26. Bölüm

15.BÖLÜM Benimsin... part 1

Zehra Sezgin
valekizi

Bu bölümün çoğu +18 olup rahatsız olacak kişilerin şimdiden ikinci partı okumasını dilerim.

 

Onun gri gözlerinde gördüğüm ateş ikimizi de yakarken kalbim onun cehennemine sızdı. Ben zaten onundum. Onun karanlığına ait olan cılız ışığım, sıcak nefesi dudaklarıma her sarışında daha da kayboluyor, onun karanlık dünyasına daha fazla karışıyordum. Tıpkı bedenlerimizin birbirine karışıp tekrar tekrar yok olduğu gibi.

Sert ve iri kolları bedenimi sımsıkı sararken Dmitri’nin gri gözlerindeki ateş içimdeki çiçekleri tek tek tutuşturdu. Beni tek hamlede masadan kaldırdı ve kendi bedenine hapsetti. Bedenim onun ateşi ile yanarken uğuldayan kulaklarıma sadece masadan yere düşen yedek şarjörlerin sesi geldi.

Kulübenin taşlı yolundan yavaş adımlarla ilerlemeye başlarken kalbim onun sadece bir bakışıyla bile dörtnala koşmaya başladı. Gökyüzü bize inat gürleyip yağmur damlaları sıcak bedenlerimize damlarken kollarım onun kalın boynunda yerini aldı. Dmitri her zaman ki gibi boynumda soluklanmaya, orada kendine bir yer edinmeye çoktan başlamıştı. Sıcak nefesi sağ boynumdan aşağıya kıvılcımları bir bir ateşledi.

“Dmitri” titrek bir nefesin içine sıkışan onun adı benim için yaşam demekti. Yaşam benim dört bir tarafımı sararken boynumdaki hükümdarlığı, nefeslerim kesilinceye kadar devam etti. Parmaklarım onun asi siyah saçlarına karışırken yağmur hızını artırıp üzerimize akmaya devam etti. Ne zaman eve girdiğimizi anlamamıştım bile.

Başım onun sıcak dokunuşları ile şiddetle döndü ve sırtım kapalı kapının sert ahşabına temas etti. Bir eli kalçalarımda dolaşırken diğer eli sağ göğsümün altında; kurşunun girdiği yerde gezindi. Onun için, ölümün izini taşıdığım yeri başparmağı ile küçük daireler çizdi. Kalbim onun bu sıcak teması ile erirken içimdeki tüm duygular ona hızla akmaya başladı.

Dmitri’nin boynumdaki derin ve kaba homurtularının arasından adımı duymamla tüm vücudum titredi. Bacaklarım onun belini daha sıkı sararken boynumdan biraz uzaklaşıp yüzüme baktı; Gri gözleri kapkara olmuş, sert çenesi gerilmiş, asi hafif ıslak saçları dağılmıştı. Sanki avına odaklanmış aç bir kurttu ve tek çaresi benmişim gibiydi. Onun bana olan bakışları kasıklarıma bir sızı gönderirken sık nefeslerimin arasında dudaklarım aralandı.

“Seni istiyorum malyshka” bebeğim arzudan kararan gözleri ıslak dudaklarıma inerken nefes alamadım. Şiddetle atan kalbim onun bu istediği ile sanki yerinden çıkıp gidecek gibi göğsüme vurmaya başladı.

“Hayatımda hiçbir şeyi bu kadar istemedim moya krasivatsa” güzelim boğuk sesi içimde hezeyanlar oluştururken sıcak dudakları tekrar dudaklarıma kapandı. Benimse parmaklarım onun ipek gibi saçlarının arasında gezindi ve Dmitri kendini sertçe bana bastırdı. Ağzımın içerisinden gelen derin inleme onun ağzının içinde kaybolurken göğsümün altındaki eli çenem ve boynumun olduğu yere gelip iri parmakları boynumu sardı. Sıcaklık her saniye artarken kesik nefeslerim boğuklaştı.

Onun başlattığı ateş dudaklarımı adeta yakıp kül etti. Dmitri çenemi biraz kaldırdı ve sıcak dili dudaklarımdan içeriye sızdı. Dokunuşu kalbimin patlayacak gibi atmasına neden olurken kulaklarım şiddetle uğuldadı. Onun dudaklarıma kabaca inlemesi bedenimin merkezine sıcak lavların akmasına neden oldu. Kalçamdaki elini sertçe sıkarak kendini tekrar bana bastırdı. Kapıyla onun arasına sıkışan bedenimin ona yakınlığı sanki yeterli değildi ve her saniye daha fazlasını istiyordum.

Bu sefer ikimizin de aynı anda boğazından bir inleme koptu. Dmtri beni sertçe öperken sırtımı ahşap kapıdan ayırıp bizi merdivenlere yönlendirdi. Onun kucağında, onun dokunuşları ile kendimden geçerken sanki sıcak bir çöldeydim ve o ileride gördüğüm bir seraptı. Onun sıcak dokunuşları içimdeki kuruyan topraklarıma yaz yağmurunu getirirken düşüncelerimin hepsinde o vardı; onun beni ateş gibi yakan gri gözleri vardı, yangınıma çare olan ıslak öpücükleri vardı. Titreyen bedenime sahip çıkan sıcak elleri vardı…

Kesik nefeslerim onun dudaklarında kaybolurken parmaklarımı onun gerilen sert omuzlarına indirdim. Dokunuşlarım fevri, aceleci ve çaresizlik içindeydi. Çaresizliğimin tek çaresi oydu. Onun bana muhtaç, gri ve açlıkla parlayan kısılı gözleri ve benim ona muhtaçlıkla kıvranan bedenim…

Dmitri beni her gün beraber yattığımız odanın kapısından içeriye soktu. Geriye sadece kapının duvara çarpan tiz sesi kaldı. Sırtım yumuşak bir zemine değince dudaklarımız birbirinden ayrıldı ve Dmitri biraz benden uzaklaşıp kararan gri gözlerle kısaca baştan aşağı beni süzdü.

Yatağına dağılan uzun saçlarıma, sertçe öpülmekten kızaran dudaklarıma, boyumdaki hükümdarlığından kalan izlerine ve en son hızla kalkıp inen hafif ıslanmış elbisemdeki göğüslerime değen bakışlarına güçlü bir yutkunuş eklenirken onun bakışlarının değdiği her yerimde ateş tekrar alevlendi. Dmitri üzerindeki düğmeleri parçalanmış siyah gömleğini hızlı bir şekilde geniş omuzlarında çıkarıp attı.

Hiç duraksamadan bacaklarımın arasından üzerime eğilerek aramızdaki uçurumları tek tek kapatarak en son dudaklarımız tekrar birleşti. Parmaklarım onun geniş ve kaslı sırtında gezinirken her dokunduğum kası itinayla ellerimin altında dalgalandı. Bacaklarım tekrar onun çıplak belini sardı ve boğazından derin bir hırıltı döküldü.

Dmitri’nin bir eli elbisemin açık bıraktığı çıplak bacağıma gelirken diğer eli omuzumdaki ince askıya gitti. Askıyı hızlıca omuzumdan indirdi ve adrenalin tüm bedenimi esir aldı. Boğuk bir nefes verirken parmak uçlarıma kadar titredim.

Daha önce kimseyle paylaşmadığım bedenimi ona sunarken olacaklardan hiç korkmuyordum. Konu o olunca bedenim sanki onunla yaptığım her şeyi ezbere biliyor gibi hemen ona ayak uyduruyor onun her emrine amade bir şekilde hazırda bekliyordu.

Dudaklarımdaki dokunuşları sertleşirken omuzumdaki askıyı tek hamlede asılıp yırttı. Onun boğazından gelen derin inlemesi ile hareketleri hızlanırken kaba dokunuşları beni hezeyanlara sürükledi. Kirli sakallarının izi çenem ve dudağımda izlerini bırakırken gözlerimi açık tutmakta artık zorlanıyordum. Üst bacağımdaki eli beni kabaca sıkarak kalçama çıktı. Karnımın altındaki tüm kaslar kasılarak derin bir şekilde onun ağzının içine inledim. Benim inlememle kendini bana bastırınca yabancısı olduğum bir ateş kasıklarımı sardı ve ben tekrar inleyince Dmitri dudaklarımı serbest bırakıp açık gerdanıma indi.

Dudakları dokunduğu yerlere ateş gibi öpücükler bırakırken dudaklarımdan tekrar onun adı döküldü.

“Dmitri” fısıltım tüm kıvılcımları ateşe çevirecek kadar boğuktu.

İri parmakları kalçamdan ayrılıp diğer askıyı da kabaca asılınca üstümdeki elbiseyi tutan tek kumaş parçası da ortadan kalktı. Ellerim onun sert omuzlarından ensesindeki asi tutamlara geldi. Parmaklarım ipek gibi tutamları asılınca Dmitri kabaca homurdanarak elbiseyi tek hamlede asıldı ve elbise dikiş yerlerinden parçalanarak bedenimden ayrıldı.

Benim gözlerim şaşkınlıkla açılırken Dmitri gerdanımdan başını biraz kaldırıp kopkoyu gözlerle siyah iç çamaşırımın altındaki göğüslerime baktı. Onun bakışları altında tüm vücudum kızarırken göğüslerim ağırlaşarak uçları onun bakışları altında belirginleşti. Dmitri’nin çenesi sertleşerek dudakları düz bir hal aldı.

İlk defa bir erkek açıkça göğüslerime bakıyordu ve sanırım biraz utanmıştım. Ellerim göğüslerimi kapatmak için hareketlenirken koyu gri gözleri, arzudan sersemlemiş yüzüme çıktı ve tek hamlede iki elimi de bileğimden tutup başımın üstünde sabitledi. Üzerime eğilen yüzü fazla gergin, fazla karanlık, fazla vahşiydi.

“Yoksa vaz mı geçtin malen’kaya devochka?” küçük kız

Şehvetten boğuklaşan kalın sesi karnımın altındaki kasları tekrar harekete geçirip sertçe kasılmasına neden olurken bedenim onun dokunuşları için adeta yalvarıyordu. Kesik nefeslerim ve hızla inip kalkan göğsüm ellerinin altında titrerken, yeşil gözlerimdeki arzuyu görmemesi imkansızdı. İri parmakları bileğimi biraz daha sıktı ve Dmitri yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Boşta kalan eli sol göğsümü kavrayıp onu sıkınca baygın gözlerim kapandı ve belim yataktan biraz ayrılarak kavislendi. Onun yokluğunda kuruyan dudaklarımdan küçük bir inleme onun gergin yüzüne çarptı.

“Gözlerini aç malyshka (bebeğim) ve beni istediğini söyle” boğuk sesi dudaklarıma akarken aklım şehvetle bulandı. Kirpiklerim titreyerek gözlerimi açtım. Arzu onunda bedenini sararken şu an dur desem duramayacak bir noktadaydı. Onun bu kendinden emin arsız duruşuyla benim ona yalvarmamı beklediği açık ve netti. Tıpkı Mikhail beni almak için onun kapısına geldiğinde ona yalvarmamı istediği gibi. Onun bu zamansız isteğine biraz dayanmayı düşündüm ama şehvet ikimizi de sarhoş ederken bu oldukça zordu.

Dmitri ona cevap vermediğimin onuncu saniyesinde bacaklarımın arasından bana kendini bastırıp bana kendini sertçe hissettirirken göğsümü tekrar sıkınca bir elektrik dalgası kasıklarımda karnıma doğru çıkıp sesli bir şekilde inleme neden oldu. Gözlerimin odağı bulanıklaşırken onun boğuk sesi tekrar kulaklarıma geldi.

“Katre” dedi bana tekrar kendini bastırırken. Adım dudaklarından boğuk bir şiir gibi çıkmıştı. Bu seferki haz dalgası neredeyse bana acı verecek kadar kasıklarımı sızlattı ve gözlerim kapanırken daha fazla bekleyecek gücüm kalmamıştı.

“İstiyorum” dedim titrek bir nefese sıkışan ince sesim kulaklarıma yabancı gelirken bileklerimi onun esareti altında çekiştirdim. Bu cevaptan sanırım pek memnun değildi sol göğsümü tekrar sıkınca tekrar inlememek için alt dudağıma dişlerimi geçirdim ama bu bile derin inlememi durduramamıştı. Sonunda onun ne istediğini anlayarak gözlerimi araladım ve gri gözlerine baktım. Şehvet grileri siyaha boyarken sabırsız solukları ikimizin arasında boğuldu.

“İstiyorum Dmitri”

dedim onun koyu gözlerine bakarken devam ettim.

“Seni istiyorum Dmitri.”

Titreyen sesim onun boğulan soluklarına tekrar yaşamı getirirken kirli sakallı çehresinde istediğini almanın arsızlığı ve memnuniyeti belirdi.

“Konechno, malen’kaya devochka” elbette küçük kız

Dmitri kaba bir Rusçayla bileklerimi serbest bırakırken sabırsız bir şekilde dudaklarıma kapandı. İri eli yatağın içinden sırtımı bulup siyah sütyeni tek hamlede çözdü ve dudaklarımdan hiç ayrılmadan beni biraz kaldırıp üst iç çamaşırımı tek hamlede çıkardı. Başım tekrar yumuşak zeminle buluşunca Dmitri’nin elleri çıplak göğüslerimi buldu. Ellerim onun sert omuzlarını sıkarken iri elleri göğüslerimi avuçlayıp sıkınca kasıklarımdaki sızı artık zonklamaya döndü.

Aralarında nasıl bir ilişki vardı bilmiyorum ama göğüslerimin ucuna her sıkışında kasıklarımdaki kaslarım kasılıyor haz dalgası içimde sarsıntılara neden oluyordu. Dmitri dudaklarımdan güçlükle ayrılıp başını göğüslerime doğru getirince bacaklarım kasılarak onun belini bir kıskaç gibi sardı.

Kesik ve titrek nefeslerim Dmitri’nin sıcak nefesini sol göğsümün ucunda hissedince iyice hızlandı. Sızlayan sadece kasıklarım değildi. Onun tecrübeli dokunuşları ile göğüslerim en ağır haline bürünmüş, uçları sertleşerek minik bir sızı onların etrafında peydah olmuştu. Onun nefesiyle uçlarındaki sızı biraz daha artarken Dmitri’nin sıcak dili göğsümün ucunu kavrayınca sesli bir şekilde onun adını inledim.

“Dmitri” tırnaklarım onun omzuna gömülürken göğsümün ucundaki ıslak dokunuşların baskısı artarak bedenimin merkezindeki ateş giderek çoğaldı. İri elleri karnımda bacağımda ve kalçalarımda dolaştı. Sonunda göğsümden dudaklarını biraz çekip onun altındaki kurşun izine geldi. Islak bir öpücükle ölümün izine dokunarak onu yaşamın izine çevirmeye ant içmiş gibiydi. Dokunuşları yumuşak ve şefkat doluydu.

“Bu muhteşem vücudunda bir daha bir ize neden olursam vur beni malyshka” Dmitri’nin boğuk sesinden ne söylediğini anlamayacak kadar tutkunun esiri olmuştum. Kalbim onun sözlerini anlamış gibi hızla çarpmaya ve sözünü tutacağına yeminler ediyor gibi şarkısını söylemeye başlamıştı. Dmitri’nin dudaklarını diğer göğsümde hissedince başım geriye giderek gözlerim kapandı ve adı dudaklarımdan tekrar tekrar döküldü.

“Dmitri….Dmitri…” titreyen sesime inat tırnaklarım onun geniş sırtına yine derin izler bıraktı. Dmitri’nin sıcak ve ıslak dokunuşlarına dayanmak güçtü. Bacaklarımı belinde bilmediğim bir ihtiyaçla sıktım. Dmitri sanki hareketlerimden ne istediğimi anlamış gibi sağ eli kasıklarımı saran siyah alt iç çamaşırıma doğru yol aldı. Çamaşırın ince yapısından içeri sızan parmakları ile kesik bir nefes vererek bacaklarımı daha da sıkmaya çalıştım. Dmitri göğsümden başını biraz kaldırıp diğer elini de siyah çamaşırın kenarına getirdi. Gri gözleri benden son bir kez onay beklerken göğsüm hızla inip kalkmaya başladı.

Arzudan pas parlak olmuş yeşil gözlerimi kısaca kapatırken bundan sonraki olacakları titreyen kirpiklerimle beklemeye başladım. Dmitri gözlerimin en derinine bakarak siyah alt çamaşırımı aşağıya doğru indirdi. Ona yardımcı olmak için kalçalarımı kaldırırken çenesindeki her kas seğirmeye başladı. Üstümdeki son parçada bedenimden kurtulunca yanaklarım ve boynuma bir kırmızılık oturdu. Dmitri’nin gözleri kararırken bakışları kızaran yanaklarımdan aşağılara doğru inerek çıplak vücudumu arşınladı. Sanki yıllardır özlemini çektiği bir şeyi inceliyormuş gibi bakışları açlık ve hayranlık doluydu.

Ben onun karşısında çırılçıplak dururken Dmitri sadece gömleğini çıkarmıştı, pantolonu hala üzerindeydi. Elleri üst baldırımdan kasıklarıma doğru çıkarken oldukça yavaştı. Onun dokunuşu kasıklarımı tekrar bir ateşe atarken titremeden edemedim. Başını bacaklarımın üstüne gömüp derin bir nefes alarak kasıklarımın üstüne doğru gelmesiyle kalbim patlayacak gibi atmaya başladı.

“Seni ilk gördüğüm andan beri bu kıvrımların başımı döndürüyor güzelim.” Dmitri’nin bu açık itirafına kesik bir nefeslerimin arasında şaşırmaya vakit bulamadım. Beni ilk gördüğü zamanlar sıska bedeninle ilgilendiğimi mi düşündün derken aslında genetik kıvrımlarım yüzünden başını mı döndürmüştüm? İşte bu itirafına tüm hücrelerim övgüyle beslendi.

Kasıklarımın üstüne bıraktığı ıslak bir öpücükle başım geriye giderken beni yeniden cehennemindeki ateşine çağırdı. Islak dudakları daha aşağılara inmeye yeltenince bacaklarımı kapatmaya çalıştım.

Dudakları oraya kadar inecek miydi?

İri elleri her iki bacağımdan tutup onları biraz ayırınca parmaklarım onun siyah asi tutamlarının arasına girdi.

“Bacaklarını aç güzelim” boğuk sesi tam merkezime değerken yoğun bir titreme bedenimi ele geçirdi. Dudaklarından çıkan sıcak nefesi kasıklarımdaki ateşi harlarken başım döndü ama bedenim onun emrine itaat ederek bacaklarımı biraz onun için açtı.

“Siktir malysha” bebeğim “Eşsiz kokun bana adımı unutturacak kadar hafızımı sarhoş ediyor”

Onun kaba ve kalın sesinden akan kelimelerle kasıklarım tekrar kasıldı ve Dmitri derin bir hırlama ile dudaklarını bacaklarımın arasındaki merkezime bastırdı. Onun bu hareketine başım yatakta geriye giderken onun adını sayıklayarak inledim.

“Dmitri…” nefeslerim kesik kesikti. Parmaklarım onun asi tutamlarını çekiştiriyor haz dalgası içimde bir depreme neden olacak kadar beni sarsıyordu. Islak dokunuşu alt tarafımı boydan boya ele geçirirken kalbim onun dokunuşları arasında çaresizce çırpınıyordu.

“Dmitri..” dedim tekrar adı artık dudaklarımda bir mühürdü. Onun saçlarını asılıp çekiştirmekle, başını daha fazla bacaklarımın arasına bastırmak arasındaki ikilemim bana tamamen yabancıydı. Artık damarlarımdaki utanç en sondaki duyguydu. Şu an sadece beni kıvrandıran bu işkencenin onunla son bulmasını istiyordum. Dmitri bir yandan ıslak öpücükleriyle beni kendimden geçirirken elleri üzerimden hiç ayrılmıyordu. Bir eli kalçalarımı şiddetle sıkarken diğer eli de göğüslerimin üzerinde geziniyor beni uçurumların kenarına sürüklüyordu.

“Lütfen…” neye niçin lütfen dediğimi ben idrak edemezken bacaklarımın arasındaki bedeni gerildi.

Kasıklarımdaki gergin alev topu daha da gerilirken yoğun bir titreme bedenimden elektrik dalgası gibi geçti. Dmitri sıcak dudaklarıyla son bir öpücük kondururken verdiğim haz dolu nefesler dahi titrekti.

“Dudaklarından sonra tattığım en nefis tat moya krasavitsa” güzelim Dmitri bacaklarımın arasından kalkarken grileri yoğun bir karanlık ele geçirmişti. Ben hala onun dudaklarını bacaklarımın arasında hissetmek istiyor gibi sızlanmamı kontrol edemezken Dmitri’nin iri parmakları üstündeki kot pantolonun kemerine gelerek onu hızla açtı.

Karşımdaki heybetli duruşu yağmurun kesilip günbatımının turuncu ışığıyla bana görsel bir şölen sunarken her hareketinde karnındaki sıralı kasları dalgalandı. Daha dakikalar önce dilimin onun kaslı göğsünde dolaştığını hatırlayınca istemeden titredim ve aramızdaki tutkunun kıvılcımları bedenimin dört bir yanını sardı.

Dmitri üzerindeki son kumaş parçasını çıkarırken ona bakamadım. Alevler yanaklarıma çıkarken bakışlarımı sağımdaki pencereye çevirerek derin bir nefes almaya çalıştım. Saçlarım bir perde misali yüzümü gizledi. Kumaş parçasının yere düşen sesi ile adımları yatağa geldi ve üzerime bir gölge gibi kapladı.

Onu tamamen her şeyi ile üzerimde hissetmek kalbimi acı verecek kadar iyi hissettirmişti. Koca bir dağ gibi tüm heybetiyle bedenimin hepsini kaplarken onun bir ormanı olmak istedim. Onun ormanındaki tüm ağaçlar, tüm topraklar, her şeyi olmak istedim. Oysa ben onun ormanın içinde sadece minik kasımpatılardım. Gri gözleri yüzümün her bir noktasından gezinirken elleri yüzümdeki saçları usulca geri çekti.

“Sen her şeyimsin Katre” boğuk sesini duymamla kalbim sıkıştı. Gözlerimi bana ilgiyle bakan gri gözlere çevirdim. Parlak griler bir yıldız gibi siyah kirpiklerinin içinde dans ederken o boğuk tınıyla konuşmaya devam etti.

“Benim kadınım, benim sevgilim, benim sevdiğim. Sen benim her şeyimsin malyshka” bebeğim.

Dudaklarımdan şaşkın bir nefes firar ederken göğsümün içinde onun için atan kalbim sıkıştı. Onun duyduğum kelimelerle burnum sızladı, gözlerim doldu. Dmitri bana beni sevdiğini söylüyordu. Dmitri bana her şeyi olduğumu söylüyordu. İri eli titreyen alt dudağıma gelirken diğer eli sağ göğsümün altına kurşun izine geldi. Ona olan sevdam yüreğimden taştıkça taştı.

“Seni seviyorum Dmitri” dudaklarımdan çıkan kelimeleri artık içimde daha fazla tutamayacaktım. Titrek ince sesimden çıkan kelimelerle bir an duraksadı, bedeni hafifçe kasılırken gözleri bir elmas gibi parlamaya başladı. Çehresine yayılan şaşkınlıkla karışık mutluluk, hafızam silinse bile asla unutmayacağım bir görüntü bahşetti bana; Kalın dudakları her iki yanına kıvrılmış gülümsediği için gözleri hafifçe kısılmıştı. Üzerimdeki heybetli bedenine sıkıca sarıldım.

Kalbimin içinden bir şeylerin eriyerek aktığını hissettim. İçimdeki minik evimizde geçireceğimiz mutlu günleri düşündükçe kalbim hızla atmaya başladı. Dmitri bir süre boynumdaki ona ait yerinde soluklandı usulca.

Sonra başını boynumdan kaldırdığı gibi dudaklarıma açlıkla bakmaya başladı ve hiç düşünmeden dudaklarıma kapandı. Yavaş başlayan ıslak dokunuşları hızlanmaya ve sertleşmeye başlarken tırnaklarım kaslı sırtına yine izler bıraktı. Birbirimizi kendi yöntemlerimizle işaretlerken iri eli bacaklarımın arasındaki ıslaklığa sızınca onun ağzına derince inlememe neden oldu. Ben bacaklarımı açarak onun girmesi için izin verirken dudaklarımdan ayrıldı.

“Hazırsın malyshka hem de benim için” gözleri kararırken bir eli kasıklarımın üstüne geldi diğer eli de üst baldırımı tutup kendisi için daha fazla açarken ona ait sert ve kadifemsi uzvunu alt tarafımda tecrübesizce hissettim. Kasıklarımdaki elini çekerek kadifemsi sertliği boydan boya ıslaklığımda gezdirince ayak parmaklarıma kadar titreyip kasıldım.

“Dmitri…” kesik soluklarımın arasından adı dökülürken tek seferde kendini bana itince keskin bir çığlık atmama neden oldu. Tırnaklarım sırtına gömülünce ılık bir sıvı parmaklarıma geldi. Üzerimdeki bedeni kasıldı. Ani acıyla gözlerimde yaşlar birikirken nefes alamadım. Beraber olmanın bu kadar acı veren bir şey olduğunu düşünmemiştim. Dmitri’nin üzerimdeki kaskatı bedeni ile bakışlarımı onun yüzüne kaldırdım. Şaşkınlıkla karışık kızgın gözlerini görmemle kendimi hızla toparlamaya çalıştım.

“Bakire olduğunu neden söylemedin Katre” boğuk ve sert sesi gerçekten kızgın gibiydi. Üzerimdeki kollarının kasları gerilmiş boynundaki damarlar belirginleşmişti. Ben ne diyeceğimi bilememiş, hala bacaklarımın arasındaki rahatsız edici varlığına alışmaya çalışıyordum. Benim bocalayan hareketlerimi fark edince gerilen çenesini biraz serbest bırakıp derin bir nefes aldı. Sıcak parmaklarının tersiyle yanağımı okşadı.

“Güzelim söyleseydin kendimi hayvan gibi tek itişte içine sokmaya çalışmazdım.” Boğuk sesindeki kızgın ton uzaklaşırken onun bana değil de kendine kızdığını anlamam kısa sürdü. Yüzünü bana biraz daha yaklaştırıp koyu gri bakışlarındaki sahiplenici vahşilik artarken sesi en karanlık tona büründü.

“Siktiğimin evliliğinin bir düzmece olması beni yakıp kül ederken aslında bunu hep hissettim biliyor musun moya krasavitsa?” güzelim. Elleri bedenimdeki gerilen kasları gevşetmek ister gibi sakince göğsüm ve bacaklarımda dolanmaya başladı. Her dokunduğu yerlere ateşten izlerini bırakırken boğuk nefesini sağ kulağımın altına geldi oraya ıslak bir dokunuş bıraktı ve tutkuyla bağlanmış kalın sesi kulaklarıma sızdı.

“Sana her yaklaşışımda titreyen nefesini” aynı ıslak dokunuşları boynuma doğru bırakırken devam etti.

“Sana her dokunduğumda yerinden çıkacak gibi atan kalbini” dudakları gerdanımdan göğsümün ortasına kadar ince bir yol çizdi. Kasıklarımdaki acı giderek azalırken şehvet tekrar bedenimi sarmaladı.

“Sanki ilk defa bir adam seni görüyor, sanki ilk defa dokunuyor, sanki ilk defa seviliyor gibi hareketlerinden tecrübesizlik akarken” ıslak dudakları yavaşça göğsümün ortasından tekrar yukarıya; boyun çukuruma geldi.

“Boynundan hiç çıkarmadığın lanet alyanslar yüzünden şüphe beni delirtecek kadar kör etti.” Boğuk sesi koyu bir kıvam alırken elleri göğüslerimde gezindi. Kasıklarımdaki ateş dokunuşlarıyla hemen harlanıp eskisinden de güçlü yanmaya başladı.

Dokunuşları içimde bin bir alevi cehenneme çevirirken dudaklarımdan kesik bir inleme döküldü ve Dmitri içimde biraz hareket etmeye başladı. Tutkudan titreyen ellerimi kalın boynunda ve ensesinde dolaştırmaya başladım. Kasıklarımdaki acı tamamen gidip yerine yoğun bir ihtiyaç kaplayınca bacaklarımı belini sıkıca sararak onun hareketlerine ayak uydurmaya çalıştım. Bedenlerimiz bir yapbozun parçası gibi birbirini tamamlarken dudakları göğüslerimi buldu. Islak, ateş gibi bir dokunuş oraya bırakırken parmaklarımın arasındaki başını göğsüme daha çok bastırdım ve dudaklarımdan sesli bir şekilde adı döküldü.

“Dmitri…” Boğuk, tutkulu sesimle o da hırıltı bir inleme bıraktı göğüslerime ve içimdeki hareketleri daha da hızlandı. Artık başım dönüyor, şehvetten onun yüzünü bulanık görmeye başlıyordum. Dmitri’nin bedenimde gezen elleri nefesimi keserken dudakları dudaklarımı buldu. Ben durmadan kesik kesik inlerken kasıklarımdaki haz dalgası gerildi. Gözlerim bu yoğun duyguya kapanırken onun boğuk sesini duydum.

“Gözlerini aç malyshka. Benim için gelirken gözlerini gözlerimden ayırma.” Ne söylüyordu anlayamayacak kadar şehvete bulanmıştım. Kirpiklerim titreyerek gözlerimi açtım. Asi saçları dağılmış tutkudan boynundaki tüm damarları belirginleşmişti. Üzerime biraz daha eğilince kasıklarımdaki her darbesi beni mahvedecek kadar hızlandı. Kulaklarım uğuldarken tırnaklarımı sırtına gömdüm. Sanki bir uçurum tepesine çıkıyorduk bu hızlı ve tutkulu yolculuğumuza eşil eden nefeslerimiz kesik hareketlerimiz vahşiydi. Yoğun açlık ikimize de esir alarak inlemelerimiz onun kulübesinde yankılanmaya başlamıştı.

Bacaklarımda ve bedenimde bir sarsıntı başlarken yeşil gözlerim onun karanlık gözlerinden ayrılmadı dudaklarım arandı ve nefesim sanki içimde habis kaldı.

“Katre…” dedi boğuk sesi kasıklarımdaki lavları serbest bırakırken benimde dudaklarımdan onun adı çıktı.

“Dmitri”

Hızla atan kalbim sanki her yerimde atmaya başladı. Uğuldayan kulaklarımda, şah damarımda ve onu sıkıca saran kasıklarımda bir zonklamayı andıran kap atışları beni uçurumun kenarından serbest bıraktı ve bulutlara çıkan bedenimde yoğun bir rahatlama dört bir yanımı sardı. Dmitri bana son bir kez kendini ittirince onunda nabız gibi atışlarını kasıklarımın her bir noktasında hissettim. Bir süre kendine gelemeyen soluklarımıza inat terle kaplanmış bedenlerimiz birbirini sıkıca sardı. Dmitri üzerime ağırlığını vermemeye çalışarak dudaklarıma tutku dolu bir öpücük bıraktı. Bir eli yüzüme gelen saçları kenara çekerken çehresi yoğun bir sahiplenme ile kaplandı.

“Benimsin malyshka bebeğim gemişte de benimdin gelecekte benimsin.” Kalbim onun sözleri sanki biraz önce hiç yorulmamış gibi yine hızla atmaya başladı. Bu sefer ben dudaklarına yaklaşıp ona yoğun bir öpücük bahşettim. Kollarım onu kucağıma çekerken sonsuzluğun içinde kaybolduk.

***

Işık yüzüme akarken gözlerimi açmak o kadar zordu ki Dmitri ile hiç uyanmak istemediğim bir rüya beni yine içine almıştı. Geniş yatakta hareketlenerek onun sıcak bedenini aradım ama hissettiğim sadece soğuk kumaş parçalarıydı. Gözlerim, onun yokluğu hissedince birden açıldı.

Güneş odaya ışıklarını sunarken gözlerimin görmek istediğini göremedim. Dmitri yatakta ve odada yoktu. Sessizlikle geçen dördüncü saniyede onun banyoda olmadığını anladım, onun alt katta bana kahvaltı hazırlamak için indiğini düşündüm ve çarşafı çıplak vücuduma asılıp yatakta oturdum.

Bacaklarımın arasındaki sızı yüzümü buruşturacağım kadar fazaydı. Dünü hatırlayınca boynuma yoğun bir kırmızılık serpti. Dmitri beni dün duş aldırmak için banyoya taşımış ve bir bebek gibi benim saçlarımı yıkayıp benimle ilgilenmişti. İlk defa onu tamamen çıplak görmemle nefeslerim sığlaşmış bedenim tekrar onunla bir olmak için alevleri küçük banyoyu sarmıştı. Dmitri yüzünden arsız bir gülümsemeyle bana yaklaşınca tüm hücrelerim onun için tekrar tekrar yenilenmeye başlamıştı.

Zaten ilkinde canını fazlasıyla yaktım güzelim. Boğuk sesi kasıklarıma tatlı sızılar gönderirken acı umurumda değildi. Ellerimi ıslak kaslı göğsünde gezdirdim. Parmaklarım titrerken Dmitri’nin ellerimin altındaki kasları kasıldı ve boğazından bir hırıltı yükseldi.

Lütfen. Tek bir sözüm zincirlerini yıkmaya yetti. Beni arkamdaki soğuk fayansa ittirince ürperti tüm bedenimde gezindi.

Neden lütfen dediğini biliyor olmak beni mahvediyor malyshka. Sıcak suyun altında üzerime gelip beni kucağına kaldırınca onun cehenneminde tekrar tekrar ateşlerde kaybolduk.

Anılar zihnimi işgal ederken yavaşça yataktan kalkıp onun dolabına gittim. Üzerime her zamanki siyah tişörtünden birini geçirdim. Uzun saçlarımı arkaya atınca aynadaki yansımamdaki ona ait tüm izler gözlerimin önüne serildi. Boynum hala onun esaretinde gibiydi; ona tutkun, ona meftun, onun kehribar kokusuna hasretti.

Alt kata inip mutfakta da Dmitri’yi göremeyince ufak bir telaş kalbimi sardı. Adımlarım hızlanırken her odanın kapısını tek tek açtım. Dmitri’den hiçbir iz yoktu. Derin bir nefes alıp saçlarımı kulaklarımın arkasına aldım.

Şehir dışından oldukça uzak bir kulübedeydik. Bu ormanlık alanda beni tek başına bırakmayacağını düşündüğüm için koşar adımlarla dış kapıyı açtım. Rüzgar saçlarımı savurdu. Ormandaki tek hareket etrafta uçuşan kurumuş yapraklar ve birkaç kuşun uzaktan gelen cıvıltısıydı.

Kapıyı kapatıp içeriye birkaç adım attım ama sıkışan kalbimle ne yapacağımı bilemedim. Dmitri’nin beni ilk defa birlikte olduğumuz günün sabahında bırakıp gidecek tek bir şey olmuş olabilirdi. Aklıma gelen buz gibi düşünce tüm tüylerimi diken diken etti. Dmitri benim Bayan Koroleva olduğumu öğrenmiş olabilir miydi?

Dudaklarım titrerken burnum sızladı. Aradan bir on dakika daha geçmişti ve Dmitri hala yoktu. Bense ahşap kapının önünde gözlerim dolu dolu hala onu bekliyordum ama onun bana bir ihtimal asla gelmeyecek olması içimdeki küçük evimizi toz duman edecekken kapının arkasında bir takırtı duydum. Anahtarın zorlanan sesiyle hemen adımlarımı kapıya yönlendirdim. Kapı açılıp karşımdaki adamı görmemle nefesim kesildi.

Dmitri simsiyah kıyafetlerine tezat elinde bir buket beyaz kasımpatılarla karşımda duruyordu. Ona olan bakışlarım özlem ve şaşkınlık doluydu. Onun beni bırakıp gitmiş olması ihtimali bile kalbimin parçalanmasına neden olurken hayatımı kaplayan varlığı boy ölçülemez derecede büyüktü.

“Uyandın mı güzelim? Daha uyanmazsın sanıyordum.” bakışları üzerimdeki tişörtünde gezinirken kapıyı kapattı. Gözlerim hala dolu dolu nefeslerim sıktı. Benim cevap vermediğimi fark edince elindeki poşeti vestiyre koyup bana doğru yaklaşmaya başladı. Gri gözlerinde minik bir telaş sızarken benim ıslak bakışlarımı görmesiyle çehresine yoğun bir karanlık oturdu ve beni baştan aşağı süzüp iyi olup olmadığımı kontrol etti.

“Gittin sandım.” Dedim dan diye. Sıcak parmakları hemen yüzümün her iki yanını kaplarken ellerim onun bileklerini sardı.

“Seni asla bırakmam malyshka sabah sana markete gideceğimi söyledim sende uykulu sesinle bana kısaca cevap verince hemen gidip gelirim diye düşündüm.” Gözleri bana açıklama yaparken bir kuyunun içindeki elmas gibi parladılar, elleriyle yüzümü yukarı kaldırdı. Kirli sakallarının arasındaki kalın dudakları memnuniyetle her iki yanına kıvrıldı.

“Sen istesen bile seni asla bırakmam güzelim” gözlerinde yaramaz pırıltılar dolaştı ve yoğun bakışları dudaklarıma indi.

“ Tenin tenime mühürlenmiş, adım dudaklarına yakışmış, kokun kokuma karışmışken benden asla kaçışın yok malen’kaya devochka” küçük kız

Dudakları dudaklarıma kapanırken kalbim onun sözleriyle hızla atmaya başladı içim sıcacık oldu. Mutluluk her hücremde tekrar tekrar filizlendi. Sıcak dokunuşları beni asla bırakmayacağının sözünü verirken elleri nazikçe saçlarımda dolaştı. Parmaklarım onun düzgün taranmış saçlarını tekrar dağıtırken Dmitri zor da olsa dudaklarımdan ayrıldı.

“Senin için” bir buket beyaz kasımpatıları bana uzatırken geçmişin acı hatıraları tek tek silindi. Annemin soğuk bir mezarda olduğunu resmeden beyaz kasımpatılar artık Dmitri ile tutkulu aşkımızı hatırlatan bir anıya dönüştü. Burnum sızlarken ellerinde ki kasımpatıları alıp bir çocuk gibi gülümsedim. Yanaklarımdaki derin gamzeler çıkarken Dmitri’nin yoğun bakışları yanağımdaki çukurda gezindi ve içli derin bir nefes aldı.

“Teşekkür ederim Dmitri” kollarım onun geniş sırtını hızla sardı. Göğsümüzde aşkla atan kalplerimizde birbirine kavuşurken Dmitri’nin sıcak solukları boynumun derinliklerinde kendi yolunu aldı ve ateş küllerinden yeniden alevlendi. Dudakları boynuma değdi an omurgamdan aşağı bir elektrik dalgası kendini serbest bıraktı. Kollarım onu daha sıkı sararken Dmitri boynuma ıslak bir öpücük kondurdu.

“Dmitri..” onun adı bir fısıltı gibi dudaklarımdan çıkarken aklına ne geldiyse boynumun derinliğinden başını kaldırıp karanlık arzu dolu gözlerle yüzüme baktı. Sonra cebinden çıkardığı minik ilacı bana uzattı.

“Aklımı başımdan alıyorsun güzelim az daha unutuyordum” benim soru dolu bakışlarım onun yüzünde gezerken bunun ne olduğunu anlamaya çalıştım.

“Dün gece korunmadık” dedi hala ilacı bana uzatırken. Benimse bu düşünce aklımdan tamamen çıkmıştı. Dmitri ilacı bana almasaydı onu içmek kesinlikle aklıma gelmezdi. Parmaklarının arasındaki minik hapı alıp onun gri gözlerine baktım. Bir zamanlar baba olmak istiyorum artık diyen adamın gözlerine.

Onunla ilişkimiz o kadar yeniydi ki hele ki aramızda bu kadar saklı gerçekler varken bir bebek şu an için doğru bir zaman değildi biliyordum ve o da bunu biliyordu ki bu hapı bana veriyordu. O yüzden hapı içmek için onun yanından ayrılacağım zaman parmakları çenemi kavradı. Gri gözleri muziplikle parlarken boğuk sesi kulaklarıma ulaştı.

“Ağrı kesici de aldım. Ağrın var mı güzelim?” neyi kastettiğini anlamamla yanaklarım kıpkırmızı oldu. Kasıklarımda biraz ağrı vardı ama bu ilaç içeceğim kadar değildi. O yüzden kısaca başımı salladım.

“Hayır” dediğimde dudaklarıma eğilip kısa bir öpücük kondurdu. Bende bir elimde kasımpatılar bir elimde de ilaçla mutfağa doğru gittim. Hapı tezgaha koyup içmek için su doldurduğum an Dmitri’nin çalan telefonu ve sert sesini duymamla bardağı tezgahta bırakıp adımlarımı salona yönlendirdim.

Dmitri telefonda bana sırtını dönmüş, omuzları gerilmişti. Sırtındaki kaslar o her konuştuğunda siyah gömleğinin altında sıkıntıyla dalgalanıyordu.

“Emredersiniz Albayım üç gün içinde Bayan Koroleva elinizde olacak.”

Telefonu kapatıp bana dönmeden hızlıca bir numara daha tuşlayarak konuşmasına devam etti.

“Niko Türkiye görevi için bana hazırladığın ekibi bilgilendir iki gün sonra göreve gidiyoruz Bayan koroleva’yı kaçıracağız ve Alex’e söyle bugün geliyoruz akşama tüm ekibi benim kulübemde istiyorum.”

Duyduklarım aramızdaki saklı sırları bir tokat gibi yüzüme çarptı. Dmitri’nin ucunda ölüm bile olsa beni arıyor olması yüreğimin üstüne karlar yağdırırken sesli bir nefes kaçtı dudaklarımdan. Dmitri beni fark edip arkasını dönünce çehresinin ne kadar sıkıntılı olduğunu görebiliyordum. Benim vurulmamla ayrıldığı izin sanırım bitmişti. Albay dedikleri adamın Dmitri’yi benim için sıkıştırdığını artık biliyordum.

Bölüm : 04.06.2025 21:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...