49. Bölüm

Lanetli kolye ve astronomi kulesi

Vindamiatrix black
vindamiatrix

Katie bell'in tuvalete gittiğini görünce draco'yu dürttüm. " Bizim bi işimiz var." Dedik ve kalktık.
Kızı dondurdum ve,
Derin bir nefes alıp, "İmperio..." dedim, asamdan koyu mavi bir ışık süzüldü ve Katie'yi buldu, Katie'den çıkan inlemeler kesildi. Hala arkasındayken dondurma büyüsünü çözdüm ve ne olur olmaz diye bekledim ama hala aynı yerde durduğuna göre başarılı olmuştum.

Draco ve kendimi göstermeden kutuyu önüne doğru uzattım. "Bunu Albus Dumbledore'a hediye olarak götüreceksin." dedim. elimden kutuyu alıp, "Bunu Albus Dumbledore'a hediye olarak götüreceğim." diye tekrarladı. Fısıltı gibi çıkan sesimle, "Ve kimseye bahsetmeyeceksin." dedim kulağına. Nahoş bir havada, "Ve kimseye bahsetmeyeceğim." diye tekrarladı beni.

Geriye doğru yavaşça adımlarken, "Otuz saniye sonra olduğun yerden ayrıl ve okula dön." dedikten hemen sonra Blaise ve Teo'nun yanına gitmek için oradan çıktık. Onların yanına döndüğümüz anda, "Bu geziyi bitirip, artk okula geri dönelim," dedik. Diğer ikisi baş salladılar. Hiç beklediğimiz gibi eğlenceli bir gezi değildi ve hava biz durdukça daha da kötüleşiyordu.

Tekrardan paltolarımızı sıkıca giyindik, atkılarımızı düzelttik, eldivenlerimizi giydikten sonra, Katie Bell ve arkadaşlarını takip ederek ana caddeden geri döndük.

Gözlerimizi Bell'den ayırmadık ve arkasından ağır ağır adımladık. Bunu yapmak zorundaydım. Eğer bunu yapmasaydım benim çyerime draco yapacaktı. Onun bu acıyla yaşamasına izin veremezdim.

Kaşlarımı çatarak, başımı hortum gibi dönen Sulusepkene karşı eğerek zar zor yürüdüm. Katie Bell ve arkadaşının rüzgârdan Harry'lere doğru gürültülü ve tiz bir şekilde sürüklendiklerini fark etmemiz oldukça kısa bir süremizi aldı.

Gözlerimi kısarak onların silik siluetlerine baktık . İki kız, Katie'nin elinde tuttuğu paket yüzünden tartışıyorlardı. Katie'nin, "Bu seni ilgilendirmez, Leanne!" dediğini duymuştuk. Leanne, Katie'nin tuttuğu paketi elinden aldı, Katie tekrar kendine doğru çekti ve paket yere düştü. O anda, Katie havaya yükseldi, ürkütücü ama komik bir şekilde bileğinden asılmıştı, kolları, uçmayı düşünüyormuş gibi sonuna kadar açıktı.

Saçları, rüzgârda kamçı gibi savruluyordu ama gözleri kapalıydı ve yüzünde tamamen boş bir ifade vardı.

Harry, Ron, Hermione, Blaise, Pansy, ben ve Leanne durduk ve izledik. Sonra, yerden iki metre yüksekte, Katie korkunç bir çığlık attı, kanım donmuştu... Gözleri bir anda açıldı ve ne görüyor ya da ne hissediyorsa ona çok şiddetli bir acı verdiği açıktı.

Bağırmaya devam etti ve Leanne de bağırmaya başladı ve Katie'nin bileklerini yakaladı, onu tekrar yere çekmeye çalışıyordu. Harry, Ron ve Hermione yardım etmek için ileri koştular ama Katie'nin ayaklarını yakaladıkları anda, hepsinin üstüne düştü.

Harry ve Ron onu yakalamayı başardı ama kız çok fazla kıvrandığı için zor tutuyorlardı. Onun yere indirdiler, kız bağırmaya ve çırpınmaya devam etti. Anlaşılan hiçbirini tanımıyordu. Harry etrafına bakındı. "Orda kalın!" diye bağırdı ötekilere, uğuldayan rüzgârın arasından. "Yardım çağırmaya gideceğim!" Okula doğru koşmaya başladı.

Blaise, draco ve teo'yu şok halinden çıkartıp, kollarından yakalayarak çekiştirdim. "Hadi!" dedim kendilerine getirmek için sert bir sesle. "Gidelim buradan."
****
Tam da tahmin ettiğimiz gibi McGomagall draco'yu çağırmıştı ama elbette bende peşinden gittim.

McGonagall'ın yanına vardığımda, gözlerim Altın Üçlü'nün üzerinde gezindi. "Bizi çağırmışsınız." dedim ve ekledim. "Efendim." McGonagall ince kaşlarını çatarak, "Ah black, malfoy sizinle konuşmam gereken önemli bir konu var, Katie Bell'in lanetli bir kolye tarafından yaralanması hakkında." dedi.

Kaşlarımı kaldırıp, "Tabiki konuşalım." dedim. "Ancak bu konunun bizimle ne ilgisi olduğunu anlamış değilim." Draco'ya döndüm ve "öyle değil mi? " dedim o da beni onayladı.

Harry çileden çıkmış bir şekilde, "Çünkü Bell'i malfoy lanetledi!" dedi. McGonagall, "Potter!" diyerek uyardı onu. "Sesini kıs hemen, bir kanıtın olmadan suçlayamazsın!"

"Bu da ne cüret. Nasıl olurda böyle iğrenç ve asılsız suçlamalarda bulunursun?" Dedim ve ekledim. "Suçu kanıtlanana kadar masumdur. "

Draco ise memnun olmuşcasına sırıttı ve benimle birlikte sınıftan çıktı.
***

Akşam olmuştu. Biraz hava alayım dedim ve astronomi kulesine çıktım. yıldızları izliyordum.
Yanıma oturan kişi ile kafamı ona çevirdim.

Harry james potter.

İhanetine rağmen aşık olduğum çocuk.

Tam ayağa kalkmıştım ve gidiyordum ki sesini duydum. "Benden kaçma lily."
"Senden kaçmıyorum sadece üşüdüm. "

"Üşüdüysen ceketimi al,
Günün en güzel saatleri bunlar,
Yanmda kal.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama yanımda kal lily."1

{özdemir asaf'ın lavinia şiir'inden alıntı yapılmıştır}

Bu sözler üzerine ona döndüm, yanına oturdum. İkimizde konuşmadık. Konuşamadık.
Sessizliği bozan ise benim sesim oldu.

"Chang, yerimi doldurdu mu bari?"Dedim. Gerçekten bunu sormuş muydum?

"Yerini doldurdu mu değil, kimseyi yerine koymadım ben. Doldururlar mı bilmiyorum çünkü kimseyi yerine koymayacağım.1

Bu sözler üzerine ona döndüm. Yüzünü inceledim. Özlemiştim.

Gözlerim bir an dudaklarına kaydı ama kendime engel olarak kalkıp gittim.

Gururum önce geliyordu.1

Ama Cissy bana aşk'ta gurur olmaz demişti, olmaz mıydı?1

________________________________
Gel de aşık olma harry askıma.
Bunları ayrı tutmak benim canımı acıtıyor ama haketti şerefsiz potter. Ya da gerçekten haketti mi?4

Bölüm : 27.01.2025 23:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...