
Sonunda dudaklarından dökülmüştü söylemek istediği beyninin içini kemiren o gerçeği gün yüzüne çıkartmıştı lakin tam o sırada yanlarından kornolara basarak bir konvoy geçmekle beraber ıslık ve bağırış sesleri duyulmuştu. Zamanlama süperdi istesen olmazdı. Tabii Deniz bu durumdan bi haber öylece Ali'nin konuşup bir şey söylemesini bekliyordu kalbi göğüs kafesini parçalayacak şekilde atarken. Deniz'in dudaklarının oynamasından bir şeyler söylediğini anlamıştı fakat ne söylediğini tam olarak duyamamıştı etrafta olan seslerden dolayı anlayamamıştı. Gözlerini bir iki saniyeliğine etrafa çevirip de bakınmıştı neler olduğuna. Deniz ise öylece durmuş Ali'nin ne tepki göstereceğini merak içerisinde bekliyordu gözlerinin içine bakarak. Ali konuşmuyordu, yüzüne bakmamakla beraber bir cevap da vermemişti. Hoş bir şey söylese de duyamayacaktı belki ama beden dili anlaştıracaktı. Belki yavaş konuşursa dudağını okuyarak da anlayabilirdi ama konuşmuyordu. Ali yüzünden daha çok başka tarafa yöneltmişti bakışlarını. Belki de sindirmeye çalışıyordu öğrendiğini, diye düşünmüştü Deniz. Öğrendiği basit bir şey değildi sonuçta. Her geçen saniyede umut kırıntıları yok oluyordu içinde. Bırak konuşmayı yüzüne bile bakamıyordu Ali. Deniz ona o ise başka taraflara bakıyordu o anlarda. Belli ki onu kırmamanın yolunu yapıyordu belli ki ondaki karşılığı yoktu karşısında. Anlamıştı Deniz, onu zor durumda bırakmamak adına da kendisi son noktayı koymak istemişti. Sonuçta ilk kez başına gelmiyordu bu durum. Alışkındı bununla baş edebilirdi.
Ali'nin ellerini yüzünden indirip de arkasını dönüp gitmeye çalışırken Ali onu kolundan tutup da kendine çekmişti. Gözlerinin içine bakarak “ bu muydu söylemek isteyeceğin şey, bunun için mi benden kaçıyorsun? Benim için bir önemi yok Deniz. Yok. Anlıyor musun yok. ” demişti ve dudaklarında yukarı doğru kıvrım oluşup da tatlı bir tebessüm etmişti. Deniz'in yüzünü ellerinin arasına alıp da gözlerinin içine bakmıştı kırpmadan. “ Ben daha yavaş konuşurum gerekirse işaret dili öğretirsin bana. ” demişti heyecanla sonrasında bu söylediğini duymadığını farkına varmıştı. Şöyle bir düşündükten sonra işaret parmağını Deniz’e yöneltip de “ senin ” demişti dudaklarıyla da yavaş şekilde. Sağ elini yavaşça kulağına dokundurarak “ kulağın ” demişti ve ufak tebessümle kendini gösterip de “ ben ” demişti. Yüzündeki gülümsemeyi daha da genişleterek kafasını olur anlamında sallamıştı. Dudaklarıyla da “ olurum ” demişti. Son olarak da “ Deniz ” demişti içi anlam dolu bir şekilde.
“ Senin kulağın ben olurum Deniz. ” demişti tek bir nefeste. Bir an tepki göstermeyince kendisini anlayıp anlamadığından emin olamamıştı. Acaba çok hızlı mı konuştum yine? Ya da iyi anlatamadım mı yoksa? diye düşündüğü anda Deniz'in yüzünde oluşan tebessümü görünce söylediklerini anlata bildiğine sevinmişti. “ Ali ” diye demesiyle lafı yarıda kalmıştı. Ali kendini anlatma çabalarındaydı o dakikada. “ Deniz! Ben ” eliyle kendini gösterip de “ seni ” dedikten sonra işaret parmağıyla Deniz'i göstermişti. Kollarını iki yana açıp da “ çokkk ” diye uzatarak söylemişti. “ Seviyorum ” derken elleriyle kalp yaparak sevdiğini göstermişti. İşaret dilini bilmediği için nasıl ifade edildiğini bilemiyordu. Kendince anlatmaya çalışmıştı ve heyecanla Deniz’den gelecek o cümleyi bekliyordu. “ Bende seni çok seviyorum Ali ” yüzünde gülümsemeyle Ali'ye sevdiğini söylemişti. Ali bunu duymasıyla havalara uçmuştu ve Deniz'i kollarının arasına alarak etrafında döndürmüştü. Ayakları yere bastıkların da yüzlerinde güller açıyordu ikisinin de.
