59. Bölüm

Bölüm 53

selin özgen
writerladyy

 

 

 

 

••••••••

 

Bölüm 53

 

 

Ayvaz Berfu'nun bu ilişki için harcadığı her çaba ile mutlu oluyordu. Her çaba daha da birbirlerine bağlanmaları demekti. Berfu'nun ondan ve aşklarından vazgeçmemesi demekti. Bu yüzden aldığı kokuyu ömür boyu kullanmaya yeminliydi. Onun bu çabalarına karşılık artık bazı şeylerin açık açık konuşulma vakti gelmişti de geçiyordu. Ayvaz'ın onu sevdiğini söylemesi yüreğinin bir kuş gibi havalandığını hissettirdi. Duyduğu sevinç tüm bedenini kavururken aynı anda tüm eski anıları aklına üşüştü. Dudaklarının titremesine engel olamadı.

 

 

 

Berfu hâlâ o geçmişin ikisinin arasını bozacağını düşünüyordu. Kaşları istemsizce çatıldı. Bu sorunu eğer şimdi halletmezlerse aralarında hep büyüyüp duracaktı. Derin bir nefes alarak söze başladı.

 

–“ Geçmiş de ne olursa olsun… ”

 

Berfu'nun başını yana doğru çevirip gözlerini yumduğunu görünce sözlerini yarıda kesip, “ bana bak Berfu, gözlerime bak, bak ki gör, gör ve seni ne kadar çok sevdiğimi anla ” diyerek eliyle çenesinden tutup hafifçe ona bakmasını sağladı.

 

“ Seni çookk se-vi-yorum beni anlıyor musun? Seni çok ama çok seviyorum ” derken bakışlarıyla hâlâ bir bütün olduğu kadına adeta yalvardı.

 

“ Beenn… ” titreyen dudaklarıyla sözlerine devam edemedi.

 

“ Berfu o geçmişte ne olursa olsun, sen benimsin bende senin, seni asla bırakmam bırakmayacağım sen bıraksan bile bana ne olur inan ” diye onun titreyen dudaklarına minik bir buse bıraktı.

 

Berfu karşısında neredeyse yalvaran Ayvaz’ı duyduğunda gözünden akan bir damla yaşa engel olamadı. Onu seviyordu. Bunun başı, ortası ve sonu buydu.

 

Ayvaz Karahanlı’ya delice âşık olmuştu.

 

Ağzı lal olmuşçasına susmuştu. Sanki dudaklarını aralasa sesi çıkmayacaktı. Geçen her saniye ile birlikte Ayvaz’ın bakışlarına yansıyan hüznü ve hayal kırıklığını görüyor yüreği daha da kahroluyordu. Onun dudaklarından dökülen ‘geçmişin’ önemsizliği biraz olsun cesaretinin artmasına neden oldu.

 

Bu ilişkiye ‘gittiği yere kadar’ diye gözü kapalı giren kendisiydi. Kaybedeceği çok şey olabilirdi. Eğer kaybederse de, en azından güzel anıları olacaktı. Hayatının sonuna kadar onlarla avunacaktı.

 

‘Anı yaşa…’

 

Yüreğinin verdiği komut, tüm bedenini ele geçirirken, içinin aşk ile dolduğunu hissetti. Bu yeni gücün verdiği özgüvenle dudaklarına yerleşen tebessüm ile sevdiği adama gönlündeki karşılığı verdi.

 

–“ Bende seni seviyorum ”

 

Ayvaz artık umudunu kestiği bir anda Berfu'dan bu sözleri duymanın şaşkınlığıyla baka kaldı. Bir an yanlış duyduğunu düşündü. Bakışları sevdiği kadının bakışlarını bulduğunda duyduğunun doğru olduğunu anladı. Berfu kendi içinde yaptığı savaşı kazanmıştı. Daha doğrusu kazanan ‘aşk’ olmuştu.

 

*****

 

Genç adam kucağındaki kızı nazikçe indirmiş ve etrafı incelemesi için zaman vermişti. Berfu kendi etrafında dönerken şaşkınlıkla bulunduğu evi inceliyor, aklına gelen düşüncelerse kalbinde daha büyük bir ağrıya neden oluyordu. Karşısındaki adamdan bir yanıt bekler şekilde bakmaya başlamıştı

 

–“ Ayvaz? ”

 

Onu buraya getirdiğinde şaşıracağını düşünmüştü ama yüzünde başka şeylerde geçit yapıyordu. Bugün onda bir tuhaflık vardı, bunu konuşmayı sonraya bırakarak, bundan sonra yaşayacakları yeri, evin hanımına göstermeye odaklanmıştı.

 

–“ Gel hayatım. ”

 

Elinden tutmuş, en yakın odanın kapısını açmıştı. Burası bir misafir odasıydı. Sonra başka bir odanın kapısını açmış ve oraya girmişlerdi. Çok güzel bir kütüphanesi olan muazzam bir çalışma odası onları karşılamıştı. Sonrasında birkaç odaya daha girmişler ve yukarı yönelmişlerdi. Girdikleri bu oda boştu.

 

–“ Burasını bilerek boş bırakmalarını istedim. Zamanı geldiğinde ikimiz hazırlığını yaparız. ” deyip imalı bir şekilde bakmıştı.

 

Onun sözlerinden önce anlamıştı buranın neresi olduğunu. Ayrılacaklarını söyleyeceği gün, sevdiği, ona gelecekteki bebekleri için hazırlayacakları odadan bahsediyordu. Yer ayaklarının altından kaymaya başlarken, güçlü olmaya çalışmak her an daha da zorlaşıyordu.

 

Oradan çıkıp, bu sefer başka bir yere girmişlerdi. Odaya girdiği an donup kalmış, etrafına bakarken gözleri kocaman açılmıştı. Duvarda yaptırdıkları kara kalem düğün fotoğrafları çok güzel bir çerçeve içinde mutlu mutlu gülümsüyordu. O an nasıl hayaller içinde olduğunu hatırlayınca gözlerine hücum eden yaşları durdurmak çok zor olmuştu. Aynı anda da arkasından beline dolanan eller ve kulağına fısıldanan sözlerle kuşatılmıştı.

 

–“ Evet hayatım burası da yatak odamız. Seninle en güzel, en özel anlarımızın geçeceği… Tüm sırlarımızı birbirimize fısıldayacağımız… Geleceğimizin temellerini atacağımız… Bize ait bir dünya olacak olan odamız. Beğendin mi? ”

 

Beğenmek mi? Bayılmıştı. Zaten onun böylesi şeylere ihtiyacı yoktu ki… İstediği sevdiğiyle geçireceği bir ömürdü. Böyle lüksler hiçbir zaman önceliği olmamıştı. Şimdi de aynı hislerle doluydu. Ama sevdiği adamın böylesine güzellikleri ayaklarına sermesi, gözlerine aşkla bakması, dokunuşlarıyla sevgisini hissettirmesi… Bunlar öyle özeldi ki…

 

–“ Her şey çok güzel olmuş. ” Sesinin içindeki yangını hissettirmemesi için tüm gücünü kullanıyordu.

 

–“ Ama keşke bu kadar zahmete girmeden bana sormuş olsaydın. ”

 

–“ Beğenmediğin bir şey varsa hemen değiştiririz. Önemli olan senin hoşuna gitmesi. Ben, senin hoşuna gittikten sonra pembe örtülerle çevrili bir yatakta bile uyuyabilirim. ”

 

Onu öyle bir yatak örtüsünün arasında hayal etmek bile güzeldi. O anlarda bile hoşluğundan ve erkeksiliğinden bir şey kaybetmiyor, tersine o tezatlıkta daha da parlıyordu. Bu kadar dağılmış olmasa bu düşüncelere kahkahalarla gülüp, sonra da onunla uğraşmayı ne çok isterdi. Ama bunlar artık ona yasaktı. Hiç olmadığı kadar ciddi kalarak konuşma yapmalıydı.

 

–“ Ayvaz konuşmamız gerekiyor. ”

 

“ Konuşalım ömrüm. ” derken genç kadının boynuna küçük ama etkili bir öpücük bırakmaktan geri kalmamıştı.

 

Bu yakınlık konuşmasını etkileyecekti. Bu yüzden daha o ne olduğunu anlamadan kollarından kurtulup onun şaşkın yüzüne odaklanmış, derin bir nefes alıp verdikten sonra konuşmaya başlamıştı.

 

–“ Ayvaz ben bu iki günde çok düşündüm. Aslında bu gidişimde içimdeki karmaşayı çözmek içindi. Bunu da başardığıma inanıyorum. ”

 

–“ Neden bahsediyorsun? ”

 

–“ Biraz beni dinlersen her şeyi anlatacağım. ”

 

Berfu'nun sesindeki tonlama kalbine endişe tohumları serpmişti. Sevdiği dinle diyorsa dinleyecekti elbette. Kafasının bir hareketiyle dinlediğini belirtmişti.

 

–“ O gün sabah kalktığımda bir şeyler yanlış geldi. İçim sıkıldı. Son günlerde yaşadıklarımızın mantığımı devre dışı bıraktığını o an anladım. Uzaklaşmalı ve duygularımı tartmalıydım. Her şey öyle hızlı oldu ki, hiçbir şeyi doğru özümseyemedik. Bu yüzden senden uzakta olmaya ihtiyacım vardı. Çünkü sen yanımdayken doğru düşünemiyordum. Bu iki günlük ara her şeyi daha iyi anlamamı sağladı. O an evlilik fikri bana eskisi gibi cazip gelmemeye başladı. ” Bir çırpıda nefessiz konuşmuştu. Bir anlık bir es verse, kesinlikle tam tersi şeyler söyleyecekti.

 

–“ Bunlarda ne demek oluyor Berfu? ”

 

–“ Ayvaz biz yanlış yaptık. Bu kadar hızlı hareket ederek bir şeyleri atladık. Duygularımızdan emin olmadan büyük bir adım attık. ”

 

–“ Berfu ben duygularımdan eminim. Seninle bir ömür için o imzayı attım ve sana söz verdim. Her sözümün hâlâ arkasındayım ve bu değişmedi ve ne olursa olsun değişmeyecek de. ”

 

Ondan bunları duyup, ağzından zehir gibi sözleri akıtmak nasıl zordu. Bezginlikle bir iç çekişle sözlerine devam ediyordu.

 

–“ Ben... Ben senin gibi düşünemiyorum. Düşünmüyorum. Ne bileyim bu evlilik bana hata gibi geliyor. Ben bunu daha fazla sürdürebileceğimi düşünmüyorum. Bu bana göre değil. Ben- ”

 

Sözleri Ayvaz'ın ani çıkışıyla yarım kalmıştı.

 

–“ Kendi adına konuş. ”

 

–“ Bende kendi adıma konuşuyorum ya zaten. Bu evliliği bitirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ben devam edemeyeceğim Ayvaz. Çok üzgünüm ama gerçek bu. Ben- daha fazla yapamayacağım ” Sözler ağzından kalbine bir sürü yara açarak dökülmüştü.

 

Duyduğu sözler kalbinde büyük bir patlamayla yankılanıyordu. Sevdiği sözlerinde ciddi miydi? Öyleyse neden gözlerine bakmıyordu. Neler oluyor hiçbir şey anlamıyordu. Sevdiğinin kafası karışmıştı onu ikna etmekte o zaman ona düşerdi. Birkaç adımda yanına gelmiş, yere bakan yüzünü ellerinin arasına alıp, kendisine bakmasını sağlamıştı.

 

–“ Bir tanem her şeyin senin için zor olduğunu biliyorum. Pişman olacağın sözler söyleyip, hem kendini hem beni daha fazla üzme. Şimdi aklın karışık bu yüzden doğru düşünemiyorsun. Ama her şey daha da berraklaşacak ve sevgimizle bunu aşacağımıza inanıyorum. ” derken bir yandan da genç kadının gözlerine bakıyordu tüm sevgisiyle.

 

O böyle bakarken, böyle sıcacık dokunuşlarıyla yanağını okşarken, onun sıcaklığından çekilmek ne zordu. Kendini zorlayarak bir adım geri çekilmiş, aynı anda da Ayvaz'ın elleri iki yana düşmüştü.

 

–“ Bana dokunmanı istemiyorum. Bu bana hoş gelmiyor artık. Kendimi kötü hissediyorum. ”

 

Dokunuşlarını istememek mi? İnsan hayatına anlam katan şeyleri nasıl istemezdi…

 

–“ Berfum… ”

 

–“ Ben seni sevmemişim Ayvaz. ” deyip genç adamın yüzüne bakmaya zorlamıştı kendini. ‘Yalan bir tanem. Yalan sevgilim. Seni canımdan da çok seviyorum. Keşke bunu sana bir kez daha söyleme şansım olsaydı.’

 

–“ Sadece senin gibi birinin beni beğenmesinden etkilenmişim. İşler ciddiye binene kadarda her şey bir oyun gibi gelmiş. Ama artık böyle düşünmüyorum. Bu evlilik bana çok ağır geliyor. Anla beni. ”

 

–“ Anlamak mı? Neyi anlamamı bekliyorsun? ”

 

–“ Ayvaz seni… sev…miyorum. Her şey bu kadar basit. ” deyip derin bir nefes alıp vermişti. ‘Basit mi? Değil aşkım… Sana bunları söylemek bana ne hissettiriyor anlatamam bile.’

 

–“ Buna inanmıyorum. ”

 

–“ İnanıp inanmaman sorun değil. Çünkü gerçek bu. Senden anlayış göstermeni ve bu evliliğin kimse öğrenmeden sonuçlanmasını istiyorum. ”

 

–“ Bu olmayacak Berfu. Buna izin vermeyeceğim. Senin beni sevdiğini biliyorum. ” derken sesi bir şeyleri vurgulamaya çalışır gibi sert çıkmıştı.

 

–“ Sevmiyorum diyorum. Neden anlamak istemiyorsun. Anlamıyor musun? Sevmiyorum! Buna inanmak bu kadar mı zor senin için? ”

 

Gözyaşları her sözünden sonra özgürlüğüne kavuşmak için çırpınıyordu.

 

–“ Evet zor. Daha iki gün öncesinde kollarımda olan kadın, bana yaşadıklarımızın boş olduğunu fısıldıyor. Buna inanmamı nasıl beklersin benden? ”

 

–“ Ayvaz hepsi fiziksel bir çekimdi. Hayatımda yaşamadığım şeyleri yaşamanın verdiği bir adanmışlıktı. Bundan başka bir şey değildi. ”

 

Son kelimesinden sonra tersini söylememek için dişlerini olabildiğince sıkmak zorunda kalmıştı.

 

–“ Senin aklının alamayacağı kadar çok kadınla birlikte oldum Berfu. Bu yüzden bana yaşadığımız birlikteliğin sadece tensel olduğundan bahsetme. Buna inanmam. ”

 

–“ İnanmasan da olay bu! Demek ki, şimdiye kadar benim gibisiyle olmamışsın. Benim için ilktin bu yüzden sana bunları hissettirmiş olmam çok doğal. ”

 

Sevdiğine kaçamak bir bakış atıp ‘Hepte ilkim olarak kalacaksın aşkım.’ deyip tekrar kaçırmıştı gözlerini.

 

Bu kadın neler söylüyordu böyle? Ağzından çıkanları kulağı duyuyor muydu acaba? Aralarındaki özel bağı nasıl böylesine basit bir şeymiş gibi dillendiriyordu?

 

–“ Haklısın senin gibisiyle olmadım. Sen benim için öylesine özel, öylesine masumsun ki… ” derken tekrar yanaşmıştı Berfu'ya.

 

–“ Kafan karışık bir tanem. Merak etme her şey iyi olacak. Sana- ”

 

Onun hâlâ böylesine bir adanmışlıkla kendisini korumaya çalışması içine dokunuyordu. Tüm gücünü toplayıp bağırmaya başladığında tüm kızgınlığı kendineydi ama yönelttiği oklar suçsuz olan sevdiğineydi.

 

–“ Hiçbir şey yoluna girmeyecek. Seni… Seni sevmiyorum… Sana âşık değilim. Sadece sözlerinin büyüsüne, dokunuşlarının güzelliğine kapıldım. Aramızdaki bundan başka bir şey değil tamam mı? Anla artık bunu. Anla! ” derken sesi odanın duvarlarını çınlatacak kadar kuvvetli çıkmıştı.

 

Onun çıkışı Ayvaz'ın o ana kadar kararlı durmaya çalışan hâlinde büyük bir çatlak oluşturmuştu. Kendiyle büyük bir mücadele içinde olduğu belliydi. Sözlerin artık yetersiz geldiğini düşündüğü anda karşısındaki kızı kollarına alıp, dudaklarına büyük bir hırsla kapanmıştı. Öpüşü öncesinde canını acıtacak kadar hoyratçayken, sonra yumuşamış ve onun aklını alacak kadar sevgi dolu bir hâle dönmüştü. Sevdiğinin ona karşılık vermesi için bildiği tüm yolları kullanıyor ama karşısındaki kadın sanki bir buz parçasıymış gibi en ufak bir sıcaklık göstermiyordu. Şaşkınlık ve büyük bir hayal kırıklığıyla geri çekilmişti.

 

O kendinden uzaklaşırken takınmıştı Berfu umursamazlık maskesini. Yüzündeki sahte gülümseme ile ona bakıyordu.

 

“ Şimdi inandın mı? ” derken bir kaşı havada, kendine güvenli bir duruş içindeydi.

 

–“ Ben… Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. ”

 

–“ Ben biliyorum ve buraya geldiğimizden beri de bunu sana anlatmaya çalışıyorum. Bu iş bitti Ayvaz. Anlıyor musun? Bitti. ”

 

Konuşmaya çalışıyor ama tek kelime bile ağzından çıkmıyordu. Gözleri bir iz bulurum diyerek geziniyordu sevdiğinin yüzünde ama gördüklerini tanımıyordu. Kalbiyse o Berfu… Senin sevdiğin… Hayatını adadığın kadın diyordu. Bu düşüncelerden güç alarak tekrar konuşmaya başlamıştı.

 

–“ Berfu söyle seni hangi huyum rahatsız ettiyse değiştireyim hemen. Sen nasıl birini istiyorsan öyle olayım. Ama bana aramızdakinin anlamsız olduğunu söyleme. Buna kalbim inanmayı reddediyor. Hata yapmış olamam. Bir şey olmuş olmalı söyle bana noldu anlat. ”

 

Hâla hatayı kendinde arıyordu. Halbuki tanıştıklarından beri ayaklarını yerden kesmiş, bir gün olsun üzmemiş, kendisini özel hissettirmekten başka bir şey yapmamıştı ki… Bencil bir adamın kaprisi yüzünden geldikleri noktaydı şimdi yaşamak zorunda kaldıkları.

 

–“ Sende bir sorun yok Ayvaz. Yanlış olan ilişkimiz. Biz birbirimize göre değiliz. Bugün olmasa bile yarın ayrılık kaçınılmaz olacaktı. Bu kadar basit. ”

 

–“ Ben bunun böyle olmayacağını biliyorum Berfu. Neden bunu anlamamakta ısrarcısın? Ne oldu anlat bana, nedir seni böyle konuşmaya iten neden? ”

 

–“ Asıl sensin boş bir ısrar içinde olan. Seni istemiyorum dediğim hâlde hâlâ beni zorluyorsun. Benden ne istiyorsun Ayvaz? Seni sevmediğim hâlde yanında olmamı mı? Sevmediğim hâlde dokunuşlarına izin vermemi mi? Ne istiyorsun söyler misin? ”

 

Onu inandırmak için kalbinin reddettiği şeyleri haykırıyor, bu da her seferinde içini yaralıyordu.

 

Kendisini istemeyen kadına bunu söylemek ne kadar zordu. Ama çok seviyordu. Gururunu bile göz ardı edecek kadar büyük bir sevdaydı içinden taşan.

 

–“ Bize… Tekrar bir şans vermeni istiyorum. Bana bir şans daha vermeni istiyorum bizden vazgeçme istiyorum. ”

 

–“ Bu bir şeyi değiştirmez. Olmayan bir şeyi devam ettirmek çok saçma. Hem ben kariyerimde ilerlemek istiyorum. Bunun içinde yurtdışından yapılan tekliflerle ilgileneceğim. ” demişti.

 

–“ Sen ne dediğinin farkında mısın! ”

 

Sesindeki öfke tinisini anlaması hiçte uzun sürmüyordu. Ama bu kez yılmayacaktı, bu kez korkmayacaktı onun buz gibi bakan kahve gözlerinden, bu kez sığınmayacaktı korkusunun arkasına ve bu kez… Bu kez bitirecekti hiç bitmeyecek aşkını! Ne ironi ama.

 

–“ İlk defa bir şeylerin farkındayım Ayvaz! ” diyor sesinin sert çıkmasına özen göstererek. İlk defa amacına ulaştığını karşısındaki adamın –ilk ve son aşkının- gözlerinin aldığı koyu renkten anlayabiliyordu. Sonunda konuşmanın başından beri sakin kalan adamı çıldırtmayı başarmıştı.

 

–“ Bence sen yapmaman gereken tek şeyi yaptığının farkında değilsin Berfu! Eğer farkında olsaydın, bunun hayatında yaptığın en büyük hata olduğunu bilirdin! ”

 

Hayır Berfu! Sakın korkma, sadece seni yıldırmaya çalışıyor. Sakın korkma sertleşen yüz hatlarından ve sakın korkma adım adım sana yaklaşan bu adamdan, sakın!

 

“ Bitti! ” diyor titremeye başlayan bedeninin aksine sert çıkan sesiyle. O ona sert adımlarla yaklaştıkça daha da küçülüyordu sanki yanında.

 

“ Bir daha söyle! ” diye emrediyor yüzüne karşı.

 

O hiçbir zaman emretmemişti, şimdi ise emrediyordu ona. Fakat o! İtaat etmeyecekti bu adama –aşkına-!

 

“ Bitti.. ” diye tekrar ediyor fakat sesi biraz öncenin aksine daha titrek, daha güçsüz çıkıyor iki dudağının arasından. Tek nedeni ise bir adım uzağında olan adamın korkutucu bakışları, gerilen yüz hatları olduğunu biliyor.

 

“ Bitti! ” diyor dişlerinin arasında. Öyle bir sıkıyor ki dişlerini, daha da geriliyor bedeni odada yankılanan korkutucu gıcırtıyla “ Demek bitti he! ” diye devam ediyor alay edermişcesine.

 

Ardından histerik bir kahkaha yankılanıyor kulaklarında fakat onun kahkahaları sert yüz hatlarından ve buz gibi bakan gözlerinden daha da korkutuyor onu. Ne olduğunu anlamadan bu kez ateş saçan, bedenini küle çeviren bakışlarına maruz kalıyor.

 

Bir an nefesinin kesildiğini hissediyor, kalbi teklemeye başlıyor her an duracakmışcasına. Ardından kendini toplamaya çalışıyor, boşuna bir uğraş olduğunu bile bile. Fakat inatla gözlerine bakan gözleri korkmuyorum(!) diye haykırıyor ve karşısında öfkeden titreyen adam görmüyor korkusunu ilk defa.

 

“ Berfu Karahanlı! Sen o masada bana evet dediğin, evimize gelinliğinle girdiğin gün lügadından çıkardın 'bitti´ sözcüğünü! Unuttun mu yoksa? ” diye fısıldıyor nefesini yüzüne üfleyerek.

 

Hayır Berfu sakın(!) ama sakın etkilenme diyor kendi kendine. Dik dur ve tek şeyi yapma; Gözlerini kaçırma!

 

“ Ayvaz Karahanlı! Ben o masada sana evet dediğim, eve gelinliğimle girdiğim gün lügadımdan çıkardığım 'bitti´ sözcüğünü şimdi(!), karşında yeniden lügatıma alıyorum. Sende bu günü sakın unutma! Bitti Ayvaz! Bit-ti! ” diyor içinden sesinin titrememesine dua ederek.

 

Gözleri yumruk yaptığı ellerine takılıyor. İçini saran korkuya engel olamıyor. İlk defa, ilk defa bu kadar öfkeli bakıyor gözleri ona –aşkına-! Bir adım geriliyor sanki o bakışlardan kaçabilecekmiş gibi. Bakışlarıyla öldürmek bu olsa gerekti aslında, çünkü Ayvaz Karahanlı tek bakışıyla karanlık kuyulara atardı insanı asla vazgeçmeyeceğini anlatırcasına.

 

Alnında belirginleşen damarı, seğiren sağ gözü ve öfkeden titreyen çenesiyle fazlasıyla korkutucuydu fakat ilk defa kararlı bir Berfu vardı karşısında, zaten buydu onu böylesine öfkelendiren aslında.

 

Çünkü ilk defa! Korkuyordu bu küçük kadından yok olacakmışcasına, ilk defa hissediyordu kendinden hızla uzaklaşan, fakat kalbini kendinde bırakan kadının kararlılığını. Fakat böyle bitmeyecekti asla! Çünkü o, Ayvaz Karahanlı asla vazgeçmezdi konu Berfu Karahanlı, karısı olunca. Vazgeçemezdi!

 

“ Tek bir şeyi bil Berfu! Sen her ne kadar bitti desen bile bu evlilik ben bitti demeden bitmeyecek asla! ” dedi ve yanından rüzgar gibi geçerek kapıya yöneldi sert adımlarla.

 

Artık rahatlayabilirdi çünkü göremeyecekti gözlerindeki acıyı –aşkı–. Kapının açıldığını duyuyor ve ardından kararlı ve sert sesini. Sanırım bu iş sandığındanda zor olacaktı, hemde fazlasıyla.

 

Çünkü tek bir şeyi bilmiyordu Berfu, Ayvaz Karahanlı asla pes etmezdi, hele de söz konusu sevdiği kadın olursa! Pes etmek bir yana sevdiği için ölümü bile göze alırdı.

 

“ Ve bir şey daha! O duymayı çok istediğin sözcüğü hiçbir zaman duymayacaksın, çünkü.. ” dedi ve bekledi kısa bir süre. Sanki doğru sözcükleri arıyor gibiydi, doğru ve asla unutulmayacak sözcükler “ Çünkü sen sadece bana ait olacaksın, ömrün ve ömrüm boyunca! ”

 

Ayvaz'ın parmağına hiç çıkmasın diye taktığı yüzüğü, kalbi sökülürmüş gibi bir acıyla çıkarmıştı parmağından. Sonrasında da yanına yanaştığı adamın elini tutup, içine bırakmıştı.

 

–“ Kusura bakma ama Ayvaz bu iş bitti. Senden tek isteğim bu olayın kimse tarafından bilinmemesi. Boşanmayla ilgilenirsen sevinirim. Üzgünüm. ”

 

Son sözlerinden sonra odadan çıkmak için yürümeye başlamıştı. Arkasını dönmüş yürürken, ona yaşattığı acı için bağışlamasını istiyordu. Dönüp, kollarına atılmak ‘seni çok seviyorum’ dememek için nasıl zorlanıyordu. Son gücünü de yürümeye vermişti. Çünkü ayakları artık onu taşıyamayacak noktadaydı.

 

Kafasında sözler dönüyordu. “ Sevmiyorum… Oyun… Kapılma… Kariyer… ” Sonunda içindeki öfkeli erkek ortaya çıkmıştı. Elindeki yüzük kor olmuş yakmıştı avucunun içini.

