Hala inanması güç Savaş abi dayım çıktı!
Şu an yayla evinde salonda oturuyoruz bizeden açıklama bekleyen aileye baktım gözlerimi dayıma çevirdim
Savaş " İstanbul'da bir yetimhaneye yardım parkı yapmak için gitmiştim hatırlarsanız orada tanıştık" dedi kısaca
Adını bilmediğim annaannem konuştu
-" Oğlum şu bahsettiğin Prenses mi ? "
Savaş " Evet anne küçük prenses İz "
-" Memnun oldum kızım bende Fatma"
Kalkıp Fatma ninemin elini tutup öptüm
Bana gülümseyen kadına gülümsedim gözlerim dedeme kaydı
Geçmişim de dedem hep benden nefret ederdi. Ona nasıl yaklaşmam lazım acaba onun önünde durup elini öptüm bana gülümseyen adama tebessüm ettim
-" Bende Yavuz Korkmaz kızım memnun oldum"
Geri hemen Savaş dayımın yanına oturdum hemen beni kolunun altına almasına güldüm
Akif " Dayı bize etrafı gezdirmeyecek misin?"
Savaş " Her yıl görüyorsunuz zaten gidin gezin "
İsa " Dayı bizi yanlız mı bırakıyorsun abim bile dayı dedi ama umrunda olmadı"
Savaş " Dayıcım İz ilk defa geliyor hem sizin bana dayı demeniz artık takmıyorum İz'in demesi yetiyor " dedi alayla
Hepsi kaşlarını çattı. Bana baktılar ben yerimden memnun bir şekilde oturdum Arda abim ayağa kalkıp önümde durdu kolumu tutup beni çekti ayağa kalkıp ona baktım
Arda " Sen bizim kardeşimizsin dayım bile olsa sana sarılsın istemiyorum "
Abime şaşkınca baktım. Savaş abime döndüm ona zorla öğrettiğim dudak okumasını sayesinde ne dediği anlamıştı ve güldü ona göz devirip abime döndüm
Arda " Bana ne " abime şaşkınca bakıyordum
Savaş " Vay prenses hemen gönül çelmişsin off seni bunlarla paylaşmak zorunda olmak zorundayım"
" Onu bunu bırakın ben kara şimşeki görmek istiyorum "
Savaş " Benden başkasına bindirmez boşuna uğraşma "
Arda " O benim Presesim " ben hala abime ciddi misin bakışı attıyorken Savaş Dayıcım beni kendisine çekip herkesin içinden çıkarıp bahçeye çıktık
Eray " Dayı bekle!" Diye arkamızdan bağırdılar ama dinleyen kim?
Ahıra geldik bana siyah atını gösterdi. Cidden dediği gibi çok güzeldi ona doğru yüzdüm elimi uzatıp başını okşadım
Üzerine çıkıp bindim bana şaşkınca bakan dayıma güldüm
" Ben sana demiştim bineceğim diye "
Savaş " Tamam bahçede binelim " dedi1
Başka bir ata bindi ahıra gelen adamlara baktım hepsi şaşırdı ama sonra onlarda atlara bindi
Sadece Alaz bey ve Akif bey yoktu
Atın üzerinde dışarıya çıktım peşimden diğerleri de geldi kısa süre sonra hızlandım bahçede dört nalan koşan ata gülümsedim
Uzun bir süre ata bildik Dayım yanımdan hiç ayrılmadı. Akşam yemeği saatti gelince atları ahıra koyup yemlerini verip eve geçtik sofyaya oturduk çocuklar bana gülümserek bakıyordu onlara gülümsedim
Ali " Hala ben de ata binmek istiyorum"
Emre ve Emir de bizde diye bağırınca onları da onayladım
Yemekleri yedikten sonra salona geçip oturduk koyu sohbetler başladı. Ben sadece dayıma yaslanıp onları dinledim
Dayım saçımla oynuyordu gözlerim Abi tayfasına kaydı hepsi dayıma sinirle bakıyordu
Beni istemeyip kıskanmaları ne garip
İlaçları alıp uyumak istiyorum
Fatma " Kızım İz kimle kalacak? " Diye sordu
Bende merakla Suzan hanıma baktım
Fatma " Olmaz sen horluyorsun kızımız rahat etmez "
Suzan " Aslında İsa ile kalır diyecektim ama Arda ile daha çok anlaştılar onunla kalır"
Savaş " Abla saçmalama yeğenimi başka birisinin koynuna vermem !"1
Suzan " Savaş o nasıl söz öyle abisiyle yatacak"
Savaş " Bana ne ! İz'i önce ben sevdim"
Savaş" off tamam be!" Dedi hoşnutsuz bir sesle
Arda abime baktım ban göz kırpması ile gülmem bir oldu o da bana bakıp gülümsedi
Diğerlerine bakınca hepsinin dumara uğramış ifadelerini gördüm
Konak kadar olmasa da burasıda büyüktü herkes ikişer gruplar halinde kaldı
Çocukları tek odaya aldık Arda abimle kalacağım odaya geldim. Sadece çift kişilik yatak vardı
Suzan " Kızım eğer Arda ile yatmak istemezsen hamakta yata bilirsin ama geceleri ormandan çocuk ses gelir korkarsın"
Suzan hanım gülümseyip iyi geceler diyip çıktı. Arda abim çoktan yatmıştı ona bakıp göz devirdim
Arda " Uykum var ışığı kapa " dedi dudaklarını oynatarak
Kafamı sallayıp onayladım ışığı kapatıp gece lambasını yaktım yatağın diğer tarafına geçip yattım
Belime sarılan kollar ile abime çekildim. Sırtım abimin göğüsüne geliyordu saçlarımın üzerinde nefesini hissettim
Abimden gelen deniz kokusu ile gözlerimi kapadım
" İlk kez İsa ile olmuştu İstanbul'da uyur gezerliği tutmuştu. Bana sarılınca kısa süre de uyuya kalmıştım. O gece ilaç yoktu ilk kez ilaçsız uyudum. Ve araba da ikinci kez senin yanında uyudum ve bu gece de uyayacağım kesin "
İyice uykuya düşmüştüm. Uykunun huzurlu kolları arasında tatlı bir uyku geçirdim
Kapının ayı gibi açılma sesiyle gözlerimi açıp kafamı kaldırıp oraya baktım
Gözlerimi geri kapatıp sert yastığa kafamı koydum
Gözlerimi geri açıp baktım. Arda abimin kucağına küçük kalmış bir şekilde yatıyordum bu durumdan rahatsız olmadı belli olan abimin göğüsüne geri kafamı koyup uykuma devam etmek istedim
Savaş " İz! Kızın uyandın kalksana!"
" Benim daha çok uykum var! Saat kaç ki?"
" Daha çok erken uyuyacağım ben çıkın!"
Aziz " Kalkın hemen çok işimiz var "
" Siktir git be yapın işleri uyuyacağım ben !"
Savaş " Dayıcım sen uyumazdın? " dedi sorgular bir şekilde
" Evet Dayıcım uyumazdım ama şu an çok uykum var gidin uyuyacağım!"
Eray " Arda kalk lan ikiz çok işimiz var bize yardımcı olacaksın "
Kafamı kaldırıp odamda olan erkelere baktım Arda abim de uyanmıştı. Bir elimi kaldırıp işret parmağımı uzatarak konuştum
" Bana bakın ne ben ne de Arda gelmiyoruz eğer itiraz eden olursa onun belasını sikerim! Defolun!"
Savaş " Ben bu bakışı biliyorum kaçın " dedi hemen kaçtı diğerleri dayıma baktı sonra bana baktı hepsi çıktı
Arda " Benimde ama biraz daha yata biliriz kahvaltıya kadar kalalım "
Geri abimin göğüsüne yatıp gözlerimi kapadım. Uyumadım ama böyle iyiydi
" Sağol sayende çok rahat ve huzurlu bir uyku çektim "
Sesini duyamayacağım abime bakmadım ama merak ediyordum hiç mi konuşma şansı yoktu?
Kucağından kalkıp yatağa oturdum bana kaşlarını çatıp baktı karşımda oturur pozisyona geldi
" Kazadan dolayı konuşamıyorsun sonsuza dek mi böyle kalacaksın?" Dedim üzgün bir sesle
Arda " Psikolojik anlamda konuşamıyor çok denedik ama konuşamadım "
Gözlerimdeki ışıltıyı gördüğüne eminim
" Yani hala şansın var oley be konuşman için her şeyi yapacağım "
Arda " Boşuna deneme prenses umudum kalmadı "
" Sen böyle vazgeçerse olmaz ki " dedim üzgün bir şekilde
Arda " Tamam üzülme deneyelim denemekten zarar gelmez "
Yataktan kalkıp neşeyle dans etmeye başladım
Sonra durup bana gülen abime baktım üzerine atlayıp yatağa düşürdüm
Kafamı kaldırıp ona baktım kahkaha atmaya başladık odanın kapısı öküz gibi açıldı gülmeni kesip oraya baktım
Savaş " İz noluyor Dayıcım?" Dedi kıskanç bir şekilde
Dayım hızla yanımıza gelip beni kucağına aldı gülüp ona sıkıca tutundum
Neden kısayım bilmiyorum ama bu kısalık işime yarıyor
Savaş " Yeter artık uyuduğun kahvaltı zamanı"
Arda abime baktım dayıma sinirle bakıyordu. Abi tayfasının homurtu sesleri geldi. Dayım kimseyi takmayıp beni odadan çıkardı
Kahvaltı masasına gelince beni boş bir koltuğa oturdu hemen yanıma oturdu bizim bu halimize çocuklara ve büyükler güldü
Emre " Hala şen yürüyemiyorsun? " Diye soran yeğenime bakıp gülümsedim
" Hayır halacım yürüye biliyorum ama Dayıcık beni bırakmıyor"
Savaş" Bana ne ya seni o zibidilere bırakmam " dedi kıskanç bir şekilde
Suzan " Savaş çocuklaşma ablacım!"
Savaş " Sen önce oğullarına söyle onu "
Masaya diğerleri de gelince Yavuz dede afiyet olsun diyince kahvaltıya başladık
İstemsizce Yavuz dedeye bakıyorum. Davut dede benden nefret edip uzak durdu. Yavuz dede sevecen birisiydi aynı eski dedem gibi acaba onun gibi rol mü yapıyordu yazlık kaldığımız da bana zara mı verecek?1
Ona baktığımı anlayan Yavuz dede ile göz göze gelince hemen önüme döndüm
Savaş " İz yemeğini ye oynama !"
" İştahım yok dayı " dedim kafamı kaldırıp dayıma bakarak dayım Arda abime döndü
Savaş " Bak senin yüzünden yemek yemiyor "
Ben şaşkınca dayıma baktım Arda abim de şaşkındı
" Dayı ne alaka hem Arda abimle gayret rahat bir şekilde uyudum "
Öksürük tufanı ile dayımdaki bakışlarımı çekip Zorlu erkeklerine baktım. Arda abim elinde tuttuğu çatala bastırmış olduğu peynirle bana bakıyordu şaşkınca
Diğerleri boğuluyor gibi öksürüyordu
Arda " Abi mi?" Dedi dudaklarını oynatarak
" Evet abi dedim abim değil misin?"
Arda abim gülümseyip kafasını salladı ona gülümsedim diğerleri bana şaşkınca bakıyordu
Kuzey " Bu kadar çabuk kabullenmen tuhaf 9 ay sonra gideceğim diyen birisine göre "3
Kuzey'e baktım arkama yaslanıp rahat bir şekilde konuştum
" Evet 9 ay sonra gideceğim! Ama bu yeğenlerimi ve Abimle bir daha görüşmeyeceğim anlamına gelmiyor! "
Eray " Çocuklardan uzak dur onları kendine bağlama!"
" Bundan sana ne ! Onlar senin olduğu kadar benimde yeğenim! Bizle bağımı kabul etmiyor oluşum yeğenlerimi kabul etmiyorum demek değil! "
Alaz " Çocuklardan uzak duracaksın! "
Akif" Bildiğin sebepleri sorman ne hoş"
" Evet biliyorum doğru benle alakası ne ? Ben mi sizinden birilerini çaldım onca şeyi ben mi yaptım? Hayır sizin ön yargınız var diye yeğenlerimi görmeyecek değilim!"
Agâh " Bu aile ile bağını kabul etmedikçe çocukları göremezsin?"
Suzan " Agâh sende mi? Yeter artık! Bu kadarı da fazla ! "
Aziz " Fazla olan ne anne ? Yine sevdiklerimizi mi kaybedelim güvenip "
Suzan " Ben size güvenin demiyorum ama böylede olmaz şans vermiyorsunuz ki "
Savaş " Boş ver abla İz sen 18 yaşına girince hemen buraya gel burada kapı gibi dayın var abilerine ihtiyacın yok "
Rüzgar" İsteğini yapa bilir bizden uzak olsun yeter "
Poyraz" Dayı söylesene nasıl güveniyorsun bu kıza hem bizi daha önceden tanıdığı için kesin gelmiştir!"
Savaş " Tesadüfen tanıştık Poyraz sadece 1 ay kadar kısa sürede onu sizden fazla sevdim kan çekmiş olmalı o zamanlar 13 yaşındaydı onu birine benzetirdim ama hiç İsa'ya benzediği düşünmezdim son dört yılda değişmiş daha çok benziyorlar sürekli konuşak bile fark etmedim aklımın ucundan bile geçmedi yeğenim olacağı "
Suat " Peki diyelim tesadüf bizden de haberi vardır ama ?"
Savaş " Sadece isimlerini biliyor soyisminizi bile demedim sizden çok konuşmadık bile saçmalamayın artık "
Suzan " Evet bitti mi sorgunuz ?"
İsa " Hacker olduğu neden söylemedin?"
" Neden bu bilgiye ihtiyacın var ki? Hem sende söylemedin"
Aziz " Yeter susun san gelirsek küçük hanım yakında elimde kanıtlar olacak o zamana kadar oyununa devam et "
" Pişman olacağınız adımlar atamazsınız umarım"
Yemeğime döndüm ama iştahım yoktu masadan kalkıp bahçeye çıktım. Ahıra doğru yürüdüm
Kara şimşekin yanına gelip onu sevmeye başladım. Kaldığı küçük ahırın kapısını açtım yanımda duran atın üzerine bindim bahçeye çıkıp bahçede bir kaç tur attım
Yemeğini yemiş olan aile üyeleri bahçedeki çardaka gelmişti. Savaş dayım yanlız kalmak istediğimi anlayıp yanıma gelmedi ama beni izliyordu. Arda abim de beni izliyordu
Hiç konuşmayan Piskolok beyin bir şeyler düşündüğü belliydi
Çocuklar çardakın içinde oyun oynuyordu
Madem onlar beni sinir etti sıra bende!
Kara şimşekle hızla çardaka doğru gittim. Çardakın yanında durup Ali'ye baktım
Ali hevesle zıplayıp atın yanına geldi. Savaş dayım da geldi
Savaş " İz Kara şimşekle binemezler"
Dayıma göz devirip kara şimşeke bakıp onu okşadım
" Akıllı Kara bu sen Ali'yi ver yeterli "
Dayım bıkkın bir nefes verip Ali'yi kucağına alıp benim önüme koydu
Bu duruma hoşnut olmayan at kişnedi
" Hey sakin ol oğlum " diyerek onu sakinleştirdim
Sonra Ali'yle beraber bahçede 2 tur attık geri çardakın yanına gelince İkizlerin kavgası sonucunda ilk Emre bindi
Sonrada Emir bindi hepsini ikişer tur attırıp geri indirdik
Emir'i de indirince Savaş dayıma baktım
" Dayı sende bir at alda gel hadi Arda abi sende al beraber yaylayı gezelim "
İkisi de beni onaylayınca atları alıp gelmelerini bekledim
İsa " Bende geliyorum " diyince ona baktım
" Sen abinlerle gez eee isteğiniz gibi sizden uzak duruyorum ama asla yeğenlerimden uzak durmam "
İsa sözlerim ile geri kalktığı yere oturdu onu takmayıp dayımla abimi bekledim
Kısa süre sonra ikiside gelince dayım biraz önden gitti onu takip ettim
Bizi görenler Savaş dayıma selam veriyor Arda abimi tanıdıkları belli bana garip bakışlar atıyorlardı
Savaş " Gel mandıra peyniri istiyordun"
Az ileride olan yere doğru gittik atlardan inip çitlere bağladık. Burada ürün satıldığı belli olan yere girdik benim yaşlarımda genç bir çocukla bir adam vardı
Savaş " Kolay gelsin Mustafa amca "
Mustafa " kolaysa başına gelsin uşağım"
Dayımla gülen adama bize döndü
Mustafa " Hoşgeldin Arda oğul"
Arda abim kafasını sallayıp onayladı. Adam bana dönünce kaşlarını çattı sorguladı ama sonra güldürmeyip bana da selam verdi
Mustafa " Sende hoşgeldin kızım"
Genç çocuk bizimi takmadığı belli bir şekilde eşyaları yerleştiriyordu Mustafa amca kızım diyince bize dönüp baktı.
Mustafa " Ee ne alırsınız Savaş oğlum "
Savaş " Prenses hanıma mandıra peyniri verir misin? "
Mustafa " Tabi oğlum veririm. Serkan oğlum mandıra peyniri getir hemen "
Serkan mı? Serkan'a baktım onda tanıdık gelen bir şeyler vardı
Gözlerimi kısıp ona baktım. Peyniri alıp geldi o an anlının orada saçlarının kapattığı hafiften gözüken yara izini gördüm
Serkan Dağhan! Elime aldığım peynir tabağı elimden düştü
" Serkan sen ..." Dedim ama gözlerimin önü kararması ile kendimi boşluğa bıraktım
Okur Yorumları | Yorum Ekle |