aram morardığını düşündüğüm çenemden çekti ellerini ve mire doğrulttu tekrar silahını
" senin ne haddine ulan benim olanı kaçırmak! Sen kimsin ki ha!?? "
Diye bağırdığında aynı anda tufanın sesini de duydum
" ay kız ölüyorum, ambulans çağırsanıza! İmdat kimsecikler yok mu? Bu adam kesecek bizi! Allah'ın cezası!"
Aram tufanı umursamadan kolumdan tuttu ve beni yerden kaldırdı, mir Aram'ın adamlarının elinden kurtulamaya çalışırken bir yandan da bağırıyordu
" ona dokunursan seni yaşatmam Aram ağa!! "
Dedi. Aram ona bakmadan gözlerime bakmaya devam etti
" seni uyardım! Kaçma dedim! Sen ne yaptın? Bencillik... Senin bu okuma sevdan yüzünden annen şuan hastanede ve canıyla cebelleşiyor!"
Dediği an bu son darbe oldu ve ardı ardına yumruklarımı Aramın göğsüne indirmeye başladım
" ne yaptın anneme ha?!! Allah'ın cezası ne yaptın ona! "
Diye bağırdım bir yandan şiddetlenen ağlamamı kontrol edemezken ağzımdan çıkan kelimeler beni çok yoruyordu. Aram arsızca kahkaha attı
" ben değil sen yaptın! Bu kendini düşünme hevesin yüzünden abin katil olacak! "
Dedi. Başımdan aşağı kaynar sular dökülürken ayaklarım beni taşıyamadı ve tam yere yığılırken Aram beni kucağına aldı. Direnemedim... Dokunma bile diyemedim. O kadar yıkıktım ki, bencilliğim anneme abime sebep oldu. Oysa bir şey istemedim ki ben sadece sakin bir hayat istedim her insan gibi... Aram adamlarına dönüp
" şu cızırtıyı hastaneye götürün başımı yedi! Diğerlerinin de ağızlarını kapattırın evlerine yollayın! Bu şerefsizi de inşaata götürün ben Dilvan'ı götürüyorum!"
Dediğinde, sessizce çıktı kelimelerim ağzımdan
" lütfen artık zarar verme! Bırak gitsin!"
Ses tonum hayatımda ilk defa bu kadar acınası çıkmıştı. Aileme verdiği zararlar yetmezken bu sefer masum insanların canını yakacaktı... Aram burnunu saçlarıma sürtüp derin bir nefes aldı
" artık çok geç ufaklık! "
Dedi. Sustum ve beni götürüşünü izledim... Daha doğrusu hayatımın bitişini, esaret altına alınışımı izledim... Beni yavaşça arabaya bindirdi ardından kendi de binince yola koyulduk, göz yaşlarım akmıyordu artık, bitkin düşmüştüm... Tek isteğim bir an önce anneme gitmekti ve Berzan'a hesap sormaktı...
15 saatlik bir yolumuz vardı ve ben dayanamıyorum... Ya anneme bir şey olursa? Berzan'ı asla affetmeyeceğim! Ya yanımdaki adama ne demeli ondan ölesiye nefret ediyorum! Saatlerce ne o ne de ben tek kelime etmemiştik. Mardin'e girince heyecanım iki katına çıktı bir an önce annemi görmek, sarılmak, o mis kokusunu duymak istiyordum. Hastaneye geldiğimizde tam arabadan inecekken Aram kolumu tutup beni durdurdu
" Yaptıklarının cezasını misliyle çekeceksin Dilvan! Bedelini seninle birlikte Mir ve annende ödeyecek. Şimdi kaçmaya çalışırsan seni şuan olduğu gibi yine bulurum. Annenin yanına gideceksin, onu göreceksin evet ama bu son olacak. Bir daha asla ne anneni ne de o şerefsizi göremeyeceksin ve buda senin için mükemmel bir ceza! "
Dedi. Ondan bütün hücrelerimle nefret ederken ima ettiği şeyi anlayamadım
" ne yapacaksın onlara? "
Diye sordum. Aram dudaklarını hafifçe ıslatıp gözlerime baktı, alev saçan yeşil gözleriyle
" benim keyfim neyi isterse onu! "
Dedi ve evet tam da Arama göre bir hareket. Şuan o iğrenç suratına tükürmek gelsede içimden kendimi sıktım şuan zamanı da yeri de değildi... Bileğimi ondan kurtarıp çıktım arabadan. Onunla daha fazla muhatap olmayacaktım. Direk hastaneye girdim ve karşımda Berzan'ı görünce kendimi tutamayıp atladım üzerine
" ne yaptın anneme ha?? Ne biçim bir insansın sen! Allah belanı versin senin!!"
