19. Bölüm

13 P2

Ayşegül Y.
xqaysegull

Güneşin ilk ışıklarıyla aydınlanan Berxwedan konağında, dünkü sevinç hâla devam ediyordu.

 

Sonuçta Zagros Berxwedan yeniden baba oluyordu.

 

Zozan hanım, daha doğmamış torunu için kurbanlar kestirip, tüm köylere dağıtılmasını emretmişti.

Roni'nin gelini olmasını hiçbir zaman istememişti. Çünkü onun gönlündeki gelin her zaman için biricik yeğeni Serap'tı...

Ama şuan durumlar değişmiş ve gelini hamileydi.

Artık yapacak tek birşey vardı. O da Roni'yi kabullenmek.

 

Serap doğduğunda iki kız kardeş birbirlerine söz vermişlerdi. Zagros ile Serap büyüdüklerinde evlenecek ve iki kardeş artık ömür boyu hiç kopmayacak bir bağ ile de ailelerini birleştirecekti.

Serap, kendini bildi bileli annesi ona sürekli bunu söylemiş ve resmen beynine kazımıştı.1

Ama Zagros, her zaman için annesine bu işin olmayacağını ve vazgeçmesi gerektiğinisöylemişti.

 

Zozan hanım ve Yeter hanım, Zagros'un söylediklerine kulak asmamış, bu konuda ısrarlarlarına devam etmişlerdi.

Taki Zagros, Zelal'i sevip, onunla evlenmek istediğini söyleyene kadar.

 

Bu Serap, için büyük bir yıkım olmuştu.

 

Gözünü açtığında Zagros ile evleneceksin demişlerdi

Ama sonra ortaya çıkan bir kız yüzünden Zagros elinden alınmıştı.

 

Zelal'i artık onun için bir düşmandı.

Zelal onun sevdiği adamı elinden alan bir düşmandı.

Yıllarca Zelal'e karşı hep kin ve nefret beslemiş ve ondan kurtulmak için elinden gelen her şeyi yapmıştı.

 

Zelal, öldüğünde tam istediği fırsat ayağına gelmişti.

Kaç defa Zagros'a yaklaşmaya çalıştıysa annesi ona sürekli yasının bitmesini beklemesini söylemiş, harekete geçmesine engel olmuştu.

 

Zelal'in ölümünden sonra toparlanmak zor olmuştu Zagros için. Belki oğlu olmasa burada bir saniye bile durmazdı. Bu yadsınamaz bir gerçekti.

 

İki yıl beklemişti Serap.

Yas için yeterince uzun bir süreydi bu onun nezdinde.

 

Zagros, kendini biraz toparlamış ve işlerinin başına geçmişti. Tam harekete geçmeye başlayacaktı ki

bu sefer o Roni çıkmıştı ortaya. 'Hepsi o Zehra yüzünden.' diyerek daha da kinlenmisti hiçbir zaman sevmediği Zehra'ya.

Tam Zelal'den kurtuldum diye sevinirken Roni'nin çıkmasıyla hayalleri bir daha suya düşmüştü.

 

Ve şuan Roni hamileydi.

Evleneli daha yeni iki ay olmuştu belki ama bu kadar çabuk hamile kalacağını sanmıyordu.

Eğer çalıştığı hastane onu eğitim için bir aylığına şehir dışına göndermeseydi şuan o bebek orada olmayacaktı.

 

Birde tüm bunlar yetmiyormuş gibi teyzesi onları konağa davet etmişti.

Berxwedan konağında aileye yeni katılacak bebek için küçük bir kutlama yapılıyordu.

Sadece aile ve aile yakınları olacaktı.

 

Roni de bu küçük kutlama için hazırlanmıştı.

Üzerine kırmızı düz bir elbise giyip, saçlarını da salık bırakmıştı. Makyaja ihtiyacı yoktu ama bugün için hafif bir makyaj yapmıştı.

 

Herkesi kandırmak hoşuna gitmesede başka çaresi yoktu.

Hem zaten bu kutlamayı organize edende Zagros'un ta kendisiydi.

Yeniden baba olacağı için ne kadar mutlu olduğunu tüm ailesine göstermeliydi.

Hatta bu kırmızı elbiseyi bile ona hediye eden kişi Zagros'du.

 

Zagros, çoktan hazırlanmış ve oğlunu hazırlamak için odadan ayrılmıştı.

Oğluna bugün için kendi takım elbisesinin minik halini diktirmiş ve baba oğul mükemmel bir ikili olmuşlardı.

 

Zagros, oğlunu da alıp yatak odasına girdiğinde Roni'yi kırmızı elbisenin içinde görmesiyle biranlık duraksasa da çok geçmeden kendini toparlamıştı.

 

Kırmızı renk Roni'ye çok yakışmıştı.

 

Açılan kapıyla oğlunu gören Roni, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle oğlunun yanına gitmek için hareketlendi.

Zagros'un öylece durup ona bakmasından bir anlam çıkarmaya çalışıyordu.

 

"Yakışmamış mı?"

Çekinerek sorduğu soruyla birlikte Zagros, oğlunu yere indirip annesine doğru ilerlemesine olanak sağlamıştı.

 

"Hayır! Aksine çok güzel olmuşsun."

 

"Teşekkür ederim."

Roni'nin yanaklarını şuan üzerinde olan elbiseden bir farkı yoktu.

Yanaklarının ısındığı hisseden Roni, Zagros'a belli etmemek için hemen yere çömelip, ona doğru gelen oğluna kollarını açmıştı.

 

"Sen ne kadar yakışıklı olmuşsun böyle."

Annesinden duyduğu bu güzel sözlere tüm dişleri ortaya çıkacak şekilde gülümseyerek cevap verdi Arjen.

 

Kolları arasına aldığı oğlunun yanağına kocaman bir öpücük kondurduğunda, sesli çıkan öpücük sesi Arjen'in hoşuna gitmiş ve oda Roni'nin yanağını ses çıkararak öpmeye başlamıştı.

 

İkiliyi ayakta hayranlıkla izleyen Zagros, Roni'nin oğlu için doğru kişi olduğunu bir kez daha anlamıştı.

Zelal'e annelik yapmak belki nasip olmamıştı ama ondan sonra bunu en iyi yapacak kişi kesinlikle Roni'ydi.

 

"Ya ben?"

 

Roni, Zagros'un sesini duymasıyla ayaklanip oğlunun minik elini avucunun içine almış, anlamaz gözlerle karşısındaki adama bakıyordu.

 

"Ne sen?"

 

Anlamaz gözlerle karşısında bir elini pantolonun cebine koymuş, diğer eliyle de saçının ön kısmını kaldıran adama bakmaya başladı.

 

"Ben nasıl olmuşum?"

 

Roni, Zagros'a göz devirip, "Yürüyen ego." diyerek oğluyla birlikte Zagros'un yanından aşağıya inmek için geçtiğinde kocası gülerek konuşmaya başladı.

 

"Teşekkür ederim. Bende ne kadar yakışıklı olduğumun farkındayım."2

 

Roni, ona arkasını döndüğünde duyduğu sözlerle yüzünde içten bir tebessüm oluşmuştu.

 

Aşağıya indiklerinde masa çoktan hazırdı. Misafirlerin de neredeyse tamamı gelmişti.

Aslında sadece aile yemeği olacaktı ama Zozan hanım bu mutluluğunu kız kardeşi Yeter hanım ve yeğeni Serap ile de paylaşmak istemişti. Çünkü Zozan hanımın nezdinde bu evlilik olayı çoktan kapanmıştı.

 

Roni, gelen misafirlere hoşgeldiniz demek için yanlarına gittiğinde kocası da hemen yanındaydı.

Zagros, teyzesinin elini öptüğünde sıra Roni'deydi.

Yeter hanım, yüzünde sahte bir gülümseme ile elini uzatıp öpmesini bekledi.

Roni de saygısını göstermek için elini öpüp anlına koymuştu.

Sıra Serap'a geldiğinde, Serap'ın Zagros'a bakarken parlayan gözlerini belki Zagros fark etmemişti ama Roni fark etmişti.

 

Bu rahatsız etmişti genç kızı.

 

Hemen araya girdi. Serap'a elini uzatıp 'hoşgeldin' demek istediğinde Serap, bir Roni'ye birde karnına tiksinerek baktığında annesinin arkadan çimdiklemesiyle elini uzatmıştı.

 

Roni'ye olan bakışlarında, resmen onu her an öldürebilecekmiş gibi bir bakış vardı.

Roni, onun kötü enerjisinden rahatsız olup hemen elini geri çekmişti.

 

Masaya geçip yemek yemeğe başladıklarında, Serap yemekten çok Zagros ile ilgileniyordu.

Zagros'un Roni'nin tabağını doldurmasını kıskançlık ve nefret dolu gözlerle izliyordu.

Roni'nin Zagros'a gülümsemesine gözlerinden alevler çıkarak bakıyordu.

 

Yemekten sonra herkes büyük salona geçmişti.

Yemeğe katılan kişilerden biriyde Cüneyt'ti.

Biraz geç kalmıştı.

 

"Neredesin sen yine?"

 

"İşim vardı ne yapayım."

 

"Ne işi Allah aşkına! Dün kendi kendine verdiğin izinle halledemedin mi işlerini?"

 

"Bebeğinin olacağını daha yeni öğrendim Zagros. Açık kuyumcu aradım pazar pazar."

Son kısmı biraz sinrile söylemişti.

 

"Kusura bakma ya hangi gün olduğuna dikkat etmemişiz. Rahatsız olmadınız inşallah Cüneyt bey!"

 

"Önemli değil Zagroscum. Birdahakine dikkatli olursanız sevinirim. Pazar günü bugün. Yani tatil günü. Gittim adamı evinden getirtip dükkan açtırdım. Kıymetimi bil diyeceğimde nerede..."

 

"Kuyumcu ne alaka oğlum? Düğün mü var dedik sanki..."

 

Cüneyt, Zagros'dan haberi alır almaz hemen kuyumcuya koşmuştu.

Zagros buna bir anlam verememişti.

 

Cüneyt, cebinden çıkardığı küçük bir keseyi Zagros'un avucuna bıraktığında, "Şimdiden hayırlı olsun. Allah analı babalı büyütsün."

 

Zagros, elindeki keseye bakıp," Bebek daha doğmadı Cüneyt. Bu ne şim..." cümlesini tamamlayamadan keseden çıkan çeyrek altına bakakalmıştı.3

 

"Bu ne oğlum? Birde çeyrek almış. Bari birşey yapıyorsun tam yap. Tam altın alsaydın bari..."1

 

"Senin altın fiyatlarından haberin var mı? Ha!1

Bunu aldığıma şükredeceğin yerde birde burun kıvırıyorsun."

 

"Bunu saymıyorum bilmiş ol. Arjen'e tam takmıştın.

Bu bebeğime de tam takacaksın. Çocuklarım arasında ayrım yaptırmam."

 

"Ohoo... Senin dünyadan haberin yok. O zamanın tam altın parası nerede şimdiki nerede... Bu çeyreğe verdiğim parayla o zaman üç tane tam alırdım. Valla benden bu kadar kardeşim. Unutma ki bende evlenmek için birikim yapan genç bir adamım."

 

"Doğru. Senin düğününde sana bu çeyreği geri taktığımda göreceksin sen birikim yapmayı. Pinti herif."

 

"Sen" işaret parmağıyla Zagros'u, "Bana" dediğinde kendini gösterdiğinde, " Çeyrek takacaksın. Hah! Hiç güleceğim yoktu. Sen benim baş misafirim olacaksın oğlum. Ne çeyreği..."

 

"Sen benim çocuğuma çeyrek altın layık görürsen, bende sana gayette güzel görürüm."

 

"Sen bana kıyamazsın Zagroscum. Bizim seninle olan ilişkimiz milyonlar, beşi birlikler, onu bir yerdeler ederken çeyrek altın ne hiç yakıştıramadım."

 

"O zaman" çeyrek altını cebine koyup "Bunu saymıyorum."

 

"En azından onu geri verseydin." Hüzünlü gözlerle giden çeyrek altınına bakıyordu.

 

Gelen tatlılarla birlikte konuşmaları bitmiş ve ortada dönen muhabbete onlarda katılmıştı.

 

Roni ise kaynanasınin yanında oturmuş, ona verdiği hamilelik ile ilgili nasihatleri dinliyordu.

Delal hanım, eli tatlıya yetişmeyen ve utancından da bir türlü uzanamayan Roni'yi fark ettiğinde gülümseyerek eline aldığı tabağı genç kıza uzatmıstı.

 

Roni, ona gülümseyerek teşekkür ettiğinde Zelal hanım yüzünü ekşiterek diğer yöne çevirmişti.

Bugün mutluydu.

Bir torunu daha olacaktı. Kimse moralini bozamazdı.

 

Kenarda Zagros'a kaş göz yaparak üst katı işaret eden Cüneyt ile sabır çekmişti Zagros.

Cüneyt, şuan tam da kocasına kaş göz yapan kadınlar gibiydi...

 

Zagros, anlatmak istedikleri olduğunu anlamış ve onu başıyla onaylamıştı. İkili birlikte iş konuşma bahanesiyle çalışma odasına çıkmışlardı.

Zagros, çalışma odasında Cüneyt'in anlattıklarını dinlediğinde, masanın üzerinde duran ellerinin yumruk olduğundan haberi yoktu.

 

"Hâla anlatmadın bana Zagros. Kim bu Sidar? Sen bir insanı bu kadar kafaya takan biri değildin. Ne oldu da bu adamı bu kadar taktın kafana?

 

"Sana bu benim meselem dedim. Daha neyini anlamıyorsun. Eğer uğraşmak istemiyorsan bırak."

 

"Aramızda senin meselen benim meselem ne zaman oldu Zagros. Tek birşey var o da bizim meselemiz. Kim bu adam?"

 

Zagros, Cüneyt'ten kurtulamayacağını biliyordu.

Ona bazı şeyleri anlatma vakti gelmiş ve geçiyordu.

Her şeyi anlatmayacaktı belki ama ufak bir kısmını bilmesinden zarar gelmezdi.

 

"Bu Sidar iti Roni'nin eski sevgilisi."

 

"Yani.. Sonuçta eski."

 

"Anlamıyorsun Cüneyt. Karımın eski sevgilisi ve zamanında onun canını çok yakmış. Bende onun canını yakacağıma dair kendime söz verdim."

 

"Haa.. Şimdi anladım. O yüzden o adamı kaçırıp işkence ettin. Iyiki yüzünü kapatmıştın şimdi her yerde deli danalar gibi seni arıyor. Ama daha kimin yaptığından haberi bile yok. Tanımadığı birini arıyor gerizekalı." "Ama benim asıl takıldığım konu bu değil."

 

 

"Ne başımın belası ne? Ne soracaksan şimdi sor. Buradan çıkınca Sidar konusuda burada kapanacak.

En azından senin için."

 

"Şimdi herkesin hayatında birileri olur bu normal. Acı çekerler, aşık olurlar falan filan ama kimse senin gibi karısının eski sevgilisine işkence etmiyor. Yoksa sen yenge hanıma abayı çoktan yaktın mı ha?"

 

Zagros, bu soruya cevap vermek yerine yanında bulunan kalemlerden birini alıp arkadaşının kafasına fırlatmıştı.

Cüneyt, arkadaşıyla dalga geçerken bilmedikleri birşey vardı. Cüneyt'in kaş göz işaretleri yaptığını gören tek kişi Zagros değil aynı zamanda Serap'ında gordüğüydü.

 

Serap, merakına yenik düşmüş ve bir bahane bularak salondan ayrılmıştı.

Çalışma odasının önüne geldiğinde hafif aralık olan kapının yanında duyduklarıyla yüzünde şeytani bir gülümseme oluşmuştu.4

 

 

 

 

Bölüm : 31.01.2025 00:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...