51. Bölüm

•Bölüm 47 🖤🖤

selin özgen
writerladyy

 

Sokağın başında durmuştuk, bu geldiğimiz anlamına geliyordu. O son hazırlıklarını yaparken bense pür dikkat onu izliyordum. Birazdan ellerimin arasından kayıp gidecekti benimse bir şey gelmiyordu elimden. Ben onun için ölüp ölüp dirilirken o ise dediği gibi yakınımıza ev oturmasına gelmişiz tavrındaydı. Birazdan çatışacak olan değilmiş gibi. Nasıl bu kadar ruhsuz bir malükata dönüşebiliyordu bir anda anlayamıyordum.

 

–“ Hazel buradan ayrılma bekle tamam mı? Sakın bana bakmaya geleyim de deme. SAKIN diyorum bak. SAKIN! ”

 

Son sakın sözcüğünü vurgulamıştı sanki normal söylediğinde anlamamıştım. Arabanın arka koltuğunun arasında sinmiş bir hâlde duruyordum. Sessiz kalışımı onay olarak algılamış olmalı ki arabadan inmek için ön kapıya hareketlenmişti. Bana doğru olan sağ kolundan yakalamıştım onu, gizlendiğim yerden.

 

_“ Gitmesen ”

 

Geriye doğru hafif dönüşüyle sol elini sağ elimin üzerine tuttuğum koluna koymuştu. Eli elimin üzerinde bakışları gözlerimin derinlerinde dudakları aralandı.

 

–“ Gitmeliyim, seninle yaşayacağımız günler için. Bir olmak biz olabilmek için bu hesabı kapatmalıyım. Yoksa rahat bırakmazlar. ”

 

–“ Ya sana bir şey olursa ya rüyam gerçek olursa "

 

Konuşmam anında kesilmişti

 

–“ Şştt düşünme öyle şeyler. Olmayacak geri geleceğim tamam. Dediğim gibi buradan çıkmak yok ola ki dönemezsem de ”

 

Deyişi ile gözlerim kocaman açılmıştı ne demekti dönememek. Etrafı kolaçan eden bakışları bir anlığına gözlerimle buluştu.

 

–“ Patlatma o gözleri hemen ola ki dedim böyle bir olasılık da var. O durumda şoför koltuğuna geçip arkana bile bakmadan buradan uzaklaşıyorsun. Tamam? ”

 

Küçük bir yutkunuşla söylediklerini sindirmeye çalıştım. Cevapsız kalışımla biraz daha eğilerek “ tamam mı dedim Hazel ” demişti. Tamam dememe gibi bir şansım varmış sanki soruyordu. Mırıldanarak tamam demiştim isteksizce. Bu cevabı bekliyormuş gibi önüne dönüp açmak için kapıya yönelmişti ki bu sefer kendiliğinden durmuştu olduğu yerde. Gitmekten vazgeçtiğini düşünmüştüm ama o “ araba kullanmayı biliyorsun değil mi öyle demiştin sanki ” demesiyle ne diyeceğimi esas şimdi bilememiştim. Çünkü gelmek için öyle bir yalana başvurmuştum ve bunu ona nasıl söyleyebilirim bilemiyorum.

 

–“ Her neyse yalan atacak değilsin ya. Ben çıktıktan sonra kapıları kilitle nolur nolmaz ”

 

 

Araba kullanmayı bildiğimi söylemiştim ama aslında bilmiyordum bunu ona gider ayak söylemek yerine susmayı tercih etmiştim. Kullanmama gerek kalmayacaktı çünkü umarım öyle olurdu. Umarım. Hazar, kötü adamlarla çatışmaya gidiyordu göz göre göre. Bir harbede yaşanıyor dışarı kadar duyulan seslerden bu anlaşılıyordu bir zaman sonra o yerden yaralı şekilde çıkmıştı. Arabanın kapısını açmamı işaret ediyordu eliyle bitik hâlde. Panik hâlinde şoför koltuğuna oturmuş ne yapacağımı bilemedim.

 

 

–“ Yaralanmışsın ”

 

–“ bırak onu arabayı sür ”

 

– “ Ne! ”

 

–“ Enselesinler mi istiyorsun bizi ne bekliyorsun çalıştır gidelim hemen ”

 

–“ Olmaz, yapamam ”

 

–“ Yapamam derken. Kullanmayı bilmiyorum deme sakın bana ”

 

Can havliyle sitemli bir şekilde konuşmuştu.“ olur demem ” şeklinde vermiştim cevabımı. Canı yanarken arkaya geçmemi söylerken koltuğa geçmek için de hareketlendi. Tam o sırada çıkmış olduğu yerde bir hareketlilik oluşarak adamlar bizi fark ettiler. Üzerimize sıkılan mermilerin sesleri korkutmaya yetmişti.

 

–“ Onlar gerçek kurşunlar değil mi ”

 

–“ Koru kendini çabuk atla arkaya ”

 

Korkudan olsa gerek yapamayacağım bir şeyi yaparak elim arabanın anahtarına gitmişti. Görsel hafızaya sahip oluşumdan mütevelli pratikte kullanmasam da arabayı çalıştırmayı başarmıştım ve son anda o yerden uzaklaşmıştık. Stresli bir şekilde direksiyona asılmış korku içerisinde araba kullanırken Hazar ise arka camdan adamların durumuna bakarken şaşkın bir haldeydi. Böyle yapacağımı beklemiyordu sanırım. Benimde beklediğim söylenemezdi.

 

–“ Kullanmayı bilmediğini düşünmüştüm yüreğime indirmek için miydi son ana kadar bekledin ? ”

 

Uzaklaştıklarını görmesiyle koltuğa geri kurulmuştu ve ön tarafa yola bakmaya başlamıştı.

 

–“ Bilmiyorum aslında o korkuyla refleks olsa gerek sürmüş bulundum işte ”

 

Derken kısa süreliğine bakışlarımı yoldan Hazar'ın tarafına çevirmiştim. Hem söylediğim hem de davranışım Hazar'ı hafiften korkutmuş olmalıydı yüzünden okuduğum kadarıyla onu gösteriyordu. Elini el frenine koyup da bir yere çarpmadan sağ salim varmanın dualarını ettiğinden eminim yan koltukta. Korkunun vermiş olduğu etki mi bilmediğim hâlde arabayı hızlı kullanıyordum. Belki de yetişmelerinden korkuyordum.

 

Bir zaman sonra da düşündüğüm gibi acemiliğin vermiş olduğu panikle öndeki aracın yol vermemesi arkadan son hızla gelen arabayı fark etmemle elim ayağıma dolaşmıştı.

 

–“ Hazar ne yapacağım "

 

–“ Sakin ol devam et aynı hızında sen " derken aynadan arkadaki aracın durumunu kontrol ediyordu. Aynı zamanda da öndeki aracın bir sağa bir sola geçişleri iyiye işaret değildi. Sıkıştırmak istiyorlardı beni. Korktuğum başıma gelmişti işte. Şom ağzıma benim, bu kadar çok dile getirirsen olacağı buydu işte.

 

–“ Hızını artır hatta öndeki araca yaklaş sende bir sağa bir sola geçişleri yap ”

 

–“ Ne! "

 

–“ Dediğimi yap sen arkadaki yetişmemeli, o yetişmeden bir şey yapamaz öndeki. "

 

Nerden biliyorsun diye bir şey demeyeceğim. Belli ki bir tuzağın içindeydik şu an. Ve boş konuşmanın sırası değildi.

 

Torpido gözüne uzanıp da el yordamıyla bir şey bakıyordu kontrolü de elden bırakmamıştı. Ben ise ecel terleri döküyordum direksiyon başında. Aradığını bulmasıyla yaralı oluşuna aldırmadan emniyet kemerini söküp camını açmıştı.

 

–“ Ne yapıyorsun "

 

–“ Sen yola odaklan sadece "

 

Elindeki sis bombasını aktif hâle getirip de geriye doğru atışıyla etrafı duman almıştı. Geri koltuğa kurulup da aynadan arkadaki aracın durumunu kontrol etmişti.

 

–“ Şimdi gelin de göreyim ”

 

Sıra öndeki araca gelmişti arkadakinin olmadığını fark etmeden etkisiz hâle getirilmeliydi. Vakit kaybetmeden torpido gözünden onun için olanı çıkartmıştı.

 

 

–“ Şimdi yapacağım şey ile aracın kontrolünü kaybedecekler sen olabildiğince hızla yanlarından geçip de ilk çıkacak yola sap anayoldan çık tamam mı Hazel ”

 

Kısaca tamam demiştim söylediğine ki başka çarem de yoktu. Cama tekrardan çıkıp da öndeki aracın tekerleklerine hedef almaya çalışıyordu. Anlamış olacaklar ki bir sağa bir sola geçişleri yaparak hedef almasını engelliyorlardı. Dikkatini dağıtmadan konsantre olmuş bir hâlde bekliyordu.

 

Bir iki üç diye kendi kendine saymaya başlamıştı bu sayı onu bulduğu an tekrardan geri saymaya başlıyordu. Birkaç kez onlu sayım sonrasında yüzünde sinsi bir gülümseme beklenen anın gelişiyle ateşlenmişti. Iska olmadan tam isabet aracın sağ tekerleği birkaç saniye sonra sol tekerleği patlamıştı. Yoldaki kirlilik ortadan kalkarak kenara alınmıştı.

 

Direksiyonu sıkıca kavramış yüzümde şaşkın ifadeyle ilk çıkan ara yola arabayı yöneltmiştim. Kalbim bedeninden çıkmak istercesine yerinde atarken sırtımdan aşağıya ecel terleri dökülüyordu. Üzerimdeki kıyafetleri sıksan su çıkaracaktı.

 

“ Ağaçların arasına dal arabayı park et oraya. ”

 

Beynim bu komutu beklercesine dediği yöne arabayı yöneltmiştim fakat nasıl durduracağımı bilememiştim. Yokuş aşağı ilerleyen kamyon gibi ağaçların olduğu yere doğru gidiyorduk. Tâbi benim fren yerine gaza basmamla gidiş hızımızı artırmış olabilirim. Neyse ki Hazar hâlâ kendindeydi de el frenine asılmasıyla bir çarpışma yaşanmadan araba durmuştu.

 

–“ Ah Hazel ah! ”

 

–“ İyi bir ikili olacağımızı demiştim nasıl hallettik ama ”

 

Demiştim az önce korkudan ölen değil de rahatı yerinde biriymiş gibi görünüm sağlamış. Yerde olan kafasını sağa sola hareket ettirip de sessiz kalmıştı söylediğime.

 

–“ Ne iyi değil miydik? ”

 

–“ İyiydik tâbi kendi kendimizi öldürelim de dedik baktık onlar yapamıyorlar ”

 

Kaşlarım çatılmış söylediğine ağzımı açacaktım ki vazgeçip de asık suratımı dışarı çevirmiştim. Teşekkür edeceği yerde söylediğine bakın ya. Gelip kollarının arasına almalısını beklerken onun yaptığına bozulmuştum. Öyle ki nerede olduğumuzu bilsem çıkıp gidebilirdim. Arabadan inip de kapıyı sert kapatmayı da düşünmüştüm hatta. Düşünce de kalmıştı. Her nedense bunu yapmaya g*tüm yememişti açıkçası.

 

–“ İn arabadan çabuk. ”

 

–“ Ne ”

 

–“ Arabadan in çık yani dışarı ”

 

Söylediğini idrak etmiştim elbette inmemi söylemesini yadırgamıştım. Bir iki saniye gözlerine odaklanmış kalmıştım ona dönük bir şekilde. Onun gözleri de gözlerimdeydi ve dudakları aralanıp “ neyi bekliyorsun?” sorusunu yöneltmişti. Cevabımı sesli olarak vermek yerine gözlerimi kaçırarak emniyet kemerini çıkarttım. Yavaş çekimde kapıya dokunmuştum inmeden beklemiştim bir şey demesini. Arkadan sesinin gelmemesiyle beklemek yerine kapıyı açıp da dışarıya çıkmıştım dediği gibi. Kapıyı açık bırakmıştım kapatmak yerine. Beni burda bırakmayı düşünmüyordu herhalde. Neden indiğimi sormak için arabaya döndüğümde şoför koltuğunda bulmuştum onu. Ne ara geçmişti o koltuğa. Açtığım kapı hâlâ açıktı ve uzanıp gözlerimin içine bakarak o kapıyı kapatmıştı. Bense durup öylece bakmakla yetinmiştim bir şey söylemek yerine. Çıkarttığım emniyet kemerini takarak arabayı çalıştırmıştı ben hâlâ olduğum yerden ona bakıyordum. Zamanda donup kalmış gibiydim. Ne bir adım ileri ne de geri atıyordum kıpırdamadan kalakalmıştım. Çalıştırmıştı ama sürüp gitmemişti, elleri direksiyonun üstünde parmaklarıyla bir ritim tutturmuştu sanki. Birkaç vuruştan sonra sol eli kapıda olan bir düğmeye değişi ile aramızda olan kapalı cam açılmıştı. Yüzünü benim olduğum tarafa dönmese de tekrardan o soru çıkmıştı dudaklarından.

 

–“ Neyi beklediğini sorabilir miyim? ”

 

–“ Ben şey.. ”

 

–“ Arabaya bin Hazel. ”

 

–“ Beni burada bırakmayacak mıydın? ”

 

–“ Seni neden bırakayım Hazel. Arabaya geçer misin daha fazla bekleyecek durumda değilim şuan ”

 

Kafam yerde hızlıca şoför koltuğunun yanındaki koltuğun kapısını açıp da indiğim arabaya geri binmiştim. Koltuğa kurulup kapıyı kapatırken araba hareket edip de olduğumuz yerden geri geri gitmeye başlamıştık. Yüzüne bakmaya utandığımdan dolayı bakışlarım önümde emniyet kemerini takarak dışarıya yöneltmiştim gözlerimi. Birkaç dakika içerisinde anayola çıkarak orta hızdan biraz fazla ilerliyorduk. Bakışlarım önümde ellerimle oynarken sesi duyulmuştu “ vites bozulmuş oynamıyor oynatamadım sen bir bak bakayım ” demişti. Sessizce söylediğini yaparak vitese sol elimi uzatmıştım ve tam hareket ettirecekken elini elimin üzerine bırakmıştı. Elimle birlikte vitesi üçe takmıştı ve elimi çekmemem için üzerinde tutmuştu. Ellerimiz vitesin üzerinde duruyordu.

 

–“ Beni kandırdın ”

 

–“ Ne yapayım elini tutmaya çalışsam geri çekip inatlaşacaktın benimle. Arabaya bindiğinden beri yüzüme baktığın yok. Benimde aklıma bu geldi. ”

 

–“ Elimi geri alabilir miyim? ”

 

–“ Olmaz! Olmaz alamazsın çünkü.. vitesi elin olmadan hareket ettirmem zor gibi geliyor bana kolum sanki halsiz kıpırdamıyor eline ihtiyaç var ”

 

–“ Elimin bir şey yaptığı yok ki benim vitesi hareket ettiren sensin yine ”

 

Söylediğimin üzerine yüzü asılmıştı söyleyecek bir şey bulamamış olmalı ki sessizce kalmıştı. Haklısın diyerek elini çekmek üzereyken gözlerim üzerinde “ hem koluna yardımım dokunur hem de vites kullanmayı öğrenmiş olurum ” demiştim. O asık suratı gidip de yüzünde tatlı bir gülümseme oluşmuştu. Elini daha bir sıkı tutup da “ öyle tâbi ki bir yerden başlamak gerekir ” demişti. Gözlerimi kaçırarak yüzümdeki gülümsemeyle cama dönmüştüm. Elinin elimin üzerinde oluşu daha bir kalp ritmimi hızlandırmıştı sanki ve yanaklarımdan itibaren yüzümde bir sıcaklık hissedilmişti. Boşta kalan elimle kendimi yellemeye çalışarak nefes alıp vermeye başlamıştım hızlı hızlı. Sonrasında camı açmak aklıma gelmişti ve düğmeye dokunuşumla rüzgarın yüzüme vurması az da olsa rahatlatmıştı. Zira alev almak üzereydim az kalsın. Gözlerimi kapatıp rüzgara bırakmıştım kendimi.

 

–“ İyi misin? ” diye sormuştu. Kalpten götürmeye kalkış sonra iyi misin diye soru sor bana. Elin elimdeyken nasıl iyi olabilirim ki. Diyerek içimden geçmekte olsa da iyiyim diyebilmiştim düz bir şekilde. “ Daha da iyi olacaksın, olacağız ” demesiyle tuttuğu elimi dudakları ile buluşturmuştu ve avucumun içinden öpmüştü. O an kalpten gidecek gibi olmuştum " sana geliyorum yarabbim "

 

 

 

 

Ve sen adam..

 

 

 

Umarım kalbimi tuzla buz etmenin de kanatlandırıp uçurmanın da senin ellerinde olduğunun farkındasındır

 

 

Bölüm : 02.03.2025 13:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...