
Yere çakılmayı düşünürken yüksek bir zeminle buluşmuştu bedenim. Yumuşak olmasa da sert de bir iniş olmamıştı. Ruhen de bedenen de yoktum ki . Bir gümbürtü daha kopmuştu yan tarafımda. Salisesin de bir hareketlilik oluşup da omuzlarımdan tutulmakla beraber gözlerimin önüne yüz belirmişti. Korku ve endişe karışımı bakışlarla gözlerimin içine bakarak “ iyi misin he iyi misin? Bana bir tepki ver bir yerine bir şey oldu mu Hazel? İyi misin? ” diye sorulmuştu. İyi veya kötü bir cevap çıkmamıştı dudaklarımdan. Beynim düşünce yetisini kaybetmiş bir şekilde kalakalmıştı son duyduklarından sonra. Nerdeydim, ne yapıyordum bilmiyorum. Belki de bir rüyanın içindeyim ve bu yaşadıklarım bilinçaltımın oyunlarından biri.
–“ Hazel, beni duyuyor musun? Hazel bana bir tepki ver Hazel. ”
Yavaşça süzülen yaşla birlikte dudaklarım aralanarak fısıltı şeklinde sesim duyulmuştu.
–“ İnanmıştım ”
Omuzlarımda ki ellerinde hafiften gevşeme olup da dokunuşunu rahatlatmıştı. Bir güç uygulayıp dokunsam düşecek gibiydi. Öyle de olmuştu, uyguladığım ufak itişle az uzaklaşmıştı benden. Tüm bakışların önünde bir laf bile etmeden gitmiştim dik bir şekilde. O tutmayan ayaklarım da bu savaşıma katkı sağlamıştı. Dıştan güçlü içten bitik hâlde evin yolunu tutmuştum.
Kapının açılmasıyla birlikte istemediğim insan karşılamıştı. Enkaz altından çıkamadan bir darbede o indirmek için bekliyordu hâli hazırda. Anahtarı fırlatıp kapıyı kapatmıştım ki o darbesi gelmişti gecikmeden.
–“ Evli çıktı değil mi ”
Kırıcı konuşmamak için hızlıca odaya gitmek istemiştim. Omzuna hafif dokunuşum olmuştu kafamın dağınık oluşundan kaynaklı. Ben odaya doğru yol alırken susmayıp laflarını bir bir sıralıyordu. Dediği çıkmıştı sonuçta konuşmayıp ne yapacaktı? Hâlimden de anlamıştı bunu üstelik. Her ne kadar gizlemek istesem de yüz ifadem bunu gözler önüne seriyordu. Ona bu kozu vermişti o da kullanıyordu.
–“ Lafıma geldin işte vur şimdi kafanı duvarlara. O güvendiğin dağlara kar yağdı böyle kalırsın ortada ”
Tek yapabildiğim tepki kapıyı ardımdan sertçe kapatmak oldu. Ve kapattığım kapının arkasına düşmüştüm o kadar ayakta kalabilmiştim. Ayak sesleriyle birlikte konuşmanın yakınlaşmasını duymamla kilidi çevirmiştim. Duymamak için kulaklarımı kapamıştım ve olabildiğince yüksek sesimle hafızamda yer edinen şarkıyı seslendirmiştim. Odanın ortasına doğru adımlarken susmadan söylüyordum bildiğim kadarıyla. Şaşırmış olacak ki bir sessizlik oluşmuştu o tarafta. Söylemeyi bırakmadan alçaltmıştım tonunu. Sonrasında ise tamamen müziğin kendisine bırakmıştım. Odada son ses çalan şarkıya gözyaşlarımla eşlik etmeye başlamıştım.
Gözyaşları içinde uzandığım yerde uyuyakalmıştım ve karanlık olan ortamda gözlerimi açtığımda fark etmiştim yatakta değilde yerde uzandığımı. Yeni uyanmış olmanın sersemliği üzerimde iken üstüne kapı kolunun oynayıp da istemediğim sesi duymam kalmayan yaşam enerjimi hepten söndürmüştü.
–“ Ne var ne! Ne istiyorsun benden ya? Rahat bırak beni rahat! ”
–“ Acıkmadın mı gece oldu çıkmadın odadan ”
–“ Rahat bırak beni ”
–“ Gel bir şeyler ye aç bırakarak mı cezalandırıyorsun kendini? ”
–“ Seninle muhatap olmak zorunda bırakarak yeterince cezalandırıyorum kendimi açlık koymaz ”
Açlığı da o kadar hissetmiyordum, aksine o kadar saat bir şey yememiş olduğum hâlde tok gibiydi midem. Bugün duydukları yetmişti sanırım. Ayaklarımı sürüyerek balkon kapısını aralayıp kendimi dışarı atmıştım. Hafif esen rüzgara karşı ne kadar dik duruşta durabilirsem o kadar duruyordum. Ellerimi korkuluklara dayayıp gözlerimi kapatmıştım. Milyonlarca kere bugünün rüya olmasını dilemiştim. Ama rüya değildi yaşadığım. Bakmamam gereken yere bakışlarım kaydığında gecenin karanlığında sokak ışığının vuruşuyla karanlıklar içinde duruyordu. Parmak boğumları beyazlatacak kadar korkulukları sıkmıştım. Büyükçe bir yutkunuş sonrasında bakışlarımı üzerinden çekip içeri giriyordum ki sesi kulaklarıma işitildi ve gitmeyip olduğum yerde kalmıştım.
–“ Özür dilerim.. ”
Geri dönmemiştim içeri de girmemiştim. Öylece durmuş onun konuşmasını dinliyordum. Kısa bir sessizlik sonrasında özür dilerken ki tonundan daha düşük tonda “ bunları sana yaşatmaktansa ölmeyi tercih ederdim inan ” demişti.
–“ Sevmemin bedeli Hazar, sen sev demedin sonuçta ben sevdim seni. Boynumun ölçüsünü de aldım inandığım yerden vuruldum ”
****
“ Ne yapıyorsun burada? ” Diye sordu yanıma otururken. “ Bekliyorum. ” Dedim düz bir şekilde. Kaşlarını çatmış, beni anlamaya çalışıyordu. “ Kimi? ” Dedi. Yüzündeki çarpık gülümseme benimle alay eder gibiydi. Sustum ben de. Zaten diyemezdim de kalbinin bana gelmesini bekliyorum diye. O da bir zaman sonra önüne döndü. Benim aksime o hemen vazgeçebiliyordu işte. Cevap alana kadar ısrarcı olmuyordu hemen pes ediyordu. Ve cebinden sigara paketini gün yüzüne çıkarttı. İçinden bir dal alıp paketi cebine koyarken “ içmesen şunu ” dedim. Kafayı çevirip de yüzüme şöyle bir baktıktan sonra “ dumanı mı etkiliyor yoksa seni ” diye soru yöneltti.
Etkilemiyordu ama onun vazgeçmesini sağlayacaksa küçük bir yalan söyleyebilirdim ona. Evet, anlamında kafamı salladım. O da kafasını yavaşça salladı ve oturduğu yerden ayağa kalkarak uzaklaştı benden. İçmekten vazgeçmek yerine benden uzaklaşmayı seçmişti. Bir sigara kadar değerim yoktu demek.
Yanımda bir hareketlilik oluşup da Hazar'ın kalktığı yere biri oturmuştu. Gözlerim Hazar'ın olduğu köşede kulaklarıma oturan kişinin sesi ulaşmıştı. Yakınım da olmakla birlikte yüzü bana dönük bir şekilde konuşuyordu o kişi.
–“ Neden yapıyorsun bunu kendine? Evli olduğunu öğrendiğin hâlde onu geçtim çocuğu var Hazel onun. Gerçeği görmezden gelerek yok saymış olamazsın değil mi bunu? Bu kaçınılmaz bir gerçek çünkü. ”
Konuşan kişinin kim olduğuna bakmadan da ses tonundan anlamıştım konuşanın kim olduğunu.
–“ Biliyorum Barkın. Allah kahretsin ki olmuyor anladın mı olmuyor yapamıyorum. Ben bu adamı sevmekten vazgeçemiyorum. Her şeye rağmen seviyorum onu ”
–“ O adam senin sevgini hak etmiyor ama. Seni sevene o sevgini harcamak varken sevmeyen biri için çabalaman düpedüz saçmalık ötesi. ”
–“ Ne güzel dedin Barkın ya ama o saçmalığı sende yapmıyor musun bir bakıma? Hazar'ı sevdiğimi bildiğin hâlde seni sevmemi bekliyorsun benden. Ve seni sevmeyen birini seviyorsun. ”
–“ Ben senin mutlu olmanı istiyorum Hazel. Kendine yazık etmene dayanamıyorum ”
Sessizce oturduğum yerden kalkarak arkama bakmadan yol almıştım nereye gittiğimi bilmeden. Kimsenin bulamayacağı bir yere gitmek istiyordum. Kimsenin olmadığı tek başına kalabileceğim yere. O yer neresiydi bilemiyorum ama yürümeye devam ediyordum. Ben bilmiyordum belki ama ayaklarım biliyor olabilirdi o yeri. Beni o yere götürebilirlerdi.
Ve sen adam..
Ne kadar imkansız olsan da bana
bir o kadar da tutsağım sana
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.33k Okunma |
5.73k Oy |
0 Takip |
56 Bölümlü Kitap |