"Puşta bak nasılda sarmış kolunu incecik beline"
"Ya şunlara bakın ne kadar da güzel uyuyorlar" bu annemin sesiydi.
En son benim odamda Mertle uyuyorduk.
Aga harbi dün neler olmuştu aq.
"Anne Mert odasında yo- Lan ne oluyor?" Bu Demir'in sesiydi.
Demire de alışmıştım onada Toprak tan sonra abi diyecektim.
"Demir ne bağırıyorsun aslanım neler ol- Hassiktir bune lan!'
"Sessiz olsanıza uyandıracaksınız" Mert'in sesiyle hepsi sustu.
Yerimde huzursuzca kıpırdandım.
"Emre Seline çok ön yargılısın onun Pınar gibi olmadiğını biliyorsun. O çok farklı biri."
Annemin konuşmasıyla Emre homurdandı.
Babamın telefonu çaldığında hepsi sustu.
"İyiyiz baba, siz nasılsınız?"
Babam telefonunu kapattığında sıkıntılı bir nefes verdi.
"Deden bizi Antep'e bekliyor" dediğinde gözlerimi pörtlettim.
Tabii kimse görmeden kapattım.
"Baba biraz erken değil mi Selin daha bize doğru dürüst alışamadı." Aralarında en mantıklı konuşan tabi ki Topraktı.
"Öyle ama dedenizi biliyorsunuz yapacak bir şey yok bu akşam yola çıkarız."
Bende sessizce olayları dinleyen Mert'in sırtına çimdik attım.
"ANANII" Diye bağırıp yataktan sıçradı. Yataktan sıçrayınca da yere düştü.
Bense yatakta tepinerek anırıyordum.
"Y- yanlız ahahah sesin an- hahaha annen benimde haahaha annem hahaha" diyerek anırmaya devam ettim.
Mert üstüme çıkıp beni gıdıklamaya başlamasıyla daha çok anırdım. Burak, Demir ve Toprakta ona yardım ederek beni gıdıkladığında gözümden yaş aktı.
"Abi tamam kıpkırmızı oldu gözünden yaş gelmiş durun bence"
Aslan parçası sanki sen başlatmadın.
"Kızım uçakta üstümüzü değiştireceğiz de sana vereceğim şeyleri giyer misin?" dedi annem beklenti dolu sesiyle.
Hayır desem oturur ağlar gibi duruyordu.
Aslında oraya giderken eşofman takımı giymeyi düşünüyordum ama annem seçmişti.
Tam gülümseyecekti ki durdu ve şok olmuş bir şekilde bana baktı. Odadaki diğer kişilerde bana aynı şaşkınlıkla bana bakıyordu. Ne oldu amk ne dedim şimdi.
"Ne oldu niye öyle bakıyorsunuz?" dedim en sonunda dayanamayarak.
"A- anne dedin" Naşşiktir. Anne demiştim.
"DEDİN. KIZIM BANA ANNE DEDİ. Allahım sana şükürler olsun" deyip hızlıca bana sarıldı. Bende sarılışını karşılıksız bırakmadım.1
Annem bende ayrıldığında Burak konuşmaya başladı.
"Anne Seline giydireceğin şey çok açık değil mi?"
"Sana ne oğlum? Ha açık ha değil ne fark eder benim kızım peri gibi olucak"
"Aşk olsun anne ben zaten peri gibiyim." dedim hafifçe dudaklarımı büzerek.
Herkes valizini hazırlamak için odalarına gittiğinde bende giyinme odamdaki krem rengi valizi alıp doldurmaya başladım.
Babamın dediğine göre akşam arabayla hava limanına gidip oradan babamın özel uçağına binip Antepe gidecekmişiz. Bizdeki zenginliğe bak amk özle uçağımız var.
Yarım saate valizimi hazırladım ve üstümü değiştirdim.
Aşşağı indiğimde herkes masada beni bekliyordu. Yine kalori hesabı yaparak yiyecektim. Ben gelince yemeğimizi yedik ve salona geçtik.
Salonda ben ve annem ikili koltukta dergi bakıyoruz. Toprak ve Demir muhabbet ediyor. Mert, Burak ve Emre telefondan oyun oynuyor babamda bahçede telefonla konuşuyordu.
Saat öğlene doğru gelirken telefonum çaldi. Seda arıyordu. Anneme telefonla konuşacağımı söyleyip mutfağa geçtim. Arkamdan ayak sesleri duysam da umursamadım. Aramayı cevaplayıp konuşmaya başladım.
"Seliin ço- çok kötü bir şey olduuuu" dedi Seda. Sesi ağladığını belli ediyordu.
"Sedoş ne oldu aşkım? İyi misin? Erdesin söyle hemen geliyorum."
"Tamam aşkım bekle hemen geliyorum."
Telefonu kapatıp annemin yanına gittim.
"Anne benim acil çıkmam lazım çıkabilir miyim?"
"Tabi kızım da abinlerde seninle gelse"
"Tamam ane biz gideriz" diyen Burak a ters ters bakıp onlara arkamı döndm ve bahçeye çıktım. Hepsi bahçede bekleyeceğimi biliyordu zaten. Bahçede bir salıncağa oturup Seda ya ne olduğunu düşünmeye başladım.
Sevgilisi onu aldatmış olabilir...
Sevgilisi ondan ayrılmış olabilir...
Abisiyle tartışmış olabilir...
Tam dalmışken evin kapısi açıldı ve abi tayfası çıktı. Bende onları arkamda bırakarak yürümeye başladım nasıl olsa arkamdan geliyorlardı.
Parka geldiğimizde Sedayı bir bankta elinde alışveriş poşeti ve pembe panterli pijamalarıyla otururken gördüm koşarak ona giderken oda beni gördü ve hızla ayağa kalktı. Ona sarıldığımda ağladığını fark ettim ondan ayrılıp göz yaşlarını sildim ve banka oturttum. Poşette neler olduğunu tahmin ettiğim için içinden iki tane çilekli süt çıkarıp birini Sedaya uzattım. Seda elimdekini alırken abi tayfası ve Mert banklara oturmuşlardı Seda onlara ters ters bakıp anlamaz bakışlarla bana döndü ve fısıldadı.
"OHAAA. Sen ciddi misin hepsi çok yakışıklı lan birini bana ayarlasana"
"Mal senin sevgilin var" dediğimde tekrar gözleri dondu.
"Bişey olmuş o piç sana biŕ şey mi yaptı? Anlat bana Sedoşum hadi." Israrlarım üzerine ağlayarak konuşmaya başladı.
"Abim Efe'yi (sevgilisi) öğrendi geldi kim bu dedi zorladı bayağı bende dedi sevgilim sonra onun evine gitti çocuğu dövdü sonra biz ayrıldık sonra abim bana kızdı kavga ettik sonra bende kaçtım ama Yiğit evde yoktu zaten ikizim ne zaman evde oldu ki?"
"Sedoşum tamam ağlama sana dedikodu getirdim" dediğim an gözleri kocaman oldu gözyaşlarını sildi vücuduna tamamen bana döndürüp dedikodu moduna büründe ve kafasını gönder der gibi salladı.
Ona dedikoduyu anlatırken kahkahalarla gülüyorduk sonra olay bir anda yone Efeye gelince Seda yine ağlamaya başladi. O sırada da abi tayfası bize deliymişiz gibi bakıyordu. Seda en sonunda dayanamayark onlara döndü.
"Ne bakıyonuz be hiçmi ağlayan kız görmediniz dalganaklar" dediğinde dayanamayıp tüm mahalleyi inletecek kadar büyük bir kahkaha attım Seda da bana katılınca galiba rezil oluyorduk ama şahsen pekde umrumda değildi.1
Dalganak kelimesinin bizde anısı vardi.
Biz bir gün Seda ben ve Baran abi marketteydik ve Baran abi kasadaki bir kıza yürüyordu bizde Sesayla bunu kahkahalarla izliyorduk. En sonunda kız dayanamayarak Baran abiye sanki başka kelieme yokmuş gibi 'dalganak misınız beyfendi?' Dedi sonra kız ne dediğini anlayıp hiç bir sey almadan markette utanç içinde çıktı.
Biz Sedayla bağararak gülerken parka Baran abi girdi tabi bizi parkta bir sürü erkegin içinde pijamalarla ıslak gözlerle ve aburcuburlalr gülerken görünce hızla yanımıza geldi.
"Sedacım ozür dilerim bir tanem grçekten yanlışlıkla oldu bir an kendime hakim olamadım hadi gel eve gidelim bir tanem"
"Tamam abi" sedayla anlaştıktan sonra bana döndü ve sarıldı.
"Selin kız nabıyon bayağıdır görüşemiyoz hiç gelmiyon yanıma bak bu yaşlı adam üzülsün mü?" Dediğinde bende gülerek ona sarıldım.
"Ben niye geliyprmuşum abi yaa sen gel yanıma illa ben mi gelcem bak ben öğrenciyim ders çalısiyorum. İnsan derki benim bir tane kardeşim vardı o meşkuldür ben gideyim yanına der ama nerde asıl ben uzülüyorum abi"
"Pişt Selin bu dalganaklar kim?"
"Yuhh kaç abin var kızım senin"
"4 abi 1 erkek kardeş ve galiba sülaledeki tek kız kuzen benim"
"İyı bari tek olmıcaķsın aralarınden illa güvelinir olanı vardı" dediğinde Demir dayanamamış olacakki yanımıza geldi.
"Demirciğim bu benim manevi abim Baran. Abiciğim bu da benim ikinci abim Demir." Dediğimde Demir ona abi demeyip barana abi dememe bozulmuş gibisurarıni buruşturup Barana elini uzattı. Diğerleride Baran abiye kötü kötü bakıyordu.
"Memnun oldum ben Selininde dediği gibi onun abisiyim"
"Bende memnun oldum. Ve bede Selinin dediği gibi onun abisiyim manevi veya gerçek farketmezsizin" onların arasında ufak bir kıvılcım geçince hızlıca Baran abiyi kendime vekip sarıldım.
"Hadi gorüşürüz abi ben seni bir ara ararım bu hafta Antepte olucaz." Deyip Sedayada sarıldım ve Abi tayfasını arkamda bırakıp yürümeye başladim.
Ufaktan başım dönünce sendeledim tam düşecekken bir kol buna engel oldu arkamı donüp baktığımda bu kolun Toprakın kolu plduğunu gördüm. Ona tebessüm edip yürümeye devam etti. Başımım ağrısı şiddetlenmesiyle birlikta havada soğuyordu ve ben eşofman tişörtle gelmistim yani beş dakikaya gotüm donabilirdi. Yine sendeleyince Toprakın 'bu kadar yeter' diyen sesini duydum. Ona ne olduğunu sormak için arkamı donmek için arkamı dönecektim ki Toprak beni kucağına alıp ceketini de üstüme örtmüştü. Hala titrediğimi gören abi tayfası da ceketlerini üstüme örttüler. Onların üşüyüp üşümediğini merak ettiğim için onlara baktığımda hiçbirinin üşümediğini gördüm. Kafamı Toprakın göğsüne koyup gözlerimi kapattım ve uykunun beni kollarına aladına izin verdim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |