Ayyy bitti sonunda şu lanet bölüm DELİRTTİ BENİ iki satır yazı için kırk takla attım resmen
neyse bitti sonunda💆🏻♀️1
Mezar taşlarının arasındaki yolda yavaşça ilerlerken, içimde garip bir ağırlık vardı. Her adımımda bu ağırlık daha da artıyordu. Annemin mezarını gördüğüm an, boğazıma koca bir yumru oturdu.4
Elimde tuttuğum siyah şalla saçlarımın üstünü örttüm gevşekçe.2
Bugün okula gitmemiş, annemin yanına gelmiştim. Onunla biraz olsun konuşmak istiyordum.1
Yanına vardığımda, dizlerimin bağı çözülür gibi oldu. Eğilip, tozlanmış mezar taşına titreyen ellerimle dokundum. Mermerin soğukluğu avuçlarımı üşüttü.
Parmak uçlarımı annemin ismine doğru kaydırdım. Çiçek Akman.1
Sessizlik. Sadece rüzgarın ve ağaçların hışırtısı vardı.1
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Beni gerçekten duyduğunu bilmek isterdim. Hâlâ yanımda olduğunu, yalnız olmadığımı hissetmek...3
Elimde tuttuğum nergis çiçeklerini kuru toprağın üzerine bıraktım.
Nergis. Annemin en sevdiği çiçekti.2
Onun ölümünden sonra benim de en sevdiğim çiçek olmuştu. Hatta Oğuz'un annesiyle tanıştığım gün, Gökçe Abla'ya da hediye etmiştim. O an içimde bir sıcaklık hissetmiştim. Ama şimdi? O sıcaklık yerini derin bir boşluğa bırakmıştı.
"Çok özledim seni," diye fısıldadım. "Sana sarılmayı o kadar özledim ki."
Mezarın köşesine oturdum ve kuru toprağı okşadım.
Başımı kaldırıp gri bulutlarla kaplı gökyüzüne baktım. Yağmur damlasıydı.2
"Hatırlıyor musun, sana Oğuz’la sevgili olduğumuzu anlatmıştım. Beni sevdiğini söylemiştim, hem de çok sevdiğini."2
"Sen her şeyi görmüşsündür tabii, değil mi? Acizliğimi, aptallığımı, kalbimin nasıl paramparça olduğunu."1
Yağmur damlaları gözyaşlarımla birleşerek yanağımdan süzüldü.
Ben ağlıyordum. Belki de annem de benimle birlikte ağlıyordu, kim bilir.
"Oğuz'u sevdim, inandım. Ama... O beni hiç sevmemiş ki anne."5
Yağmur hızlanmaya başladı. Küçük damlalar mezar taşına düşerken, parmaklarım toprağa daha sıkı sarıldı. Sanki annemin elini tutuyormuşum gibi.
Sanki biraz daha sıksam, bana geri dönecekmiş gibi.
Asla dönmeyecdkti ama, biliyordum.2
"Ve asıl beni delirten ne, biliyor musun? Ona olan sevgim bitmiş gibi hissedemiyorum, anne."4
Hıçkırığımı bastırmak için dudaklarımı sıktım. "Allah belamı versin ki hissedemiyorum." Bir gözyaşı daha.1
"Onu sevmiştim. Gerçekten sevmiştim. Ama o gözünü bile kırpmadan beni kırdı."2
Sağ dizimi kendime çektim, çenemi titreyerek dizime yasladım.
"Sence haklı mıdır anne? Babasının bile sevmediği birini kimse sevemez mi?"2
Rüzgar biraz daha sert esti, mezarlıkta dallar çıtırdadı. Yağmurun serinliği tenime işlerken titredim.
"Şimdi ne yapacağım anne? Onsuz nasıl ilerleyeceğimi bilmiyorum."2
Bir kez daha kendime lanet ettim.1
"O olmadan ben nasıl hayaller kuracağım? İki yıl anne, iki yılımın her gününü onu severek geçirdim. Yaptıklarına rağmen onu silip atamıyorum."1
Gözlerimi kapattım. Birkaç saniye boyunca sadece nefes alış verişim ve yağmurun sesi vardı.
