60. Bölüm

Bölüm 54

selin özgen
writerladyy

 

 

 

••••••••

 

 

 

 

Bölüm 54

 

 

–“ Onu ilk gördüğünde bileceksin. Ömrüm diyeceksin... İşte ömrüm bu kadının saçlarına bağlı usta, ömrüm bu kadının parmak izlerinin ucunda… Kalbim diyeceksin... Kalbim bu kadına kul köle usta, kalbim bu kadın için yasta. ”

 

 

Miran ustanın yüzüne bakıp gülümsedi. Aşkın tanımı diyordu kendi dilinde, aşkın var oluşu diyordu durmadan. Ömrüm dedim zaten ben be ustam. Kalbim de dedim. Dile döktüğün ne varsa andım birer birer ben. Berfu düştü aynı anda yeniden aklına. Düş vurdu saçlarının teline. Gün ışınlarını alıp parladı saçları güneş gibi. O ki kainata can veren güneş. O mu daha kızıldı Berfu mu bilemedi. Hangisi gönlüne değen ateşe eşti?

 

Elbet o kadın… O küçük kadın…

 

Ardından gülüşü düştü yâdına.

Ah dedi, ah ki ne ah. Binlerce ah..

 

Miran usta dikkatle, heyecanlı bir tebessümle ona baktı. Gözlerinde gördü hasretini. Aşka, maşuka gurbetini…

 

–“ Ah bir gülüyor usta. Bir gülüyor görsen. Yok diyorsun insan olamaz bu. Yok yok diyorsun gerçek gibi değil. Aklımı alıyor usta. Aklım kalmıyor. Bakıyorum gitmiş yine bir yerlere. Düşmüş yine peşine. Bakıyorum ikliminde savruluyor huşu içinde. Mevsimleri bile bir garip be usta, bir ahenkli. Ama hep bahar vurmuş gözlerine. Çiğ düşmüş yaprak gibi bakıyor hep. Arada nisan yağmurlarıyla ıslanıyordur işte. Ama bahar yağmuru ne beklersin değil mi usta? Bahar yağmuru çabuk geçer. Öyle hızlı ki hem de, anlamazsın bile. İşte öyle umuyorum, onu istiyorum galiba. Yaş düşünce gözüne dinsin diliyorum sağanak. ”

 

Ağır bir tavırla gülümsedi yeniden. “ Bak bilmişsin işte. Demişsin oğlum. Sevmişsin. ” Başını salladı hafifçe.

 

–“ Ama sen aşık mı oldun Ayvaz'ım? He evlatcım? Aşığım da diyebilir misin bu ustana? ”

 

Gözlerinde hayali, aklında neşesinin sesi varken derin bir iç çekti.

 

–“ Aşık olmak mı? Hayır! Aşık olmadım. Öyle değil be ustam, öyle değil. Aşık olmak değil bu. Onu bir gördüm, bir gördüm. Gecenin karanlığından girdim loşlukta yanan gözlerinin büyüsüne. İçim kara, dışım kara… Duvarlar kara… Yollar, izler, yüzler kara… Sonra böyle karşıma çıktı işte. İlerde durdu tam. Birden ışığa boğuldum be usta. Aradığım güneş saçlarında sandım başta. Öyle çarptı ışık, parladı saçları. Akıl çeliciydi. Ama ben daha çok kızdım. Öfke kör etti başta. Ah sonra bir güldü usta. İşte bir güldü. İçimdeki her şey yerle yeksan oldu, üzerime devrildi. Öylesine bir güldü beni derbeder etti. Orda film koptu bende. Gülüşü bana bile değildi be usta, bana bile değildi. O saçma sapan, o gereksiz adama güldü. Ama miladı o zamandı işte felaketimin. Savruluşum da anın izdüşümünde başladı. Ben o an ona aşık olmadım usta. Aşık olmadım! Ben aşka düştüm. Tepetaklak düştüm aşka. Düştüm gözlerim kara… ”

 

Yaş bürüyen gözlerine aldırmadan elini omzuna vurdu Miran usta.

 

–“ Ah evlatçım Allah sana sevdalıdan ayrı kalma sancısını yaşatmasın. Gözlerine değen kara sevda Ayvaz'ım, yaman sevda. Mevla’m o kızı senden uzaklara koymasın. Yad ellere atmasın. ”

 

Can-ı gönülden kopup gelen duasına başını salladı. Sanki bitmez gibi… Sanki gitmez gibi… Oysa bugün geçmişe baktığında ne kadar yanlış yerlerde durmuşum diyordu yalnızca. Hiç bitmeyeceğine nasıl inandı? Kendine o kadar güveniyordu belki ama o hasret kokan, özlemi uzaktan tanıyan adamın sözlerini nasıl bu kadar hafife aldı? Miran usta bilirdi. Belki de o görmüştü. Ki o ayrı kalmak nedir ondan öğrendi. Sevip kavuşamamak…

 

Eğer giderse, o giderse; Berfu giderse nasıl yaşar gibi yapıp öleceğini ilk onda görmüştü. Bir adam o yere göğe sığdıramayarak gönlüne sıkıştırdığı kadını kaybederse; nasıl gecelere, günlere küser ona bakarak tecrübe etmişti. Hep sana yaşatmasın Allah derdi. Ama o daha beterine koştu yalın ayak.

 

Bilse… Bilseydi böyle olacağını… Yine yapardı. Berfu'yla bir dakika için bir ömür yanardı.

 

*********

 

Genç kadın uzun uçları kıvır kıvır olan saçlarını havalı bir şekilde omzunun arkasına attı.. Ardından bakışlarını karşısında ki yakışıklı adama çevirdi ve insanı baştan çıkarmaya yetecek bir gülümsemeyle, ona göz kırptı.

 

–‘’ Demek seninle gelmemi istiyorsun öyle mi... Senin evine... ’’ Kapının pervazına yaslanırken, göz ucuyla genç adamın hevesle başını salladığını gördü...

 

–‘’ Evet istiyorum! ’’

 

–‘’ Peki ya ben istemiyorsam? ’’

 

Genç adam karşısında ki kadının kendisiyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynadığını biliyordu. Ama umrunda değildi bu... Tek istediği onu yanına alıp, kendi evine götürmek ve günlerce onu yatağından çıkarmamaktı. Onu doyasıya sevmek istiyordu.... Çok, ama çok güzeldi genç kadın.... Beline kadar inen saçları, güzel gözleri vardı. Neden böyle davranıyordu, anlamış değildi.

 

–‘’ Seni ikna etmek için elimden gelen her şeyi yaparım! Berfu! Her şeyi. ’’

 

–‘’ Ay çok hoşsun! Kendini beğenmişliğin hiç değişmemiş. Aynı Ayvaz'sın… ’’ dedi genç kadın alayla gülerek... Aslında karşısında ki adamı kıvrandırmaktan çok büyük keyif alıyordu.

 

–‘’ Yanılıyorsun sevgilim... Senden sonra bir çok huyum değişti benim... Artık çoraplarımı bıraktığım yer yüzünden bana kızan kimse yok mesela... ’’

 

Bu sözlerden sonra, genç kadının gözlerinde ki neşe birden bire kayboluverdi. Onun yerine zapdetemediği bir öfke gelip yerleşti göz bebeklerine...

 

–‘’ Çok yazık... İstesen şimdi hemen birini bulabilirsin... Bunu fazla dert etme yani kendine... ’’

 

–‘’ Ben başka birini istemiyorum ki Berfu! ’’ dedi adam tehlikeli bir şekilde...

 

–’’ Ben sadece karımı geri istiyorum... ’’

 

–‘’ O zaman git bunları karına söyle... Beni de rahat bırak... ’’

 

Olduğu yerden içeri gitmek üzere iken, kolunu tutan elle olduğu yerde kalakaldı.

 

–‘’ E bende ona söylüyorum ya zaten... Evimize hemen geri döneceksin Berfu! Her ne kadar unutmuş olsan da, sen hâlâ benim karımsın.... Ve yerin de benim yanım... ’’

 

Berfu gülümseyerek baktı kocasına... Evet karşısında ki bu adam, tam tamına 2 yıl 6 ay 12 günlük kocasıydı... Yakışıklı, huzur kokan ve delicesine aşık olduğu kocası! Özlemini çektiği kocası!

 

–‘’ Ama sevgilim.... Bu evliliğin oluru olmadığını söylediğimi unuttun mu yoksa? Hani seni artık sevmediğimi, istemediğimi demiştim ... Sözlerimi o anı, unuttun mu yoksa? ’’

 

–‘’ Unutmadım... Ama farkındaysan, ne sen o eski Berfu'sun, ne de ben o eski Ayvaz .... ’’

 

–‘’ Hmm… Evet haklısın galiba... Seninle olamayacağını anlayalı çok oldu... Ama hayır canım sağ ol... Ben bir hatayı tekrarlamamayı tercih edenlerdenim... ’’

 

–‘’ Ne yani eve gelmiyor musun? ’’

 

Berfu o an yüzünde ki sahte gülümsemeden vazgeçerek, öfkeyle baktı karşısında ki adama...

