36. Bölüm

Otuz

vic
vic___

 

bölüm geciktiği için özür dilerimm5

kısa bir bölüm oldu ama umarım beğenirsiniz

keyifli okumalarr💗💗

 

‧͙⁺˚*・༓☾ ☽༓・*˚⁺‧͙

 

Telefonun üst üste çalmasıyla gözlerimi araladım.

Önce rüya sandım ama ısrarla çalmaya devam etti ve yorganın altından çıkıp telefonu elime aldım.3

Kimdi bu saatte?

Ağlamaktan şişmiş gözlerimi ovuşturdum ve ekranda yazan isme baktım.2

Beren.1

Kaşlarımı çattım. Gece olmuştu. Bu saatte neden beni arıyordu? Arama sona erdi ama hemen ardından bir yenisi geldi. Yine Beren'di.

Ne olduğunu anlamaya çalışırken telefon titredi. Bu sefer mesaj gelmişti.

 

Beren: Beste

İyi mşsin

Cevsp ver

 

Ne? 

Gözlerimi kırpıştırıp mesajı tekrar okudum doğru görüp görmediğimi anlamak için.

Sonra telefonum yine çaldı. Bu sefer Baran arıyordu. Çağrıyı cevapladım.

"Baran?" Sesim uykulu ve kısık çıktı.

"Bes-" Baran tam konuşacakken Beren'in sesiyle lafı kesildi.

"Ver şu telefonu!"3

Birkaç hışırtı sesi ile Beren'in sesi daha yakından geldi. Telefonu Baran'ın elinden almış olmalıydı.

"Beste mesaj atıyorum, arıyorum cevap vermiyorsun! Neredesin kızım? Baran'la geldik. Kaan da burada. Aç şu kapıyı!” diye fısıldayarak ama panikle bağırdı.6

Anlamaya çalışırken sessiz kaldım.

Akşam attığı mesaja cevap vermediğim aklıma geldi. Ama... Gece yarısı buraya mı gelmişlerdi?

"Ne? Niye?" diye mırıldandım. Hâlâ tam uyanamamıştım.

"Beste, şu an evinin önündeyiz. Sen mesajlara cevap vermeyince endişelendik, geldik."1

Bunu duyunca aniden kendime geldim. Hızla yataktan kalktım.

Telefon elimdeydi. Perdeleri hafifçe aralayıp sokağa baktım.

Oradaydılar.

Beren, Kaan ve Baran. Üçü de evin önünde duruyordu. Baran kollarını göğsünün önünde birleştirmiş, Kaan etrafta volta attıyor, Beren ise benim camıma bakıyordu.

Göz göze geldik.

Ve o an içimde bir şeyler sıkıştı.

Ne düşüneceğimi bilemiyordum. Birileri bu saatte beni merak edip kapıma gelmişti. Gecenin bir yarısı üşüye üşüye burada durmuş, onlara cevap vermemi beklemişlerdi.1

Beklenmek...

Umursanmak...2

Yutkundum.

Sonra aniden hareket ettim. Odadan çıktım, adımlarım hızlı ama sessizdi. Babam eve geldiyse uyanmasını istemiyordum.

Merdivenleri sessizce indim. Kapının önüne geldiğimde kısa bir nefes alıp kilidi çevirdim.

Kapıyı açtığımda yüzüme vuran soğuk havayla birlikte, karşımdaki üç çift göz anında üzerime kitlendi.

Beren hızla öne atılıp bana sarıldı. "Beste!"1

Sesi hem öfkeli hemde rahatlamış gibiydi.

Kollarını ayırıp beni baştan aşağı süzdü. "İyi misin? Neden telefonlarımıza cevap vermedin?"

"Uyuyordum."

Baran arkamdan içeri bakındı. "Dayım evde mi?"

Başımı iki yana salladım. "Bilmiyorum."

Bu Kaan'ın çenesinin biraz daha sıkılmasına neden oldu. Ama hiçbir şey demedi. Hep gülerken gördüğüm yüzü şimdi ise gergin duruyordu. Bugün sabahtan beri bir kere bile gülümsememişti.1

"İçeri girebilir miyiz?"

Beren'in sesiyle irkilip tekrardan ona döndüm ve yana çekilip başımı salladım. "Tabii."

Ayakkabılarını çıkarıp teker teker salona geçtiler.

 

Salona girerken, içimde garip bir huzursuzluk vardı.

Beren kanepeye oturdu ama yerinde duramıyordu. Parmaklarını çıtlatırken bana kaçamak bakışlar atıyordu. Baran kollarını göğsünde bağlamış, odanın içinde gözleriyle bir şey arıyormuş gibi etrafa bakıyordu. Kaan ise pencerenin önüne geçti, dışarıya göz attıktan sonra ellerini cebine soktu ve bana döndü.

Kimse konuşmuyordu.

Beren sonunda dayanamadı. "Beste çok korktuk. Mesajlara cevap vermedin, aramalarımızı açmadın... Aklımdan neler geçti bir bilsen."

Cevap veremedim. O mesaja cevap vermeliydim. İnsanları endişelendirmeye hakkım yoktu.

Baran araya girdi. "Beren, sakin olsana. Kız zaten kötü, bir de sen yüklenme."

Beren derin bir nefes aldı.

Kaan'da karşımızda ki kanepeye oturdu. "Biraz daha iyi misin?"1

Duraksadım.

Hayır.

Hâlâ kötü.

Hâlâ berbat.

Ama hiçbirini söylemedim.

Omuz silktim. "Sayılır."

Üçü de aynı anda kaşlarını çattı.

Gözlerimi kaçırdım. "Daha fazla dünden bahsetmek istemiyorum. Lütfen."

Beren yanıma sokuldu ve başını omzuma yasladı.

O an içimdeki düğüm daha da sıkılaştı. Boğazım yanıyordu ama ağlamayacaktım. Daha fazla ağlamak istemiyordum. Oğuz defterini bir an önce kapatmam gerekiyordu.

Kaan yerinden kalktı ve mutfağa yöneldi. "Çorba yapayım ben. Sıcak sıcak iyi gelir."6

Beren başını kaldırıp şaşkınca ona baktı. "Çorba mı?"

"Evet, sıcak bir şeyler hepimize iyi gelir."

Kısa bir an bana bakıp tekrar Beren'e döndü. "İçmez misiniz?"

Kaan'ın şu ana kadar makarna bile yapabildiğini görmemiştim. Çorba yapabileceğini de sanmıyordum.2

Baran alayla gülümsedi. "Sen mutfağa girebiliyor muydun ya?"

Kaan, mutfağa girerken başını çevirdi ve sırıttı. "Deneyeceğim. En kötü zehirleniriz."5

Beren’in ayağa kalkıp peşinde koştu. "Hey, zehirlenmek istemiyorum!"

Söylediğim gibi konuyu kapatmışlar ve eski hallerine dönmüşlerdi.

Baran bana döndü ve içten bir şekilde gülümsedi.

Bende ona hafifçe gülümsedim.

Tam olarak iyi miydim? Hayır. Ama en azından, yalnız değildim. Beni bırakmayacak arkadaşlarım vardı.6

 

‧͙⁺˚*・༓☾ ☽༓・*˚⁺‧͙

 

Haftaya sınavlarım başlıyor ve bölümler gecikebilir

sizi seviyoruumm💓💓4

Bölüm : 08.03.2025 18:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...