5. Bölüm

***5***

Seher çalışkan
vahsikelebek

Koltuğuma oturdum sakince ama herkesin gözü üzerimdeydi biliyordum... Kafamı kaldırmaya cesaret edemedim ve sessizce otobüsün hareket etmesini bekledim... Daha hareket edeli 5 dakika olmadan otobüs durdu, hızla etrafıma baktığımda silahlı adamlar tarafından otobüs aranıyordu, yolun ortasındaki arabaya baktığım an Aramla göz göze geldik. Hızla arabasından inip otobüse bindi... Bileğimi tutup indirdi beni otobüsten ve otobüs yoluna devam etti. Kolum o kadar çok acıyordu ki morardığına eminim... Aram kolumu hızla bırakıp bağırmaya başladı

" ne düşündün ha? O küçük beyninden ne geçti senin? Benden kaçamazsın demedim mi sana!? Hadi ben buldum seni ilk ama ya deden bulsaydı? Ben gelmeden gebertirdi seni!"

Dedi. Daha fazla dayanamayıp bende bağırdım

" seni istemiyorum anlamıyor musun? Gurursuz pislik! Keşke dedem bulup gebertseydi de yüzünü görmek zorunda kalmasaydım! "

Biliyorum çok acımasız konuştum ama sonuna kadar hak ediyordu... İstemiyorum evlenmeyi onunla, beni bir söze kurban verebilecek kadar zalim biri o... Yüzündeki Bütün damarlar seğirmeye başladı elini kaldırdı tam vuracakken gözlerimi sımsıkı kapattım... Ama bana vurmadı yanımızdaki arabaya vurmaya başladı, tekmeledi nefessiz kalana kadar vurdu... Kanayan ellerini görünce sarıldım ona yoksa daha çok zarar verecekti kendine, o zalim biriydi evet ama ben değildim canını acıtmasına izin veremezdim...

Sarıldığım an durdu derin derin nefes almaya başladı, sakinleşmeye çalışıyordu farkındayım, kollarını bana doladı yavaşça... Saçlarımı koklayıp öptü. Bir süre daha öyle kaldıktan sonra beni arabaya bindirdi.

" Dilvan sana son uyarım, kaçmaya çalışma... Sana söz veriyorum üniversiteye gideceksin ama benimle evli olarak tek şartım bu. Anneni de götürürüz orda yanımızda kalır... Ama düğün olana kadar konağa dönemezsin, aynı evde kalamayız ama en azından sen evimde kız kardeşimle kalabilirsin... "

Dedi. Yine sonunda onunla evlenmek vardı işte. Ben daha 18 yaşındayım, hayal kurmam gereken yıllarım var... Sesimi çıkarmadım yine, ağlayamadım, bağıramadım. Sadece sustum...

Uzun bir yolculuktan sonra Aramın evine geldik, yavaşça indim arabadan etrafımızdaki adamlara bakmadan giriş kapısına doğru yürüdüm... Kapıda tatlı minyon bir kız karşıladı beni.

" merhaba Dilvan ben Alya..."

Diyerek elini uzattı, bunun çok samimiyetsiz bir tanışma olacağını düşündüğüm için sıkıca sarıldım ona

" bende Dilvan gerçi sen tanıyorsun ama olsun"

Diyerek gülümsedim. Alya da gülümsedi ve koşarak arkamdan gelen abisine sarıldı... Benim hiç abime sarılamadığım gibi içten ve mutlu. Aram kardeşini sıkıca sarıp saçlarını kokladı, tıpkı bana yaptığı gibi... Çok güzellerdi abi kardeş ama canım inanılmaz derece sıkkındı Ne zaman bir yere gitsem yine aynı yere getiriliyordum. Bırakmıyorlar beni, nefes almama izin vermiyorlar...

Aram kapıyı kapatıp yanıma geldi ve elimi tutmak için yaklaştığında bir adım geriledim, bana dokunmasına izin vermem! Abisinin sinirini gören Alya hızla ortaya atlayıp

" acıkmışsındır sen Dilvan haydi yemek yiyelim!"

Dedi neşeyle. Aslında çok acıkmıştım ama yemeyeceğim... Alya ya gülümsedim

" teşekkür ederim ama aç değilim uyumak istiyorum!"

Dedim. Aram sinirle solurken

" bana bak Dilvan canımı sıkma yemeğini ye sonra uyursun! "

Dediğinde kendimi geri çekmeden bir adım öne gidip yaklaştım ona, gözlerine sabitledim gözlerimi

"sen ye dersen yemem! Uyu dersen uyumam! Senin emirini bekleyen tasmalılardan değilim Aram ağa! Git onlara emir ver! "

Dedim. Aram bileğimi tutup beni çekiştirmeye başladı, Alya durduramıyordu abisini

" abi yapma! Bırak kızı abi!"

Dediğinde çoktan Aram beni odaya itekleyip Alya'yı dışarda bırakmıştı. Beni yerden kaldırıp yatağa ittirdi, yavaşça üzerime geldi

" ben sana otur dersem oturur, kalk dersem kalkarsın Dilvan! Nefes alırken bile benim iznime ihtiyacın var anladın mı? "

Dediğinde tepki vermeden gözlerine bakıyordum, bu onu sinirlendiriyordu, gözlerimi kaçırmamı ya da başımı eğmemi bekliyordu ama yapmadım

" benden uzak dur! "

Dedim. Aram bana doğru iyice yaklaşıp aramızda mesafe bırakmadı

" belki şimdi uzak dururum Dilvan! Ama evlendiğimiz gün bensiz değil odadan çıkmak adım bile atmayacaksın!"

Dedi. Ve sinirle çıktı odadan... Arkasından bağırmaya başladım

" sen kimsin de izin alacakmışım be senden, pislik!"

Yalnız kaldığımı anlayınca hüngür hüngür ağlamaya başladım, öyle bir ağlıyordum ki ciğerlerime dar geliyordu nefesim... Alya sesimi duymuş olacak ki hızla odaya girip bana sıkıca sarıldı. İstediğim buydu işte, güven veren bir omuzda saatlerce ağlamak...

Kaç saat geçti bilmiyorum ama ağlamaktan şişen ve kapanan gözlerimle uykuya engel olamadım. Ölüm uykusu derler ya hani öyle uyudum, derin ve sessizce...

Yazardan...

Genç kadın henüz 18 yaşındaydı, yeni yeni büyüyordu ve bu acılar ona ağır gelmişti... Törelere, dedesine ve genç adama kurban gitmek istemiyordu. Sadece okumak ve eğitimli olmak istiyordu...

Daha çok küçüktü, evlenmek için, savaşmak için küçüktü... Babası olsaydı daha huzurlu olurdu hayatı, zaten ne olduysa onun gidişinden olmamış mıydı. Genç adam zalimdi ama kalbi güzeldi, eğer şartlar başka türlü olsaydı sevebilirdi belki genç adamı...

Genç adamsa kıza deliler gibi vurgundu... Nefes alışları bile genç kadını sayıklıyordu, Dilvan... Dilvan...

Onsuz olamıyordu genç adam, nefes alamıyordu... Bunca yıl beklemişti, büyümesini... Onu yıllardır seviyordu, koruyordu. Ama biliyordu ki genç kadın ondan nefret ediyordu... Oysa ki ne güzel sarılmıştı genç adama, nefesleri karışmış, kalpleri hızlanmıştı..

Henüz 23 yaşındaydı genç adam, tam 8 senedir bekliyordu bu anı, sevdiğine kavuşmayı bekliyordu bunca yıl, artık çok geçti onu bırakmazdı...

Dilvan'dan

Gözlerimi araladığımda hava baya kararmıştı komodinin üzerindeki saate baktım saat 22.14 tü. Yavaşça doğruldum ve yatağın üzerine benim için konmuş olabileceğini düşündüğüm pijamaları aldım elime. Duş ihtiyacı hissettim ve hızlıca banyoya girdim, rahatladım... Hem fiziksel hem ruhsal...

Kurulandıktan sonra üzerimi giyip saçlarımı kuruttum, aşağıya inip Aramdan telefon istemem lazım yani annemi aramak için meraktan ölmüştür kadın...

Merdivenlerden yavaşça inerken Alya'yla Aram televizyonun karşısında oturuyorlardı Alya sabırsızca sordu abisine

" abi uyansın artık Dilvan, çok tatlı ya vakit geçirmek istiyorum onunla!"

Dediğinde abisi hafifçe kıkırdadı, yalan söyleyemem çok güzel gülüyordu ve nadir gülüyordu.. Aram kardeşini öpüp

" en az bende senin kadar istiyorum uyanmasını, yorucu günler geçiriyor Alya ona destek olman lazım! "

Dedi, Alya kocaman gülümseyerek

" Tabi ki de yengem o benim!"

Dedi. Bu kız hep böyle neşeli ve sevimli miydi... Merdivenlerden inmeye devam edince beni fark ettiler ve ikisi de ayağa kalktı Aram yanıma gelip

" acıktın mı Dilvan? "

Ona karşı yumuşamayacaktım elbette, gündüz bana yaptıklarını unutamadım daha! Alya için üzüleceğini bildiğimden, midemden de isyan bayrakları çekilince başımla onayladım

" evet kurt gibi..."

Dedim. Alya hemen yanıma gelip kocaman öptü beni, Aram kız kardeşini hafifçe itekleyip

" çüş be kızım daha ben öyle öpmedim!"

Dediğinde çocuk gibi benim için didişmelerine kıkırdadım... Alya sevimliydi ama abisi zalimdi... Asla onun olmayacağım ve ölene kadar direneceğim. Alya'yı üzmek istemiyorum ben kimseyi üzmek istemem genelde... Ama ben ne kadar yumuşak olduysam hayat bana hep acı verdi, yine de vazgeçmiyorum çok inatçıyım demiş miydim!?

*****

Bu kafes okurları nerelerdeler? Hayır sayımızı bilelim diye soruyorum 🤭🤭 gelecek bölümü kimler merakla bekliyor? ❤️

Bölüm : 05.12.2024 12:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...