
Nefesim tükenene Kadar koştum ve tıkanınca durmak zorunda kaldım... Evden çok uzaklaşmıştım buna eminim. Ağacın altına oturup derin derin nefes almaya başladım, birden Aram'ın yakından gelen sesiyle yerimden sıçradım
" kaçamazsın benden!! Cehennemin dibine de gitsen bulurum seni! Bana aitsin bunu sok o küçük beynine, ve evet oyun başlıyor ufaklık!"
Çığlık atmamak için kendimi zor tuttum ve hızla koşmaya başladım... Sesi sürekli yaklaşırken daha hızlı koştum gücüm tükenene Kadar koştum. Çarptığım bedenle yere düştüm ve acıyla inledim
" ah yapma lütfen tamam kaçmayacağım! "
Ağlamamak için dişlerimi olabildiğince sıkıyordum, tanımadığım bir sesle kafamı kaldırdım
" iyi misin kaçak? Kalk yerden özür dilerim seni fark edemedim!"
Dedi, hemen kendimi toparladım
" burada saklanabileceğim bir yer var mı?"
Adam beni yerden kaldırıp elimi tuttu, tam çekecekken elimi iyice sıktı
"merak etme sadece yardım edeceğim sana!".
Şuan ona güvenmekten başka çarem yoktu... Hızlıca koşmaya başladık ve Aram'ın sesi gittikçe uzaklaştı bizden... Yabancı bir kulübenin önünde durdu
" geç bakalım kaçak bir süre idare edebilirsin bence!"
Diyerek göz kırptı... Ela gözleri vardı, olağan üstü bir yakışıklılığı yoktu ama kirpiklerinin uzunluğu kapatıyordu bütün kusurları. Onu incelediğimi anladığında gözlerime bakıp kahkaha attı, utandım bu yaptığımdan ve kafamı önüme eğdim. Elini uzattı.
"ben mir... Buralarda avlanıyorum her hafta sonu, sesler duyunca koşup geldim ama seni fark edemeyince biraz çarpıştık kaçak!"
Asi duruşumu takındım
" nereden bileceğim dedemin ya da o hödüğün adamı olmadığını!? "
Dediğim anda gür bir kahkaha patlattı
" bilemezsin kaçak! "
Dedi. Oyun mu oynuyordu bu benimle? Sinirle
" bir gece izin ver burada saklanayım sonra giderim!"
Dedim. Mir dediklerimi umursamadan
" kimden kaçıyordun sen!? "
Dedi. Buna cevap vermeliyim çünkü beni o kurtardı, hakkı var gibi...
" kafesten kaçtım..."
Dedim. Kaşlarını merakla kaldırdı, beni sakince orada bulunan sandalyeye oturtup biraz su getirdi, susadığımı şuan fark ettim ve hızla diktim bardağı kafama...
" kafesten mi kaçtın!? Anlatmak ister misin kaçak?"
Dedi. Ona ne kadar güvenebilirdim bilmiyorum ama anlatmayacağım, ya o hödüğün ya da dedemin adamı olabilirdi... Kaşlarımı çattım
" sadece bir gece kalmama izin ver sonra gidiyorum!"
Dedim. Hafifçe gülümsedi
" anlatmak istemiyorsun anlıyorum ama bana güvenebilirsin, ne dedenin ne de hödüğün adamı değilim kaçak! Ayrıca burada istediğin kadar kalabilirsin..."
Dedi, aklımı okudu bence bu bir büyücü yani başka açıklaması yok! Saçmalama kızım yüz ifadenden küçük çocuk bile anlar her şeyi... Sıkıldığımı belli etmek için
" uyuyabileceğim bir yer var mı? "
Dedim. Mir ayağa kalkıp
" kaçak olduğun kadar asisin de! Her neyse peki sana soru sormayacağım, ayrıca önce yemek ye sonra şuradaki koltukta uyuyabilirsin. Yastık ve pikede şuradaki dolapta"
Diyerek yanımda duran ufak dolabı gösterdi. Kendimi kötü hissettim birden mir bana yardım ederken ben ona kötü davranıyorum... Daha uysal olmam lazımdı, mir tam çıkacakken
" dedem beni o hödüğe verecek, ben ondan kaçıyorum!"
Dedim. Mir yerinde durdu ve yavaşça arkasına baktı
" sen İLYAS TİMURAĞAOĞLU'nun torunu musun?"
Dediğinde ağzım açık kaldı, nereden biliyordu ki?
" sen nerden biliyorsun bunu!?"
Diye sordum. Mir konuşmaya devam etti
" ve Aram MİRANOĞLU'ndan kaçıyorsun!"
Dedi. İkinci bir şokla hızla ayağa kalktım
" sen onlardan birinin adamısın değil mi? Biliyordum işte!"
Diye bağırdım. Gideceğim buradan hem de hemen, kapıya doğru yürüdüm tam çıkacakken
" beni hatırlamadın mı Dilvan"
Dedi. Bir dakika ya ben adımı söylemedim ki bu adama! Yanına doğru yürüyüp aramızdaki mesafeyi kapattım. Gözlerinin içine baktım
" kimsin sen?"
