33. Bölüm

•Bölüm 29 🖤🖤

selin özgen
writerladyy

 

Pencere kenarında ki yerimi almış, dışarıya bakıyordum düşünceli bir şekilde. Bakışlarım bir noktada sabitlenmişti, dairesindeydi gözlerim. Zihnimin odasında dün yaşadıklarım dönüp duruyordu. Hiçbir şey konuşulmamıştı. O dairesine giderken bende kendi evime geçmiştim düşünceli bir hâlde. O konuşacak durumda değildi bende üsteleyip sormamıştım.

 

Perdeyi kapatarak masanın başına geçmiştim ve defterin kapağını açıp da kendime doğru biraz çekmiştim ve yazmaya başlamıştım içimden geçenleri. Ona verdiğim senaryo da kendi hayatımı ele almıştım. Şimdi ise hissettiklerimi yazıyordum. Yine kaybolmuştu, yoktu ortalarda. Görünmez olmuştu. Gidip de kapısına dayanmak istiyordum fakat gitmeye cesaret edemiyordum. Verdiği anahtar da ondaydı. Diğer anahtar evde kaldığından bana verdiğini geri almıştı, eve girebilmek için. Bende geri vermesi için beklememiştim. Bana “ uzak dur benden ” derken daha çok kendine çekiyor gibiydi. Aramızda görünmez bir ip vardı sanki beni ona çeken. Veya bir mıknatıs..

 

Biz iki ayrı zıt kutuptuk onunla. Birbirimizden farklı ama birbirini çeken.

 

Bir anlığına kafamı çevirip de pencereye baktığımda pencereden bakarken yakalamıştım. Sigaranın dumanını solurken düşünceli görünüyordu. Bir o kadar da dalgın. Bakışları yoldan geçip gidenler de olmasına rağmen zihni başka yerdeydi sanki. Gözümü kırpmadan onu seyretmiştim, sigarayı içişini..

 

Oraya gidecektim, ama şimdi değil. Sigarasından son soluk aldıktan sonra sonunu sokağa fırlatarak içeriye girmişti. Kısa bir anlığına görünmüştü ya yeterdi en azından iyi olduğunu göstermişti. Ne kadar iyi olunursa. Bende kaldığım yerden yazmaya devam etmiştim.

 

Neden yazıyordum ya da neden ona yardım ediyordum, bilmiyorum. İnanın bilmiyorum. Her nedense içimden bir ses onun benim yardımıma ihtiyacı olduğunu söylüyor. Ya da benim uydurduğum bir sesti duyulan. Bir insan sonunu bilmediği bir denize bırakır mıydı kendini üstüne üstlük akıntılı bir denize? Ben bırakıyordum sonumun ne olacağını düşünmeden. Sağlam çıkar mıyım bu denizden veya biri çekip kurtarır mı beni?

 

Ben yanacağımı bile bile o ateşe elimi uzattım. Ve yavaş yavaş yanıyordum, tüm bedenim kül bulutu olana kadar.

 

Kapının sert bir şekilde baskın yapılırmış gibi açılmasıyla yerimden sıçramakla birlikte yazdığım kağıtları hızlıca toparlayıp saklamıştım görünmemesi için.

 

–“ Madem kalktın ne diye içeri gelmiyorsun? ”

 

–“ Birazdan gelecektim ” diyerek oturduğum sandalyeden kalkarak siper etmiştim kendimi masanın önüne.

 

–“ Bir şey mi saklıyorsun sen benden? ” diyerek benden görebildiği kadarıyla bakmaya çalışıyordu.

 

–“ Bir şey sakladığım yok öyle karalama yapıyordum ”

 

–“ Bıkmadın boş işlerle uğraşmaktan.. O adamı çiziyordun yine değil mi? ”

 

–“ Ne adamı.. ben adam falan bilmiyorum ”

 

Yüzündeki sevimsiz gülümsemesiyle yatağıma bedenini bırakarak oturmuştu, gitmek yerine. Masaya kendimi siper etmiş kalmıştım.

 

–“ Cidden mi? Saklamaya devam mı edeceksin? Gördüm seni o adamın olduğu apartmana girerken. Ve çizimlerini, yazdıklarını da tâbi. ”

 

Bakışlarımı kaçırıp da ne diyeceğimi düşünüyorken devam etmişti konuşmasına. Önceden tasarlayıp geldiği çok belliydi. Yattığı yatağımdan doğrulup da oturur pozisyona gelmişti. Birkaç saniye gözlerimin içine baktıktan sonra oturduğu yerden kalkarak tam karşıma dikilmişti.

 

–“ Hoş çoktan kaptırmışsın kendini de bana sorarsan bu sevdadan vazgeç kızım. Yol yakınken dön o yoldan. O senden yaşça büyük evli de olabilir hatta o adam sana bakar mı ya? ”

 

Son söylediğini duymamla yerde olan kafam bir anda dikilmişti ve yüzüne bakmıştım. Yüzünde alay eder gibi bir ifade yoktu, ciddiydi. Koluma, omzumun hizasına elini dokundurarak “ Hazel, sen benim kardeşimsin senin iyiliğin için konuşuyorum. Sonradan üzülmeni istemem. ” demişti ve eliyle kolumu yavaşça sıvazlamıştı. Beni teselli ediyordu sözde ablam olacak insan. Üzen kıran hırpalayan benim üzülme mi istemiyor öyle mi? Bende buna inanayım. Kim bilir ne vardı bu sözlerinin altında da yol yapıyordu. Arkasını dönüp odamdan çıkarken sessizce gidişini seyretmiştim, söyledikleri beynimin içinde dönüp dolaşırken. Tam kapıdan çıkmak üzereyken durmuştu ama dönmemişti yüzünü. Hafif yanına doğru dönerek “ hem seni isteyen biri var kendini ona hazırlasan iyi olur. ” demişti. Kapıyı ardından kapatıp da gitmişti. Ben daha söylediklerini sindirememişken son söylediğiyle nefesim kesilmişti.

 

Gecenin karanlığında kimseye görünmeden evden çıkıp gitmiştim. Soluğu gitmemem yerde almıştım, dairesinin önünde. Ama kapısını çalamamıştım. Geriye de gidememiştim. Uçarcasına çıktığım merdivenlerden yavaşça çıkıyordum. Küçük demir kapıyı çekip açtığımda rüzgar yüzümü yalayıp geçmişti. Üzerimdeki hırkaya sıkıca sarılarak soluklandığımız duvarın yanına gitmiştim. Kollarımı birbirine dolayarak duvarın dibine sinmiştim, esen havaya rağmen.

 

 

Parıldayan yıldızların seyrine dalmışken pat diye biri yanımda belirmişti simsiyahtı. Boş bulunduğum için oturmasıyla irkilmiştim yerimde ve uzaklaştıra bildiğim kadarıyla bedenimi ondan çekmiştim. Yüzünü benim olduğum tarafa dönmesini bekliyordum, olduğu yerin karanlığa kalmasından dolayı hiçbir şey göremiyordum. Üzerindeki kapşonlunun da yüzünü kapatması tamamıyla gizliyordu kendisini.

 

–“ Seni buraya getiren sebep ne? Neden burdasın gecenin bu saatinde? ”

 

Yüzünü dönmemişti ama sesinden tanımıştım. O'ydu, uzak durmam kişinin ta kendisi yakınımdaydı. Dokunabileceğim kadarlık mesafe de.

 

–“ Burasının senin tapulu malın olduğunu bilmiyordum ”

 

Sesli bir tepki göstermişti söylediğime, gülmüştü. Güldürmüştüm onu. Oysaki komik bir şey söylediğimi de sanmıyorum. Başındaki kapşonu geriye doğru atarak açmıştı yüzünü. Ayın ufakta olsa olduğu yere yansımasını vurmasıyla görebilmiştim onu. Yüzünde az evvel ki gülümsemesinin tatlı bir esintisi kalmıştı. Sol bacağını karnına doğru çekerken sağ eliyle de kapşonunun cebinden paketini çıkartmıştı.

 

–“ Buradan manzara nasıl diye görmeye mi geldin yoksa? ”

 

Paketten bir dal çıkartırken o soruyu yöneltmişti bana, konuşmak konusunda sert tepki gösteren. Bu gece roller değişmiş gibiydi, o beni konuşturmak istiyordu bense hiç konuşmadan susmak. O sigarasını ateşlerken ben bakışlarımı karşıya çekmiştim. Sorusuna bir cevap vermemiştim onunla konuşmak için yanıp tutuşan ben susuyordum. Sessizce gecenin karanlığında oturmuş yıldızların parıldamasına bakıyorduk.

 

–“ Evli misin? ”

 

Uzunca bir sessizliğin ardından dudaklarım aralanıp da bu soruyu sormuştu. Merak içerisinde ondan gelecek cevabı bekliyordum.

 

–“ Bunu sormak için gelmedin herhalde? ”

 

–“ Soruma cevap vermedin, evli misin yoksa? ”

 

–“ Daha havalar ısınmadı gidip uyuyalım ”

 

Son bir nefes çekip de sigarasını kenara fırlatmıştı ve oturduğu yerden yavaşça ayağa kalkmıştı. Sağ elini bana doğru uzatmasıyla sadece bakmıştım.

 

–“ Bakman için uzatmadım yalnız ”

 

–“ Ne için uzattığını biliyorum ama gelmediğim için de tutma gereği duymadım ”

 

Uzattığı elini geri çekerken bir kere daha gülmüştü. O somurtkan adamın yüzünde ikinci defa güller açıyordu. Kapşonunu başına geçirirken yerde olan bakışlarıyla “ gelmeyip ne bekliyorsun, neyi beklediğini sorabilir miyim? ” demişti. Üstelik normal bir tonda olduğu kadar kibar bir dille sormuştu.

 

–“ Bilmiyorum yani düşünmem gerekiyor ve bu saate başka bir yere gidemeyeceğim için de buradayım tamamsa yalnız kalmak istiyorum ”

 

–“ Tamam değil. Seni buralara getiren sebebi söylemedin hâlâ? ”

 

–“ Sen neden bu kadar ilgilisin? ”

 

–“ İlginesim gelmiştir belki olamaz mı? Sohbetimize içerde devam edelim istersen ”

 

Salına salına birkaç adım uzağa gitmişti ki gökyüzünde olan bakışlarım yıldızın kayışını görmesiyle “ Yıldız kaydı ” diye sevinçle gözümü kapatıp dilek tutmuştum. Dileğimi dilerken sesi duyulmuştu “ o tuttuğun dileğin gerçek olacağına inanıyor musun sen? ” demişti.

 

–“ Neden olmasın, gerçekleşir belki bir umut ”

 

–“ Gerçekleşmesi mümkün olan bir şeyse olur tabii de ben o kadar umut etme derim ”

 

Kapıdan içeri girip de gözden kaybolmuştu, son lafını da söyleyerek. Neden hep umut kırıcı laflar ediyordu ki? Neden kendini dilediğimi bilmiş gibi konuşmuştu?

 

 

 

 

Ve sen adam..

 

 

 

Bu hâlinin sebebi ne bilmiyorum ama dengemi bozuyorsun..

 

 

En uzun bölümü yazdım, ne düşünüyorsunuz bakalım 🙃 nasıl gidiyor bölümler?

 

Bölüm : 01.01.2025 16:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...