Berzan sadece kendini korurken Aram beni belimden tutup ayırdı berzandan, kızaran gözlerimle
" seni asla affetmeyeceğiz! Babamda affetmeyecek!!"
Dedim. Aram bana sarılırken onu ittim, bana asla dokunamazdı! Hırsla kurtuldum ellerinden ve hemşireyi takip ederek yoğun bakımda yatan anneme koştum. Yanına giremiyordum izin vermediler. Durdum camın önünde baktım ona dikkatle... Solmuştu gül yüzü, iyice zayıflamıştı annem, saçları da çok dökülmüştü... Göz yaşlarım ardı ardına akarken seslendim ona duyabilir umuduyla
" annem!! Gitme ne olur. Bak geldim annem! Asla bırakmayacağım seni söz veriyorum! Bırakma beni anne! Bu insanlarla yalnız bırakma, sen gidersen ben biterim!!"
Hıçkırıklarım koridorda yankılanırken ayaklarım taşımadı beni ve olduğum yere çöktüm. Ne yapacaktım şimdi? Annem ya giderse? Ya babama giderse? Beni bırakmaz değil mi!? Beni burada bırakmaz, o bencillik yapmaz... O benim annem asla gitmez.
Ne Berzan ne Aram hiç biri yaklaşmıyordu bana, Aram bir kaç kez kaldırmak istedi yerden ama canımın acısıyla bağırınca uzaklaştı benden. Karışma oturdu ve ruhsuzca yok oluşumu izledi...
Neydi benim bu yaşadıklarım... Ben insan değil miydim? Herkes gibi hayal kurmaya hakkım yok muydu benim? Tek derdim okumakken annemi kaybedecek olma korkusu vücuduma buz çarpma etkisi yaratıyordu. Annem iyileşse bir gözlerini açsa, bir kere duysam kokusunu razıyım her şeye. Aram bu ruhsuz bedenime ne yaparsa yapsın umurumda bile değil ama annem uyanmalı ve iyi olmalı... Saatlerce bekledim o kapıda... Ne annem çıktı oradan ne ben girebildim oraya. Doktorlar en kötü ihtimale alıştırın kendinizi dedi ama ben alıştıramam... O beni bırakamaz! Ayağa kalktım ve hırsla berzan'a koştum uyuyordu koltukta. Avazım çıktığı kadar bağırdım ona
" ne yaptın anneme ha!?? Nasıl uyuyorsun sen böyle! Allah'ın cezası! Sen nasıl bir insansın ne yaptın anneme ne!??"
Berzan hızla uyanıp ellerimden tutup göğsünde sabitledi sıkıca sarıldı
" üzgünüm kardeşim! Yemin ederim ki bilerek olmadı! O benim annem Dilvan!"
Hırsla ittim onu ve gözlerine nefretle bakıp
" sen bir canavarsın! O senin annen değil duydun mu? O benim annem!! Tıpkı dedem gibi canavarsın! Mutlu ol tamam mı!? Sonra da git anne katili unvanınla ağalığa otur duydun mu beni!! "
Güçlü kollar tarafından sıkıca tutuldum, bana her dokunuşunda midemi bulandıran adama kıpkırmızı olan gözlerimi diktim
" mutlu musun Aram ağa! Beni mahvettiniz! Mutlu musunuz!! Oldu mu istediğin ha!?? Şimdi sen hangi yüzle benimle evleneceksin ha! Sana yemin ederim ki benim yanımda soluduğun her nefesi sana zehir zıkkım edeceğim!! Yemin ederim!!"
Sesini çıkarmadan kucağına aldı beni. Direnemedim ona, o kadar güçsüzdüm ki nefes bile alamadım... Annem ne olur kalk artık! Gitme, gidemezsin anne.
Aram sessizdi ve beni hastane odalarından birine götürüp sedyeye uzattı, hemşire koluma iğneyi batırdığında bile direnemedim. Diyemedim ki ' annemi kurtarın'...
Gözlerim kapanmadan gördüğüm tek şey Aramın iri cüssesinin yanıma sessizce uzanışı oldu...
******
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 7.83k Okunma |
450 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |