
Okula fazla erken geldiğim için kantine doğru yürümeye başladım, kendimi bir tost ve vişneli meyve suyuyla motive edebilirdim. karnımı doyururken erken gelenin bir tek ben olmadığımı fark ettim. Yüz hatları yuvarlak, badem gözlü, uzun kirpikli, kapalı bir kız oturuyordu karşımdaki masada. Onu incelerken göz göze geldik bana hafifçe gülümsedi, bende ona hafifçe ve samimi olmasına dikkat ederek gülümsedim. telefonumdan saate baktığımda ders vaktinin geldiğini anladım, yediklerimi yandaki çöp kutusuna atıp kalktım ve AMFİ ye doğru yola koyuldum...
İlk ders Roma hukukuydu, yine biraz bekleyişin ardından sınıfa giren hocayla ufak bir tanışma faslı oldu ve ilk dersimizin konusuna giriş yaptık. o kadar özlemiştim ki ders işlemeyi, sınıfta olmayı, ders çalışmayı... ve okulumu elde edene kadar çok uğraşmıştım.
sınıftaki insanları izlerken kantinde gördüğüm kızında bizim sınıfta olduğunu fark ettim , oda beni fark etmiş olacak ki göz göze geldik ve hafifçe gülümsedi. çok sevimli bir kızdı yani en azından görünüşü öyleydi. ders bitince eşyalarımı toplamaya başladım bugün ikinci bir dersim yoktu , az önceki kız yanıma yaklaşıp elini uzattı
' merhaba, kaç defa göz göze gelince tanışmamız gerektiğini düşündüm'
dedi. bende tıpkı onun gibi gülümseyerek uzattığı elini sıktım
' merhaba, haklısın bugün çok fazla bakıştık'
' benim adım Belma. '
dedi. adı birazcık garipti anlamını sormak istedim
' benim adım da Dilvan, adın çok farklıymış anlamını öğrenebilir miyim?'
Belma gülümsedi ve kantine doğru yürürken devam etti
' Belma demek uysal sakin kişi demekmiş. bu ismi bana annem koymuş. babamla liseden arkadaşlarmış, sonra babam anneme aşık olmuş, hislerini anlatmış ve ilişkileri başlayınca annem o andan itibaren bir kızı olursa bu ismi koymak istediğine karar vermiş. Ama adımla huyumun hiç alakası yok'
diyerek gülmeye başladı. bende gülümsedim, kantinde rastgele bir yere oturduk. Belma gidip bize birer çay aldı ve sohbete devam ettik
' aslen Ankaralıyım ama babamın işlerinden dolayı İstanbul da yaşıyorduk, ben üniversiteyi kazanınca da burada yurtta kalıyorum.'
dedi çayından bir yudum aldı, fazla konuşkan ve sevimliydi. devam etti sonra
' burada çok arkadaş edinemedim hepsi çok fazla havalı ve gereksiz korkaklar.'
hemen araya bir soru sıkıştırdım
' korkak derken?'
' yani sanki onları bekliyormuşum gibi konuşmaya çalıştığım an kaçar gibi gidiyorlar'
dedi. kahkaha attım birden çok komik gelmişti bu durum bana
' sence de normal değil mi ama sonuçta bir çoğu ilk defa üniversiteye geliyor ve ister istemez önlem almak zorunda hissediyorlar kendilerini '
' evet haklısın galiba ya'
dedi ve benim gibi gülümsedi. sonra tekrar döndü ve cevaplamaktan çekindiğim bir soru sordu
' hep ben konuştum sen kaç yaşındasın ailenle mi geldin buraya?'
derin bir nefes aldım ve ne demem gerektiğini düşünmeye başladım
' ben 19 yaşındayım. ailemle gelmedim bu arada eşimle buradayım'
diyerek yüzüğümü gösterdim. şaşırsa da kendini hemen toparladı ve ardı arkası kesilmeyen sorularını sıraladı
' ne zaman evlendin yahu? nereli? yakışıklı mı? adı ne? nerede oturuyorsunuz? severek mi evlendin? vay be...'
dediğinde hafifçe gülümsedim
' yaklaşık 1 ay önce evlendim, severek evlendim, yani yakışıklı gibi, birazcık uzakta evimiz ama İzmir'deyiz , ikimizde Mardinliyiz'
dediğimde sessizce dinliyordu, azıcık yalan söylemiştim ama bu kadarı bile fazlaydı ilk defa tanıştığım birine. Aram'ın geldiğini söylediği mesajla ayağa kalktım
' çok güzeldi sohbetin ama eşim gelmiş beni almaya gitmem gerekiyor'
dediğimde benimle beraber kalktı ve yürümeye başladık. Aram kızın yanında vıcık vıcık davranmasın diye dua ederken yanıma gelip sarıldı, alnımdan öptü. Belma Aram'a tuhaf tuhaf bakarken ben hızla onları tanıştırıp arabaya bindim. o kadar sinirliydim ki şuan Aram'a sesini bile duymak istemiyordum. ama mümkün mü ?
' Dİlvan o kız kimdi?'
'öylesine bir kız işte'
' arkadaş konusunda konuşmuştuk unutmadın öyle değil mi?'
' unutmadım!'
Aram bir bana bir yola bakarken ona çiçek ablayı sormak istedim
' Aram çiçek abla nerde?'
' kovuldu!'
kaşlarımı çattım ve oturduğum yerden doğruldum
' ya ben istedim haberi bile yoktu kadını niye ekmeğinden ediyorsun sen!'
' çiçeğim ben sana benimle oynama diye defalarca söyledim. sana bir şey yapamazsam etrafındaki herkesi üzerim dediğimde de dikkate almadın beni. bu konuda ne kadar ciddi olduğumu anlamışsındır artık!'
' Aram lütfen, yapma bunu!'
dediğimde arabayı hafifçe kenara çekti. bana döndü ve ellerimi tuttu
' Sevgilim seni uyarmıştım!'
' bak yemin ederim bir daha böyle bir şey yapmam, arkadaş edinmeme bile izin vermiyorsun kendimi yalnız hissediyorum burada bitek çiçek abla vardı kanım ısınmıştı. annemi abimi hepsini elimden aldın bırak çiçek abla kalsın!'
dediğimde yutkundu ve konuşmaya devam etti
' ben yanında olduğum sürece yalnız falan değilsin karıcığım. çiçek ablaya son bir şans vereceğim beni pişman etme!'
dediğinde gülümsedim, ben gülümseyince Aram'ın yüz hatları yumuşadı ve alnımdan öptü. telefonla bir görüşme yapıp çiçek ablayı tekrar işe aldı. bir gün tüm bunların hesabını soracaktım ve asla bana dokunmana izin vermeyecektim. sadece biraz güçlenmeliydim...
Eve gittiğimde kapıyı çiçek abla açınca sıkıca sarıldım ona ve elinden tutup mutfağa götürdüm
' ablacım çok özür dilerim benim yüzümden az kalsın işinden oluyordun!'
çiçek abla yüzümü avuçlarının arasına aldı
' olur mu öyle şey kızım, üzülme sen bak buradayım yine'
Aram mutfağa gelip boğazını temizledi
' ben acıktım kızlar masa ne zaman hazır olur?'
çiçek ablayla bir birimizden ayrıldık ve ben hızlıca odama gidip üzerimi değiştirdim ellerimi yıkadım , tekrar mutfağa gidip çiçek ablaya yardım etmeye başladım. mis gibi kokan yemekleri hazırlayınca masayı kurduk sohbet eşliğinde beraber yemek yedik. bugün biraz yorulmuştum ve uykusuzdum, sabah erken uyandığım içindi büyük ihtimal azıcık da başım ağrıyordu. çiçek ablaya söyleyip masadan kalktım, merdivenleri yavaş yavaş inceleyerek odama çıktım.
artık odam diyordum ya da evim... aslında aitlik hissi yoktu ama insan başını koyacak bir çatı bulduğunda ve mecbur bırakıldığında oraya da evim diyebiliyormuş.
4 yıl sonra...
Bugün ki son dersten çıkıp kantine doğru yürümeye başladık Belma ile. çok keyifli geçmişti bu ders, çünkü en sevdiğim hocanın dersiydi. kahvelerimizi alıp boş masalardan birine oturduk. geçen 4 sene boyunca Belma en yakın arkadaşım olmuştu, çok farklı bir kızdı. akıllı, sevecen ve çok komikti. Aram arkadaş edinmeme uzun bir süre tepki gösterse de Belma dışında kimseyle yakınlık kurmayacağıma dair söz verince sessiz kalmasını sağladım. 4 yıl çok dolu geçmişti, mesleğime alışmaya ve kendimi gerçekten bir avukat gibi hissetmeye başlamıştım. Bu yıl sondu ve 2. dönem staja başlamak için hazırlanıyordum.
bu süre zarfında Mir'den hiç haber alamamıştım, ulaşmaya da çalışmadım çünkü Aram tek bir kozla beni okulumdan edebilirdi. Mir'i hiç unutamamıştım , bana olan bakışlarını, yanında olduğumda hissettiğim güven duygusunu, gerçekten içimden gelerek güldüğümü ve uzun kirpiklerini. Belki çok yakışıklı değildi başkalarına göre yine de bana dünyada ki en güzel adam gibi geliyordu. Bana hissettirdiği o hiç bir yerde bulamadığım aitlik hissi var ya rüya gibiydi, ama sonra uyandım rüya bitti kabus başladı...
bilmiyorum belki de bu şekilde düşünmek beni pislik bir insan yapıyordu çünkü evliydim. hayatımda ki hiç bir şeyi bana sormamışlardı ki , kalbim onu seçtiği için kötü biri olamazdım. bu kalbimin seçimiydi... Okulumu elde edene kadar çok uğraşmıştım bu yüzden tehlikeye atamazdım, mezun olmama çok az kalmıştı ve ben tehlike oluşturacak herhangi bir eylemde bulunamazdım. annemle aramız daha iyiydi, geçmişte yaşananlar Berzan'ın aklını başına getirmese de artık belaya bulaşmıyordu ve kendine çeki düzen verip dedemin istediği bir kızla evlendi. kızın adı Zilandı, mavi gözlü, sevimli bir kızdı ve bence zararsızdı en azından ben ve annem için. geçen yıl evlenmişlerdi Aramla beraber düğüne gitmiştik, herkes bizi yoğun bir ilgiyle karşılamıştı ve herkes bebek bekliyordu. Bu saçma sapan evliliği bir de bebekle taçlandırmak istiyorlardı, Allahtan Aram beni buna zorlamıyordu çünkü söz vermişti.
Aram geçen bu zaman boyunca fazla sessizdi yine de beni kıskanıp kısıtlamaya devam ediyordu, bıkmadan usanmadan her gün okula bırakıp okuldan alıyordu. okuldaki herkes az çok evli olduğumu ve Aram gibi bir eşim olduğunu biliyordu. çiçek ablayla aramız çok iyiydi evin içinde abla kardeş gibi olmuştuk, bazen Aramla şiddetli bir tartışma yaşadığımda hemen yanıma gelir beni sakinleştirirdi.
kafamdaki düşünceleri yudumladığım kahvemle bir kenara bırakıp Belma'nın sorduğu soruya cevap verdim
' ya Dilvan ben anlamıyorum bu hocanın dersini '
' sıkma canını kuzu hafta sonu bize gel istersen anlatayım sana anlamadığın konuları'
sunduğum teklif bir kere ağzımdan çıkmıştı ve geri alamazdım üstelik Aram'dan izin almadan eve davet etmiştim. umarım reddederdi ya da bir işi çıkardı.
' inanır mısın çok güzel olur arkadaşım ya'
dedi gülümseyerek, başa gelen çekilirdi ne yapalım bir şekilde ikna edecektim Aram'ı... iyi insan lafının üstüne derler telefona gelen mesajla Belma'dan ayrılıp okuldan çıktım ve beni bekleyen Aram'ın yanına gittim. yine her zaman ki klasik sarılmasını ve alnımdan öpmesini bekledikten sonra arabaya bindim.
' Aram benim sana bir şey söylemem lazım '
' tabi çiçeğim dinliyorum seni'
'böyle olmaz arabayı kenara çeksen olur mu ?'
Ben derin bir nefes alırken Aram arabayı kenara çekip ellerimi tuttu
' ne oldu çiçeğim söyle artık'
' Aram ben sana sormadan bir şey yaptım ama yemin ederim ağzımdan kaçtı bilerek olmadı'
Aram kaşlarını çattı biraz düşündü ve yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına ittirdi
'dinliyorum seni çiçeğim rahatla ve söyle'
' Aram ben Belma konuları anlamadım deyince aniden hafta sonu eve davet ettim ama yemin ederim düşünmeden söyledim'
dediğimde aram tuttuğu ellerimi öptü
' tamam çiçeğim sorun değil bir gün idare edebilirim seni'
dedi inanılmaz rahatlamıştım. kızmasını bekliyordum ama o ellerimi öpmüştü
' teşekkür ederim'
dedim ve gülümsedim. Aram arabayı çalıştırdı , eve gitmek için yola koyulduk...
*************
Sizi seviyorum keyifli okumalar ❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 7.83k Okunma |
450 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |