33. Bölüm

***33***

Seher çalışkan
vahsikelebek

Duyduğum ses halüsinasyon gibiydi, doğru değildi, rüya olmak zorundaydı... Kafamı yavaşça kaldırdım ve bana gülümseyerek bakan bir çift ela göz, ruhumu bile delip geçen kirpikleri gördüm.

'M...Mir!'

diyebildim sadece, öyle güzel bakarken sımsıkı sarılmak istedim boynuna. Kokusuyla dolsun ciğerlerim, kaybolayım kollarında istedim. ben yapamadım ama o sarıldı, sımsıkı sarıldı... içim deliniyordu, acım boğuyordu beni, ayakta duracak halim kalmamıştı, titriyordum kollarında...

' şişşş... sakinleş kaçak! buradayım, bu bir rüya değil'

dedi kulağıma fısıltı şeklinde, nasıl özlemiştim onu. kalbim göğüs kafesimi delecek gibi atıyordu ,Mir'in de kalbinin atışlarını hissettim. ağzımdan çıkan sözlere engel olamamıştım

' buradasın, inanmamışsın bana. Vazgeçmemişsin!'

dedim. Mir kollarını bedenimden ayırıp beni oturttu, kendisi de yanıma oturdu. Konuşamıyorduk, ne o ne de ben tek kelime laf edemiyorduk... Şuanı o kadar çok istemişim ki içten içe Aram korkusu uçup gitmişti yüreğimden. Ah benim bakışları mahsun, yüreği güzel sevdiğim. Nasıl dayanmışım görmeden bunca zaman gözlerini, nasıl durmuşum duymadan sesini. Bizi bize bırakmadılar... Mir'in hasret kaldığım sesi böldü düşüncelerimi

' nasılsın?'

Dedi. Nasıldım? İçimden geleni mi söylemeliyim?

' iyim sen nasılsın?'

Dedim, ona yine yalan söylemiştim. Mir yine benim aksime

' iyi değilim'

Dedi. Neden diyemezdim, nedeni belliydi işte... Üstelik hep böyle olıyordu, ben her yalan söylediğimde o inatla doğruyu söylüyordu. Yıllar geçmişti, huyları hep aynı kalmıştı ama. Nasıl da güzel bakıyordu öyle, içim içimden geçiyordu... Telefonuma gelen mesajla irkildim, kalbim ağzımda atıyordu. Mir'in bakışlarını görmezden gelip telefonun ekranını açtım

 Mir'in bakışlarını görmezden gelip telefonun ekranını açtım


O kadar korktum ki bir şey gördü ya da duydu diye... Hemen eve gitmek zorundaydım yoksa kesin bir şey olacaktı. Ayağa kalkıp koskoca maviliğe döndüm başımı, bakamadım Mir'in yüzüne

' üzgünüm artık gitmem gerekiyor'

Dediğimde ayağa kalktı ve yüzümü avuçlarının arasına aldı

' hala onun istediği gibi olmaya çalışıyorsun, ondan korkuyorsun Dilvan!'

Dedi. Evet korkuyordum ama o bunu anlayamazdı, onun yüreğinde sevdiği insanlara bir şey olacak korkusu yoktu

' Mir ben evliyim, hem de o adamla... Beni anlamıyorsun!'

Dediğimde sarıldı aniden, o sarılınca ağlamaya başladım durduramadım kendimi

' hayır Dilvan, bak kaçabiliriz. Kimse yok burada'

Dediğinde ondan uzaklaştım

' hayır, şuan burada olduğumdan bile haberi olabilir. Onun gözü her yerde sana zarar verir!'

Dediğimde durdu. Ağzımdan çıkan kelimelerden bir şeyler yakalamış gibi tek kaşını kaldırdı

' o adam seni benimle tehdit etti değil mi? Bu yüzden ne diyorsa yapıyorsun! '

Dedi. Tüm soğukkanlılığımla cevap verdim

' hayır, bu benim meselemdi bende böyle çözmek istedim. Onu sevmiyorum, istemiyorum, aramızda hiç bir şey geçmedi, bana asla dokunmadı. Bu benim tercihimdi'

Dedim. Yüzünde tuhaf bir heyecan, garip bir neşe vardı... Bir kağıt uzattı bana

' bunu al, numaram... Bir şey olduğunda bana yaz ya da özlediğinde. Bu koskoca şehirde seni kaybetmem kokundan tanırım ama sen yazmadan, sen aramadan arayamam...'

Dedi. Tekrar sımsıkı sarıldı ve derin bir nefes aldık ikimizde, onu öylece arkamda bırakıp hızla arabanın olduğu yöne ilerledim. biran önce eve gitmek zorundaydım, Aram benden önce eve giderse mutlaka şüphelenirdi... gözlerimden akan yaşlar mutluluk mu yoksa acı mıydı? onu gördüğüm için inanılmaz mutluydum ama asla kavuşamayacağımız gerçeğinin acısı dolanıyordu yüreğimde. Onsuz nasıl nefes alabildiğimi sorguladım, şuan onu gördüğüm için kalbim deli gibi çarpıyordu. nasıl gelmişti, nasıl bulmuştu beni? Ya Aram? onun burada olduğunu bana sarıldığını bilse kesin öldürürdü onu...

eve geldiğimizi anlayınca düşüncelerimden sıyrılıp koşarak eve girdim. Aram yoktu bu yüzden şanslıydım, benden önce gelseydi nasıl açıklardım ona? hızlıca odama gidip üzerime rahat bir şeyler giydim, mutfağa gidip çiçek ablaya sarıldım

' sen ne zaman geldin kuzum? hiç fark etmedim.'

dediğinde gülümsedim.

' abla Aram gelirse yarım saat önce falan geldiğimi söyleyeceğiz tamam mı?'

dedim, çiçek abla başıyla onayladı ve beraber akşam yemeği için masayı hazırlamaya başladık. kapı çalınca gidip açtım Aram hemen sarıldı biraz fazla abartıyordu bunu, saçlarımı kokladı elimi tuttu sıkıca

' özledim seni...'

dedi, çiçek abladan utandığım ve bana dokunmasından rahatsız olduğum için kendimi hemen ellerinden kurtardım.

' yemek hazır hadi üzerini değişip gel çok acıktım'

dedim hızlıca, Aram bozulmuş olsa da dediğimi yapıp odaya gitti ben ve çiçek abla da masaya oturduk ve gelmesini bekledik. bir süre sonra Aram geldi masaya oturdu ve beraber yemeğe başladık. yemek bittiğinde Aram çiçek ablaya dönüp

' çiçek abla masayı sen toplayıp çıkabilirsin, Dilvan sende yemeğini bitirince odamıza gel'

dediğinde kalbim korkudan ritmini değiştirdi, ama denileni yaptık. çiçek abla masayı toplarken bende ağır adımlarla odaya çıkmaya başladım. Eğer bir şey duyduysa veya gördüyse kesin beni de Mir'i de öldürürdü. odaya girdiğimde Aram balkonda oturuyordu, yanına yaklaştım

' bir sorun mu var Aram?'

dedim. yeşil gözlerini üzerimde gezdirdi

' hayır sadece seni özledim bu gün tamamen yanımdasın'

dedi. derin bir oh çektim, gülmeye başladı

' ne oldu çok mu sevindin?'

dedi. hafifçe gülümsedim, korkum uçup gitti demek ki görmedi... inanılmaz rahatlamıştım. Aram yanına eliyle vurup oturmamı istedi, yanına oturdum bende yine can sıkıcı bir konu konuşacaktık emindim.

' annem beni hiç sevmezdi...'

dedi aniden. ben daha cevap veremeden devam etti

' daha bebekken istememiş beni, babam zorlamış kucağına almaya, emzirmeye... Babam hep arkamdaydı çok severdi beni, ama annem ne zaman beni görse hakaret eder nefret ettiğini söylerdi. '

dedi derin bir nefes aldı. nasıl olurdu bu? bir anne nasıl çocuğunu sevmezdi? Aram devam etti konuşmasına

' annem genç bir kadınken bir adama aşık olmuş, babam da anneme aşıkmış. annem güçlü bir ailenin kızıymış babamda öyle ama annemin sevdiği adam basit bir çalışanmış tarlada, bağda, bahçede... annemin babası yani dedem kızına çok düşkünmüş istemediği hiç kimseye vermiyormuş annemi, babamlarda istemeye gitmişler ama annem istemiyor diye dedem vermemiş. '

dedi ve durdu biraz bende kendimi tutamayıp

' sonra ne olmuş ?'

dedim merakla. Aram gülümseyip devam etti

' babam bir kaç kere gitmiş kapılarına ama dedem vermemiş kızını. Babam bakmış olmuyor kaçırmış annemi ve tecavüz etmiş... bende tecavüze uğramış bir annenin oğluyum.'

dediğinde donup kaldım, annesi tecavüze uğramış... Sevdiği adama kavuşamamış ve üstüne kötü şeyler yaşamış.

' dedem de namus gereği annemi vermiş babama, düğün yapmışlar derken düğünden hemen sonraki sabah annemin sevdiği adamın cesedi bulunmuş dağların arasında, adam annemin evlendiğini duyunca intihar etmiş. Annem bunu duyunca günlerce ağlamış, o ara hastalanmış. yani aslında hamileymiş ama babamlar üzüntüden hastalandı sanıp doktora götürmüş ve bana hamile kaldığını öğrenmiş. '

dedi. bundan sonrakiler biraz ağır olacak ki yutkundu

' sonra annemde babamı sevmiş zamanla ama olan hep bana oldu 20 yaşlarına gelene kadar asla sevmedi beni. 2 kardeşimi de çok sever ilgilenirdi, asla kırmaz incitmezdi onları. sonra ikisi de öldü gitti işte. '

dedi. gözlerime baktı , saçlarıma gitti elleri

' sonumuz öyle olsun istemiyorum.'

dedi fısıltı gibi çıkan sesiyle, kaşlarım çatıldı ne demek istemişti? öyle bir niyetimi vardı bana karşı?

' hadi kalk uyuyalım.'

dediğinde sesimi çıkarmadan uyumak için yatağa gittim, arkamı dönerek uyumak üzereydim ki Aram belimden tutup yüzümü kendine çevirdi sarıldı ve burnunu saçlarımın arasına daldırdı. uyuyorduk, sarmaş dolaş...

sabah uyandığımda bugün pazar olduğu için biraz mutsuzdum, çünkü Aram ile daha fazla vakit geçirmek zorunda kalıyordum hep. yataktan kalkıp duşa girdim , üzerimi giyinip aşağıya indim bugün çiçek abla yoktu. Aram hala uyuyordu bende kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdim, masayı hazırlayana kadar Aramda indi ve beraber kahvaltı yaptık. Aram masayı toplamama yardım ederken konuşmaya başladı

' Zilan hamileymiş.'

dedi. donuk bir şekilde cevap verdim

' evet, annem söyledi bana da dün'

dedim. Aram derin bir çekip

' darısı bize o zaman.'

dedi. kaşlarım istemsizce çatıldı

' çocuk hayalin benimleyken gerçekleşemez, bunun hayalini boşuna kurup umutlanma!'

Aram mutfaktan çıkıp dikildi karşıma

' taş olsa yumuşardı be !'

dedi. güldüm sadece, hem zorla evlendik hem de mutluymuşuz gibi çocuk mu yapacaktım. çok bekler! bu günü sırf Aramla muhatap olmamak için temizlik yaparak geçirdim, kalan vaktimi de biraz not çalışarak geçirdim. gece olduğunda sessizce yatağa girip uyudum, bütün gün kafamda Mir ve söyledikleri vardı...

****************************************************

ne kadar acı değil mi? bir annenin çocuğuna bakarken yaşadığı iğrenç şeyleri hatırlaması... çok üzücü ki bunları yaşayan hemcinslerimiz var :(

üzücü bir bölümdü sizi seviyorum, kendinize iyi bakınn :)

Bölüm : 20.08.2025 09:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...