 

–’’ Elbette hayır! Beni iyi dinle Ayvaz Karahanlı.... Bundan iki yıl önce sana söylediklerim hâlâ kelimesi kelimesine aklımda… Ve seninde öyle sanırım, demem o ki boşuna buralara kadar gelmişsin. Burada gidecek olan bir kişi var o da sensin! ’’

 

–‘’ Sen hâlâ benim karımsın ve benim sözlerimi dinlemek zorundasın! ’’

 

–‘’ Onun da kolayı var… Boşanma davasını hemen açarım... Hoş, bu zamana kadar neden açmayıp beklediysem sen bunu halledersin diye düşünüyordum.. ’’

 

–‘’ Hayır Berfu… Boşanmayacağız.. Hemen şimdi benimle evimize geliyorsun... ’’

 

Genç kadın kol saatine bakarak, yüzünü buruşturdu…

 

–’’ Üzgünüm canım ama başkasına sözüm var... Akşam yemeğine çıkacağız... Sanırım bana evlilik teklifinde bulunacak kendisi... ’’

 

Berfu gülerek onun yanından ayrılırken, Ayvaz'ın ağzı hâlâ şaşkınlıktan açıktı. Kendini toparlayabildiğinde arkasından ‘’ Ama sen zaten evlisin be kadın! Evlisin!! ’’ diye seslendi. Berfu elini sallayarak ‘’ Nasılsa çok uzun sürmeyecek... ’’ dedi ve yoluna devam etti. Ayvaz ise hem kıskançlıktan deliye dönmüş, hem de üzgün gözlerle arkasından bakakalmıştı. Kısa kısa soluk alıp verdikten sonra oradan uzaklaşmak yerine arkasından gitmişti.

 

–" Ne demek akşam yemeğine çıkacağız? O beş para etmez herifte kim oluyor benim karıma teklifte bulunmaya kalkıyor? " Sanki söylerken bile kendi sözlerinden iğreniyordu.

 

" Size ne! " Diye bağırdı Berfu.

 

–" Siz ne hakla benim özel hayatımı kurcalarsınız? Kimsiniz siz! ”

 

“ Ayvaz Karahanlı... " Dedi alayla.

 

–" Sen kim oluyorsun da gelip bana hesap soruyorsun? Ne sanıyorsun kendini ha? Benim sahibim mi sanıyorsun kendini sen? "

 

Ayvaz cevap vermek için ağzını açtı ama Berfu konuşmaya devam ediyordu.

 

–" Tek bir kelime daha edeyim deme! Bu yaptığın zorbalıktan başka bir şey değil! Ne yapıp yapmayacağım seni ilgilendirmez! Gelip bana hesap soruyor ya. Evet, o iğrendiğin adamla yemeğe çıkacağım.. Evet, onun teklifini kabul edeceğim .. Bu yüzden senin burdan- "

 

–" Sus be kadın! Sus artık sus!! "

 

Çılgınlar gibi bağırdı. Esnaflar, işyeri sahipleri hepsi merak edip bu sesin sahibini görmek için dışarıya çıktı. Ayvaz kadının sözünü bir daha kesmişti. Sanki o adamdan bahsetmek onu çileden çıkarıyordu, sevdiği kadının da böyle konuşması tuzu biberi oluyordu. Bile isteye canını acıtıyordu sanki.

 

–" Ben konuşacağım ve sen dinleyeceksin! Duydun mu beni!!! " Diye bağırdı kadının suratına. Kadın şok olmuş vaziyette adamın suratına bakıyordu. Bir kez daha sesini yükseltmişti ona karşı ama bu sefer ki daha yüksekti. Kasabalılar meraklı gözlerle onları seyrediyordu. Herkes bu birbirleriyle alakaları olmayan iki gencin birlikteliğini sorguluyordu.

 

Ayvaz Berfu'nun kendisinden ürktüğünü fark edince ses tonunu alçaltıp yumuşattı hemen.

 

–" Sen gözlerime baktın mı hiç Berfu? Bak... Ne olursun bir kere gözlerini açıp bak.. " Kadın dolu dolu gözleriyle adamın gözlerine dikti bakışlarını.

 

–" Öyle kör gözlerle değil ama içimi görerek bak... O zaman neden bu hâlde olduğumu göreceksin. Sen beni hiç tanımıyorsun. Ben hiç böyle olmadım.. Hiç aklım başımdan gitmedi.. Hiç bir kadına böylesine değer vermedim. Ben sana bakmaya kıyamazken, sen bakışlarıma haramken ben her gece Allahtan seni diledim! Şimdi gelmiş karşıma seni hak etmeyen bir adamı savunuyorsun! Söyle bana.. Artık yetmez mi? Bu azap bitsin artık.. Bu özlem son bulsun. Kavuşayım sana artık! Yalvarırım son ver bu duruma artık "

 

Derinden bir çekti. Adam gözyaşlarıyla boğuşuyordu. " İçim öylesine aşkla dolu ki.... " Dedi fısıltıyla... " Deli gibi seviyorum seni... " Berfu hıçkırıklarla ağlıyordu.

 

–" Benim olacaksın! Sana bu andan sonra başka hayat yok! Beni seveceksin! Yemin ederim seveceksin... "

Berfu ağlayarak başını olumsuz yönde sallıyordu.

 

–" Senin olmayacağım!... Kimsenin olmayacağım ben... " Ayvaz'ın gözlerinden bir damla gözyaşı yanağından süzüldü.

 

–" Benimle geleceksin ... Beraber hiç olmadığımız kadar mutlu olacağız ve sen beni seveceksin.. Yine ve hep! " Adam bunu söylerken dua eder gibi söylüyordu. Kendi sözlerine ümit bağlıyordu. Berfu yine itiraz etti.

 

–" Sevmeyeceğim... Bir daha kimseyi sevmeyeceğim!! " İkisi de yaralıydı aslında. Bunu Ayvaz neden göremiyordu?

 

Ayvaz Berfu'nun kollarından tutup kendine çekti. Yakınına gözlerini kırpmadan gözlerine kitledi.

 

–" Yapma Berfu... Bana istemediğim şeyler yaptıracaksın! Gözümün ne kadar kara olduğunu hiç kimse söylemedi mi sana? " Berfu'nun yaşlı gözleri Ayvaz'ın kalbini delip geçti.

 

–" İstemediğin şeyler mi? Geldiğinden beri bana emirler yağdırıyorsun.. Senin sıraladığın şeyler benim istediğim şeyler mi? Vazgeç bu sevdadan! Vazgeç! Çünkü benden sana yar olmaz anla artık bunu anla! Olmaz! " Ayvaz avuçlarının içindeki kolları sıktı. Gözlerini hırs bulutu sarmıştı.

 

" Son sözün bu mu? " Sesi buram buram tehlike kokuyordu. Genç kadın buna rağmen ona boyun eğmedi. Eğmeyi de düşünmüyordu.

 

" Evet bu! " Sözleri dudaklarından çıkar çıkmaz genç adam kadını kolundan tuttuğu gibi arabasına götürmeye başladı. Götürmek ne kelime adeta sürüklüyordu. Genç kadın kendini geri çekmeye çalıştı, elini kurtarmaya çalıştı ama ne mümkün.. O an Ayvaz'ın önüne engel diye dağ çıksa dahî onu bile delerdi. Öyle gözü dönmüştü.

 

–" Madem sen güzelce benimle gelmeyeceksin o zaman bu iş zorla olacak! Benden günah gitti artık. Yeter be! " Berfu'nun yüreği korkudan deliler gibi çırpındı.

 

–" Delirdin mi sen kendine gel! Dur nereye götürüyorsun beni! Ayvaz bırak! Ayvaaaz? " Sanki adam çok uzaklardaymış gibi var gücüyle adama bağırıyor ama ona sesini duyuramıyordu. Ayvaz delirmişti. Ayvaz Karahanlı onu kaçırıyordu…

 

Tüm gözlerin önünde Berfu'yu koltuğa oturttuktan sonra kapıyı da kapatmıştı üzerine. Şoför koltuğuna doğru geçerken bir yerden kadın çığlığı duyulmuştu o anda ve “ Yetişin kızı kaçırıyor ” diye. Bunu duyan esnaflar Ayvaz'a doğru hareketlenmişti ki arabaya binmek yerine o tarafa dönmüştü yüzünü.

 

–“ Evet, kendi karımı kaçırıyorum! ” deyip de etraftaki gözlere tek tek göz gezdirdikten sonra “ Karım o benim karım! Anladınız mı! Karım! Nikahlı karım! ” demişti çok yüksek tonda herkesin duyabileceği şekilde. Sinirle arabaya geçtikten sonra meraklı bir o kadar da şaşkın bakışlar eşliğinde oradan uzaklaşmıştı..

 

 

 

 

Bölüm : 04.02.2025 18:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...