19. Bölüm

Bölüm 18

selin özgen
writerladyy

 

 

❤‍🔥

 

 

••••••••

 

Bölüm 18

 

Kapıyı çarpıp gitmişti, tek bir kelime dahi etmeden gitmişti o gün. O gece! Berfu ise arkasından bakmakla kalmıştı. Gitmemesi için yüreği can atarken dili söyleyememişti bunu dışarıya. Bilmem kaç saat yerinden bir milim bile kıpırdamadan gelmesini beklemişti. Beklemişti, beklemişti.. Zaman sanki geçmek bilmiyordu belki de ona öyle geliyordu bilmiyordu. Gözlerini kapıya dikmiş, aralanıp da içeri adımını atmasını dilemişti her dakika her saniye. O kapı açılmamıştı ve gelmemişti geri Ayvaz. O saatten sonra da zaman kavramı önemini yitirmişti onda. Gelmediği gerçeği bir tokat gibi yüzüne vurmuştu. Gelmemişti ve belki de hiçbir zaman da gelmeyecekti. Böyle olmasını o istememiş miydi? Neydi bu hâli o zaman neden parçalanmış bir haldeydi o gidince neden eksik hissediyordu?

 

Yatağa uzanıp da dizlerini karnına kadar çekerek gözleri açık bir şekilde kalmıştı. Kapının aralanmasıyla kalbi de kuş gibi çırpınmıştı. Yüzünde ki tebessümün yerini hüzün almıştı ve eski ruh haline geri dönmüştü.

 

–“ Berfu! Beni gördüğüne sevinmedin mi? ”

 

Olduğu pozisyonu koruyup da dudaklarını aralamıştı ve fısıltı şeklinde “ şaşırdım yani hiç beklemiyordum ” demişti. Yanına kadar gelip de dizlerinin üzerine çökmüştü ve eliyle saçlarını okşarken “ neyin var zuzum ne bu halin? ” diye sormuştu en tatlı sesiyle. Kaç saattir dökülmemesi için tuttuğu göz yaşları birer birer süzülmeye başlamıştı yanağından aşağıya.

 

–“ Zuzum niye ağlıyorsun, kıyamam ”

 

Yattığı yerden kalkarak boynuna atlamıştı ve sıkıca sarılmıştı en yakın arkadaşına göz yaşları içinde. Beş dakika önce ağlayan o değilmiş gibi davranarak “ senin burda işin ne Elif? Yurtdışında değil miydin sen? ” diye sormuştu konuyu kendinden uzaklaştırıp da ona çekerken. Daha yeni dank etmişti kafasına Elif'in gelişi. Onu görmeyeli çok uzun zaman olmuştu.

 

–“ Evet, öyleydi ama şimdi burdayım ”

 

–“ 3 yıl gibi bir zamandan sonra temelli gelmiş değilsin dimi? ”

 

–“ Berfu! Beni istemediğini düşüneceğim şimdi arkadaşım ne bu soru yağmuru ”

 

–“ Yok, canım arkadaşım ben sadece şaşırdım seni beklemiyordum yani bir daha gelmezsin sandım buralara ”

 

–“ Geldim işte şimdi burdayım ”

 

–“ Hoşgeldin canım arkadaşım ”

 

Diyerek sıkıca sarılmıştı ki onun sarılmasına zaman tanımadan omuzlarından geri itip de “ sen benim burada olduğumu nereden biliyorsun ki? ” diye sormuştu. Kafasını hafif yanlatıp da manidar gülümsemesiyle “ sence? ” demişti sadece. Ve o cevabını almıştı. Ayvaz!

 

Çocukluk arkadaşının geldiğine mi sevinmeliydi yoksa sevdiği adamın gitmesine mi üzülmeliydi, bilememişti. Karmaşık duygular içersindeydi. Bir yanı bahar bahçe bir yanı ise sonbahar.

 

***

 

–“ Berfu! Yememişsin ama tabağını ”

 

–“ Canım istemiyor Elif! Israr etme olur mu? ” demişti elindeki çatalı tabağın kenarına bırakıp da geriye doğru çekilirken. Böyle olmasını kendi istemesine rağmen neden bu haldeydi bilmiyordu. Ki o bu yaşına kadar ne hissettiğini ne istediğini tam bilememişti. Hiçbir şey yapası yoktu. Yataktan çıkmak da istememişti bıraksalar günlerce o yatakta yatabilirdi. Evet, günlerce! Belki de aylarca. O gidişini dün gibi sayarken üzerinden günler geçmişti. Hatta ve hatta ay bile bitmek üzereydi. Öyle ki bırakın evi odadan dışarı adımımı atmamıştı. Elif'in demesine göre de perişan haldeydi. Her ne kadar söylemese de onu kimin gönderdiğini biliyordu. Yoksa uzunca bir zamandan sonra ülkeye gelişinin başka açıklaması olamazdı.

 

–“ Onu sevmiyor musun? ”

 

–“ … ”

 

Sorusunun üzerine yutkunup da susmuştu. Dili ”sevmiyorum” diye yalan söylemeye varmamıştı. Seviyordu çünkü. Hâlen onu çok seviyordu.

 

–“ Soruma cevap vermiyorsun... ama cevabı ikimiz de biliyoruz zaten... O seni çok seviyor Berfu... Sevgisinin karşılıksız olma düşüncesi ile çıldıracak kadar çok seviyor seni… ”

 

En yakın dostu bile sevdiğini söylüyordu. İsmini demese bile ara ara telefon görüşmelerin de bahsetmişti ona. Adını koyamasa da hislerinin. Yaptıklarından, kendinden..

 

–“ Biliyorum seviyor… Çok seviyor .... Hissediyorum ”

 

Hafifçe gülümsedi. Gözlerini kapatıp, yutkundu...

 

–“ Biliyor musun Elif geceleri uyanıp karanlığa bakarken onun da o anda beni düşündüğünü hissediyorum. Beni ayakta tutan da bu ya zaten. Beni sevdiğini... beni özlediğini beni istediğini biliyorum ama.. ”

 

–“ Aması ne Berfu? İkinizde birbirinizi çok seviyorsunuz, neden acı çektiriyorsun ki kendinize? ”

 

–“ Bilmediğin şeyler var Elif! ”

 

Belli ki söylememişti ona durumu. O da söylememişti. Ki öğrendikten sonra kendini dış dünyaya kapatmıştı.

 

–“ Ne mesela canım arkadaşım? Neyi bilmiyormuşum söyle de bileyim ”

 

–“ Bazen çok sevsen de vazgeçmek zorunda kalırsın Elif! Anladın mı herkes senin kadar şanslı değil. Özgür seni seviyor sende öyle aranızda bir engel yok mesela aşamayacağınız. Bizde öyle değil işte. ”

 

–“ Sizin aranızda ki engel ne ki? Ailesi mi istemiyor sizi? ”

 

Demesiyle yüzünde yalandan tebessüm oluşmuştu. –“ Keşke o kadar basit bir engel olsa ” demişti kısık sesle. Öyle ki sesinin çıktığından bile emin değildi.

 

–“ Ne o zaman Berfu? Ayvaz evli ve çocuğu mu var yoksa? Kızım konuşsana. ”

 

–“ Hayır, Elif! Öyle bir şey de değil. ” diyerek duraksamıştı söylemek bile o kadar zordu ki onun için. Karşısında odaklanmış bir şekilde ağzından çıkacak şeyi bekliyordu. Dudakları aralanıp da sesi titreyerek söyleyebilmişti sonunda.

 

–“ O bir katil mi yoksa?” demişti alay edercesine kahkaha atarken karşısında. Kafasını kaldırıp da “ evet! ” demişti sadece sesinin geri kaçtığına emin olamayarak. Gözlerini pörtletip de birkaç saniye yüzüne baktıktan sonra kocaman kahkaha patlatmıştı. Komik bir şey söylemiş gibi! Şaka yaptığını sanıyor olmalıydı. Kafasını yavaşça iki yana sallayarak bakışlarını önüne çekip susmuştu. Bir nevi katil sayılırdı değil mi? Babasını öldürmüştü ne de olsa demesine göre. Başkaları da var mıydı acaba?! Düşüncelerinden Elif'in sorusu ile sıyrılmıştı.

 

–“ Arkadaşım şaka yapıyorsun değil mi? ”

 

–“ Ciddiyim ”

 

–“ Ailemin katilinin oğlu o Elif! ”

 

Buz kesmişti karşısında söylediği cümleden sonra donup kalmıştı. –“ Ne? Sen ne dediğinin farkında mısın Berfu!? ” diye sormuştu şoku atlattıktan sonra. Şok üstüne şok yaşatıyordu kıza.

 

–“ Maalesef ki öyle Elif, inanması zor ama. Ayvaz, ailemi öldüren adamın öz ve öz oğlu. ”

 

–“ Nerden biliyorsun? Belki yalandır biri bilerek iftira yapmıştır sizi ayırmak için olamaz mı? ”

 

–“ Olamaz, başka biri gelip söyleseydi belki öyle derdim ama gerçek. Acı bir gerçek. ”

 

–“ Kim söyledi ki bunu sana? ”

 

–“ Ayvaz ”

 

İsmini telaffuz etmesi bile içinde tarif edilemez duygular yaşatıyordu ona. Yüzünde ise tebessüm oluşuyordu, avuç içleri terliyordu.

 

–“ Bitti mi yani? ”

 

Başladı mı ki bitsin. Konuşacakken zilin sesi engel olmuştu. Ayaklarında kalkıp bakmaya güç yoktu. –“ Ben bakarım ” diyerek Elif gidip bakmasa gidemezdi. Ayvaz mı geldi acaba? diye düşünmeden edemedi ama bu fikirden çabuk vazgeçmişti. Gelse, zile neden bassın ki anahtarı varken. Yine de umut ediyordu işte. Peki ya gelse bir şey değiştirecek miydi? Değişecek miydi? Koşup boynuna mı atlayacaktı?

 

Birkaç dakika sonra elinde zarfla Elif geri dönmüştü. Arkasından başka kimse de gelmemişti. Kim gelecekti ki? Bakışlarını Elif'in elindeki zarfa çevirip de “ o zarfta ne? ” diye sormuştu.

 

–“ Bilmiyorum ki, Ayvaz'a gelmiş. ”

 

Ayvaz’a mı?! Zarfın önünü arkasını inceledikten sonra ona doğru uzatmıştı. Öylece hiçbir şey yapmadan bakmıştı sadece.

 

–“ Al sana kızım ne bakıyorsun öyle? Benim bakacak halim yok ya ”

 

–“ Bana gelmemiş ya niye alayım? Kenara bir yere koy işte ”

 

–“ Açıp bakmayacak mısın yani? ” diye sormuştu şaşırmış bir hâlde. Sakin bir şekilde “ tabiiki de hayır ” demişti. Zarfı gözünün içine sokarcasına uzatarak “ hiç mi merak etmiyorsun içinde ne olduğuna? ” diye sormuştu açması için karşısında can atarken.

 

–“ Etmiyorum, gözümün önünden çekip de kenara bir yere koyar mısın artık Elif! ” demişti ses tonunu yükseltip de kızdığını anlasın diye.

 

Zarfı önünden çekerek “ iyi peki sen bakmazsan ben bakarım ” demişti zarfı açmak için harekette bulunurken.

–“ Saçmalama Elif! Senin olmayan bir şeyi açamazsın ” diyerek elinden almaya çalışsa da çok geçti. Zarfı açmıştı ve açmakla da kalmayarak içinden çıkan kağıdı okumaya başlamıştı.

 

–“ Bu yaptığın çok yanlış bir şey.. ”

 

–“ Buna bakmalısın ” diye lafını kesip de kağıdı ona doğru uzatmıştı. Uzattığı kağıda bakıp da kalmıştı. Kağıdı ellerinin arasına tutuşturup da kenardan “ hadi oku ne yazıyor ” demişti. Parmaklarının arasındaki kağıda bakıp da okumaya cesaret edememişti.

 

 

Bölüm : 09.10.2024 14:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...