
Şehrin girişine doğru geldiklerinde terkedilmiş barikatları görünce Tardin Dorji ağlamaklı bir sesle "Herkes nerede?" diye sordu. Tıpkı kalabalıkta kaybolan ufak bir çocuk gibi, hiçliğin ortasında kalmıştı. Teeyum Galley ise, yokuşun aşağısında tepesinden dumanlar çıkan şehre bakarken elini alnına vurup yere çöktü.
Her şey bitmişti. Gidebilecek hiçbir yer kalmamıştı. Bir süre şok içinde öylece sessiz kaldılar. Önlerindeki yok olmuş şehre bakarlarken sessizliği bozan Tardin Dorji oldu. Bir anda bağırarak ve çığlıklar atarak yokuş aşağı, Timpu'ya doğru koşmaya başladı.
Teeyum Galley her ne kadar arkasından seslendiyse de duymamıştı. Teeyum Galley, yerdeki fotoğraf makinasını alarak hızlıca Tardin Dorji'nin arkasından koşmaya başladı. Sıcak hava, şehirdeki yangınların ateşine karışıp yüzünü okşarken Teeyum Galley, nefes nefese yokuşu iniyordu.
Az ileride yol düzleşiyordu. Teeyum Galley'in daha fazla koşacak hali kalmamıştı. Ellerini dizlerine koyup kesik kesik nefesler alırken başını kaldırıp ileride yerde yatmakta olan Tardin Dorji'yi gördü. Sendeleye sendeleye Tardin Dorji'nin yanına gitti. Tardin Dorji, yerdeki taşlara takılıp düşmüştü. Eğilip elini tuttu. Tardin Dorji, sıcaktan kavrulmuş asfalttan kaldırdığı yüzünü Teeyum Galley'e döndü. Elini tuttu ve Teeyum Galley'in onu ayağa kaldırmasına izin verdi.
Çaresiz bir şekilde, hayalet şehirde ilerlerlerken, Tardin Dorji, yolların üzerine yığılmış enkazlara bakarak içli içli ağlıyordu. Bu halde kendi evinin yolunu bile bulamazdı. Şehir adeta tanınmayacak hale gelmişti. Nerede olduklarını ancak ilerideki duvarları yıkılmış Changlimitang stadyumundan kavrayabilmişti.
"Ne oldu böyle Teeyum Galley?" diye sordu. Teeyum Galley, cevap veremedi. Dudaklarını büzdü. Şehirle birlikte, bir parçası da yok olup gitmişti. Tardin Dorji "e-eve gitmeliyim." dedi aniden. Teeyum Galley kafasını onarlar bir şekilde salladı. "Dikkatli ol Tardin." dedi. Tardin Dorji kafasını salladı. "Ben de eve gideceğim" dedi. Saatine baktı. "İki saat sonra Buddha Dordenma'da buluşalım." dedi. Tardin Dorji hiçbir şey söylemedi, sadece kafasını sallamakla yetindi.
İleride üzerinden dumanlar çıkan ,alt katı beton, üst katı tahta, iki katlı, küçük pencereli geleneksel bir Butan evinin önünde ayrıldılar.
Teeyum Galley burayı iyi biliyordu, dikkatli adımlarla fakat hızlıca yürüyerek kendi evine doğru yola çıktı. Bir zamanlar evi bildiği bu yer, şimdi ona o kadar yabancı gelmişti ki. Etrafta hiç kimseler yoktu, şehir yerle bir olmuştu. Peki ne olmuştu? Nasıl herkes bir anda gitmişti? Savaş mı çıkmıştı? Yoksa sebebi radyoda bahsettikleri virüs müydü? Bir virüs bu kadar zarar verebilir miydi? Kafasında bu düşünceler dolanırken, önündeki sokaktan sağa döndü.
Az sonra eve varmış olacaktı. Kalbi hızla atmaya başladı. Ya eve vardığında kimseyi bulamazsam? Diye düşündü. Adımlarını yavaşlattı, fakat er ya da geç bu gerçekle yüzleşmesi gerekecekti.
Bir an kafasını kaldırıp havayı kokladı. Midesi bulanmıştı, yanık kokusuna bir sürü adlandıramadığı koku karışmıştı. Kusmak istedi. Refleks olarak öğürdü, fakat başaramadı. Karnına kramp girmişti. Başı dönmeye başladı. Önündeki görüntüler sağa sola savrulurken eliyle tutunacak bir yer aradı.
Bir kaç adım daha atmayı başardı. Eğer köşeden dönebilirse kendi sokağına varabilecekti. Derin bir nefes aldı. Yürümeye devam etti. Sola döndü. Görüntüler iyice birbirine girerken daha fazla dayanamayıp kendini yere bıraktı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 613 Okunma |
172 Oy |
0 Takip |
44 Bölümlü Kitap |