25. Bölüm

***25***

Seher çalışkan
vahsikelebek

Mutlu olurduk değil mi? Yaşanan kötü şeyler, ağır kayıplar, açılan yaralar bir gün geçerdi ve mutlu olurduk değil mi? Kimsesizken bile kocaman gülüşlerimiz ve ballandıra ballandıra çocuklarımıza anlattığımız güzel anlarımız da olurdu değil mi?
Gözlerimi Aram'ın sesiyle açtığımda, alışmış olduğum büyük evlerin aksine hayalimdeki gibi küçük ve sevimli bir ev karşıladı beni. Bahçesi çok büyüktü ama ev çok sevimliydi, arabadan yavaşça indim Aram'ın yüzüne bakmadan bahçe kapısından girdim. Evi gezmek istiyordum nedensizce, 4+1'di gördüğüm kadarıyla 3 kişi için oldukça genişti. Çok fazla komşumuz yoktu ama yine de güzeldi, kapının önünde ve evin etrafında her zaman olduğu gibi Aram'ın korumaları vardı. Korkuyordu belki de kaçarım diye, kim bilir belki de kaçardım...

Evi gezmek için içeriye girdim, beni 35-40 yaşlarında bir abla karşıladı. Sevimli yüzüyle gülümsedi

' hoş geldiniz Dilvan hanım'

Dedi. Daha öncede söylemiştim işçi patron ilişkisini sevmiyordum, üstelik burada bir esirdim arkadaşa da ihtiyacım vardı. Ben de nazikçe gülümsedim

" hoş buldum abla, senden bir şey rica edebilir miyim?"

Dediğimde başıyla onayladı beni, bende konuşmama devam ettim

" senden ricam bana hanım deme. Benim adım dilvan, sadece adımı söyleyebilirsin"

Dedim. Biraz şaşırmıştı galiba ama hemen toparlanıp gülümsedi bana

" peki öyle derim Dilvan, bu arada benim adım da çiçek."

Dedi. Mutlu olmuştum bana adımla seslendiği için, yavaşça içeriye girdim ve çiçek abla bana tek tek odaları gezdirmeye başladı. Biraz yorgundum ama uyumak istemiyordum, salon bence geniş ve rahattı. Tabi bizim oraların evlerine benzemezdi oralara göre küçüktü. Salonda gri ve oldukça rahat görünen koltuklar vardı, ön cephesi komple camdı ve etrafındaki saksılarla oldukça eşsiz görüyordu. Aram tahmin ettiğimden daha zevkliydi, köşe de siyah mermer desenli şık bir yemek masası vardı. Mutfağa doğru giden üçlü merdivenlerin hemen yanında büyükçe kitap rafları vardı. Salon çok sevimli ve şıktı, kendime ait bir evim olsa muhtemelen bu şekilde dekore ederdim.

İki koruma kendimizle getirdiğimiz birkaç bavulu yukarıya çıkarttılar, Aram yanımıza gelip elini belime koydu yanına yaklaştırıp saçlarımdan öptü.

" tamamdır çiçek abla, sen işine devam et ben gezdiririm karımı"

Dedi. Çiçek abla gidince Aram'ı kendimden uzaklaştırıp

" odaları gezelim o zaman"

Dedim. Aram elimi tutunca arkasından yürümeye başladım. Mutfak çok büyük değildi ama bize göre oldukça iyiydi. Aşağı katta olduğu gibi yukarı katta da banyo ve tuvalet vardı, yukarıya çıkıp önce yatak odasına girdik, kendime ait bir oda söz konusu olamazdı çünkü Aram'a bu konuda asla laf geçiremezdim, üstelik annem de bizimle beraber yaşayacaktı. Aramızda yaptığımız anlaşmayı bilmesi hiç iyi olmazdı. yatak odası ferahtı ve tavanın bir kısmı camdı, Aram beni ikinci kez şaşırtmıştı. beyaz, gri ve açık tonlu renklerin kapladığı oda çok güzeldi. Beğendiğim her halimden belli olurken Aram yanıma yaklaşıp

" sana güzel bir sürprizim var çiçeğim benimle gelir misin?"

dedi, başımla onayladım ve onun yönlendirmesiyle ilerledim. biraz ilerledikten sonra bir kapının önüne geldik, yavaşça kapıyı açtı ve içeriye girdik.

" burası senin için dekore ettiğim çalışma odan çiçeğim. beni görmek istemediğinde, ders çalışmak istediğinde, yalnız kalmak istediğinde burada rahat etmen için düşündüm."

dedi. oda o kadar güzeldi ki balkonlu bir odaydı , balkonunda beyaz minik bir masa vardı. Etrafında saksılar içinde çiçekler vardı. Aram biliyordu bahçeli evleri, yeşilliği, hayvanları sevdiğimi, beni mutlu etmek istemişti. Kapının hemen karşısında kocaman bir kitaplık vardı, yanında yine gayet rahat bir çalışma masası ve üzerinde de Laptop vardı. odanın bir köşesinde de oldukça rahat bir L koltuk duruyordu. odanın rengi, dekore edilişi çok hoşuma gitmişti. Aram'a dönüp soğuk olmasına dikkat ederek gülümsedim

" teşekkür ederim düşünmüşsün, uğraşmışsın o kadar"

dedim. Aram bana sarılıp saçlarımı koklayarak öptü, bunu sürekli Alya'ya da yapıyordu.

" seni mutlu etmek için her şeyi yaparım çiçeğim. hadi gel bahçede birer kahve içelim yorulduk bir kaç gündür. okulun içinde konuşuruz biraz."

dedi. haklıydı oldukça yorulmuştuk , ben kendi hayatımın peşinden o benim peşimden koştura koştura yorulmuştuk. beraber aşağıya indik Aram bahçeye çıkmak için salona geçerken çiçek ablaya seslendi

" çiçek abla bize iki kahve yapar mısın? ikisi de şekerli olsun."

dedi. Aram normalde insanlara iyi davranıyordu oysa bana bir canavarı andırıyordu. beraber oturduk bahçedeki masaya, ıslak çimen gibi kokuyordu her yer ve bu çok huzur vericiydi. Aram başladı konuşmaya

" naklini buradaki üniversiteye aldırdım çiçeğim. Her sabah seni ben götürürüm , çıkışta da ben gelemezsem Sadri'yi yollarım. "

dedi. ovuşturduğum ellerimi serbest bırakıp

" okula kendim gitmek istiyorum, herkes gibi sessiz sedasız gidip gelmek istiyorum Aram!"

dediğimde kaşlarını çatmıştı

" bak Dilvan seni okula yalnız gönderecek değilim! it çakal dolu her yer, kimseye güvenemem ben. okula gitmene, okumana karışmıyorum ama yalnız başına gidip gelemezsin. bu konu tartışmaya kapalı"

dediğinde sinirim çok bozulmuştu

" kendini insanlara göstermek ve evli olduğumu milletin gözüne sokmak dışında bir niyetin olduğunu sanmıyorum Aram ağa!"

dedim. Aram sinsi ve sinir bozucu bir şekilde güldü

" yani öyle de denebilir!"

dedi. tam ağzımı açacakken çiçek abla kahvelerimizi getirdi

" afiyet olsun Ağam"

dedi. tam giderken durdurdum onu

" kendine neden yapmadın abla beraber içerdik"

dediğimde Arama bakıp tekrar bana döndü

" yok kuzum, işim var zaten hem mutfakta size afiyet olsun "

diyerek gitti, acaba ona da mı öğretmişlerdi bizim oraların adetlerini. Aram'a sorma gereği duydum

" neden bizimle kahve içmedi?"

Aram kahvesini içerken

" bilmem belki canı istemiyordur."

dedi. kahvemden bir yudum alıp okula gitmek için daha nelere boyun eğeceğim diye düşünürken Aram tekrar başladı

" okulda yüzüğünü asla parmağından çıkarmayacaksın, öyle samimi erkek arkadaşlar asla istemiyorum. okulunda okuyan bir kaç adamım var en ufak sorunda yanında olurum."

dedi. çok güzel! okulda da rahat nefes alamayacak hep diken üzerinde olacaktım. bakalım daha kaç insanın benim yüzümden canı yanacak? şuursuzca davrandığının farkında bile değildi.

" tamam"

diyerek sesimi çıkartmadım. asıl güç okulum biter bitmez bende olacaktı, sırf okulum ve ailem için bu saçmalığa katlanıyordum zaten. ailem dedim pardon sadece annem için. Berzan ve diğerleri umurumda bile değildi. Aklım sürekli Mirdeydi, ne yapıyordu? o günden sonra ne hissediyordu? canı ne kadar acımıştı?

ona bunları yaşattığım için o kadar üzgündüm ki, bu işe bulaştırdığım için, bana yardım etmesine izin verdiğim için... Ama artık hayatıma devam etmek zorundayım, bu okul için bir çok şeyden vazgeçmiştim bu yüzden başarılı olmak zorundayım. Sessiz sedasız okulu bitirmek ve hayatım için tekrar savaşacak gücü edinmek istiyordum.

akşam olmaya başlamıştı hava da serinleyince içeri geçtik, ben önce sıcak bir duş alıp üzerime rahat bir şeyler giymek için yatak odasına gittim. sıcak bir duş oldukça iyi gelmişti bütün kaslarım rahatlamıştı, saçlarımı kurutup hafifçe topladım. yemek yemek için aşağı indiğimde Aram'ın masada oturmuş beni beklediğini görünce hızlıca masaya geçtim, çiçek ablayı da masamıza davet ederek akşam yemeğini yemeye başladık. Oldukça sessiz bir yemek olmuştu, çiçek ablayı tanımak istiyordum ama Aramdan çekiniyordu galiba, yemeğini de rahatça yiyemiyordu çünkü.

akşam yemeği faslı bitince çiçek ablaya masayı toplaması için yardım ettim. Aram da koltuklardan birine kendini atıp film seçmeye çalışıyordu, işim bittiğinde çiçek ablayla mutfağa girdim. çiçek abla gülümsedi

" sağ ol kuzum gerisini ben hallederim sen yorgunsundur, git de dinlen kocanla beraber"

dedi. bende tıpkı onun gibi gülümsedim

" bir şey olmaz abla iyim ben, el birliğiyle toparlarız hemen buraları."

dedim. oda fazla ısrar etmeden başıyla onayladı, ortalığı temizleyince çiçek abla ellerini yıkarken konuşmaya başladı

" bende gideyim artık kuzum, bu saatlerde kendi evime gidiyorum"

dedi. şaşırmıştım onu burada bizimle kalacak sanıyordum

" evin uzak mı buraya abla? bende bizimle kalacaksın sanıyordum"

dediğimde yavaşça mutfaktan çıkmak için hazırlandı

" yok kuzum sabah 7.30 da buraya geliyorum kahvaltı ve temizlik için akşam 8.30 a kadar burada kalıyorum, sonrasında şoför beni evime kadar bırakıyor."

dedi. gülümsedim onu geçirmek için eşlik ederken

" teşekkür ederiz bugün için ablacım, iyi akşamlar"

diyerek uğurladım. aslında sabah erkenden gelmesine gerek yoktu demek isterdim ama maalesef okulum başlayacaktı bundan dolayı bana çok yararı dokunurdu. en azıdan ev için üzerimdeki yükü alırdı. yavaş adımlarla odaya çıkmak için hazırlanırken Aramın sesiyle ona döndüm

" çiçeğim, film seçtim bizim için izlemez miyiz?"

dedi. yorulmadığım halde yorulmuş gibi yapmaya çalıştım

" çok yorgunum Aram sen izle"

dedim. tekrar yürümeye yeltendim ama Aram hızlıca yanıma geldi

" ne yapmaya çalışıyorsun Dilvan?"

" bir şey yapmıyorum Aram, yorgunum gidip dinlenmek istiyorum."

" 2 saatlik bir filmi izlemeyecek kadar nefret mi ediyorsun benden?"

gülmemek için o kadar zor tutuyordum ki kendimi. kafamı kaldırdım ve gözlerinin içine baktım

" bırak 2 saatlik film izlemeyi 1 saniye yanında nefes almayı istemeyecek kadar nefret ediyorum!"

dediğimde yüzü kızardı, sinirlenmişti ama zerre kadar umurumda değildi. ben ağlarken oda böyle boş boş bakıyordu yüzüme!

" peki o zaman karıcığım bizde uyuruz!"

dedi. ses çıkarmadan odaya doğru yürümeye başladım, arkamdan geliyordu. neyse ki bu gece çabuk bitecekti, direk yatağa girip arkamı döndüm ve gözlerimi kapattım. Yatağa girmemişti, nefes alış verişini duyuyordum, muhtemelen arkamda öylece dikiliyordu.

" neden bir kere bile olsa beni sevmeyi denemedin?"

dediğinde olduğum yerden hiç hareket etmedim, gözlerimi de daha sıkı kapattım

" o adama bile hep gülümsedin, senelerdir sana aşığım. bir kere bile olsa niye beni sevmeyi denemedin. o adama gülümsediğin gibi neden gülümsemedin? ya seni mutlu etmek için elimden geleni yapıyorum neden bir türlü o buzdan kalbin erimiyor benim için?"

dedi. sustu, derince bir nefes aldığını duydum. yavaşça yatağa girdi, tekrar derin bir nefes aldı

" senin kalbine eninde sonunda gireceğim çiçeğim, bunun uğruna neleri ve kimleri feda etmem gerekirse gereksin umurumda değil. "

dedi ve beni kendisine döndürüp alnımdan öptü, sarıldı ve sustu. bu dediklerin hiç bir zaman olmayacaktı ARAM MİRANOĞLU.

Bölüm : 10.08.2025 12:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...