23. Bölüm

***23***

Seher çalışkan
vahsikelebek

Direndim. Hayata, babamın yokluğuna, bu acımasız insanlara, Aram'a, toplumun kınayan ve kıskanan bakışlarına, istenmeyen kız olmaya... Ben her şeye direndim.
Resmi nikah düğünden ve kınadan önce sessiz sedasız bir şekilde kıyılmıştı, hemen ardından da kınadan önce dini nikah kıyıldı.
Ve bu gün düğünüm vardı ama benim bir kadavradan farkım yoktu, giydirilip süslendiriliyordum fakat nefes almayı bile unutmuştum.
Güçlü durmak zorundasın Dilvan, çok az kaldı okuluna kavuşmana, hayallerine... Bugün burada ağlayan acı çeken bendim ama bir gün bu düzeni ve alışılmışı değiştirecektim. İnsanların bana bir malmışım gibi bakmalarını ve oradan oraya acımasızca savruluşumu değiştirecektim...
Sabah çok erken uyanmıştık, herkes oradan oraya koştururken ben odamda bir sürü insan eşliğinde hazırlanıyordum. Uyku düşünecek halim yoktu ama kaç gündür uykusuzluktan ve yorgunluktan şuracığa yığılabilirdim. İnsanların harika olmuş, bayıldım, muazzam görünüyorsun gibi cümlelerine soğuk bir gülümsemeyle karşılık verdim. Bugün beni kendi elleriyle görmüyordu buradaki herkes, onlara bunun için teşekkür etmeyecektim.
İşimiz bitince dışarıdan davul zurna sesleri yaklaşmaya başladı anlaşılan beni almaya geliyordu Aram bey. Gelinliğimin kuyruğu uzun olduğu için yürümekte zorlanıyordum bu yüzden annem ve bir kaç kız bana yardımcı oldu aşağıya inmem için, salona gelince başıma kırmızı duvağı örttüler. Berzan abimi(!) bekliyorduk kuşak bağlayıp beni bu müthiş evlerinden kovacaklardı(!) kurtulacaklardı benden. Berzan gelince dua eşliğinde kuşağı yavaş yavaş belimden dolamaya başladı, 3 kere doladı ve en sonunda bağladı. Ağlıyordu... Ama bu zerre kadar umurumda değildi. Kulağıma eğildi

" seni seviyorum kardeşim, çok mutlu olmanı istiyorum ve çok üzgünüm!"

Şuan ona kahkahalarla karşılık verirdim ama halim yoktu. Sarıldı bana ben sarılmadım ona ve kulağına yaklaşıp sessizce

" bu gün beni gömmek için geldiniz buraya ve sen Berzan ağa, bu günü unutma. Çünkü ben de sana merhamet etmeyeceğim! "

Dedim. Gözümden bir damla yaş düştü, ama kimse görmedi duvaktan dolayı. Berzan ağlayarak girdi koluma ve dışarıya çıkardı. O kadar kalabalıktı ki bir an ürktüm. Aram kapının önünde gururla beni bekliyordu, görür görmez gülümsedi yine beni beğenmişti. Bir kaç damla yaş daha firar etti gözlerimden, onun ellerine kalmıştım ve ailem dediğim insanlar benim için savaşmamıştı.
İnsanlar oynarken ben gelince durdular herkes bana bakıyordu, merdivenlerden indim ve Aram'ın tam karşısında durdum. Berzan kolumdan çıkmadan Aram'a yüksek sesle

" bacım senin namusundur, ona iyi bak Önce Allah'a sonra da sana emanet!"

Dedi. Ben bir tek Allah'a emanettim. Başka koruyucum yoktu asıl beni bundan korusun Allah... Aram elini bana uzatırken Berzan'a gülümsedi

" Xwişka te ne spartî Min, ew taca serê min e."
'kız kardeşin Bana emanet değil, başımın tacıdır'

Der demez davul zurna tekrar çalmaya başladı şekerler ve fıstıklar atıldı başımızdan bende Berzan'ı bırakıp Aram'ın elini tuttum. Aram'ın evinde yemekler veriliyordu asıl eğlence ordaydı bu yüzden beni alınca bizim tarafımızdaki bütün akrabalar damadın evine doğru yola çıktık. Gelin arabasında sadece ben ve Aram vardı, herhangi birini istemedi arabaya. Kendisi kullanmak istedi bende rahat oturmak için yeterli alanı açıp ön koltuğu oturdum.
Aram gülümseyerek
" bu gün o kadar güzelsin ki sana bakarken nazar ederim diye korkuyorum çiçeğim!"

Dedi. Bakma o zaman 'geri zekalı' demek isteyen iç sesime kulak asmayıp soğukça

" bakma o zaman! "

Dedim. Aram gülümsedi

" ah çiçeğim, bıkmadın beni azarlamaktan... Ama biliyor musun bu kadar âsi oluşun beni sana itiyor."

Dedi. Onunla dalaşmayacaktım her türlü bozamazdım moralini çünkü kendince savaşı kazanmıştı... Saçma sapan kornalar ve kısa bir yolculuktan sonra vardık Aram ağanın evine, o kadar kalabalıktı ki bir sürü aşiret vardı. Yemekler yenmeye başlanmıştı, buralarda adetti önce erkeklerin yemekleri hazırlanıp önlerine konur onlar karnını doyurunca kadınlar ve çocuklar yerdi.

Bizimkilerin yardımıyla zorda olsa indim arabadan, Aram koluma girince kocaman kapının önüne geldik. Evin büyük avlusuna girmeden önce bana süslenmiş bir kavanoz uzattılar içindeki bala parmağımı batırıp kapının üzerine sürdüm. Bunun amacı gelin eve tatlılık, güzellik getirsin diye yapılırmış. Ardından kocaman bir küp verdiler onu da kırıp sağ ayakla girdim kapıdan. Ben girer girmez alkışlar ve davullar çalmaya başladı. Aram beni ihtişamlı(!) yerimize bırakınca kendisi aşiretlerin yanına tek tek gitti. Uzaktan izledim sadece herkesi...

Bütün bekar kızların gözleri beni zehirlemek istercesine parlıyordu, halbuki Aram ağaları zerre kadar umurumda değildi bana kalsa onların olsundu ama maalesef hiç bir şey bana kalmıyordu... Herkes gün boyu oynayıp eğlenmişti, yemekler yenmiş takılar takılmıştı. Bizim kültürümüz böyleydi o kadar çok altın takılmıştı ki taşıyamayınca büyük bir çantanın içine konulmuştu hepsi. Gecenin sonuna doğru yavaş yavaş insanlar gidiyordu herkes yanımıza gelip bizi tebrik ediyordu, bu gece burada kalacaktık sabah da gidecektik İzmir de her şey hazırdı, ben sadece uyanıp arabaya binecektim. Herkes gidince saat 3.00 e doğru kendi ailemle vedalaştım, üzülmüyordum çünkü annemde bizimle gelecekti. Ve artık benim tek ailem Annemdi...

Herkes gidince Aram amcalarıyla bende annem ve Aram'ın halalarıyla gittim. Onların tabiriyle 'gerdek odasına' girdik beni yatağa oturttular ve kendi bildikleriyle bana neler yapmam gerektiğini anlattılar, onların anlattıkları zaten olmayacaktı ama ben yine de sessizce oturup dinledim. Bu da bizim buralarda adetti, gerdek öncesi damada erkek büyükleri, geline de kadın büyükleri anlatırdı, bilgilendirmeye çalışırdı... Annem anlımdan öpüp duvağımı kapattı, Aram'ın halaları da bana sarılıp odadan çıktılar.

Onlar çıkınca hızla ayağa kalkıp duvağımı çıkarttım, aynanın karşısına geçip saçlarımdaki tokaları çıkarmaya başladım. Yatağın üzerindeki geceliği görünce gözlerim yerinden fırlayacak gibi oldu, o kadar açıktı ki gecelik demeye bin şahit isterdi... Odanın kapısı tıklatılınca panik yaptım çünkü duvağı Aram'ın çıkarması gerekiyordu herhangi bir büyüğü geldiyse başım gece gece derde girerdi. Kapı aralandı ve içeri Aram girdi derince bir nefes alıp verdim. Şükür ki korkmamı gerektirecek bir durum yoktu. Aram duvağımı çıkardığımı görünce kaşlarını çattı ve yanıma yaklaştı

" sırf sana söz verdim diye bu kadarını yapamazsın! Sen benim karımsın Dilvan. Duvağı benim çıkarmam gerekiyordu beni burada biraz bekleyemedin mi?"

Dedi. Sesi yükselmişti ama Allahtan konağın bu odasının bulunduğu kat boştu. Çatılan kaşlarımla gözlerimi gözlerine diktim

" benim iradem dışında olan hiç bir şeyi kabul etmiyorum, bu evliliği de kabul etmiyorum bu saçma sapan gerdek gecesi zırvalığını da!"

Dedim. Aram bileğimi sıkıca tutunca istemsizce yüzümü buruşturdum çünkü canım yanmıştı, yüzüme iyice yaklaştırdı yüzünü

" cehennemin dibine bile gitsen seni bulurum, ya bu evliliği ve karım olduğun gerçeğini kabul edip soyadıma yakışır bir şekilde oturursun ya da o piçi gebertirim! Duydun mu beni?"

Diye bağırdı. Her cümlesinde bileğimi sanki daha fazla sıkabilecekmiş gibi sıkıyordu, o an ki acıyla gözümden yaşlar dökülmeye başladı

" sen ne biçim bir insansın ya? Neden hep beni zaaflarımdan, sevdiğim insanlardan vuruyorsun? Neden bir kere de insan olmuyorsun neden!?"

Dedim, sesim çok titremişti ve bu beni güçsüz gibi göstermişti. Aram elini gevşetip iki bileğimi de dudaklarına yaklaştırıp öptü, gözlerime dikti o zehir yeşili gözlerini

" asıl sen zaaftan vurmayı seversin Dilvan! Hayattaki tek zaafım sensin ve beni hep buradan vurdun!"

Dedi. Benden uzaklaşıp arkasını döndü

" ben duşa girip çıkana kadar sende kıyafetlerini seç ve o üzerindekini çıkar ben çıkınca sen girersin, işim fazla uzun sürmez"

Dedi. Bende ses çıkarmadan dediğini yaptım yatağın üzerindeki geceliği alıp dolaba tıktım, daha kapalı olduğunu düşündüğüm siyah takımı elime aldım şort ve gömlekti, buradaki her şeyden daha kapalıydı... İç çamaşırlarını da alıp yatağın üzerine koydum, şimdi sıra gelinliğin iplerini çözmeye gelmişti.

Boy aynasına yaklaşıp arkamı döndüm, sırtımın üzerinden popomun biraz üstüne gelecek kadar uzun ve sağlam olan düğümleri fark edince, aldığımda fark etmemiş oluşuma içimden hakaretler yağdırmaya başladım. Şimdi bunları nasıl açacaktım? odada makas aramaya başladım ama ne hikmetse bir türlü bulamadım. O anın verdiği sinirle yere oturdum ağlamaya başladım. Ne bu aptal düzene karşı çıkabilmiştim, ne zorla evlendirilmeye karşı çıkabilmiştim, ne bu gelinliği çıkarabilmiştim ne de makas bulabilmiştim. Aptalın tekiyim!

Yerde salya sümük ağlarken arkamda Aram'ın beni izlediğini fark ettim. Ayağa kalkıp ona döndüm

" neye bakıyorsun? Nasılda yendim bu aptal kızı diye mi düşünüyorsun? Bir gelinliği bile çıkaramadı mı diyorsun? Senden nefret ediyorum Aram ağa! Senden, evinden, sesinden, nefesinden nefret ediyorum!!"

Diye bağırdım. Aram kollarımdan tutup bana sarıldı, omzunda yaklaşık yarım saat ağladım. Artık ağlamaktan bitkin düşünce arkama geçti ve gelinliğin iplerini açmaya başladı, ipleri açtıktan sonra beni banyoya götürdü, beraber içeri girdik. Suyu ayarlayıp banyodan çıktı.

Gelinliği hızla üzerimden atıp suyun altına girdim, iyice temizlenip kendime geldikten sonra suyu kapatıp çıktım, bornoza sarındım ve yatağın üzerinde unuttuğum kıyafetleri almak için kapıyı araladım Aram yatakta arkası dönük bir şekilde uzanıyordu, kıyafetlerimi kapımın önüne bırakmıştı. Yavaşça onları alıp tekrar banyoya girdim, kurulanıp üzerimi giyindim.

Banyoda işim bitince çıktım, odada rahatça sığabileceğim bir kanepe vardı aramın yatağından bir yastık aldım ve kanepeye doğru ilerledim. Aram'ın sesiyle olduğum yerde durdum

" yatağa gir!"

Dedi, ve böylelikle hayatım boyunca sürecek olan emirlerinden birini verdi. Duymazlıktan gelerek yürümeye devam ettim ta ki ayaklarım yerden kesilip kendimi Aram'ın kucağında bulana kadar...

" çabuk indir beni!!"

Dedim. der demez de beni yatağa yatırdı, ama öyle insan gibi değil bildiğiniz fırlattı

" benden ayrı uyumayacaksın, sözümü tutuyorum ama senden ayrı uyumam karıcım!"

Dedi. Dirensem de bu böyle devam edecekti ve gerçekten halim yoktu neredeyse hava aydınlanacaktı ve bir kaç saat de olsa uykuya ihtiyacım vardı. Sessizce yatağa girdim Aram 'a arkamı döndüm ,gözlerimi kapattım...

Bölüm : 07.08.2025 12:43 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...