
12.Bölüm
Aklımdan çıkmıyor,
Aklım çıkıyor,
O çıkmıyor...
-Oğuz Atay
🕯️⚖️🪄🐚✨🦪☄️
Ben daha ne duyduğumu bile algılayamamışken yanımdaki Barın kaşlarını çattı ayağa kalkacakken Kaner kolundan tutup zorla oturtturdu, Barın, "A*ına kodumun Caner'i bir daha Çilen'e yavşarsan o yürüyen ayağının da dilinin de damarlarıyla kalmaz alyuvarlarının içindeki oksijene kadar s*kerim seni duydun mu beni p*şt? Gözü gönlü açılmışmış s*kerler seni de gönlünü de." dedi sert ve yüksek bir sesle Kaner hâlâ onu tutmaya çalışıyordu. Aras'a baktı yardım etmesi için, şu an ikisi de Barın'ı tutuyordu.
Caner ayağı kalkıp, "Emredersiniz komutanım!" dedi korkuyla, Barın'dan böyle bir şey beklemediği yüzünden belli okuyordu.
"S*ktir git lojmanın etrafında sabaha kadar koş gözüm görmesin seni! Özür dile Çilen'den de." dedi sert, yüksek ve sinirli bir sesle, hâlâ üzerine yürümeye çalışıyordu ama Kaner ve Aras onu tutuyordu. Çoğu kişi ayağı kalkmıştı.
Caner korkuyla bana döndü ağını açıp özür dileyecekken Barın, "Bakma lan! Bak mı dedim ben sana özür dile dedim, o bakan gözlerini korneasından o soktuğumun mavi rengini veren irisine kadar girer en son retinasından çıkarım lan senin p*şt!" dedi sinirle, kan beynine sıçramış gibiydi.
Neden bu kadar sinirlenmişti?
Caner korkuyla bana bakmadan, "Özür dilerim savcım." demeyi bile bitmemişken, "S*ktir git gözüm görmesin seni." dedi sinirle ve yüksek sesle.
Şokla Barın bakıyordum, ela gözleri sinirle ve her an birini öldürecekmiş gibi bakıyordu. Yanındaki Kaner'in ve Aras'ın kollarını ittirdi.
Ona ne oluyordu? Ve neden bu kadar tepki vermişti?
Kaşlarımı çattım ayağı kalkıp tam karşısına geçtim, "Sana ne oluyor pardon? Ağzım yok mu benim? Konuşamıyor muyum?" dedim sertçe çıkışarak Barın'a.
Bana baktı, ateş atan gözleri biraz yumuşamıştı.
"Farkında mısın bilmiyorum ama o adam sana yavşadı ve bende nazikçe uyardım, senin konuşamadığını falan da söylemedim?" dedi az önceki sinirinden eser yoktu.
"Bende onu söylüyorum Barın kimsin sen? Neyim olarak bunu yapma hakkını görüyorsun kendinde?" dedim yüksek sesle.
Yüzündeki hayal kırıklığı gözlerinden okunuyordu.
"Uyarmak için bir şeyin olamam mı gerekiyor?"
"Uyarmak mı? Ciddi misin sen adamı bir öldürmedin kaldı ki Kaner ve Aras tutmasa ne olurdu düşünmek istemiyorum. Kimsin sen sevgilim misin? Ailem misin? Abim misin? Kimsin sen? Neyim olarak bu kadar ileri gidebiliyorsun Barın neyim olarak?" dedim sinirle sokaktan geçenler dahi herkesin gözleri bizi bulmuştu çünkü bağırıyorduk.
Sertçe yutkunup, "Ondan hoşlandın mı?" dedi ama sanki 'yapma bunu bana' der gibi demişti.
"Ben ondan mı bahsediyorum senc-"
"Ondan hoşlandın mı hoşlanmadın mı?" dedi biraz sesini yükselerek, sesini yükseltince biraz irkilmiştim ama belli etmedim.
Kaner dayanamayıp, "Barın!" diye uyardı.
"Bundan bahsediyorum işte sana ne! Seni neden alakadar ediyor?" dedim.
Gözlerimin tam içine bakıyordu birkaç saniye baktıktan sonra, "Kişisel algılama, Cansu'ya da yavşasa aynısını söylerim." dedi.
Cansu'nın sırıttığını ve resmen kalp atan gözlerle Barın'a baktığını gördüm.
Ucuz şey...
Neden yaptığını biliyordum ama kalbimin bir tarafının sızladığını hissettim.
"Bir daha olursa bu kadar sakin karşılamam, kendini neyim olarak görüyorsun bilmiyorum ama sen benim hiçbir şeyim değilsin Barın Arkan." deyip oradan uzaklaştım.
Umarım olmuştur...
🕯️⚖️🪄🐚✨🦪☄️
Bir Gün önce -İlahi Bakış açısı-...
Çilen savcısı olduğu timler olan, Duman timi, Güneş timi, Zincir timi ve Alev timinin gittikleri operasyonları inceliyordu.
Sıra Alev timine gelene kadar her şey fena değildi ama Alev timinin gittikleri operasyonlarının yazdığı dokuzuncu dosyaya da kaşlarını çatarak baktı. Bir terslik vardı, bir yıldır hep sanki birisi karşı tarafa geleceklerini haber veriyordu ve hep pusu yiyorlardı.
Duman timiyle birlikte ortak gittikleri operasyonlara baktı. O da öyleydi.
Güneş timiyle birlikte ortak gittikleri operasyonlara baktı. O da öyleydi.
Zincir timiyle birlikte ortak gittikleri operasyonlara baktı. O da öyleydi.
Bir terslik vardı.
Kafasını dosyadan kaldırıp düşündü, aralarında hain mi vardı?
Kim olabilirdi?
Barın mı?
Haktan mı?
Balca mı?
Pars mı?
Arel mi?
Aras mı?
Kimdi? Hangisi bu vatana ihanet etmişti?
Bu işi kendi başına çözemeyeceğini anlayınca, masadaki telefonu alıp Eray albayı aradı.
"Efendim güzel kızım." dedi Eray.
Çilen odanın veya telefonun dinleniyor olabileceğini düşünüp.
"Albayım konuşmamız lazım bahçeye gelebilir misiniz?" dedi.
Eray sesinden bir şey olduğunu anlamış, kaşlarını çatıp, "Geliyorum." dedi.
O hep Çilen'i anlamış ona göre hareket etmişti, bir konu dışında... O konu, hayatı boyunca Eray'da Çilen'e karşı vicdan azabı olmuşu...
Çilen'de vakit kaybetmeden gerekli dosyaları yanına aldı, hem balkonun hem de diğer kapıyı kilitleyip aşağı inerken yüzünde sert bir ifade vardı. İndiğinde albay onu kapının önünde bekliyordu.
Çilen amcasına sarıldı, kulağına fısıldayarak, "Başka yerde konuşalım dinleniyor olabiliriz." dedi ve kimse bir sorun olduğunu anlaması diye gülümsedi.
Geri çekildiklerinde, "Beni takip et." deyip Eray'ın yönlendirmesiyle bahçenin arka tarafına doğru yürüdüler.
Uzun sayılacak ve ölüm sessizliği eşliğinde geçen yoldan sonra karargahın en ucundaki kimsenin ve kameraların olmadığı tenha banklardan birine oturdular, ikisi de telefonlarını odalarında bırakmıştı.
Eray, "Burada kimse bizi dinleyemez." dedi ve Çilen'in anlatmasını bekledi.
Çilen nasıl başlayacağını düşündü.
Eray bunu anlamış olacak ki, "Çilen biz bizeyiz güzelim, bir sorun varsa direk söyle."
Elindeki dosyaları uzattı ve altını çizdiği yerleri detaylı detaya inerek anlattı, "Bana verilen timlerin gittiği operasyonları inceliyordum ve Alev timi bir yıldır ne zaman gizlice operasyon yapmaya gitse karşı taraf hep sanki biliyormuş gibi orada oluyor. Farklı timlerle birlikte gittiklerinde de öyle, hatta en son gittikleri gizli operasyonda teröristler sanki nerede saklanacaklarını biliyormuş gibi etraflarını sarmış. Barın bacağından vurulmuş. Oradan kurtulmaları bir mucize." dedi.
Eray yeğeninin ne demek istediğini anlayıp, "Yani birisi onlara haber veriyor diyorsun ve bu kişi Alev timinden? Çilen, nerdeyse hepsi elimde büyüdü." dedi.
"Evet. Amca buraya yeni geldim ve kimin nasıl biri olduğunu bilmiyorum ama bir şeyler döndüğü kesin. Yardım edecek misin?" dedi korkarak.
Eray düşünmeden cevap verdi, "Tabi ki de Çilen ben her zaman senin yanındayım sorman hata ama anlamadan ve düşünmeden hareket etmeyelim. Kim olabilir sence?" dedi.
Çilen, "Operasyona çıkarken askerlere yardım eden görevlilerden biri olabilir mi?" dedi, timdeki suçsuz birini suçlamak istemiyordu.
Eray, "Sanmıyorum her operasyondan sonra görevliler değişiyor ve zaten operasyon planlarından haberleri olmuyor." dedi.
Çilen, görevlileri aklından eledi ve istemeden de olsa o isim geldi aklına.
"Barın olabilir mi?" dedi korkarak.
Çilen, Barın'a her ne kadar kabul etmese de bağlanmıştı ve ona güvendiğini hissediyordu. Geçmişte onunla birlikte kaybolduğu, içinden bile isimi söylemeye dili varmayan şehit olmuş sevgilisine benzetiyordu,
Şehit Teğmen Araf Parla...
Üstüne altı İHA (İnsansız Hava Aracı) bombası atılarak Şehit olan Teğmen Araf Parla...
Çilen'in ilk ve son aşkı...
Çilen'in asla unutamadığı ve gözünü her kapattığında aklına gelen ilk kişi...
Eray, Barın'ın nereden geldiğini biliyordu, geldiğinden beri onu Eray yetiştirmiş, korumuş, kollamıştı. O olamazdı.
"Barın olmaz. Barın'ın, Şehit olmuş babası benim silah arkadaşımdı Çilen, kollarımda verdi son nefesini. Barın babasının intikamını almak için asker oldu, asla yapmaz. Yaklaşık dört- beş yıldır tanıyorum onu ama öyle biri değil asla, kendimden bile şüphelenirim ama ondan asla! Aynı babası gibi biri oldu." dedi gururlu ve net bir sesle.
Çilen, amcasına güvendiği için ve yapmaz dediyse yapmazlardı. Amcası da onun gibi insanlara hemen güvenebilen biri değildi yapmaz dediyse bir bildiği vardır diye düşündü.
"Balca?" dedi.
"Çilen asıl Balca, Arel ve Pars asla olamaz." dedi içindeki keskin acıyla.
Çilen, amcasının sesindeki hüznü fark etmişti ama merak ediyordu. "Neden?" dedi merakla.
Eray, anlatmak ve anlatmamak arasında kalmıştı, aklına gelen anlar canını en içten yakıyordu.
Derin bir nefes alıp başladı anlatmaya, "Yıllar önce tabi sen biraz küçüktün. Ben; yakışıklı, kaslı, mükemmel, çekici, yakışıklıydım kısacası taş gibiydim, gerçi tabi hâlâ öyleyim de...-" dedi biraz ortamı yumuşatmak için çünkü birazdan öğreneceği şeyler çok ağırdı.
"Amaca!" dedi onu uyararak.
"Bir gün komutanım operasyon var dedi gittik, şerefsiz or*ospu çocukları sürekli köylere iniyor çocuk kaçırıp kadınlara tecavüz ediyor, köylülere terör estiriyorlarmış. O or*osbu çocuklarının geldikleri zamanı yakaladık, indirdik itleri, tabi kalabalık oldukları için biraz uzun sürdü, evleri kontrol ediyorum hatırlıyorum köyün en uçtaki eviydi hatta çocuklar üstüne çiçekler, arabalar falan çizmişlerdi, içeriden çığlık sesleri ve birkaç el silah sesi geldi. İ-içeri-" gözünün önüne tekrardan gelen görüntülerle unutmak istermiş gibi ellerini yüzüne koydu ve derin bir nefes aldı fakat aldığı oksijen ciğerlerini yakıp geçiyordu.
Çilen ne olduğunu bilmese de, destek olmak için elini omzuna koydu.
Çilen, "Anlatmak istemezsen sorun değil. Kendini zorlama." dedi anlayışla.
Fakat Eray devam etti, "Bir erkek çocuğu, Pars'tı o çocuk, minik ellerindeki silahla korkusuzca ve nefretle bize bakıyordu, yerde kafasından kurşunla vurduğu iki terörist, etraf kan gölüne dönmüştü. Köşede elleriyle kulaklarını kapatmış, ağlayarak bir şeyler sayıklayan, diğerlerinden biraz daha küçük bir erkek çocuğu, Arel'di o çocuk. Öbür tarafta yerde bütün kıyafetleri parçalanarak yırtılmış en fazla sekiz yaşında bir kız çocuğu vardı, bilinci açıktı ama..." dili varmadı söylemeye, çocuktu çünkü o, o kelimeyle yan yana asla gelmemeliydi.
"Tecavüz etmişler Çilen. El kadar çocuğa, çocuk ya. Pars, Balca'ya tecavüz eden o teröristleri öldürmüştü. Tek söylediği şey neydi biliyor musun? "Neden bu kadar geç kaldınız?" dedi bize. O gün kendimi o kadar suçladım ki Çilen, o kadar suçladım ki aylarca ne zaman gözümü kapatsam Pars'ın sesi, Arel'in sayıklayışları, Balca'nın yerde yatışı geldi gözümün önüne. Pars'ın ve Balca'nın ailesini öldürmüşlerdi. Yetişememiştik. Korktukları için o eve girmişler ama o p*çler oraya silahlarını koyuyormuş. Sadece Arel'in annesi kalmıştı, çok yaşayamadı zaten kadıncağız o psikolojiyle." dedi.
Çilen, Eray'ın anlattığı birkaç cümlenin ağırlığıyla altında kalmıştı kesinlikle böyle şeyler duymayı beklemiyordu.
"Yıllarca psikolojik tedavi gördüler, Balca ve Arel tek kelime bile etmiyorlardı, en güçlüleri Pars'tı ama o da içten içe kendini tüketiyordu hep, sanki o da çocuk değilmiş gibi diğerlerini koruyordu, sürekli kendini suçluyordu, sürekli fedakarlık yapıyordu. Sonra bir gün geldiler dediler ki, 'Biz intikam almak istiyoruz, asker olmak istiyoruz.' her birinin gözlerindeki o nefreti ve intikam arzusunu gördüm Çilen. Şu an konuşuyorlar iyiler ama bazı geceler Arel'in yalvarışlarını, Balca'nın ağlamalarını, Pars'ın uyuyamadığı, kendini suçladığı geceleri biliyorum ben, ne yaşadığını bir onlar, bir de Allah biliyor, yani Balca da olamaz, Arel de, Pars da. Onlar kendilerini öldürürler ama asla yapmazlar. " dedi.
Çilen duyduklarının ağırlığıyla yutkunmaya çalıştı ama yutkunamadı.
Çilen, "Sen mi büyüttün onları?" dedi içine kaçmış sesiyle.
Titreyen sesiyle, "Evet. Bazen düşünüyorum acaba onlara yetebildim mi diye, çok daha iyilerine layıklar ama elimden geldiği kadarını yapabildim. Biraz daha erken orada olabilseydik o çocukların hayatı daha iyi olabilir miydi?" dedi kendini suçlayarak.
Çilen ilk defa amcasının bir çocuk kurtarış hikayesini dinlemiyordu ama bu çok ağırdı. Onların arkasından kesinlikle böyle bir hikaye beklemiyordu.
Eray'ın kalbi çocuklar için ucu bucağı olmayacak kadar genişti, Çilen'in, Pars'ın, Balca'nın, Arel'in ve daha yüzlerce çocuğun hayatının en büyük şansıydı. Eray'ın kurtardığı çocukların haddi de hesabı da yoktu ama her biri Eray'ın hayatında bir iyi kötü bir iz bırakmıştı. Eray'ı o çocuklar büyütmüştü ve Eray bundan hiç şikayet etmemişti, etmezdi de.
Çilen, sıkıca amcasına sarıldı. "Sen elinden gelenden çok daha fazlasını yaptın amca, sen çok iyi birisin, çok başarılı ve iyi bir askersin, çok iyi bir babasın ve en önemlisi bana çok iyi bir amca hatta babamdan daha çok baba oldun." dedi.
Eray, "Çilen babanla konuşmaya çalış olur mu? O da üzülüyordur." dedi. Geçen gün Demir'le (Çilen'in babası) telefon konuşmaları gelmişti aklına.
"Ona baba olmak için çok geç kaldım değil mi Eray?" dedi sesi titreyen Demir.
Demir çok başarılı bir asker olabilirdi ama aynısı baba olma konusunda geçerli değildi.
Eray, ne diyeceğini bilememişti ama ikisi de biliyordu bu sorunun cevabını, Çilen'in babasını asla affetmeyeceğini.
Eray bir süre sonra cevap verdi, "Bilemiyorum abi ama Çilen'e işkence etsen canı bu kadar acımazdı, ben seninle defalarca konuştum keşke beni dinleseydin ama artık bu keşkelerin bir faydası yok maalesef ve bu sefer ben karışmayacağım ne yapacaksan yap." dedi kesin bir sesle.
Eray, Demir'e defalarca yardım etmişti zaten, Demir hepsini elinin ersiyle itmişti, ama artık iş işen geçmişti. Bundan sonra ona yardım yardım etmek Çilen'e haksızlık olurdu.
"Amca, o adam benim kalbinde de ruhumda da yıllar önce o gece annemle beraber öldü, bir kere gelip kafamı okşadığını hatırlamıyorum ya ben! O bana dokunduğu zaman dolabımın arkasına çizik atıyordum ya! Şimdi durup düşünüyorum ne yaşatmış bana diyorum. O adam benim haftalarca düşünüp aldığım hediyeyi tutup fırlattı, çok denedim olmayınca olmuyormuş demek ki, ben daha ne yapabilirim bilmiyorum ve üzülmesi umurumda bile değil eminim beni üzdüğü kadar üzülmemiştir, yine işi düşmüştür. İnan artık umurumda bile değil benim için o gece bitti her şey ve lütfen senden rica ediyorum bir daha bana konuş deme çünkü yapmayacağım bunu hak etmiyor. Ona hâlâ içimden gelmese de baba dediğime dua etsin!" dedi kesin bir sesle ve içindeki yaralı çocuğun bir kısmını göstererek.
Demir, arada Çilen'i aradı ama işi düştüğü için arardı Çilen, işi düştüğü için aradığını biliyordu ama içindeki çocuk yüzünden ona yardım ediyordu.
Çilen kabul etmese de onu özlüyor ve biraz da olsa seviyordu.
Eray birkaç hafta sonra Demir'in geleceğini söylemek ve söylememek arasında kalmıştı ama onu şu an daha çok üzmemek için sonra söylememeye kara verdi.
Çilen bu konuyu konuşmaktan rahatsız olduğu için, "Neyse asıl konumuza dönelim, Barın, Pars, Balca ve Arel olamaz geriye Aras ve Haktan abi kaldı." dedi. fakat sonra, "Haktan abiyle babam aynı yerde çalışmışlar." dedi.
Eray'ın kaşları çattı.
"Babanla aynı yerde çalışmış olamazlar kim dedi sana onu?" dedi.
Çilen, "Haktan abi dedi ama ben o adamı gördüğümü hatırlıyorum, bunu ona söyleyince babanla aynı yerde çalıştık oradan hatırlıyor olabilirsin demişti." dedi kaşlarını çatarak.
"Çilen o adam Hakkari'den geldi geçen sene ve yaklaşık on iki yıldır oradaydı ve baban hiç Hakkari'ye gitmedi, gitse de onun çalıştığı yere gitmiş olamaz." dedi.
Çilen, "Belki özel görev falan olamaz mı? Eee o zaman neden öyle dedi? Neden yalan söyledi?" dedi.
"Bilemiyorum Çilen ama galiba haini bulduk." dedi Eray.
"Aras olamaz mı?" dedi Çilen.
Eray, Aras'ın hikayesini de biliyordu...
"Çilen, Aras olacağını sanmıyorum ama neden diye sorma çünkü anlatmamı isteyeceğini sanmıyorum, zamanı gelince anlatır zaten sana." dedi, aklına gelen anılarla acıyla yüzünü buruşturdu.
"Ne yapacağız peki amaca? Nasıl emin olacağız Haktan olduğuna? Ben kimseyi yok yere suçlamak istemiyorum." dedi Çilen.
"Benim aklımda bir fikir var ama olmayabilir ve riskli ama denemeye değer." dedi Eray aklına gelen planla.
(Aynı gün içinde) Bir süre sonra...
Haktan hariç geriye kalan Alev timi üyeleri ve Kaner neden özel operasyon odasına toplandıklarını ve neden Haktan'ın burada olmadığını merak ediyordu ama yaklaşık on dakikadır susuyorlardı.
Çilen ise, böyle bir şeyi nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Onlara bunu söylemenin ne kadar doğru olduğunu sorguluyordu ama bu riski almak zorundaydı.
Amcası ne kadar olamazlar dese ve ona güvense de içinde bir korku vardı.
Ya içlerinden biriyse hain?
Eray, hepsinin nasıl tepki vereceğini az çok biliyordu.
Barın daha fazla dayanamayıp Eray'a döndü, "Komutanım neden bizi apar topar kimseye haber vermemizi ,özellikle Haktan abiye, söyleyerek buraya topladınız ve on dakikadır neyi bekliyoruz?" dedi sıkılmış bir ses tonuyla.
Eray kısaca, "Çilen'i." deyince herkesin gözleri Çilen'i buldu.
Çilen herkes ona baktığı için gerilip yutkundu, sonunda konuşması gerektiğini anlayıp oturduğu sandalyeden ayağı kalktı ve masanın diğer ucundaki akıllı tahtanın önünde durup sırayla herkese baktı.
İçinden, umarın yanlış bir şey yapmıyoruzdur diyerek derin nefes alıp konuşmaya başladı, "Şu an benim karşımda, Barın, Balca, Arel, Pars, Aras ve Kaner yani kuzenim yok. Şu anda benim karşımda bir binbaşı, yüzbaşı, üsteğmenler, teğmenler oturuyor, aynı zamanda sizin karşınızda şu an arkadaşınız veya kuzeniniz olarak değil bir Cumhuriyet Savcısı olarak bulunuyorum. Dışardaki arkadaşlıklarımız, akrabalığınızı, aşklarınız, düşmanlıklarınızı ve benzeri duyguları bu odanın dışında bıraktığınızı düşünüyorum?" dedi onlardan bir tepki bekleyerek.