Dedim. Hatırlamıyorum bu adamı... Ben böyle birini görmedim ki hiç. Görsem tanırdım, hatırlardım. Mir yavaşça bana bir adım attı, çok yakınımdaydı nefesini yüzümde hissediyordum
" kapınızda saatlerce ağlayan bir erkek çocuğu vardı ya hani, kimse bana kapıyı açmazken sen yanıma gelip sarıldın bana..."
Dediğinde yine bir şey hatırlayamadım devam etti mir
" ben 15 yaşındaydım sense 8... Saçların örülmüştü ama ona rağmen beline kadardı, ama yine de asiydi... Şuan olduğu gibi, burnun yine böyle küçücüktü benim için ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu... "
Dedi sustu, derince bir nefes aldı
" deden annemi ve babamı öldürmüş sonra da trafik kazası diye yutturmuştu polislere... "
Dediğinde göz yaşlarıma engel olamadım, yüzümü avcuna alıp göz yaşlarımı sildi
" ağlama! Yine burnun kızardı kaçak"
Dedi. Normalde olsa tanımadığım biri için ağlamazdım ama artık hayatımda hiç bir şey normal değil! Ona sarılmak geldi içimden yanlıştı bu his ama o anne ve babasızdı acısı fazlaydı... ve sıkıca sarıldım...
" o deden olacak şerefsiz şimdide senin mi hayatını karartacak? Buna izin vermeyeceğim kaçak!".
Dedi. Hayatımda ilk defa babamdan sonra birinin arkamda duruşu beni cesaretlendirdi... Ama onu da kendimle tehlikeye atamam, bu bencilliği yapamam. Tekrar asi duruşumu takındım eğer şuan kalbini kırıp kendimden uzaklaştırmazsam canı yanacak ki yeterince yanmış zaten...
" bu benim meselem mir! Daha yeni tanıdığım üstelik beni tanıdığını söyleyen birinin korumasına ihtiyacım yok!"
Dediğimde gözlerinde bin parçaya ayrılan umudu gördüm. İyice dengesizleştim ben az önce sarıldım ona ama ya şimdi? Onu kırdım, kendimden utanıyorum ama buna mecburum
" şimdi izin verirsen geç oldu uyumam lazım sabah erkenden yola çıkacağım! "
Sessizce gitti... İçimdeki alevler neyin habercisiydi bilmiyorum ama hayatımda yaptığım en doğru şey buydu. Onu kırdım ama bunu onun için yaptım...
Gözlerimi araladığımda hızla kolumdaki saate baktım, 04.32... Yavaşça doğrulup etrafıma baktım mir yoktu. Kanım çok açtı dün de bir şey yememiştim ama buna vaktim yoktu. Yerimden kalkıp kapıdan çıktım, ortalık henüz baya karanlıktı... Korkmuyorum ve gitmek zorundayım. Tam yola koyulmak için adım attığımda Mir'in sesi doldu kulaklarıma
" lütfen yardım etmeme izin ver!"
Dedi, sesi çok acınası geliyordu ama yelkenleri indiremezdim suya...
" sana ihtiyacım yok! Başımın çaresine bakarım, her şey için teşekkür ederim."
Dedim ve bir adım attım, hızla kolumdan tutup kendine çevirdi bedenimi
" Dilvan tek başına onlardan kurtulamazsın! İzin ver yardım edeyim sana, söz veriyorum istediğin yere bıraktıktan sonra yüzümü bile görmezsin! "
Dediğinde yüreğim burkuldu, bana yardım etmek için yine bana yalvarıyordu peki ama neden? Neden bana yardım etmek istiyordu?
" amacın ne mir? Neden uğraşıyorsun benimle? İstemiyorum dedim neden anlamıyorsun? "
Serttim. Hiç olmadığım kadar iğrençleşmiştim... Ama bu onun iyiliği için. Mir saçımı okşayıp sıkıca sarıldı, tepkisi tuhafıma gitti birden kendime geldim ve ittim onu
" ne yapıyorsun sen? Kendine gel mir! Gidiyorum ben! "
Dedim sinirle... Mir gözlerime bakıp
" Dilvan söz veriyorum sana gitmek istediğin yere götüreyim seni, tek başına çok zor olur izin ver lütfen..."
Dedi. Ve ekledi
" benim için ağlayan o küçük kız çocuğuna yardım etmek istiyorum yemin ederim kötü bir niyetim yok!"
Dedi sustu... Ne yapacaktım ben, eğer istemiyorum dersem tek başıma ve uzun bir yolculuğa çıkacaktım, başıma ne gelecek bilmeden... Eğer yardım etmesine izin verirsem yakalandığımızda onu öldüreceklerdi... Karar vermem gerekiyor hem de hemen...
***
Burda kesmezsem patlardım😂😂
Sizi seviyorum ❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 7.83k Okunma |
450 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |