32. Bölüm

***32***

Seher çalışkan
vahsikelebek

Sabır çekerek aynı konuyu 6. kez anlatmaya başladım Belma'ya... Belma da benim gibi bıkmış olacak ki

' ya her şeyi anladım bu girmiyor kafama kuşum! ne zor konu bu '

dedi. bıkkınlığımı belli etmeden gülümsedim

' bence kafan error veriyor civciv, çok zorlardık onu bugün.'

diye cevap verdim. Belma kıkırdarken

' onu bırak da ben sizin bu evliliğinize bayıldım Dilvan!'

dedi. yüzümdeki gülüş aniden kayboldu, dışarıdan çok güzeldik demek ki ama içini öğrenmek bile istemezdi kimse. Ben başkasının aşkıyla yaşarken zorla evlendirilip kapana kısılmıştım, Aram'sa karşılıksız bir aşkla ömrünü çürütüyordu. tekrar gülümseyerek konuşmaya başladım

' sağ ol kuşum, Allah sana da sevdiğini ve sevildiğini hissettiğin bir evlilik nasip etsin.'

dedim, asla sevmediği bir adamla evlenmek zorunda kalmasını istemezdim. Hiç bir hemcinsimin bu şekilde acı çekmesini istemezdim... Belma gülümsedi ve neşeli sesiyle cevap verdi

' yok be kuşum ben bulamıyorum böyle seven kimseyi'

dedi ve ardından kıkırdadı, ah bir bilse hiç de güzel olmadığını

' öyle deme canım, geç olsun da güç olmasın dimi ama'

dedim ve çiçek ablanın bizim için hazırladığı öğle yemeğini beraber yedik. Belma ile akşam üzeri saat 17.30 ' a kadar vakit geçirmiştik, Belma bitirdiği çayını sehpaya bırakıp oturduğu yerden kalktı

' bende gideyim artık kuşum saat geç oluyor daha gidip ufak bir temizlik yapacağım odamda'

dedi, gülmüştüm buna aslında odası hemen hemen her gün temizleniyordu özel yurt olduğu için yine de Belma içine sinmediğini söylüyordu. Utanmasa çantasında temizlik malzemeleriyle gezip oturacağı her yeri silecekti

' bitmez senin bu temizlik sorunun kuzu ya'

dediğimde Belma dudaklarını büzdü

' bu bir sorun değil benim pasaklı arkadaşım. Bu bir ruhsal rahatlama yöntemi'

dedi. seviyordum bu kızı, uzun süre beraberdik ama ona doğru düzgün hiç bir şeyi anlatamadım bile, anlatırsam sevdiğinden müdahale etmek isteyecekti ve buda onun için büyük bir tehlikeydi. gülümsedim tekrar

' hadi öyle olsun bari'

Belma çiçek ablaya sarılıp

' ellerine sağlık her şey çok güzeldi çiçek abla, tekrar görüşmek üzere'

diyerek vedalaştı, ona kapıya kadar eşlik ederken sarıldık sıkıca

' dikkatli ol bu ara da istersen Sadri abiyle seni bırakabiliriz ne dersin?'

dediğimde kocaman gülümsedi ve neşeli sesiyle

' çok güzel olur ya metro çekilmez hiç'

dedi. Bende telefonu elime alıp Aram'a haber verdim, üzerime siyah deri ceketimi alıp Belma ile arabaya bindik. yol boyu sohbet ederken nasıl yurda geldik anlamadık bile... Belma arabadan inerken çokça teşekkür etti ve vedalaşarak ayrıldık. bir anda hava almak istediğim hissi doldu içime, Sadri abiye gülümsedim yine her zamanki gibi 'izin vermezsen bunaltırım seni' ses tonuyla konuşmaya başladım

' Sadri ağabeyciğim beni pasaport sahil kenarına götürür müsün? '

Sadri abi aynadan bana bakarken bir yandan da sık sık yola bakıyordu

' güzel kızım Aram Bey'in haberi var mı'

yüzüm düştü ama pes etmedim

' abi yok haberi ama vallahi bıktım aldığım nefesin bile hesabını vermekten, sen söylemezsen bilemez ki. Vallahi söz sadece bir saat nefes almak istiyorum gözden de kaybolmam'

dedim. Sadri abi derince oflarken

' ah kızım yakacaksın başımı'

dediğinde gülümsedim

' bak vallahi öğrenirse eğer sana onun haberi var diyerek yalan söylediğimi söylerim, başını asla belaya sokmam söz veriyorum'

dedim. evin yolundan ayrılıp başka bir yöne girdiğinde Sadri abiyi ikna ettiğimi anlamış oldum ve arkama yaslanarak yolu izlemeye başladım....

Sahil kenarına gelince Sadri abi arabada bekleyeceğini söyleyince inip biraz ileriye yürüyerek bulduğum ilk banka oturdum. derin derin nefesler almaya başladım, o kadar yorulmuştum ki 3 maymunu oynamaktan , acımıyormuş, hissetmiyormuş gibi davranmaktan. Okul bitince ne yapacaktım, nasıl kurtulacaktım? kime derdimi anlatıp adaleti arayacaktım? gözümden düşen bir damlayı elimin tersiyle sildim.

