Mıknatıs gibi çekiyorum ama demir değil bela çekiyordum!
Okuldan sonra gezerken birden birileri tarafımızı sardı en son arkadan birisinin bana ağzıma ve burnuma bez tutması ile bilincim gitmişti
Şu an ise uyanmıştım ama gözlerimin önünde siyah bir şey bağlıydı
Arabada olduğumuzu sarsıntıdan anladım
Ağzım, gözlerim , ellerim ve ayaklarım bağlıydı
Ee de ben kime ne yaptım acaba yine? Hangi bela geldi başıma
İçimden bir ses uzun bir yolculuk olacağını söylüyordu bende umursamayıp gözlerim kapatıp uykuya bıraktım kendimi
Sarsıntılar ile başımı çarpmam sonucuyla gözlerim açıldı
Bana zarar vermezlerdi eminim ki para vb bir şey için kaçırıldım yoksa çoktan bana sıkıp giderlerdi
Ilım çoktan gelmişti ama çok sakindim çevremi görmesek bile Bora'nın yan tarafım da olduğu bizimle beraber bir adamın daha olduğunu anlamıştım
Bu kadar uzun bir yolculuk beklemiyordum hala uykum vardı geri yere iyice kıvranıp yattım
Kolumdan çekilmem ile gözlerimi geri açtım adam arapça bir şeyler diyordu
Ne diyorsun dayı demek istiyorum ama ağzım bağlıydı
Bora'yla beni çekiştirerek arabadan indirip ilerlemeye başladılar. Biz uyurken ayağımı çözmüş olmalılar
Ana burada bir çok kişi vardı? Neredeyim ben temiz havaya bakılırsa şehirden uzak bir yerdeyiz
Ayağıma sürekli gelen taşlardan belliydi
Durduk daha doğru adamlar durdu. Daha düzgün durdukları aldığımda karşımıza gelen kişinin önemli birisi olduğu anladım
Yine arapça bir şeyler söylediler
Ve ben bir bok anlamadım. Gözlerimin açılması ile aniden gelen ışıkla gözlerimi kıstım
Işığa alışınca karşımdaki adama baktım otuzlu yaşlarının başında bir adamdı uzamış sakalları siyah saçları lan Arap gibiydi
Ağzımdaki bezinde çözülmesi ile ellerimi çözdüler etrafımda bir süre adam vardı büyük bir kamptaydık
Her adamda silah vardı Bora da benim gibi etrafı inceliyordu
" Öncelikle arapça bilmiyorum Türkçe biliyorsan konuş bilmiyorsan siktir git"
-" Biliyorum. Neden burada olduğu merak ediyor musun?"
Bora " Ben etmiyorum niye bir bok yemişdir illaki ondan buradayız bize iki çayla simit verin açıktım manzaraya bak Işıl tam bizlik" demesi ile o yöne baktım
" Lan çabuk çay simit getirin! " Diyip Bora'yı çekerek kayaların üzerine çıktık
Bora " Lan çay nerede kaldı?" Diye söylendi
Arkaya bakınca bize şaşkınca bakan adamları gördüm
Sonra ne oldu sizce bizi alıp bir mağaraya sokup bizi zindan gibi bir yere atıp gittiler
Resmen çuval gibi atmışlardı beni
Bora " Biz neredeyiz ve bunlar kim?"
" Bilmiyorum" dedim duvarın dibine oturdum
Bora" Ilım sağ salim kurtulacağız dimi?"
" Şu an bekliyelim nerede olduğumuzu bilmiyorum en ufak şeyde kaçarız"
Akşama kadar zindanda kaldık mağaranın girişinde adamlar bekliyordu
Arapça konuşuyordu herkes Suriye'de miyiz acaba?
Bora " O kadar oldu mu ya?" Diye sordu
Akşam yemeğini bir adama getirip bırakıp zindanın kapısını kapatıp duvarın kenarındaki sandalyeye oturdu
Biz zindanda o dışında bize bakıyordu
Kumral saçlı uzun boylu yakışıklı kaslı sakal ve bıyıklarını yeni kesmiş olduğu belliydi 1
Bora " Ayımı oynuyor da bakıyor bu "
Bora " Bence üç harflileri görüyor " diyip güldü
" Bence benim güzelliğime nutku tutuldu"
Bora " Bence hayatında ilk kez civciv gördüğü için bakıyor"
" Civciv değil o deveyi canlı gördüğü içindir"
Bora " Bana deve demeyi kes !"
" Sende bana civciv demeyi kes!"
Bora" Ana Işıl kaptan gelmiş "
" Canına susadın galiba bak zaten Türkiye değiliz seni öldürüp atarım terör örgütü öldürdü diyip işin içinden çıkarım beni delirtme "
Bora teslim oluyormuş gibi ellerini kaldırıp benden uzaklaştı
Bora" Lan çıkarın beni öldürür bu beni bakın sizden bile korkmuyorum şu kızdan korktuğum kadar " diye söylendi
Ben İsa ' senden adam olmaz ' bakışımı attım yemeğe baktım
Ben kuru ekmekle su gelir sanıyordum
Bora" Filmlerde kuru ekmek ve su verilmiyor muydu?"
" Yok ya onlara işkence edip susuz bırakıyorlardı "
Bora" İşkence edecekler mi sence?"
" Böyle bir hataya düşmezler Alihan abiş canlarını okur "
Bora" Lan senin ailenen yüzünden başıma gelmeyen kalmadı " diye söylendi ona baktım
" Görende ilk kez bu durumda sanacak "
Bora" Bak civciv ben seninle delirtip gelmeyi seviyorum böyle boş boş gelmek sıkıcı "
" Onu boş verde bizi çuval gibi atan adamlara napalım?"
Bora" Çuval girdip yarışa sokalım "
" Bence çuvalı kafalarına geçirip dağda keşife salalım"
Bora" İki adım da ölür bunlar "
Hala bize bakan adama bakıp kaşlarımı çattım yemeğe ona doğru ittim
" Yemem ben bunları sizin gibi piçlerin yemeğini yemek yerine ölmeyi tercih ederim " diye tısladım
Bora" Mal kafa anlamıyor boşuna dil dökme "
" Keşke anlasa ağzına sıçardık o zaman "
-" Bunu nasıl yapmayı düşünüyorsun bücür " demesi ile şaşkınca kala kaldım
Bora" Türkçe biliyormuş " dedi şaşkınca
Hızla ayağa kalkıp demirlere yürüdüm
Işıl çoktan gitmişti Ilım gelmişti geri
" Gel gösterim " dedim şirince
Kaşlarını çatarak bakan adam ayağa kalkıp önüme geldi yan gözle Bora'ya baktım ne yapacağımızı anlamıştı ayağa kalktı
Elimi uzatıp adamın kolu tutumam ile sertçe büktüm adama aniden gelne bu şeylere karşılık veremeden Bora da kolunu uzatıp boynunu sıkarken diğer eliyle de kilidi buldu ben adamı bırakıp bana verilen kitle kiliidi açtım
Çıkmam ile sandalyeyi adamın kafasına geçirmem ile Bora onu bıraktı
Yerde yatan dağ ayısının üzerindeki silahı telsiz ve telefonu alıp hızla mağaradan çıktık
Etraf karanlık olduğu için dikkatlice ilerleyip kimseye görünmeden kamp alanından çıkıp hızla ormanda koşarak ilerledik
Ben bir yerde ters yöne girerek dikkat dağıtmak amacıyla telefonu yere attım. Bu yönden gittimizi sanacaklardı
Bir süre sonra nefes nefese bir ağacın yanında durduk
Bora " Neden başımız beladan çıkmıyor?"
" Canım mıknatıs gibi çekiyorum ondandır"
Karanlık ormanı aydınlatan sadece dolunay ve adamdan bulduğum küçük fenerdi
" Hadi devam edelim durmak yok" diyip ilerlemeye başladım
Bora " Hayat hayat değil film sanki amk" diye söylendi
Koşmak yerine artık yürüyorduk etrafıma dikkat ediyordum
Sabahın ilk ışıklarına kadar dinlene dinlene yürümüştük
Bora" Ilım dur iki dakika öldüm " diyip kendisini yere attı. Sabahın ilk ışıkları ile feneri söndürmüştüm
Çoktan haberleri olmuştu bizi aradıklarına eminim
" Tembel hayvanlar gibi davranma!" Diye sinirle konuştum
Bora" Ilım yoruldum be!" Diye söylendi
" Hadi kalk bizi bulumaları uzun sürmez"
Bora " Ilım hanım affedersiniz ama biz hangi bok çukuruna gidiyor böyle"
" Cehhennemin dibine oldu mu lan beni deli etme sıkarım kafana" diye konuştum
Silah bende olduğu için göz devirip ayağa kalktı
Bora " Bayılırsam suçlusu sensin!"