 

–“ Demek üzgünsün. Asıl senin gibi birine bu kadar değer vermiş olduğum için ben üzgünüm küçük hanım. Bugüne kadar insanları tanıdığımı düşünürdüm ama bu seni tanımadan önceydi. Böyle ustalıkla oyun oynayan biri tarafından kandırılmak, bana insanlara daha temkinli yaklaşmam gerektiğini hatırlattı. Benle çok dalga geçmiş olmalısın. Arkadaşlarının arasında nasıl bir enayi olduğumdan da bahsettin mi? He bahsettin mi! ”

 

Her duyduğu söz kalbinde derin yaralar açıyordu ama bunların hepsini hak etmişti. Sözleriyle daha kötülerini bile hak etmişti ama hepsi sevdiğinin hayatı içindi. O bunu bilmese de…

 

–“ Artık her şey geçmişte kaldı. Bunları konuşmamıza gerek yok. ”

 

–“ Kalbi olmayan insan için unutmak kolay olmalı. Ama herkesi kendinle bir tutma. ”

 

–“ Yaşandı ve bitti… Her şey bu kadar basit. ”

 

Son sözden sonra dudaklarını ısırmıştı. Kendini o kadar kaybetmişti ki, bunu ağzına gelen kan tadından anlamıştı.

 

Duyduğu sözler daha da öfkelenmesine neden olmuştu. Elindeki yüzüğü sinirle kapıya fırlattığı anda, Berfu bir anlık boş bulunup, küçük bir çığlık atmıştı.

 

–“ Ne oldu korktunuz mu küçük hanım? Hâlbuki sizin gibi erkekleri oynatma konusunda başarılı birinin bu küçük şeyle korkması çok mantıksız. Sana verdiğim değere yazıklar olsun. Bir daha karşıma çıkma Berfu! ”

 

Sözler bitmiş içinde tarifsiz bir acı kalmıştı. Kendisine değer vermeyen bir kadına hâlâ deli gibi aşıktı. Körkütük aşıktı! Bu aşk kolay kolay içinden sökülmeyecek kadar kök salmıştı.

 

–“ Sana lanet- ” diline gelen beddua söze dökülmemişti. Yapamamıştı…

 

Arkasını dönmese bile onun dağıldığını hissediyordu. Kendi acısıyla birlikte onun acısını da çekiyordu. Duyduğu her söz boğazında bir düğüm olmuş, ölünceye kadar orada kalmaya niyetli gibi milim kıpırdamaz hâldeydi. Nefes bile alamadığını hissettiği anda, yürümeye yeni başlayan bebekler gibi adımlarını atmaya başlamıştı. Gözleri artık dayanma sınırı geçtiğinden birbiri ardı damlalarını içinden akıtıyordu. Bu bile rahatlamasını sağlayamıyordu. Bitmişti… Kötü cadı çıkmış ve zehirli elmadan ısırıklar almalarını sağlamıştı. Yaşadığı masal gibi günler kabusla sonlanmış, kendi gibi aynı elmadan yiyen prensin onu kurtarma şansı da kalmamıştı.

 

Merdivenleri nasıl indiğini bile hatırlamıyordu. Tek istediği oradan hemen uzaklaşmaktı. Hayallerini… Kalbini… ve her şeyini o evde bırakıp, boş bir beden olarak adımını atmıştı dışarı. Gözyaşları önünü bile göremez hâlde birbiri ardı akıyordu. Aynı anda başlayan yağmurda işini daha da zorlaştırıyordu ama bunu düşünecek durumda değildi. Yağmurun altında sırılsıklam olmuş bir hâlde yürüyordu. Sevdiğine söylediği sözler ve ondan duyduğu her söz içinde yankılanırken kendini bir duvar dibine bırakmıştı. Ellerini yüzüne kapatmak için açıp yaklaştırdığında içindeki tırnak izlerini görmüştü. Onun öpüşüne karşılık vermemek için ellerini sıktığı anda, kalbinin acısı ellerinde oluşan batıkların farkına varmasını bile engellemişti. Bu düşüncelerle ağlaması daha da şiddetlenmiş hıçkırıklar nefes almasını bile zorlaştırır olmuştu. Aklında bu acıyla bundan sonra nasıl yaşayacağı dönüp durmaya başlamıştı. Ama buna verecek tek cevabı yoktu.

 

*****

 

🫣 Uzunca bir bölümle geldim umarım okurken sıkılmamış severek okumuşsunuzdur. Oy ve yorumu eksik etmeseniz olur mu 🌸 okuyup geçmeyin 🌟 parlatınn

 

Bölüm : 02.02.2025 02:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...