44. Bölüm

Aybek & Tölemis

Verb Art
verbart

Yüksekçe bir binanın tepesinde yanıp sönen kırmızı ışığa bakakaldı Aybek. Belki de şehirde geriye kalan tek ışık buydu. Yaz ayı olmasına rağmen, gecenin ve terk edilmişliğin soğuğunu tüm bedeninde hissedebiliyordu. Daha birkaç hafta öncesinde neşeyle yürüdüğü bu yollarda şimdi sessizce ilerlemek ona acı veriyordu. Nereye, niçin gittiğini bilmeden sadece yürüyordu. Tölemis’in söylediğine göre, şehrin çıkışları kapatılmıştı. Karanlıkta parlayan, siyah Land Rover’a doğru yürüdüler. Tölemis anahtardaki düğmeye bastığında etraf bir anlığına aydınlandı ve “dit, dit” sesinin ardından kapıların açılma sesi yankılandı. Aybek, gizli bir şey yapıyormuş gibi aniden kafasını sağa sola çevirdi.

Tölemis istemsizce gülümsedi. Arabanın arka kapısını açarak çantaları içeri koydu. Aybek, ön sağ koltuğa oturup, büyük deri koltuğa gömüldü. İçerideki lavanta kokulu araba parfümünün kokusu burnuna dolmaya başlarken, kendini güvende hissetti. Emniyet kemerini taktı. Tölemis, şoför koltuğuna oturdu. Arabayı çalıştırdı.

Arabanın farları karanlıkta devasa binaları yutuyor gibi gözüküyordu. Tölemis istemsizce radyoyu açtı. Cızırtıdan başka hiçbir şey yoktu. Arabanın motoru, gecenin sessizliğini bölüyordu. Aybek, kafasını cama yaslamış, aşık olduğu şehri yavaşça geride bırakırken, Tölemis sessizliği bozdu “Novosibirsk’e gidiyoruz.” dedi. Aybek hızlıca kafasını kaldırıp anlamamış bir şekilde Tölemis’e baktı. Tölemiş açıklama yapmadı. “Şehrin giriş ve çıkışları kapatıldı. Bir süre sonra arabadan inip yola yürüyerek devam edeceğiz.” dedi. Aybek kafasını sallamakla yetindi. Artık hayatının hiçbir kontrolü yoktu. Kendini tamamen Tölemis’in planlarına bırakmıştı.

 

Bir süre sonra binalar geride kalmıştı. Ufak tefek köy evlerinin olduğu yola girdiler. Farların aydınlattığı levhada yazan “ Ekibastuz 15 Kilometre” yazısını gördü. Tölemis dikkatle yolu izlerken Aybek bir anıyı hatırlarcasına hafifçe gülümsedi. Tölemis bir saniyeliğine gözünü yoldan ayırıp Aybek’e baktı. “Ne oldu?” diye sordu. Aybek yolun kenarındaki, çalışmayı durdurmuş yel değirmenlerini göstererek “Ereymentau… Bir keresinde buradan geçerken şu yel değirmenlerine hayranla bakmıştım. İlk defa o zaman bir yel değirmeni görmüştüm. O kadar büyüklerdi ki, şaşırmıştım.” dedi. Tölemis’in yüzüne çarpık bir gülümseme oturmuştu. “Sana bir şey söyleyeyim mi?” diye sordu Tölemis. Aybek kafasını salladı. “Buradan önce, Ereymentau’da bir hastanede çalışacaktım ama sonra merkezdeki hastaneye tayinim çıktı.” dedi gülerek. Aybek de gülümsedi.

Tölemis, şehrin çıkışına yaklaştıklarında arabayı yavaşlattı. Koyu kaşlarını çatarak pür dikkat yola baktı. Farların aydınlattığı yolun sonunda barikatlar vardı. Biraz daha ilerledikten sonra arabayı durdurdu. Aybek Tölemis’e baktı. Tölemis “Arabada kal.” dedi ve aşağıya indi.

Tölemis, ışıkların içerisinde barikatlara doğru ilerledi. Görünürde hiç kimse yoktu. Burnuna gelen kokular midesini bulandırmıştı. Yüzünü ekşitti. Yolun tamamen kapalı olacağını düşünmüştü fakat birkaç terkedilmiş araba dışında hiçbir şey yoktu. Bariyerlerin arka tarafına geçtiğinde ise içinde kusma isteğine daha fazla dayanamayıp, bariyerlere tutunarak kusmaya başladı.

Arabanın camından onu izleyen Aybek, hızlıca arabadan indi ve koşarak Tölemis’in yanına geldi. “Tölemis! İyi misin?” diye seslendi bariyerin diğer tarafından. Tölemis cevap vermek istediyse de, bir kez daha kustu. Aybek henüz birkaç adım atmıştı ki, gördükleri karşısında ağzı açık kalmış, eliyle hızlıca ağzını kapatmıştı.

Bariyerin diğer tarafında, yerde yatan üniformalı bir grup insan vardı. Hepsi ölmüştü. Hızlıca Tölemis’in yanına gidip elini omzuna koydu. Diğer eliyle de burnunu kapattı. “Hadi gidelim.”dedi. Tölemis kendini yavaşça doğrultarak sırtını dikleştirdi. “Bir dakika” dedi. Yerde yatan askerin boynundan silahını yavaşça çekip çıkardı. Daha sonra da göğsündeki telsizi aldı ve arabaya geri bindiler.

“Tüm bu olanlara inanamıyorum.” dedi Aybek, şişedeki suyu içerken. Tölemis ise elindeki peçeteyle ağzının etrafını siliyordu. “Bu çok korkunç, dehşet!” diye ekledi Aybek. “Tüm bu olanlar...” Tölemis hızlıca arabadan inip, bagajı açtı ve fermuar sesinin yankılandığı arabada, kutunun içerisinden bir şişe etil alkol çıkararak ellerine boca etti, daha sonra ise bir bezin üzerine döküp, koltuğu ve direksiyonu iyice temizledi. Şişeyi Aybek’e uzattı. Arabanın içi, lavanta kokusunu bastıran etil alkol kokusuyla dolmuştu.

Tölemis arabayı çalıştırdığı gibi hızlıca camları açtı ve bariyerlerin sağından, toprak yola girerek devam ettiler.

Bölüm : 24.11.2025 14:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...