Bir anda Deniz’in tebessümünün yerini hüzün almıştı. Ali bu hüznü hemen fark etmişti. Deniz'in yüzünü ellerinin arasına alarak gözlerini gözlerine kenetlemişti. “ Noldu, neden astın o gül yüzünü dünyalar güzelim ” demişti etkileyici ses tonuyla kelimeleri birer birer söyleyerek. Hızlı söylememeye de dikkat etmişti. Bunu nasıl anlatacağını bilmediği için cebinden telefonunu çıkartıp da oraya yazmıştı. İster istemez hızlı konuşmuş olabileceğini düşünerek böyle bir yol aklına gelmişti. Yazma işlemi bittikten sonra telefonu Deniz'e doğru çevirip de okumasını beklemişti. Yüzüne bakmasıyla okuduğunu anlamıştı ve telefonunu eline bırakıp da yazmasını istemişti, anlatmakla zorlanmasını istememişti.
Bakışlarını kaçırarak nasıl söyleyeceğini düşündü. “Ali ya ailen beni istemezse ” diye söyleyip telefonu geri vermişti. Söylerken o kadar zorlanmıştı ki. Ali'nin ağzından dökülecek cümleden de korkuyordu. Ya “doğru haklısın” derse ne yapardı. Öyle bir şey olduğunda ailesini seçerdi herhalde, diye geçirdi içinden. Ki bu zamana kadar öyle olmamış mıydı? Söylediğinde bırakıp giden bile olmuştu. Çenesinden tutarak kafasını hafif yukarı kaldırmıştı ve gözlerine bakmasını sağladıktan sonra “ ah be güzelim bunun için miydi yüzünün asıklığı. ” diye yazdığı telefonu göstermişti gözleriyle. Baş parmağı ile yanağına hafif dokunmasıyla içinde bir ürperti oluşmuştu Deniz’in. “ Ailem seni neden istemesin ki? Ben seni yâr diye seçtikten sonra onlar ses etmezler ” diye eklemişti sözlerine. Dudaklarını alnına dokundurtmasıyla bir sıcaklık sarmıştı her yanını. “ Hem senin neyin varmış ki istenmeyecek. Sen o kadar güzelsin ki asıl ben seni hak edecek ne yaptım. Sen benim mükâfatımsın. ” diye uzunca yazmıştı Ali. Deniz ne diyeceğini bilemedi bu adama. Kollarını beline dolayıp da sıkıca sarılmıştı sadece başını göğsüne dayayarak. Deniz'in sarılmasıyla Ali de kollarının arasına almıştı sevdiğini o güzelim saçlarının kokusunu içine çekmişti.
Ali'nin koluna dokunuşuyla hayalinden çıkmıştı ve kendine gelmişti. Beyni ona kısa bir oyun oynamıştı, beklediği cevabı vermişti ona. Ama gerçek değildi. Koluyla birlikte kendini de geri çekerek Ali'nin elinin boşa düşmesini sağlamıştı. Gitmeye kalkıştığın da yine aynı çekimle karşılaşmasıyla gözlerini devirmişti.
–“ Hey, nereye gidiyorsun. Her ne dediysen tamam yani benim için bir tek sen önemlisin. Hiçbir şeyin önemi yok anladın mı tiramisu güzelim? Sen ne dersen tamam. ”
Yine uzunca bir laf etmişti, son anda dudaklarına odaklanmasıyla cümlenin sonuna yetişmişti. Anlamasıyla birlikte kafasını hızlıca kaldırıp Ali'nin gözlerine baktığında gözlerinin içinde ki pırıltıyla karşılaşmıştı. Deniz'in de bakmasıyla bir adım daha atıp da aralarındaki mesafeyi aza indirmişti ve ellerini uzatıp da elleriyle buluşturmuştu. Parmaklarının birleşimiyle içinde tarifi imkansız bir şey kıpırdanmıştı. Dudaklarında hafif bir kıvrım oluşup da ellerini tek tek dudaklarına dokundurarak minik öpücükler kondurmuştu.
Merhabaa, oy 🌟 ve yorum 💬 yapmayı unutmayın lütfen 🦋 uzun bir aradan sonra bölüm yazabildim umarım severek okumuşsunuzdur 💓
Sevgiyle kalın görüşmek üzeree ❤
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |