18. Bölüm

***18***

Seher çalışkan
vahsikelebek

Aram gözlerime baktı derindi bakışları... Ama ne olursa olsun yenemeyecekti beni, pes etmemi bekliyordu ama bu asla olmayacaktı. Evet onunla evlenecektim ama sadece okulum ve annem içindi bu. Derin bir nefes aldı Aram

" seninle tartışmak istemiyorum Dilvan! Yarın akşam geliyoruz yüzükleri takıyoruz, önümüzdeki ayda düğün olacak!"

Dedi. Kendi düğününü bile planlayamayan ben sessizce bekledim, gitmesini... Başımla onayladım Aram bana yaklaşıp alnımdan öptü

" bugün her şeyi hazırlayacaklar sen annenle ilgilen birazda dinlen! Yarın akşam giymek istediğin elbiseyi Alya'ya söyle o getirecek "

Dedi gözlerime bakarak, bende sadece sustum Her zamanki gibi... Belimi hafifçe iterek içeri yönlendirdi beni. Dedemlerin yanına gitti bana son kez bakarak... Bende kafamdaki düşüncelerle annemin odasına girdim. Annem yatağına uzanmış sessizce düşünüyordu, yavaşça oturdum yanına ellerini tuttum

" nereye daldın böyle annem?"

Diye sordum. Annem kocaman gülümsedi

" mutlu ol kızım her zaman çok mutlu ol inşallah"

Dedi ve şuanda çok ihtiyacım olan hayır duasına sessizce içimden amin diyebildim. Annemi yanaklarından öpüp ayağa kalktım

" yarın söz var annecim bende odama gidip düşüneyim biraz ne giyeceğimi falan..."

Dedim ama çok isteksiz söylemiştim ses tonum beni her an ele verebilirdi... Annem hafifçe başıyla onaylayınca odasından çıkıp kendi odama yöneldim. O Aram'ı boğmak istiyorum. Yatağıma sessizce oturdum ne yapacaktım şimdi? Kaçamazdım, mecburdum. Okulların açılmasına da çok az bir süre kalmıştı bu yüzden Aram bu kadar acele ediyordu düğün için.

Hazırlanacaktım ve olaysız bir şekilde bu saçma sapan söz meselesini halledecektim. Yarın için giymek istediğim kıyafeti de Alya'ya söylemeyecektim, dolabımdan çıkardı bir şeyler nasıl olsa... Elime telefonu alıp aramı buldum ve mesaj yazmaya başladım

" Alya elbise için zahmet etmesin ben kendim hallederim!"

Yazdım. Ve ardından hemen Aram'dan mesaj geldi

" peki çiçeğim nasıl istersen..."

Yazmıştı. Çiçek senin anandır! Tövbe tövbe ya. Telefonu yatağıma atıp dolabımda yöneldim. Yarın için biraz bakınırdım böylelikle belki kafam da dağılırdı.

Dolabı açtım ve yavaşça ellerimi kıyafetlerin üzerinde gezdirmeye başladım. Genellikle siyah, kırmızı ve beyaz vardı. Bu lanet geceye de bir tek siyah yakışırdı. Siyah elbisemi elime aldım ve dikkatlice süzdüm, uzun zamandır giymemiştim bunu. Ve severek almıştım çok abartılı değildi ama çok da sade değildi... Aman neyse o pisliğe güzel olmak zorunda değilim.

Elbiseyi alıp güzelce astım, yatağıma girip düşünmeye başladım. Mir... Acaba şuan ne halde ne yapıyor? Beni bir kere olsun düşünmüş müdür? onu düşünmekten kafayı yemek üzereydim. olur olmadık her yerde aklıma geliyor ve bir türlü çıkmıyordu aklımdan.

O kadar zarar verdim ki ona ve arkadaşlarına... Üzgünüm... Çok özledim birden bire Tufan'ı ve diğerlerini... Çok eğlenmiştik beraber ve ben tiyatro oyunlarında oynayacaktım, yani Aram gelip mahvetmeseydi...

Mir'e o kadar ulaşmak istiyordum ki anlatmak istiyordum, evlenecektim ve bir daha onu asla göremeyecektim. Ne numarası ne de başka bir şeyi yoktu bende... Hem olsa da hangi yüzle arayacaktım ki? Ona da çevresindeki herkese de zarar vermiştim. Ve yarın akşamdan itibaren sözlü bir kız olacaktım...

Yatağıma uzanıp gözlerimiz kapattım. Belki biraz uyursam geçerdi... Gelmezdi aklıma o canavar ve onunla zorla evlendirilişim.

Gözümü açtığımda hava kararmıştı ama ben sadece 10 dakika uyumuşum gibi hissettim ve elimdeki telefonun ekranını açıp saate baktım, saat 19.25di... Baya baya uyumuştum ve akşam yemeği için giyinmem lazımdı, dedem akşam yemeğinde herkesin masa da olmasına baya özen gösterirdi.

Ayağa kalkıp odamdan çıktım banyoya yönelip elimi yüzümü yıkadım. Aynadan kendi yansımama baktığımda karşımda zayıflayan bir ucube gördüm. Çok fazla zayıfladım ve düşünmekten yemek yiyemiyordum. Bu böyle olmazdı bu şekilde savaşamazdım, önce kendime dikkat edecektim... Doğru düzgün beslenecektim ve etrafımdaki bütün canavarlarla savaşmak için güç toplayacaktım.

Yavaşça odama yönelip dolabımı açtım, beyaz gömleğimi ve kırmızı eteğimi giydim. Saçlarımı da güzelce tarayıp omuzlarımdan aşağı bıraktım. Hafifçe bir de makyaj yaptım işte şimdi hazırdım, tam da babamın kızıydım...

Odamdan yüzümde kocaman bir gülümsemeyle çıktım ve annemin odasına yöneldim. Odasında yoktu demek ki aşağıya inmişti hem de beni unutup...

Merdivenlere yönelip aşağı inmeye başladım tam o sırada tanıdık bir sesle yerimde durdum. Herkes salondaydı ve Berzan'da annemin yanında oturuyordu ellerini tutmuştu annemin, annemde ikide bir sarılıyordu Berzan'a. Her ne kadar sinirim tepeme çıksa da sesimi çıkarmadan salona girdim. Başta Berzan olmak üzere herkesin gözü beni buldu. Dedem şakayla karışık

" Dilvan gızım saat kaç olmuştur uyanmamışsen. Merak edidik seni."

Dedi. Yapmacık bir şekilde Hafifçe gülümsedim bende

" kusuruma bakma dede uyuyakalmışım."

Dedim. Dedem Berzan'ı gösterip

" ağabeyin gelmiştir gızım öpmeyacağmısen elini?"

Dediğinde annemin mahcup bakışları ve amcalarımın itici bakışları beni yerin dibine çekti. Bende dedemin dediğini göz ardı etmeden

"anneme bakmaya geldim ben dede. Maşallah gayet iyiymiş oda... Ne zaman yemek yiyeceğiz?"

Diye sordum. Berzan kafasını önüne eğdi ve sesini çıkarmadan beklemeye başladı. Dedem kaşlarını çatıp sakallarıyla oynamaya başladı

" neysem gızım. O vakit sofraya geçek! "

Dedi ve anlık gelen rahatlamayla bir 'oh' çektim. Herkes yavaşça kalkıp masaya oturmaya başladı... Annem benim ve Berzan'ın arasına oturdu, dedemin de 'afiyet olsun' demesiyle yemeğe başladık. Telefonuma gelen bildirim sesiyle dedemin ağır bakışları üst üste gelince hafifçe kızardım. Toplu ortamlarda telefonun sesini kısmayı unutmamam lazımdı...

Telefonu elime aldım ve gelen mesaja baktım, tabi ki de Aram'dandı.

" Berzan'da çıktı hapisten, şuan abi kardeş vakit geçiriyorsunuzdur eminim. Teşekküre gerek yok çiçeğim :)"

Gelen mesajla sinirim son raddeye geldi, resmen benimle dalga geçiyordu. Her şey onun elindeydi bu düğün işi de erken hallolsun diye dedeme Berzan'ı hapisten çıkarma sözü vermişti yüksek ihtimal...

Zaten hep bir söz verilirdi ve olan hep bana olurdu... Kesilen iştahımı umursamadan yemeğe devam ettim, asla vücudum dirençsiz kalmamalıydı. Sessiz sedasız bir yemeğin ardından dedem masadan kalkınca herkes teker teker kalkmaya başladı, yengelerim ya da amcalarım benimle konuşmuyorlardı. Nedeni ne ya da kimin yüzünden bilmiyorum ama böylesi iyi olmuştu...

Annemi yavaşça tutup kaldırdım. Berzan da yardım etti ve odasına götürdük... Annemi yatağına yatırırken

" ilaçların çekmecende annecim, suyu da koydum yarım saat sonra almaya başla ama hepsinin arasına yarımşar saat koy tamam mı?"

Dedim. Annem kafasını kaldırıp gözlerime baktı

" sen nereye kızım abinle otursaydık biraz daha"

Dedi. Anneme şuan ne desem olmayacaktı boşu boşuna kıracaktım kalbini. Hafifçe gülümsedim

" ben biraz hava almak istiyorum annecim. Siz oturun..."

Dedim. Berzan hala sessizdi, konuşmuyordu... Yavaşça çıktım odadan ve en sevdiğim yere dama çıktım. Uzandım oraya ve yıldızları izlemeye başladım, ne kadar süre geçti bilmiyorum ama aniden yanıma biri uzanınca hızla oraya döndüm. Gelen Berzan'dı...

" benimle konuşmayacak mısın kardeşim?"

Dedi. Sorduğu sorunun cevabını bilip yine de sormak kaçıncı seviye geri zekalılığa giriyordu? Hiç sesimi çıkarmadım, o yokmuş gibi davranacaktım.

" bilerek olmadı Dilvan yemin ederim ki bilerek olmadı..!"

Dedi. Yine ses çıkarmadan yıldızları izlemeye devam ettim. Berzan oturur pozisyona geçip devam etti

" o benim annem! Canım, her şeyim... Hiç bilerek kıyar mıyım ona? Kazaydı, yemin ederim ki kazaydı! "

Dedi. Sesi ağlayacak tonda çıkmaya başladı ama yine inadımı kırmayıp sustum. Bu adam ben konuşunca anlamıyordu, hatta sırf bu yüzden dövmeye kalktı. Konuşmayacaktım işte...

Berzan derince bir nefes aldı

" o gün geldim konağa bir hışımla, annem çıktı karşıma. Çekil dedim anlamadı, ne yaparsam yapayım çekilmedi önümden. Sonra birden s... Si... Silah patladı ben ne oldu anlamadım bile!"

Dedi. Daha fazla tutamayıp bağırdım ona

" neydi ha? Ulaşamadığın neydi de o hışımla elinde silahla girdin konağa! Sen annemin karşısına nasıl kendini bilmez bir zorba gibi çıktın! Bana yetti gücün, kızdın, dövdün ama annemden ne istedin sen! Neydi alıp veremediğinde annem seni durdurmak isterken vuruldu? "

Tek nefeste söylemiştim her şeyi. O bunu hak etmişti çoktan, gerçi yine anlamayacaktı ama en azından ben soruma cevap bulacaktım.

Gerçekten neydi Berzan'ı delirten şey! Silahla kendi konağına girecek kadar neydi onu bu hale getiren?

 

**************

Bölüm : 13.02.2025 18:30 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...