Hepsi başını salladığında, tekrar konuşmaya devam etti, "Biliyorsunuz ki sizin yani Alev timinin savcısı benim bu sebepten dolayı gittiğiniz operasyonları inceledim ve bir şey sürekli gözüme battı, bir yıldır sadece sizin tim veya başka timlerle ortaklaşa gittiğiniz gizli operasyonlarda neredeyse hepsinde karşı taraf hep orada olacağınızı biliyor. İlk başta sizi operasyonlara hazırlayan görevlilerden biri olduğunu düşündüm ama o görevliler her seferinde değişiyor ve planlardan haberleri olmuyor." dedi gözlerini her birinin üstünde gezdirirken, hepsi kaşlarını çatmış dinliyorlardı.
Barın, "Yani bir hain var?" dedi, kaşlarını çatarak.
Çilen, "Maalesef var. Bunların hepsi tesadüf olamaz. Hepinize dikkatle baktım özellikle geçmişinize." dedi Balca'ya bakmamaya özen göstererek.
"Sıra Haktan'a gelince, birkaç kez yüzünü maskeyle kapatan birileriyle gizlice buluştuğu ve bazen tenha yerlerde kendisine ait olmaya telefonla birileriyle konuştuğunu fark ettim, üstelik kendisi bir yıldır burada ve bu bir yıldır oluyor, ama son noktayı bana yalan söylediğini düşünmem koydu. Hatırlarsınız ki ilk geldiğim gün onu gördüğümde bana çok hatırladık geldiği için bunu ona söylemiştim ve o da bana albay Demir Yamaç'la aynı yerde çalıştık demişti fakat çalışmayı bırakın hiç karşılaşmadıklarını fark ettik, Demir albayı arayıp sorduk ve cevabı karşılaşmadık oldu." dedi.
Pars hiddetle ayağı kalkıp, "Saçmalamayın yapmaz öyle şey! Üstelik ben hiç öyle biriyle konuştuğunu, buluştuğunu görmedim." dedi, yaklaşık bir yıldır Haktan'la beraber olsalar da Haktan'a güveniyordu ve kabullenmek istemiyordu.
Aras, çekinceli bir sesle, "Aslında ben birkaç kez telefonla konuşuşunu gördüm. Biraz endişeli, tedirgindi, sürekli etrafında biri var mı diye bakıyordu ve onun telefonu değildi." dedi.
Balca da, "Bende bir kez bahsettiğiniz gibi birileriyle buluştuğun gördüm ama bu hain olduğu anlamına gelmez." dedi kaşlarını çatarak.
Çilen, "Ne zaman gördünüz peki?" dedi cevabını bildiği soruyu sorarak.
Aras, "Operasyonların planları anlatıldıktan sonra hazırlanmamız için verilen sürelerde gördüm birkaç kez." dedi çekimser bir tavırla, kimsenin onun yüzünden suçlanmasını istemiyordu özellikle operasyonlarda sırt sırta çatıştıkları kardeşim dediği adamı.
Balca, "Ben de." dedi.
Pars, "Ya saçmalamayın isterseniz belki karısını çocuklarını aramıştır, iş telefonuyla konuşmak istemiyordur. Hemen suçlayacak mıyız?" dedi sinirle ve kabullenmeyerek.
Çilen, "Asla, somut bir delil bulana kadar ama. Pars, anlıyorum üzgünsün ama burada konuşulan hiçbir şey dışarı taşınmayacak, bu bir emirdir." dedi sert bir sesle.
Pars, "Asla savcım burada konuşulan hiçbir şeyi dışarı asla taşımam ama anlamaya çalışıyorum siz de beni anlayın lütfen." dedi.
Pars çok duygusal bir adam değildi ama güvenmişti işte, kardeşim demişti, evinde ekmeğini yemişti o adamın, yapmış mıydı gerçekten bu şerefsizliği?
Çilen onu anlıyordu ama ne kadar erken haini kanıtla yakalarlarsa o kadar iyiydi.
Barın, Pars'ı oturtması için Balca'ya baktı. Pars'ın sinirlendiğinde dinlediği tek kişi Balca oluyordu.
Balca, Pars'a dönerek, "Pars sakin ol! Yerine otur." deyince Pars önce Balca'ya bakıp yutkundu ve istemese de yerine oturdu.
Çilen, "Anlıyorum Pars ama siz bir Türk askerisiniz, üzülmeye vaktiniz yok." dedi sert sesiyle.
Kaner sadece kaşlarını çatmış bahsettikleri gibi Haktan'ın şüpheli bir hareket yapıp yapmadığını düşünüyordu, akına gelen anla, "Son gittiğimiz operasyonda, terörist p*ştları vurup öldürebileceği halde çoğu kurşunu ıskalayarak ya da bize hâlâ saldırabilecekleri şekilde yaraladığı fark ettim hatta Barın'ı vuran adam dibinde olduğu ve vuracağını anladığı halde öldürmedi." dedi, yeni farkına varmıştı bunun.
Çilen bunu bilmediği için kaşlarını çattı, "Kask kamera görüntüleri var mı?" dedi Kaner'e doğru.
Kaner, "Geri geldiğimizde kamerasına kurşun gelerek parçalandığını söylemişti." dedi.
Çilen, "Resmen bizimle oynuyor." dedi sinirle.
Barın, "Elimizde kanıtımız var mı savcım?" dedi.
Çilen konuşacakken Eray araya girip, "Hayır yüzbaşım sizi bu yüzden çağırdık zaten." ayağa kalkıp Çilen'in yanına gitmişti.
"Bir planım var ama olmaya da bilir yani yaparsa hainin o olduğunu anlarız, yapmazsa biraz daha ona çaktırmadan planlar yapmamız gerekir. Size yakında gizli bir operasyon olacağını her an çağırabileceğimizi söyleyeceğiz, operasyonun içeriğini söylemeyeceğiz ama operasyonun detaylarının Çilen'de olduğunu bileceksiniz. Muhtemelen o bilgileri Çilen'den almaya çalışacak ama alabileceği tek zaman ve yer yarın lojmanda Arel'in nöbet tuttuğu yer. Genelde orada buluştuğunuz için garipsemeyecektir. Caner'i de çağıracaksınız muhtemelen o yavşak Çilen'e yavşayacak Kaner'de küfür edip Çilen'i koruyacak. Çilen orada dikkatleri üzerine çekmek için kavga çıkaracak her kez onlara odaklanmışken Çilen'in telefonundan bilgi almaya çalışacaktır ama yüklediğimiz program sayesinde hem kimin almaya çalıştığını göreceğiz hem yanlış bilgiyi almış olacak. Biz yine de önlem almak için oraya gizli kamera yerleştirdik." dedi Eray aklındaki planı anlatarak.
Kaner, "O yavşak p*ç Çilen'e yavşayacak ve ben sadece küfür edeceğim öyle mi?" dedi 'saçmalık' dermiş gibi.
Eray, "Kaner fiziksel bir kavga istemiyorum zaten başımda zibilyon tane dert var uğraşamam." dedi.
Barın ise sadece Çilen'e bakıyordu çünkü akşamları artık çok balkona çıkmadığı için onu özlüyordu.
🕯️⚖️🪄🐚✨🦪☄️
Bölümmm sonuuu🪄🤍
Çoook uzundu bu bölüm
🌕Barın'ı bu bölümde nasıl buldunuzzz?
🕯️ Balca, Arel ve Pars'ın arkasında böyle bir geçmiş olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
🌕Bir sonraki bölüm için küçük bir spoiler: 👩🏻🌕
🕯️Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnnn
Bir sonraki bölümde görüşmek üzereee💓
Seviliyorsunuzzz 💗
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |