
Her şey şimdi bitecekti işte... Bu zulme ancak ben son veririm... Hayatım ne kadar zor olursa olsun sevdiklerimi korumalıyım. Onlar yaşayabilmem için tek sebep. Aramın sıktığı belimi yavaşça ondan kurtardım, hiç direnmeden bıraktı... Göz yaşlarımı silip Mir'e döndüm
" özür dilerim mir, her şey için... Sana bunları yaşatmaya hakkım yoktu. seni, Tufan'ı, Alara'yı rüzgarı hatta tameri bile çok özleyeceğim."
Mir ne yapacağımı anlamış olacak ki ilk defa o dimdik omuzları çöktü... Aram sessizce beni izliyordu, yavaşça ona yaklaştım ve gözlerine diktim gözlerimi
" senden kaçmayacağım ve seninle evleneceğim ama 3 şartım var! "
Dediğimde Aram'ın parlayan gözleri canımı iyice yaktı. Onu mutlu ediyordum bu boyun eğişimle, ama Allah şahidim olsun zehir edecektim hayatını... Kafasıyla onaylayıp beni yavaşça çıkardı odadan ve uzun koridorda biraz yürüyüp sağdaki 2. Odaya girdik. Mirin arkamdan bağırışlarını umursamadan Aram'a baktım
" eğer istediğim 3 şeyi yaparsan söz veriyorum sana evleneceğim ve kaçmayacağım!"
Dedim. Aram gülümsedi ve yanıma yaklaştı, saçlarımdan öpüp, yüzümü avuçlarına aldı
" ne istersen yaparım Dilvan! Yeter ki benimle evlen!"
Dedi. Ondan nefret etsem de bu karar benim dışımda herkes için iyi olacaktı...
" seninle evlenirim ama önce Miri bırakıp onunla bir daha uğraşmayacaksın, canını yakmayacaksın ve annemi iyileştirmek için her şeyi yapacaksın! "
Dediğimde tek kaşını kaldırdı ve başıyla onayladı bende yavaşça devam ettim
" okulumu bitirmeme izin vereceksin ve annemde bizimle birlikte yaşayacak! "
Dedim bunu da başıyla onayladı. Ve en önemli isteğimi de beklemeden söyledim
" ben asla istemeyeceğim ama istemediğim sürece bana asla elini sürmeyeceksin!"
Dediğimde. Kavisli kaşları iyice çatıldı, yavaşça ellerini yüzümden çekti ve birazcık yürüdü odanın içerisinde
" sen ne istediğinin farkında mısın Dilvan!"
Dediğinde hafifçe gülümsedim, ben Dilvansam seni süründüreceğim.
" şartlarım bunlar Aram ağa! Kabul etmeyeceksen yemin olsun ki asla evlenmem sonunda ölüm dahi olsa kaçarım sonuna kadar!"
Dediğimde Aram sinirle bir nefes verdi. Mecburdu, kabul edecekti yoksa oda biliyordu ölene kadar kaçacağımı...
" Mir'i bıraktım ve ona asla zarar vermeyeceğim söz veriyorum... Annen için en iyi doktorları tuttum ve onlara emanet... Ama İstanbul'da okuyamazsın Dilvan, kaydını İzmir'e aldıracağım. Orda yeni bir hayatımız olacak sen ben ve annen..."
Dediğinde İstanbul'da okumamak üzdü beni ama ne olursa olsun okuyacaktım buda yeterli bir sebepti... En önemlisi de Mir'di... Biliyorum onu bu yaptığımla çok üzdüm ama başka bir seçenek yoktu, Aram'ı çok iyi tanıyorum onu öldürürdü...Konuşmamız bitince birlikte çıktık o evden ve arabaya bindik. Onun sesini ne kadar duymak istemesem de sormak zorunda hissettim kendimi
" şimdi ne olacak?"
Dedim. Aram hafifçe güldü
" konağa bırakacağım seni, ne deden ne Berzan yaklaşamaz artık sana her şey usulüne göre olacak. Annen kendini toparlayınca gelip isteyeceğiz ve söz olacak. Ardından da güzel bir düğün, okulunun açılmasına az kaldı bir an önce her şeyi halledip gidelim ki oraya alışman ve yerleşmemiz kolay olsun."
Dedi. Haklıydı ne kadar çabuk o kadar iyiydi. Hem fazla bir teferruatta da gerek yok ki istemediğim bir şey için uğraşmam zaten.. Hep hayalimdi okul bittikten sonra aşık olup evlenecektim ben. Gelinliğimi hem annemle hem kayınvalidemle seçecektim. İkisi bir birini sevecek ama benim aldıklarım için didişeceklerdi... Ne güzel olurdu Mir'le evlenmek... Bunun düşüncesi bile yüzümü kızartmaya yeterken Aram'ın sesiyle bölündü hayallerim
" geldik Dilvan! şoför seni kapıda bekleyecek her gün, annen de şuan bu konakta, gerekli her şeyi yaptım ve hastaneyi konağa taşıdım, iyileşmesi için elimden geleni yapacağım!"
Dedi. Sesimi çıkarmadan başımla onayladım. Ve tam arabadan inecekken tekrar konuşmaya başladı Aram
" yarın Alya gelecek yanına birlikte çıkıp söz için gerekli olan her şeyi seçin"
Derken torpidodan büyük bir kutu çıkarıp bana uzattı
" bu telefon senin, benim numaram içinde var ve sakın unutma telefonunda ne yaparsan yap haberim olur!"
Dedi. Korkuyordu Mir'i aramamdan. Ama ben öyle bir insan değildim, her ne kadar Mir'e ihtiyacım olsa da onu arayıp ya da konuşup başını belaya sokmazdım, üstelik bi kaç güne kalmaz sözlü biri olacaktım bu sevmediğim biri bile olsa asla öyle bir şey yapmazdım.
" telefonuna ihtiyacım yok teşekkür ederim!"
Dedim arabadan inmek için kapıyı açtım ama Aram kolumdan tutup engelledi beni
" bunu al! Ne zaman ararsam ulaşacağım sana!"
Dedi. Hırsla elindeki kutuyu alıp arabadan indim ve sert bir şekilde kapıyı kapattım. Aslında bu kutuyu kafasına vura vura parçalamak vardı ama bunu ileride yapacaktım.! Suratım kıpkırmızı olurken sinirden, Aram sırıtıyordu, hemen arabanın önünden geçip konağın kapısına geldim. Dayak yediğim konağa... Giremedim oraya, durdum kapının önünde, Aram da gitmemişti henüz arkam dönük olduğu için ne yaptığını göremiyorum ama beni izlediği kesindi...
Oturdum kapının önüne sessizce, dizlerimi kendime çekip bekledim... Ağlamak istedim ama ağlayamadım. Burada geçen güzel günlerimi hatırladım, babamı... Sırf arkadaşım olmadığı ve amcamın çocuklarıyla anlaşamadığım için babam top oynardı benimle. Öperdi minicik ellerimden... Öyle içten 'kızım' derdi ki kalbimin içinden hissederdim sevgisini. Ardı ardına damlayan göz yaşlarımı durduramazken Aram yanıma gelip oturdu ve başımı omzuna koydu...
Acı çekiyordum bunu görüyordu ama yine acı çektirmeye devam ediyordu bana... Sevgi bu değildi ama, sevgi asla kırmazdı... Babamın sevgisi öyle güzeldi ki beni asla üzmezdi, ağlatmazdı... Sevgi babamınki gibiydi işte. Kafamı kaldırdım omzundan ve yüzüne baktım
" ne o pişman mı oldun!?"
Dediğimde kavisli kaşları yine çatıldı ama sesini çıkarmadı
" bence hoşuna bile gidiyordur senin! Ailem yok, arkadaşlarım yok, Babam yok! Nasıl bir his güzel mi? Mutlu musun!?"
Dedim, sesim sert değildi aksine o kadar yumuşaktı ki beni ciddiye bile almazdı Aram. Gözlerimi silip ayağa kalktım hemen ardından Aram'da kalktı... Yavaşça ona yaklaşıp gözlerine diktim gözlerimi
" Allah şahidimdir Aram ağa, benimle evlendiğin günden sonra hayatın zehir olacak sana! Ve yemin ederim ki artık tek damla göz yaşımı görmeyeceksin, seni sevindirmeyeceğim!"
Dedim ve kafamı çevirip konağa girdim. Ben güçlüyüm ve hep de güçlü olacağım. Asla kendimi ne bu konaktakilere ne de Aram'a ezdirmeyeceğim! Konağa girmemle Birgül abla koşup bana sıkıca sarıldı
" aa gızım nerlerdeydin sen? Emme merak ediverdim ben seni! İnsan heç demezmi ablam vadı arayam diye!"
Dediğinde bana kırıldığını anladım haklıydı da, hiç aramamıştım onu ama nefes almaya fırsatım bile olmamıştı annemi bile aramamıştım, sanki çok normal şeyler yaşıyormuşum gibi... Yanaklarından öpüp
" kusuruma bakma ablam başımdaki dertlerden kafamı kaldıramadım ki ben"
Dediğimde asılan suratımı elleriyle düzeltti
" tamam gız hemen şeyediveme sende! Anan geldiydi bogün uyuyo odasında o uyanıverene gada sende gelive yemek yi! Hem en sevidiğin yimeğe pişirivedim sana bee!"
Dediğinde gülümsedim, tabi ki sarma... İlk defa aç olduğumu hissettim ve Birgül ablanın peşine takılıp mutfağa gittim. Pişirdiği bütün sarmaları mideme bir güzel indirdikten sonra konuşmaya başladım
" abla ben gittikten sonra neler oldu konakta! "
Dedim. Birgül abla severdi benimle dedikodu yapmayı, ama bir tek benimle yapardı... Ballandıra ballandıra anlamaya başladı
" gızz seni alıvedi ya bizim gara oğlan senin bu deden çıldırıvedi! Konağa neyin bir birine gattı! Anana bağırdı, gızdı... Sonra Berzan oğlan sakinleştirivedi dedeni! Seni aradıla emme sonra gara oğlan bunlaa tehdit edivemiş, sana bişi edelese bu eve haciz yollatıverirmiş, borçları vaamış bu gara oğlana! "
Suyundan bir yudum alıp devam etti anlatmaya
" sona sen yokkene bu Salih emicenin gızı vaaya onu da gara oğlanın sakat gadişiine vediler... Yingen çok yalvadı emme deden dinlemedi, mahçup oluvemiş gara oğlana o yüzden verivecekmiş gızı! Yalana bak yılanın gadişii gız bu senin deden oluvecek adam!"
Öyle güzel anlatıyordu ki benim şaşırmam gerekirken daha çok konuşmasını bekliyordum, sessizce dinlemeye devam ettim
" emme onların düğününü felan seneye bırakıveceklermiş! Yingen anana çok yüklenivedi zavallım kaç gece ağlayıvedi damda! Sona bi gün bi bakıvedim Berzan oğlan Konağa girip yırtıveriyor gendini! Herkes çıkıvedi dışarı emme o anana goştu, anan daha ne olduğunu anlayıvemeden bi gargaşa oluvedi, emicenler, o yılanın gadişi deden, yingelerin filan derkene silah patlayıvedi sonra meersem anana isabet edivemiş bu gurşun! Sona hekime gittiler emme durum beyle gızım! "
Dedi. Demek kargaşa çıkınca silah yanlışlıkla patladı ama neden Berzan o kadar sinirli geldi ki konağa?
****
Merhaba kafes okurlarım 💜💜
Hepinizi seviyorum ve keyifli okumalar diliyorum 💜💜💜!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 7.83k Okunma |
450 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |