23. Bölüm

13. BÖLÜM Toz Pembe Hayaller part 2

Zehra Sezgin
valekizi

***

Biz kızlarla sohbet ederken aradan saatler geçmişti. Artık hazırlanma vakti gelmişti. Önce Lena ve Anna hazırlanmaya başladılar. Odanın içinde adeta parti havası vardı kısacık elbiseler fazla renkli ve fazla dekolteliydiler. Lena kendine buz mavisi kısacık straplez bir elbise seçmişti. Kısacık saçlarını bu sefer yandan ayırıp onları yapıştırınca iri gözleri buz mavisi elbisesi ile adeta patladı. Bordo dudakları ile Lena fazla kadınsı ve ateşli gözüküyordu.

Anna ise her zamanki gibi kızıl saçları beline salınmış ateşten şelale gibi o hareket ettikçe dalgalanıyordu. Üzerine geçirdiği mini siyah etek ve boyundan bağlamalı saten kıpkırmızı omuzları açık bluz her zamanki gibi ona çok yakışmış, her zerresi ben buradayım diye bağırıyordu.

Sıra bana geldiğinde derin bir nefes alarak önümdeki her çeşiti olan uzun peruklara baktım. Boynumdaki ve bileğimdeki dövmem kapatıcıyla güzelce kapatılmıştı. Sadece kulağım arkasındaki dövmem kalmıştı o da zaten gözükmüyordu. Dudaklarımdaki koyu kırmızı rujun beyaz tenimdeki zıtlığı fazla kışkırtıcıydı. Anna’nın gözlerime sürdüğü eyeliner ile gözlerim bir kedi gibi yanlara çekik duruyordu. Yüzümdeki aşırı makyajdan bile kendimi tanımakta zorlanıyordum. Lena yatağın üstündeki siyah peruğu götürünce bir an kaşlarımı çattım. Bu renk bana nedensizce siyah saçlı Marina’yı hatırlatmıştı.

“Zaten sarışına yakınsın Katre onun için siyah peruk seni daha farklı gösterecek” Lena benim çatık kaşlarımı görünce kısa bir açıklama yapma gereği duymuştu. Haklıydı. Saçlarım biraz daha açılsa zaten sarı gibi olacaktı o yüzden derin bir nefes alıp peruğu taktım.

Simsiyah düz peruk belime kadar uzanırken aynadaki görüntüm oldukça farklıydı. Dmitri’nin beni ilk gördüğünde tepkisinin ne olacağını merak ediyordum. Anna üzerime aynı dudaklarımın renginde koyu kırmızı kısa, askılı degaje yaka bir elbise getirmişti. Ben banyoya gidip hazırlanırken kendimi bu perukla oldukça rahatsız hissetmiştim ama bu kılık değiştirme işi bugün iyi olmuştu. Aziz’in araştırdığı bir kızı tanıma ihtimali olabilirdi ama şu an Dmitri bile beni zor tanırdı bence. Elbise biraz kalçalarımı sıkarken omuzlarımdaki ince askıları düzelttim.

Şimdi aynada gördüğüm siyah saçlı, fazla makyajlı ve oldukça kısa bir elbiseyle tanıdığım Katreden oldukça uzaktım. Banyodan çıktığımda Anna’nın mavi gözleri parlamış, kırmızı dudakları muzipçe kıvrılmıştı. Lena ise hemen yanıma gelip koluma girdi.

“Çok eğleneceğiz bugün” dedi şen sesi oldukça mutlu ve heyecanlıydı. Sanki bir göreve değil de gerçekten gece kulübüne kızlarla dağıtmaya gidiyoruz gibiydi. Anna’da oldukça rahat ve profesyonel hareketleri ile bizim yanımızı gelip minik kulaklıkları elimize verdi. Hepimiz dikkatlice kulaklıklarımızı taktık. Niko’nun neşeli sesi hemen kulaklarıma geldi.

“Hanımlar, beyler sizi bekliyor.” dedi sempatik sesiyle operasyon resmen başladı. kendimi hala neyin içine attığımı bilmeden Anna’nın bizi lüks arabasına götürmesine izin verdim. Simsiyah porsche arabayı görünce dudaklarım bir miktar açık kaldı. Anna emin adımlarla gidip arabayı çalıştırınca benimde içimde bir şeyler çalışmaya ve heyecanlanmaya başladım. Bu gecenin nasıl geçeceğini bilmiyordum ama Aziz’deki dosyamı mutlaka ondan alacaktım.

Anna kısa bir araba yolculuğundan sonra arabayı iki katlı bir büyük bir binanın önüne getirdi. Yolun ilerisinde birkaç tane daha lüks araçlar vardı. Gecenin karanlığında kapıda iki tane iri koruma bekliyordu. Bunlardan birisi bizim adamamız olan Viktor’du. Kalıplı bedeni ve beton gibi bir suratla gerçekten de ürkütücü görünüyordu. Ela gözleri hemen bizim arabamızın üzerinde gezdi.

“Başlıyoruz. Hanımlar geldi” Viktor’un pürüzlü ve gergin sesi kulaklığımızı doldurdu.

Lena ise içli bir nefes alıp aşktan bir yıldız gibi parlayan gözlerini sevgilisinin üzerinde gezdirdi.

