"Hey! Nasılmış bakalım benim güzeller güzeli sevgilim?" Lily,Harry'nin cümlesi ile gülümsedi. "Çok iyiymiş birtanem sen nasılsın?" "Seni görüp te iyi olmamak mümkün mü?" Dedi ve sevgilisine yaklaşıp hızlı bir öpücük kondurdu.
"Çiçeğim... hep birlikte kalalım olur mu? Asla bırakma beni." "James.. nereden çıktı bu? Elbette bırakmam seni." "Sadece , içime kötü bi his doğdu o kadar." lily ve harry üstlerindeki ökse otuna baktı ve gülümsediler. Herkes gelmeye başlamıştı.
****
Cho'nun, "Öyle güzeller ki!" diyen sesiyle gözlerini devirdi vedik dik ona baktı lily. Biraz ilerimizde, kuğu biçiminde ki Patronus'unun nasıl süzüldüğünü izliyordu. Sabırla nefes alıp, "Güzel olmaları gerekmiyor," dedi oldukça sert bir sesle. " Seni korumaları gerekiyor."
Harry kollarını göğsünde buluşturup, "Bana kalırsa bir Böcürt'e falan ihtiyacımız var; ben öyle öğrendim, Böcürt, Ruh Emici taklidi yaparken Patronus yapmaya çalışarak-" demişti ki, "Ama o çok korkunç olurdu!" dedi Lavender, asasının ucundan kesik kesik gümüşi buharlar saçılıyordu. "Zaten ben hâlâ yapamıyorum!" diye ekledi kızgın kızgın.
Neville de sorun yaşıyordu. Dikkatini toplama çabasıyla yüzünü buruşturmuştu, ama asasının ucundan sadece cılız duman şeritleri çıkıyordu. Sakin bir sesle, "Mutluluk verici bir şey düşünmen gerekiyor. En mutlu anını düşün " diye hatırlattı lily oldukça rahatlatıcı ve tatlı bir ses ile. Neville, "Deniyorum." dedi kederle bana bakıp samimi bir bakıl attı.
Öyle büyük bir çaba gösteriyordu ki, yuvarlak yüzü terden parıl parıl parlıyordu.Öyle ki sınıfın yarısından daha iyi ve güçlü büyüler yapıyordu. Dean tarafından ilk kez D.O. toplantısına getirilen Seamus, "Harry, sanırım başarıyorum!" diye seslendi. "Bak, ah gitti... ama kesin kıllı bir şeydi, Harry!"
Hermione'nin Patronus'u, pırıl pırıl gümüşi bir su samuru, etrafında hoplayıp zıplıyordu.
"Güzeller aslında, değil mi?" dedi Hermione, ona şefkatle bakarak. "Öyleler," dedi lily.
Harry, "Harika, Ginny." dedi, Ginny'nin asasından çıkan at biçiminde gümüşi Patronus'a bakıp gururla gülümseyerek. "Unutmayın!" dedi lily otoriter bir sesle. "Patronus sizi ancak dikkatiniz yoğunlaştığı sürece korur." Biraz ileride çabalayan Luna'ya bakıp, "Hadi Luna!" dedi destek verircesine net bir sesle.
Bana gülümseyip asasını nazikçe salladı. "Expecto Patronum!" Asasından çıkan tavşan etrafında dönmeye başladığında ona bakıp gülümsedim.
"Lily," dedi Hermione asasını indirerek. Etrafında dönen Patronus böylece kaybolmuştu. "Bir evet mione?" dedi ona dönüp gülümseyerek "sen de yapsana ." Dedi ona bir bakış attı ve asasını kaldırdı. Tam o sırada " birlikte yapalım lily çiçeğim!" Diyem harry duyuldu. Lily onu terslemedi. İkisinin ağzından aynı anda aymı kelimeler çıktı.
"Expecto patronum."
İkisinin etrafında asilce dolaşan çatal boynuzlu geyik ve maral tüm odadakilerin gözlerin onlara dönmesini sağladı.
"Pekala, siz derse devam edin. Harry, hermione benim yerime etrafa bakar mısınız? Profesör snape ile konuşmam gerekiyor."
"Ah evet söylemiştin. Tamamdır görüşürüz lily." Dedi hermione.
, İhtiyaç Odası'nın kapısı açıldı ve kapandı. Harry kimin girdiğini görmek için etrafına baktı, ama orada kimse yokmuş gibi görünüyordu. Ancak az sonra kapının yakınındakilerin susmuş olduğunun farkına vardık. Derken, Harry ne olduğunu anlamadan, bir şey cüppesinin eteğini diz hizasından çekiştirmeye başladı.
Gözlerinimizi aşağı çevirince, büyük bir hayretle, ev cini Dobby'nin her zamanki sekiz yünlü şapkasının altından bize baktığını gördük. "Merhaba, Dobby!" dedi Harry. "Ne yapı- Sorun nedir?" Cinin gözleri korkudan faltaşı gibi açılmıştı, titriyordu. Harry'ye en yakın olan D.O. üyeleri susmuştu; odadaki herkes Dobby'yi seyrediyordu. İnsanların yapmayı becerebildiği birkaç Patronus da solup gümüşi buhara dönüşünce, oda eskisinden çok daha karanlık görünmeye başladı.
"Harry Potter, efendim..." diye ciyakladı cin, bütün vücudu tir tir titreyerek, "Harry Potter, efendim... Dobby sizi uyarmaya geldi... ama ev cinleri söylemesinler diye uyarıldılar..." Koşarak kafa üstü duvara tosladı. Dobby'nin kendini cezalandırma âdeti konusunda tecrübeli olan Harry, onu yakalamaya hamle etti, ama Dobby başındaki sekiz şapka sayesinde taştan geri sekti. Hermione ve başka birkaç kız, korku ve şefkatle çığlık attı. "Ne oldu, Dobby?" diye sordu Harry, cinin minicik kolunu tutup onu kendine zarar verebileceği eşyalardan uzaklaştırarak.
"Harry Potter... o... o kadın..." Dobby serbest yumruğuyla burnuna sert bir darbe indirdi. Harry o kolunu da yakaladı. " 'O kadın' kim, Dobby?" Cin hafif şaşı halde ona baktı ve sessizce ağzını oynattı. "Umbridge mi?" diye sordu Harry, dehşete düşerek. Dobby başını evet anlamında salladı, sonra da Harry'nin dizine çarpmaya çalıştı. Harry onu kol mesafesinde tuttu. "Ne olmuş ona? Dobby, burasını, bizi, D.O.'yu öğrenmedi, değil mi?" Cinin yüzündeki perişan ifade yeterli cevap oldu. Harry'nin ellerini sıkı sıkı tuttuğu cin, kendine tekme atmaya çalıştı ve yere yapıştı.
"Buraya mı geliyor?" diye sordu Harry usulca. Dobby uludu ve çıplak ayaklarıyla tepinmeye başladı. "Evet, Harry Potter, evet!" Harry doğruldu ve debelenen cini oldukları yere mıhlanmış halde, dehşet içinde izleyen kalabalığa döndü. "NE BEKLİYORSUNUZ?" diye böğürdü. "KAÇIN!" Herkes hemen çıkışa doğru koşuşturdu, kapıda bir yığılma oluştu, sonra insanlar dışarı dökülmeye başladı.
Onların koridorlarda son süratle koştuklarını duyabiliyordum, kaptırıp da yatakhanelere kadar gitmemeyi akıl edebileceklerini umuyordum. Saat henüz dokuza on vardı, kütüphaneye ya da Baykuşhane'ye sığınsalar daha iyiydi, hem oraları daha yakındı. "Harry, Ron, hadi!" diye çığlık attı Hermione, dışarı çıkmak için itişip kakışan kalabalığın arasından.
Harry hâlâ kendine zarar vermeye çalışan Dobby'yi kaptı, bir eliyle de bileğimi kavradı ve tek kolunda cinle birlikte kapının önündeki kuyruğa doğru birlikte koştuk. "Dobby - bu bir emirdir - mutfağa, öbür cinlerin yanına git ve o kadın sana beni uyarıp uyarmadığım sorarsa, yalan söyle, hayır de!" dedi Harry. "Kendine zarar vermeni de yasaklıyorum!" diye ekledi, eşikten geçerken cini yere bırakıp kapıyı arkasından kapatarak. Dobby, "Teşekkür ederim, Harry Potter!" diye cikleyerek fırlayıp gitti.
*****
"Ne oldu ne oldu dediniz?" Dedi lily
"Chang'in arkadaşı bizi ispiyonlamış."
"Merlin! Hepsini öldürücem."
"Dumbledore'dan bir haber var mı? Sen nereye gittiğini biliyorsundur lily."
"Evet ama söyleyemem mione,üzgünüm."
"Sorun değil."
"Harry'nin nereye gittiğini biliyor musun mione."
"En son tuvalete diye çıktı ama bayadır yok."
"Tamam ben bir bakayım."
Lily Harry'i yaklaşık 15 dakikadır arıyırdu ki en sonunda harry ortaya çıktı.
"Selam çiçeğim." Dedi. Lily onu süzdü. Dudakları şişmiş, kravatı her zamankinden daha dağınık bir haldeydi. Çenesinin sağ tarafında altında bi kızarıklık vardı.
"İyi misin harry?"
"Evet çiçeğim! Hadi bahçeye çıkalım."
"Peki."
__________________
Sizce harry'nin bu hali ne?
Oy ve yorum yapmayı unutmayınn
🔮🪄
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
4.18k Okunma |
456 Oy |
0 Takip |
62 Bölümlü Kitap |