
Gözlerimi açtığımda kendi odamda değil de bir başka yerde uyanmıştım. Yattığım yerden doğrulmadan önce nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Olduğum yeri dank etmemle hızlıca kalkmak isteği gelmişti. Her nedense üzerimdeki örtüyü çekinerek kaldırarak ne hâlde olduğuma bakmıştım ilk olarak. Bana ait olmayan kıyafetler vardı üzerimde. Yataktan kalkmaya çalışıyordum ki bir ağrı saplanmıştı göğsümün hemen altında karın bölgemde. Elimi oraya götürüp küçük bir ah iniltisi kopmuştu dudağımdan. Bu ağrının neyden kaynaklanıyor olduğunu bilememekle birlikte neden Hazar'ın evinde olduğumu anlayamadım. Evinde olmayı geçtim yatağında uyanmıştım. Ya rüyanın içindeydim uyanamamıştım ya da kendimi kaybedecek kadar bir şey olmuştu buraya gelmiştim. Ağrının karnıma saplanmasına aldırış etmeden yataktan kalkmaya çalışıyordum ki odanın kapısı açılmıştı ve “ yatman lazım senin ” demişti aceleyle gelip yatağa tekrardan oturturken.
–“ Ne yatması Hazar ben niye buradayım ”
–“ Hastaneye götüremezdim de o yüzden ama korkulacak bir şeyin yokmuş biraz daha dinlenmen gerekiyor sadece ”
Beynim o dakikalarda geri sayım yapmaya başlamıştı. Uyandığımda oluşan ağrıyla birlikte beynim yeni yeni kendine geliyor gibiydi. Beynimdeki o eksik parça da eklenince puzzle tamamlanmıştı. Hatırladığım son yer Hazar'ın kollarında uykuya dalmaktı uyandığımda onun yatağında olmak arada olan anı birleştirme yapamıyordum. Evle o yer arasında belli bir mesafe vardı çünkü. Üstümdeki tişörtün ucunu yavaşça kaldırıp karnımın ağrıyan yerine bakmak istemiştim ki kaldırmamla beyaz bandananın varlığını fark etmiştim.
–“ Vuruldum mu ben ” soru tepkisiyle hızlıca üzerimdeki tişörtü sıyırdığımda tamamen gözler önüne serilmişti sargı bezi. Elimi tutmuştu ve gözlerimin içine bakarak “ sana bir şey olmasına asla izin vermem Hazel. Her canın yandığında canımı yakabilirsin gıkımı çıkartmam hakkın ” demişti.
–“ Onu öldürmedin değil mi? ”
Elini elimin üzerinden çekip de çömeldiği yerden ayağa kalkmıştı. Bu sorduğum soruya sinirlenmiş olduğunu gösteriyordu. Arkasından bakıp da “ ölmedi değil mi Hazar, o yaşıyor? ” diye sorumu tekrardan yinelemiştim başka bir şekilde.
–“ Seni öldürmeye teşebbüs eden yaralayan kişinin ölüp ölmediğini mi soruyorsun bana Hazel! Merak ettiğin şey o mu yani? O itin ölüp ölmediği mi umurunda yani? ”
–“ Evet, o. Kaza kurşunu yaralandım ben Hazar. O gelip beni öldürmeye çalışmadı. Kaza kurşunu yaralandım o kadar ”
–“ Cidden mi Hazel onu mu savunacaksın şimdi de bana? Bir de madalya verelim istersen seni vurup benim canımı yaktığından dolayı teşekkür edelim falan ne dersin. Ne de güzel vurdun öyle kardeşim diyerek alnından da öpeyim yakışır ”
–“ Elini kana bulayıp bulamadığını soruyorum sana Hazar. Bu kurşun bana değil de sana ya da ona mı gelecekti söylesene? Ben gelmeseydim yanınıza kadar ne yapacaktın Hazar söyler misin doğrulttuğun silahı boşaltacak mıydın bedenine? Öldürecek miydin onu? Katil mi olacaktın? ”
Hiçbir yere kıpırdayacak gibi olmadığım hâlde nedendir bu kadar üzerine gitmem bilemiyorum. Belki de o gün orada duyduğumu sindirememiştim ve gerçeği öğrenmek istiyordum. Öğrenince ne olacaktı veya ne yapacaktım bilmiyorum. Kapıya doğru adımladığı adımlarını gelsin geri yaparak karşımdaki yerini almıştı tekrardan. Elleri birbirine kenetlenmiş bir şekilde gözlerini kaçırmadan bana bakıyordu. Gözünü bile kırpmamış yutkunmadan sonra “ sen düşündüğümden de zekisin Hazel. Cevabını bildiğin soruları soruyorsun evet tam da aklından geçen cevap olacaktı. Pekâlâ madem ki duymak istiyorsun kulaklarınla. Elimi kana bulamadım Hazel ” diyerek duraksamıştı ve bir soluk vermiştim sözlerini duymamla. Aklımdan geçtiği cevap bu değildi ki bilemedi diye düşünüyordum ama soluğum saniyesinde kesilmişti devamında getirdiği cümle ile. “ çünkü ellerim çoktan kana bulanmıştı benim. Eli kanlı ruhu kirli biriyim ben Hazel. Ondandır sana benden uzak dur demelerim. Ondandır git diye haykırışlarım. Ondandır hayatıma almak istemeyişim. Sen iyi ki gelmişim diye dualar ederken ben keşke o yere gelmeseydim keşke orda olmasaydı diyorum. Keşke hayatıma girmesine izin vermeseydim diyorum. Kendime kızgınlığım. Kendime öfkem kendime sitemim ” diyerek ayağa kalkmıştı. Üzerindeki spor atletini sıyırıp kenara attığında bir şey olacakmış gibi gerilemiştim. Bana arkasını dönerken “ bak bana Hazel iyi bak ama ” demişti. Çekinerek baktığımda sırtının yara almadığı yeri yoktu öyle ki ayakta olması mucize gibi bir şeydi. Gözlerim dolmuştu ve ağlamama ramak kala önünü dönmüştü.
–“ Ben.. ”
–“ Ağlayasın acıyasın diye göstermedim bana acımanı da istemiyorum Hazel. Sil o yaşlarını akıtmadan hemen ”
Üstünü fırlattığı yerden almak için tekrardan arkasını döndüğünde onunda gözlerinde yaş pırıltıları olduğunu biliyordum. Dediği gibi yaşları elimin tersiyle silerken o da üzerini giymişti.
–“ İşte o gün tanıdım anladım yani durumu. Kurşunun önüne korkmadan dikildiğinde gitmediğin de bu kız gerekirse sevdikleri için kendi canını düşmanına teslim eder. Gözünü bile kırpmadan, benim gibi yani dedim. Benim gibi. Ben gibi. Evet ben katilim Hazel. Bu gördüğün yara izleri hatırlayamadığım anlardan kalma. Ne yazarım ne senaristim ne de bir mimar. Hiçbiri değilim ama gerektiğinde aklının alamayacağı kişiliğe bürünürüm ben. Tâbi bu seni görene kadar böyleydi o ayrı. Sen girince hayatıma tüm dengem altüst oldu benim. Öyle ki sanki ben o kötü adam değilim de ne bileyim işte saçma sapan şeyler düşünür olmuştu m.. ” dedikten sonra tekrardan susmuştu. Sudan çıkmış balık gibiydim karşısında, nasıl hareket edeceğimi bırak ne cevap vereceğimi bilemiyordum. Cevap verecek bir soru yöneltmemişti ama o kadar konuşmasına karşılık bir iki kelam bende etmeliydim. Fakat ben susuyordum öylece bakmaktan başka bir şey yapmadan. Şuan bayılmış gibi yaparak bıraksam kendimi olur muydu ki? Uyuyor numarasını bile iyi yapamayan ben bayılma numarasını nasıl düşünüyordum. Bu düşünce yetiminin kaybolduğunu gösteriyordu.
Dizlerinin üzerine çökerek hareketsiz duran ellerimi ellerinle birleştirmişti. Gözlerimin içine bakarak dudaklarını aralamıştı tekrardan.
–“ Şimdi sende bir kere baksan gözlerimin içine görsen belki karşında eli kanlı katil değil de kendin gibi birini görürsün. Bir kere bak, bir kere bak ama. Belki bu saatten sonra birlikte olamayız. Olmamızda imkansız ama yan yana oluruz olmaz mı? Yana yana yan yana oluruz ”
Sağ elimin avuç içini yatağa bastırıp da yavaşça oturduğum yerden kalkmıştım. Biraz canım yansa da acısına dayanabilirdim. Yeni ayakta durmayı öğreniyormuş gibi olmuştum ayaklarımın yere basmasıyla. Küçük adımlar atarak yürümek için hareketlenmiştim kapıya doğru.
–“ Nereye yatmalısın bir yere gidemezsin ” diye hızlıca konuşarak paniklemişti bir anda kalkmamla.
–“ Gitmeliyim meraklanılmadan ”
–“ Hazel sana bir şey yaparım diye mi yoksa gitmek istiyorsun panik oldun böyle gitmek için ”
–“ Hayır tâbi ki sen bana dokunmazsın Hazar. Burada kalmam doğru olmayacağı için gitmeliyim ”
–“ Kime göre doğru değil. Hem burada olduğundan kimsenin haberi yok ki. Yat dinlen lütfen ”
Konuşmasının sonuna lütfeni eklemesi şaşırtmıştı beni. Karşımda o sert konuşan adamın olmamasını bırak yalvarır tonda lütfen demesi duraksama yapmıştı. Bu bünye daha fazlasını kaldıramaz derken bir yenileri ekleniyordu üstüne. Ona doğru adımlamaya devam edince yüzünde şaşkınlık ifadesi oluşmuştu, geri dönüp yatağa gideceğimi düşünmüş olmalıydı. “ Hazel ” diye ismim çıkmıştı dudaklarından sadece. İsmimden başka bir şeyi söylemeye dili varmamış olmalıydı ki öyle bir ismimi seslendirişi vardı ki başka bir şey söylemesine de gerek yoktu.
–“ Acıktım bir şeyler yemeliyim ”
–“ Ben hazırlar getiririm sana hemen ”
–“ Lavaboyu da kullanmam gerekiyor ama ”
Yüzünde gülümseme oluşmuştu ve ensesini kaşırken “ tamam o zaman sen lavaboya gidersin bende yiyecek bir şeyler hazırlarım ” demişti. Kısaca “ tamam ” demiştim söylediğine onun gibi bir küçük gülümsemeyle. Lavabonun kapısına kadar eşlik ettikten sonra mutfağa doğru adımlamıştı. Kapıyı ardımdan kapattıktan sonra dayanıp kalmıştım. Gözlerimi kapatıp açtıktan sonra aynanın karşısına adımlamıştım. Aynadaki solgun yüzümün gülümsüyor oluşuna bakakalmıştım.
O kadar öğrendiklerine rağmen gülümseye biliyorsun demek. Ne için peki, onun için. Onun yanında olduğundan dolayı umursamaz tavırlar sergilemeye çalışıyorsun. İlgileniyor oluşu hoşuna gidiyordu ama kaptırmamalıydın kendini. Bir imkansıza müptela olmamalısın.
Lavabodan çıktığım da mutfakta bir hareketlilik vardı. Yavaşça ilerlerken o tatlı telaşın vermiş olduğu heyecanla ordan oraya koşturup durduğunu görebiliyordum. Öyle bir kaptırmıştı kendini benim kapının yanına kadar gelerek baktığımı fark etmemişti. Bu hâlini izlemeyi istesem de geldiğim gibi sessizce odaya doğru adımlamıştım. Salakça bir sırıtış vardı yüzümde, odanın kapısını ardımdan ses yapmadan kapatmıştım. Yatağın ucuna oturduğum da hemen bitişinde yer alan komodin dikkatimi çekmişti. Merak kurdu ortaya çıkarak onu açmam için hükmetmeye çalışıyordu beni. Kapıya bakış atıp da yaklaşan sesin olmadığını anladıktan sonra komodinin gözüne uzandım ve kendime doğru çekerek açmıştım göz kırpan o yeri. Siyah kapaklı dosyadan başka hiçbir şey yoktu içinde. Bakmadan gözü geri kapatmıştım ama içimdeki merak kıpırtısı durur mu şimdi de o dosyada ne olduğunu merak ediyordu. Yapmamam gereken bir şeyi yaparak o gözü tekrardan açmıştım ve dosyayı olduğu yerden alarak aralamıştım o kapağını.
Çıkan kağıt parçasında yazılanlara göz gezdirirken okumaya da başlamıştım içimden. Okuduğum satırlar form gibi bir şeydi ve ad soyad bilgilerinin yer aldığı sorular yazılıydı. Gözlerimle okurken yazılanları sessizce yutkunuşla tepki gösteriyordum. Tam olarak bitirememişken yaklaşan adım seslerini duymamla panik olmuştum. Kapının her an açılacak olmasıyla dosyayı hızlıca kapatarak göze koymak için harekette bulunmuştum ki koymaya vakit olmadan kapı kulpu hareketlenip aralanmıştı geriye doğru. Yavaş çekimde açılan kapıyla birlikte dosya ellerimin arasından yere kaymıştı. Uzanıp alamayacağım için ayağımla görünmemesi için yatağın altına doğru iteklemiştim. Elinde tepsiyle odaya geldiğinde belli etmemek için gülümsemeye çalışsam da ecel terleri döküyordum. Umarım dosya görünmeyecek yerdeydi de görünmüyordu.
–“ Uzanıp dinlenseydin ya yemek hazır olduğunda uyandırırdım ”
–“ Yeterince uzandım, zahmet ettin mutfakta yiyebilirdim seslenseydin ”
Tüm sevecenliği ile yanıma doğru gelirken benimse aklımda olan tek şey vardı o dakikalarda fark etmeden dosyayı yerine nasıl koyacaktım? Önümde tepsi bana bakan gözlerle yemeye çalışıyordum hazırladığı yemeği. Yutkunma da zorluk çekiyordum ama bunu belli etmemem gerekiyordu. Yemek mi beni yiyordu ben mi yemeği bilemiyorum ama bitmesi için bu durumun dualar ediyorum.
Ve sen adam..
Buz gibi duruşunun içindeki sıcaklığı gösteriyorsun da benim sana koşmak isteyip çarptığım duvarları bilmiyorsun
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 8.33k Okunma |
5.73k Oy |
0 Takip |
56 Bölümlü Kitap |