Saldırı

3 aylık Tatil bitmişti. Lily ve harry gizli bir şekilde 3 aydır sevgiliydi. Lily ve sirius'un arası limoniydi .Bugün ise Uluslararası Quidditch maçı vardı ve onu izlemeye gideceklerdi.

"Bizimle değil de malfoylar ile mi gidiyorsun gerçekten?" Dedi sirius. "Onlara tatilden önce söz verdim sirius. Uzatmanın bir manası yok . Hadi ben çıkıyorum.

Kapının ardındaki soğuk sesin tükürme, fısıldama seslerine doğru gidiyordu ve birkaç saniye içinde elmas desenli kuyruğunun ucu aralıktan geçip gözden kaybolmuştu. Adamın alnı ter içinde kalmıştı, bastonun sapını tutan eli titriyordu.

Odanın içinde soğuk ses tıslamayı sürdürüyordu. Adamın aklına tuhaf, imkânsız bir fikir geldi. Bu adam yılanlarla konuşabiliyordu.

Neler olup bittiğini anlamamıştı. Sıcak su tobasıyla birlikte yeniden yatağında olmayı hayatta her şeyden çok istiyordu. Sorun şu ki, bacakları kımıldamaya yanaşmıyordu. Orada titreyerek ve kendine hâkim olmaya çalışarak dururken, soğuk ses birden normal konuşmaya döndü .

Riddle malikanesi
"Nagini'nin ilginç haberleri var, Kılkuyruk." "gerçekten mi, Lordum?" "Gerçekten, evet," dedi ses. "Nagini diyor ki, bu odanın hemen dışında durmuş, konuştuklarımızı dinleyen yaşlı bir Muggle var." Yaşlı hademe saklanma fırsatı bulamadı. Ayak sesleri duyuldu, sonra da odanın kapısı ardına kadar açıldı.

Kısa boylu, saçları kırlaşmış ve hafifçe dökülmüş, sivri burunlu ve küçük, sulanmış gözleri olan bir adam Frank'in önünde durdu. Yüzünde şaşkınlıkla korku arası bir ifade vardı. "Onu içeri davet et, Kılkuyruk. Nezaket kurallarını mı unuttun?" Soğuk ses ateşin önündeki çok eskiden kalma koltuktan geliyordu, ama Frank konuşan kişiyi görmüyordu Yılana gelince, evcil bir köpeğin korkunç bir taklidi gibi, küflü şömine halısına kıvrılmıştı.

"Kılkuyruk, yana çekil de misafirimizi uygun bir karşılama yapayım." Kılkuyruk denilen adam kambur bir şekilde ellerini ovuşturarak yana çekildi ve yaşlı hademe Frank koltukta neyin oturduğunu gördü. Bastonu bir takırtıyla yere düştü. Ağzını açtı, bir çığlık koyverdi. Öyle yüksek sesle bağırıyordu ki, koltuktaki şeyin asasını kaldırırken neler dediğini asla duyamadı. Yeşil bir ışık parladı, bir hışırtı duyuldu ve yaşlı hademe Frank Bryce yere yığıldı.

Harry gördüğü rüya ile ayağa fırladı ve hemen Lily'nin yanına gitti ama sirius'un sesi ile durdu. "Lily gitti!"

Lily malfoylar ile birlikte maçın oynanacağı stadyum' a geldiler. Tam o anda weasley ailesi, harry, hermione ve sirius'u gördüler.

"Bunların bu tarz yerlerde ne işi var? Ah artur ne yaptın bilet için evini mi sattın?" Dedi lucius . Oysa biletleri onlara lily hediye etmişti ama bunu luciusun bilmesine gerek yoktu.

Lily hemen luciusu uyardı "lucius! Bu kadar yeter değil mi eniştecim?" Dedi "nasılsınız? " diyerek weasley ailesi ile ufak bir sohbet etti o sırada harry nin kulağına fısıldadı" Dikkat edin, ve sakın panik yapmayın."

Harry anlamamıştı ama yine de takmadı fazla.
***

Maç bitmişti herkes çadırlarındaydı ve bir anda bir ses duyuldu.

"Hemen burdan gitmemiz gerekiyor! Hadi! " diye bağırdı mr Weasley .

Bunlar ölüm yiyenlerdi..
Altın üçlü koşarken lily ve dracoyu gördüler
"Lily! Sen iyi misin!?"
"Ben iyiyim james siz iyi misiniz?"
"Evet." "Neler oluyor" diye soru hermione.
"Bence senin susup saklanman gerekiyor." Dedi draco "neden?" Diye sordu ron.

"Hala anlamadınız mı bulanıkların peşindeler. İstersen donunu da salla granger , ben buradayım diye bağır bir de?"
Ron sinirlendi tam saldıracaktı ki" yeter! Draco kes sesini sen, harry ron siz hermione'yi götürün ve dikkatli olun."

"Ama sen li-". "Bana bir şey yapamazlar, hadi!"
Üçlü Lily'nin uyarısı üzerine gittiler.
_________________
Sizce neler olacakk??
🖤🪄