Sonra, hiç beklemediğim bir şey oldu.
Yanağıma bir damla daha düştü ama bu kez yağmur gibi değildi.3
Elimi yanağıma götürüp ıslaklığı hissettiğimde, nedenini bilmediğim bir ürperti geçti içimden.2
Rüzgâr hafifledi. Yağmurun sesi biraz daha yumuşadı.
Kendi hayal gücüm müydü, yoksa annemin ruhu gerçekten burada mıydı bilmiyordum. Ama bir şey hissetmiştim. Küçücük bir şey.3
Ve belki de bu, devam etmek için ihtiyacım olan tek şeydi.
"Arkadaşlarımın hepsi bana destek çıktı. Hatta Oğuz'un arkadaşları bile." Burnumu çektim. "Neyse,"
Göz yaşlarımı elimle sildim. "Biliyor musun, babamla eskisi kadar kavga etmiyoruz. Bana bağırmayı bir an da bırakıp evden gidiyor artık."2
Yüzümde küçük bir tebessüm filizlendi. "Belki de beni yakında affedecektir."2
Affetmeyeceğini biliyordum. Bunu yıllar önce kabullenmiştim, babam beni asla affetmeyecekti. Ama son bir aydır sebepsizce içimde küçücük bir umut vardı.1
Yüzüme fırlattığı cam parçasının izi hâlâ geçmemişti. Parmağımla yara izini gösterdim annemin ismine doğru. "Aslında bunu o yaptı ama bilmiyorum yakında beni affedecekmiş gibi hissediyorum. Eskisi gibi beni sevsin istiyorum."2
Bir anda telefonuma art arda mesajlar gelmeye başladı. Ceketimin cebinden çıkarıp mesajların kimden geldiğine baktım. Kaan.11
İyi misin?3
Hemen ardından telefon çalmaya başladı.
Mesajım anında görüldü olurken telefon tekrar çaldı. Anlaşılan telefonu açmadan rahat bırakmayacaktı. Burnumu çekip aramayı cevapladım. "Efendim Kaan?"
"Beste," Rahatlar gibi nefes verdiğini işittim. "Neredesin sen?"1
"Annemi ziyaret etmek istedim." dedim kısılmış sesimle.
"Bana sabah, geleceğim demiştin."
Sessiz kaldım. Gerçekten neden ona yalan söylemiştim?
"Beste, cevap verir misin? Senin için ne kadar endişelendim haberin var mı? Zaten kötüsün. Bir de geleceğim diyip gelmiyor-"1
"Özür dilerim," Tekrar gözlerimin dolduğunu hissettim. Son birkaç gündür her şeye ağlıyordum.
"Gelip seni almamı ister misin?"1
Motorla gelecekti. Çok olmasa da biraz yağmur yağıyordu. Kaza yapabilirdi.2
"Gerek yok." Mermerden kalkıp elimle pantolonumu silkeledim. "Bende şimdi eve geçiyorum zaten."
"Ayrılma bir yere, geliyorum."1
Cevap vermeme fırsat vermeden telefonu yüzüme kapattı.
Gerçekten inatçının tekiydi. Ve gıcıktı.3
Yağmur azalmaya başlamıştı aniden, bulutlar yavaşça aralanıyordu.
Titreyen ellerimle mezar taşını okşadım.
Bir adım geri attım, nergis çiçeklerine son bir kez bakıp içimdeki ağırlığı hafifletmeye çalıştım.1
Ellerimi açıp bildiğim birkaç duayı okudum anneme.
Mezarlığın çıkışına ilerlerken bir yandan da Kaan'ın başına bir şey gelmemesi için dua ediyordum.4
umarım beğenmişsinizdirr3
Hemen bir bölüm degerlendirmesi alayimm4
Okur Yorumları | Yorum Ekle |