15. Bölüm

***15***

Seher çalışkan
vahsikelebek

Hava kararana kadar Birgül ablayla sohbet edip gülmüştük,iyi geldi bana bu güzel sohbet... Annem uyanınca fatma abla gelip haber verdi ve hızla yerimden kalkıp annemin odasına girdim. Daha iyiydi ve gözlerini açmıştı, yanına gidip alnını öptüm

" annem iyi misin? Bir yerin ağrıyor mu?"

Diye sordum annem hafifçe gülümsedi, hala halsizdi...

" iyim yavrum! Çok şükür rabbime, seni görmeden gitmedim babana!"

Dedi. Canını acıtmadan sarıldım anneme, kokladım derince... O kadar çok özlemiştim ki, ona bir güzel yemeğini yedirip arkasına yastık koydum

" neler yaptın kızım? İyi misin sen?"

Diye sordu. Evet bir anlaşma yapmıştık Aramla ve bende annemin üzülmemesi için güzel rol yapacaktım.

" iyim annecim, alıştım Aram'ı sevmiyor bile olsam evleneceğim onunla... Hem okulum için de izin veriyor. Sen, ben ve Aram İzmir'e yerleşeceğiz annecim... Burada dedemin emri altında yaşamana izin vermeyeceğim artık!"

Dediğimde annem gülümsedi, ellerimi tuttu ve öptü

" güzel kızım benim... Abin ne olacak? O buradayken nasıl geleyim yavrum! "

Dedi... Anne yüreği işte oğlum dediği canavar kendisini vursa bile yine de onu düşünüyor. Annemi anne olana kadar anlamayacağım ve bu sonsuza kadar anlamayacağım demek...

" anne Berzan başının çaresine bakar! Dedem olacak adam onu seviyor, korur kollar... Ama sen savunmasızsın, benimle gel lütfen!"

Dedim ve önceden babamı ikna etmek için kullandığım bakışlarımı attım... Masum...

" hele bir iyileşeyim kızım, toparlanayım... Daha söz kesilecek, düğün olacak çok işimiz var! "

Dedi. O beni gelinlikle görecekti ama ben kefen giyecektim... Ona bunu anlatamam ama o gelinlik benim için sadece bi bez parçası olacaktı...

" dert etme anne! Yarın Aram'ın kız kardeşi Alya gelecek...Alış verişe çıkacağız kız kıza... Söz için eksikleri alırım sonra da gelirler keseriz sözü."

Dediğimde annem gözlerime baktı

" istemiyor musun kızım hala Aram'ı? İsteksiz gibisin... Yani sözün olacak bi kaç güne ama sende hiç heyecan ya da mutluluk ifadesi görmüyorum! "

Dedi. Nasıl güleyim ki anne? Sevdiğim biriyle değilde nefret ettiğim biriyle evleneceğim. Her gece bir kez daha nefret edeceğim...

" alakası yok annecim sadece yorgunum biraz..."

Dedim. Annem inanmıştı yalanıma ve gülümsedi hafifçe

" tamam o zaman haydi odana git, duşa girip uyu biraz!"

Dedi. Tam kalkacakken telefon çaldı, nerden geldiğini bulmaya çalışırken Aram'ın aldığı telefon aklıma geldi ve hızla çantamı açıp aldım telefonu

AĞAM! arıyor...

Bu adam vallahi geri zekalı! Tam meşgule atacakken annemin imalı bakışlarıyla açıp kulağıma tuttum

"efendim Aram!"

Dedim. Aram yumuşak ses tonuyla

" nasılsın Dilvan?"

Diye sordu. Yemin ederim şuan içimden geçen tek şey bu adamı asmak! Her acıyı yaşatıp, dalga geçer gibi soruyordu nasıl olduğumu!

" iyim Aram! Bir şey mi var?"

Dedim çünkü eğer bir şey yoksa yüzüne kapatacaktım. Aram sabır dileyen sesiyle

" bugün kötü görünüyordun merak ettim seni!"

Dedi. Benimle evlenirse daha çok sabır dileyecekti onun bana attığı tokatların hesabını soracaktım ona! Sesimin Dalga geçer gibi çıkmasına dikkat ederek konuştum

" beni kötü gördüğün ilk ve son gün oldu zaten ben gayet iyiyim! "

Dedim. Asla güçsüz görmeyecekti beni, düştüğümde kalkamasam bile kalkmış gibi davranacaktım. Aram sinirle

" yarın saat 10.00 da hazır ol! Alya gelecek alış veriş için!"

Dedi cevap vermemi bekledi ama hemen yüzüne kapattım. Anneme çaktırmadan yanaklarına birer öpücük kondurup odasından çıktım.

Odama gitmeden önce eskiden babamla yaptığımız gibi dama çıkıp halının üzerine uzandım. Gökyüzü aydınlıktı ve yıldızlar parlıyordu... Şuan ki manzarada keşke yanımda Mir'de olsaydı. Bu düşüncem çok yanlış aslında biliyorum, Mir sadece bana yardım etmek isterken ben ona bağlanmıştım iyice.

Elimde olmadan gözleri, uzun ve gür kirpikleri geliyordu aklıma... Ne yaparsam yapayım çıkmıyordu aklımdan gülüşü. Kendime engel olmaya çalışıyorum çünkü ondan ne kadar uzak durursam o kadar iyi olacaktı... Acaba şimdi neredeydi? Ne haldeydi? Çok üzülmüş müydü?

Yazar'dan...

Genç adam mutluydu... Kadını onunla evlenecekti hem de kendi isteği ile. Çok uğramıştı ve sonunda ulaşmıştı amacına. Evet şartları vardı ama yeter ki yanında olsundu her şeye razıydı genç adam. Zaman geçtikçe alışırdı genç adama, hem aradaki bütün engelleri de kaldırmıştı. Sonunda hayalleri gerçekleşiyordu ve son bir hayali kalmıştı, hayatının aşkından bir parça... Erkek ya da kız hiç fark etmezdi genç adam için. Ama çocuklarının burnu tıpkı annesine benzemeliydi, gözlerinin çekikliği, dudaklarının şekli, her şeyiyle annesi gibi olmalıydı...

Hayali bile O kadar güzeldi ki genç adam engel olamıyordu hayal kurarken kendine... Bir gün sevecekti kadını onu, o istemeden asla dokunmayacaktı genç adam ona. Belki kötü hatta sevdiğinin dediği gibi canavar olabilirdi ama asla onun ruhunu incitmezdi, onun hafızasından silinmeyecek kadar kötü şeyler yapamazdı genç adam.

Bir gün gelecekti ve isteyerek severek olacaktı çocukları, sevgiyle ve çokça ilgiyle büyüyecekti çocukları...

Genç kadınınsa canı yanıyordu, istemediği bir evlilik ve sevmediği bir adam... Kendi için berbat bir karar olsa bile ailesi iyi olacaktı, en azından bir de ailesi için üzülmeyecekti genç kadın. Her zaman tıpkı babası gibi fedakar olmuştu yine fedakarlık yapacaktı diğerlerinin mutluluğu için...

Olan Mir'e olmuştu ama. Hayatta sevdiği ve seveceği tek insanı da kaybetmişti işte... Oda bir gün bir başka kadınla evlenecekti ve mutlu olduğu sıcacık bir ailesi olacaktı. Varsın yanında olmasındı genç kızın, yeter ki mutlu olabilsindi... Bu düşünce bile boğazına kadar acı dizmişti, keşke farklı koşullarda tanısaydı onu ama olmadı...

Bu evliliğe mahkumdu, yine babasının hırçın kızı olup boyun eğmeyecekti ama sadece kendi içindi, ailesi iyi olmalıydı... Genç adama şartlarını da söylemişti, ve bu şartlar olduğu sürece de onunla evliliği kağıt üzerinde olacaktı. Okulunu bitirecek ve kendi ayağının üzerinde duracaktı, zamanı gelince de annesini alıp gidecekti...

Mir anlamıyordu genç kadını, o kafesten kaçmalıydı. Asla o adamın istediğini yapmamalıydı, genç kadın hırçındı, öyle bir eserdi ki yakıp yıkardı her tarafı ama şuan durgundu... Ve Mir'in emin olduğu tek şey genç kadın kendini feda etmişti... Kendini korumayan ailesine ve aşık olduğu adama feda etmişti..

Hiç dillendirmemişti genç kadın ama Mir anlamıştı, görmüştü gözlerindeki aşk parıltısını... Nerden mi anlamıştı? Çünkü aynı parıltı kendisinde de vardı. Ve sonunda ölüm de olsa bekleyecekti genç kadını, bir gün gelecekti ve kafes kırılacaktı, kuş misali gelecekti sevdiği...

Dilvan'dan...

Sabah gözlerimi damda araladım, uyuyakalmıştım burada, saat daha erken olmalıydı çünkü güneş yeni yeni doğuyordu... Yavaşça doğruldum belim ağrıyordu tutulmuştum. İyice gerinip esnedim, yavaşça odama yürümeye başladım. Bugün Alya gelecekti ama ben gitmek istemiyordum, sadece yatağıma girip pikemi kafama kadar çekip ölüm uykusuna yatmak istiyordum.

Odama girip yatağıma uzandım, saate baktığımda 05.45'di... Daha Alya'nın gelmesine çok vardı saat 9 a kadar uyusam bir şey kaybetmezdim. Özlediğim yatağıma iyice yayılıp gözlerimi kapattım uykum vardı ve uyuyacaktım...

*****

Merhaba kafes okurlarım 💜

Bölüm bi kaç gün geç geldi kusura bakmayın... 🤭

Ama beğeni ve yorumlar az geliyor. Bende bu yüzden yazamadım biraz...Keyifli okumalar 💜💜💜

 

Bölüm : 16.01.2025 17:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...