
Gözümü açtığımda üstüm örtülü bir şekilde yatıyordum. Yavaşça doğrularak nerede olduğuma bakındığım da odasındaydım. İyi de en son masa başında yazıyordum, nasıl buraya gelmiştim ki? Afallamış bir hâlde hatırlamaya çalışıyordum fakat yoktu bilgi. Üzerimdeki örtüyü kenara alarak yataktan kalkmıştım. Dalgın bir hâlde hatırladığım yere doğru gidiyordum. Masanın üzeri aynı hatırladığım gibi kağıtlarla doluydu. Benim getirdiğim diğer kağıtlar da orta sehpanın üzerinde dağınık bir şekilde. Geriye dönüş yapmamla birlikte tam karşımda belirmişti bir anda. Üzerinde siyah bir tişört ve gri eşofman altıyla. Ben yavaş çekimde onu incelerken boğuk bir sesle “ günaydın ” diyerek yanımdan geçip de içeriye girmişti. Ağzımdan “ günaydın ” çıkmıştı otomatik bir karşılık olarak.
Paketten bir sigara çıkartıp da çakmağı sehpanın üzerinden alırken paketi bırakmıştı. Balkon kapısına doğru yürürken “ ben.. ” diye konuşmaya çalışırken “ uyuyakalmıştın bende seni odaya taşıdım rahat yatabilmen için ” diye uzunca bir cümle kurarak balkona çıkmıştı. O normal bir şey söylemiş gibi tavır takınırken ben söylediği her kelimeye takılıp da ardından bakakalmıştım. En çokta “ odaya taşıdım ” demesi aklımda yer edinmişti. Beni taşımıştı, kucağında.
“ Evet, Hazel bunun nesini anlamadın ki adam seni kucağında odasına taşıdı. Başka nasıl taşıyabilirdi ki? „
İçimdeki sese göz devirmekle kalmıştım. Eve gitmemiştim. Koşar adım daire kapısına gidip de dışarı atmıştım kendimi, ardımdan kapıyı kapatarak. Bir iki adım atmıştım ki kendimi kapattığım kapıyı çalarken bulmuştum. Ve o kapıda birkaç dakika içerisinde açılmıştı.
–“ Şey ben.. telefonumu unutmuşum da ”
Yüzünde tatlı bir tebessüm oluşup da içeriye gitmişti ve masanın üzerinde ki telefonumu alarak kapıya geri gelmişti. Bana mı gülmüştü? Öyle yalanından da değil, sahici bir tebessüm. Almam için uzattığı telefonumu sonradan fark etmiştim. “ Teşekkür ederim ” diyerek gidecekken ardımdan ismimle seslenmişti.
–“ Hazel! ”
Seslenmesiyle ayaklarım bu komutu bekliyormuş gibi olduğu yerde durmuştu hemen aynı şekilde kafamda o tarafa doğru dönmüştü yüzünü.
–“ Efendim ”
–“ Bunu unuttun ” diyerek dosyanın içine bıraktığım anahtarı havaya kaldırıp da göstermişti.
–“ Unutmadım, bıraktım. Zaten almam yanlıştı ”
Bir anda havada sallandırdığı anahtarı bana doğru fırlatmasıyla son anda yakalamıştım düşmeden. Neyse ki refleksim iyiydi. Atmasıyla birlikte “ sende kalsın ” demişti.
–“ Bir dahakine kapıda kalmazsın ”
Avucumun içinde ki anahtarlığa bakış atıp da gidecek gibi olmuştum yine bir türlü ayak basamadığım merdivende kalmıştım. Bir iki merdiven inebilseydim. Geriye dönüş yapmamla burun buruna gelmiştik ne ara dibime kadar sokulmuştu. Bana değilde kendini uzatarak merdiven boşluğuna bakmasına anlam verememiştim. “ Bir şey mi oldu? ” diye sorarak bende bakıyordum ki beni geriye doğru çekmekle kalmayarak peşinden de sürüklemişti. Buna sürüklemek denirse yukarı merdivenlere doğru itekleyerek “ çabuk ol yukarı kata en üste çık ” demişti kısık ama duyulacak bir şekilde.
–“ Neden ki? ”
–“ Çok soru soruyorsun! ”
Dairenin kapısını duyulmayacak bir şekilde kapatıp da sıkıca elimi tutmuştu ve kendiyle birlikte beni de merdivenlere yönlendirmişti. İnemediğim merdivenleri çıkıyordum, düşecek kadar hızlı şekilde üstelik. Durmaksızın çatı katına kadar çıkmıştık. Çatıya açılan kapıyı aralayana dek nefesimi düzene sokmaya çalışmıştım. Düzene giremeden koşturmaya başlamıştık tekrardan. Nereye gittiğimizi bilmeden sürükleniyordum. Yangın merdiveninin yanına gelmiştik. Yine mi merdivenler? Parmaklarını parmaklarımın arasından çekip de kapıyı açmak için uğraşmıştı.
–“ Bu kapıyı ne diye kitliyorsunuz ki … ”
Küfürleri savurmuştu ardı ardına, ne kadar zorlarsa zorlasın açılmamıştı o kapı. “ Hay ben böyle işin ” diyerek kendi etrafında dönmüştü. Aradığını bulmasıyla elimi kavramıştı ve o yere doğru gitmeye başlamıştık, yine elini çekmişti. Bir anda hiç beklemeden duvarın üzerine çıkarak karşı tarafa atlamasıyla olduğum yerde kalmıştım. Başka bir binanın çatısına atlamıştı, arada çok bir mesafe olmamasına rağmen atlayacak cesaretim yoktu. Yapamazdım. Ben olduğum yerde gidip gelirken sesi duyulmuştu karşı taraftan “ ne bekliyorsun atlasana kızım ” demişti sanki o demese atlamayı akıl edememişim gibi.
–“ Yapamam ”
Geri geri giderek duvarın dibinden uzaklaşmıştım. “ Ben.. ben atlayamam ” demiştim yüzümü ona çevirip de.
–“ Bana bak sadece ve yukarı değil karşıya zıpla yapabilirsin ”
–“ Ya düşersem ben denge.. ”
–“ Ben seni tutarım, acele et hadi atla artık! ”
Nasıl oldu bilmiyorum ama çatı katının kapısının gümbürtülü bir şekilde açılmasıyla birlikte “ çabuk ol! ” diye bağırmasıyla titreyen ayaklarıma güç gelmişti ve anlayamadan kendimi diğer tarafta bulmuştum. Atlamamın şokunu üzerimden atmadan koşmaya başlamıştık tekrardan. “ Atladım ” diye kendime sevinirken “ az kalsın yakalanıyorduk! ” demişti. Duvarın arkasına saklanarak durmuştuk. Yüzümde salakça bir gülümseme soluklanırken olanları düşündükçe seviniyordum. O ise görünmemeye çalışarak duvarın köşesinden geldiğimiz tarafa bakıyordu, gergin bir hâlde. Birkaç dakika sonra bakmayı bırakıp da bedenini yere teslim ederek rahat bir nefes almıştı. “ Kurtulduk! ” demesiyle içimde ki sevinç dışarıya vurmuştu ve sesli bir şekilde gülmüştüm. Kafayı çevirip de “ ne gülüyorsun kızım komik mi geldi? ” diye sormuştu sert bir şekilde. Sert bir üslupla konuşmasını umursamayarak gülmeye devam etmiştim. Yüz mimiklerin de şaşırma ifadesi belirip gözlerime dik dik bakmaya başlamıştı.
–“ Konuşsana kızım, kafayı mı yedin anlamadım ki ne bu gülme? ”
–“ Ben o duvardan kendim atladım değil mi? ”
Söylediğime göz devirip de kafasını çevirmişti. “ Nasıl atladım öyle ya ” diye kendi kendime konuşuyordum olayın şokunu atamamıştım. Bir süre o sevinci yaşadıktan sonra âna geri dönmüştüm ve “ biz birinden mi kaçıyorduk? ” diye sormamla birlikte kafayı çevirip bakmıştı. Ciddi ciddi bu soruyu soruyor musun bana, bakışı atıyordu sanki. Sorumu cevaplamak yerine oturduğu yerden kalkmıştı ve üzerini düzeltirken bende ayaklanmıştım.
–“ Anladım, kimden kaçıyorduk peki? ”
Kafayı tam çevirmeden yandan bir bakış atıp da yürümeye başlamıştı. “ Bunu cevaplasaydın bari ” demiştim peşinden giderek.
–“ Kim olduğunu öğrenmemen senin için daha iyi emin olabilirsin ”
Ve sen adam..
Ne olurdu o içindeki gerçek seni benden saklamasan...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.33k Okunma |
5.73k Oy |
0 Takip |
56 Bölümlü Kitap |