Genç bir vale gelip bize kapıyı açınca kalbim boğazımda atmaya başladı. Dmitri’nin sesini duymaya ve ellerini belimde hissetmeye ihtiyacım vardı ama onun sesini bir kez bile duymamıştım. Biz mekanın merdivenlerinden çıkarken Vikor’un arzu dolu bakışları yavaşça koyulaşmaya başladı. Kısılı gözleri Lena'nın minicik buz mavisi elbisesinde dolaşırken sert çenesi kasıldı. Dudaklarından homurtular dökülürken sert ve kıskanç bakışları önümdeki Lena’dan bir an olsun ayrılmadı.

“Hoş geldiniz hanımlar” dedi sesindeki gergin ton Lena'nın minicik kıyafeti yüzünden sert ve tok çıkmıştı. Viktor'un kıskanç bakışlarına, Lena sadece dudaklarına şuh bir gülümseme kondurdu. Viktor'un gözleri bana değmeden direk Anna'ya baktı. Sonra yine hızlı bir şekilde başını bana çevirince gözleri şaşkınlıkla açıldı, beni zor tanıdığını anladım. Gür kaşları havaya kalkarken dudaklarını birbirine bastırdı. Başını hafifçe sallarken son olarak bana göz kırptı. Biz daha mekana yeni giriş yaparken içerdeki Alex’in tok sesi duyuldu.

“Mekanın her yeri Aziz’in adamları ile dolu dikkatli olun” Alex’in bu açıklamasına boğazımda atan kalbim korku ve heyecanla kasıldı. Müzik alt kattan bangır bangır gelirken kaşlarım çatıldı. Lena yerin altına giden merdivene doğru adımlarını atarken barın alt katta olduğuna emin oldum. Merdivenlerdeki loş karanlık içimdeki küçük kıza göz kırparken yutkunamadım. Benim adımlarım duracakken Anna sıcacık elini koluma koydu.

“Burası Sovyetlerin eski sığınağı sonradan gece kulübü yaptılar biraz eskidir ama korkma biz yanındayız” dedi. Gerçekten de sığınaktı. Ona kısaca gülümsemeye çalışırken ayağımdaki topuklularla yerin altına doğru inmeye başladık. Labirenti andıran bu sığınak bence fazla ürkütücüydü. Her adımda müzik artıyor sesi her hücremi titretiyordu. Hareketli müziğin ritmi benim göğsümde atarken loş ve dar koridoru geride bıraktık.

İçerisi kalabalık sayılırdı. Kızların üzerinde bizimkine benzer renkli ve kısa elbiseler vardı ve çoğu pistte dans ediyordu. Mekana girdiğimizde nedense sanki tüm gözler bize dönmüş gibiydi. Gece kulübü dışarıdan göründüğünden daha büyüktü. Köşelerde birkaç loca vardı ve bazı dansçı kızlar masaların üstünde dans ediyordu. Kızlara aç bir şekilde bakan adamlardan bakışlarımı etrafa çevirdim. Yaklaşık on beş masa da ortadaydı pistin etrafını saran masalarda bazılar tekli dururken bazıları gruplaşmış olarak içkilerini içiyorlardı.

Gözümde bir yanıp bir sönen renkli ışıklar beni sersemletirken yeşil gözlerim Dmitri’yi aradı. Her köşede dolaşan gözlerim biraz ileride durdu. Mekanın karanlığındaki bir gölgede takılı kaldı. Elinde tuttuğu kadehi masaya sertçe bırakıp öne doğru bir adım attı.

“Siktir.” Kulaklığıma Dmitri’nin boğuk ve kısık sesi gelmesi ile gözlerimi ilerideki gölgeden ayırmadım. Onun beni tanıyan sesiyle kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken sonunda ışık gölgenin yüzüne geldi ve karanlık aydınlığa kavuşurken bende yüreğimde büyük bir yer kaplayan adamın gri gözlerine kavuştum. Dmitri’yi görünce nefes alamadım. Zaman sanki durmuş gibiydi ne ortada da dans eden insanlar vardı ne kulaklarıma dolan yüksek sesli müzik vardı. Sadece ben ve Dmitri vardık.

Kirli sakallarının çoğunu tıraş etmiş, sadece üst dudağında ve çenesine sakal kalmıştı. Bu onu gereğinden fazla yakışıklı gösterirken onun köşeli ve sert çenesi meydana çıkmıştı. Gözlerine taktığı siyah kemik gözlük ile gerçekten de iyi iş başarmıştı ama ben onun gri gözlerini nerede görsem tanırdım. Üzerinde sabahki siyah gömleği vardı ve onun karanlık aurasına siyah çok yakışıyordu. Etrafındaki kızların kaçamak bakışları Dmitri’nin üzerindeydi ama onun gözleri her zamanki benim üzerimde geziniyordu.

Benim onu tanıdığım gibi Dmitri de beni ilk görüşte tanımıştı. Dudaklarından çıkan küfür benim değişimimin iyi olduğuna işaretti bence ama masaya sertçe koyduğu viski bardağını sıkan parmakları buradan bile beyazladığı belli oluyordu. Bu da onun biraz öfkeli olduğunu gösteriyordu. Gri gözleri beni baştan aşağı süzerken içimdeki kıpırtılara engel olamadım.

“Sana tamam diye beynimi siksinler Katre” Dmitri’nin mırıltısı kulaklığıma gelince dudaklarımdaki şaşkın gülümsemeyi bastıramadım. Viktor’un boğazından gelen gülmesi ve Niko’nun burnundan verdiği şaşkın nefesleri de duymaya başlayınca bizi herkesin duyabildiğini anladım. Geçen sefer Dmitri ile aramızda farklı bir kulaklık bağlantısı daha vardı.

Lena beni bileğimden çekerek soldaki bara götürürken Dmitri’yle bakışmalarımız kesildi. Arkamdan gelen Anna’nın da bakışları da sağda en köşede Dmitri’nin arkasındaki sevgilisindeydi. Alex simsiyah kıyafeti ile arkada hafifçe dans eden bir çiftin hemen yanında kaşları son derecede çatılı bir şekilde gözleri bir süre onu izleyen Anna’da kaldı, kendini hızla toparken onunda homurtuları kulaklığımizi doldurdu. Sonra şahin bakışlarını yeniden gece kulübünde gezdirdi. Anna ise sadece kırmızı dudaginin bir ucunu zevkle yukarı kaldırmakla yetindi.

Biz kızlarla Ha-jun’un barmen olduğu bardaki taburelere otururken Ha-jun kendinden emin hareketlerle hazırlayıp diğer müşterilere verdiği kokteyller ve kaslı kollarıyla kızların oldukça dikkatini çekiyordu. Bize kısaca bakınca Anna bize üç tane martini Söyledi.

“Elbette hanımlar” Ha-jun’un gözleri üçümüze de kısaca değmişti. Dışarıdan gören biri kesinlikle birbirimizi tanıdığımızı düşünmezdi. Önümüze gelen bardakların içinde sadece meyve suyu olduğunu biliyorduk o yüzden yavaşça içmeye başladık.

“Dikkatli ol Ha-jun, Katrenin vücuduna bir milim bile alkol girerse senden bilirim” Bu yoğun müzikte bile Dmitri’nin karanlık fısıltısı kulaklığıma ulaştı. Arkamı dönüp ona bakmak istedim ama Aziz’in adamlarının radarına girmek istemediğim için sadece yerimde rahatsızca kıpırdandım

“Emredersiniz Efendim” Ha-jun’un çekik siyah gözleri kısaca üstümde dolaştı ve dudağının bir köşesi saliselik kıvrıldı. Ben gerginlikle elimdeki kadehten yudumlarken bir yandan da elim simsiyah uzun saçlarımdaydı.

“Aziz üç araba ile geliyor Efendim.” Niko’nun sesini duyunca yüreğim sıkıştı. Ben gerginlikle kaskatı beklerken son ses müzik bile düşüncelerimi susturamadı.

Aziz benim hakkımda ne bulmuştu?

Avuçlarım terlerken elimdeki kadehi barın üstüne bıraktım. Kızlar sahte bir sohbet havasındayken gözleri kapıdaydı.

“Aziz yaklaşık beş adamıyla giriş yapıyor yanında da bir kadın var muhtemelen o da koruma” Viktor’un kalın sesi kulaklarıma girince uzun saçlarımı arkama atarak bende koridorun buraya dönen kapısına baktım.

Yaklaşık bir dakika sonra kalabalık bir grup içeri girdi. Beş adamın arasında uzun boylu esmer tenli genç bir adam vardı. Üzerinde çok pahalı simsiyah bir takım elbisesi olan Aziz tipik Türk erkeklerine benziyordu sadece ten rengi biraz daha esmerdi. Koyu renk saçları ve siyah kirli sakalları vardı ve yüzünde ukala bilmiş bir gülümseme hakimdi.

Yanındaki kızın boyu da kalıbı da iriydi. Sapsarı saçlarını tepesinde toplamış hafif köşeli çenesi belli olmuştu. Kadın koruma tutacak kadar Dmitri’den ve öldürülmekten korkuyordu ama yine de sırf kadınlarla iletişimi kesmemek için bu görevi kabul etmişti.

Gözleri Lena’yı ve Anna’yı görünce bir yıldız gibi parladı. Korumaları etrafımdaki barda oturan kişileri kaldırırken kimse itiraz etmedi. Aziz’in son olarak siyah gözleri beni görünce bize doğru gelen adımları durdu. Kirli sakallı çehresinde beni görmenin hafif şaşkınlığı oluştu ama kendini çabuk toparladı. Yanındaki sarışın koruma bana ve Aziz’e bakıp kaşlarını çatarken Aziz dedikleri adam gözlerini hiç benim gözlerimden çekmeden bize doğru yürümeye devam etti.

“Lena, Aziz’le sen konuş. Katre’ye bir daha gözleri değerse operasyon falan dinlemem bu adamı öldürürüm” Dmitri’nin dişlerini sıkarak konuştuğu anlamak zor değildi. Dudaklarından çıkan her kelime bir işkence çekerek çıkmıştı.

“Sakin ol Dmitri, Albaya teslim etmemiz gereken evrakalar var” Alex sağ köşede bizi izlerken bir yandan da Dmitri’yi sakinleştirmeye çalışıyordu. Bense panikten boğazım kurumuştu Türkiye’den en tekinsiz ve piç diye anılan adamın elinden dosya alacaktım ama şimdiden korkmuş ve küçük dilimi yutmuştum. Stresten midem kasılmaya başlamıştı resmen.

Aziz, Lena’nın yanına oturmuş diğer adamları biraz etrafa dağılmış onu beş adım geriden korumaya başlamıştı. Aziz’in yanındaki sarışın ayakta kalmış tam onun yanında duruyordu. Aziz simsiyah bakışlarını benden hiç çekmeden kafasını biraz Lena’ya çevirdi.

“Elenaaa” dedi pürüzlü ve koyu bir sesle. Lena’yla konuşuyordu ama gözlerini bir an olsun üzerimden çekmiyordu. Ben de gözlerimi onun belaya aç çehresinde gezdirdim bakışlarım oldukça soğuk ve düzdü.

“Sadece Anna ve sen geleceğinizi düşünmüştüm” dedi Aziz’in hala bakışları benim yeşil gözlerim ve kırmızı dudaklarımdaydı. Adamlarından biri Ha-jun’a, Aziz için içki siparişi verirken Dmitri’nin hırıltılı ve sert nefesini duydum.

“Kız bizimle birlikte işimize dönelim” Anna’nın baskın ve sert sesi Aziz’in gözlerini benden çekmesine neden oldu. Anna’ya çapkın sayılabilecek bir gülüş attı.

“Hadi ama böyle bir yerde hele ki” dedi yüzündeki aç bakışları yine bana döndü.

“Böyle bir güzellik varken benden iş konuşmamı beklemeyin” kaşlarını kaldırarak gülümsemesini genişletti.

“Sikeceğim bu herifin belasını az kaldı. Bir an önce lanet dosyayı alın.” Dmitri’nin ölüm kadar soğuk emriyle kızlar gerilmeye başladı. Aziz hiç te öyle dosyayı kolay verecek bir adama benzemiyordu.

Aziz’in simsiyah karanlık bakışları altında ince omuzlarım gerilirken sarışın kızın dikkatli bakışları da benim üstümdeydi. Bu sarışın sadece onun koruması değildi. Bu kadının karşımdaki adama küçükte olsa bir ilgisi vardı.

“Buyurun Efendim” Ha-jun’un masaya sertçe bıraktığı içkiyle Aziz’in yüzü yavaşça benden sıyrılıp masaya sertçe bırakılan bardağa döndü sonrada Ha-jun’a dönen bakışları buz gibi bir karanlık içeriyordu. Hemen arkasındaki adam bir adımla Aziz’e yaklaştı ve Aziz’in talimatını bekledi.

Kulaklığımıza gelen birkaç küfür Alex ve Dmitri’nindi. Sanırım Ha-jun’un başı dertteydi ve bir şey yapmazsak daha fazla derde girecek gibiydi.

“Aziz Bey” dedi Lena uysal ve şen bir sesle. Azizin talimat veren eli hemen durdu ve siyah arzuyla yanmış gözlerini Lena’nın yüzüne çevirdi.

“St.Petersburg’u beğendiniz mi?” Lena dosyayı hemen vermeyecek olan adamı bir şekilde oyalamaya çalışıyor ve onun dikkatini Ha-jun’dan başka bir yere çekmeye çalışıyordu. Profesyonel tavırları Lena’nın onunla bir çok kez görüştüğünü gösteriyordu.

“Sayılır Elena ama rehberim aranızda oturan siyah saçlı arkadaşınız olsaydı daha iyi olurdu.” Aziz’in yine gevşek konuşması bana dönmüştü. Ben derince yutkunurken ona yine dümdüz bakmaya devam ettim. Ben ona hiç karşılık vermezken bu adam yüzsüz gibi hala benimle konuşmak istiyordu. Kulaklığımda yine sert bir nefes duydum

“Hatırlatın bana bu görev bitince bu adamı kendi ellerimle gömeceğim.” Dedi Dmitri’nin koyu sesi artık sabırsız gibiydi.

“Bir sorunumuz var patron” Niko’nun kulaklığımıza gelen sesiyle gerildim daha ne gibi bir sorun çıkacaktı acaba.

“Çok acil değilse şimdi sırası değil asker” dedi Dmitri gergin bir sesle. Onun dikkati tamamen Aziz’deyken başka bir sorun duymak istemiyordu. Niko sıkıntılı bir nefes verirken sanırım konu biraz karışıktı ve bende istemeden merak etmiştim.

Anna ve Lena, Aziz’le kısa bir sohbet etmeye çalışırken Aziz bize Ha-jun’dan yeniden içki hazırlamasını istedi. Bende bu arada bakışlarımı onun boş ellerine çevirdim. Dosyayı arayan gözlerim hüsranla doldu. Yanında getirmediği düşüncesi beni delip geçerken derin bir nefes almaya çalıştım.

Aziz’in bakışları bir ara kapıya kayınca benimde gözlerim gece kulübünün girişine geldi. Kapının girişinde simsiyah gece elbiseli kızı görünce içtiğim meyve suyunu az daha püskürtecektim. Eleni abisinin sözünü dinlememiş ve operasyon merkezine resmen dalmıştı.

Kumral saçlarını gizleyerek kızıl kısa bir peruk takmıştı ama mavi gözleri ve masum çocuksu çehreyle onu hemen tanımıştım. Kendinden emin adımlarla barın diğer ucuna gelip oturunca kulağıma Dmitri ve Ha-jun’un küfürleri geldi.

“Viktor kapıya seni süs olsun diye dikmedik değil mi? Dmitri’nin sert sorusu resmen kulaklarımı tırmalamıştı.

“Üzgünüm patron ben burada bir kavgayı ayırırken içeriye girmiş olmalı”

Dmitri sert bir nefes verirken Alex konuşmaya başladı

“Tamam herkes işine odaklansın kız Aziz’in dikkatini çekmeden dosyayı alın”

Alex sanırım Dmitri’nin sinirden patlamak üzere olduğunu hissetmiş operasyona start vermişti.

“Niko sen ne halt yapıyorsun orada görmedin mi Eleni’yi.” Dmitri hala bir günah keçisi ararken önümdeki Ha-jun’un siyah ve karanlık bakışları Eleni’deydi. Bize hazırladığı içkileri biraz sert bir şekilde önümüze koyup rahatça bar taburesinde oturan Eleni’nin siparişini almaya gitti.

“Bir sorun olduğunu söyledim yüzbaşım ve kusura bakmayı kız kardeşiniz tam bir inatçı keçi”

Niko, Eleni’nin içeri girmesine engel olamayan sert ve gergin sesini duyarken yüzümü bir şey yansıtmamaya çalıştım ama inatçı keçi dediği yerde dudaklarım istemeden kıvrıldı.

Aziz’in bakışları benden, arkamdaki Eleni’ye değecekken önümdeki kadehi Aziz’in siyah gözlerinden hiç ayırmadan tek bir dikişte mideme indirdim ama içtiğim kesinlikle alkolsüz bir meyve suyu değildi. Boğazım yanarken gözlerim yaşardı. Ben kesik ve titrek bir nefes verirken Aziz’in gözleri benim aralıklı duran dudaklarıma kaydı. Damarlarıma alkol sızarken derin bir nefes almaya çalıştım. Aziz’in bana bakan simsiyah gözleri derin bir kuyu gibi kararırken ne yapacağımı bilemedim.

Ha-jun sanırım Eleni’yi görmenin şaşkınlığı ile alkolsüz olan içecekleri karıştırmış bana alkollü bir içki uzatmıştı. Gözlerimin önünde yıldızlar parlarken arkamda bir arbede yaşandı.

Başımı arkama çevirdiğimde dudaklarım şaşkınlıkla açıldı. Eleni’nin kolundan bir adam çekiştiriyordu. Eleni ise korkmuş ve üzerine gelen sarhoş adamı itmeye çalışıyordu. Dmitri anlamadığım bir şeyler söyleyerek kardeşinin yanına giderken Ha-jun barın üstünden adeta uçarak Eleni’nin üzerine gelen adamı tek hamlede yere serdi adamın tam suratının ortasına gelen tekmeyle sarhoş adam yerde iki seksen uzanırken Viktor hızlı adımlarla geldi ve Ha-jun’a kısa bir bakış attı. Birkaç kişi hemen onların etrafında toplanırken Viktor yerdeki adamı kollarından sürüyerek bizden uzaklaştırdı.

Dmitri, Ha-jun’un bir tekmeyle adama gününü gösterdiği için adımları durdu ve bize bir masa daha yaklaştı.

“İçeride neler oluyor” Niko’nun her şeyden habersiz sesi Eleni’ye bir şey olmasından korkar gibi telaşlı çıkmıştı.

Ha-jun hemen kollarını korkudan titreyen Eleni’nin omuzlarına dolayarak gece kulübünden kızı uzaklaştırdı. Ha-jun’un arkasından gördüğüm omuzları gerilmiş siyah tişörtün altında hızla dalgalanmıştı.

“Bir şey olduğu yok. Ben hallettim Niko” Ha-jun’un sert ve karanlık sesi hepimizi kendimize getirdi. Niko’nun ağzının içinde geveleyerek söylediği küfürlere bir şeylerin çarpma sesi eşlik etti.

“Herkes sakinleşsin ve göreve odaklansın” Dmitri sonunda komutaya yön verirken derin titrek bir nefes aldım.

Olayların bitmesi ile kızlarla başımızı önümüze çevirdiğimizde Aziz’in bakışları hala kapıdan çıkmakta olan Ha-jun ve Eleni’de olduğunu görmemle yutkunamadım.

Aziz’in dikkatini çekmenin bir yolunu bulmalıydım.

“Bay Kaanlı” dedim ona soyadıyla seslenerek onun pis adını bile ağzıma almak istemiyordum. Benim ince sesime değen bakışları karanlık bir gece gibiydi. Kalbim göğsümde korkudan sıkışırken yüzümden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Dmtri’nin sert sesi kulaklarıma ulaştı.

“Ne yaptığını sanıyorsun Katre?” Dmitri onunla konuşmamı istemiyordu ama bu adamın yanında getirdiği dosyaları bir şekilde bana vermesi gerekiyordu.

“Buraya iş konuşmaya geldik Bay Volkov’un istediği dosyaları getirdiniz mi?” sorum gayet açık ve netti. Aziz rahat bir şekilde arkasına yaslanarak takım elbisesinin ceketinden bir dosya çıkarıp masaya koydu. Sarışın koruma etrafa kısaca bakıp mavi bakışlarını sıkıntıyla bana dikti.

“Seninle her türlü işi konuşmaya hazırım güzelim” esmer yüzünde çapkın bir gülümseme oluştu. Kalbim kulaklarımda uğuldarken Dmitri ardı arkasına kulaklığıma Rusça bir şeyler söylüyordu. Sesi sanki çok yakınımdaydı sanırım aramızda birkaç masa kalacak şekilde sürekli bize yaklaşıyordu. Alex’in de onu sakinleştirmek için araya girdiği sakin ama gergin sesini duyuyordum.

Onların sesini dikkate almadan derin bir nefes alıp bakışlarımı Aziz’in yanındaki sarışın korumaya çevirip ince kaşlarımı çattım. O iri kıyım kadın koruma bize bu kadar yakınken o dosyayı alamazdım. Zaten mekana girdiklerinden beri şüpheci bakışları üstümdeydi. Onları iki kişi beklerken üç kişi karşılarına çıkmamızı beklemiyordu.

Rahatsızca bakışlarımı bu sefer de Aziz’e yönlendirdim. Sarışın korumasından rahatsız olduğumu anında anladı ve kadın korumasına kısa bir talimat verdi. Sarışın koruma kaşları çatık bana bakarken bir adım bile kıpırdamadı. Neden gitmiyordu.

“İrina’dan rahatsız oldun?” dedi doğru tespit yaparken sağ kaşını yukarı kaldırdı.

“Sende kızları uzaklaştırırsan dosyayı sana veririm” Aziz’in sesi bu sefer ciddi çıkmıştı. İşte şimdi iş konuşmaya başlamıştık. Sonunda dosyayı bana verecekti. Sadece Lena ve Anna’nın biraz bizden uzaklaşması gerekiyordu. Lena ve Anna’nın kararsız ve şaşkın bakışları bana döndü. Onlara kısaca gözlerimi kapattım. Dosyayı hemen alıp onlara verecektim.

Ama onlarda masadan kalkmadı. Dmitri emir vermeden hareket etmeyeceklerini anladığımda gerilmeye baladım. Kızlar rahatsızca yerlerinden kıpırdanırken kulaklığıma yine konuşmalar geldi.

“Artık içerideyim kızlar görüş alanımda” Viktor kapıdaki yoğunluk geçince hemen içeriye gelmiş bize destek vermeye her daim hazır olduğunu söylüyordu.

“Aziz ve mekandaki adamları kıskacımda patron sıkıntı yok Katre görüş alanımda” Alex’in güven veren sesi bize ulaştı ama Dmitri’in sert soluklarını bir türlü düzene girmedi. Bir tek Ha-jun burada değildi. O Eleni ile dışarıdaydı.

“Otoparka beş araba daha geldi efendim Aziz resmen bir orduyla gelmiş acele etmeliyiz” Niko’nun gergin sesi kulaklığıma gelirken Dmitri’nin gergin bir nefes verdiğini duydum. Aziz gözlerimize bir cevap bekler gibi bakarken daha fazla bekleyemezdik.

“Katre senin bu göreve gelmeni onaylamak tam bir aptallıktı” dedi sesi endişeli ve gergindi. Aziz’in radarına girmem sanki kendi suçuymuş gibi kendine kızıyordu.

“Karşındaki piçin en ufak yanlış bir hareketinde onu yaşatmayacağımı bil ve dikkatli ol Moya krasavitsa”

benim güzelim…

Onun dudaklarından çıkan benim güzelim kelimeleri ile kalbim kanatlanarak uçmaya başlarken adrenalin son doruktaydı. Ben sadece gri gözlü adamın güzeliydim.

“Kızlar iki masa geriye çekilin” Dmitri kızlara karanlık emrini verirken Anna ve Lena bana dikkatli ol bakışları atarak yanımdan uzaklaştılar. Aziz’in yanındaki sarışın korumada hiç istemediği halde bizden biraz uzaklaştı. Artık masada sadece Aziz, ben ve dosya kalmıştı.

İnce parmaklarımı dosyaya uzattığım an Aziz dosyayı biraz kendine çekti. Başını biraz eğerek bana baktı.

“İsminizi söylemediniz” dedi simsiyah parlak gözlerini benim siyah saçlarımda ve yeşil gözlerimde gezdirerek. Dosyayı hemen vermeyeceğini anladığımda göğsüme sıkıntılı bir nefes çektim.

“Natasha” dedim hızlı bir Rusçayla. Suratım gayet düz ve soğuktu. Zaten gergin olduğum için bu ifadeyi yapmakta zorlanmıyordum. Dmitri’nin benim için önceki görevde seçtiği ismi kullanmıştım. Dosyaya tekrar uzanan parmaklarım yine Aziz’in dosyayı biraz geri çekmesi ile yine ortada kaldı. Aziz kedinin fare ile oynadığı gibi benimle oynamaya çalıyordu ama bilmediği benimde bir kedi olduğumdu.

“Buraya oyun oynamaya gelmedim Bay Kaanlı. Ya şimdi bana dosyayı verirsin ya da ölümün o soğuk tadına bakarsın” dudaklarımdan çıkan kelimelere bende inanamamıştım. Sesim sert ve tehditkar çıkmıştı. Bir yandan kulaklığıma kelimeler hızlı hızlı akarken bir yandan da ölümle tehdit ettiğim Aziz’i izliyordum.

“Aferin kızıma” Dmitri’nin benim içimi eriten sözlerini duymamla yüzümdeki kararlı ifadeyi korumak oldukça zordu. Onun tınısındaki gururu duymak için bile yüz kere Aziz’e posta koyabilirdim sanırdım.

Aziz’in gözleri önce açılıp siyah gür kaşları havaya kalktı. Çehresine şaşkın bir karanlık yayıldı. Sonra gözlerini kısıp benim yüzümü daha dikkatli incelemeye başladı.

“Bay Volkov’un gözde elemanı sensin anlaşılan beni ölümle tehdit ettiğine göre.” Aziz’in yüzündeki şaşkınlık kaybolup yerini daha ciddi, karanlık, aç bir ifade oluştu. Ceketinin iç cebinden bir sigara paketi çıkarıp içinden bir tane aldı ve onu iri parmaklarına hapsetti paketi ise dosyanın yanına koydu. Karşımdaki adam Dmitri’nin adını duyunca gözlerine karanlık bir açlık oturmuş hareketleri bile değişmişti.

“Dosya senindir ama tek bir şartla” dedi Aziz bana dosyayı ve sigara paketini uzatırken. Dosyayı ortamıza kadar uzattı. İçim heyecan ve korku ile doldu. İçinde geçmişim olan dosyayı almama az kalmıştı. Yüzümü tekrar Aziz’e çevirip sağ kaşımı havaya kaldırdım.

“Şartın ne?” dedim buz gibi bir sesle. Aziz’in dudakları her iki yanına kıvrılıp yüzüne kurnaz bir gülümseme yayıldı. Simsiyah gözleri benim kırmızı rujlu dudaklarımdayken konuşmaya başladı.

“Seninle karşılıklı bir sigara içmeden o dosyayı sana vermeyeceğim” dedi Aziz boğuk ve kalın bir sesle. Ben onun bu garip isteği ile şaşkınca ona bakarken Dmitri’nin onaylamaz hırıltılı nefesini sağ kulağımda hissettim resmen.

“Piç herif bu söz konusu bile olamaz Katre hemen o masadan kalk” Dmitri’nin artık dosya falan umurunda değildi ama dosya şu an benim çok umurumdaydı. Aziz’in benden istediği şey ise basitti. Sadece tek nefes bir sigara içecektim. Daha önce kullanmamıştım ama Dmitri’nin sigarayı içine çekerken çok görmüştüm.

Ben, Dmitri’nin emri yüzünden kararsız bir şekilde beklerken Aziz kendine bir sigara yakıp yoğun beyaz dumanı rahatça benim siyah peruğumun çevrelediği yüzüme üfledi. Sonra sigara paketinin içinden bir sigara çıkarıp bana uzattı.

“O dolgun kırmızı dudaklarında bu sigarayı görmezsem sana dosyayı vermem güzelim” pürüzlü ve boğuk sesi omuzlarımın gerilmesine neden oldu. Aziz’in simsiyah aç bakışları benim dudaklarımdayken yutkunamadım ne değişik bir fantezi hayalleri vardı anlam veremedim. Dmitri müdahale etmeden hemen bana uzattığı sigarayı hiç düşünmeden aldım ama geç kalmıştım sigara ince parmaklarımdayken Dmitri’in ölüm kadar soğuk ve sert sesi kulağımın içini doldurdu.

“Katre o sigara dudaklarına dokunur da o piçin gözleri senin dudaklarına bir kez daha değerse onu vururum.”

Dmitri Aziz’in bunca adamı içerideyken onu tabiki de vurmayacaktı. Karşımdaki adam sadece dudaklarıma baktı diye bir adamı öldüreceğini düşünmüyordum. Dosya bana şu an lazımdı ve ben o dosyayı her ne pahasına olursa olsun alacaktım. Damarlarıma sızan alkol bana cesaret verekte hiç gecikmedi. İnce parmaklarımdaki sigarayı yavaşça dudaklarıma doğru götürürken Aziz’in aç ve sabırsız bakışları parmaklarımın arasındaki sigaradaydı. Parmaklarım biraz daha dudaklarıma yaklaşırken Dmitiri’nin açık ve net emrini duydum.

“Alex, Aziz denen piçi vur. Şimdi” karanlık sesi hepimizin kulaklığında yankılanırken herkes hareketsiz kaldı. Müzik son ses devam ederken zaman sanki durdu. Aziz hala dudaklarıma yaklaştırdığım sigaraya bakıyor simsiyah gözleri bir an bile benden ayrılmıyordu. Alex’te, Dmitri’nin bu aceleci emrine inanamamış gibi şaşkın bir ses çıkarırken

“Emin misin Dmitri bu çok riskli” demişti. Niko ise şaşkınca nee diye seslenirken Viktor “Dur patron bekle ” diye seslendi. Ama her şey için geç kalmışlardı.

“Ben zevkle yaparım o zaman geç bile kaldım” diyen Dmtri’nin sesini hemen bir silah patlaması takip etti. Kulaklarım yüksek sesle uğuldarken gözlerim şaşkınlık açıldı. Karşımdaki adamın kanlı boynu ve göğsü gece kulübünün bir yanıp bir sönen ışığında gözlerimin önüne serildi. Aziz’in elindeki sigarası hala yanıyor masanın üzerinde duruyordu. Bundan sonrası tam bir kaostu. Bir yandan yüksek sesli müziğin arasına karışan çığlıklar bir yandan üzerime sel gibi gelen insanlar ne yapacağını bilemedim. Ortamda sürekli bir bağırış ve koşturma hali vardı.

Ben hala şoktan çıkmamıştım sanırım. Kulaklarım uğuldarken midem bulanmaya başladı. Gözlerim bulanık görmeye başlarken kendimi hemen toplamam lazım diye düşündüm. Çünkü dosya hemen önümdeydi. Titreyen parmaklarımın arasındaki sigarayı hemen atıp dosyayı aldım. Bacaklarım titrerken bir daha Aziz’in cansız bedenine bakamadım.

Mekanın içindeki kör ışıktan neredeyse hiçbir şey görünmüyordu ama birkaç el silah sesi daha duymamla bende çığlık atmaya başlayarak kalabalığın arasına sıkıştım. Bir yandan Aziz’in içerideki adamları bir yandan bizimkiler kapalı mekanda büyük bir çatışma vardı.

Beni yanlışlıkla arasına alan ve buradan çıkmaya çalışan insan selinden biran kurtulamadım ve labirent gibi koridorun daha karanlık bir bölümüne kendimi attığımda hemen bir kapıdan içeriye girip kapıyı da üzerime kilitledim.

Ben derin nefesler almaya çalışırken kulağıma ekipten kimsenin sesinin gelmediği anlayınca panik seviyem iyice arttı. Elimi sağ kulağıma götürdüğümde kulaklığımın içerideki hengamede düştüğünü anlayınca gerginlikten mideme kramplar girmeye başladı. Aklımda ise tek bir vardı. Dmitri. Tek kurşunla Aziz’in işini bitirmiş olan adam. Şu an onun sesini duymaya o kadar ihtiyacım vardı ki ben yanındayım Katre deyip beni kendine hapsetmesine çok ihtiyacım vardı.

Ben panikle ne yapacağımı düşünürken elimdeki dosyayı lavaboya çarparak attım. Derin bir nefes alıp buraya gelme amacımı hatırlarken yavaşça adımlarımı dosyayı çarpıp attığım lavabonun tezgahına doğru gittim. Önüme gelen siyah peruk artık beni boğmaya başlamıştı. Onu tek hamlede çekip yere attım.

Titreyen parmaklarımla kağıt dosyanın içini açarken karşıma ne gibi bilgiler çıkacağından emin değildim. İçindeki evrakları çıkarıp kısaca baktığımda nefes alamadım. Benim teyzemin yanına, Antalya’ya gelmemden sonrasını anlatan hayatım didik didik buradaydı.

Katre Çelik, Melek Güler tarafından büyütülmüş

İlkokulu Mehmet Akif Ersoy okulunda okumuş

Lise Anadolu lisesinde bitirmiş

Üniversite Antalya Akdeniz Üniv. Rus dili ve edebiyatı bölümü kazanmış ama bırakmış

Teyzesine ALS hastalığı teşhisi konmuş….

Daha bunun gibi bir çok bilgi vardı dosyada; hastane kayıtlarımdan tut eczaneden aldığım ilaçlara kadar yazıyordu. Kütüphane kayıtlarım ve arada yatığım küçük işler tek tek yazıyordu. Nefesim kesilirken dosyayı biraz daha kurcaladım. Kapının dışarısındaki gürültüler arttı. Elime aldığım fotoğraflarla kalbim resmen beynimde atmaya başladı kulaklarım uğuldarken düşünme yetimi kaybettim.

Büyük bir profil fotoğrafım vardı. Üstünde kocaman Katre Çelik yazıyordu. Yeşil gözlerim ve karamel dalgalı saçlarımla en son ehliyet almak için çekindiğim fotoğrafım gözlerimin önündeydi. Bir diğer fotoğrafta teyzemin okula geldiği ve sarıldığımız bir fotoğraftı. En son ki fotoğrafta Kerem ile kol kola teyzemin yattığı hastaneye girerken ki görüntümüz vardı. Bu fotoğrafları kim görse bu kızın benim olduğunu anlardı. Kapının önündeki gürültülere silah sesi de eklenince ne yapacağımı düşünmeye başladım. Giderek köşeye sıkışan hayatımı nasıl kurtaracağımı düşünmeye başladım.

 

 

 

haftaya görüşmek üzere oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :)

instagram adresim @valekizi0 takip etmeyi unutmayın

Bölüm : 09.05.2025 14:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...