" Eğer bayılırsan seni arkamda bırakırım"
Bora " Pislik" diyip sinirle önden yürümeye başladı
Arkasından takip etmeye başladım
Bir süre sonra araba sesi ile Bora'yla aynı anda durduk yakındaydılar
Bora " Ne ! Ölsem çıkmam" demesi ile hızla ağaca çıkmaya başladı
" Sen bilirsin öl o zaman" dememle homurdanıp o da çıkmaya başladı
Dalların arasında etrafa bakındım baya yükseğe çıkmıştık. Araba yolu bize yakındı
Adamlar araçlardan inip etrafta bizi aramaya başladı
Bora ise kolumu sıkıyordu bir kedi gibi korkuyordu
" Sakin ol bir şey yok kafanı omzuma koy yere bakma"
Bora dediğimi hemen yaptı. Adamlar her yerde bizi arıyordu birden ateş sesleri geldi
Etrafa bakındım ama nereden geldiğini göremiyordum tek tek adamları öldürüyorlardı
Bora şaşkınca neler olduğunu anlamaya çalışıyordu
Kısa süre sonra ateş sesleri kesilmişti teröristlerin bazıları kaçmıştı
Bora'yla bekledik sadece kısa süre içinde türk askerleri geldi
Galiba bizim burada oldumuzu görmemişlerdi
" Hadi inelim kurtulduk sonunda " dedim ama yerinden bile kımıldamadı
Bora " İnemem" dedi sadece oflayıp aşağıya baktım
Fazla yüksek değildi bir bok olmazdı diyip onu aşağıya attım
Boranın düşmesi ile askerler hemen ona dönmüş ve silahları yönetmişti
Bora " Ilım ebeni siksinler! Ah malsın senin aklına uyan beynime sıçıyım! " Diye söylene söylene oturur pozisyona geldi
Ağacın koluna tutunup sallanıp yere bıraktım kendimi dört ayak üzerine düşmem ile ayağa kalkıp ona baktım
" Ne lan akşama kadar orada kalacak halim yoktu Deve " diye tersledim
Bora" Lan seninle bir daha yan yana bile yürümem "
" Sanki ben sana çok meraklıydım" diye söylendim ayağa kalkıp üzerime atlayıp beni gıdıklama çalışması ile aklına gıdıklanmadığım yeni gelmiş gibi banan baktı
Bora" Siktir " diyip kalkıp bize silah doğrutan bir askerin arkasına saklandı
Ben ayağa kalkıp üzerimi demizledim
Belimdeki silahı gören asker konuştu
-" Silahını yere at ve teslim ol hemen!" Dedi sert bir şekilde
Noluyor ya sadece bir günlük tatile gittim ne bok dönüyor burada?
Lan sırası değil siktir git sonra özet geçerim
Ne kızıyorsun küstüm sana gidiyorum
İyi
Bora " Işıl iç sesinle kavgayı bırak öleceksin mal "
" Komutan şu deveyi bana verde öldürüm yoksa mezarımda rahat uyuyamam "
Bora" Işıl bıktım kızım senden vallaha bıktım!"
" Lan piç kurusu öldürük seni bak zaten Türkiye'de de değiliz beni deli etme "
Bora" Zaten delisin " dedi askerin arkasından kafasını hafifçe çıkarmış hâliyle
" Ya sabır " diye geveledim hala bana silah doğrutan time baktım
" Sakin olun " diyip silahı çıkarıp yere koydum ayağımla bana en yakın askerin önüne ittim
Sonra hızla koşarak Bora'nın saklandığı askerî arkasından Bora'nın sırtına çıktım. Saçlarını çekmem ile çığlık atarak benden kurtulmaya çalıştı
" Seni öldürüm Bora! Şu askerlerin birisi bile elimden alamaz!" Diye sinirle soludum
Bora dengesi kaybetmesi ile hemen sırtından indim ama Bora dengesini kaybedip yere düştü
Bora " Işıl senden nefret ediyorum!" Diye bağırıp ayağa kalktı
" Canım ben sana aşığım neden öyle diyorsun kalbimi kırdın ama " diye alayla konuştum
Bora bana ' Delisin ' bakışlarını attı
" Bora sen olayları anlat ben yoruldum uyuyacağım"
Diyip bir ağacın dibine oturup ağaca yaslayıp gözlerimi kapattım
Bora " Ah sanki biz hiç yorulmadık alo kime diyorum " dedi ama takan kim ki?
Tabiki de uyumadım sadece anlatmaya üşendim. Bora onlara herşeyi anlatması ile gözlerimi açıp ayağa kalktım
" Biliyorum telefonu olan var mı?"