Aram neden hala buna devam ediyordu? düzelmiyordu işte, onu sevmiyordum hala neyi bekliyordu? belki onu değil de Mir'e aşık olduğum için beni cezalandırıyordu. Sırf Mir'i güvende tutmak için Aram'a evet demiştim, Sırf sevdiğim insanlar iyi olsun, güvende olsun diye kendimi feda etmiştim. Ya Mir ne düşünüyordu? kötü bir insan olduğumu mu? ya da savaşmaktan vazgeçip okulum için Aram'ı sevmeye çalıştığımı mı? Evlenmek için can attığımı mı? bu düşünceler beni bitiriyordu. Kirpiklerini aklımdan, gülüşünü kalbimden atamadığım adam neredeydi? benden vazgeçip başka biriyle mi devam etmişti yoluna?

Ah Mir bir bilsen direnmekten vazgeçmediğimi, bilsen seni sevdiğimi ama asla söyleyemeyeceğimi... İçimde büyüttüğüm bu koca sevgi içime sığmazken susmak zorunda olduğumu ve sevdiğim insanları korumak dışında elimden hiç bir şey gelmediğini bir bilsen. Nasıl yorulduğumu ama bir türlü omuzunda dinlenememenin verdiği yükü. Bunları sözlerimle anlatamayacağımı ama tek bir bakışınla anlayabileceğini bir bilsen. aldığım derin nefeslerle arkama yaslandım, gözlerimi kapattım ve suyun sesini, kuşların seslerini, insanların seslerini hepsini tek tek dinledim. Hayat devam ediyordu ama benim için Mir'i gördüğüm gün durmuştu ya da çok yavaş akıyordu. Ne yapacaktım ben? nasıl kurtulacaktım?

Annemin sesine ihtiyacım vardı onunla konuşmalıydım, telefonumu çıkardım ve annemi aradım. Annem telefonu öyle bir neşeyle açmıştı ki şaşırmıştım

' alo kızım!'

dediğinde sesindeki huzur hafifletmişti beni

' annecim nasılsın? iyi geliyor sesin'

annem neşeyle devam etti

' kızım hala oluyorsun, Zilan kızım hamileymiş!'

dediğinde durdum, düşündüm... ben sevinemedim, kız olursa Berzan gibi bir babaları olacaktı. Annemin sesi tıpkı benim gibi donuklaştı

' kızım ne oldu? sevinmedin mi hala olduğuna?'

diye sorduğunda ona düşüncelerimi yansıtıp üzmek istemediğimden çok sevinmiş gibi davranmaya başladım

' ah annecim sevinmez olur muyum? çok mutlu oldum onlar için, Zilan yanında mı telefona verir misin tebrik edeyim'

dedim annem de telefonu Zilana'a verdi

' alo Dilvan nasılsın?'

sesi heyecanlı geliyordu

' iyim sağ ol Zilan yenge, sen nasılsın? tebrik ederim hamileymişsin. sağlıkla al kucağına onu inşallah!'

dedim. Zilan neşeyle

' sağ ol Dilvan darısı başına inşallah, bu arada annem söyledi mi bilmiyorum ama 2 aylıklarmış uzun süre fark edemedim!'

dediğinde bir anda dondum, kendimi toparlayıp

' -larmiş derken yenge?'

Zilan sesli bir şekilde güldü

' ikizlermiş Dilvan, şimdilik ikisi de iyiymiş , bugün bayılınca doktora götürdü abin. Doktor hamile olduğumu ve 2 aylık olduklarını söyledi. Çok şükür sağlıklılarmış.'

dediğinde onlar için sevinsem de Berzan asla baba olmayı hak etmiyordu, zalim insanlar baba da olamazlardı eş de...

' çok sevindim yenge, Allah analı babalı büyütsün . sağlıkla doğsunlar , bir ihtiyacın olursa her zaman arayabilirsin beni biliyorsun değil mi?'

dedim. Zilan tekrar teşekkür edince telefonu kapattım. Zilan çok iyi bir anne olurdu ama Berzan zalimdi, nasıl baba olacaktı? inşallah beni yanıltır ve o iki küçük masuma güzel bir baba olurdu, tıpkı benim canım babam gibi...

Hayat böyleydi işte, ebeveyn olmayı hak etmeyen insanlar anne baba olurdu ama bunu gerçekten hak eden insanlar anne baba olamazdı ya da çok uğraşırlardı. Önceden evlilik ve çocuk gibi şeyleri sevdiğim adamla düşüneceğimi sanırken şuan ne bir evlilik ne de bir bebek istemiyordum. Ve bir gün Aram sözünden dönüp beni buna zorlar ya da bana zorla bir şey yaparsa diye korkudan ölüyordum. Şansıma bak ki ne öz Abimin baba olacağına ne de hala olacağıma gerçek anlamda sevinememiştim bile...

gözümden yine iki damla düşünce silmek için elimi kaldırdım ama uzatılan mendil ve duyduğum sesle olduğum yerde donakaldım.

' pes mi ettin kaçak?'

*********************************************

hadi bakalım diğer bölümü benim gibi heyecanla bekleyin! :))

Bölüm : 19.08.2025 21:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...