32. Bölüm

32."YEKPÂRE" final

V.N
veskerazem

 

 

32.Bölüm: “Yekpâre”

Kendimi karne alacakmış kadar heyecanlı hissediyordum. Karneleri kolumun altına sıkıştırmış sınıfa yürüyordum. Kahvemden bir yudum içerek kapıyı açtım. Öğrencilere bakıp gülümsedim ve karneleri ve kupayı masanın üzerine bıraktım. Ellerimi birbirine çarpıp tabiri caizse otuz iki diş sırıttım. Her öğrencinin heyecanını gördüğümde “Bende çok heyecanlıyım,” deyip onların kıkırtılarını duydum. Sırayla onları yanıma çağırıp karnelerini ve hediyelerini verdim, sarılıp fotoğrafımızı çektim. Herkes masasına oturduğunda hatıra olması için topluca fotoğraflarını çektim. Çıkış saati yaklaştığında törenin ardından onları ailelerine teslim edip öğretmenler odasına döndüm. Eşyalarımı toplarken annemin aramasını yanıtladım. “Efendim anneciğim?”

“Nasılsın, nasıl geçti günün?”

“Çok iyiyim. Günüm güzel geçti. Çok heyecanlıyım, dağıttığım ilk karnem!”

“Biliyorum,” deyip güldü. “Daha çok karne dağıtırsın inşallah.”

“İnşallah,” dedim. “Günün güzel geçecek öyle hissediyorum,” dediğinde ellerimi hareketsiz bıraktım. “Her kararında yanında olduğumuzu bil kızım. İstediğin her şeyi yap, önünü arkasını düşünme.”

“Neden böyle konuşuyorsun?” diye sordum.

“İçimden geldi, bir nedeni yok. Görüşürüz kızım.”

“Görüşürüz anne.” Kısa bir an durup annemin söylediklerini düşündüm. Sanırım bir şey olacaktı ve daha öncesinde beni rahatlatmak istemişti. Düşünmeye ara verip eşyalarımı topladım ve taksi çağırdım. Aklım Gökbaran’daydı. Dün benim evimde kalmıştı, kısa bir film izleyip yatağa dönmüştük. Ona görevde ne yaptığını sormuştum ve o da uzun uzun anlatmıştı. İlk tanışmamızdan konu açıldığında ise bir itirafta bulunmuştu. Profil fotoğraflarını bana beğendirmek için sürekli değiştirdiğini söylemişti. Bu hareketi hoşuma gitmişti. Sabah onu uyandırmaya kıyamayıp o uyurken evden çıkmıştım. Bu saate kadar ne aramış ne de mesaj atmıştı. Onu merak ediyordum. İki hafta okula gelmeyecektim. Gökbaran’la bol bol vakit geçireceğimi düşünüyordum. Bu ikimizi de mutlu edecekti.

Taksiye binip marketin önünde indim ve evin birkaç eksiğini aldım. Eve doğru yürümeye başladım. Aklıma en son taksiden indiğimde yaşananlar geldiğinde hafifçe ürpersem de kendimi toparladım. Polis o aile hakkında soruşturma başlatmıştı, beni işin içine bulaştırmadan bu sorunu halletmişlerdi. Apartmanın kapısını omzumla açıp merdivenleri çıkmaya başladım. Önce anahtarımı çıkardım ama Gökbaran’ın evde olduğunu anımsayıp onun kapıyı açmasını istedim. Kapıya üç kere vurduğumda kapının arkasından sesler yükseldi. Kapıyı açtığında gülümseyerek bana baktı ve “Hoş geldin,” dedi.

“Hoş buldum.” İçeri girip poşeti mutfak masasının üzerine bıraktım ve ona sarıldım. “Nasılsın? İyi uyudun mu?”

“İyi uyudum ama kötü uyandım,” dedi. “Uyandığımda yanımda yoktun. Güne seninle başlamak istedim.”

“Güne başlarken yanında yoktum ama günün devamını benimle geçireceksin.” Söylediğime gülüp “Evet,” dedi. “Ve bu beni mutlu ediyor. Sana kahvaltı hazırladım,” diyerek elimi tutup sandalyeme oturmama yardımcı oldu. Benden güzel hazırladığı masaya bakıp “Çok güzel olmuş,” dedim. Çaylarımızı doldurup babamın sandalyesine oturdu. Önce çayımızdan içtik sonra yemeye başladık.

Kahvaltının ardından Gökbaran işleri olduğunu öne sürerek evden çıktı. Ev temizliği yapıp dinlenmeye başladım. Mesaj olarak bana yemeğe çıkacağımızı yazdığında hızla duşa girdim. Duştan çıkınca odama geçip elbise seçtim ve hazırlanmaya başladım. Heyecanlanmıştım. Siyah elbisemi giyinip gümüş takılarımı taktım. Makyajımı toprak tonlarında yapıp parfümümü yaptım ve Gökbaran’a hazır olduğuma dair bir mesaj attım. Dışarıda beklediğini yazdığında küçük çantamı alıp kapıyı kilitleyip aşağı indim. Bahçede beni beklediğini gördüğümde gülümseyip uzattığı elini tuttum. Arabanın kapısını benim için açtığında koltuğa oturdum ve gelmesini beklerken onu incelemeye başladım. Siyah takımı ve siyah gömleğiyle çok yakışıklı görünüyordu. İkimizde bilmeden uyumlu giyinmiştik. “Çok şıksın,” diyerek gülümsedi ve arabayı çalıştırdı. “Çok yakışıklı olmuşsun,” diyerek gözlerimi kaçırdım. “Bence hep böyle giyinmelisin.”

“Hep böyle giyinirim,” diyerek göz kırptı. Sessizce arabayı kullanmaya devam etti. Arabayı park etti ve önden ilerleyip kapımı açtı. El ele tutuşup yürümeye başladık. İçeri girdiğimizde masamıza kadar eşlik edip siparişimizi aldılar. “Tüm bunlar ne için?” diye merakla sordum. Günler önce ayarladığı belliydi.

“Senin için,” dedi ve bir yudum su içti “Senin ve benim, bizim için.” Yemeklerimiz geldi, yemeye başladık. Yerken hiç konuşmadık. Tabaklarımız alındığında ve masa temizlendiğinde çalan müzik sesiyle etrafıma bakındım. “Tenin almış beyazlığını aydan,” diyerek eşlik etti Gökbaran. “Saçlarının rengi geceden…” Anlamayarak ona bakmaya devam ettim. Ayağa kalkıp önümde diz çöktü. “Sevgilim,” dediğinde tüm bakışların bizde olduğunu hissettim. Ayağa kalktım ve titreyen bacaklarıma rağmen yere sağlam basmaya çalıştım. “Seni gözlerimle görüp kalbimle sevdim. Tüm bedenime sevgi kırıntılarını ektim. Sana baktığımda kifayetsiz kaldı sözlerim.”

“Gökbaran…” diye fısıldadım.

“Hayatımın öncesinde yoktun, hayatımın o kadar içindeydin ki ben seni hep hayatımda varsın sanırdım. Hayatımın içinde var olmaya devam etmek ister misin?” Elindeki siyah kadife kutuyu açtığında içindeki yüzüğü gördüm. “Benimle evlenir misin?”

Titreyen ellerimi ağzıma kapattım ve sakin olmaya çalıştım. “Evet,” dediğimde ağlamaya başladım. Alkış sesleri yükseldiğinde doğrulup yüzüğü parmağıma taktı. Birbirimize sarıldığımızda şarkı çalmaya devam etti ve gökten üzerimize parlak tozlar yağdı. Sarılmayı bıraktığımızda gözyaşlarımı sildi. “Ağlamak sana hiç yakışmıyor, gülümse Bayan Benazir.” Söylediğini yapıp gülümseyerek kafamı salladım. Görevliler tebrik edip tatlılarımızı getirdiler. Yüzüğüme bakarak tatlımı yediğimde eve dönmek üzere yola çıktık. İçeri girdiğimizde ona yeniden sarıldım. Uzaklaşmadan dudaklarımızı birleştirdim. Öpücüğümüz başladığında ellerini belime yerleştirdi. Nefes nefese ondan uzaklaşıp dudaklarının üzerine doğru “Sana aşığım,” diye fısıldadım.

“Bir daha söyle,” diyerek bedenimi duvara yasladı.

“Sana aşığım Gökbaran Benazir,” dediğimde yeniden öpmeye başladı. Elimi bedenlerimizin arasına atıp göğsünü okşadım. Gömleğinin birkaç düğmesini açtığımda ceketini çıkardı ve başını boynuma gömdü. Önce nefes aldı sonra dudaklarını bastırdı, öperek elbisemin açık bıraktığı gerdanıma geldi. Ensesini okşadığımda gömleğini tüm düğmelerini açarak üzerinden çıkardı. Çıplak bedenine bakıp yutkundum ve elimi boğazından aşağı kaydırıp karın kaslarının üzerinde dolandırdım. “Dokunduğun yeri yakıyorsun,” diye söylendi. Dudaklarımız birleştiğinde elini bacağıma attı ve aşağı yukarı okşamaya başladı. Okşadıkça nefesim kesildi, adını sayıkladım. “Gökbaran!”

“Söyle güzelim,” diyerek elbisemin üzerinden göğsümü avuçlayıp dudağıma dudağını sürttü. “Dayanamıyorum.” Dudağımı ısırarak öpmeye başladı. Elbisemi omuzlarımdan kaydırarak çıkardığımda iç çamaşırlarımla kaldım. Bedenimi süzdü, “Kusursuzsun,” dedi. İlerleyip koltuğa oturduk. Ellerimiz birbirimizin tenindeydik yeniden öpüşmeye başladık. Yerlerimizi değiştirdi, koltuğa uzanmamı sağladı ve üzerime geldi. “İstiyor musun?” diye sorduğunda “Evet,” dedim. Boynumu öperek gerdanımı turladı ve göğüslerimin üzerine dudaklarını yasladı. İnledim. Durmadı, devam etti ve sutyenimi çıkardı. Dudakları tenimin üzerine kaydı, parmakları tenimi okşadı. Parmakları bacam aramla oynadığında kafamı geriye attım. “Çok güzelsin,” diye sayıklamaya başladı. Bedenini bana yasladı, göğüslerimiz çarpıştı. “Kalplerimiz yan yana geldi,” dedi. “Birbirlerini tamamladılar.”

“Bütün oldular,” dedim. Dudağımı öptü. “Bizim gibi yekpâre oldular,” dedi. “Parçasız, bütün.”

“Evet,” dediğimde yüzüklü olan parmağımın ucunu öptü.

“Kalp en hızlı senin yanında attığı kadar atabilirmiş, fazlası ölümmüş,” dedi. “Beni ölüme yaklaştırıyorsun ama güzel yaşatıyorsun. Kalbim hiç bu kadar hızlı atmadı benim.” Elimi tutarak kalbine bastırdı, diğer elini de kalbime yasladı. “Kalbin hiç bu kadar güzel attığını görmedim ben.”

“Birisinin kalp atışlarını sevecek kadar kimseye bağlanmadım ben. Senden önce kimseye âşık olmadım ben, Gökbaran.”

“Biliyorum,” dedi. “Aşkın sende neden güzel olduğunu biliyorum. Aşk, sen demeksin Hande. Sen olan bir şey, sende nasıl kötü durabilir?” Ona duramaz, demedim. Onu öptüm. Soluklarımız birbirine karıştı.

Önce bakışlarımız çarpıştı sonra ellerimiz tutuştu şimdi ise kalplerimiz birleşiyor. Onunla yaşadığım her duygunun güzel olduğunun bilincindeyim. Sevincimizi de güzel yaşadık üzüntümüzü de. Birbirimizi anladık, birbirimizi gördük, birbirimizi hissettik ve birbirimizi sevdik. Hayatın önümüze çıkardığı engellere yakılıp da yenilmedik. Sadece birbirimizi bildik.

Sonsuza dek birbirimizi bilmeye devam edeceğiz.

Sonsuza dek birbirimize yenilmeye devam edeceğiz.

Sonsuza dek hiç eksilmeyen hislerle birbirimizi sevmeye devam edeceğiz.

S O N

Bölüm : 18.12.2024 20:33 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...