
İyi okumalar kekolarım ( ꈍᴗꈍ)
Kuş cıvıltıları arasında çimlerin üstünde uzanmış dikkatli bakılırsa hareket edilebileceği belli olan bulutlara bakıyordum.
Kuşlar uçuşuyor kendilerinde şarkı söylüyorlardı.
Acaba kuşlar bulutların yanına varabiliyor muydu?
Ya da bulut arkadaşları var mıydı?
Düşüncelere dalmışken suratıma boşaltan su ile irkilip hızla doğruldum. Karşımda gördüğüm bücür kardeşimle hep kaşlarımı sinirle çattım.
"Lan bücür ne yapıyorsun oğlum!" pis pis sırıtıp arkasını dönüp koşmaya başlayan bücürün peşinden koştum "Gel lan buraya! Kovaya sokacağım o kafanı!" Kova kendi kadar aklınca ablasını sinir edecek!
Ben senin gibi kardeşe...
He buarada tanıştırayım bu bücür kardeşim. Ben de Elvin. Elvin Şafak. Eğlenceli,komik, konuşkan ama bir o kadar da pek arkadaşı olmayan o kızım. Hipermetropum. Gözlüğümü tanımadığım zaman yakınımdakini göremiyorum. Ayrıca tanıyamıyorum da.
Ve işte buradayız. Bahçeli küçük evimizde.
Ne mi yapıyoruz? Hafta sonunun tadını çıkarıyoruz!
Daha doğrusu çıkarmaya çalışıyoruz. Çünkü kardeşim sanki yapacak hiç işi yokmuş gibi benimle uğraşıyor!
Koştur koştur evin camından içeri atlayan kardeşime gözlerim büyüterek baktım. "Kapı ne güne duruyor gerizekalı!" diye ardından bağırdım. Ben böyle yapsam annem saçımdan tutup tavana asardı.
Camdan içeriye baktığımda çoktan kaçmış olduğunu gördüm "Eşek sıpası seni! Seni yakalarsam kulağından tavan asmaz mıyım ben!?" diye tehdit savurdum.
Kapıya yöneldim ayakkabılarını çıkarıp içeriye girdim.
Elinde çamaşır sepeti ile bana doğru gelen annem üstümü süzüp "Kız ne bu halin! Havuza mı düştün?"dedi.
Düşmedim ama bazıları düşecek!
"He anne havuza düştüm. Saçmalama ne havuzu?! Eşek oğlun su döktü üstüme!"dediklerime gülüp kapıya yönelle "Fena mı yapmış çocuk? Sen de serilemiş oldun." Bir kere de oğlunu savunmasa olmaz zaten! T-shirtim ile gözümün camını silsem de içi hala ıslaktı." Kaçabilirsin ama saklanamazsın!" diye bağırdım.
Odama girip kapıyı sertçe kapattım. Komodinin üzerindeki bezi alıp gözlüğümün camını temizledim. O bücür bununhesabını ödeyecekti! Dolaba yönelip uzun mor t-shirtimi aldım.
T-shirtimi yatağın üstüne bırakıp gözlüğümü çıkardım ve komidinin üzerine bıraktım. T-shirtimi çıkarıp yenisini giydim ve gözlüğümü tekrardan taktım.
Kendimiz sırt üstü yatağa bıraktım ve komodinin üzerinde şarjda olan telefonumu aldım. Instagram'a girip durumlara bakınmaya başladım. Arkadaşlarımın hepsi hafta sonunu dışarıda geçiriyordu ama ben ev kuş olarak dışarı çıkmayı reddediyordum.
Telefonu yan tarafa bırakıp ayağa kalktım.
Kitap da mı öyle kitaplarıma bakın. Şuan dışarıda bu güzel havada kitap okuyabilirdim ancak eşek kardeşimin kitabımı ıslatmasını istemiyordum. Kitaplığımı süzdüm. Hepsini nerdeyse 4 defa okumuştum. Kitap alışverişi yapmam gerekiyordu.
Ama bu iş biraz beklemeliydi.
Yatağa geri dönüp sırtı üstü uzandım ve telefonu tekrar elime aldım. Canım sıkılıyordu hem de fena halde!
Oflayıp ayaklandım odadan çıktım. Sana girdiğimde laflara tırmanmış olan bücür kardeşimi görünce "Yakaladım lan seni!" deyip koştum. Arkasını döndüğü gibi beni görmesi endişelenmesine sebep olmuştu.
Bir laftan diğerine basarak daha da yukarıya çıktı. Onu orada yakalayamayacağımı sanıyordu sanırım? Koştur koştur yanına gittim. Emeklercesine rafa tırmanırken gelen çıtırtı ile durdum.
Bücürün de durduğunu gördüm. Böyle değerlerimize 2. çıtırtı duyuldu.
Birdenbire yere düşmemize bağırdık. Neden yere düşmüstük ki?
Dizlerim sızlarken kahkaha atan kardeşime baktım "Nasıl düştün ama!?" ayağını tutup kendime çektim ve devrilmesini sağladım. "Sanki tek düşen benim bücür!" dedim sitem edercesine.
Gördüğüm şey de istemsizce dudağımı ısırdım
Rafı kırmıştım ve annem duyarsa selamız okunurdu "Kalk lan cüce ! Raf kırıldı senin yüzünden!?" diye söylenerek onu kenara çektim. "Asıl sen kırdın çizgi filmde gördüğüm ayılara benziyorsun bir kere!"
Gözlerim ateş ederken koltuğun altındaki terliği çıkardım. O kaçarken tam arkasından atıp poposuna isabet ettirdim. Terlik koltuğun altında ne mi arıyordu? Minik bir gözlük meselesi yüzünden annemden terlik yemiş ve o terlik koltuğun altına fırlamış olabilirdi.
Kırılmış olan rafa baktım. Ben o kadar kilolu değildim. 49 kilonun ne ayı gibiydi anlamıyorum! Hızla ayağa kalkıp birbirine takmaya çalıştım. "Elvin!" annemin sesini duymam rafın kırık parçalarını arkama sakladım "Efendim?" dedim anlamamasını umarak. "Beni şirketten çağırıyorlar gitmem gerek. Beraber evde kalın tamam mı?" başımı sallayıp "Tamam aneyim." dedim. O kapıdan çıkarken kırık raf parçalarını arkamdan çıkardım.
Ben şimdi ne yapacaktım?
Dönüp diğer raflara baktım. Boşluk belli olur muydu ki? Olmasa da kanıtları yok etmem gerekiyordu. Hızla odama ilerleyip camı açtım ve rapor kırık parçaları camdan dışarı bıraktım. Camı kapattıktan sonra derin nefes aldım.
Kendimi adam öldürüp cesetini camdan atmış gibi hissediyordum.
Salona ilerleyip rafların olduğu kısma baktım. Tek kişilik olduğu rafların olduğu kısma getirdim. Geri çekildikten sonra baktığımda eksik raf görünmüyordu. "Kanıtlar yok edildi demek?" bunu diyen bücür kardeşimdi. Baş parmağımı kaldırıp "Aynen öyle!" dedim.
İki elinde de çikolatalı süt tuttuğunu görünce gülümsedim.
Bir tanesini uzatıp "Al bunu hak ettin."demesiyle ağzım 'o' halini aldı. "Sen paylaşır mıydın ya?" diyerek sütü almak için elimi uzattığımda sütü geri çekip "Git kendin al!" dedi ve gözümün önünde iki sütten birer yudum hüpletti. Burnumdan soluyarak "Keşke o terliği tam ağzının ortasına atsaydım sütü içemeseydin!" diyerek mutfağa yöneldim.
Buzdolabını açıp boş boş bakma evresini geçtikten sonra odama tekrar girdim. Odanın köşesinde bulunan tavandan sarkan geniş salıncağıma yöneldim.
Herkes de bunlar olmaz gençler!
Telefonumu elime alıp bildirimlere göz gezdirdim.
Aneyim kişisinden bir mesaj*
Aneyim:Kızım geç geleceğim. Sen birşeyler hazırla veya dışardan söyleyin. Dikkat et kardeşine! Öpüyorum♡
Mesaja gözlerimi büyüterek baktım. Annem bizim dışarıdan yiyebileceğimizi mi söylüyordu? Normalde böyle bir şeye izin vermezdi!? Bu işin içinde bir iş vardı! Bundan emindim.
Günlerdir normalinden daha fazla mutluydu. Mutluluğu gözüme batıyor değildi. Ama neden böyle mutlu olduğunu merak ediyordum.
Kapımda beliren bücür ile başımı 'ne var' anlamında salladım.
"Acıktım ben!" demesiyle sırıttım.
Şimdi sen benim elime düşmedin mi?
"Git kendin hazırla!" dedim ve telefona döndüm. Adım seslerini işittim. Dizime ellerini koyup beni sarstı. "Acıktığm!" diye Dudağını büzerek şirin gözükmeye çalıştı. "Canım yemek yapmak istemiyor maalesef." dedim.
Kafamı kaldırdığımda kollarını göğsünde birleştirmiş kaşlarını çatmıştı. Belki başka bir insan bu halini tatlı bulabilirdi. Ama eğer bücürün ablasıysanız bu hali gözünüze hiç tatlı gelmezdi.
"Anneme söyleyeceğim seni! "diye cırladı. Gülüp "Ne söyleyeceksin?" dedim sırıtarak. Biraz düşündü ardından sırıtarak " Rafı kırdığını söylerim?" dedi. Gözlerim büyürken konuştum " Hatırlatırım raf ikimiz yüzünden kırıldı!" dedim meydan okurcasına. Birrden bağırmaya başlamasıyla neye uğradığımı şaşırdım " İmdat! Ablam beni dövüyor!" Hızla öne atılıp ağzını kapatmayı çalışsam da bağırmaya devam etti.
"Aaa! Vurmaa!" Yemin ediyorum bu çocukta Oscarlık oyunculuk vardı.
Ağzını elimle kapatıp "Sus tamam dışarıdan söylüyorum yemek!"elimi itip sırıttı "Tişşekkerlerr ablişkon!" Yüzümü buruştururken o arkasını dönüp odadan çıktı. "Tişşekkerler değil o teşekkürler bi kere!"diye ardından bağırdım.
Bu çocuk insana uyuz ederdi gerçekten!
İkimizin de pizza sipariş edip salona geçtim.
Televizyon izleyen kardeşime baktım. Tıpkı babamın kopyasıydı. Belki bu yüzden annem onu daha çok seviyordu. En iyisi babamın tam tersiydim. Hiçbir yönüm benzemiyordu. Çünkü ben anneme çekmiştim. Müdür kardeşim izlerken aklıma babam onunla her sabah yaptığımız o konuşma geldi.
"Unutma! Yüzündeki gülümsemeyi silen insanlara hayatından silmezsen asla mutlu olamazsın..."
Hep böyle söylerdi ama kendi gitmiş ve gülümsememi de alıp götürmüştü.
Babamla annemle olduğundan daha yakınlık. Bunu sadece akşamları görsen bile sohbetlerimizde bilmeyen türlerden olurdu. Annem ne de sohbetlerimiz gerçekten çok eğlenceli olurdu. Ama bu aralar nedense şirketten daha çok çağırılıyor bizim de pek vakit geçiremiyordu.
Eğer babam burada olsaydı annem için bir şikayet dilekçesi hazırlardım!
Kapının çalışı ile hızlı ayağa kalkıp bücürden önce kapıyı açtım.
Kuryenin elindeki pizzaları ücretini uzattım. Huriye İyi günler dileklerimi sunduktan sonra kapıyı ayağımla kapatıp arkamı döndüm.
Ve kolları göğsünde kiracısı kirayı ödememiş olan ev sahibi bakışı atan bücürle karşılaştım.
Bu bakışı teyzemden öğrenmiştim Çünkü sitesinde kirayı geciktiren bir kiracısı vardı.
İyi ki bizim kira derdimiz yoktu.:)
Kollarını açıp "Alim pizzamı!"dedi emir verircesine.
Paşama bak parasını biz ödeyelim sefasını o sürsün. Oh!
"Sen anneme rafın kırıldığından bahsetmezsen..." deyip pizza kutusunu salladım "Alabilirsin." dedim.
Kazık yemiş gibi bakıp "Gıcık!" dedi ve pizza kutusunu kaptığı gibi odasına koştu.
5 yaşında bir kutu pizza bitirebilen bücüre ne denir?
Eymen denir!
Biz de kutusuyla odama ilerleyip salıncağıma oturdum.
Kutuyu yan tarafında bırakıp açtım ve bir dilimini elime aldım.
Parmak uçlarım yanarken hafifçe üfleyip koca bir ısırık aldım.
Bilimin hafif yanık izini umursamayarak telefonumu elime aldım.
Canım acayip sıkılıyor ve yapacak bir şey bulamıyordum.
Instagram'a girip komik reelsler izlesem bile hala tatmin olamamıştım.
Ya eğlence istiyordum ya da dayak.
Çünkü şu an yapılabilecek tonlarca şeyi varken ben oflayıp sıkıldım temalı iç çekişler yapıyordum.
Ekrana düşen bildirimle dikkatim üstteki bildirime dönmüştü.
Bildirme tıklayıp gelen mesaja baktım.
Kayıtlı olmayan bir numaradan gelmişti! Bu da neyin nesiydi!?
0049***:Selamın aleyküm aslan parçası! ✓✓ görüldü.
Selam kekolarım naber!?
Bölümü nasıl buldunuz?
Bu plartformda ilk kez yazıyorum yanlışlarım olabilir o yüzden özür dilerim.
Diğer bölümde görüşürüz kekolar kendinize iyi bakın ( ꈍᴗꈍ)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |