fenks. Haddinden büyük bir aslanın gövdesine sahipti: Büyük tırnaklı pençeleri ve kahverengi bir püsküllü sona eren uzun, sarımsı kuyruğu vardı.
Ama kafası kadın kafasıydu . Uzun, baBirdem biçimi gözlerini kendisine yaklaşan Harry'e çevirdi.
Harry asasını kaldırdı, duraksadı. Sfenks atlamak üzereymiş gibi çömelmemişti, buna karşılık patikada enine yürüyor, Harry'nin yolunu kapatıyordu.
Sonra derin, kısık bir sesle konuştu: "Hedefine çok yaklaştın. En kestirme yolun beni geçmek." Harry, "Öyleyse... öyleyse çekilebilir misiniz, lütfen?" dedi. Ama alacağı cevabı biliyordu. Sfenks yürümeyi sürdürerek, "Hayır." dedi. "Bilmeceme cevap vermezsen olmaz. İlk seferinde cevapla- geçmene izin vereyim. Yanlış cevap ver- saldırayım. Sessiz kal- incinmeden benden uzaklaşmana izin vereyim."
Harry'nin midesi birkaç santim aşağı düştü sanki. Bu tür şeylerde iyi olan Lily ile Hermione'ydi, o değil. Seçeneklerini gözden geçirdi. Bilmece çok zorsa sessiz kalabilir, zarar görmeden sfenksten uzaklaşıp labirentin merkezine giden başka bir yol bulmaya çalışabilirdi. "Peki." dedi. "Bilmeceyi söyler misiniz?"
Sfenks arka ayakları üzerine, patikanın tam ortasına oturdu ve konuştu: "Ne dersem yaparsın, kış gecesinde ısınayım diye, iki kemikle. Sonra başı, yarına güvenmenin. Ya da sonu, çözmek istediğinin. Üçüncüyse bir ek, kullanılacak. Dün değil, bugün de; yarın olacak. Şimdi de güzelce birleştir şöyle, öpmeyeceğin şey ne, bana söyle."
Harry ağzı açık ona bakakaldı. Düşünerek, "Lütfen bir daha söyler misiniz... daha ağır ağır?" dedi. Sfenks gözlerini kırptı, gülümsedi ve şiiri tekrarladı. Harry, "Bütün ipuçları bir araya gelip öpmek istemediğim bir yaratık mı olacak?" diye sordu. Sfenks esrarlı bir şekilde gülümsemekle yetindi. Harry bunun "evet" anlamına geldiğini düşündü.
Kafasını zorladı. Öpmek istemeyeceği bir sürü yaratık vardı. Aklına hemen Patlar-Uçlu Keleker'ler gelmişti ama içinden bir ses cevabın bu olmadığını söylüyordu. İpuçlarından bir şey bulması gerekti... Harry ona bakarak, "Kış gecesinde ısınmak için." diye mırıldandı. "İki kemikle... bu bir çorba. Hayır, tahminim bu değil! Bilemiyorum, buna yine döneceğim... bir sonraki ipucunu yine verir misiniz, lütfen?" Sfenks şiirinin geri kalan mısraların tekrarladı. Harry de tekrarladı: "Sonra başı, yarına güvenmenin." dedi.
"Hımm... ümidin mi? Ya da sonu, çözmek istediğinin... düğüm? Son kısmını bir daha söyler misiniz?" Sfenks son dört mısrayı yeniden okudu. "Üçüncüyse bir ek, kullanılacak." dedi Harry.
"Hımm... bu şey olmalı... olacak... yarın olacak... çak... bir ek... çek... durun- bu işte, 'çak' ya da 'çek'!" Sfenks ona gülümsedi. "Ümidin başı, düğümün sonu. Um! Hımm... üm-cak... üm-cek... hımm..." dedi Harry patikada volta atarak. "Öpmek istemeyeceğim bir yaratık... örümcek!"
Sfenksin gülümsemesi yüzüne büsbütün yayıldı. Ayağa kalktı, ön bacaklarını gerdi ve kenara çekilip yol verdi. "Teşekkürler." dedi Harry ve kendi zekâsına şaşırarak ileri atıldı. Artık yaklaşmış olması gerekiyordu, mutlaka... Asası ona rotasının tamamen doğru olduğunu söylüyordu.
Korkunç bir şeyle karşılaşmadığı sürece, bir şansı olabilirdi... Önünde birkaç patika vardı. Asasına yeniden, "Yol göster!" diye fısıldadı, asa döndü ve ona sağ patikayı gösterdi. Harry buraya atılınca ileride ışık gördü. Üçbüyücü Kupası yüz metre kadar ötedeki bir kaidenin üstünde parıldıyordu.
Harry tam koşmaya başlamıştı ki önüne bir gölge fırladı. Cedric ondan önce varacaktı. Cedric, Kupa'ya doğru son hızla koşuyordu ve Harry onu asla yakalayamayacağını biliyordu. Cedric ondan çok uzundu, bacakları da öyle- Derken Harry solundaki çalı çitin üzerinde muazzam bir şey gördü, kendisinkiyle çakışan bir patikada hızla koşuyordu; öyle hızla gidiyordu ki Cedric ona çarpmak üzereydi.
Ve gözleri Kupa'ya dikili olan Cedric henüz onu görmemişti- "Cedric!" diye feryat etti Harry. "Soluna bak!" Cedric tam vaktinde dönüp baktı ve o şeyin önünden kendini savurarak çarpışmayı önledi. Ama o telaşla tökezledi. Harry, devasa bir örümcek patikaya çıkarken Cedric'in asasının elinden uçtuğunu gördü. Örümcek Cedric'e doğru ilerledi.
"Sersemlet!" diye haykırdı Harry; büyü örümceğin devasa, kıllı ve kara gövdesine çarptı ama hiçbir faydası olmadı, Harry taş atsa daha iyiydi; örümcek sıçradı, dönüp seğirtti ve Cedric yerine Harry'e doğru koştu. "Sersemlet! İmpedimenta! Sersemlet!" Ama faydası olmadı- örümcek ya çok büyüktü ya da öyle sihirliydi ki büyüler onu kızdırmaktan başka işe yaramıyordu- Harry, korku içinde, sekiz tane parıldayan kara göz ve ustura gibi keskin kıskaçlar gördü, sonra örümcek ona ulaştı.
Onu ön bacaklarıyla havaya kaldırdı; Harry delice çırpınarak örümceği tekmelemeye çalıştı; bacağı kıskaçlara denk geldi ve Harry korkunç bir acı hissetti. Cedric'in de "Sersemlet!" diye haykırdığını duyuyordu ama onun büyüsünün de Harry'ninkinden de fazla etkisi olmadı. Örümcek kıskaçlarını bir kez daha açarken Harry asasını kaldırdı ve "Expelliarmus!" diye bağırdı. İşe yaradı. Silahsız Bırakma büyüsü örümceğin onu düşürmesin sağladı ama bu Harry'nin dört metre yükseklikten yaralı bacağının üstüne düşmesi anlamına geliyordu ve bacağı bedeninin altında kalıp bütün bütün ezildi.
Harry, durup düşünmeden, tıpkı Keleker'e yaptığı gibi, örümceğin karnının altını nişanladı ve Cedric'le aynı anda, "Sersemlet!" diye haykırdı. Birleşen iki büyü tek büyünün yapamadığını yaptı. Örümcek yana doğru devrildi ve kıllı bacakları düğüm halinde patikaya yayıldı. Cedric'in, "Harry!" diye bağırdığını duydu Harry. "İyi misin? Üstüne mi düştü?" "Hayır." diye cevap verdi Harry, nefes nefese .
Bacağına baktı. Oluk oluk kanıyordu. Yırtık cüppesinde örümceğin kıskaçlarından çıkmış koyu, yapışkan bir salgı görebiliyordu. Ayağa kalkmaya çalıştı ama bacağı çok fena titriyordu ve onun ağırlığını taşımak istemezmiş gibiydi. Harry zorla soluk almaya çalışarak çalı çite yaslandı ve çevresine bakındı. Cedric arkasında parıldayan Üçbüyücü Kupası'ndan bir iki metre ötedeydi. Harry soluk soluğa ona, "Al öyleyse." dedi.
"Haydi al. Önce sen vardın oraya." Ama Cedric kıpırdamadı. Orada durup Harry'e bakmakla yetindi ve derin bir soluk alıp, "Sen al." dedi. "Sen kazanmalısın. Burada iki kez canımı kurtardın." Harry, "Bu iş böyle olmuyor." dedi. "Kupa'ya önce varan puanı alır. O da sensin. Bak, diyorum sana, ben bu bacakla yarış falan kazanamam."
Cedric, Sersemlemiş örümceğe doğru birkaç adım attı, Kupa'dan uzaklaştı, başını salladı. "Hayır." dedi. Harry sinirli sinirli, "Soylu davranmayı bırak." dedi. "Al şunu da, buradan gidelim." Cedric onun çalı çite sıkı sıkı tutunarak dengesini bulmaya çalışmasını izledi. "Ejderhaları bana sen söyledin." dedi. "Eğer karşıma ne çıkacağını bilmeseydim, daha ilk görevde yenilirdim." Harry, " bana da yardım ettiler." dedi hemen. "Sen de bana yumurta da yardım ettin, ödeştik."
"Yumurtada bana da yardım etmişlerdi zaten." dedi Cedric. Harry yavaşça bacağının üstüne basmayı deneyerek, "Yine de ödeşmiş sayılırız." dedi. Üzerine ağırlık verince bacağı fena halde titriyordu; örümcek onu düşürdüğünde bileğini burkmuş olmalıydı.
Cedric katır inadıyla, "İkinci görevde daha çok puan almalıydın." dedi. "Bütün rehineleri kurtarmak için orada kaldın. Bunu ben yapmalıydım." Harry acı acı, "O şarkıyı ciddiye alacak kadar kalın kafalı olan tek bendim de ondan." dedi. "Al şu Kupa'yı." "Hayır." dedi Cedric "birlikte? "Birlikte." Dediler ve kupaya atladılar.1
______________________
Lütfen oylamayı unutmayınn.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
4.18k Okunma |
456 Oy |
0 Takip |
62 Bölümlü Kitap |