51. Bölüm

Sectumsempra

Vindamiatrix black
vindamiatrix

Draco katie bell'in geldiğini görüp çıkmıştı ve şu an her yerde onu arıyordum. Onu ararken kimi gördüm dersiniz?

Romilda vane ve Cho Chang! Evet! Ve teklerdi... ufak bir oyundan bir şey olmaz değil mi?

Ufak bir büyüyle ikisinin saç diplerinden yüzlerine kadar inen iltihaplı sivilcelerden oluşturdum. Bir birlerine bakıp güldüler ve daha sonra yanlarındaki aynaya bakarak ağlamaya başladılar. Tüh siz bir de hastane kanadına koşucam derken düşüp ikisi de kolunu kırmaz mı. Bakın şu işe. Onları bırakıp dracoya bakmaya devam ettim.

Bir süre aradıktan sonra ise,

Büyük bir gürültü ile sıçradım, Mızmız Myrtle, sesi yüksek sesle yankılanıyordu: "DURUN! DURUN!" Gürültülü bir patlama daha olduğunda hızla dışarıya fırladım.

Ses doğruca yan tarafta ki erkekler tuvaletinden geliyordu ve kulaklarıma Harry'nin, "SECTUMSEMPRA!" diye bağıran sesi ulaştığında istemsizce, "Draco!" diye bağırdı. Erkekler tuvaletinin kapısını iterek hızla içeri girdiğimde olduğum yerde dondum kaldım, nefesim tıkandı ve dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı.



Draco'nun yüzünden kanlar fışkırıyordu ve göğsü sanki görünmez bir kılıç tarafından deşilmişti. Kendi kanından bir havuzcuğun içinde kontrolsüzce titreyen Draco'ya kayarak ve sendeleyerek adımladım. Yüzü kıpkırmızı kesilmişti ve beyaz elleriyle kanla kaplanmış göğsünü tırmalıyordu. Hızla Draco'nun yanına çöktüm ağlayarak.



Titreyen ellerimle kanlanmış ellerini tutarak hıçkırdım. Şoka girmiş Harry sendeleyerek bize doğru yürüdü ve nefesi kesilmiş bir şekilde, "Hayır..." diye mırıldandı. "Hayır – ben yapmadım..."

Tüm hogwartsı inletecek bir şekilde, "YAKLAŞMA ONA!" diye bağırdım öfkeyle. Ağlayarak kuzenime dönüp yanaklarını kavradım kanlanmış ellerimle. Kalbim acıyla kasıldı bu hayatta en değer verdiğim kişilerden birine bakarken; o benim kardeşimdi, kuzenimdi, en yakın arkadaşımdı, ailemdi. Dostumdu. Mızmız Myrtle sağır edici bir sesle bağırdı: "KATİL! TUVALETTE KATİL! KATİL!" Arkamdaki kapı bir çarpmayla açıldı ve Harry oraya baktı ama ben dehşet içerisinde acıyla ağlayarak inleyen Draco'ya bakmaya devam ettim.

Severus odada ileriye doğru atılmıştı, yüzü mosmordu. Harry'i kabaca bir tarafa iterek, Draco'nun yanına çöktü, asasını çıkardı, ve nerdeyse şarkıya benzer büyülü sözcükler mırıldanarak Harry'nin lanetinin yapmış olduğu derin yaralara sürdü. Kan kaybı yavaşlamış görünüyordu; Severus geri kalan şeyleri Draco'nun suratından temizledi ve büyüyü tekrarladı.

Artık yaralar kapanıyor gibiydi. Ne yapmış olduğundan dehşete düşen Harry korkuyla hala izliyordu, kendisinin de benim gibi su ve kanla kaplı olduğundan haberi yokmuş gibi görünüyordu. Mızmız Myrtle yukarıda hala hüngür hüngür ağlıyor ve inliyordu.

Severus üçüncü kez karşı laneti yaptığında, Draco'yu yarım kaldırarak ayakta durmasını sağladı. "Hastahane kanadına gitmen gerek. Kesin bir miktar yaralanma olabilir, ama eğer hemen bir tutam geyikotu alırsan o yaraları dahi engelleyebiliriz... Gel..." Draco'yu tuvaletten dışarı çıkarttı, kapıda Harry'e dönerek sesinde soğuk bir öfkeyle, "Ve siz ikiniz... Hastane kanadında bekleyin beni." dedi

****

Bana okul çantanı getir," dedi Severus oldukça sert bir ses tonuyla, "Ve tüm okul kitaplarını. Hepsini. Onları bana getir. Şimdi!" Babam bana dönerek, "Olay olduğunda burada mıydın?" diye sordu. Başımı sallayıp, "Ben, hayır, hayır...değildim." dedim. "Yani tam olarak değildim. Koridorda draco'yu arıyordum sesler duyunca hemen buraya fırladım ve içeriye girdiğimde Draco'yu kanlar içerisinde gördüm.

B-ben hiçbir şey yapa-yapamadım, o öylece öl-" Duraklayıp derin ve titrek bir nefes aldım, sesim titremişti. "Baba , sen olmasan neler olurdu aklım almıyor. Hiç bir şey yapamadım ." Severus derin bir nefes alıp, "Sorun değil kızım sakin ol" dedi. "Merak etme, Draco şimdi daha iyi." Kafamı salladım yavaşça. "Bunu nasıl yaptı. Nasıl?" diye mırıldandım kendi kendime.

"Böyle bir şey yapmaya nasıl kalkar?" Severus alayla gülüp, "Görünüşe göre Potter yaklaşan savaş için hazırlık yapıyor." dedi. Duraklayarak uzunca bana baktı ve, "Yaptığı büyüyü duydun mu?" diye sordu. Daha fazla bu konuyla bağlantım olmaması için, "Hayır," dedim yalan söyleyerek. Bana şüpheyle ve endişeyle baktı, cevap vermedi.

Birkaç dakika sonra Harry geldi, asasını sessizce Harry'nin okul çantasına doğru tutan Severus'un önündeydi. Nefes nefese kalan Harry onu teslim etti ve yanımda bekledi. Kafasını bana doğru çevirdi ama ben gözlerimi onun çantasına diktim ve bakmaktan kaçındım.

Birer birer, Severus, Harry'nin kitaplarını çekip çıkarttı ve onları inceledi. Sonunda, geriye kalan tek kitap Severus'un konuşmadan önce ona çok dikkatle baktığı İksir kitabıydı. "Bu senin İleri Düzey İksir Yapımı kopyan demek, değil mi, Potter?" "Evet," dedi hala zor nefes alan Harry. "Bundan eminsin, degil mi, Potter?" diye sordu Severus gözlerini ona dikerek.

"Evet," dedi Harry meydan okuyarak. Tek kaşını kaldırıp, "Bu senin Flourish ve Blotts'dan satın aldığın İleri Düzey Dksir Yapımı kopyası mı yani?" diye sordu. "Evet," dedi Harry kesin bir şekilde. "Peki neden," diye sordu Severus, "Ön kapağın arkasında 'Roonil Wazlib' yazısı var?" Alayla güldüm.

Harry bana bir bakış atıp, "O benim lakabım," dedi. "Senin lakabın," diye tekrarladı Severus. "Evet... arkadaşlarım beni böyle çağırır," dedi Harry. "Bir lakabın ne olduğunu anlayabilirim," dedi Severus. Soğuk, siyah gözler bir kez daha Harry'ninkileri delip geçiyordu; Harry onlara bakmamayı denedi. "Ne düşündüğümü biliyor musun, Potter?" dedi Severus, çok alçak sesle.

"Bence sen bir yalancı ve sahtekarsın ve sen dönemin sonuna kadar her Cumartesi benimle cezaya kalmayı hak ediyorsun. Ne düşünüyorsun, Potter?" "Ben – ben kabul etmiyorum, efendim," dedi hala Snape'in gözlerine bakmayan Harry. Severus alayla gülüp, "Kabul etmiyorsun, ha?" diye mırıldandı, bana dönüp, "Ceza hakkında ne düşünüyorsun, Lily" diye sordu. Sertçe Harry'e baktım "Sizinle aynı fikirdeyim, Profesör." dedim acımasızca, Harry bana kırgın bir şekilde baktı.

"Güzel... Potter, cezandan sonra nasıl hissettiğini göreceğiz," dedi Severus. "Cumartesi sabahı saat onda. Benim ofisimde." "Ama efendim...." dedi Harry, çaresizce bakarak. "Quidditch... son maç..." "Saat onda," diye dişlerini gösteren bir sırıtmayla fısıldadı Snape. "Zavallı Gryffindor... bu yıl dördüncü sırada olacak, korkarım ki..."

Snape arkasına bakmadan çıktı.

Draco'nun yanına gitmek için hamle yaptığımda, "Lily..," diye seslendi Harry. Ona bakmadan sedyeye doğru adımlayarak, "Seni dinlemek bile istemiyorum." dedim duygusuz bir sesle.

________________________________

Bölüm : 15.02.2025 01:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...