21. Bölüm

***21***

Seher çalışkan
vahsikelebek

Onunla yolculuk etmek bile canımı o kadar sıkıyordu ki... Sessizce bu işkencenin bitmesini beklerken Aram boğazını temizledi

" çiçeğim daha ne kadar böyle yapacaksın?"

İstemsizce gülme hissi geldi ama bastırdım. Ne sanıyordu ki onunla evleniyorum diye hiç bir şey olmamış gibi mi davranacaktım?

" asıl sen ne kadar devam edeceksin hiç bir şey olmamış da normal birbirlerine aşık çiftler gibi davranmaya? "

Zoruna gidiyordu, Her kelimem.

" bak Dilvan! Benimle evlenmeyi kabul ettin çünkü seni mecbur bıraktım haklısın. Ama beni birazcık anlamayı dene. Senin için her şeyi yaptım ve bütün hayatımı burada bırakıp seninle İzmir'e kadar gelmeyi seçtim. Orda yeni bir hayata başlamayı... Senin canını yakmak istemedikçe senin bu tavırların canımı sıkıyor! "

Dedi. Ve bir yola birde bana bakıyordu. Ne desem anlamazdı ki! Onun hissettiği hiç bir şeyi ona karşı hissetmediğimi, tek derdimin sessiz sedasız bir okul ve hayat olduğunu, bu yaşta evlenmek istemediğimi, bana yaşattığı ve benimse nefessiz kaldığım anlarımı... O bunları anlayamazdı.

" ben seninle evleniyorum ama sana eşlik yapmak için değil Aram ağa! Seninle evleniyorum çünkü buna mecburum. Hayatımdan hiç memnun değilken senin gibi yapmacık mutluluk pozları veremem!"

Dedim. Aram verdiğim tepkiye sadece tebessüm etti

" ben mutluymuşum gibi davranmıyorum. Ben mutluyum çiçeğim, çünkü seninle evleniyorum."

Dedi. Şimdi tam ağzına ıslak odunla vurmalık bir pozisyondaydı, dişlerimi sıktım bu adama hiç bir şey anlatamazdım çünkü algılayacak kapasitesi yoktu. Cevap vermedim ve yolun bitmesi için dua ettim.

Araba birden durunca etrafıma baktım, burası ne restoran ne de öyle lüks bir yer değildi. Sade ama çok güzeldi. Güllerin kapladığı yol mumlar eşliğinde koskoca gölün içindeki küçük ahşap bir kulübeye gidiyordu. Aram arabadan inince o gelmeden hemen bende indim, elimi sıkıca tuttu ve yürümeye başladık eteğime takılan güllerin verdiği görüntü çok hoştu, şimdi bu ambiyansı bozmak isterdim ama bu gece onunla tartışacak gücüm yoktu, sessiz sedasız bu gecenin bitmesi için dua etmekten başka çare de yoktu.

İkimizde çok güzel hazırlanmış olan akşam yemeği için masaya oturduk. Aram elinde kocaman bir kırmızı kutuyla yanıma geldi, inşallah saçma sapan bir evlilik teklifi değildir diye düşünmeye başlamışken beni nazikçe ayağa kaldırdı.

" bu yüzük rahmetli babamın anneme hediye ettiği içinde saflığı ve iyiliği barındıran safir taşı... Bunu hep sana vermeyi hayal etmiştim."

Dedi ve kutuyu açtı. İçindeki yüzük öyle güzeldi ki zarifliği beni benden almıştı. Ama tabi ki yüzüğün üstüne atlamayacaktım kırıcı olmamaya çalışarak

" bunu kabul edemem Aram ağa! "

Dedim. Aram gülümsedi ve elimi öptü, gözlerime baktı

" benim senden başka kimsem yok Dilvan, bırak da kalbimi parmağına takayım, canımı canına katayım..."

Ben şimdi evet tak desem gönlüm var gibi olacaktı ve buda onu umutlandıracaktı... Ve ben bunu yapamazdım

" Aram ağa bunu kabul edeme..."

Aram hemen lafımı kesip, yüzüğü parmağıma taktı

" lütfen... "

Dedi. Elimi ellerinden alıp sessizce yerime oturdum. Ne diyebilirdim ki? Aram'ın yüzündeki gülümseme ve benimse içimde oluşan vicdan azabı hissiyle yemeğe devam ettik. Yemek boyunca Aram konuşmadan beni izledi...

Yemeğimiz bittikten sonra Aram elimi tutup beni gölün kenarına götürdü, sessiz ve oldukça güzeldi. Bazen şaşırtıyordu beni Aram, tam diyordum ki bu adam duygusuz sonra birden yaptıklarıyla değiştiğini düşünüyordum... Beni belimden tutup kollarının arasına aldı, hemen itmeye çalıştım ama pekte bir işe yaramadı. Sarıldı ve öptü saçlarımdan bunu daha önce de yapmıştı hem bana hem de kardeşine.

" çiçeğim... Biliyorum beni hiç affetmeyeceksin ama inan her şey sana olan sevgimden, seni kaybetme korkumdan"

Dedi. Yine başlıyorduk anlaşılan... Sıkıca sarıldı ve burnunu saçlarımın arasına daldırdı. Tam onun beni sevdiğine inandığıma dair ufak bir kırıntı oluşmaya başlamışken kalbimde Mir'in sesi beni dünyadan kopardı

" mutlusun dilvan... Seni böyle görmeyi beklemiyordum ama bu canavara yenilmişsin!"

Dedi. Aram' ı kendimden itip Mir'e yaklaştım. Şimdi ne yapacaktım, ne diyebilirdim ki? Gözümden akan yaşları sildim ve yapmacık bir gülümseme taktım dudaklarıma

" ne sandın ki Mir? O benim sözlüm... "

Dedim. Bu sözler tiksinerek çıkıyordu dudaklarımdan ama o bana umut bağlamamalıydı. Onun kalbinin kırılmasına daha fazla izin veremezdim.

" ben seni onunla savaşan bir kahraman olarak düşündüm hep, hatta buraya da onunla savaşırken arkanda durmak için gelmiştim!"

Dedi. Gözlerindeki o hayal kırıklığı içimi delip geçiyordu. Ne desem bilemiyordum. Aram yanıma gelip elimden tuttu

" ne sandın zibidi! Defol git artık buradan, sözlümün etrafında görmek istemiyorum seni! "

Dedi. Şuan ondan bir kez daha nefret ettim, ve onun kalbi asla iyilik için atmazdı! Son kez gücümü toplayıp konuşmaya başladım

" artık savaş yok Mir. Aşk var, üzgünüm seni kırmak istemedim ama Aram benim sözlüm. Lütfen artık git buradan "

Dedim. Aram'ın yüzündeki zafer gülüşü içimde kor alevler yaratırken, Mir'in kırılan kalbinin sesini duydum. Başıyla onayladı beni ve yanıma gelip Aram'ın kollarından aldı ve sıkıca sarıldı bana

" savaşı bırakmak sana yakışmadı kaçak. Hayal kırıklığına uğrattın beni, ama mutlu ol artık karşına çıkmayacağım!"

Dedi. Aram burnundan soluyorken Mir son kez bana bakıp gitti. O gitti ve ben ona yalan söyledim. Dizlerimin üzerine çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Artık gücüm kalmamıştı, hayatımda sevebileceğim tek insanı az önce kaybettim.

" Ağlama çiçeğim bunun olması gerekiyordu!"

Dediğinde Aram kendimi tutamadım ve var gücümle onun omuzlarına vurmaya başladım

" senden nefret ediyorum hayvan! Sen iğrenç bir insansın, Allah'ın belası!!"

Diye bağırdım. Bu pislik adam asla değişmeyecekti. Ondan her geçen gün daha fazla nefret ediyordum. Ona vurmayı bırakıp ellerimle yüzümü kapattım ağlamam o kadar şiddetlenmişti ki nefes almakta güçlük çekiyordum. Aram beni kucağına alıp kulübeye taşıdı, sessizce oturttu ve yanıma oturdu.

Kendi kendime bağırmaya başladım, kelimelerim zor anlaşılıyordu ama yine de rahatlamak için bağırmayı seçtim

" hayatımı mahvettin hayvan! Tek derdim okumak ya, gerçekten birine aşık olup evlenmek! Ya her kızın böyle hayalleri vardır! Benim babam bile yanımda yokken ayakta kalmak için direniyorum! Ama senin o boktan hırsın hayatımı mahvediyor! Senden tiksiniyorum! Seni asla sevmeyeceğim Aram ağa! Ölmüş babamın üzerine yemin olsun senden hep nefret edeceğim! "

Ağlamam hafiflerken yavaşça ayağa kalktım Aram da benimle beraber ayağa kalktı döndüm baktım yüzüne. Biçimli kaşları, yeşil gözleri, uzun boyu... Daha fazla dayanamayıp tükürdüm yüzüne

" iğrençsin! "

Dedim. O bunu hak etmişti... Hızlıca yanından geçip arabaya bindim ve onunda binmesini bekledim. Telefonuyla uğraşıyordu birini arayıp kapattıktan sonra arabaya bindi. Arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk. Saat gece yarısını çoktan geçmişti hemen eve gidip duşa girecektim, tek arzum şuan sadece buydu. Aram boğazını temizledi

" çiçeğim. Artık etrafında dolanmayacak o Mir denen şerefsiz! Sende ağlama artık lütfen..."

Dedi. Benimle dalga geçiyordu bence. Hafifçe gülümseyip

" asıl şerefsiz kim biliyor musun? Sensin!"

Dedim. Birden fren yapıp bileğimi tuttu. Bana yaklaşıp

" benimle doğru konuş! O herif senin peşinde gezmeyecek! Eğer onu şuan gebertmiyorsam tek sebebi sana verdiğim söz!"

Dedi. Tıpkı yılan gibi tıslıyordu, kolumu ondan kurtarmaya çalışırken

" bırak kolumu! Bunu yapmak zorunda değildin, Zaten bana yaklaşmasına izin vermezdim aptal! Bunu yaparak eline ne geçti ha? "

Diye sordum. Aram bileğimi bırakıp zorla anlımdan öptü

" bana ait olduğunu görmüş oldu!"

Dedi. Şimdi bu beyinsize ne desem anlamazdı! Senin değilim desem benimsin derdi, seni sevmiyorum desem ben seviyorum derdi, seni istemiyorum desem, ben istiyorum derdi... Bu adam derdi, bu yüzden onunla daha fazla konuşmayacaktım. Benden cevap alamayınca arabayı çalıştırdı ve yola koyulduk.

Konağa gelince herkesin uyuduğunu anlamak zor değildi, buda benim işime geliyordu tabi. Kimseye hesap vermeden ve kimsenin sorularıyla uğraşmadan odama kaçardım. Arabadan inerken aram alışkanlık haline getirdiği gibi bileğimi tuttu

" seni çok seviyorum çiçeğim!"

Dedi. Bende kahkaha atıp

" geber geri zekalı!"

Dedim. Ve hiç bir şey söylemesine fırsat vermeden arabadan inip konağa girdim. Kimseye görünmeden sessizce odama girdim. Annem normalde uyumaz beklerdi ama buda benim şansımdı işte. Direk banyoya attım kendimi su aktıkça gözlerimdeki yaşları tutmak zorlaşıyordu, yine ve yine ağlamaya başladım. Mir çok kırılmıştı, ona resmen Aram'a aşık olduğumu söyledim. Bu onu her şeyden çok kırmıştı.

Keşke elimde olsaydı da inkar etseydim, zorla sarıldı okulum ve annem için susuyorum diyebilseydim. Ama bunlar mümkün bile değildi, Aram benim okulum için tek şansımdı. Kaçmayı denedim, hem de defalarca ama her seferinde buldu beni. Ölürsem tamamen kurtulurdum ama bu kadar basit olmayacaktı hiç bir şey.

Kızaran gözlerimle çıktım duştan hemen giyinip yatağıma girdim. Gözlerimi kapattım ve uykunun beni ele geçirmesi için uğraştım ama biliyorum ki bu gece asla uyuyamayacaktım...

 

Bölüm : 05.08.2025 23:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...