Komutan telefonu vermesi ile hemen Alihan abimi aradım
Alihan " Alo ?" Dedi sorarcasına
Sesindeki yorgunluğu anlamıştım
Alihan " Ilım iyi misin? neredesin? " Diye telaşla sordu
Alihan " ne!?" Diye dehşetle sordu
Abime olanları anlattım. Şu an yanımızdaki timin komutanıyla konuşmak istedi için telefonu komutana verdikten sonra Bora'nın yanına gidip başımı göğsüne gömdüm
" İyiyim sadece yoruldum hala tam iyileşmediğim için halsiz hissediyorum"
Bora " Sabret artık eve döneceğiz"
Suriye'ye gelmiştim anlaşma yapmak için Kamp alımına geldiğimde Işıl'ın kaçtığı duymam ile zaferle gülümsedim
Benim akıllı kızım her türlü başının çaresine bakıyordu 1
Askerlerin onları bulduğu öğrenmiştim hemen sınır karargahına gelmiştim
Bizi komutan Ateş Açar karşılamıştı
Ateş " İkisi de gayet iyi az önce Kor timi ile geldiler "
" Tamam neredeler?" Diye sabırsızlıkla sordum
Kaldıkları öğrenince hemen hızla oraya doğru yürüdüm
İkisi de uyuyordu Işıl'ın yanına gidip yatağa oturdum
Saçlarından öpmeye sonra da yüzünü öpmeye başladım. Yanağı ile boyun arasını öpmem ile kıkırdıyıp gözlerini açtı
Işıl" Araf?" Dedi şaşkınca şu an çok tatlıydı
" Güzelim iyi olmana sevindim benj çok korkuttun" dedim saçlarını severek
Işıl " Sen hangi ara geldin?" Diye sordu bu seferde merakla
" Zenginim atlayıp isteğim an isteğim yere gidiyorum güzelim "
Işıl" Hmm peki açıklama yap hemen!" Diye sertçe konuştu
Bu kızın her hali beni daha çok ona bağlıyordu
" Güzelim şu an dinlen bakalım sen daha sonra konuşuruz "
Işıl" He yine kaçarsın kesin sen "
Ne kaçması? Ben senden uzakta nefes alamıyorum be!
" Kaçmam söz veriyorum güzelim "
Işıl" Bu sözü de mi geç tutacaksın?"
Bu kızın laf çakması hiç bitmeyecek
" Işıl! Yeter uyu dinlen sonra konuşuruz " dedim biraz sinirli bir şekilde
Kaşlarını çatarak bakmaya başladı birden yumruk atmaya başladı
Pek acıdığını söyleyemem istese canımı yakardı ama istemediği belliydi
Kollarını tutup yatağa yatırdım şaşkınca bana baktı
Şu an hem kızarmış hem de şaşkın hali çok sevimliydi
Onu öpmek için neyi bekliyordum?
Off be güzelim beni ikileme soktun be öpsem ağzıma sıçar mı acaba? Ya da öpmedim diye mi sıçar?
Işıl " Kalk lan üzerimden!" Diye sinirle konuşması ile cevabı o vermiş oldu ama kızarmış hali çok tatlıydı
" Neden ki? " Diye masumca bir çocuk gibi sormamla bana yine şaşkınca baktı
Ona doğru yaklaştım gözlerini kapatıp ellerimin içinde olan elleri benimkileri sıkıyordu
Nefes alış verişi bile hızlanmıştı
Sendeki etkimi görmek bile beni dünyanın en mutlu insanı yaptı bile güzelim
Gözlerim kiraz rengindeki dudaklarına takıldı. Öpmek istiyorum ama Işıl'ın gazabından dolayı bunu başka bir zamana bırakmam lazımdı
Bir gün seni alacağım Işıl o zaman ne yapacaksın merak ediyorum?
İsteğim zaman öpeceğim ve sen bana ses bile edemeyeceksin
Işıl'ın yanağına sulu bir öpücük bırakmam ile tuttuğu nefesini dışarıya verdi
Gözlerini açıp bana baktı ben ise yanağını hafifçe ısırıp birazcık geriye çekildim
Işıl " Çekil üzerimden! Yanağımı niye ısırıyorsun?" Hem hesap sorup hemde meraklı olması beni öldürecek
" Domates gibi kızarman hoşuma gidiyor o yüzden ısırdım ve kalkmıyorum beraber uyuyalım "
Işıl" Ben seninle uyumak istemiyorum"
" Hala patron benim uyu Işıl!" Dedim sert bir şekilde
Bana göz devirip gözlerini kapatı üzerinden kalkmam ile duvar tarafına döndü
Sanki arkadan sana sarılmam böylesi daha iyi saçlarını daha rahat severdim
Hemen yanına yattım. Onu kendime çekip arkadan sarıldım kafamı saçlarının arasına gömdüm
Huzur burasıydı Işıl'ın yanını huzurdu
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
64.72k Okunma |
4.41k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |